22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TÜYAP 24. İSTANBUL KİTAP FUARI yor Boylece ıkısının arasında hem buyıık bır yakınlaşım, hem buyuk bır uzakJaşım bırlıktc yaşanmış oluyor Vıola nın gucu esnekJığı, Topal Osman'ın hep ya da hıç kesışmesı yurekldığını, daha doğrusu yu reksızlığını paylaşmış goruncbılmesı Onun ıçın dc hep ya da hiç vok guya ()y sa ıkısı de bundan korkııyorlar Bır bakı ma korktııkları korku da onları bır araya getuıyor Her açıklaınanın getırdığı yanıl gıyı bır yana bırakırsak, her ıkısı de bırta kım s.eylerın tutsağı her ıkısı de bırtakım şeylerın ayrımında, ama yoğunluğun yıp ralıcılıgından bıkacak, arayacaklar, sonun da kaçacak kaçmaya siğınacaklar nasıl var olduğunu bclgelıyor da dtgerı ger çck o kanlı canlı Osman ın yaşantısını ya da dııyuslannt verıyor Bunnn uztrınt ne dcmck ıstırunız? Yanıtlarım, sorularla karşdaşmazsa, J darılmaym olur mu' Osman Ya\lagu lu nun soyadının seçdışındekı o/ellık açık Kendıyle dalga geçme Salt kcndıyle dalga gcçmek ya da o hakkı kendınde bulduğu /amaıi başkalaııyla başkalarının bakışını, dus,untesını, algısını eleştırıden geçırme alışkanlığı cdınmış Dış dunya ılc olan ılıs, kilcrınde bu sualtı seruvenı suregıdıyor Verılen ayrıntılar Osman'ın bu yonunu or taya çıkarmaya yarıyor elbet Çevre Os man'dan sureklı rahatsız O rahatsızlığı Osman, değışık tempolar tutturarak (ba zen bır ofke nobetı bıçımınde, bazen olup bıtenlerı dervışçe su/me yontemıyle) ço ğaltmaktan keydlenmış gorunerek, sankı ayakta kalabılmekte Kıtabın butununde alaysılık dedığımız yahtıt coşkulanmaya bağlanabdetek bu çızgı Zaten Osman hep bır koşutluk ıçerısınde Yanı hep ıç dış dunya ters koşutluğu ıçerısınde Sevgı yaşamında da boyle Bır yerde so?u edılır Ikıncı bır ılışkıye gırıyor Orada da seçılen o Seçdırken aşağı yukarı Vıola'nın ruh goçune uğradığı bırı gırer yaşamına, kısa cık Bıınların ortak sorunlarıyla karşı kar şıya kalır, Osman Kullanılmava çalışdan dır, kendınce (,evrc onıı başka bır bıçımde ezmeye, başka bır sınsılıkle lekelemeye çalışmakta dır "!}u mesele ' Osman butun vaşamında sorguya çekılendır Nıçın sorguya çckddığı anlaşılmaz, yanı Osman hep bır "Şu mese le"dır Rahatsızlık vtren bırıdır Dış dun yada da oyle, ıç vaşamında da oyle Onun ıçın bu avrıntılar, belkı gereksı? gıbı gozu kebılır Ama, yalnız Osman'ın kışılığıne değıl arka plandakı sılık, anlamsız, ıssı/ oluşumlara da sanırım gulduru oğelerıy le epeyce bakılabılmesıne yarıyor Bu rokrası Sıradanlığın anlatımı Bu sıradan lığın yarattığı suçlamalar Osman bunun, bu sıradanlığın pek etkısınde değd gıbı, gene de zorbalığını çekmek zorunda O bakımdan, o ayrıntıların pek de gereksız olduğunu sanmıyorum, yanı eğer soru bu na da yonelıkse, bunu da amaçlıyorsa De ğd1 Belkı oyle bır şey de dıışunulebdır Ama boylelıkle bır parantez daha açmış oluyoruz Çunku oyle sanıyorum kı, Os man soyut ozgurluğe ıyıce tutkun Bu oz gurluğun §u ya da bu olay orgusu ıçınde hırpalanmasına tepkısını korumaya çalışı yor Başaramıyor O ayrı Onur Yazarı "YAZAR KENDİNİ BAĞIŞLATMAYA KALKIŞMIŞ" Osman, Şukufı vc kızı kıra gıltıhlırı va kıt kısa surede yakınlıh kurar Osman ço cukla ve çocuğa bır takma ıstm verır "Sc ma' dcr Çotuk 'Nt demek Sema'" dıdı fcınde, ' (jozlt rın dc mt k, gok dc mı k ama senınkı gıbı masmavı berrak bır tanc ne ak ne kara bır bulut yoksa ıçınde ' dıyc karşı lık verır Şukufe'nın kızı 40 yaşlarına geldı fınde Osman ılı bır buluşmaları cdur Os man cma asıl adı berda dır geçmış/ekı dı yaloglarını hatırlatmak ıçın Sema der bıle rek Konuşmaya başladıklarında berda ku çukluğunden hu yana Osman ı aılclerını bozan bır yarasa olarak duşuncgeldıfynı soyler Oysa, o dıyalog'un geçtığt konu^ma da, kı o zamanlar berda en fazla 6 7 yaşla rındadır sanırım, bu ılışkıyı kutsarmışçası na, babasına hıç bellı etmez bu buluşma dan Buyuyup evlendıkten sonra da kendı çocu&una Osman'ın annesıne yazarken kul landtğı "Osman Nı/at" takma ısmınden esınlenerek Nc/at adını koyar Bu ıhjkt aca ba nasılaçıklanabtltr? Yazar, okuruna saygıyı unuttuğunu an sımış olmalı Kendını bağısjatmaya kalkış mış Ne denır;> • Sanat Rebberı, Hazıran 1984, s 20 2İ/38 "OSMAN MEP ŞU MESELE'DİR" Roman ıçınâe değı^ık anlatım âuzlem lerı var Bır tanesı osman'ın dış dunya ıçın dt varoluşunu ornekkyen bırı\ yaşatnt, bır arkada\ çevresıyle olan ılışkılerı, ışınde çev resıylc amırlerıyle dıyeyım, tltşhlerı Sıya salduşunceunın yansıması Gent aynışe kılde bu tş çevresındekt bazı arkadaşlarıyla lokantada, meyhanede, rakı sohbetlerındc ortaya çıkan btr Osman Yaylagulu var Bır de sevgı baglanımda asıl Osman'ı ortaya çıkaran kısımlar var Sankı ış dunyasındakı Osman'ı tanılma, Osman ın dı\ dunyada Vüs'at O. Bener'de kurmaca ve otobiyografi O Orhan KOÇAK kendıne karşı konuşuyordur "Yanıltaca ğım onu Ben yokum bu oyunda, çırkın gururum var 1 " (B Ç V) "DENETİMLİ BİR BİLİNÇ AKIŞI" "Ilkı" oykusunu tngılızceye çevıren Wd lıam Hıckman, onu Joyce'la karşılaştırdığı bır yazıda (1977) Bener'ın teknığı ıçın "de netımli bır bdınç akışı" dıyordu Çok ye rınde bır tanım değıl Denetımlı bdınç akı şı, kendı ıçınde çelışık bır duşunce Asıl modelı Ulysses'ın sonundakı Molly bolu muyse eğer, bılınç akışını zıhnın kendmı yıne kendı ıçerıklcrıne teslım edışı dıye an lamak gerekır Bener de boyle bır salıver me yoktur Zdıın, kendı fulı ve gızd ıçerık lerını hep onunde tutmaya, hatta dıdıkle meye yonelır Denebdırse paranoıd (Be ner'ın kendı terımı) bır denetım, dolayısıy la bıçım, her zaman ıçerdderden (duygu lardan, duşuncelerden) once gelır Be ner'ın teknığını bılınç akışı değd de 'ıç mo nolog' olarak mı adlandırmalıyız oyleysc* Olabdır ama şunu gormek daha onemlı bence 'Iç dunya' (oznelldc) her zaman bır ıç ayrışmayla, ıç bolunmeyle bırlıkte gelır Bener'de 'tç\ kendı bolunmesının urunu dur O/nellığın ıstdasını kaydedcrken bde, oznenın yekpare ve katıksız olduğu yand samasından muaftır bu metınler Kokensel bolunme lpın Ucu (1989) oyununda en çıplak gorunumunu kazanır Oyun kışılen, 'A' de 'AA'dır ve metnın ba şında yazarın şu notu vardır "A, AA'nın kendısını daleftırme (= bolme) yontemıyle yarattıgı kışıdır" Once bolunmuşluk (ıkı hk) vardır, ıçerıkler, kışdıkler, farklı duygu sal/duşunsel konumlar hep sonradan gelır ve bu dksel yarılmanın temelsızleştırıcı, sahteleştırıcı pcnçe ı/ını taşırlar Bay Mıı annıt Sahtegı'nın Notlan'nın (1991) başın da, nıçın yazmak neyı yazmak nasd yaz mak sorularıyla boğuşulurken asıl soru da belırecektır "Boyle bır payandasızlıkla ne reye vardabılır, ne yapdabdır?" Muannıt Sahtegı adı da bır anahtar ışlevı yuklenır burada, açacak kdıdı olmayan ve açmaktan da çok kdıtlemeye yarayan bır anahtar Se mıh Gumuş, Bener'ın ozncsındekı koken sel bolunmeyı saptadığı yazısında ("ıkı yuzlu değd, ıkı yuzu bırden ıçselleştıren bır kışı") Muannıt Sahtegı gıbı "aykın" bır adın amaçldığına dıkkat çckıyor ve bunu yazarın "okur de roman kısısı arasında do ğal, kenddığınden yakınlıklar kurulmasını onleme" nıyetıne bağlıyordu (Kara Anlatı Ya/arı, 1993) (Mabılır ama tersı de dıışu nulebdır Belırlı bır okur tıpını roman kışı sıne hemen bağlayacak bır adlandıtmadır da bu Ama yazarın hedctı ne olursa olsun, bu adın yapıttakı ışlevı, o gıderdme/ ıkdığı programlamaktır Rahat duramayan, ken SAYFA 5 D aha ılk oykulerıyle yenı bır cısım gıbı duşmuştu yazıya, yenı ve ağır bır cısım, tıpkı ondan he men sonra baslayan Bılge Karasu gıbı ()nu o donemde okuyanlar, savruklu ğa, aeemılığe, yavaş yavaş olgunlaşmaya hı^ tahammulu olmadığmı du^unmuşler mıdır'' Dost (1952) ve Yaşamasız'da (1957) /aafı anlatırken bıle ıcrada zayıflığı ıeddeden bır tamlık, bır cisımsılık vardı Bu bıleşımı ba^kaları da vurgulamıştır Verlaıne, 'belırsız ıle 'kesın'ın (ya da kesın <,ızgılının) bırlığı diye tanımhyordu yenı şı ın Dıle gelmez olanla mutlak anlatımın bırlığı Ama Verlaıne'ın kendı şıırı îzlenım lerın pe^ındeydı, bazen acıtarak ama her zaman kulletsız ve aldırışsızca uçup gıden zamana benzıyordu Vus'at O Bener'de ızlenım ânı kısa devreye uğramış, gıbıdır, benzeyışı, mımetık durtuyu tam yadsımak sı/ın doğakılığın dışavuruma (ıfade) donu şeceğı bır eşıkte dıırur bu oykuler (Doğal tılık derken, Re^at Enıs değıl Sabahattın AJı var aklımda, Zola'dan çok tbsen vc Strındberg var) Taııh karşı durulmaz bır ya/gı olarak belırır doğalcı yapıtta, toplum bır ıkınu doğadır (Ama zayıt doğalcı yapıt kendı donemının eleştırel bılımlerının hep gerısınde kalır ı,oğu zaman bu bılımlerın yetersız, satdıl bır omeklemesı gıbıdır) Be ner'de dc sert, neredeyse madenı bır ya/gı sallık kendını hıssettırıı, "Ya/gı" başlıklı bır oykusu vardır ve bağlantılı motıfler ("Buzul Çağının Vırusu") daha sonrakı ya nıtlarında da ortaya çıkar Yıne de 'fı kır'den (,ok dılden, tondaıı yapıdan, kısa ca ıcradan geleıı bır yazgısallıktır bu Oyku a<,ık uçlu bırakıldığında bıle ("Dost" "Dam") anlatım kendı uzerıne kapanıyor, butun belırsı/lıklerı ıçınde bır gunun sona erışını andırıyoıdur Bu nıhaılığm bu yo nunu 'taş' ımgesı de (bır tas.) verebılır CTa şıllaşma' Bener'ın leıtmotıflerınden bırı dır) Su pasa| "Istako/" oykusunden îlçcyı orlcnından bolen yol bulanık bır golsuyunda karşı yakayı tutnnq bır salın ya da mavıınanın gc rıdt bıraktığı ız gıbı Bc Ilı bc lırsız tkı yana kırışan olu kıvrtm lara atılı atılıvc rmı^ evlc r Bır kamyon hızla geçnesın, yıkılataklarından urke nm Her çatı oynar, her tavan akar Kafes kafes ardında suskun kadtn başları, sarı çocuk başlart Musalla tasmda her gun olu Mınaresınde aynı kulak burgulayan ağıt ses Fırsat bulmayaytm, soluğu ıskelede altnm Susuz Kartnca deresımn tahta koprusu, kambur ağflçlar, surulmus tarlalar, az kumluk, denız Çok yakın Zeytınltk, kıyı bırbırıne bıtışık Dıl, nesnel bır kıpırtısızlığı taklıt eder gorunurken bıle, onu kendı devınımıyle yaratıyordur aslında Yıkılacakmış gıbı du ran sallantılı evlere karşın taş etkısını do ğuran, dekordakı seng ı musalla' dc us tundekı tabuttan çok, kendı uzerlerıne ka panıp oylece kalmış fulsı? cumlelerdır Be tımlenen sahne, hem her turlu yorumun, dış mudahalenın otesınde O7erklığını ko rur gıbıdır hem de ıfadeyle yukludur, hem yalnız kendısıyle sınırlı gorunur hem de kendınden fazlasını hıssettırır Bener'ın 've' sozcuğunu hemen hıç kullanmamış ol duğuna da dıkkat edılmelı (Ben uç 've' saptayabıldım Ikısı, Bu/ul Çağının Vıru su'ndekı (1984) Nâzım Hıkmet alıntıların daydı, otekı de Mı/ıkalı Yuruyuş'te, 'ba ba'nın anlatıldığı bır pasajda "Usanç ve nrdı,ozellıklesavaşanıları Yıllar sonra Gelıbolu'da Turk, Ingdız, Fransız mezar lıklarını gorduğumde ıçım acıdı I lepsı ya şanmıştı ve 'O', korkunç savaştan burnu bıle kanamadan kurtulabdmıştı ") Soz bı rımlerı arasında gevşek ve olumsal (zorun lu olmayan) bır hâp, kurar bu edat 'Ve' de bırbırıne eklenen sozel veya duşunsel oğe ler, ayn ayrı da ayakta kalabdırler Be ner'de 've nın dışlanmasının bır ışlevı bu dur I ler oğeyı butune ba ğımlı kdan sımsıkı bır konstruksıyon Yıne de bu taş mecazını abartmamak gerekır Be ner'ın taşları kusurlu değıl dır ama yekpare de (mono lıtık) değddır Boyle bır \ekparelik kavramı, başka anlatıları, orneğın Kemal Tahır'ın Sağırdere gıbı ılk kıtaplarını veya Bekır Yddız'ın oykulerını daha ıyı tanımlar Ozellıkle Bekır Yddı/'da, berrak, buğusuz atnıosfcrde gorulmuş kaya lıklaıı andıran bu 'yalçın lık gıbıdır bu yekpareük Heı şey gorulmuyordur ama, gorulebılen her şey apaçiktır, kendınc ve sade ce kendıne eşıttır, başka turlu olması da ımkânsız dır Bır ı«, ayrışma ıç mesa fe yoktur bu anlatdarda Kışısellık olsa bıle oznellık \oktuı (kabadır ama, kasıt lı bır kabalık bde değddır bu) Bener'deyse yazı oz nellığın ıstdasına uğramış gıbıdır, kışı, oznedır Baş kalarıyla konuşurken bde kendıyle konuşuyordur, 1 Vus at 0 Bener daha Ilk oykulerıyle yenı bır cısim gibi dusmustu yazıya, yeni ve ağır bir clslm C U M H U R İ Y E T K İ T A P S AY I 8 16
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle