Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
T ARTIŞMA Pahalı bîlim = İyi bilim değildir TÜBİTAK'ta kurulan "Beyin Dinamiği Araştırma Merkezi" ve satın alınan 40 milyarlık MEG cihazı üzerine... Üner Tari* Y aklaşık 25 yıldanberi Almanya'da çalışan Prof. Dr. Erol Başar başkanlığında "Beyin Dinamiği Araştırma Ünitesi" kuruldu TÜBlTAK'ta. Bu pahalı ünite (bir cihaz= 40.000.000.000.TL), Inönü tarafından atanmış olan TÜBİTAK yeni Başkanı Prof. Dr. Tosun Terzioğlu'nun sözleri ile, "...mevcut araştırma potansiyelimizden en etkin bir şekilde yararlanmak ve belli konularda evrensel düzeyde sıçrama yapmamıza imkan sağlayacak bilim ve teknoloji güç merkezleri oluşturmak amacı ile kurulan birkaç büyük ünitemizden birisidir... Bu ünitenin kuruluşu hakkında yurt içinden ve dışından konunun uzmanlarından görüşler de alınmıştır." Sanıyorlar ki ülkemizin bilim polıtikasını yöneten bazı büyük bilimcilerimiz, "Pahalı bilim eşittir iyi bilim"d\r. Benim bilgilerime göre, ülkemizde bilimde evrensel düzeyde sıçrama yaptıracak olan bu pahalı, onların deyimi ile iyi araştırma ünitesi danışmanlara rağmen kurulmuştur. Bizzat ben bu çok pahalı cihazların ülkemiz bilimine sıçrama yaptırmak yerine balta vuracağını belirtmiştim, raporumda. MEG cihazı satın aldırılıyordu Türkiye'ye••• Almanya'da Erol Başar'ın laboratuvarına hibe edilmişti bu harikalar yaratan alet Sanki yoksul olan Almanya zengin olan biziz. Adamlar bilim yapıyorlar, onda bile bizleri soyuyorlar, hem de bizim bilginlerimizi kullanarak... Aslında beyin araştırma ünitesini kurabilecek olan birçok değerli beyin araştırıcısı var Türkiye'de. Bu vatansever beyin bilginlerimiz her türlü güç koşulları yıilarca göğüslemışler ve her şeye rağmen uluslararası düzeyde önemli araştırmalar yapmışlardır. Her askeri darbe, fıkirlerinden dolayı 6zellikle bunları hedef almış, uzun yıllar etkisiz bırakmış ve böylece fürkiyede bilimin tepesine ikide birde ağır balyozlar indirilmiştir (Batının isteklerini ne güzel de yerine getiriyoruz acele). Aslında bu araştırıcılara olanak sağlanırsa, çok daha mükemmel buluşların sahibi olacaklan açıktır. Bu değerleri dışlamakla ülkemizin evrensel düzeyde bilimsel sıçrama yapamayacağı da aynı derecede açıktır. Bazı şeyleri anlamak için matematik profesörü olmamıza gerek yoktur. Yeni kurulan beyin ünitesinin cihazlarından birinin (MEG cihazı) değeri yaklaşık 40.000.000.000 liradır. Bu bütçeden ülkemizde yokluklar içinde araştırmaya çalışan 40 bilim adamına birer milyar lira ayrılabilir Kırk milyar liraya satın ahnacak olan MEG cihazının şimdilik bir laboratuvar lüksü olduğunu biliyoruz. Bunun yerine 40 araştırıcımızın laboratuvar gereksinimi karşılanacak ve birkaç lüks araştırıcı yerine hemen tüm beyin araştırıcılarımızın veriminin fevkalade arttığını göreceğiz. Işte o zaman Sayın Tosun Terzioğlu'nun sözleri tam yerini bulacaktır. Şimdilik kendisi büyük bir yanılgı içindedir, Inönü gibi... Bizler Ankara'ya gelerek bu pahalı cihazdan yararlanabilecekmişiz, Tosun Bey'e göre.. Bunun ne kadar olanaksız olduğunu bilemiyor mu acaba kendisi?.. Cumhuriyet Bilim Teknik ekinin son sayısında 18 beyin araştırıcısının soruları vardı bu konuda sayın TÜBİTAK Başkanına. Yazının hemen altında da Terzioğlu'nun yanıtı vardı. Bu sadece bir savunma idi aslında, soruların yanıtları değil. Sorular yanıtlanabilecek cinsten değildi ki zaten. Çünkü bu ünitenın kurulmasında izlenen yöntern demokratik değildi. Bakalım sayın TÜBİTAK Başkanı daha ne kadar süre tüm bu başansızlıkları başarı sanacak?... saptadım. 108 araştırmanın da yapıldığı yerler Türkiye değil yabancı ülkelerdi. Bu sonuçlar bize gene kendi kendimizi kandırdığımızı gösteriyor Ülkemizin bilimsel düzeyinı, yabancı laboratuvarlarda yapılan ve hatta yabancıların yazdığı çalışmalar ve yayınlar değil, kendimizin kendi laboratuvarlarımızda yaptığımız ve yayımladığımız çalışmalar gösterir. Uluslararası düzeydeki bilim yarışımızı yaparken bilimsellikten sapmayalım. Esas olan budur... Tosun Terzioğlu'na açık mektup Beyin Dinamiği Araştırma Merkezi ile ilgıli açık mektubumuza verdiğıniz yanıtı okuduk. Her şeyden once gosterdığınız duyarlılıktan dolayı sıze teşekkur ederız. Ancak belırtmek zorundayız kı yanıtınız bızım yönelttığımiz sorulardan sadece birını karşılamakta, o da ne yazık kı gerçeğı tam olarak yansıtmamaktadır Anımsayacajınız gıbı bız ünıversıtelerımızde norolojik bıhmler alanında çalışanları neden dışladığınızı. MEG cihazının satın alınmasına hangı bılım kurulunun karar verdiğını, bu unıtenın yonetımıne getınlen kışılerin hangı bılım kurulu tarafından seçıldiğını ve nıhayet neden bir unıversıte hastanesıyle değil de ozel bir hastaneyle ışbırlığı yapmayı tercıh ettığınızı. sormuştuk Nazik yanıtınızda ıse "Beyin Dinamiği Araştırma Unıtesi'nın kuruluşu hakkında yurtıçınde ve dışında konunun uzmanlarından görüşler de alınmıştır" demekle yetınıyorsunuz Soz konusu MEG cihazı için neden ozel bir hastaneyı tercih ettiğinızı ise "bu hastanenın şu anda hiçbır unıversıte hastanesınde bırarada bulunmayan MRI, CT ve SPECT gıbı en gelışmış ımkanlara sahıp ofması ile açıklamaya çalışyorsunuz Ek gerekçeler olarak da, "MEG cihazının yuksek meblağlar tutan sıgorta ve bakım ücretlerınin, ılgılı hastane tarafından karşılanmasını, söz konusu ozel hastanenın beyin araştırmalarında kullanılmak uzere naktı kaynak sağlanmasını ve norolojik göruntuleme ile ılgıh cıhazlarını TÜBİTAK araştırmalarına ucret almadan açmasını" ılerı suruyorsunuz. Sayın Terzıoğlu, nöroloıık göruntuleme ile uğraşan herkes bılır kı MRI, CTI ve SPECT Turkıye'de yıllardan ben uygulama alanına gırmış olan ileri sürdüğünüz gıbi "hiçbır üniversitede hastanemızde bulunmayan" değil, birçok unıversıte hastanesınde bulunan cıhazlardır. Kuşkusuz bunlar ozel hastanelerdekı gıbı goz alıcı vitrınlerde sunulamıyorlar ama pek ala ışlev goruyorlar Soz konusu ozel hastanenın sağladığı maddı olanakları, tercıh nedenlerı arasında saymanızı ıse affınıza sığınarak cıddıye alamadığımızı belırtmek ısterız Unıversıtelerımız, gıderek daha da yoksullaşmaktadır ama ınanınız kı tum olumsuz koşullara rağmen sıze o ozel hastanelerın sunduğu olanakları fazlasıyla sunabılecek unıversıtelerımız hâlâ vardır Sayın Terzıoğlu, norolojik bilımler ile uğraşanlar çok iyi bılırler kı bu cıhazlar sızin ılerı surduğünuz gıbı temel bılımlerden çok klınık noroloji alanında ışlev görurler. Bu yüzden daha çok kuruldukları kurum ıçındeki hastalara hizmet ederler Yanıtınızın son paragrafında "takrıben 8 ay ıçınde MEG cihazı (ve dolayısıyla MRI, CT, SPECT cıhazları) hızmetınızde olacaktır " demek ıncelığını gosterırken aynı zamanda. uyarılarımızı dikkate almamak konusundakı kararhhğınızı da ıfade etmiş oluyorsunuz Size başarılar dileriz. Saygılarımızla. Prof. Dr Atilla Altınel Prof. Dr. Gürbuz Çelebi Doç. Dr Erbil Gözükırmızı Prof Dr. Lutfıye Eroğlu Prof Dr. Cumhur Ertekin Prof. Dr Ayşen Gökyiğit Prof. Dr. Gencay Gursoy Prof. Dr. Hikmet Koyuncuoğlu Prof. Dr. Fethi Idiman Prof. Dr Hıfzı Özcan Prof. Dr Coşkun özdemir Prof Dr. Baria öztaş Prof. Dr Sadık Sadıkoğlu Prof. Dr Kaynak Selekler Doç. Dr. under Us Prof. Dr Korkut Yaltkaya Prof. Dr. Muzaffer Yardım Prof. Dr. Ziya Ziylan Üniversiteler de Acayip Atanmama örnekleri Doğa Tıp Dergisi Ve Türk Bilim Yazarları Doğa Tıp Dergisi (Turkish Journal of Tartışma konusu olan MEG cihazı Medical Sciences), Current Contents'e geçen Türk yazarlarının makalelerini sıralıyor bazen. Bu derginin elimde bulunan son sayısının sonunda, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında yayınlanan Türk araştırıcılarının makaleleri veriliyordu. Current Contenst, haftada bir çıkıyor; her hafta uluslararası indekslere geçen bilim dergilerinde yayımlanan makaleleri orada bulmak mümkün. Benim için eşi bulunmaz bir literatür kaynağı. Oradan ilgimi çeken çalışmaları buluyor ve ayrı baskılarını istiyorum Böylece literatür bulmakta güçlük çekmemiş oluyorum. Doğa dergisinin Türk Yazarları olarak tanıttığı isimleri teker teker inceledinm. Doğa dergisi üç aylık bir zaman süreci içinde 374 adet makale ismi veriyor, Türk yazarlarına ait. Nisan, mayıs ve haziran aylarını gösteren Current Contents'leri aldım. Doğa dergisinde yazılanlarla karşılaştırdım374Türkyazarından21'inin isimlerine Current Contenst'te rastlamadım. Ayrıca bu 374 makaleden 45 tanesinin Türk araştırıcıları tarafından değil yabancı araştırıcılar tarafından yapılmış olduğunu 1975 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Enstitüsü'nde Doçent iken Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Kürsüsu'ne atanmak için başvurmuştum. Dekanlıktan üç ay geçtiği halde herhangi bir yanıt alamamıştım. Yeniden sorduğumda, YÖK'e başvurmam gerektiği bıldiriliyordu. YÖKe yazdım. Onlar da Dekanlığa yazmamı salık veriyorlardı. Ne yapabilirdim. Dekan Beyin fikrini anlamak için otobüse bindim. Ocak ayı olduğu için kara kıştı. 12 saatte Erzurum'a varabildik. Fakültede beni çok iyi karşıladılar (Dekan'ın dışında). Fızyolojide öğretim üyesi yoktu. Bu nedenle öğrenciler de hoca istiyorlardı. Atanma işlemleri orada yapıldı ve görevime başladım. Buna benzer acayip atanmama olayı da yeni geldi başıma Karadeniz Teknik Üniversitesi'ne (Trabzon) bağlı Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı'nda sadece bir yardımcı doçent ile bir öğretim görevlisi bulunuyor. Yani ne bir doçent ne de bir profesör var bu Anabilim dalında. 1975 yılından beri Atatürk Üniversitesi'nde hizmet ediyorum. Biraz da çok sevdiğim Karadeniz'e açılmak istedim Üniversite Rektörlüğüne başvurdum. Dilekçeme altı ay cevap verilmedi. Yeniden yazarak yanıt istedim. Dekanhk'tan aldığım yazıda, Fizyoloji Anabilim Dalı'nda bir yardımcı doçent ile bir öğretim görevlisi bulunduğu ve bu nedenle ders verecek birine ihtiyaçları olmadığı bıldiriliyordu. Oysa geçen altı ay içinde fizyoloji derslerini vermek üzere bir yardımcı doçent almak için ilan vermişlerdi. Ne kadar acayip işliyor üniversitelerimize atamama işlemlerimiz değil mi?..l Ne ise ki seçimle gelen rektörümüz Sayın Prof. Dr. Erol Oral bu gruba girmiyor. Onunla konuyu görüştüm. Şimdiye kadar olduğu gibi Atatürk Üniversitesi'nde kalmamın kendileri için onur verici olacağını ve başarılarımın devamı için elinden gelen her türlü yardımı ve desteği sağlayacağını söyledi. Bunu bekliyordum aslında. Çünkü Erzurum'u ve Doğu Anadolu'yu çok sevmiş ve benimsemiştim. Düşündüklerimi özetledim yukanda. "Vanitas Vanitatum"... Bunu da biliyorum. Bilimsel günlerdileği ile .. * Prot. Dr., Erzurum Üniv. Tıp Faküttetl 35010