Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Marc Aııge ile "Çağdaş Dünyaların Antropolojisi" üzerine Antpopoloji artık çok vakınımızda Antronoloji alanında yeni açılımların öneülerinuen olan Fransız araştırmacı Marc Auge, son kitabının Türkçe'de yayımlanması nedeniyle, Fransız Kültür Merkezi ve Kesit Yayıncılık'ın davctlisi olarak Istanbul Kitap Fuarı'nın konuklarından biri oldu. Aşağıdaki söyleşi, yazarın bu son kitabına ve gencl yaklaşımına ilişkin çeşitli konuları elc alıyor. Marc Auge'ye göre antropoloji ne yitmekte olan toplumların, ne de yeniden dogmakta olan tikelliklcrin bilimidir. Onun önerisi uzak ya da yakın tüm çağdaş olgulara aynı araçları uygulama yönündedir. Dergi adına yapılan söyleşiyi 'Sciences 1 lumaine' dergisinin Şubat 1995 tarihli 47. sayısından aldık. HULYATUFAN Mıirc Aııgc, Alnka'dakı kdhııılık olgınıı üzerine çalı^ınanızı vürü/urken, son ıkı ki/abıuuda toplunısal antropolojınn gcleecgi ve anlanıı üzerine bır dü^ünüıııe nırı^/iniz. Son kıtabınız "çaHdtiş dunyaların antropo/o/ısı" doğrullusunda bır onerı Bu tcrımdejı ne anhyorsunuz? Uç fikri savlaınaya çalışıvorum. Birıncisi bir anrropok>|ik vöntemin olduğu vc bunun yabancıl (egzotık), ılkcl ya da yazısız topkımlarla ılgılennıckle bağımlı olmadıgı. Ikincisi diinyanın evrimcıc olduğu ve antropologların bu olguyu dikkatc almasının gerektigı. Uçüncüsü ise bu evrimin, antropologlann araştırma ncsnelcri/konıılannı olııştıırma tarzları iizcı inde doğrudan efkisı oklııgu. Antropolojinin hammaıldesi olarak ctnoloji, nüfusbılıınsel ve uzamsal olarak kısıtlı bir nesneye çevıilen titiz bir gözlc bclirleııir Tcmel yöntemi ötekılerle kurıılan larklı ilişki türlerinin .ınl.ımmı ortaya çıkarmaktır. ( )tckilik, bıreyler ve gruplar kadar [oplumlar arasın<la ıla bulıınur. Akrabalık ilişkilcri, ikamet kuralları, yaş gıupları, şellık olgularmı ııuelcdığimizdc karşımıza çıkan lıcp bu sorıındur. Aıııa nesneyi/konuyu yöntemlc karı.ştırmamak gcrekiı. Hntnoloğa, yerel ıdcolojiyi akrarmak vc inceledigi toplumu, o roplumun kcndini betimledigi hiçimde, yanı uyumkı, kapalı ve özgün bir biitünlük olarak suıııııak çckici gelebilir. Beninı eleştirel olduğuın ııokta iştc budıır. Marcel Ma uss'un deyinıiyle "topyekun toplunısal olgu'ya ayrıcalık tanımak, gözümüzün önündcki gcrçekliğin tüm vcchclerini dikkatc alnıak dcmektiı. Bundan kapalı bir sistcm, tamamlaıınıış bir toplam yap nıak dcğil. Bu durum, birbirine eklen miş, türdcş olıııayan vc aralarında geçiş kenlik bulunan, etnoloğun gözüııde an cak bu kültüre uygun olduklan ülçüde var olan bireylerin yüklcndiği kümelerin "kültürlcr"e dönüştürülmesiylc snuçla nır. Oysa, bu bakış açısınm yapay olduğu hcrkcsçc bilinir: Tünı kültürüylc ilişkisi, toplumdaki konumutıa, cinsiyctine ve bi rcysclliğine göre değişkcndir. Kültürlerin saf vc uyumlu bir duruınunun bulundu ğunu ya da bulunmuş olduğunu düşün mck bir yanılsamadır vc bu yanılsama et SAYFA 4 nolog var oldu^una görc büsbütün beliryeniden ürctmekle yetincn insanlar da gindir. I'lğcr ctnolog buradaysa, bu tcmas vardır. nurumlar bir karşılaştırma yapoldu^u anlanıına gclir. Halbuki Batı'ııın nıaya talınıiıı edildiğindcn çok daha yatyayılnıasıvla ortaya çıkaıı dtırumlar tarilı kındır. Bizde, köyünde kalan köylüler tc istisna dcgiklir: kuralııı büyütülmcsi vardır, birtakım başka köylüler ise kente dir. Tarihscl ya da nülusbilimscl alt üst gitmczlik cdcmczlcr. Biz de, yalnızca söokiijkır yasanıanıı^ bir uıpluın bilinınc müıgc ülkclcrc özgü olmayan bir kültürmcktcdir. Mutkık görccccıliğin olguların dcn sıyrılniii ve kültür eoinnıe sürecini karşısında dayanağı yoktur. sürckli yaşıyoruz. Ne var ki kimin kinıi Bu görccccılığı a^tnanın bir yöntemi sönıürgclcştirdiğini bilmiyoruz. de dünyayı ikı topum türiine ayırmak ol Bu gezegetiselleşme gb'zleminde buludu etnolojuun konusunu olu{luran yiızınan tck kiji dcğih/'niz Ancak bana öyle sız ve tarıbuz toplumlarla, antropologla geliyor ki, bu konunun yorumhınmaunda rın geldıfcı, tarıh ve btlıı/ı ta^ıyan toplutuihtiyatlı dıivranıyorsunuz Ozı'Htkle de lar Saııırım bu ^orü^e de karşı çıkıyorsukültürlcrin ko'ktcn bir bicimdc aynı odağa nıız yonclmcsi likrini ytıdsıyorsunuz Neden'1 . • Bu, hcr zanıan var olnıamı^ bir ay Gcrccktcn dc günümüzde, tonlumla rııııdır. Batının söıııürgcci yayılmasıyla rın gitgidc dalıa lckbicimli ve oydaşmacı olıınılanmıştır. XVI. yüzyılda iyi niyctli (konsensus'çu) oLaca^ını düşünme eğili zihniyctlcr cvrcnscl bir insankk duruıııuıııi var. Tck bir ülkc, I'raıısa. elc alındı na inanıyorlardı. Tanrıbilimcilcr ya da ğında, birtakım digcr yazarların yanı sıra, Montaıgnc gıbı filozorlar Aıncrindicn François l'urct, Jaccjucs Julliard ve IJier lcr'in (Amerıkan ycrlilcri) bizdcn dalıa rc Rosanvallon >ju Hkri dile geliriyorlar: iyi ya da daha hılgc insanlar olup olınadı Sağsol ayrımmın ortadan kalkınasıyla gı ü/cıinc düşiiniiyorlardı. XIX. yüzyılda Transa artık "oydaşnıacı" bir demokrasi evrimcilik <;ıktı ortaya vc insaıılık tarilıioldu. Bu, gc\mİ!;i okumak acısmdan pek nc ilişkin daha kürcsel, bütünscl bir gorü uygun aıııa lıiçbir ^cy ycni ayrılıkların or öncmi. Çelişkılı bır biçımde bu birtc^titava cıkmayacag'ını kanıtlaınıyor. rici kııraın gcrı olarak nırck'iıcn toplumDaha gcncl olarak, fııkuyanıa gibi ki larla bizimkilcr arasındaki tarkı daııa da mı ıcopolıtikcilcr, halkların, tcknoloji bclirginleijtirnıcye yaradı. Avrupa'da ctnin, pazarın vc demokrasinin gclişimi ııoloji yapılmaya başlandlfîında, folklor, konıısunda bir gcncl aula^ını^lıklan ol ycrcl göıcncklcr gihi gcçmiştı*n varkalandııftıına görc, yakında tarihin sonuıuın lar biı^inıin.dc dcgerlcndirilcn konularl.ı gclecc^ini diişünüyorlar. Ancak söz ko ilgilcnikli. ()zctlc antropoloji yapmak innıısıı olan bu avnı odağa yönclme, gcısanlığın gcçmi.'jini bizim bugünümüzlc çektc, yalnızca tlimvanın tüm ülkclcrindc kaışıla^rırmaktı: ioğrafi vc kültürcl mcürctcn ve ılcti^ımdc bulunan bir scktö salc biı /aıııan ulcümiiydü ya da rcrsinc. rün ortaya çıküjina iş,aret cdiyor. Siyasal Bugiiıı bu göriiş acısı artık savıınulııuıdcmokrasiyc vc batılı yaşam tarzlarına yor. Dünvaua ııc ucnli uzak ycrlcıc gitlilsc dc, yazının, tclclonların, tc lcvizyonlaıın, ulıısal dcv lctiıı oldııgu göıülüyor. Jlatta tünı bunlar insan ların pıatigindc ycr al ınudığııula bilc, o insan lar yiııc dc bunlarııı var lığından lıabcı ılaı lar. Kültüıün vc ılctışım tck ııiklcriniıı gczcgcıibcllc^ mcsiııi yaşıycmız vc bu durum mcsalclcri ciddi biçimdc azaltarak büyük nayla^ımı1 tclıdit cdiyor. tkpinıiz avuı dcnizdc yiz, tarihin lıızlaıınıası, gczcgcnin daralınası, gö rüntülcrin dola^ımı vc yazgılann bircyscllc^mcsi dcnizindc. Vc bu hcr ycrdc gcçcrli . Alrika'da ki .saüaltıcıkâhiıılcıi iıı cclediğinı zanıan, kâhinc Hİtmcnin ya da bizzat Kâlıin olmanın basit bir "gclcnckscl pratik" dc ğil, bircyscl bir yöntcm oldugunu anladım. Bu sa^altıcıkâhinlcriıı ct kinliüi söıııürgcci d ö n c m d c , d i k k a t c dcgcr bir biçiındc gcli^nıi^tir ama b.ıgımsızlık talcplcrinin haşını çckcn siyasal fikirlcrc dc indirgcncmcz. Bu da bcni, dahadünc kadar tarihten yoksun olarak degerlendirilen Afrika toplumlarında bireyscl yazgı kavramının var olduğunu söylemc sonucuna vardırdl. Buna karşılık olarak da, Avrupa'ıla ve gclişmiş topluınlarda bu kavramııı bir noıııı o l d u ğ u düşünülür. Ancak, buralaıda da, büyük girışim lere kalkışan insanlar oldıığu gibı, anababaları Marc Auge, topium blllmlerinln bir mlktar "üvey evladı" olan antnın statüsünü dcvralıp ropolojlye yeni yönelimler. yeni acıiımiar öneriyor (' » 5 « ı s Punt jlıiııtı kııcak açma konusunıla oybirli ğinden çok uzaktayız. Asya'da ve Müslüman dünya da direnme hatta tcpki örneklcri hiç dc az de^il. Beninı görüşümce, gezegenimiz düzeyinde oydaşma oldıığıı yalnızea kısmi bır varsayını, giinümüz roplumlarının tabi oldıığıı koşulların bürüniinü ifadc etmekten uzak bir fikir. Bunun karytında da, kımı postnıoderuist/er, ahlakuıl, vyasal ve entelektüel sonuçların çıkananaca^ı kültürcl tıkclltklcrin geri gelnıesındekı bır tür zonmtulug'unun habertiliğini yapıyorlar Ancak sız onlarla da henıfikir değihın/z ABD'dc başlıbaşjna bir siyasal biliın ve lclsele akııııı, iletışinı araçları ne deııli genelleşitse (gezegen düzeyine yayılırsa), "küresel köy ün gerçekleşme olanağınm da o dcnli az olacağı saptamasından yola çıkıyor. Bunlara göre, yazıya ve kitle iletişiminc ula^abilme kültürel kimlikleı in bir yeniden bcliıginleşmesi sonucunu doğuruyor. Bu noktada bclki dc haklılar. Etnologlar açısından bu, kcndilerine bil gi vcrcnlerin "omuzkırının üzerindcn" okumayı öğrcıımi^ olmalarında, söylcye cck sözleriııin buluıunusıııda ve olasılıkla onlaıın yazılarındaıı kcndi kiınliklerini talcp ctmede yararlanmalaıında kcndisini göstcriyor. (ıcrçekte Amcıika da bu yöntcmc bas;vuran yerli grupları var. Ama olgu gcncl çünkü "kültürel kimlik " hcr türdcn grııp icin yaygın bir kavram: tabii ıılusal azmlıklar, ama yanı zaıııanda kadınlar, c^cin.sellcr, sağırdilsizler, vb. Bu clbcttc antropologlann lıo^una gitli yor çünkü i^lcvccck malzcmclcri olub.u yor. Bununla birlikte, bu durumun yal nızca gözlemlcycnlc gözlcmlcncn arasııı daki farkm yıkılmasmı dcğil, aynı zanıan da da tüm bu "kültürlcr"c cşjt bir statii nün, özclliklc dc öğrctimdcn yaraıianma hakkının tanınmasmı ıla içcrdiğini gör mck gcrekir. "Kadın " araştırnıalarının ünivcrsitcdc bir bilim dalı olarak örnck olıışturacak biçimde gclışımi buradan kaynaklanıyor; avrıca neden olmasın şaıııan ıısulti sağaltım sanatı da aynıduıuına gclcbilir. Benim clcştirdiğim bu dcğil, bunun varsaydığı bir olgu: Kültür kavramının aşırı büyümcsı. Sanki külrürler ebedi birer özmüş, ve birbirlerindcn bağımsızmıij gibi davranılıyor. Buna karşılık olarak da, toplumların yalnızca modcrnleşmiş, kcsimleriyic ilgilenen "oydaşma" yanlıl.ın, Amerikan "çokkültiiıiülük" yanlıl.ın s.ın ki yerliler yalnızca konıma altınıl.ıkı sa hafarda yaşıyormuş gibi davranıyorlar. Ama bir dc o sahalardan çıkanlar var. Bu ıki seuaryo ve onlara uy^ıın olan anlropolo/ı tarzlarıııı bır yana bıraktıktan \onra, \ız bangı yöntemı önerıyorKunuz' Iilbette, antropolojinin, örneğin, yalnızca arşivler ve iyi tanınan tccrit cdilmış birtakım gruplar üzcrindc çalışan bir tür tarihscl bilim alanına dönüşmcsi dıişıiniılebilir. Ama bizim bilim dallanmız pratik akıl üzerine çalı.şır dolayısıyla ı\.\ ncsnclcrinin/konularının evrimine kayıtsız kalamazlar. ()ysa, günümüzde tüm toplumlar kıpırdıyor. Kökten yabancılığın hiçbir anlamı yok ve ötckinı gözlemleme hakkı artık tersine döncbiliyor. Antropolojık yöntemi, sorgulamalarını, kullandığı araçları koruyabilmek için hangi nesnelc ri/kunuları scçmeli? Bence, aynı anda hem bir bakış açısını savlamak hem de yeni alanlar aramak gcrckiyor. Oncelikle, ctnologların geçmiş gerçekliklcri araştırdığını düşünmeye son ver mck gerekiyor. Etnologlar sahaya aiden insanlar: Tanınısal olarak, gözleınlcdikle ri hcr şey çağdaş. Ancak bizatihi kendileri bu olgunun bilincinde olmalılaı. Afrika'ya ya da Melanezya'ya gitmekten vaz gcçmek söz koııusu bile değil; söz konu su olan sadcce ııesneııiıı/konunun, bııra da da, orada da aynı olduöunu kabullen mek. Demck istcdiğim şu ki, bir dağ köCUMHURİYET KİTAP SAYI 299