02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

B İ L İ M D Ü N Y A S I N D A N K I S A H A B E R L E R I ki Rus füzesi ve bir maliyet azaltma çalışması sonunda Avrupa Uzay Ajansı'nın Cluster projesi kurtarıldı. Geçtiğimiz yıl yaşanan Ariane 5 felaketi nedeniyle yitirilenlerin yerine 2000 yılında 4 uydu fırlatılması gündemde. Dünyanın magnetik alanı ile güneş rüzgârları arasındaki etkileşimi inceleyecek olan projenin en geç şubat ayına kadar başlatılması biraz zor olacak. Ingiltere, Almanya ve Fransa, söz konusu proje çerçevesinde bilimsel aletlerin finansmanına ilişkin kendilerine düşen payları ödeyemeyeceklerini açıklamışlardı. Bunun üzerme ESA, daha ucuz Rus füzeleri yollama ve diğer bilimsel projeleri şimdilik bekletme kararı aldı. Plan, Ajans'ın Bilim Komitesi tarafından destek gördü. Cluster'i yenilemek için gereken tahmini bedel 170 milyon sterlin tutuyor. Alınan önlemlerle bu, 150 milyon sterline indirildi. Proje çerçevesinde Ingiltere, Almanya ve Fransa'nın ödemeyi reddettiğı 12.5 milyon sterlini ESA üstlendi. Yenilenen Cluster, bir Ariane Roketi yerine Fransız Arianespace ve Aerospatiale firmalarıyla Rus Uzay Ajansı ve Rus Samaro firması arasında aralık ayında imzalanan bir anlaşma çerçevesinde, iki Rus Soyuz fırlatıcısı kullanacak. Cluster kazası nedeniyle başka projeler de etkilenmıştir. ömeğin kozmik mikrodalga radyasyonunu incelemeye yönelik Cobras/Samba projesi, ESA'nın Cluster'i kurtarmaya yönelik harcamaları kısma planı nedeniyle 6 ay ilerı atıldı. ESA'nın sözcüsü, diğer projelerde de gecikmelerin söz konusu olduğunu, ancak bunların kısa süreleri kapsadığını belirtmekte. (f.a.) Cluster'in geri donuşu Bilimde cinsiyet ayrımı Erkekler, değerlendirmelerde kadınlara önyargılı davranıyor. ı ilim önyargılarla doludur. Bılım |adamlarının çalışmalarının de"ğerlendirilmesinde başka bılım adamlarının öznel ölçüleriyle nesnel ölçülerın kıyaslanması amacıyla ilk kez yapılan bir araştırma kadınların erkeklere eşit bir değerlendirme elde etmeleri için erkeklerden 2,5 kat daha üretken olmaları gerektigi ortaya kondu. Böylesi bir araştırmanın yapıldığı ülke, Birleşmiş Mılletler tarafından cinsel eşıtliğin öncüsü olarak kabul edilen Isveç idi. Gothenburg Üniversitesi mikrobıyoloji uzmanı Christine VVenneras ve bağışıklık uzmanı Agnes Wold, doktora sonrası araştırma bursu alma yarışında erkeklerın kadınlara kıyasla yuzde 50 daha başarılı olduklarına ta nık oldular. Bu iki araştırmacı burs almak için Isveç'in Tıp Araştırma Heyetı'ne başvuran kadınların gerçekten nesnel bir biçimde değerlendirilip değerlendirilmediklerını merak ediyorlardı. Bu meraklarını gidermek amacıyla heyetten bugüne dek verılen değerlendirme puanlarını istediler. Ancak heyet onların bu isteğini iki kez geri çevirdi. Bunun üzerine yasal yollara başvuran VVenneras ve Wold sonunda istenen belgelere ulaştı. Belgeler gözden geçirildiğinde, heyetin üç alanda kadınlara daha düşük puan verdiğıne tanık oldular: Kadınlara verilen puanlar erkeklere kıyasla, bilimsel yeterlik açısından yüzde 25, önerilerin geçerliliği açısından yuzde 13 ve önerilen yöntemler açısından da yüzde 17 daha düşuktü. Doğal olarak, araştırma bursu almaya hak kazanan erkekler. kadınların 4 katı kadardı. Kuramsal açıdan bakıldığında kadınlar, çalışmalarının nitelik düzeyi daha düşük olduğundan geri kalmışlardı. Bu kuramın ne denli geçerlı olduğunu anlamaya çalışan VVenneras ve Wold yayımlanan bilimsel bir çalışmanın değerlendirilmesinde kabul edılmış olan ölçüleri gözden geçirdiler. Buna göre, bılim adamının yayın lıstesinin kabarıklığına bakmak yerine, her yazı başka bılim adamları tarafından belli yayın organlarında bir takvim yılı ıçinde yapılan ortalama gönderme sayısına göre değerlendiriyordu. Değerlendirme nesnel mi? Bilimsel makalelerin impakt faktörü lerin bilimsel yeterlik açısından çok farklı değerlendırildıkleri sonucuna vardılar. "Bilinçli olarak bir ayırım yaptıklarını sanmıyorum," diyen VVenneras erkek lerin başarılarını abartma, kadınlarınkini ise küçümseme gibi bir eğilimın egemen olduğuna dıkkat çekıyor. VVenneras ve VVold, yayın listesinin kabarıklığı ve cinsiyet dışında, yeterlik deger lendırmesinde belirgin bir etkisi olan tek etmenin inceleme heyetı üyelerınden birinin meslektaşı olmak olduğunu belirtiyorlar. Meslektaşların bırbırlerini değerlendirmelerine izin verilmemesine karşın, başvuruda bulunanın heyet uyelerinden biri ile birlikte çalışmış olması ona artı puan kazandırabilıyor. Bu durumda, adayın kadın olması ve heyetten kimseyi tanımaması durumunda kazanma şansı hemen hemen hiç yok. (n.s. 24.5.97) Rita Urgan temi v.b. gereklilığinden yola çıkan bilim adamları, üç varsayımda bulunmaktadır. Öncelıkle, canlının her noktasına ulaşabilmek için bir sistem, tüm bedeni saran bir dolaşım sistemindeki kılcal damarlar gibı bellı bir ağın uç bölümleri tüm canlılarda aynı boyutta olmalıdır. Son olarak ta, canlıların geçirdığı gelişim nedeniyle ağlar, besinleri taşımak için, gereksindikleri en düşük enerjıyi kullanmaktadırlar. Buna göre, dolaşım sıstemı kanı bedene dağıtabilmek için gereğınden fazla bir kalp çalışması yapmaz. Araştırmacılar, bu kuralların sonuçlarını matematiksel olarak ınceledıklerinde, karşılarına gerçek dünyada karşılaşılan denge yasaları çıkmıştır. VVest'e gore tüm verıler biraraya getirildiğinde, şaşırtıcı bıçimde, çeyrek kuvvetlerle karşılaşılmaktadır. Bunların sonucu olarak, kalp hızı ve aortun boyutları gibi dolaşım sistemine ilişkin birçok yasa saptanabilır. Bulunan sonuçlar, solunum sistemi için de geçerli olan yasaların açıklanmasını sağlar. Metabolizma hızı, dolaşım sisteminin taşıdığı oksijen miktan gibi bazı faktörlere yakından bağlı olduğundan, araştırmacıların hesaplamış olduğu gibi, metabolizmanın beden ağırlığı belirlenmektedir. Arizona Üniversitesi'nden çevrebilimci VVilliam Calder, bu kuramın olası en uygun açıklama olduğunu belirtmektedir. VVest'in çalışma arkadaşları, New Mexico Üniversitesi'nden James Brown ve Brian Enquist, bu modeli bıreylerden ekolojik sistemlere taşımayı amaçlamaktadır. Brovvn'a göre memelilerdeki gebelik süresi gibi pek çok ekolojik olayı çeyrek kuvvetlerle ölçmek olasıdır. M alihazırda pıyasaya satılan güneş enerjisi panellerinin çoğu kristalize sılikondan, ancak, Japon Canon, Solarex Corporation (Pennsylvania ABD) ve United Solor System Corporation (Michigan) firmaları, kısa sürede, daha ucuz ve güneş enerjisi panel hücrelerine uygulanması daha kolay olan, maddenın daha "düzensiz" bir biçimini yani amorf silikon panelleri pazarlamaya başlayacaklar. Güneş hücrelerindeki silikon, ışık fotonlarını soğurarak enerilerini bir elektron akısına dönüştürür. Alışılagelmiş kristal hucrelerde verimlilik yüzde 12 dolayındadır. Amorf hücrelerin verimliliği, bu güne kadar, hem daha düşük olmuş, hem de daha kısa sürede bozunmuşlardır. Işık, güneş enerjisi panellerini etkileyerek, Staebler VVronski etkisi adı verılen bir olay nedeniyle verimliliğin yüzde 30'unun yitirilmesıne yol açar. Bilimadamları, StaeblerVVronski olayının kısmen, silikon atomlarının, ışık tarafından serbest bırakılan bazı elektronları yakalayan "sallantıda" yani boş kimyasal bağlarından kaynaklandığını belirtmektedirler. Geçtiğimiz yıllarda bu olayı sınırlandırmak mümkün olmuştur. Panel hücrelerinin üretiml sırasında silikona hidrojen gazı uygulayarak sallantıdakl bağların doldurulması ve daha ince silikon tabakalarının kullanımı, elektronların daha rahat biçimde serbest kalmasını sağlamaktadır. Hücrelerin verimliliği çok katlı silikon tabakaları yardımıyla da artmaktadır. Böylelikle daha geniş bir ışık spektrumu yakalanabilir. Ayrıca, daha uzun dalgaboylarının soğurulması, eser miktarda germanyum katkısı ile gerçekleştirilebilir. Fosil yakıtlarla rekabet edebilmek içinse bu verimliliğin yaklaşık yüzde 15 olması gerekmektedir. VVronski konuya lyimser bakmakta ve "Bu alandaki çalışmalar günümüze dek yavaş ilerlemekle birlikte artık hızlanmaya başladık. Firmaların, dönüm noktasını aştığımızı düşündüklerini ve bu teknolojinin bir geleceui olduğu konusunda hemfikir olduklarını görmek umut vericidir." demekte. (n.s. 12 Nisan) Feza Akça Ucuz güneş enerjisine dogru Kadın bilimci Chiristiane VVolhard 1995'te VVenneras ve Nobel Ödülü almıştı, ama hemcinsleh onun sonucunda yayınVVold araştırma listesı aynı dübaşansına ulaşamıyor. zeyde kabarık olan kadın ve erkek Yayın sayısı ama... Doğa ve denge yasaları Canlıların ortak özellikleri ile ağırlıkları arasındaki ilişki .modelle çözüldü. ew Mexıco'lu araşt ırmacılar, uzun suredır biyolojiyı ayarlayan matematiksel gizı çözerek, canlıların kan hacmi ve metabolizma hızları gibı ortak özellikleri ile ağırlıkları arasındaki genel bağlantının nedenını açıklayabilmektedirler. Bir hayvanın ağırlığı oranında daha yavaş soluk alıp verdığı uzun süredir bilinen bir bağlantıdır. Solunum hızı ağırlığın 1/4 kuvvetiyle ters orantılıdır. Tüm canlılarda metabolizma hızı, yani yaşamı sürdürebilmek için gereken enenj miktan, ağırlığın 3/4 kuvvetiyle düz orantılıdır. Los Alamos Ulusal Laboratuvarı'ndan Geoffrey VVest'e göre bu bağlantının nedeni çok açık değildir. İlk bakışta canlıların enerji kullanımı, ağırlığa doğru orantılı olmalı gıbı gozukmektedir. Science dergisinin son sayısında (cilt 276, s. 122) araştırmacılar, bu ve benzeri denge yasalarını Doğa ve denge yasaları solunum sisteminin açıklayan bir model önerçalışmasını da açıklar mı? mektedirler. Tüm canlılamelilerde dolaşım sıstemı, böceklerrın kaynakları bedenlerine dağıtacak de kılcal tüpler, bitkilerde damar sisbir sisteme gereksınim duymame I 5385
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle