Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
hepsi kendi dünyasına dalmıştır, dünyadaki o somut değişikliğin farkındabile de ğildir. Duvar simgeleşmiştir. Belki şimdi o "sözcüklerim" kelimesini niçin orada kul landığımı daha iyi açıklayabilirim. Almanca'da "Bitte Nichts Polizei" adıyla 1979'da yayınlanan romanıma kriminal roman de miştim ben. Fakat tanı kriminallerin baş ladığı anda roman biter. Romanın kahramanı Ali Itır kanala mı düştü, intihar mı etti, yoksa böyle birisi yok muydu açıkta kalır. Anlatıcı, roman kahramanının zamanına tanık olan bir kişi ve kafasında roman kahramanıyla hesaplaşmaya başlar. " Acaba, ben Ali İtır'ı tanıdım mı yoksa bazı söylencelerden mi kendime Ali Itır yarattım?"der. Buhesaplaşmayıyaparken 6O'lı yıllara döner. 60'tan başlayarak tekrar Berlin'in o bohem alanındaki zamanı yakalamaya çalışır. Kurgusunda reel tipler vardır hıkat hıçbir zanıan roman kahramanına dönüşmemiştir, sadece isim olarak geçer. Asıl roman kahramanı anlatıcıdır, onun gözüııden izlenir ve duvarın açıldlğı gece dc sabaha karşı eve sarhoş gitıııesivle bıter. Dolayısıyla son ışlcdiğim kutuıya da geldim. Duvarın açılması birdcnbire beklenmedik bir olay oldu ve beklenrnedik bir takım zıyaretçiler Berlin'in batısına gelmeye başladı. Şehir bütünleşincı: şimdiye kadar bilmediğimiz ikinci yarısını birdenbire içimizde hissetmeye başladık veya biz onların içine girdik. Karşılıklı etkileşim olmaya başladı, yaşam tarzlarımız değiştı, ahlaki bakıından kim kımi alt edecek dıye düşünüyoruz. Son yazdığımııı konusu da duvar açıldıktan sonra genelbirBerlin'diı. Almanya'da yaşayan Türk yazarlarımn Türkçe'ye aktarılan kitapları ya oradaki. Türkler'in dramını ya da uyumsuzluklasını veya Almanlar'ın cnlara yaptığı baskıyı anlatıyor. Türk romanının geçmiş yıllardaki örneklerini andırıyorçoğu. Bir etkilcşimden söz edilebilir burada elbette. Oysa sizin çizdiğiniz çerçeve içinde böyle izlekler yok.. Bu farklılık neden? Belki benim ya/.arlık serüvcnimin ulaştığı bir nokta. 70'li yıllarda sizin söylediğinizetkiye kendimiyakınhissettim.kullandım. Almanya'nın göbeğinde yeşeren Anadolu kasabalarını gerek gerçekçi bir yazımla gerek daha diişsel bir anlatımla hikâyenin içine yerleştirerek oluşturulan yapıtlar beni fazla Ugilendirmedi. Benim için kimlik sorunu olacak buna sıkı sıkı sarılahm demek isteıniyorum. Çok daha eleştirisel bir bakış getirmeye çalışıyorum ve şimdiki zamanıyakalamak istiyorum. Şimdiki zanıanı hep tırnak içinde söylemişimdir, benim için daha simgesel bir anlamı var. Kimlik sorunu da değişkendir. Almanya'da çalıştığım, içinde yaşamımı sürdürdüğüm dünyanın genelde bir kimlik sorunu var, dolayısıyla bizim de var. Bu yüzden seçtiğim tipler belki de hep aynı kişidir fakat hcpsi entellektüeldir, bu işe düşsel çaba harcayan kişilerdir Anlatımım bu yüzden biçinü zorlamtştır, rahatça C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 172 ' .undouduluıın Yukselışı •*» Gündoğduların Yükselişi / Aras Ören/Kaynak Yaytnları/2^0s. KaybolanŞefkat/Arasörcn I AfaYayınlan/ 170 s. okunan bir anlatım değildir. Iıarta ilk kitabımın arkasına yazmıştım, o kitap aynı zatnanda bu dizıyi yarattnam için yol gösterici bir rol oynadı Yazmak benim için bir serüvendi fakat aynı serüveni okurlarıma da göstcrmek istıyordum, bunun için bir parça çaba harcamaları lazım. 70'li yıllardaki kutuplaşmaya dönersek, yazdıklarım hakkında biçim oyunlan gibi suçlamalar çıkabilir. Böyle bir niyetim yok. Ben, sizin farklı yaklaşımınrzın, Alman yazarlar arasında gelişcn bir akımın içinde yer almak gibi bir endişeden mi kaynaklandığını öğrcnmek istiyorum? Türkiye'de yetişenlerle oraya gidip yazanlar, uretenler çok kotiı ortada kaldılar. Burdaki 50'li 6O'lı yıllardaki edebiyattartışmalannı oraya taşıdılar. Orda yazmaya çalişan ikinci kuşak Türkçe yazmıyor. Almanca yazıyor ve görmediği Anadolu'yu oturup Anadolulu'nun gözünden yazmaya çalışıyor. veyahut ordaki Türk işçilerinin konumunu birinci ku^ağın gftzünden yazmaya başlıyor Bizım Türkler'in de şöyle bir tavrı var, yanlış olduğunu savunuyorumvc karşt çık lyorum, bir toplumun ıçıne gelmişiz biz orada yajıyoruz fakat orayı an Ben her gelisimde sorarım bir şeyler çıktı mı diye, ama bir şey yok. Tabiı ki isterdim bir değerlendirme olmasını. Kitap üstüne yazılan bir elcştiri olsun, tanıtma yazısı olsun o kitabın yorumudur. Yorumlar da her zaman leyhte olsun aleyhte olsun yararlıdır. Burda bunun eksikliğini duyNar Çiçeği/ Aras A'nınGizliYaşa Hollywood Özle dum. Satış ilgisini bilemi/' Arasörenl ören/A/a Yaym mı/Arasören/ meyeceğim ama kendi A/a Yayınlanl Afa Yayınlanl ları/204s. gözlemlerime dayanarak 114 s. 135 s. çok genç, dinamik okuyucu kitlem olduğunu çıkardım ve bu beni mutlu etti. Alışılmış lamaktansa geçmişe dönüp edebiyat okuyucusunun dışında bir kitle kendi değerlerimizi orada konbu ve bu ilgiyi neye bağlayacağımı bilemiserve etmeye çalışıyoruz. Dolayorum. Bir değerlendirme olsun isterdim, yısıyla buraya yabancılaşıyofakat değerlendirme sözcüğü de bizde yaruz. Çiinkü Türkiye'deki dezarı ya yerden yere vurmak ya da yüceltğerler burda konserve edilmiş mek olarak algılanıyor. Bu, değerlendirme değil devamlı değişime uğrudeğil. yor. Türkiye'de 60'lardaki bir düşünce donmuş, kalıplaşmış Size, dışardan gelen bir yazar olarak hâlâ yaşıyoı#. Bunun için hiçbir baküdığı içinmibu ilgisizlik? şey yakalayarruyorlar ancak • Belki benim konumum iki arada bir böyle üstünkörü ve kötü natuderede olduğum içindir. Almanya'da da ralist örneklerden öteye gidevar böyle bir eğilinı, onlar da seni tam içinmiyorlar. dengörmüyor. Siyahbeyazalanınortasında gri bir alanda at oynatıyoruz belki de. Türkiye'de yayımlanan ilk Benim üzerime Almanya'da belki de yaşakitabımz "Berlin Üçlemesi" yan Alman yazarlar içinde birinci sırayı üst başlığım ta^ıyordu. Şimdi alabileceğim kadar çok doktora tezi yapılise bir altılı geliyor. Bundan dı. Bu sayı benim elimde yok, ama çeşitli sonra gelecek olanlar gene böyakademik kuruluşlardan duyduğuma gore le üçlcme, başlama adı altında ikiyuzün üstünde. Bunların bir kiMiıını mı toplanacak? okudum. Bir kısmı canımı sıktı Çünku Berlin Üçlemesi benim için her yorum bir yerden sonra yazarı da belirbambaşka bir denenıeydi, a§ali bir çerçeveye oturtup, katılaştırıp bağlıfı yukarı kaleme almış olnıam yor. Bu akademik çerçeve kurulduğu /a 7Ü'li yılların basına rastlıyor. man, bunu yazarın kendisinin kırması çok Kuşağımın her yönüyle bulaştıdaha zor. Garip bir raslanı ı sonucu birkııç ğı bir polıtik hayat vardı Oortane elime geçti. "Bitte Nichts Polizei" adlı tamı Almanya'da Berlin'de de hikâyem Amerika'da basılmıştı. Orada da buldum. 68 Olayları umutstız göçmen işçilerin edebiyatı diye birkaç bibir şekildeydi, ütopyalar sönlimsel yazı çıkmış hemen o kategoriye somek üzereydi ve polıtik edebiyat gündetnkuvermişler. Damgalı eşekgibiyizsanki. deydi. Türk işçiler daha önce gelmelerine Almanya'daki Türkler'in ilgisi nasıl? ragmen 70'li yıllar dönüm noktasıydı, bir • Orada garip bir yapılaşmaınız var biyeıleşme sürccinin başlangıcıydı. O zazim. Piramidin tabanı var da tepesi yok. •nanlar küçük hcsaplar yapılıyordu, uzun Dolayısıyla okuyan kesim vaktiyle politisüre ycrleşmek diışünülmüyordu. Insanıkaya bulaşmış bir kesim, onların da tuttumızın ilk son yurt göçünü beraber yajağu takıma göre okuma ahşkanlıkları vaf. dım; ba^ından beri tanık oldum ve yazar Bunun dışında okuyan kesiın çok zayıf. olarak yazılı dökümünü çıkarayım dedim. Derenin yavaş yavaş buz tutması gibi. Al Kitabım "Nâzım'ın Ne tsi Var" 1973'te manya'ya hangi Türk ailesine gitsem mutAlmanca yayımlandı. Burada kaldığım sülaka Almaca ya da Türkçe kitabım var, bu reç içinde her yıl bir kıtapla durum hesapbeni mutlu ediyor. Bir çoğu itiraf ediyor, lajması yapacağım diye bu işe basladım, mesela ben fabrıkadaki arkadaşıma senin fakat yazı sürecim başka türlü gelişti. tkinkitabım hediye ettim diyor. Almanya'da ci kitabı hemen birinciyle aynı yazdığım sadece satıştan kazanmıyorsunuz medyahalde üçüncü kitabı çıkarmak için araya nın içine de giriyorsunuz, "Alman ısmi :abeş sene girdi. llkin üçleme olarak düşünşımayan biri ödüller almış, burda kitap memistim, beş sene sonra bu kitabı bitirbasmış" diye bahsediliyor. Bütün Alman mek benim için hem bir borç oldu hem bir gazetelerinde kitap tanıtım köşeleri olmazorunluluk. Bu kitapları düşünürken beşji sına rağmen kitabımz hakkında yazı çıkdüşünmüştüm, dediğim gibi altıncısl sonması çok önemli bir şey. Yayımlanan her radançıktı. Aşağı yukarı85'tenberiyoğun kitabım hakkında bir şeyler çıktı. Yanibir bir çalışma yaptım ve bu çalışmayı bitirditaş atıyorsunuz taşın sesi geliyor. ğimde baska bir konuya geçmek, başka biçimler dencmek ist iyorum. Teşekkürler Arasören.. • Dışardîi epey ilgi görüyorsunuz. Türkiye size nasıl ilgi gosterdi? Satıştan bahBerlin Savignyplatz / A ras ören /Afa Yasetmiyorum busoruyla... •yınlart /192 i. S A Y F A 5