04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR 13 8 MAYIS 2021 CUMARTESİ 110 yaşında Hababam Sınıfı’nın babası, yazar, eğitimci, Rıfat Ilgaz “Bugün yaşasa yine istenmezdi Baskılarla Rıfat Ilgaz” diyen ve memleketi Cide’deki son yıllarının yakın tanığı olan Süleyman Salcı anlattı: “Evinin karşısına kurşunlanacaksın diye afiş asmışlardı. Tüfeğimi eve İlhan Selçuk ile çalıştı bıraktım, elini bile sürmedi.” n Mehmet Rıfat Ilgaz, doğum gününde çeşitli etkingeçen bir ömür liklerleanılıyor.Öncelikle kimdi, öğretmen ve edebiyatçı Rıfat Ilgaz? Usta 1911’de Kastamonu’da, sahil kasabası Cide’de dünyaya geldi. Yatılı olarak Muallim Mektebi’ni biArdından sayısız eserler bırakan Rıfat Ilgaz, ülkenin karanlık günlerinde bir nebze ışık olan tirdi. Gazi Eğitim Enstitüsü’nde edebiyat öğreniminden sonra altı yıl Ak1961 Anayasası ile kendi adı ile eserçakoca, Gerede, lerini yayımlama özgürlüğüne kavuGümüşova’da ilkoşur. 1970’te Basın Şeref Kartı’nı alır, kul öğretmeni olarak KONUK YAZAR 1974’te emekli olur, doğduğu yere sanki inziva gibi Cide’nin masum Süleyman Salcı Rıfat Ilgaz ile birlikte. çalışır. Derin hastalık diye bilinir, zatürree teşhisi ile ValideEMEL kıyılarına sığınır ama bağ Sanatoryumu’nda SEÇEN bırakmazlar ustayı; 12 yattıktan sonra yol arkadaşlıEylül 1980’de gözaltına alınır. Sürgünler, dergi kapama ve açmaları ile geçen ömründe aydın çizgisi ile var olmaya çalışan Rıfat Ilgaz’ın son dönemlerinin en yakın şahidi Süleyman Salcı, namı diğer Minibüscü “Ya ezenden yana olacaksın ya da ezilenden! Bu işin az şekerlisi, çok şekerlisi olmaz!” ğı yapacakları Aziz Nesin, Sabahattin Ali ile Marko Paşa’da, Turhan ve İlhan Selçuk ile de Dolmuş dergisinde çalışır, ardından halkın en çok bildiği eseri Hababam Sınıfı gelir. Süleyman’la bu günleri konuştuk. n Sizi tanıyalım. Usta ile yakınlı malara kızardı. Hele hele okumamış renci ve öğretmenlerle yakın ilişki döndük, 1984 Ağustos ayına kadar buğınız nasıl başlıyor? ama parası olup da konuşana hiç ta si vardı. 1981 yılı mayıs sonu, Türk rada kaldı. 1950 Cide doğumluyum, Rıfat Ho hammül edemezdi. çe öğretmeni öğrencilere ödev verin 1992 Devrek Baston Festivali’ne ca ile tanışmamız ve dostluğumuz, or n “Bugün yaşasa yine istenmezdi yor, Rıfat Hoca’dan öğrenmeleri için, geliyor ve hastalanıyor. tak dostlar vesilesiyle oldu. O zaman Rıfat Ilgaz” diyorsunuz, neden? fakat polis hem öğrencileri hem ev 17 gün kaldı otelde, hep kimseye 4. katta oturuyor, odunu, kömürü taşı Cide’nin en büyük milliyetçisi der sahibini, öğretmenleri sorguya aldı. yük olmak istemezdi. Ben yokken Rıması zor oluyordu, yardım ediyor, ga dim kendisine. Defne yaprağı esan Rıfat Hoca ve öğretmenler ayrı yer fat Hoca’yı gezdireceğiz diye üşütmüşzetesini alıyordum. Tüberküloz olduğu sı için mücadele etti. Ama doğa değişi de gözleri bağlıydı, boş atıp dolu tut ler, gece boyu başında bekledim ateşi için yoruluyordu, eli ayağı olmuştum. yor, inşaatlar çoğalıyor, cikcik dediği turmak istiyorlardı. Rıfat Ilgaz ciğer düşsün diye. Sonra oğlu Aydın Bey alNabzını dinlerdim, on kere atıyorsa ta miz midyeler zamansız toplanıyor, oy lerinden rahatsız olduğu için Ballı mıştı zaten, berbat bir seneydi, Mummam, ondan aşağı ise iyi değildir, der sa denizde filtre görevi görürler. Elbet dağ Sanatoryumu’na götürüldü; beni cu, Madımak, arkadaşlarını sayıklaya di. Kendi kendinin doktoruydu, ate te hepsine bir ayar çekecekti, tabii ki ve çocukları sabaha karşı bıraktılar. sayıklaya vefat etti. şini kendi yöntemleri ile düşürürdü. istemezlerdi. Mustafa Ekmekçi o zaman “Hababam n Hastane odasında, vefatına kaİlaç kullanmayı sevmezdi. Midesi için n Emekli olup memleketine yer sınıfı gözaltında” diye Cumhuriyet’te dar yanındaydınız. Söylemek istedipatates haşlama, sağlamken rakı, has leşiyor ama rahat bırakmıyorlar, yazdı. Beni, Rıfat Ilgaz’ı kimler ziya ği var mıydı? ta iken cep kanyağı içerdi. Banka mü evinin karşısına evinin kurşunla ret ediyor diye çok sıkıştırdılar; ben Sabahattin Ali’den hep övgü ile bahdürüne kâğıt yazardı, maaşını çeker nacağına dair afiş asılıyor. Neler de hâkim, doktor, öğretmen, öğrenci setti, severdi. Aziz Nesin’e biraz kızdim; “Dursun sende derdi, ama yaz, yaşanmıştı? deyince “Onlar bildiklerimiz, sen bil gınlığı vardı ama kitaplarını muborçlu muyum, alacaklı mıyım, dikkat Ben de güvenlik olsun diye getir mediklerimizi söyle” dediler. hakkak oku demişti. Hayatı boyunet” derdi. ‘Parayla işi yoktu’ dim tüfeğimi bıraktım, baktım elini bile sürmemiş; zaten soğuk dışında kapısı her zaman açıktı. ‘Madımak’a dayanamadı’ ca direngen duruşu ile var olmuş biri olan Rıfat Ilgaz’ın yüreği Sivas katn Sonra koptunuz mu? liamı/Madımak sonrası dayanamamış, n Nasıl bir kişilikti, zor muydu? n Okullardan gençler ziyaretine Cide’den ayrıldı, ta ki 1983 Eylül’de “Dünya insanlık tarihinde hiçbir zaPara pulla işi olmazdı, evinde son gelirmiş. İlişkileri nasıldı? Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde man düşünürler, yazarlar, aydınlar bir derece mütevazıydı ama dışarı çıktıCide Lisesi’ne bizzat uygulamaimza gününün Karabük’te olacağını binaya toplanıp üzerlerine benzin döğında, kahvede ya da lokantada tartış lı olarak katkıda bulundu, bütün öğ görünce yanına gittim. Oradan birlikte külmedi. Bu bizim ayıbımız” demişti. Güncel sanatta ‘Video Sanatı’na bakış Nilüfer Belediyesi kültürsanat etkinlikleri kapsamında düzenlenen “Etüt: Güncel Sanata Doğru İlk Adımlar” programına katılan Yekhan Pınarlıgil, video sanatının tarihsel geçmişi ve öncü isimlerin çalışmalarından örnekler paylaştı. “Video Sanatı” başlığıyla Murat Alat’ın programlaması ile yapılan çevrimiçi etkinlikte Pınarlıgil, kapsamlı bilgiler verirken öncü çalışmalardan örnekler de sundu. Video sanatının tarihsel gelişimi ve öncü isimlerin çalışmalarına da değinen Yekhan Pınarlıgil, “Etiennne Jules Marey, Edward Muybridge, Chris Burden, Bill Wiola gibi isimler video sanatının gelişimi adına öncü çalışmalar ortaya koymuştur” diye konuştu. Luciano ve Lil Zey işbirliği... Daha önce Ezhel ile “Devam” isimli şarkıda işbirliği