Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8ENNUHSEZER dnan Özyalçıner'le yaklaşık otuzyılöncetanıştım. Birokuru olarak. Daha doğrusu hayranı olarak. Panayır'ı okunıuşrıım İmzalatmak istiyordum. Sur da yeni yayımlanmıştı. Benim şiirimin kay naklandığı küçük sokaklar, arka ma halleler.emeğiylegeçinenleryeralıyordu onun öykülerinde. Ama gözlüklerimizfarklıydı. O, kimiayrıntılarıbüyüten, kimilerini çarpıtan bir dürbün kullanıyordu. Ortadan sildiği çizgiler göstermek istediği ilişkileri ve çelişkileri hem "çıplak bir ampul"ün altına geüriyor bem de onları mizahi nitelikleriyle yansıtmasını sağlıyordu. U/.un cümlelerle yazabiliyordu. Hem de A 40. Yazarlık yılında Adnan Özyalçıner'in yeni kitabı "Sağanak", bir yenileştirilmiş baskı. 1972 yılında yayımlanan "Yıkım Günlcri"ne bir giriş > yazısıyla, o günlerde yazılmış ama yayımlanmamış bir Öykü eklenmiş: Kışlayla Şehir. Adnan Özyalçıner'in sehirleri nış ve Kışlayla Şehir öykülerini kapsıGok Mavi Toprak Kara, İstanbul'un insan ve sokaklarının öyküleri. Beton yor. Sağanak bir kasaba öyküsü. Dar laşan ve yapısı boyuna değişen İstan koşullardan, yaşamın tekdüzeliğinden bul'da kahramanlarını bugün de bula kaçmanın yolunu yanlış yerde arayan bir delikanlının öyküsü. Modern dükbileceğimiz öyküler. Sakat kestane sakânla, yeni eşyalarla, güncel bir söyletıcısı.şifalıköklersatıcısıgecekondulu, hep dokunaklı öyküler kahramanı fa yişle "makyaj"la değiştirilemeyen "ruhişeyle asgari ücret bağımlısı delikanlı, tin"in kara mizahı. Uzak Kentler'deki öteki öyküler, Doğu'yu ilk kcz gören ailenin yaşlılarından dinlediği masal bir genç adamın, devlet memuru olmakentini arayan annesi çalışan çocuk, nın, halkla ilişkilerin eleştirel öyküleri. çocuğu hasta vasıfsız işçi. Belki, atınYedekbubay öğretmenlik kurumu, Fe : dan başka yakını olmayan çağı geçmiş rit Edgü'nün O, Kimse, Demir Ozarabacı, kentin bir kuytusuna çekildilü'nün öteki Günler Gibi Bir Gün kiğinden gözünüze çarpmıyor. Ama bu taplarını kazandırmıştı yazınımıza. insanlar yaşadıkları sokaklardan, evlerAynı yıllarda, benzer koşulların etkiden, koşullardan ayrılmıyorlar. Evler siyle de yazılan bu öykülerdeki ortak yıkıldıkça, sokaklar genişledikçe, konokta "sürgünhik" duygusunun bas.parıldıkları dokunun atıldığı köşede, kınlığıdır. Ancak, bu sürgünlük duybiraz biçim değiştirerek, biraz çevrelegusunu "yaban"lıkla açıklamamak gerine uyarak yaşıyorlar. Öyküleri okurekir. "Emir, kıımanda" zincirindeki duğunuzda Mnıdık bir hava almanız bürokrasinin için tstanbullu bir parçası ololmanıza gerek manın, yabanyok. Kaysecı daha doğruri'nin, Eskişesu tanıtılmahir'in, Ankamış bir coğrafra'nın yerlisi olyada inisiyatifmanız bile yesiz bırakılmış ter. Sokakları olmanın doğal değiştirilirken, tepkileridir. özelliklerini yiÖzyalçıner'in tiren, doğasını buduyguyutaçölleştiren inşiyan öyküleri sanlarını belli Yağma'daki bir çerçeveye Biz Yargılılar tutuklayan tek ve Bozkır. Saşehir İstanbul ğanak'taki öydeğil ki. küler, küçük Uzak Kent memurlarla lerden bölümü yöre insanının Sağanak, Dağ, ilişki ve çelişkiAsfalt, Tırma Adnan Ozvalcıner Sennur Sezer le Cesme Kaleslnde (1990) okuru solııklandırmasını bilerek. Gerçekliği başka türlü anlatmayı deneyen genç bir edebiyat grubunıın üyesiydi. Tümü de edebiyata aynı yıllarda girmiş, dergilerini yayımlamakla yetinmeyip, dergi için toplantılar duzenlemiş " a kuşağı" nın üyesi. Şimdi, 25 yıldır birlikte yaşayan iki yazarız. Ben hep onun en iyi okuru oldum. Seçilmiş Hikâyeler dergisindcki öykülerini, mektuplarını, Gençlik Tiyatrosu'ndaki konuşmalarını da bilen, gündelik yaşamın içindeki olayları, sözle aktarırken bile, nasıl öykülerindeki plana uyduğunun tanığıyım üstelik. Yeni kitabı Sağanak'ı benim yazmamın "bir tuhaf" etki y aratacağını bilerek yazıyorum bu yazıyı. Ama, kitaplarının niteliklerinin, anlatım özelliklerinin gereğince belirtilmediğine inandığım her yazar için yazdıklarımı düşününce, öyküsünü beğendiğim bir öykücüyü birlikte yaşıyorum diye "yazı dışı" bırakmanın tazla dürüstlük olduğunu da hatırladım. I lele eleştiri ve tanıtım yazılarının "odaklaşmalarla" sürdürüldüğünü düşününce. Sağanak, bir yenileştirilmiş baskı. 1972 yılında yayımlanan Yıkım Günleri'ne o yıllarda yazılmış bir öykü eklenmiş: Kışlayla Şehir. Bir de Yıkım Günleri'nin bugünkü anlamı üzerine bir giriş yazısı: Yıkım Günleri Sürüyor. Ayrıca Yıkım Günleri'ndeki düzelti yanhşları, satır atlamaları düzeltilmiş. Sağanak yeni bir düzenlemeyle sunuluyor okura, sirası korunan öyküler: Kentin îçinden, Uzak Kentlerden ve Sondan Önce başlıklarıyla kümelendirilmiş. Kentin İçinden başlığı altında toplanan Yıkım Günleri, Yük, Kuşlarla İnsanlar, Kenarda Birileri, C U M HUR IY E T K İ T A P SAVI 1 7 3 lerfni (Dağ, Tırmanış) yansıtırken, zor koşulların insanına yeni söylenceler de yaratıyor: Asfalt. Dağ'daki tarlasından, kıvılcımlı külleri her gün taşımak zorundaki çiftçi, bir Doğu Sisiphos'u olarak çiziliyor. Bölümun son öyküsü, bu kitaptaki tek yeni öykü Kışlayla Şehir, bir yanıyla iletişimsizliğin öyküsü. Emir kumanda zincirinin, inbanın silahla yakın ilişkisinin kara güldürüsü. Kural diye adlandırılan ve o kuralı koyanlarca doğru sayilan sınırlamaların bir başka açıdan nasıl görülebileceğinin öyküsü de dencbilir. Daha önce bir dergide yayımlanan bu öyküyü kitaba katan Özyalçıner öyküyc yazdığı Ek Söz'le okura yeni bir bakış açısı kazandırmayı denemiş. Bu bölüm, gerçeköykü, yaşamın gerçeği ve öykünün gerçeği tartışmaları için de bir ek söz bence. Sağanak, Sondan Önce bölümündeki Grev Bildirisi öyküsüyle son buluyor. 1966 yılındaki Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası grevinde dağıtılan bildiriyi temel alan bu öykü, bir belgesel. însan eşya ilişkisi yanısıra, her yıl yenilenen bir olayın belgeseli. Sağanak, özyalçıner'in öteki kitapları gibi, olaylardan çok, olayların görünmez yanlarının öykülerinden oluşuyor. İnsanın eşyayla ve yaşadığı coğrafyayla ilişkilerinin boğuntusunu, bu boğuntuya gülümseyerek, yaşama sevinciyle karşıkoymanın ışığını birlikte taşıyor. Tüketim dünyasının afişler ve reklam çıngıllarıyla örtemediği bir dünyanın öyküleri bunlar. Şehrin öteki yüzü. Sağanak'taki öyküleri Özyalçıner'in öteki kitaplarındaki öykülerle birleştirdiğinizde ülkemizin yarımyüzyıllık serüveninden bir kesiti de görebilirsiniz. İnsanın değişen yıllarla değişmeyen yanını da. Bir mozayiği çeşitli renkte ve değerde taşlar oluşturur. özyalçıner, bu mozayikteki ayrıntıları bir kez daha görüntülüyor: granitle altını, kehribarla çakılı yanyana, uyuşumu ve çelişkisiyle. Bu özelliği onu, kimi eleştirmenlerin "ayrıntıların öykücüsü" diye adlandırmalarına yol açmıştı. Öykülerinde, asıl öyküye paralel anlattığı öyküde "bir anahtar" verir Özyalçıner. Bu "paralel öyküler" kinıi zaman onun "ikinci yeni" kimi zaman da, "sanatı toplumculuğa sattı" suçlamalarınahedefolmasınayolaçmıştır. Bir öykücüyü ve onun öykülerini tanımanın en iyi yolu, okumaktır. İyisi mi, siz de ilk öyküsü 195 3 "te yayımlanan özyalçıner'i okuyup, yargınızı kendiniz verin. Tek başınıza. • Sağanak / Adnan özyalçıner I Can Yaytnları/ \60sayfa. S A Y F A 7