Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
kurgunuza kendinizce uygulayabileceğiniz biçimde çözümlenmiş, iyi ve kötü tüm yanlarıyla belirtilmiş. Romanda, okuyucunun kalbine ulaşmanın yolu, aynntıları ve evrensel etkiyi belirlemekten geçer. Burada ağır dili, akademik bir tartışma değil, kolay uygulanabilir "Nasıl yapmah?" ve "Ne yapmalı?" önerileri yer alıyor. Her bölümde bir özlü söz ve tüm zamanlarla iîgili yazı türlerine ait açıldamalar da bulacaksınız. tda Dağı Çöz Beni/ Ruhan Mavruk/ Berfin Yayınları/ 78 s. 1958 yılında İstanbul'da doğdu. Basın Yayın Yüksek Okulu'nu bitirip aynı okulda Lisans ve Yüksek Lisans eğitimini tamamladı. Daha önce Insancıl, Aykırı, tblis, Hergele dergilerinde şiirleri yayımlanan şair, îngilizce'den Türkçe'ye çocuk romanları da çevirdi. Ruhan Mavruk Tıp Fakültesi'nde Tıbbi Çcviri dcrsleri vermekte, ayrıca özel bir radyoda şiir programı yapmakta. Kitapta Mavruk'un son şiirleri yer alıyor Yetmişin Baharında/ Prof. Dr. Tarık Minkari/ Mıllıyet Yayınları/ 205 i Prof. Dr. Tarık Minkari, 1948'den beri, bıkmadan usanmadan cerrahi yapıyor, insanları kesiyor, biçiyor, dikiyor. Mesleğini çok seviyor, ama şimdi bir ikinci uğraş buldu, onu da çok seviyor, bir kitabı çıkınca çocuklar gibi seviniyor. Once "Bir Cerrahın Anıları"nı ve " Anılar Portreler ve Tören"i yazdı. Sonra gezdiği yerleri anlatmaya başladı: Şaştım Kaldım, Hoş ya da Boş, Neler Gördüm Neler. Şimdi sıra "Yetmişin Baharında"da. Burada Ege'nin kuzey adalarını, Aynaroz yarımadasını, 180 km uzunluğunda ince uzun Eğriboz adasını, denizlerde şövalyelerin yapmış oldukları muziplikleri, Bitez'in ulu zeytin ağacını, New York Hürriyet Abidesinin özelliklerini, Varşova'yı, Krakow'u, eşi emsali olmayan Tuz Müzesi'ni, îsviçre'nin şirin köşelcrini, Lizbon'u, Maderia Adasını, Nil Nehri'ni, Ebu Simbel'i, Piramidleri yazar ile beraber, yarı şaka yarı ciddi, gezecck, 10 yaşında evlenmiş 11 yaşında ölmüş bir çocuk firavun "Tutankamon'un izlerini bulacak, şaşırıp kalacaksınız. Hadi hep beraber okuyalım, görelim ve gülelim. Neler Gördüm NelerPAfrika'dan Amerika'ya/ Prof. Dr. Tarık Mmkarı/ Mıllıyet Yayınları/ 191 s " 'Ümit Burnu, Afrika'nın güneyinde en uç noktadır' dediler, inandım, gittim baktım, meğer değilmiş. "Devekuşu başını kuma sokar" dediler, yutmadım. Afrika'da Noel Baba'nın başı dertte: Kar yok, kızak yok, adam enayi mi palto giysin, sakal taksın, filin üstünde oyuncak dağıtsın? Maymun, eve geç gelen kızına "bekâret muayenesi" yaptı hem de bir doktor gibi. Köpek balığı memeli değildir, ama dişisi yavrulannı karnının içinde büyütüyor, sonra doğuruyor. Erkeğinin pipisi yoktur. O halde döllenme nasıl oluyor? Zulu'da kı/.lar, evleninceye kadar, memeleri açıkta geziyorlar. Ne güzel. Yuvayı erkek kuş yapar mı? Yaptı, gördüm. Sonra dişisi geldi, baktı beğenmedi, yıktı gitti. Bu kuş yeniden ev yaparsa gene o "fahişe"yi mi çağırır? Sarhoş fil gördünüz mü? Amarula ağacının meyveleri alkol küpü. Olgunlaşınca fil onları yiyor yiyor küfelik oluyor ama küfeye sığmıyor. Aslanın seks hayatı başıma bela oldu: 55 saatte üst üste 157 kez sevişti, sonra "sıradaki gelsin" dedi. Yunuslar memelidir, bizim gibi sevişirler, ama yatakta değil, suyun içinde ayakta. Peki, ya balinalar? Ya ahtapotlar? Onlar nasıl sevişirler? Lütfen biraz da siz okuyun." diyor Tarık Minkari bu keyifli kitabı için. Hoş Ya Da Boş/ Prof Dr. Tarık Mmkarı/ Mıllıyet Yayınları/ 183 s. "Bodrum'da, geçen sonbahar, ilk kez ipek don giydiC U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 316 rilmış bir köpek gördüm. Kadın çorabını kesmiş köpeğinc don yapmıştı. Kız köpek bahçede oynuyordu. Erkek köpek bahçeden geçiyordu. Bir anda gözgöze geldiler, karşılıklı havladılar, göz süzdüler, kuyruk salladılar. Kız köpek duvarı aştı, sokağa kaçtı. Zampik köpek koştu gitti, onu kıçından ve burnundan öptü. Anlaştılar. Zampik kızın üstüne çıktı, onu ensesinden ısırdı. Sonra cinsine has hareketlerle ona bir şeyler yapmak istedi, ama beceremedi. Ipek don kızı koruyordu. Erkek köpek yoruldu, sıkıldı, durdu, çevresine baktı, beni gördü, ama aldırmadı. Benim köpekçe bilmediğimi, dedikodu yapamayacağımı, gördüklerimi onun arkadaşlarına anlatamayacağımı anladı. Yeniden denedi, ama gene olmadı. Tam bu sırada evin nazlı hanımı bahçeye çıktı, telaşla kızını çağırdı. Kız köpek, erkeğinin altından ustahkla sıyrıldı, koştu gitti. Erkek köpek şaşkın şaşkın bana baktı, başını iki yana salladı. Şimdi ben merak ediyorum: Bu çapkın başından geçenleri arkadaşlarına olduğu gibi mi anlattı, yoksa bizim gibi mi yaptı?" Tarık Minkari'den keyifli bir kitap daha. Varoşta Kadın Olmak/ Nalan Türkeli/ Gökkuşağı Yaytnları/ 151 s. "Okullarımızdan çok, camilerimiz ve kahvehanelerimiz vardır birkaç I VAROŞTA metre arayla... Mahallemizin çoKADIN OIMAK ğunluğu çocuklardır. Genelde fabrika ve benzeri işyerlerinde çalışılır, alınan ücretler karın dahi doyıırmazken, her yıl doğuran kadınların sayısı oldukça fazladır. Doğumlardan birkaç yıl sonra, dengesiz beslenme nedeniyle, uçuk benizli, şiş karınlı, çelimsiz eğri bacaklı çocuklar, sahipsizce salınıp dururlar sokaklarda. Oyuncaksızlık, meyvesizlik bazen de ekmeksizliğin verdiği yokluk duygusuyla ne bulurlarsa toplarlar yerden. İlk öğrendikleri yokluktur. Ardından dayak ve korku." Elimizdeki kitap yeni bir "Çöplük" yazarını müjdeliyor. Lümpen Burjuvazi Liimpen Gelişim//l«</re Gunder Frank/ Çevıren A Ytlmaz/ Gökkuşagı Yaytnları/ 144 s "Mariano Otero'nun "bizim toplumumuzun (bağımlı da olsa) benzersiz bir karakteri olduğu" UÜMPf N BURJUVAZİ IÜMPCN G8Ü5İM yargısına katılarak ve bir "dil hatasının hatah bir poütika" doğurmasıyla sonuçlanacak mekanik ve edebi bir çeviriden de kaçınarak, "yabancı endüstri ve ticaretin elinde yalnızca edilgen, ki ben etken demeyi yeğlerim bir araçtan başka bir şey olmayan ve dolayısıyla "çıkarları onunla özdeş" olan sınıfı, Lümpen Burjuvazi olarak niteleyebiliriz. Bu sınıfın üyelerinin bizi, bundan dolayı aslında, yabancı ticaretin sağladığı, sefil bir geri kalmışhk durumunda (ya da daha iyisi sürecinde) tutmakta büyük çıkarları vardır. Bu durumu Lümpen Gelişme olarak nitelendirebiliriz." Frank'tan ilginç bir yaklaşım. Marx'ın Sosyolojisi/ Henrı Lefebvre/ Çeviren • Selahattın Hılav/ Gökkuşağı Yayınları/ 160 r Henri Lefebvre 1906 yılında doğdu. Taksi şoförlüğü ve ışçilikle yaşamını sürdürdü. 1930 yılında Politzer ile birlikte "Philosophies" adıyla anılan grubu kurdu. 1933'de "Avant Poste" adlı Marksist dergiyi çıkardı. Uzun ydlar yazdığı çeşitli eserlerle Fransa'da Marksist düşüncenin en büyük temsilcilerinden biri olduğunu kabul ettirdi. Marks'ın Sosyolojisi Lefebvre FKP'den çıkarılmadan önce ders kitabı olarak okutulmaktaydı. Henri Lefebvre 29 Haziran 1991'de yaşama veda etti. Bir Teröristin Anılan/ Born Savinkov/ Çeviren: Ktymet Yıldırım/ Gokkuşağı Yayınları/ 232 s Rusya'da devrimci şiddetin öyküsü 1825'te "Aralık Kahramanları"nın ayaklanmasryla başlar. 2000 aske rin amatörce örgütlenmiş, ayaklanması iktidar ve devrimci muhalefet arasındaki iç savaşın yürütülüşüne ilişkin yeni bir dönemi açtı. Ortada bir kitle tabanı olmadığından mücadele gizli biçimde bir araya gelen küçük aydın grupları tarafından temsil ediliyordu. Rusya'nın devrimci ortamına rengini verenler politik düşünebilen kafalar değil, kendini düşünmeyen idealistler, kendini feda etmeye hazır amatörlerdi. Bunlardan biri olan Savinkov'un edebi bir dille kaleme aldığı anılan, yaşamını devrime adamış bu ütopik teröristlerin ve Rusya'nın canlı bir tasvirini sunuyor. Sürgün Kadınlar/ Mahnaz Afkhamı/ Çeviren: Mehmet Harmanct/ Varlık Yayınları/ 223 s Mahnaz Afkhami, inandıkları ya da temsil ettikleri düşünceler nedeniyle sürgüne giden kadınların ortaklaşa dramını sürükleyici bir anlatımla sergiliyor. Bu kitapta öyküleri dile getirilen on üç kadın, kendi denetimleri dışında gelişcn politik olaylar sonucu yurtlarınıterk etmek zorunda kalmış, birisi dışında tümü, ABD'ye yerleşmiş. Sosyo ekonomik geçmişleri birbirinden oldukça farklı. Budist, Müslüman, Hıristiyan, Yahudi ya da ateist kökenliler. Öğrenimleri, okur yazar olmaktan en yüksek akademik derecelere kadar değişiyor. Yerlerinden koparılmış, köksüz kalma olgusuyla başa çıkmış, yabancı bir çevreye uyum sağlamış ve kendilerine yeni bir kimlik yaratmışlar. Yaşamlarını değiştirmek zorunda kaldıklarında, militan yaradılışlılar güçlerini koruyabilmiş olsalar bile, politikaya karşı ilgisiz olanlar gafil avlanmış; ancak oluşturdukları örnek ve yaptıkları eylemle, hepsi birer lider olmuş. Başlangıçtan Atatürk'e Türk Halk Eylemleri ve Devrimler/ Çetin Yetkin/ Ümit Yayıncılık/ 423 s. Başlangıçtan Atatürk'e Türk Halk Eylemleri ve Devrimler, adından IİSİ \UM IV* U t f t l K ' l anlaşdacağı üzere, ilk baskısı IİKKIIVIK 1974'te yapılan "Türk Halk Hareketleri ve Devrimler" adlı yapıt değil artık. Prof. Dr. Çetin YetIH\KİMIKK kin, 21 yıl önce yazmıştı. 1980'lerde bir akademisyen olarak cumhuriyet tarihi üzerindeki çalışmaları yoğunlaşınca, kitabı yeniden yazdı. "Türkiye'de yaşanan hızlı, yoğun toplumsal ve siyasal gelişmeler, tarihimizin doğru algılanmasını", tarihsel verilere dayanarak "sınıfsal ve siyasal açıdan geçmişimize" eğilmenin önemini ortaya koymaktadır. Bu, kimi çevrelerin "Islamla barışmak, Kürt halkı ile barışmak" gibi savlannın, "resmi tarih" nitelemelerinin ne anlama geldiğini de belirginleştirecektir. Prof. Dr. Çetin Yetkin, "Türk halkının, devlet gücünü eline geçirmiş bulunan çevreler karşısındaki konumunun tarih boyunca ne olduğunu, bu çevrelere karşı niçin ve nasıl direndiğini"ele alıyor. Yapıt, özellikle günümüze ve geleceğimize ışık tutan geçmişimizin, daha doğru, bilimsel ve daha kapsamlı biçimde değerlendirilmesine katkısı olacak bir kaynaktır. Böylesi bir kaynaktan beslenmek de artık günümüz Türkiyesi'nde bir zorunluluktur. Çünkü bize dayatılan bilimdışı savlan çürütmek, laik cumhuriyetimize sahip çıkmak için "Başlangıçtan Atatürk'e Türk Halk Eylemleri"ni "Ve Devrimler"i çok iyi bilmeliyiz. mnıınti Cendrars/ Gülllbay/ Kavram Yayınları/ 140 s. Blaise Cendrars, "Aya ilk yolculuk için yerimi ayırttım bile, ama ne yazık ki bu yarın sabah olacak bir iş değil," derken belki de kendisini çok iyi anlatıyordu. Yaşadığı dönemin tüm olaylarının, dünyanın neresinde olursa olsun içinde olan bir yazar, şairdir Cendrars. Onun için 20. yüzyıl her şeydir. Bilimin, tekniğin gelişimi, devrimler, savaşlar... hepsi ilgi alanında ve şiirindedir. îşte bu büyük şairi, onun üzerine uzun yıllardır çalışan Gül llbay tanıtıyor bize. • SAYFA 17