Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TEKNOLOJİYAŞAM Edip Emil Öymen eoymen@bilgi.edu.tr Alışılagelmiş hoparlör sesi Sesötesi hoparlör Soru: Korsanlık kötü değil mi? Yanıt: Korsanına bağlı Bozulmamış sesötesi Büyük Yazar, Korsan Oldu Yaklaşık 1,5 santimetre kalınlığındaki hoparlör, metalpolimer bir filme voltaj gönderen bir yükselteçle işler. Film saniyede 60,000 çevrimlik bir titreşimle sesötesi dalgalar üretir. Yönlü ses hoparlörü doğal olarak odaklanmış olan ve havada kulağın algılayabileceği sesler üreten bir sesötesi ışını yayar. Alışılagelmiş bir hoparlör sesi her yöne r ses Tek tip sesötesi dalgalar havada yoğunluğun alçalıp yükselmesine neden olurlar. Bu da dalgaların bozulmasına ve işitilebilir bir ses çıkartmalarına yol açar. den çıkan sesler, çevreye hiç bir gürültü yaymaksızın, sergilenen yapıtların ya da video ekranlarının karşısındaki ziyaretçilerin bilgilendirilmelerini sağlıyor. Aynı sistem süpermarketlerde perakende ürünlerin tanıtımı için, otomotiv dünyasında her yolcunun kendi istediği müziği dinlemesi ya da filmi izlemesini sağlamak için de kullanılıyor. Oturma odasına yerleştirilen bir hoparlör, ailenin öteki bireyleri sessizce kitap okurken, isteyenlerin televizyon izlemelerine olanak sağlıyor. Sistemi aşağılamaya çalışanlar kulaklıkların da aynı yararları sağlayabileceğini ve sistemin, arabanın koltuğunda istenmeyen titreşimler gibi, birtakım olumsuzlukları da beraberinde getirdiğini öne sürüyorlar. Ancak sistemin daha da yaygınlaşmasına engel olan en önemli etmen maliyetinin çok yüksek olması. Bu sistemlerin fiyatı 600 dolardan başlayıp 1000 doların üzerine çıkabiliyor. Bu yüzden fiyatın düşmesi durumunda, ürünün satışında bir artış meydana gelmesi ve marketlerde çok daha sıklıkla bu tür sistemlerle karşılaşılması bekleniyor. Rita Urgan (SA, Mayıs 2007) Brezilyalı yazar Paulo Coelho (“Simyacı”), kitaplarını web’de korsan olarak “yayınlıyor”. Bu son sözcüğü tırnak içine aldım çünkü, yazarın yaptığı işi başka sözcükle anlatmak mümkün değil. Çünkü şöyle: Yazar, yazmış. Yayınevi yayınlamış. Yazar, yayınlanan romanını web’de ücretsiz yayınlıyor. Bu, acaba kitap yayıncılığında bie inovasyon mu? Acaba yazar, Coelho olmasayadı, yayıneve o yazarı “ne” yapardı? Bilmiyoruz. İnternethukuk fay hattındaki deprem bölgesindeyiz. Henüz buraların haritası yok. Eğer sen, Paulo Coelho gibi 100 milyon satmış bir yazarsan, yayınevin ne yapsın? Yayınevin HarperCollins bile olsa? Paulo Coelho, bu “öte alem” hallerini, herkese açıkça anlattı. Münih’de 20 Ocak’taki “Sayısal, Yaşam, Tasarım Konferansı”’nda (DLD) özetle şöyle dedi: “2000’ten beri okuyucularıma bir site adresi veriyorum ki oraya baksınlar ve kitaplarımı indirsinler. Almancadan Japoncaya ücretsiz. Neden mi? Yazarlığın başında, herkes seni okusun istersin. Sonra bundan vazgeçemezsin. İnternetten kitabımı görenler, gidip kitabı satın alıyor.” YAYINEVİ ZORDA Eee? Yayınevi ne olacak? Buna izin vermiş mi? Yoo! Ama sonuçta, yayınevi de durumdan yararlanıyor. Coelho’nun okuyucuları, İnternette okuduklarına kitap olarak sahip olmak da istiyormuş. Örneğin Rusya’da satışlar yavaş giderken, yazarımız, romanını İnternete koyunca kısa sürede milyonu yakalamış. Bu yolla romanları dünyada 7 yılda 20 milyon kez indirilmiş. Coelho’nun, yayıncılığı ve telif haklarını tepetaklak edebilecek yaklaşımı, tipik bir inovasyon örneği: Yenilikçilik yapıyor. Fayda yaratıyor. Hem okuyucuya, hem kendine, hem yayınevine. Bu işe paylaşım sitesi BitTorrent’te başlamış. Sonra “Pirate Coelho” (Korsan) sitesini açmış. Burada siyah korsan bayrağı önünde, bir gözünde siyah bandıyla görülüyor! CBT 1098/ 7 4 Nisan 2008 sıntılara dayanıklı oldukları için her türlü elektronik devrede kullanılabiliyor. Sistem Electronic tarafından geliştirilen DMX ve RGB sürücüler yardımı ile 1.600.000 adet renk elde edilebiliyor. Çeşitli organizasyonlarda, mekan, köprü, bina dış cephe gibi çeşitli yapıların ışıklandırmasında da kullanılabilen DMX PC bağlantılı LED sürücüleri Türkiye’de sadece Sistem Electronic tarafından üretiliyor. Bu nedenle dış ülkelerden geçekleşen alım %8085 oranında azaldı. Sistem Electronic’in sahibi Mesut Çelik, teknoloji alanındaki bu yenilikler sayesinde Türk malının ne kadar sağlam olduğunun görüleceğini ve bu yeniliklerin diğer firmaların da katılımıyla pazarda üretim hacmini arttıracağını söyledi. Türkiye’de RGB LED sürücüler, Alarm panelleri için telefon arama modülleri, Diğital ses kayıt cihazı, RGB LED barlar ve firmalara özel elektronik devre tasarımı, program yazılımı da Sistem Electronic mühendisleri tarafından hazırlanıyor. (www.kriptonix.com) ÜniversiteSanayi İşbirliği Ulusal Kongresi 1985 yılından bu yana üniversitesanayi işbirliği adıyla değişik toplantılar düzenlendiği bilinmekte. Ancak, bu toplantılar genellikle tek bir kurum veya üniversite tarafından düzenlendiği için kurumsallaşma zorlukları yaşadı. ÜSİMP “ÜniversiteSanayi İşbirliği Kongresi”nin her yıl ÜSİMP kuruluşlarından birinin ev sahipliğinde gelenekselleştiruyor. Kongrede davetli bildiriler olacağı gibi serbest bildirilere de yer verilecek. Bildiri konuları aşağıdaki temel dalları ve bunlara yakın diğer alanları kapsamakta: Türkiye’de ÜniversiteSanayi İşbirliğine Yönelik Destek Politikalarının Değerlendirilmesi; Üniversite Gözüyle Sanayi İşbirliği ve Sanayi Gözüyle Üniversite İşbirliği; Teknoparklar ve Teknoloji Transfer Ofisleri; Yeni ArGe Kanunu; Kurumsal ÜniversiteSanayi İşbirliği Deneyimi Olarak ÜSAM Programı ve Gelişimi; Dünyada Kurumsal ÜSİ Uygulamaları; Makro Ekonomik Dengeler Ve Teknoloji İlişkisi; Teknoloji Yönetimi; Başarı Örneklerinin Tanıtımı... Bildiri özetlerinin gönderilmesi: 01.05.2008; Bilgi: usam@cu.edu.tr ; www.adanausam.org.tr MÜRİDLER SAĞOLSUN Coelho’nun Fransa, İspanya, Brezilya, Rusya veee Türkiye’deki müridleri, kitaplarını “scan” edip bloguna koyuyor. Yazarımız bu iş için onlara ödeme de yapıyor. Yayınevi, yazarın hangi eserini çevirtirse, çevirinin telif hakkına sahip. Ama yazar, çevrilmiş bir eserinin sayısal yayınının hukuki haklarına sahip. İyi güzel de, o hukuki haklar nereye kadar hukuki? Ve acaba Coelho’nun bu stratejisi, zaten kitap okumaya meraklı ve kitaba, bilgiye önem veren kültürlere mi uygun sadece? Örneğin, bizimki gibi, kitap yayıncılığının çok cılız rakamlarla yapıldığı bir ülkede geçerli olabilir mi? Coelho, Münih’teki 20 dakikalık konuşmasında açıkça şöyle diyor: “Yayıncılıkla ilgili savaş kaybedildi. Kazanan ve kaybedenleri, oyunun yeni kurallarına uyumları belirleyecek.” Nitekim, bir kitabın “tutuptutmayacağı”nı tahmin için, kitap yazarlarını kitap tanıtım bloglarında dolaştırarak, okuyucu yorumlarını yanıtlatan yayınevleri var artık. İnternet kullanıcılarını “focus group” sayıp, müstakbel bir roman hakkında tahminde bulunmak, bundan 34 yıl önce hayal edilemezdi. Bu işler öyle hallere girdi ki, kitabını blog’da tanıtmak uğruna, romanının kahramanı için tanıtım filmi çevirtip siteye koyduran bile var. Elalem ötelerde “öte alem”de yaşıyor vesselam.