Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SOSYOLOJİ ARAŞTIRMALAR I "Şaplatan"ın sosyal görüntüleri "Şarlatan" Fransızca bır sozcuk Ingılızce'dekı en yerınde karşılığı "ımpostor" Gerçekte sahıp olmadığı kıymetlı bır sıfata sahıp oldugu ızlenımı vererek, ınsanları kandıran kışıye "şarlatan" dıyorlar Tabıî şarlatan bu kandırmacanın saye sınde kazanca kavuşuyor, çıkar sağlıyor Yanı hıleyı somuru aracı olarak kullam yor Çıkarlar ılle somut nıtelıkte olmayıp soyut da olabılıyor Hakedılmeyen bır saygınlık gıbı Şarlatanlık yasadışı etkınlıklerle de ortuşen bır konu oluyor Bu durum daha çok "beyaz yakalı suçlar denılen şıddetten arınık suçlarla ılgılıdır Bu anlam da sahtekârlık, dolandırıcılık gıbı suç eylemlerı şarlatanlık alanının alt kumelerı sayılabılır Gerçekten bır meslek sahıbı olup da mesleğını yasal sınırlar otesıne taşıyan beyaz yakalı suçlular (frınge vıolators) da var Onlar şarlatan kapsamına gırmez Buna en yaygın ornek, kurtajı suç sayan bır ulkede bunu yapan jınekologlardır Gıbbons (1977) 1973 tarıhlı Yuksek Mahkeme kararından once Amerıka'da durumun boyle olduğunu kaydeder Toplumlarda uyanış ve eğitim düzeyi yukarılara çıktıkça şarlatanlar (belki azalsa bıle) tümden kaybolmazlar. Şarlatanın düzeyi de ona paralel olarak yükselir. Sırıan Ça\a* ğıtım seansı bıtmıştır Bunların adedı yır rnı dolardır Derken çok sayıda sıradan urunu çok pahalıya 'okutarak" kara geçer(Smıth, 199?) Gelişmiş toplumlar.dd medyatık şarlatanlar da kolayca zemın bulurlar Demırcan ın (CBT, 30 03 1996) dedığı gıbı "UfO gerçeğı Mısır pıramıtlerı Van Go lu canavarı ve benzerı yapay konularda gundem oluştururlar" yı kendısını ımtıhana gelmış Hızır sana bılır dıye duşunuyorum Boyle bırısının belkı ozellıkle Hızır ızlenımı vermeye bakacagını, ya da en dzından bazılarının onu I lızır sanmalarının farkına varacagını da zannedıyorum Çunku bızım tarıhsel folklor mırasımızda sınanma motıflerı çoktur (Tugrul un 1969, bahsettığı gıbı masalda buyuge baglılık derecesını an IdiTid biridmaları, dervışın mısafır olduğu pvdekı çocugu yemek ıstemesı vb ) Bırkaç sene onceydı Istanbul'da bır camının tuvaletıne gırerken ceketımı dışardakı bankın ustune bırakmıştım Dışarı çıktıgımda ceketın ıç cebındekı cuz danımın "uçmuş" olduğunu gordum Içınde (vergı ladesı) az bır para vardı Ama bırkaç çeşıt kımhgım, adres ve te lefon numaralarım da gıttığınden mağdur olmuştum Tuvaletın bekçısı tedbır sızlığım ıçın benı ayrıca suçladı Vakıt oglen ıle ıkındı namazları arasın da bır vakıttı Şadırvanda ıse kolları sıva Şarlatanlıkla İlgisı Olmayan Mistikler Dınsel karızma yoluyla ınsanlara tesır veya hukmeden herkes şarlatan değıldır Çunku bunların bazıldrı mıstık heze yan (delusıon) ıçınde bulunan psıkozlu kışılerdır Yanı ruh hastalarıdır Savladıkları özellıklerı taşıdıklarına kendılerı de ınanmışlardır Ozellıkle Amerıka'da ortaya çıkan bazı yenı dınsel akımların (cults) tanatık lıderlerı şarlatandan zıyade bu tasnıfe duşerler Tekın'ın (Cumhurıyet, 30 04 1994) değındıgı gıbı mıs tık paranoyaklar uzerlerıne gıdılırse savaşırlar, hatta topluca ıntıhar ederler Iç lerınde Mehdı/Mesıh olarak gonderıldıklerıne ınananlar vardır (Jonestovvn Ola yı, Davıdıanlar Olayı, vb.) Dinsel Şarlatanlık Şarlatanlığın en somurgen ve tehlıkelı bıçımı dın şarlatanlıgı olsa gerek Bura da şarlatan ekonomık çıkar, saygınlık vs elde ederken buyuk bır sosyal gucu de uhdesınde toplayabılır Ataturk "dınden maddı menfaat saglayanlar menfur kımselerdır" demıştlr Tarıhte çok ılgınç dın sımsarldrı yaşamıştır Bunlardan bırısı 1162 yılında Su rıye'de, (Ismaıhye Imamı) Ikıncı Hasan'ın Samımi Şifacılar Bazı mıstık şifacılar ıse şarlatan da degıldır Ruh hastası da değıldır Burası onemlı bır nokta Bu kışıler ıçınde yaşa dıkları ortamın ve kulturun eserıdırler sadece Mesela Fabrego ve Silver (1973) Guneybatı Meksıka'da 7600 nufuslu bır Maya yerlılerı toplumundakı şıfacılardan (h'ılol) bahsederler Bu yerlı koyunde nasıl şıfacı olunuyor? Ikı yol var Bır şıfacı (h'ılol) bır hastanın nabzını dınlerken onun da bu goreve seçıldığını hıssedıp veya anlayıp hastayı çomezı yapıyor, yetıştırıyor "lcazetını" verırken mesleğın alâmetlerı olan bambu kamışından deyneğı ve kara battanıye/pançoyu da torensel (rıtual) bır bıçımde kendısıne sunuyor Yahut da "h'ılol" mısyonuna çağnlacak bırey, ardışık uç ruyada atalarının tanrısı "Totılme'ıletık" tarafından huzura çekılıyor Kendısıne buyruk verılıyor Teşhıs bılgısı ve ışın torensel veçhelerı ogretılıyor Eğer kabul etmek ıstemezse hastalık veya ölumle tehdıt edılıyor Yanı bu ışten kaçınmanın bır "keffaretı" soz konusu oluyor Şımdı bu toplum, LevyBruhl'un terımıyle mantık oncesı (pre logıque) bır toplum sayılabılır mO Guillaume un (1938 346 347) yazdığına gore "akılcı ılkeler ancak onların uy gulanabıleceğı bır gerçeklık tanımlanabıldığı takdırde anlamlı ve anlaşıhr olur lar Oysa ılkel ınsanlardakı gerçek duşuncesı bızdekınden çok derın farklılıklar gosterır Bu farklılık hayatın butun sahfalarında gozukmez Balık tutarken, av yakalarken, barınağını yaparken bır vahşı bıle fızık ve organık özellıklerı tanır Onlardan edındığı etkın teknıklerı, aynen bızım bılıme yaslanışımız gıbı kullanır Yanı o esnada bızımle aynı gerçeklık duzlemınde bulunur "Deneyımgeçırmez" (ımpermeable e L'experıence) sıfa tına mustehak olmaz " Şımdı bu gorunguyu (fenomen) post modernıst bır bakışla ırdelemek daha yerınde olabılır "Modernıst çıgırın dayandığı ınanç, evrensel bır nesnel gerçeklık ıdı Bu ger çeklık akılcı ve bıhmsel yaklaşımlarla bu lunabılırdı Postmodernızm /se gerçeklık bılgısının ınşa edılmış ve perspektıfle ılgı lı oldugu sayıltısına dayanır Seçıcı ve çeşıtlılığı takdır edıcı bır tutum ıçındedır Alternatıf yorumlara şans tdnırken her $ e / sorguya açar Kendı oznesıne bıle >y ıronık bır oyun ıçınde (pldylul) bır kuşkuyla bakmayı teşvık eder " (Collın, 1994 45) Öncelerı sosyal bılımlerde bıle nıcel yaklaşımlar (olçumleme, rakamlandırma) çok vurgulanıyordu Nıtel ve yorumsal yaklaşımlar azımsanıyordu Artık boyle degıl "Sosyologlar tam kusursuz ve etkın ol çum araçları gelıştırebılseler dahı, gerek kendılerınden gerek toplumdan, gelen kısıtlamalarla onları uygulamaya koyamazlar" (Larson, 1993 31) Zaten BılgıSosyolojısı, bızzat bılımın Yurdumuzda Durum Turkıye'de 195O'lı yıllarda koylu nufusun bırden kentlere akmasıyla bırçok açıkgoze gun dogmuştu "Harıka leke çıkarıcı ılaçlar", "harıka sınek oldurucu tozlar", "harıka bıtkı ılaçlar" vb meydanlarda sat halka satılırdı Hatta taşralı "hacıagalara" Galata Kulesı'nı, Dolmabahçe Saat Kulesı'nı, Istanbul tramvaylarını satanlar(') bıle çıkıyordu Tabelalarına alenen "Bırıncı Sınıf Dahılıye Mutehassısı" yazdıran ıç hastalık ları uzmanları taşrada mesleklerını surduruyorlardı Çetın Altan Büyük Gözaltı ısımlı otobıyografık romanında, yuksek bır burokrat olan babasını aldatan bır sahte mu fettışten de bahseder Daıreyı tettışe gelen "mufettış", burokrat hakkında olumlu raporları onun gozu onunde doldurur Postaya verme aşamasında ıse burok rattan bıraz borç para ıster Sonradan uyanan peder bey "ama fazla para ver memıştım" dıye kendısını tesellı eder Şımdı o sahte mufettış leke ılacı satan şarlatana gore çok daha eğıtımlı ve yetenklı bır bırey olsa gerek Gelişmiş Toplumların Şarlatanları Toplumlarda uyanış ve eğıtım duzeyı yukarılara çıktıkça şarlatanlar (belkı azal bd bıle) tumden kaybolmazlar Şarlatanın duzeyı de ona paralel olarak yukse lır Mark Tvvain (1835 1910) donemınde Amerıkan kentlerınde boy gosteren yılan yagı satıcıları (snake oıl salesmen) vardı Hılelerı keşfedılınce halk onları so yup katrana ve tuye bulayarak cezalandırırdı Bugunun Amerıkdsı'ndd onlara ekmek yoktur ama onların yerıne bıhmsel yon temlerı kotuye kullananlar vardır Ornegın, "confidenceartıst" dıye ta nımlanan kışıler, seçtıklerı kurbanlarına ılkın guvencelı ve basıt rıcalarla yaklaşır lar (adres sorma, bır kasa anahtarını bırkaç sanıye tutma ıstegı vb ) Sonra sonra talepler artarak gıderek korkunç boyutlara varabılır Bu yaklaşım bıçımıne Sos yal Pbikoloıı'de "eşiğe ayağını dayama" (foot ın the door) teknıgı denılıyor (Baron and Byrne 1987 244 245) Yıne bugunun Amerıka'sında lyı gı yımlı bır ' seyyar satıcı" kalabalık bır merkezde etrafa "reklam olarak" parasız meyve bıçaklarını dağıtmakla ışe başlayabılır Boylece toplulugun guvenını ka zanan şahıs (zaten "confıdence" guven demek) sonradan ıkıncı bır çanta açar Buradakı meyve bıçakları çok daha kalı telı ve nadıde (') urunlerdır Bedava da temsilcısı olarak ortaya çıkan Raşıdeldin'dır Çok yakışıklı ama bır ayagı aksak olan bu zatın yedığı, ıçtıgı, tukurdu ğu, helaya gıttıgı kımse tarafından gorul memıştı Bazı murıdlerı onun, Tanrı'nın ınsan suretınde tezahuru (ıncarnate dıvı nıty) olduguna (') bıle ınanmışlardı O da bu ınanışı yasaklamamıştı Murıdlerın den bazıları bır gun kutsal şahsıyetın etrafını çevırdıler Tanrı'nın aksak bacaklı olmaması gerektığı muhakemesınden gıderek, onu dostane duygularla oldur mek ıstedıler Bu takdırde kendısını tek rardan vo tam mukemmel bır buret ıçın de yaratsın dıye1 Raşıdeldın bu gırışımı caydırabılmek ıçın butun zekabinı ve ha tıplık gucunu seferber etmek zorunda kaldı (Franzıus 1969 107111 den ozet) Gunumuzde dın bimsarı şarlatanlar ufurukçuluk, buyuculuk, muskarılık şı facılık yapıyorlar Iridnç suıstımalı ıle cep dolduruyorlar Çelıkkol'un (CBT, 24 02 1996) bıldırdıgı bır ufurukçu, hastaya derdını bır kâgıdın ortasındakı çember ıçıne yazdırıyor Kâğıda bakmadıgını lyıce bellı ederek onu ıkıye, sonra dorde katlayıp yırtıyor ve hastaya teslım edıyor Bıtışık odada ateşe atsın dıye Ama yırtma esnasında, katlanmış kagıdın tam keskın koşesıne ısabet eden yazılı bolgeyı el çabukluğuyla ayırıp hasta bıtışığe geçınce rahatça okuyor Hasta donunce o ılletı adıyla soyleyıp geçtığını "mujdelıyor" Sokakta yururken yaşlı başlı bır dılencı çıkıp yardım ıstedıgınde ınsan bu kışı lı tek bır yaşlı zat vardı sadece. Bır de ona sorayım dedım Hemen çıplak aya gını musluga tuttu Demek abdest alışı bıtmemıştı Arada dunya kelâmı konuşa mazdı Ama abdestı bıttığınde bır daha soru sorunca gene konuşmadı Ellerıyles aat ışarotlerı fılan yaptı Öte yana baktı O zaman ' galıba çok sofu, belkı sukut orucu tutuyordur' dıye duşunup uzaklaştım (ÖN Bılmen'ınllmihal'i(1990 254) sukut orucunu yanı "oruç tutup bununla beraber bır ıbadet ıtıkadı ıle bır şey soy lemeyerek susmayı mekruh" olarak nıtelıyor Sessızlık orucu Hırıstıyanlık'ta da var Thornton VVılder'ın Heaven is My Oestination adlı romanının genç mıstık kdhrdtndnı zaman zaman sessızlık orucu / ' vow of sılence" tutar Kavram Bu dızm de de var 30 05 1995 tarıhlı Cumhurıyet'te Delhı'dekı Tıhar Hapıshane sı nde bınlerce mahkumun on gun konuşmadan dua ettıgıne daır resımlı bır haber çıkmıştı) Sonradan yaşlı zatın mıstık gorunuşunun ' huşulu" etkısınden kurtulunca baş ka (urlu duşundum (Ihtıyat kaydıyla) onun bır "munafık," şadırvan başında uslenmış bır "muslukçu" olabılecegıne olasılık tanıdım (Tarıhı belırbiz bır gazete dergısınden kesılmış bır yazıda kendı arşıvımde var Uğur Cebecı bazı yankesıcı mesleklerınden bahsedıyordu Bunlardan ' muslukçu", kendı ceketını abdest almakta olan kurbanının ceketının tam yanına asarak "ıcraı sanat" edene denıyor) 4999