20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ORTAÇAĞ TARİHÇİSİ FRANSIZ GEORGES DUBY, "ARTJK BİREYİN DEĞİL, KİTLELERİN TERİHİ SÖZKONUSUDUR." DİYOR Tarihçi bugüne kök salmış olmalıdıp Fransız Georges Duby dünyaca ünlü bir Ortaçağ tarihi u/manı. Duby, bize çok uzak olan bu zaman dilimi üslüne neden çahştığını şöyle ifade ediyor: " Ortaçağ, yaşadığımız çağın çatısını ördü. Ben bunu anlamak istiyorum. "Şövalye, Kadın ve Rahip" i yazdımsa bunun nedeni, bugün Batı toplumunda cvlilik kurumunun sorgulanmaya başlamiş olmasıdır. Evlilik kurumu bugün çözülmektedir, ben de kitabımda nasıl kurulduğunu göstermeye çalıştım. MEHMET ALİ KILIÇBAY Dünyanın yaşayan eıı büyük ta rihçilerinden biri sayılan ve College de France gibi çok prestijli bir oğrctim kıırumunda hoca olan unlü yazar Georges Duby evelki hafta ülkemize geldi. İstanbul ve Ankara'da konferans lar veren Duby'nin Türkçede kı sa bir sure ünce yayıınlanan "Şovalyc Kadın vc Rahip" ile "Erkck Ortaçağ" adlı kilapları bulunuyor. Georges Duby ile tarih anlayışı ve kitaplarıustünekonuştuk. Çok yakınlarda ilk kitabımz Türkçe olarak yayımlandı. Şövalye, Kadın ve Rahip ile Erkck Orta Çağ. Bunlar tarih kitapları için alışılmadık başlıklar değilmi? DUBY Bunun böyle olmasında esas neden, Fransızların soıı yirnıi yıldan beri Orta Çağ'a büyük bir ilgi duynıaları ve yayıncıların bu talebi kars,ılamak üzere, yayıncıların profesyonel tarihçilerden ciddi sorunları inceleyen çahşmalar istemeleridir, ama bu da bizi daha geniş bir kitleyle karşı karşıya bırakmaktadır. Bu iki kitaptan birincisinın adının ben koydum, ama ikincisini yayıncı buldu ve bu reklama yönelik bir addı. Erkek sıfatını ise marketingle görevli kis,i seçti ve böyle alışılmadık bir başlıkla halkın ilgisini çeknıek istedim. Eğer bu başlığı yayıncı değil de siz koysaydınız, ne derdiniz? DUBY Ben gene, kendime sorduğum soru olan "Kadinl.ır 11 IV yüzyıllar arasında geıçekten er kekleıe nazaran tam olarak ast bıı konumda mıydı lar?" soru.su ü/erinde ısrar ederdim. Bu /.aten şu an da ıı/eı inde çalışmakta ulduğunı kaın taı ihiyle bağ lantılıdır. Beni esas nıeşgul eden soru kadınlarla erkekler arasındaki ili^kitlir. Ve bu soruya verilebılccck cevap, o donemde çok güçlü bir erkek egemenliğinın bulunduğudur. Feodalizmin kendi hakkındaki hayalini ele alan kitabınız henüz l'ürkçeye çevrilnıedi, acaba her top CtORCFS Dl'BY (SO1 DA), M EHMIİT AII Kll IÇBAY (FOTOĞRAF R17AE/F.R) lumun kendi hakkında bir hayali var mıdır, eğer öyleyse feodalizminki ve çağdaş Batı toplumununki nedir? DUBY Tarihçi incelediği dönemdeki insanlaun tavırlarına huktneden yargılama kavramların az çok bılinçli butününun ne olduğunu anlamaya çalışmalıdır. İşte ben bu ımgelerle, bir toplumun kendi hakkında sahip olduğu düşüncelere o toplumun hayali adını veriyorum Bu kavram aynı zamanda bir insanın kendi hakkındaki kanılarını olduğu kadar, bir sınıia mensup olnıa biJincini de kaps>amaktadır. Ve bu durum her toplumda vardır. Benim teodal toplumun kendi hakkındaki imgesinin kurueularından biri olarak tasvir ettiğim unsur, insanlann uç işlevsel tabakaya dağılmış olmalarıdır. Bu dağılım kategoriktir ve her biri özel bir işlevi yerine getirmektedir. Yeni dua edenler, çarpışanlar ve çalışanlar. DUBY Tamamen öyle. Bunları erkek haliyle sayıyoruz, çünkü kadınlar tasnife girmemektedirler. O dönemi inceleyenler kadınların bu üç kategoride de yer aldıklarını, ama hepsinde de erkeklere hizmet ettiklerini söylüyorlar. Türkiye'de kitaplar çok az satılıyor, örneğin iki kitabınızın her biri 3.000 basıldı. Fransa'daki durum nedir? Tarih kitapları roman karşısında kaybediyorlar mı? Sizin kitaplarınızın tirajlarına sorabilir bilir miyim? DUBY Tarih kitapları bugün Fransa'da alan kaybetmenin ötesinde, tamanen tersine giderek daha geniş kitlelere ulaşmaktadırlar. Roman bugün Fransa'da bir bunalım yaşamaktadır. Roman 19. yüzyılın sonıı ile son yirmi yıla varana kadar çok canlı bir edebi tür iken, bugün adeta hiçbir büyük romancı çıkmamaktadır. Bu i^ artık bitmişebenzemektedir. Bu nun tersine tarilı yeniden bir edebi tür haline gelmektedir. BUdiğimiz tarih kitaplarının yanı sıra tarih, sosyoloji, anlropoloji ve alanlarındaki denemeler çok revaçtadır. Bu tıpkı 18. yüzyılda romanlarınyanı sıra denemelerin de büyük satışlara ulaştığı döneme benzemektedir Orneğin o dönemde Rousseau'nun Yeni Heloise romanının çok tutulmuş olmasına kar şılık, Toplumsal Sözleşme, Emile vd. denemeleri de büyük bir okuyucu kıtlesinin ilgisini çekmişlerdir Bugün biz tarilıçiler bu ilgi taralından omuzlannıı^ durumdayız. Tirajlara gelince, bu konuda çok bilinçli değiliın, çunkü yayıncılarım bana pek fazla bir şey söylemiyorlar. ama gene de Şövalye'nin luks olan ilk baskısından sonra daha ııcıız baskılarının yapıldığını bıli yorum, bu durumda en azından 50.000 adet satılnıı^ olması gerekiyor. Buna bir de çeşjtli dillere yapılan çevirileri eklemek gerekir. Diğer kitaplarıından bazıları daha büyük tiraj yaptılar, örneğin Katedraller Zamanı herhalde 80100 binlerdedir. Bu Orta Çağ sanat sosyolojisi denemesi oldukça genii; bir okuyucu kitlesineulaştı. O zaman tarihçilik mesleğinden söz etmenin sırası geldi. Acaba tam bir bilim midir, yani fizikçininkine ve iktisatçınınkine benzeyen aletleri var mıdır? DUBY Tarihçi de fizikçi ve iktisatçı gibi gerçeğe ula^maya çalışmaktadır, ama buna ulas,amamaktadır. Annales okulunun yöntemlerini tartışmalı hale gelmesinden önce zafer kazanmakta olan pozitivist tarih okulu, bir an için tarihin kesin bir bilim olduğuna inanmıştır, çünkü bu tarih esas olarak olaylarla ilgilenmekteydi. Oysa olayın gerçekliğini belirlemek mümkündür: Şu olay şu tarihte, ^urada oldu gibi. Ama Yeni Tarihçiler gerçeğin ancak bir kısmını yayabildiklerini ve kendileriyle gerçeğin arasında birçok perdenin yer aldığını fark etmiş durumdadırlar Nasıl bir antropolog bir toplumu incelerken ona her şeyi söylemeyen ve zaten söylemesi de mümkün ol mayan bireyin aracılığından geçmek zorundaysa, ta rihçi de insanlann bıraktıkları izlerden geçmek zorundadır. Ve bu izler süreksizdir, zaman ve insanlaı taramdan bozulmuşlardır. Tarihçi bu duıunıda hayalini çaliitırmak, kendi sübjektifliğini devreye sokmak zorundadır, çünkü tam bir nesnellik mumkün değildir. Zaten Fransız antropolog LeviStrauss, yakınlarda yapılan bir görüşmede," ınsan bılimleri kendilerine bilim diyorlar, ama kesin bilim olamazlar" demektedir, tarih de kesın bir bilim olamaz. S A Y F A 8 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 8 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle