Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TIP HABERLERİ TARTI ŞM A Kansere karşı ultrason tekniği Karaciğer, prostat, böbrek, göğüs ve idrar yolları tümörlerine yoğun ısı.. Çeviri: Anahid Hazaryan ümörleri yok etmek ıçin ultrasound (yüksek frekanslı ses) ile verilen yüksek oranda ısı bazı kanser hastalarında ameliyata gerek kalmadan olumlu sonuçlar doğuruyor. Şu anda bu yöntem yalnızca laboratuvarlardaki test dokuları ve fareler üzerinde deneniyor, ancak bilim adamları bir yıl içinde bu buluşlarını insanlara da uygulayacaklarım söylüyorlar Kemoterapiden farklı olarak olumsuz yan etkilere yol açmayan bu yöntem, karaciğer kanserinin yanı sıra prostat, böbrek, göğüs ve İdrar yollan tümörlerının yok edilmesi için de uygulanabilecek. T gulama sırasında donanım ultrasound görüntü cihazına bağlanarak işlemin gerektiği şekilde yönlendirılmesi sağlanıyor. Uygulama sonunda bütünüyle yok edilen hücre dizisi ile sağlam hücre katmanı arasındaki uzaklığın yalnızca altı hücre çapında olması yöntemin kesinliğini gösteriyor. Ter Haar, şu anda doku tahribatı için lazer yöntemlnin yaygın bir biçimde kullanıldığını, ancak kendi buldukları sistemin vücuda herhangi bir madde yerleştirilmesini gerektirmediğinden daha uygun ol duğunu belirtiyor. Bu yeni metot özellikle herhangi bir kanser türünün vücutta yayılmasından sonra karaciğerde ortaya çıkan metastas tümörlerinin yok edilmesinde yararlar sağlayacak. Günümüzde kanserin bu aşamasında hastalar ameliyat yapılamadan ölüyorlar. Ter Haar'ın açıklamasına göre bu sistem yalnızca akciğer kanserinde etkili olamıyor, çünkü ultrasound havayı ya da kemiği delıp geçemiyor; fakat kaslarda ve beylnde kullanılabiliyor. Ayrıca bu yöntem prostat bezinln tedavlsinde de uygulanabiliyor; idrar yollarına herhangi bir alet yerleştirilmesine gerek kalmadan dışarıdan verilen ultrasound zararlı dokuları yok ediyor. (new Sc. 19 ocak) Dr. Cemal Asım Kutlu Çağdaş hekim vetıp I Bunamaya yeni tedavi Beyinde blriken alümlnyum temizlendiğinde, Alzhelmer hastalığı % 50 yavaşlıyor. lzheimer hastahğına yakalanmış kişilerln beyinlerindeki alüminyum çıkarıldığında akli dengesızliğin ilerleme hızı %50 oranında yavaşlatılabillyor. Toronto Üniversitesi'nden Donald McLahlan ve Theo Kruck, desferrloxamlna ilacının beyindeki alüminyumu temizleyerek söz konusu madenin beyin hücrelerinde doğuracağı zararları önlediğini belirtiyorlar. Ayrıca araştırmacılar, alüminyum Alzheimer hastalığının oluşumunda Önemli bir rol oynadığını gösteren bulgular olduğunu şöylüyorlar. Alüminyum ile Alzheimer arasındaki bağlantı hararetli tartışmalara yol açıyor. Yapılan otopsiler sonucu, Alzheimer hastalarının beyınlerinin diğer hastalarınkine oranla daha çok alüminyum içerdiği saptandı. Ancak bazı araştırmacılar, bu durumu salt bir rastlantı şeklinde açıklıyorlar. İngiltere ve Fransa'da vapılan araştırmalarda ise yüksek oranda alüminyum barındıran suların içildığı bölgelerde Alzheimer hastalığında bir artış gözlendi. A ni belirtiyor Bu bileşimler beyin hücrelerini zedeleyerek alüminyuma karşı dirençsiz kılabilirler. örneğin, bir ingiliz ekibi Alzhelmer hastalarmda, alüminyumun beyine girmesini engelleyen yaygın protein türü transferrln'in bozuk bir biçimine rastladılar. Alzheimer hastalarının kanındaki transferrln alüminyumu etkisizleştiremiyor; böylece beyine daha çok alüminyum gidiyor. Royal London Hastanesi'nden Paul Altmann, bu bulgular sonucu alüminyumun Alzheimer hastalığındakı etkin rolünün daha da kesinlik kazandığını belirtiyor. Beyine ulaşan alüminyum doğrudan nucleus'un sinir hücrelerine giderek DNAJ yı tahrip ediyor ve bu şekilde hücrelerin ölmesine yol açıyor. Demir zehirlenmesine karşı yaygın olarak kullanılan desferrloxamlne sinir hücrelerine zarar vererek sağırlık, körlük, mide bulantısı, ıştahsızlık gibi yan etkilere neden olabiliyor Alzheimer'le ilgili araştırmada hastalara, demir zehirlenmesine karşı önerilen dozun yalnızca yirmide biri verıldi. ö t e yandan, yüksek bir dozun Alzheimer'in gelişiminı durdurup durduramayacağı sorusu da yanıt bekliyor. Toronto Üniversitesı'nde nörodejeneratif hastalıklar merkezı yöneticisi olan ve aynı zamanda araştırma ekibinin başkanlığını üstlenen McLahlan, alüminyum ile Alzheimer arasındaki bağlantıyla ilgili savları uzun bir süre reddettiğini, ancak yakın zamanda yapılan çalışmalar sonucu ilişkınin var olduğuna dair önemli ipuçları ortaya konulduğunu söyleyerek su, hava, besin maddeleri ve hatta kozmetik ürünlerde bulunan alüminyum oranının incelenmesi için hükümetleri bir an önce yatırım yapmaya çağırıyor. (Naw Sciantist, 19 ocak) Ultrasound (yüksek frekanslı ses) ile verilen yüksek oranda ısı, bazı kanser hastalarmda ameliyata gerek kalmadan tedavi ediyor ve olumlu sonuçlar doğuruyor. Bu yöntemde ıletme sisteminden bir lens aracılığıyla yayılan ultrasound vücut üzerinde belırlenmış noktaya ulaşıyor. İçbükey bir yapıya sahıp olan lens ses dalgalarmı ışık dalgalarıyla aynı yönde eğiyor. Bu tedavi yöntemini geliştiren ekip pizo elektrik seramiğinden yapılan yarıküre şekllndekl bir iletme sistemini kullanarak lense gerek kalmadan ultrasound dalgalarını ulaştırmayı tasarlıyor. Ekip başkanı Ter Haar, Viyana'da düzenlenen bir tıp konferansından sonra yaptığı açıklamada bu işlemin enerji yoğunlaşmasına benzediğıni, güneş ışınlarına büyüteç tutulduğunda oluşan parlak ışık noktasıyla da karşılaştırılabıleceğini belirtti. Yoğunlaşan ultrasound tümör dokusunu harekete geçirerek 80°C'lik bir ısı yaratıyor. Böylece çapı, 1.5 mm olan 1.5 cm uzunluğunda, şekli sigaraya benzeyen bir tümör parçası yok ediliyor. Her bir şok birkaç saniye sürdüğünden, hedeflenen oranda tümör tahrip oluncaya dek işlem tekrarlanıyor; tümör giderilirken diger dokulara zarar verilmiyor. Uy McLahlan ve Kruck 48 Alzheimer hastasını iki gruba ayırdılar. Bir gruba herhangi bir tedavi yöntemi uygulamadılar, diğerine ise alüminyumun etkisini durduran desferrloxamine ilacından aşıladılar. Kruck, ikı yıl sonra elde eitikleri sonuçların çarpıcı olduğunu söylüyor. Tedavi görmeyen gruptaki kişılerın hastalığı hızla ilerleyerek pek çoğunun hastanelere yatırılmasına, bazılarının ise ölümüne neden oldu. D8sferrloxamlne verilen hastalar ise yakınlarının yardımıyla kendi evlerinde günlük yaşamlarını devam ettirmeyi başarabildiler. McLahlan ve Krucuk alüminyumun önemli bir etken olmasına karşın diğer genetik ya da bağışıkhk sağlayan bileşımlerin de bu hastalıkta rol oynayabilecekleri nsan organızmasının yapısı, işleyişi. hastalıklar ve bunlara etkı eden faktörler hakkında bılgılerimız olduğu halde bunlar, bilinmeyenlerin yanında hâlâ çok azdır. Bu bilinmeyenler nedeniyle hastalıkların gidişi, ilaçlann etkisi gjbi faktörlerin kişiden kişiye neden farklılıklar gösterdığını açıklayamıyoruz. Aynı sebeplerin her zaman aynı sonuçlara neden olmaması ile tıp, matematik, lızik gibi pozitif bilimlerden önemli bir farklılık göstermektedir. Ancak elimizde birçok kişinin duygu veya görüşleri dışında, somut sonuçlar varken zemini daha da kayganlastırmak hekimlerin yetersizliklerinl örtmede bir avantaj mı oluşturmaktadır? Çağdaş hekim, kendi inandığı veya bildiği şekli hastasına empoze eden değil, sorunu günümüzde kabul edilen şekli (veya şekilleri) ile ortaya koyan, seçenek tedavilerin yarar ve zararlarından hastasını bilgilendirdlkten sonra yönlendiren hekımdir. Hekimin bunu yapabilmesi için de günümüzde klasik kabul edilen bilgilerle donanmış olması, tedavilerin yarar ve zararlarını somut sonuçları ile biliyor olması gerekmektedir. Bir örnek ile konuya açıklık getirmek istiyorum: Meme kanserinin erken tanısında çok değerli bir inceleme olan mammografı sırasında kişı 1 rad ışın almaktadır. Bu ışın miktarı ile sonraki 10 yıl için yılda mılyonda 6 yeni kanser olgusu oluşturulduğu hesaplanmıştır. Diğer yandan bu inceleme sayesınde erken yakalanan olgularla mılyonda 500 yaşam kurtarılabıldiği görülmüştür. İşte çağdaş hekim 40 yaşını geçmiş her kadın hastasını bu ıncelemeyi her yıl yaptırmaya zorlayan hekim değil, bu inceleme ile kişinin neler kazanıp neler kaybedeceğinden hastasını bilgilendıren hekımdir. Tıp bir bütün olarak birtakım havada uçuşan bilgller kümesi değildir. Hemen her konuda bugün ıçin klasik kabul ettiğımiz bilgiler vardır. Bu bilgiler bazen yıllar süren, bınlerce hastayı kapsayan klinik ve laboratuvar çalışmaları sonuçunda ortaya çıkan ve somut sonuçlarla bıldirilen bilgilerdır. Aksi gösterilinceye kadar bunlar doğru kabul edileceklerdir. Durum böyleyken konulan tanılar ve tedavi şeklllerinde hastadan hastaya veya hekimden hekime bu derece büyük farlılıklar olmamalıdır. Hekimler klasik kabul edilen bilgileri bilmek ve bunların doğrultusunda hareket etmek zorundadır. Hiçbir hekimin ne bu bilgilerin önünde henuz klasik olarak kabul edilmeyen verilerle hareket etmeye ne de kendi deneyimlerine sığınarak bu bilgilerın gerısınde kalmaya hakkı yoktur Bir hekimin kendi pratiği içinde bir konuda elde ettiğı deneyımın klasik kabul ettiğımiz bılgilerin yanında ne kadar anlamı olabilır kı? Bunlar her yabancı kitapta yazan bilgilerin doğruluğunu tartışmasız kabullenmek anlamına gelmez Bılıyoruz kı, hastalıkların gidişi, ilaç etkileri gibi birçok faktör yörelere, ırklara bağlı olarak değışmektedır Bizlere düşen bu farklılığı somut sonuçlarla ortaya koymak ve bilimsel verılerin ışığı altında kendi toplumumuza uygun seçenek yollan belirlemek ve her birey için mümkün olan en yukarı seviyede minimal kaliteyi belirlemektir. Bizlere yakışan da bu değil mi? LJ 2077