Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Erhan Bilgin’den bir iktisatçı eleştirisi “İktisatçıların İktisadı” İktisatçılar krizleri neden öngöremezler? “İktisatçıların İktisadı”nda gündelik yaşantımızı kuşatan iktisadi terimler günlük iktisat vaazları özelinde ele alınıyor. Belli bir iktisadi kavram eşliğinde, o kavramı en iyi temsil ettiği düşünülen konu hakkındaki yazılarından yola çıkılarak, 15 popüler iktisatçının gerçeklikle ilişkisi sorgulanıyor. Bu sorgulamayla, aynı zamanda, adeta kapitalizmin kesitleri alınıyor ve krizlere karşı kapitalist çarelerin imkânları sergileniyor. r Sevil TARLA ktisatçıların toplumsal işlevi nedir? Akademide verdikleri derslerde, kitaplarında, gazete makalelerinde ne anlatıyorlar? Anlattıkları şeyler krizle birlikte işsiz kalan veya ücretleri düşen yahut çalışma koşulları kötüleşen milyonlarca insana neden yol gösteremiyor? Cari açık, büyüme, katma değer ve benzeri terimleri niçin tekrarlayıp duruyorlar? İş kazalarının ekonomiyle hiç alakası yok mudur ki bu konuda hiç konuşmaz, yazmazlar... Gerçekten de 2008’den bu yana dünya ekonomisinin yeniden krize girmesi, iktisatçıların ne işe yaradıkları sorusunu yeniden gündeme getirdi. Kriz, iktisatçıların ne denli öngörüsüz olduklarını gösterdi. 1970’lerden bu yana dünya ekonomisinin bu en büyük krizi derinleşirken iktisatçıların ekonominin gerçek meselelerini ortaya koyamadıkları, hatta savundukları sistemin ihtiyaçlarını anlayamadıkları ortaya çıktı. Özgün, “literatüre katkı yapan” bir iktisat okulunun yeşeremediği Türkiye’de iktisatçıların, farklı bir tutum almaları mümkün olabilir miydi? İktisatçıların İktisadı adlı kitapta 15 yerli iktisatçının görüşlerini inceleyen Erhan Bilgin, bu soruya olumsuz cevap veriyor: Bu cevapla birlikte yerli iktisatçıların ekonominin muhtemel eğilimlerini ve yeni ihtiyaçları öngörmelerinin nesnel nedenlerini irdeliyor. Bilgin’e göre “Yerli iktisatçıların egemen iktisadi anlayışın dar ufkunu aşarak uluslararası ekonominin krizi ile Türkiye iç pazarı arasındaki nesnel bağları kurmaları mümkün olamazdı.” Bunun nedeni de yerli iktisatçılarının çoğunun diğer alanlardaki uzmanların çoğu gibi kuram ve öğreti hususlarınS A Y F A 1 8 n 2 5 İ da salt aktarma yapmakla yetinmeleri: “Uluslararası kurumların ürettiği pek çok kavram, politika önerisi ve tespit yerli iktisatçılarımız aracılığı ile dolaşıma girer ve cafcaflı cümleleri ile daha rafine biçimde ifade edilen kavramlara dönüşerek basının, akademinin, bürokrasinin ve yerli burjuvamızın repertuvarına dahil olur.” İktisatçıların İktisadı, yerli iktisatçıların; sermaye birikimi sürecinin, bankaların, sanayi şirketlerinin ve diğer özel girişimcilerin ihtiyaçlarına göre biçimlendirildiği bir ekonominin yönlendirici unsuru olamadıklarına bilhassa vurgu yapıyor. Fakat iktisatçıları eleştirisi bu noktada değil. Aksine nesnel duruma dikkat çekiyor ve Türkiye’de ekonomik gelişme sürecinin yerli iktisatçıların özgün görüşlerine ihtiyaç gerektiren bir maddi temele sahip olmadığını belirtiyor. “İç pazarın, dünya ekonomisiyle entegrasyon biçimi, rekabet düzeyi iktisatçıların işlevinin sınırını belirlemiştir. Bu maddi sınırlar içinde bir iktisat okulu ihtiyaç olarak ortaya çıkamazdı.” TEMEL MESELE YÖNTEMDE Peki, yeni bir iktisat okulu ortaya çıkaramayan yerli iktisatçılarımız dışarıdan kuram “ithalatı” yapma dışında ne “üretmişlerdir?” İktisatçıların İktisadı, kuram ithal edilirken yöntemin unutulduğunu tespit ediyor. Bilimsel yöntem eksikliği nedeniyle iktisatçılarımızın analizleri, sürecin gerçek nedenlerini kapsayacak noktaya varamamaktadır. Bu yüzden de yerli iktisatçılarımız iktisadi olguları dış görünüşleri ile ele almakta, onları ortaya çıkaran hakiki nedenlere eğilmemektedirler. Kitabın giriş kısmında yöntem meselesine yer veren yazar, “yöntemsizliğin” bilimsel kavramlar yerine hurafelerin, kuruntuların, genel geçer ifadelerin kullanılmasına zemin hazırladığını ileri sürülüyor. Yazar, ele aldığı iktisatçıların bilimsel bir yönteme sahip olmadığını, bağlı göründükleri iktisadi okulların görüşlerini bile kavrayamadıklarını ifade ediyor. Bu durumun da iktisatçıların pragmatizme yönelmeleri ve eklektik bir çerçeveye sahip olmalarıyla da ilgili olduğu gösteriliyor. MEDYATİK İKTİSATÇILARIN POPÜLERLİĞİ Erhan Bilgin, 15 iktisatçının her birini farklı temalar üzerinden ele almış. Seyfettin Gürsel’in görüşlerini, “karın doyurmayan büyük projeleri geçelim” önerisinden hareketle, “karın doyuran iktisat” teması üzerinden eleştirirken Erhan Bilgin demagoji yapmakla eleştirdiği Deniz Gökçe’yi “mugalatacı iktisat” teması üzerinden yerden yere vuruyor. Günlük iki gazetede her gün yazan ve televizyonlarda görüşlerini sık sık anlatan Güngör Uras’ı “iktisadi süreci akla uygunlaştırmak”, bir bakıma makul hale getirmek için gerçek olayların üzerini örtmekle eleştiren Bilgin, popüler iktisatçıların ilk sıralarında yer alan Taner Berksoy’un da teorik eksiklikler nedeniyle yazılarındaki çelişkileri gideremediğini belirtiyor. Bilgin’in eleştirilerinden sol çevrelerin çoğunda “Marksist” diye nitelenen Korkut Boratav ve İzzettin Önder de nasibini almış. Bilgin, Boratav’ın ekonomik büyüme konusundaki görüşlerini eleştirirken hurafelerden ve kendi önyargılarından hareket ettiğini bilimsel bir temele sahip olmadığını ileri sürüyor. Profesör İzzettin Önder’in ise kavramları tamamen yanlış kullandığını, içeriklerinden çok o kavramların kullanılmasının yarattığı tınıyı dikkate aldığını vurguluyor. Bilgin’in eleştirdiği iktisatçılar arasında Asaf Savaş Akat, Daron Acemoğlu, Erinç Yeldan, Mustafa Sönmez, Fatih Özatay da bulunuyor. RED VE İNKÂR Türkiye’de eleştiri sadece sanat da değil sosyal bilimler alanının tümünde ret ve inkârın sert duvarlarına çarpar. “Görmezden gelme, yok sayma, reddetme” sosyal bilimlerde hâkim bir eğilimdir. Sanat alanında toplumun ilgisi ret ve inkâr duvarlarının kısa sürede yıkılmasına neden olur. Ama okur ilgisi her zaman çok zayıf olan sosyal bilimlerde, red ve inkâr büyük bir engel olarak kalmıştır. Yazar, sosyal bilimlerde ret ve inkâr yaklaşımının, yöntem meselelerini ele alan sosyolog Doğan Ergun ve iktisatçı Fügen Eryılmaz’ın eserlerinin görmezden gelinmesine yol açtığını söylerken bir bakıma kendi eserinin kaderinin de aynı olacağını ima eder gibidir. İktisatçıların İktisadı yöntem sorununu iktisatçıların görüşleri ekseninde ele alan eseri ilk değil ama sınırlı sayıdaki eserler arasında yer alıyor. Bu kitabın da daha önce başka yazarlar tarafından yazılan Yöntemi Bulmak ile Kapitalizm ve Ulusal Ekonomin Dönüşümü kitapları gibi suskunluk ve görmezden gelme yaklaşımı ile geçiştirilip geçiştirilmeyeceğini hep beraber göreceğiz. n İktisatçıların İktisadı/ Erhan Bilgin/ h2o kitap/ 224 s. E Y L Ü L 2 0 1 4 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1284