07 Ocak 2025 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

...KISA KISA... Ë Aysel SAĞIR Günlükler Romanımın, İnostranja Litteratura dergisinde tefrika edilmesinin karşılığı olarak 900 ruble. Bir işçi bunu ancak altı ayda kazanıyor. Benimse bu para hiçbir işime yaramıyor: Oteli ve uçak biletimi dolarla ödemek zorundayım, rubleyi ülke dışına da çıkaramam. Böylece bize kalan tek alternatif şampanya içip havyar yemek. Odessa’da şampanya yok, Kırım’a uçmak da mümkün değil: Hem elimdeki rublelerle olmaz, hem artık dolarım kalmadı, hem de Moskova’dan alınacak yeni bir vizeye ihtiyacım var.” O BÜYÜK KÜLTÜRLER Kitabında, tanık olduğu ve içinde yaşadığı olaylara, dönemin otoritelerinin değerlendirmelerini de eklemiş Frisc. Örneğin, Emil Staiger 1966’da Zürih Belediyesi’nin edebiyat ödülü töreninde şöyle bir konuşma yapmış; “Bu edebiyatçılar bir çamur deryasına bakıp bunun gerçek dünyanın görüntüsü olduğunu, pezevenk, fahişe ve ayyaşların hakiki, süslenmemiş dünyanın temsilcileri olduğunu iddia ediyorsa, ona şunu sormak isterim: Siz hangi çevrelerde vakit geçiriyorsunuz? O eski büyük kültürlerin binalarının bir zamanlar üzerinde durduğu o yalın ve arı temeli yeni baştan çizelim. Gelin, Mozart’a dönelim!” Bu alıntının ardından kocası ölen bir kadının aşama aşama geçirdiği değişimlere ilişkin uzunca bir yazı kaleme almış ve 1966 yılıyla ilgili saptamalarını burada noktalamış. Şiddet ve savaşa ilişkin uzunca bir sorgulamayı kapsayan 1967’le başlayan bölümde ise; İsrail savaşı, Yunanistan izlenimleri ve Vietnam var. Yaşanan toplu trajedilerin felsefi çıkarımları oldukça güçlü kıldığı bir izlek söz konusu. SORUŞTURMALAR Günlüklerin önemli püf noktalarından biri de, başlıklar altında anlatılan her dönemle ilgili bir ya da olayların ağırlığına göre iki Soruşturma başlığı taşıması. Kurguyla gerçek arasında gidip gelen Günlükler, bir anlamda bu Soruşturma’larla ana tema oluşturmuş. İnce ama son derece keskin bir eleştiri örgüsüne sahip bir bakışla yazılmış Günlükler. Savaş, şiddet, teknoloji, konfor, kent gibi olguların altında kalan insana ulaşmaya çalışmış: “Serbest halde gördüğüm ilk kokarca, gece vakti parkta dolaşıyor; ona fazla yaklaşmamak gerek, diyor dostane ev sahibim, bozkırın kıyısında duran Alman filoloğu, dekan. Uçuş uzun sürdü, Zürih’ten Moskova’ya ama nihayetinde aynı bira markasına iniş yapılır. Demek Texas’ın başkenti Austin; daha düne kadar tahmin ettiğimin aksine Dallas değil. Klasik üslupta inşa edilmiş, geceleri ışıklarla aydınlatılan Capitol kubbesi bunun kanıtı. Ne zaman inşa edildi acaba? Zakkumlar burada daha yaz ortasında soluyor. Her yer parkla kaplı. Pek kent gibi değil; arazi savurganlığı sonucunda kentsel bir görüntü meydana gelmiyor, sadece bir konfor vahası.” ? Günlükler 19661971/ Max Frisch/ Çev.: Ogün Duman/ Yapı Kredi Yay., 2008/ 370 s. SAYFA 19 G ünlükler, izlenim, anı, öykü parçacıkları, taslaklar, denemeler, tanıklıklar, bir dönemin ağırlıklı siyasal olayları gibi birçok anlatımın bir arada bulunduğu bir kitap. Max Frisch Günlükler’i, oldukça geniş bir zeminden beslenmiş. Kitapta, 1966’dan itibaren 1971 dönemindeki yaşantısını yanına alarak, insanın derinliklerine doğru yolculuk yapmış Frisch. Söz konusu yolculukta da, birçok yeri dolaşması etkili olmuş. Günlükler, Vietnam, İsrail Savaşı, Yunanistan’daki askeri hükümet, Fransız Mayısı, Brecht tiyatrosu, yaşamın basit gerçekliğiyle yana yana duran sanat, edebiyat, toplumsalsiyasal gerçeklikle hem içi içe hem ondan bağımsız seyreden psikolojik alanları içeriyor. Anlattığı her dönemi kendi psikolojisini, yaşamını da işin içine katarak genişleten Frisch, bir anlamda kendinden yola çıkarak bir dönemin ve insanlarının temsilciliğini yapmış. Kitabına, bir araştırmacı titizliğiyle olaylar ve olguları saptayarak, söz konusu çelişkiler karşısında şartların mantığını ve zihnini sorgulayan sorularla hız kazandıran Frisch, yanıtların ip uçlarını olmasa da sorunların kaynaklandığı alanları açığa çıkararak ilerlemiş. Bu yüzden Günlükler, alışıldık zihinsel devinimin dışında farklı bir dikkat gerektiriyor. Dolayısıyla Günlükler’i okurken, bir zihinsel durumdan tıpkı yazar gibi başka zihinsel durumlara geçme konusunda hazırlıklı olmak gerekiyor. Zira edebi betimleme yerini tarihsel bir aktarıma, ardından istatistik bir ifadeye, onun ardından bir anının paylaşılmasına bırakabiliyor: “Büyük insan olarak tarif edilecek az sayıda insanla karşılaştım ve Brecht’in büyüklüğünü nasıl yansıttığı konusunda soru sorulsaydı yanıtlayamaz, mahcup olurdum: Aslında olan hep aynıydı: Onun yanından ayrılır ayrılmaz Brecht bir o kadar canlı hale gelir, büyüklüğü hep sonradan, hep gecikmeyle etki ederdi, tıpkı bir yankı gibi. Bu büyüklüğe dayanabilmek için de Brecht’i yeniden görmek gerekirdi, çünkü o zaman dikkat çekmeyen yönüyle yardımcı olurdu… Elimde ruble var. Max Frisch CUMHURİYET KİTAP SAYI 990
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle