23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 OCAK 2023 PAZARTESİ 6 SÖYLEŞİ MÜBADELENİN 100. YILINDA MÜBADİL AİLELERİN GÖÇ HİKÂYELERİ... Yarım kalan yaşamlar Sayacı geri u bir yolculuğun hikâyesi... saydırılmış Uzun, güç, yokluklarla, Bhastalıklarla dolu bu araba ve yolculukta acı var, ölüm var ve hep arkaya bakış var. Dört mübadil cumhurbaşkanlığı çocuğu ve mübadil torununun atalarından kalma TE’nin ebedi ve ezeli göç öyküsü hüzünlü... cumhurbaşkanı seçilmesi için tüm Ryorumlar tamam. Çünkü yarım kalmış Tüm itirazları ortadan kaldırmak herkesin hikâyesi için adalet sistemini, yargıyı tamamen birbirine benziyor. ÖZNUR kendine bağlı oluşturdu mu? Evet... Özlem bitmiyor. OĞRAŞ ÇOLAK Yargı derken tepeden tırnağa! Tepede Bıraktığı ağacına, Cumhurbaşkanlığı Hâkimler Savcılar bahçesindeki çiçeklere, yarım Kurulu iktidarın mutlak atamalarıyla kalan kahvesine, toprağına özlem oluşturuluyor. Egemen mi kurula.. Evet. Anayasa Mahkemesi’ne atamaları zaman geçtikçe daha da artıyor. çoğunlukla yapıyor mu? Evet. Yargıtay, Anneleri, babaları, nineleri, Sayıştay da denetim altında değil mi? dedeleri doğduğu büyüdüğü Evet. toprakları anlatıyor çocuklarına ya Kararları mutlak olan ve bu açıdan da torunlarına. Birinci kuşak her isterse 5 yılda bir iktidarı belirleyecek şeye rağmen daha suskun, korkulu, (Tüm muhalefet itirazlarını reddederek ikinci kuşak bu korkunun içinde sandık sonuçlarını tersine çevirecek Didim’den Girit’e bir serüven... diktatoryal sistemin unsurluğuna terfi büyümüş, üçüncü kuşak araştırıyor ettirerek kendini) en önemli kurum köklerini, buluyor ve anlatıyor, tıklım ve salgın hastalıklar... Yine Limanı’na geliyor. Sonrası “Zorlu” pozisyonunda olan Yüksek Seçim yazıyor. atladıkları bir tekneyle bu sefer de diyor Kalsifotinos ve ekliyor: Kurulu’na da seçilecekler, yine kontrol İos Adası’na gidiyorlar. Hastalıklar “Burada tanımadığı bir yere geldi, Bugün mübadelenin 100. yılında altındaki Yargıtay-Danıştay’dan geliyor ve göç koşulları nideniyle nenesi çok zorluklar çekmiş, o çocukların bizimle ailelerinin hikâyelerini mu? Evet. Yargıtay’dan YSK’ye İos Adası’nda ölüyor ve dedesi altı barınması, yemesi içmesi... Bir de bir paylaşan Aliye Yenici, Pavlos atanan üye, aaa raslantıya bak ki kadının yapıp da erkeğin yapamadığı çocukla birlikte kalıyor. 3. kuşak mübadil Papadopoulos, Aynur Tümbek ve mimiksiz Bozdağ’ın bilmem kaç önceki işler de var. Buraya geldiğinde Kostis Kalsifotinos Kalsifotinos, “O zamanın bakanlığında görevli hemşiresi değil Kostis Kalsifotinos ile sohbet ettik. buradaki halk ona yardımcı olmuş, şartlarıyla, bu adalarda ekonomik miymiş? KOSTIS Kalsifotinos, “Ben Girit’te acımışlar. O kadar çocuklu biri, önce durum feci, dedemin altı çocuğu Tüm başsavcılıklar kontrol altında, Agios Nikolaos’ta doğdum. Dedem küçük bir dükkân açtı, ondan sonra varken geçinmesi mümkün değildi. atanmıyor mu Cumhurbaşkanlığı SELANİK’TEN bir tane bakkal dükkânı açıyor. Ve Didim’deki eski adı Yeronda olan, Sonra başka bir adaya geçiyorlar ve Hâkimler Savcılar Kurulu’nca? kız kardeşlerin en büyüğü, büyük Apollon Tapınağı’nın tam yanı kısa bir müddet de burada kalıyorlar. Evet. Bu kurul, mahkemeleri dağıtmıyor abla rolüne geçmiş ve biraz da eli İZMİR’E ZORLU başında iki katlı bir evde doğdu” Burada Girit’e giden bir teknenin mu, hâkimleri başka yerlere atamıyor diyor. Bu ev günümüzde hâlâ eski tutuyormuş, onların elbiselerini kaptanını buluyor, kaptan ona diyor mu, yeni mahkemeler kurmuyor mu? görüntüsüyle ayakta. Evi restore dikmiş, işlerini yapmış. Sonra Evet. ki ‘Bu ada küçük, sen Girit’e gel’. Girit YOLCULUK! amcalarım, halalarım büyüyünce eden bir aile, orayı şimdilerde butik gayet büyük bir ada olduğundan ANNESI muhacir, Selanik’ten çalışmaya başlamış ve ekonomik otel olarak kullanıyor. Hatta otelin Al-ver gülüm sistemi ekonomik durumu daha iyi, daha zorunlu göç ile gelmişler. Gözleri durumları da yavaş yavaş düzelmiş.” sahibi Mustafa Şentürk alttaki Yani al gülüm ver gülüm bir RTE büyük fırsatlar var” diyor. parlıyor; “Benim nenem Atatürk’ün ilk odayı da Türk-Yunan dostluk Bir akarsu gibi herkes giderken sistemi tepeden tırnağa işlemiyor mu? Ve bunun üzerine Kalsifotinos komşusuymuş” diyor. Durumlar evi yapmış. Yıllar sonra atalarının Kalsifotinos ailesinin kalması da O zaman sonuçlar sistem dışındakiler ailesinin Girit yolculuğu başlıyor. bozulunca gelmek zorunda olmazdı. Fakat dedesinin abisi yaşadığı evi görmek için Didim’e için “yandı gülüm keten helva”. Teknede çuvalların arasında dedesi, kalmışlar. Babası ise Lozan mübadili, yaşlı olduğundan “Ben böyle bir giden Kalsifotinos, dedesinin ve altı RTE tüm öncelikle siyasal hukuk- Girit Adası’nın Agios Nikolaos 1923’te 13 yaşındayken başlamış göç yolculuğa çıkarsam ölürüm” yargı yorumlarını bağlayarak kendi çocuğunun yer aldığı bir fotoğrafı yolculuğu. hediye ediyor. Bugün o fotoğraf demiş ve o kalmış. Onun adı içinde, dışa ve dış yorumlara kapalı, Aynur Tümbek ikinci kuşak tüm gerçeklerin orada belirlendiği Türk-Yunan dostluk odasında da Kostantinos’muş. Kostis mübadil. Birinci kuşak çoktan göçüp Kalsifotinos, bir ailenin bir sistemi başarıyla, bir biri ardına duruyor çünkü fotoğraf vaktiyle o gerçekleştirdi... gitti. Gülcemal vapuruyla başlayan yeni üçüncü çocuğu olunca, diğer odada çekilmiş. O kadar ter döktü, karşılığı bir hayata ilk adım. Tümbek, “Babam, dedenin adını koymuşlar. Kalsifotinos’un ailesi, cumhurbaşkanlığı olmasın mı? babasını hiç hatırlamıyor. Bulgar söylentilerden korkmuş ve bir Dedesi geride kalan kardeşinin Ne diyormuş anayasa? Bir kişi, çeteleri pusu kurup öldürmüşler. Türkler tekneyle Santos Adası’na gitmiş adının konmasını istemiş. (yani herhangi bir Türkiye Cumhuriyeti Kalsifotinos ailesinin yaşadığı Yunandan çekmemiş Bulgarlardan fakat orada gördükleri manzara Çünkü ağabeyinden bir daha ev bugün hâlâ ayakta... vatandaşı) ülkede sadece 2 kez çektiği kadar. Çiftlikleri basar daha korkutucuymuş, ada tıklım haber alamamışlar. cumhurbaşkanı seçilir. yağmalar, kötülükler yapar insanları Ama hayır, kapalı siyasal-yargı-adalet öldürürlermiş. Babamın sistemi içinde üçüncü kez de seçilir. annesi ise beş Biz kronometreyi sıfıra indirdik yeni yaşındayken hastalanıp anayasa ile kardeşim. ölmüş. Küçük yaşta ATATÜRK İLE TANIŞMA Pire başlamış babamın Her şey sıfırdan yeniden yarım kalmışlığı. GÖZLERI doluyor ama sohbet Hatta Atatürk’ü Bornova’da Limanı! Kilometre sıfırlama, bir araba Neneleri, teyze, üç devam ediyor. Babasının tanıma imkânı olmuş. Askerlik sahtekârlığı değil midir? Bilen bilir. kadın ve bir dayıları hatırladıkça çok üzüldüğünü yapıyormuş, aynı zamanda 3. kuşak 500 km yapmış arabayı, sayacı geriye ama orada yaşamaya devam oranın kantinini işletiyormuş, PAVLOS en son başlarında mübadil saydırarak mesela 100 bin km’ye edemeyeceklerini de dile çok iyi yemek yaparmış babam. Papadopoulos, büyük erkek olmadığı Pavlos indirebiliyorsunuz. getirdiğini söylüyor. Tümbek, Atatürk yanında kalabalık ile için köy imamıyla Papadopoulos dedesinin adını Böylece müşteriye “az kullanılmış “Orada yaşamaları çok zordu, gelmiş. Demiş ki ‘Ne emredersiz bir piyeste. çıkıyorlar Gülcemal taşıyor. Dedesinin aracı” rahatça pahalıya satıyorsunuz. rahat vermiyorlardı. Çünkü paşam?’, Atatürk demiş ki ‘Kuru vapuruna binmek takma adı ise Cumhurbaşkanlığını yeterinde yaşam şartları bozulmuştu. fasulye, evladım’. Bunu defalarca için yola. Vapur önce “Deli Pavlos”muş. Girit’te kullanmış RTE ve adamları, teşbihte O mübadele, Lozan olması anlatır, anlatırken de gözleri Urla’ya gidiyor. Urla’yı yaşayan Papadopoulos, gazeteci hata olmaz, benzer şekilde kilometreyi gerekiyordu. Çok büyük bir parlardı. Babamdan mutlu yoktu beğenmiyorlar. Babam 2. kuşak mübadil ve tiyatro oyuncusu. Annesi geriye sayıyorlar: Bir kez yaptı Atatürk sevgisi vardı babamın. o an” diyor. Nurdan Tümbek anlatırdı: ‘Aynur, şöyle tarafından üçüncü kuşak mübadil cumhurbaşkanlığı, hakkını yedirmeyiz... dutluktu, böyle kestane, olan Papadopoulos’un ailesi Müşteri farkında, inceletiyor ceviz ağaçları vardı, bir dört sene tahmin ediyorum alalım çünkü Karaburun’da istikbal yok, Gümüşhane’den Pire’ye sonra ise uzmanlara, yooo bu 2200 kilometre çiftliğimizden sular akardı...’ Ben orada kalmışlar. Benim babam o zamanın şartları tabii, şimdi turistik... Kuzey Yunanistan’a göçmüş. yapmış, yüz değil. gidip gördüm, sanayi şehri, Nausa, memlekette sabahtan öğlene kadar Fakat şöyle bir kanun var, erkek çocuğu Papadopoulos’a göç yolculuğunu Mahkemelik oluyorsun. Mahkeme Türkçe adı ‘Ağustos’ derlermiş. Kuzey Türk okulunda okumuş, öğleden sonra oradan çıkamaz, orada kök salması soruyorum, buruk bir heyecanla karar veriyor, hayır 100 km yaptı, karar Selanik... Anlatırdı babacığım. Biz de Rum okulunda okumuş. Çok güzel gerekiyormuş. Babamı kaçırmaları anlatıyor: “Ailem Gümüşhane’den kesin. masal gibi dinlerdik. Sonra son durak Rumca konuşurdu babam. Ben 100’e gerekiyor. O zaman karayolu yok, küçük Karadeniz sahiline iniyor. Orada Ayol, belediye meclislerinin kararıyla Karaburun’a geliyorlar. Yayla köyü, kadar İngilizce sayamam ama Rumca motorlar var. Bindiriyorlar gemiye, gemiler varmış, onlara binmişler kent içinden geçen fay hattının 50 km mera, otlak yüksekti. Orada hayvancılık sayarım. Sonra büyük nenelerinin de oradaki askere, jandarmaya ‘Oğlum, ama para yok. Onlar da para şehir dışına çıkarılması gibi. var, hâlâ orada keçi kırma günleri kocası ölmüş, teyze genç kız, çocuk bu çocuğun ne annesi var ne babası, olmayınca nişan yüzüklerini para olur, yaylayı vermişler. Tabii orası da Hayat boyu yapalım yok. Nene başlarında sonra nene de hem öksüz hem yetim, bunu görme’ yerine vermiş. Bir de gemide tatsız Rumeli köyüymüş, şarapçılık, üzüm Bu bakışa göre, mesela RTE ve ölüyor, kalıyor iki kardeş. Diyorlar, diyor. Asker, ‘Tamam teyze üzülme’ bir olay yaşanmış. Dört kardeşi var. Bunlar Müslüman, şarapçılık falan adamları anayasanın ilgili maddesini ‘Biz burada yapamayacağız’. Babamın deyip kaputunu üstüne atıyor. Sonra vardı annemin, biri yolculukta bilmiyorlar. Bir müddet hayvan alıp durmadan değiştirerek, “kilometreyi büyük teyzesi Fethiye teyze, Bornovaya Bornova’ya gelip orada bir hayat hastalanıyor ve mecburen onu sattılar, öyle geçinmeye çalıştılar. Fakat sıfırlayabilir” ve RTE’nin ebedi ve ezeli gidelim, İzmir’e gidelim, oradan ev kuruyorlar” diyor. denize atıyorlar. Bu acı olay hiç cumhurbaşkanı seçilmesini sağlayabilir. unutulmadı bizim evde. Her Zaten, eğer Meclis’te çoğunluğu zaman anlatılır, hüzünlenirdik... sağlarlarsa önümüzdeki dönem Sonra ortam karışık, zor şartlar milletvekillerine seçim kararı aldırarak, ‘Serez ovası, altın yuvası’ altında Pire Limanı’na varmışlar. “dördüncü kez” cumhurbaşkanı Benim dedemin kardeşleri pek seçilebilir. ALIYE Yenici, ikinci kuşak mübadil. Göç Çınar Mahallesi’nde oturmuşlar. serüven sevmezdi. Onun için Sonra gelsin beşinci altıncı kez... yolculuğunu, annesinin anlattıklarını Anlatırdı annem ‘Bahçemiz çok Pire’ye yerleşmişler. Ama dedem Neyse ki bu seçim imkânsızı isteme, kaleme almak, onları kaydetmek güzeldi, meyvelik, nar ağaçları, daha kuzeye doğru Yunanistan’ın imkânsızı seçtirme son girişimi olacak. istemiş ama olmamış. Yenici “En yaşlı üzüm bağları ve çok bereketli Makedonya kısmına gidiyor. Kaybetseler bile cumhurbaşkanlığı benim şu anda ailede. Hepsi öldüler topraklarımız vardı, biz orayı Mübadil kızı Edessa, eski adı Vodina olan şehre 2. kuşak Mübadil hukuk sistemi var. Eğer bu sistem, zaten ben en küçükleriydim. Annem çok sevmiştik’ diye. Edirne’ye Aliye Yenici Zehra Kirişçiler yerleşmişler. 24 dönümlük bir arazi gözü kara, yarın geleceğini hiçe sayarak babam Serez’den geldikten sonra, biz geldiklerinde çok zorlandılar. veriyorlar. Ondan sonra tarımla yürürse sadece ülkem için değil, tüm Yunanistan’da, yani o bölgeye, bir beş kardeşiz, en büyük abim orada Tabii ki doğdukları yer vatan, o zaman uğraşıyor, küçük bir otel işletiyor, ucube sistem ve yasadışına düşenler Yunanlar, bir Bulgarlar hâkim olurmuş doğmuştu. Serez’den altı aylık bebek Türk topraklarıydı oralar da! Yani Türk hayatı böyle devam ediyor” diyor. için yandı gülüm keten helva olur. yaşantıya. Türkler azınlıkta! Bulgar olarak geliyor, Edirne’ye yerleşiyorlar” hâkimiyeti altında öyle ezilen, itilen, askerleri bakıyor, dayımın ayağında diyor. kakılan bir toplum değilmiş” diyor. çok güzel botlar var. O zaman potin Zorlu ve yeni bir hayat başlıyor diyor derlerdi botlara... ‘Çıkar onları ver bize’ Yenici, “Vatan değiştirmek, yer yurt Unutulmayan hikâye diyorlar. Dayım vermiyor ve onları yere değiştirmek çok zor. Çileli bir hayat Uzun bir sessizlik oluyor, “İyi misiniz” Atatürk heykelinin seriyor. Koşarak eve geliyor ve saklayın çekiyorlar orada ve geldikten sonra diye soruyorum. Kolay değil geçmişe beni diyor. Annemin anlattığına göre da. Tabii Cumhuriyetin ilk yılları biraz dönmek özlem var, hasret var, en bakımsızlığı tepki çekti odalarının birinde bir gömme dolap sancılı oluyor. Alışmak, yerleşmek, sevdiklerimiz gitti mi? Dokunamamak, varmış içine bardak ve fincanlarını çocuk yetiştirmek ve derken babam koklayamamak, duyamamak, SAMSUN’DA Türk-Yunan Nüfus koyarlarmış. Fakat bu küçük dolabın ölüyor. Babam öldükten sonra, ben görememek var. Bir şey hatırladığını Mübadelesi Antlaşması’nın 100. arkası küçük bir odaya açılıyormuş, gizli ilkokula daha yeni başlamıştım” diye anlıyorum söz sizde Aliye Hanım yıldönümü anısına Kurtuluş Yolu bir oda! İçinde bir kişinin sığacağı kadar. anlatıyor. diyorum: “Dayımın yaşadığı bir olay Tütün Iskelesi’nde “Karanfil Töreni Hemen dayımı oraya saklıyorlar. Ve o Annesinin anlattıklarını dün gibi geldi aklıma. Annemler dört kardeşmiş, düzenlendi. Tütün Iskelesi’ndeki” gece bütün evler aranıyor, taranıyor, hatırlıyor Yenici, “Annem, canım iki abisi var. Bir de ablası! Benim büyük Atatürk ve silah arkadaşlarının her taraf didik didik ediliyor. Bulgar Büyükşehir Belediyesi’nin bu yıl gerekli derdi ki; ‘Serez ovası, altın yuvası’ dayım bir gün alışverişe çıkıyor. Gidiyor heykellerinin kuş pislikleri altında çetecileri bulamıyorlar dayımı. Dayım temizliği gerçekleştirmediğini belirten bunu kaydedin lütfen! O kadar bir bakkal dükkânına bir şeyler alırken olduğu görüldü. Mübadiller, Karanfil bir kaç gün sonra çıkıyor meydana, bu mübadiller, belediye yönetimine tepki bereketliymiş ki toprakları... Annem iki asker yanına yaklaşıyorlar. Ama Töreni için bir ay önce başvuru hikâye ailemizde çok anlatılırdı.” gösterdi. l CEMIL CIĞERIM/SAMSUN ve babam ailesiyle Serez’in Leylekli bunlar Bulgar askeri! O zamanlar yaptıklarını belirtti. Samsun
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle