Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Nihat Genç son kitabında da "Insani olariın" peşinde 11 Haydi yaşamayı deniyoruz yeniden One man Show/ Nihat Genç Vadi Yayınları Ankara 1992,101 sayfa. Y MEHMETCANDOfiAN aznıak bir varolıış nedeni ya da yaşama biçimi olabilir şüphesiz. Yazma eylemiyle, hayata m ü d a h a l e e t m e amacı taşıyan yazar, edebiyatın toplıımun ününde olduğu zamanlarda, bir uğraşı bir sorumluluk olarak da algdayabilir. Varhğını, görüntülerin ve nesnelerin çekidliğine burçlu olan postmodern söylem içerisinde "kültür üreticisi" konıımuna düşen yazarın çabası, anlamsız bir uğraş olarak da görülebilir. Kapitalist sistem içerisinde manipülc edilen her sanat eseri, sistemin onandığının belgesidir bir bakıma. Kapitalist sistemin insanı böylesine kıstırdığı bir ortamda bir romancı, yaratmakta neden direnir? "Sanat, rahatlıkla bir dolamçbaçlı yol olarak tanımlanabilir" diyen Manes Sperber'e göre, modern toplumlarda insan, yaşadıkça kendisinden uzaklaşmaya ve tomlumsallaşarak şahsiyet olma özelliğini yitirmektedir. Sperber, yaratmanın, bir şeyin karşısına geçmekle mümkün olacağını ciüşünüyor. Üçüncü romanı One Man Show'da* "Sosyal olan yavşak olandır" (s. 10) diyerek toplumsalolan her şeye dil çıkaran Dihat Genç, kapitalist sistemin karşıstnageçerek,medya dilini kullanıp medyaların sunduğıı, bireyin olmayan yaşantıyla dalga geçiyor. Dün Korkusu (1989) ve Ru Çağın Soylusu (1991) romanlarında varoluş sorunuyla toplum arasında sıkışan insanın eylemek'ten uzak mücadelesini anlatan yazar, One Man Shovv'da, kendisinin olmayan hafii hikayeler yazan, kendisinin olmayan hayatı konuşan, devlet tarafından ehldeştirilmiş bir anarşistin günlüğünü tutuyor. Romanda, yaşamının her döneminde kandırddığına inanan bir insanın yaşamından alınan üç kesit, tersinden bir koronolojik gidişle anlatdmış, bu anlatımın düşünsel yönünü de kahramanın durduğu en son yer belirlemiştir. Varoluşunu, bir ideolojinin sınırlı dünyası içnidc anlamlandırmaya çahşan Dün Korkusu'nun Nacisi, One Man Show'un yenik devrimdsi Zaga şahsında her şeyi sorgulayan bir kimliklekarşımızaçıkar. Yaşamın son kesitinde devlet ve devletin güdümlü aydınları tarafından rahat bırakılmayan yenik devrimci, yaşamındaki başarısızlıkların bur muhasebesıni yapmak amacıyla çocukluğuna gider. bir çocuk duyarlığıyla anlatdan inci kesitte, kahramanın yoksulluğu ve bu yoksulluğu birsuçmuş gibi her fırsattayüzünevuranilkokulöğretmenleri dolayisıyla eğitim anlayışı eleştirilir. Bu bölümdeki osuruk hikâyesinin, sal vador üali'nin günlüğündeki, osuruğun felsefi bir problemmiş gibi irdelendiği bölümleri aratmayacak bir kara mizah yapısına sahip olduğunu belirtmek gerekir. Üçüncü kesit, Dün Korkusu'nda ayrıntdarını gördüğümüz dönemin bir eleştirisi olarak okunabilir. Sorgulamaya başlayan bir gencin içinde bulunduğu ideoloji ve yakın arkadaşları tarafından dışlanması, kahranıana, yalnızlığın ve çaresizliğin kapdarını açar. Kırkıncı kapının önünde duran Mavi Sakal'ı ha tırlatan kahraman, maddeci bir dünya görüşüne karşı, idealist bir kımlikle Kurtibrahim mitini yaratır. Kuribrahim'in: Hz. tbrahim gibi yalnız/ tekbaşına; aya karşı uluyan bir kurt gibivahşi/tapınan özellikleri vardır. "Sokağın, medyanın, gösterinin, milyonlarca iğdiş dilmiş bakışıyla kirletiliriz." (s. 15) diyen yazar, küfrederekbu kirlerden arınmaya ve rahatlamaya çalışırken, Dün Korkusu ve Bu Çağın Soylusu'nda gördüğümüz Mesih tavrını da ihmal etmez. "Ey ahali! tnsan ötesi yolculukta bendenize katdın. Demokrasinin tanrılarını tatmin etmek mümkün değildir, kalabalığın getirdiği güçten sıyrılın, bilgelikle kendinize teslimolun." (s. 15) sözleri Bu Çağın Soylusu'ndaki "Kardeşlerim arının" parolasının yinelenişidir. lnsarıi olanı ve insanı yakalama çabasıneda olan sanatçı, toplumsalın karşısına bir Mesih gibi çdcmakta, topluma kurtuluş parolasını verirken toplumun içinde değil, önünde konuşmaktadır. Özgür bir birey olarak kendini kurma ve gerçekleştirme uğraşına giren insan, nelerin karşısında ve nelerin yanında olacağını belirlemelidir. Nihat Genç, toplumla olan mesafesini koruyarak, gelecekten ümidini kesmemiş bir sanatçı kimliğiyle, hem yaşamayı yeniden deneyenler, hem de yaşama, coşkuyla sarılanlar için bir kültür ihtdali çağrısında bulunuyor. Modern toplumda böyle bir çağrının "out" olduğunun farkındayız. Nihat Genç de farkında ama... İbrahim Yıldız'ın şiirleri Toplumun Teni / Şiirler Biçem yayınları SAYFA 10 bralıim Yddız,şiirimizeyeni bir şiirsel düzen, bir içeriksel söylem getirdi. Onun şiirlerini okurken kendinizi bir aynada görüyor gibi olursunuz. Sonra, en dizede ya da sondaki bir iki dizede o görüntü birden kaybolur da daha avdınlık bir görüntü çrkıverirkarşınıza; sanki birden bir ışık parlayıvermiştir ya da döner aynalarda olduğu gibi aynada ters dönüvermiştir. Böylece şaşırtıcı bir söylem sarsıverir sizi. Yıldız, büyük sözler etmeyen bir görüntü, bir söylem içinde yazıyor şiiri. Fakat, bu yalın söylem sonunda, şiirin içeriğininbirderinliğiyansıttığınıyada I ™ MUZAFFERUVGUNER yüzeysel görüntünün aslında bir derinliğin yüzeyselliği olduğunu sezersiniz. Yddız, bir görüntünün ya da düşüncenin ters yönlerinin de bulunduğunu, bulunacağını söyler şiirleriyle. Sözgelimi, "Papyon" adlı şiirinin sonunda "Gülerek baktım sözcüklerin yüzüne / aşı yaptım sorulara incecik / sımsıeak bir şaka işte / papyonun nerde" der ve sonra da son dizede "...dili uzun kalemin" deyiverir. Şiirlerinin söylemi için belki de en güzel deyimleme, niteleme yukarıdaki alıntının içinde yer alan "sımsıeak bir şaka işte" dir. Bu sıcak şaka, şiirlerinin hemen hepsinde vardır diyebiliriz. Bu kitabında topluma, toplum içindeki insana dönük şiirler var. Kitaba da adını veren şiiri şöyle: delik/deşik damladamlakan bölüşsek . .sevgi terlesek hep 19 ydhk bir işçiliğin iirünü oldıığu anlaşılan bu dört dizelik şiirde, toplıımumuzun görüntüsüdür karşımıza çıkan. Son dize ise, sevgisizliklerden bıkan ozanın "temennisi" çıkar karşımıza. Bununla bütünleşen "Üyanık soru" adlı üç dizelik şu şiiri de hemen yazayım buraya: cahilliğin karanlığı olmasa gece ne ki geceden başka Bu dizeleri okuyup da düşünelim birazcık. İbrahim Yddız, bu üç dize de bizleri okyanusların en derin yerleri kadar derine indiriyor mu bizi? Denilecek mi, nevarbunda, bu da şiir mi? Dendebilir elbette. Şiirden anlamak ve anlamamak da sözkonusu olur o zaman. İbrahim Yddız, çekinmeden söyleyebdirim ki, yeni bir söylem ve yeni bir hava getirmiştir şiirimize. Konular elbette değişmez; ama, ordarı şiirleştirme biçimi her ozana göre değişir. İbrahim Yddız da konulan değişik biçim ve söylem ile şiirleştirmektedir. Toplumun Teni, şimdiye kadar yaptıkJarının yeni örneklerini toplamaktadır. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I1 3 »