yapan Alman hiphop yıldızı Luciano, şimdi de Lil Zey ile birlikte “Aqua” isimli parçaya imza attı. Şarkı; mistik seslerin, “modern drill” ritimleriyle titreşimlerin ve Lil Zey ile Luciano tarafından yazılan sözlerin bir araya gelmesiyle oluşuyor. Şarkının İstanbul’da çekilen müzik videosu da yayımlandı. Demirci’nin mizah romanından yeni baskı Türk müzelerinin gurur gecesi Odunpazarı Modern Müze Troya Müzesi Avrupa Konseyi’nin himayesinde Avrupa Müze Forumu (EMF) tarafından her yıl verilen en uzun soluklu ve en saygın müzecilik ödülleri olan “Avrupa Yılın Müzesi Ödülleri” önceki gün sahiplerini buldu. Troya Müzesi, 2021 Yılı Avrupa Yılın Müzesi Özel Ödülü’nün sahibi oldu. Troya Müzesi’nin hemen ardından aynı kategoride “2021 Yılı Avrupa Yılın Müzesi Özel Ödülü”nü Odunpazarı Modern Müzesi kazandı. Bayburt Kenan Yavuz Etnografya Müzesi de aynı yarışmada “2021 Silletto Ödülü”nü aldı. Bayburt Kenan Yavuz Etnografya Müzesi Uçer’den Anneler Günü’ne özel... Ödüllü oyuncu Selen Uçer, Anneler Günü’ne özel bir şarkı yorumlayıp ünlü anne ve kızların yer aldığı bir klip çekti. Zuhal Olcay’ın seslendirdiği, Vedat Sakman’ın “Gecenin Öteki Yüzü” şarkısını yeniden yorumlayan Uçer’in şarkısı Sony Music Türkiye etiketiyle dün dijital platformlarda yerini aldı. Tam kapanmada konserler evinizde Zorlu PSM’nin pandemi başından bu yana 200’den fazla çevrimiçi yayında, 36 milyon görüntülenmeye ulaşan ve 10 milyon saat sanatseverlerle buluşan “#PSMyleKal” etkinlikleri, tam kapanma döneminde de devam ediyor. PSM Online dijital platform konserleri 719 Mayıs tarihleri arasında herkes için ücretsiz olacak. PSM’nin YouTube programları ise yeni bölümleriyle sanatseverlerle buluşmayı sürdürecek. Program şöyle: Sedef Sebüktekin / 11 Mayıs 11 Haziran, Deniz Tekin / 12 Mayıs 12 Haziran, Selen Beytekin Project / 7 31 Mayıs, Kerem Görsev Trio & Sedef Erçetin Chamber Jazz / 7 31 Mayıs, Ozan Musluoğlu Quintet / 7 31 Mayıs, Yaşar / 7 17 Mayıs, Aysun & Ali Kocatepe “İlkyaz Şarkıları” / 8 Mayıs 8 Haziran, Ayhan Sicimoğlu & Latin All Stars / 10 Mayıs 10 Haziran, Jay Jay Johanson / 10 Mayıs 21.00 17 Mayıs 23.59, Olafur Arnalds / 19 Mayıs 21.00 31 Mayıs 23.59. Mayıstı... Yakın tarihimizin önemli mücadele belleği TÜSTAV, Komintern Arşivi’nden Nâzım Hikmet’in, işçilerin sanayi bölgelerinden, kenar mahallelerden şehir merkezine yürüyüşünü anlattığı İstanbul’da 1 Mayıs adlı şiirini geçen yıl gün ışığına çıkarmıştı. Banu İşlet’in eski yazıdan günümüz abecesine aktardığı, Nâzım Hikmet’in “Geçtik köprüden/ Geliyoruz:/ Yol ver bize Caddei Kebir!” dizelerinin yer aldığı şiiri, DİSK’in isteğiyle 68’li, 78’li delikanlıların çocukları olan, yıllardır daha güzel bir dünya için şarkılar söyleyen iki müzisyen Güneş Demir’le Ozan Çoban besteledi. Bugün 1 Mayıs klibi (Haz. Nazım Soylu) DİSK’in sosyal medya kanallarında yayımlanıyor. İki genç müzisyen “Büyük insanlık hiçbir yere gitmedi, her yerde ve her şeyde bizimle. Yeter ki kendi gücünü hatırlasın, yeter ki gücünün farkına varsın. Nâzım’ın cesareti ve inancı hepimize yol göstersin” diyen Ozan Çoban, hissettiği aydınlanma umudunu, coşkusunu şarkıya yansıtmaya çalıştıklarını söylüyor. Ülkemizdeki “Toplumsal ve sınıfsal meselelere değinen şarkı ve marş geleneklerinin hepsinden faydalanmaya çalıştık” diyen Güneş Demir, “İlk nüveleri 60’larda ortaya çıkan ve günümüze kadar devam eden” Ruhi Su, Fikret Kızılok, Selda, Timur Selçuk, Cem Karaca, Zülfü Livaneli, Sarper Özsan, Grup Yorum, Ahmet Kaya’nın müziğinden, “Anadolurock geleneğinin birikiminden” yararlandıklarını, beslendiklerini, onların coşkusuna yaslandıklarını söylüyor. Komintern belgelerine, sonra TÜSTAV’a ulaşan yapıtın DİSK’le kucaklaşıp bestecilere, “şiirin müzikle buluşturulması”na alkış: “Bugün toz kondurmuyoruz keyfimize!/ Bugün ‘Mayıs Bir’!/ Bir Mayıs’ta İstanbul/ Bizim olmuş gibidir!” Basın belada, başımız belada 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü için Türkiye Gazeteciler Sendikası, basınbelada etiketiyle gazetecilerin sorunlarına dikkat çekti. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Basın Konseyi’nin bildirisinde “Medya kuruluşlarının yüzde 90’ının iktidarın denetimi altında olduğu, 12 bin gazetecinin işsiz bırakıldığı, yazdıkları ve düşünceleri nedeniyle haklarında binlerce dava açıldığı, 43 gazetecinin hapishanede olduğu Türkiye’de özgür bir basından söz edemiyoruz” denirken Çağdaş Gazeteciler Derneği, DİSK Basınİş, basın özgürlüğüne yönelik her türlü baskıya karşı ortak tutum alınması gerektiğini söyledi. Noam Chomsky, “Boğucu hâkimiyet genişledikçe özgürlükler kısıtlanıyor” dedi. 6 Mayıs’ın 49. yılındayız Mayıs’tı, açıyordu ilkyazın çiçekleri/ Üç dağı devirdiler dumanlı Ankara’da demiştim Mamak’ta yazdığım şiirde. Hıdrellez’di, üç dağ, üç öncü gençti: Deniz, Yusuf, Hüseyin. 68’in yaşarken efsaneleşen devrimcisi Deniz Gezmiş’in idam edilmesinden sonra babasına teslim edilen eşyalarının arasında, el yazısıyla yazdığı bir şiir vardı (Cumhuriyet, 11 Mayıs 2014): “Yenilmişsem/ Elim kolum bağlı/ Boynumda yağlı ip/ Gelip dayanmışsam darağacına./ Dudaklarımda yarın/ Gözlerim yarınlarda/ Unutmak mı gerek seni?/ Kapılar kapalı/ Tutulmuşsa gece/ Kapkara yollar/ Sıcacık bir sevgi/ Sunmayacak mıyım insanlara?/ Bakmayacak mıyım yarınlara/ Seslenmeyecek miyim/ İnsanlara?” Cumhuriyet 97 yaşında Yunus Nadi’nin Mustafa Kemal’le yaptığı röportajla yayına başlayan Cumhuriyet’in doğum gününün (7 Mayıs) sevincini okurlarımızla paylaşmanın kıvancını yaşıyorum. 97 yaşında bir genç olan Cumhuriyet’i, “Özel gazete” diye niteleyen Aykut Küçükkaya, bağımsızlık ve laiklik temelinden koparılmak istenen Cumhuriyetimize sahip çıkma bilinci ve sorumluluğuyla “Tehlikenin farkındayız” dedi kararlılığımızı pekiştirerek. H Yarın Anneler Günü. Kutlu olsun. Mizah, çocuk ve gençlik edebiyatına 43 yıldır yoğun emekler veren mizah yazarıkarikatürcüşairgazeteci Cihan Demirci’nin “CiddenDarp bir roman” olarak nitelediği kara mizah romanı “ZombilirKişi”, Yağmur Yayın Grubu’nun Mizah Postası Yayınları’ndan 3. basımına ulaştı. Bugüne dek 54 kitabı yayımlanan Demirci, bu romanını “Yaşarken yapılan bir otopsinin romanı” olarak tanımlıyor ve kısaca şöyle özetliyor: “Zombiler öldükten sonra dirilen yaratıklar ama ‘ZombilirKişi’ler onlardan da beter zira ‘ZombilirKişi’ler yaşarken de ölü halde yaşıyorlar ve bu roman ünlü bir dizi senaristiköşe yazarı olan Fani Ölümlüoğlu’nun şahsında tüm ‘ZombilirKişi’leri anlatıyor!..” [email protected] Handan Kara ‘Sonbahar Rüzgârları / Yeşilçam Şarkıları’ (Z Kalan) Turhan Alıcı ‘Bahar Gelsin’ (Kalan Müzik) Altmışlarda radyo, yetmişlerde gazino ve sinema günlerinin özdeş seslerinden biri olan Handan Kara ile yapımcı (Kalan Müzik’in sahibi Hasan Saltık’ın eşi) Nilüfer Saltık, 2007 yılında Yeşilçam Şarkıları serisi hazırlanırken tanışmıştı. Bu konseptte bir albümünün çıkmasını Handan Hanım çok istemiş, ancak telif sorunları nedeniyle bu arzusu bir türlü yerine gelememişti. Zaman içinde sorunlar aşıldı ve albüm nihayet çıktı, ama Handan Hanım bu albümü göremedi, 2017 yılında 78 yaşındayken vefat etmişti. Handan Kara’nın 45’liklerinden “Sonbahar Rüzgârları” başlığı altında derlenen 16 şarkılık albümü bizi yetmişli yılların ilk yarısına, Türkan Şoray’lı, Filiz Akın’lı, Hülya Koçyiğit’li filmlerin naif aşklarıyla bezeli dünyasına götürüyor. Plak ve CD formatındaki bu albüm, sadece 14 yıllık vasiyeti yerine getirmiyor, aynı zamanda bir yandan yetmişlerde gençliğini yaşamış kuşağın hafızasını tazeliyor, öte yandan yeni kuşaklara şimdi başkalarınca bol bol çarpıtılan eski günleri anlatıyor. Filmlerdeki şarkılarının hikâyesi kısmen Belkıs Özener’e benzeyen Handan Kara, pop tarihimizde yeniden keşfedilmeyi en fazla hak eden isimlerden bir tanesi. Yeşilçam Şarkıları serisinin altıncı albümü yanı sıra bu işi de üstleniyor. Ozan geleneğimiz konusunda Turhan Alıcı gerçek bir kaynak kişi. Yıllardan beri Anadolu’nun ücra köşelerinden topladığı türküleri, dizeleri derleyen, müziklendiren sözlü kültürü kayıt altına almaya çalışan gerçek bir folklor emekçisi. Mamafih topladıklarını bir türlü paylaşmamış Alıcı, bunun yerine sağa sola vererek kendini geri plana atmış bir gönül insanı. Nihayetinde kadim dostu Ender Balkır’ın telkinleri sonuç vermiş, Hasan Saltık’ın da elinden tutup stüdyoya sokmasıyla Alıcı’nın çıkınındakiler bir albüme dönüşmüş. Rumeli’den Erzurum’a, Malatya’dan Giresun’a; (yedisinin müzikleri kendisine ait) Alıcı’nın 11 parçadan oluşan repertuvarının düzenlemelerini gitarcı Önder Meral yapmış. Bağlama ve yaylı tanburu Sezgin Yaman, vurmalıları Yaşar Erdoğan, bası Bülent Bayrak, kavalzurnayı Serkan Yıldırım, duduku Emre Sınanmış çalmış. Anadolu’nun emsalsiz kültür hazinesini ve benzersiz seslerini popüler kültüre meze yapanlardan sıkıldıysanız, sefasını sürmeyi aklından geçirmeden peşinden koştuğu tutkularının her türlü cefasını çekmiş Turhan Alıcı’da bulacağınız çok şey var. Hedefi köklere zarar vermeden, dünü koruyarak, bugünü yansıtmak olan, sade, samimi ve sıcacık bir albüm “Bahar Gelsin”.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle