Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 ARALIK 2008 CUMA 3 EGE’DEN SERDAR KIZIK Aziz Kocaoğlu aday gösterilecek mi, gösterilmeyecek mi? İki farklı görüş beliriyor. TV programları, gazete haberleri ve yorumları farklı farklı değerlendiriliyor. Örneğin geçen çarşamba CNN'de Deniz Baykal’ın konuk olduğu programda söylediklerini, taraflar farklı yorumluyor. Kimileri Baykal’ın övgü sözlerini, Kocaoğlu’nun aday yapılacağının kanıtı olarak değerlendiriyor. Kimileri ise “Baykal çiçek vererek hizmetlerinden ötürü Kocaoğlu’na teşekkür etti” diyor. Daha ayrıntılı çözümlemeler de yapılıyor bu arada. Her ne kadar Baykal “tek seçici ben değilim” diyor, diğer illerde parti içi çeşitli mutabakatlar arıyorsa da, İstanbul ve İzmir için “kesinlikle” belirleyici olacak. Özellikle İzmir’deki gelişmeleri ve değerlendirmeleri farklı kanallardan aldığı bilgilerle irdeliyor Baykal. Yani iş, adaylar istese de istemese de “genel başkanın iki dudağının arasında”. İzmir ağırlığını yitiren genel sekreter, belirleyici değil. Baykal'ın en yakın halkasında yer alan diğerleri ise, ancak “isteklerini” iletmekle yetiniyor. Hadi burada bir gelişmenin altını çizelim; yakın halkada yer alan bir ismin İzmir ve İstanbul’da gönlünden geçen adaylar lehine ısrarı, genel başkanca “uyarıyla” karşılandı. İzmir adayı, yeni ve önemli bir gelişme olmazsa son ana kadar saklı tutulacak. Diğer metropol ilçe adaylarının durumuna gelince. İstifa eden ilçe başkanlarına “geçmiş olsun” diyenler var mı bilmiyorum ama tepedeki rüzgarlara bakılırsa meclis üyeliklerini almaları bile güç. Salt İl Başkanı Kemal Karataş’ın yaklaşımı değil, durup durup altını çizdiğimiz “İzmir seçmen profilinin gereği yapılacak” değerlendirmesini boşa söylemiyoruz. Çünkü bu anlamda kamuoyuna açıklanmayan ilkesel kararları var Ankara'nın. Yeni gelişmelere bakılırsa metropol ilçelerde Narlıdere, Konak, Karşıyaka, Güzelbahçe ve Balçova belediye başkanları yeniden aday gösterilecek. Bu ilçelerde özellikle, hem belediye başkanlarını hem de il örgütünü zora sokan, parti tabanını yansıtmayan meclis üyelikleri yapısı değiştirilecek. Çünkü gerek tabandan gerekse ikisi dışındaki İzmir milletvekillerinden Baykal’a bu konuda çeşitli yakınmalar iletiliyor. Yeni ilçelerden Karabağlar ve Bayraklı’da yoğun bir kulis söz konusu. Bayraklı’da hem tabanda hem de genel merkez ve Baykal düzeyinde henüz ağırlık kazanmış bir isim yok. Karabağlar'da eski milletvekili Erdal Karademir'den sıkça söz ediliyor. Geçen dönem meclisin en çalışkan milletvekillerinden Karademir’in, “imarla yatılıp imarla kalkılan” bu ilçede hem harita mühendisi olarak, hem de rantlara “dur” diyecek kimliğiyle aldığı desteğe dikkat çekiliyor. Buca, CHP’nin en sıkıntılı ilçelerinden. Burada aynı ekip içindeki üç kişi, aday adayı. Ancak geçen seçimin niçin kaybedildiği de herkesin aklında. Yeniden yanlış bir aday, CHP için hezimet olabilir. Burada iki isim öne çıkıyor. Yılların parti emekçisi ve ön seçimlerden de başarıyla çıkan Diş Hekimi Ali Rıza Kaya ve Dr. Levent Köstem. Diğer ilçeleri de haftaya bırakalım... serdarkizik@cumhuriyet.com.tr USİAD İzmir Temsilcisi Bayır, ekonomik kriz nedeniyle yerli malların yeniden anımsandığını söyledi ‘Toplum hipnotize olmuş’ YUSUF ÖZKAN ¦ Baştarafı 1. Sayfa’da Yerli malların öneminin tüm yıla yayılan etkinliklerle vurgulanması gerektiğini kaydeden Bayır, krizle birlikte üretmeden tüketmenin yanlışlığının bir kez daha ortaya çıktığını söyledi. Dünyada yaşanan ekonomik kriz nedeniyle ardı ardına kepenklerin kapanmasıyla, yerli malının öneminin yeniden anımsandığını belirten Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği (USİAD) İzmir Temsilcisi Tacettin Bayır, “Üretmeden tüketen, kömürle, unla kandırılan sadaka toplumu haline getirildik. Adeta hipnotize edildik. Krizle de olsa yeniden gündeme gelen yerli malının önemi, umarım daha iyi anlaşılmıştır” dedi. Bu yıl Yerli Malı Haftası, küresel ekonomik krizin gölgesi altında, daha fazla kesim tarafından sahip çıkılarak kutlandı. Krizin, konunun önemini yeniden gündeme getirdiğini belirten USİAD İzmir Temsilcisi Bayır, “Yerli malı akıllarına kepenkler inmeye başlayınca geldi. Yıllardır ‘sanayi sitelerinde çekiç yerine tavla partilerinin sesi geliyor. Üretmeden tüketiyoruz’ demiştik. Şimdi söylediklerimiz daha iyi anlaşılıyor sanırım” diye konuştu. Türkiye’nin bu noktaya belirli aşamalardan geçerek geldiğini, önce nüfusunun yarısından fazlasının geçindiği tarım sektörünün çökertildiğini vurgulayan Bayır, “Fasulye, elma dışarıdan geliyor. Böyle bir şey olabilir mi? Bir mağazada, Belçika’dan gelmiş bahçe toprağı gördüm. Yerli hipermarketleri alan yabancılar, buralarda Tire peyniri yerine, kendi ülkesinin peynirini satıyor. Tüketici de bilerek ya da Bayır, toplumun medya aracılığıyla hipnotize edilerek yalnızca gösterileni gördüğünü belirtti. bilmeyerek bunu tüketiyor” dedi. Tarımın çökertilmesinin ardından, kredi kartları aracılığıyla yurttaşların geleceğine de ipotek konulduğunu, insanların sadece günü kurtarma telaşına düştüğüne dikkat çeken Bayır, şunları söyledi: “Biz toplum olarak adeta hipnotize edildik. Medyanın önemli bir bölümü aracılığıyla sadece gösterileni gördük, söyleneni duyduk. Büyük bir tüketim, sadaka toplumu haline getirildik. İşsizlik son 10 yılda 10 kat arttı. Böyle giderse 10 yıl sonra toplumun yüzde 30’u işsiz olacak. Bunun sonuçlarını düşünmek bile istemiyorum. Bana göre bir yerli malı seferberliği başlatılması gerekiyor. Bunu bizden sanayisi, ekonomisi çok daha güçlü ülkeler, tüm yıla yayarak yapıyor. Fransa’da gösterimdeki 10 filmden 6’sı yerli olmak zorunda. İngiltere’de ürünlerde ‘İngiltere malı iyidir’ yazıyor. Almanya’da, Japonya’da benzer örnekleri sıralamak mümkün. Bugün kriz kapıya gelince yerli malının önemi yeniden anımsandı. Yıllarca bize okullarda fındık, fıstık olarak gösterilen yerli malı, çok daha kapsamlı olarak yeniden topluma anımsatılmalı. Umarım gelişmiş ülkelerde olduğu gibi tüm yıl boyunca sürecek etkinliklerle bu konunun üzerine eğilinir.” C M Y B C MY B