Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Alman Yazını adı altında tarihteki yerini alacak Demokratik Alman yazını Kısa bir süre öncesine değin adını sıkça duyuran, ancak Bertolt Brecht ya da Christa Wolf gibi yazarlarının dışında Türkçede pek az tanınan bir yazın bu. Geçen günlerde Melahat Togar tarafından çevrilerek dilimize kazandırılan, dokuz ayrı yazarın kısa öykülerinden oluşan "Örneklerle Doğu Alman Yazını" adlı seçki bu eksikliği kapatacakönemlibir ilk adım. Kitabın giriş bölümünde, Doğu Alman Yazını'nın tarihsel toplumsal gelişiın çizgisini irdcleyen, okura geniş bir perspektiften bakarak bu yazınla iletişim kurmasını sağlayan Şara Sayın'ın yazısı yer almakta. 1945'te Sovyet işgalinin ardıiKİan faşizmle hesaplaşan, sonraları partinin ideolojisini aktarmak ve yeni bir kültür üretmek için bir araç olan sosyalist gerçekçi yazmdan, işçiyazarlardan, ulusal yazına ve daha sonra bir "Ben"in keşfedilmesiyle ve yeni biçim arayışlarıyla üretilen yapıtlardan ve yazarlanndan söz eder Sayın. Bu bağlamda da baskıcı düzenlerde sanatçılara, aydınlara düşen görevleri de sorgular. Öykülere gelince, savaşın anlamsızlı örneklerle Doğu Alman Yazını Çeviren: Melahat Togar / Cem Yayınevi /İst, 1992 / 86 s./ 10.000 TL. MERM.ORMJŞ Aynı dili konuşan yazarların japıtlarını, tıpkı uluslara getirilen sınularla birbirinden ayırmak olası mı? Doğu Alman Yazını'nın oluşumunda ve tarihsel süreç içindeki gelişiminde politik sistem ne denli etkileyici olmuştur? Doğu Alman Yazını'nı Batı'nınkindenayıranözelliklersaltyapıt' larda öykülenen izlekler düzleminde mi kalrnakta? Bundan böyleDoğu Alman Yazını'nın dünya yazını içindeki konumu ne olacaktır. Böylesi sorulara yanıt bulabilmek için kuşkusuz önceliklc Doğu Alman Yazını'nın yapıtlarıyla lanı^ olmak gerekccektir. ğı, baskı gibi izlekler birçok öyküde öne çıkar. B. Brecht'in "tki Oğul", P. Wiens'in "Yaban Nergisleri Topluyor Bettina" ve K. Schlesinger'in "Halamın Ölümü", G. Bruyn'in "Unutma Beni" adlı öykülerinde yaşam, öliim ve sevgibirbütününayrılmazparçalarıgibidirler. Kimisinde yaşam (Iki Oğul), kimisinde öliim (Ilalamın ölümü) ağır basar. Ancak savaş ve baskı hep arka planda varlığını sürdürür. "Halamın Ölümü"nde oğlunun y anma gitmekten başka bir şey istemeyen bir kadının, "Eleman" da Karpat dağlarında tatil yapmak isteyen bir çırağın ya da kendisine yurt arayan bir adamın her an polisin nefesini ensesinde duyması, dahası bununla da kalmayıp özgürlüklerini yitirmelerinde olduğu gibi baskı öğesi kimi öykülerde doğrudan ele alınmış, kimüerinse sanatçının yapıtını bağlamından kopartarak kendisine hizmet etmesini sağlayan bir generali konu alan G. Kunert'in "Isonzo Savaşı'nın Tablosu" adlı öyküde olduğu gibi örtük olarak işlenmiştir. öykülerin tümünde yazarların ortak bir tavır getirdiklerini söylemek olası. Her biri varolan düzenin ürettiği mitosa karşı çıkar. Bu karşı çıkış, varolanı yadsımakla değil, aksine varolan gerçeklikle hesaplaşarak alışılagelmiş, yerleşmiş olan düşünce biçiminin ve bu düşünce biçiminin getirdiği yaşam tar Chnstavvolf zını eleştirerek gerçekleşir. Giriş bölümünde alıntılanmamış olan Heiner Müller'in "sanat yapıtları bilmediğimiz, tanımadığımız başka galaksilerdeki alıcılara gönderilen bir lür mektuptur" tümcesine bir kez daha kulak vererek.Togar'ınyalmbirTürkçeyle hazırlamış olduğu bu seçkinin alıcıları olarak böylesi mektupların surmesini umarız. D özdemir İnce, kitabında yaztnsal yarattyla ilgili denemelerini sunuyor Dogustan bilgi olmaz Tabula Rasa / Üzdemir înce / Can Yayınları/ 152 s. / 17.000 TL. ATkUI BtRMİYE Özdemir İnce, edebiyatımızın, özellikle de şiirimizin çalışkan kalemlerinden biri. Kolay değil, 1963'tenberi, şiir, çevirişiir ve eleştirel deneme olmak üzere tam otuz dokuz kitabı yayımlanmış. öteki çevirilerini, roman, inceleme, kültür ve sanat tarihiyle ilgili çeviri kitaplarını da sayarsak, (galiba) bu sayı ellinin üzerindedir. Ama son kitabı Tabula Rasa'da "Yazarm öteki Yapıtları" başlığında, şiir, çevirişiir ve eleştirel deneme kitapları zikredilmiş. Tabula Rasa'ya sözü getirmeden önce, înce'nin bu başlıktaki kısa kaynakçasınabirgözatahm. tlki 1963'te(Kargı), sonuncusu 1992 martta (Gündö nümü, Gündönümü) olmak üzere on sekiz şiir kitabı; yine on sekiz şiirçeviri kitabı (bir kısmı ortak çeviri): îlki KübaŞarkılan(N.Guillen, 1976), sonuncusu Sessiz Oyun (R. Char, 1992 mart). Tabula Rasa'dan önce de iki deneme kitabı var: Şiir ve Gerçeklik (1986) UeSözveYazıf 1991). yönelik çalışmaları (Şiir ve Gerçeklik) düzenli ve bir "misyon" edinircesine yapan bir şair, yazar ve çevirmen. Yazarlığmın genel özellikleri ilk bakışta bunlar. Yanı sıra, hemen şunlar da eklenmeli: Tartışmacı, uzlaşmaz, hırçın ve yaraücı. Tabii ki uzlaşmazlığı daha çok "dogmalara, kitle kültürüne ve bayalığa" yönelik. Nitekim, înce de bunu, yeni kitabuıın önsözünde belirtiyor. Tabula Rasa'da şiirin pratiğine yönelik eleştirel denemeler var. Şiir ve Gerçeklik'teki özellikle de "İmge ve Serüvenleri"ndeki kuramsal çıkarsamaların bir bakıma somutlanışı. Kitabın birinci bölümünde, şiirin yapı, biçim, anlam, ses vb. konu ve sorunlarına yönelik yazılar; ikinci bölümde de ("Şiirin Dört Atlısı"), Metin Eloğlu, Turgut Uyar, Edip Cansever ve Cemal Süreya'nın şiirine ilişkin, onların şiirini yatay ve dikey biçimlerde, yani çağdaş yöntemlerle çözümleyen yazılar yer alıyor. Hiç kuşkusuz, bu kısa tanıtım yazı Özdemir tnce, şiirsel üretkenliğinin yanı sıra kendi poetikasını da sistemli bir şekilde oluşturmuş, şiirin kuramına sında, kitabın adına da değinmek gerekli. "Tabula Rasa" boş levha anlamına geliyor ve İngiliz filozof Locke tarafmdan, felsefi bir "öğretiselkavram" olarak biçimlendiriliyor. İnce, önsözde boş levha ile ilgili açıklamalar yapıyor, bu adın seçiliş nedenlerine değiniyor ve ekliyor: "Doğrusunu söylemek gerekirse, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ortaya çıkan ve yoz kitle kültürünün bir yönlendirici öğesine dönüştürülen kimi eleştiri, felsefe ve estetik anlayışlarını modalaştıran, dogmalaştıran, tabulaştıran kafaları sarakaya almak için de seçilmiş olabilir bu ad. Öte yandan, deyişin doğru anlamını, boş levha ya da kâğıdın sonradan deneylerle ve dış dünyadan algılanarak doldurulduğu görüşünü de doğal olarak paylaşmaktadır." Tabula Rasa da, Şiir vc Gerçeklik gibi, aslında "şiir eğitimi"ne ilişkin bir yapıt. özellikle de kendi poetikasını oluşturamamış, ama oluşturmay ı bir sorunsallık olarak gören şairlere "örnekçe" niteliğini de taşıyor. Deneme kitaplarının oldukça az satıldığı, az basıldığı bir dönemde, özellikle de "şiir" ile ilgili olan Tabula Rasa'ya şansınaçıkolsundiyoruz. D C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 112 s A YF A e