07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR 13 10 NİSAN 2021 CUMARTESİ ysaanşıantdçıaPsearnaatMiküozneusi’onldaen Babası Atatürk’ün sınıf arkadaşı, annesi İzmirli bir Rum... Beyrutlu 91ressam, şair, yazar Etel Adnan’ın “İmkânsız Eve Dönüş” sergisi açıldı. Günah keçisi Adını, yakalanıp kanatları boyanan bir kuşun bırakıldıktan sonra sürüsüne karışmak isteyince, diğerleri tarafından artık farklı olduğu için kıskanılarak dışlanmasından ve öldürülmePera Müzesi, yaşamını Paris’te sürdüren, kökleri İzmir ve Beyrut’a uzanan, 20. yüzyılın en üretken, çok yönlü sanatçılarından birini ressam, şair, yazar Etel Adnan’ı ağırlıyor. Eserleri hem Batı’nın hem Doğu’nun sinden alan Boyalı Kuş (Jerzy Kosinski) adlı roman 1970’lerin başında çok okunmuştu. II. Dünya Savaşı sırasında ailesinin Nazilere teslim etmektense kimsesizliğe terk ettiği bir çocuğun işgal altındaki Polonya’da karşılaştığı canavarlaşmış önde gelen müze ve galerilerinde serinsanları, tanık olduğu korkunçlukları, KONUK YAZAR gilenen 96 yaşındaki Etel Adnan, Türkiye’de tüm dönemlerini kapsayan ilk yaşadığı dehşeti irkilerek okuduğumuz Boyalı Kuş, 2019’da filme de alındı. Boyalı Kuş’u okurken ayrıntılarıyGİLA sergisi için kaleme aldığı BENMAYOR mektupta bakın ne diyor? “Türkiye hep günlük hayatımın arka planında idi. Çocukken Türkçe ve Fransızca konuşuyordum. Daha sonra okulum nedeniyle Fransızca baskın çıktı. Kendimizi çoğu zaman bir Osmanlı ailesi olarak görürdük; zira babam Harbiye’den kurmay subay olarak mezun olmuştu ve Mustafa Kemal’in sınıf arkadaşıydı. Babamı bir tek Atatürk öldüğünde ağlarken görmüştüm.” Sanatçının babası Birinci Dünya Savaşı’ndan önce İzmir’e garnizon komutanı olarak atanmış ve orada tanıştığı İzmirli genç bir Rum kadınla evlenmiş. 1922’de İzmir yangınından sonra Beyrut’a göç eden çift, hayatları boyunca İzmir özlemi çekmiş. Beyrut’ta 1925 yılında Müslüman baba ile Hıristiyan anneden, çok dinArkasından gelen şehirler Adnan’ın bu sözleri bana Kavafis’in “Şehir” şiirindeki o meşhur dizeleri hatırlatıyor: “Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın. Bu şehir arkandan gelecektir.” Önce İzmir, sonra Beyrut Etel Adnan’ın arkasından gelen, kimliğini, şiirini, resmini şekillendiren şehirler kuşkusuz. Aynen göç, sürgün, iltica kavramlaLübnan iç savaşının başlamasından (1975) üç yıl önce Lübnan’a, kendi deyişiyle “sürgünden sürgüne” dönüyor. Gazeteci olarak çalıştığı Beyrut’ta ilk kişisel sergisini açıyor. Memleketinde iç savaş sürerken yeniden “gönüllü sürgüne” Kaliforniya’ya dönüyor. Hayatını Kaliforniya, Paris, Beyrut üçgeninde sürdürüyor. Londra’daki Etel Adnan’ın kilim çalışmasının (üstte) adı Nisan. Sergide sanatçının yağlıboya işleri (solda) dahil, 60 yıllık çalışmaları yer alıyor. Ada’nın dediği gibi, sanatçının tüm eserleri şiir niteliğinde. Serhan Ada “Etel Adnan hem şair, hem yazar, hem halı desinatörü, hem ressam ve bu yönlerinden yalnızca biriyle anlatılamaz” derken az bile söylemiş. Pera Müzesi’nde “Bir Ihlamur Ağacı, Ardından Bir Tane Daha” dizelerinin olduğu suluboya “leporello”ları, yağlıboya tabloları, dokuma kilimleri, seramikleri, desenleri hayranlıkla izledikten sonra hızıma alamayıp gece yarılarına kadar sanatçıyla ilgili YouTube’ları izledim. Karşımızda 96 yaşında kendi yönla öğrenmiştim insanlık kültürüne çok eski dönemlerde girmiş olan “günah keçisi”nin ne demek olduğunu. Günah keçisi, Eski Ahit’te, Yahudi kavminin Kefaret Günü ayinlerinde “kötü ruh”u yatıştırmak ve günahlarından arınmak için bir uçurumdan aşağıya attığı keçi; Antik Yunan’da, veba gibi salgınları önlemek amacıyla bir şenlikte taşlanarak kurban edilen insanlar imiş. Suçu gizlemek Suçlarını başkalarına yüklemek isteyen toplumlar, sürekli bir günah keçisi ararlar. Çünkü korkarlar yaptıklarının hesabının sorulmasından. Sorumluluktan kurtulmak, suçlarını unutturmak için suçlu olmayanları günah keçisi ilan ediverirler. Bizim yakın tarihimizde öyle çok günah keçisi vardır ki… 1960’lı yıllardan bu yana tam bağımsızlık, özgürlük ve eşitlik için yiğitçe direnen gençliğin hep günah keçisi ilan li, çokkültürlü, çokdilli bir ortamda dünyaya gelen Etel Adnan mektubunda İzmir özleminin altını çiziyor: “Evde bizim için İzmir yitik bir cennet gibiydi. Şehirden söz ederken ağlardık. Çocukken ufukta kocaman bulutlar görünce ‘Bu İzmir mi’ diye sorardım. Beyrut’taki plaja yüzmeye gittiğimde ‘İzmir’e gidiyorum’ derrı gibi. Beyrut’tan sonra Paris’te Sorbonne’da sanat felsefesi ve estetik eğitimine devam eden, 1955 yılında ise Kaliforniya’ya göç eden Etel Adnan, resme burada başlıyor. San Francisco’da müzeleri, galeri geziyor. Pera Müzesi’ndeki sergide görüp bayıldığım, çizimleri akordeon gibi katsergi sonrası... 2016 yılında Londra’da ünlü Serpentine Sackler Galeri’ndeki “Dünyanın Ağırlığı” sergisinden sonra 91 yaşında medya tarafından “Sanat ikonu” olarak tanımlanıyor. Pera Müzesi’nde açılış günü sertemleriyle (resimlerini yazı ya da şiir yazar gibi masasında yapıyor) üretmeye devam eden çok yönlü bir sanatçı var. Etel Adnan, yazar (Serhan Ada, Arap Kıyameti kitabını çevirdi), deneme yazarı, şair, ressam, seramik sanatçısı, halı desinatörü, illüstratör, yönetmen. “Çeşitlilik zenginliktir” diyen sıra edildiğini kimse unutamaz. Daha dün ODTÜ’nün, Boğaziçi’nin direnen öğrencileri hep günah keçisi oldular. İşçi, öğretmen, köylü, hukukçu, doktor, gazeteci, akademisyen, mühendis, memur... Kim ki yurt sevdasıyla dolu, kim ki bu sevda için direniyor günah keçisi ilan edildi hemen. Kim direniyorsa o günah keçisi oluyor. Yurdun geleceğiyle ilgili kaygılarını dim. Annem dünyanın hiçbir yerinde lanan defter “leporello” üzerinde yap giyi birlikte gezdiğim, Adnan’ın ha dışı sanatçının Pera Müzesi’ndeki 60 içeren bir bildiri yayımlayan emekli amimemleketindeki kadar lezzetli balık mak yönteminin sıklıkla kullanıldığı yat arkadaşı Suriyeli ressam Simone yıllık üretimini kapsayan sergisini rallerin günah keçisi ilan edilmesi, bu olmadığını söylerdi.” Çin, Japon sanatını keşfediyor. Fattal ile birlikte eşkürotör Serhan kaçırmayın derim. politikaların sonucudur. Ve izlenen politikalar, laiklik ve demokrasi yok edilirken, geleceğimiz yapişlet taahhütleriyPEN Ayın Kitabı: Parasız Yatılı Füruzan Morrone yeni şarkısını yayımladı İtalyan aktör, model, şarle ipotek altına alınırken ülkenin başına Düyunu Umumiye’yi dikecek olan politikalardır. Aydın bilincinin, kıvancının örneği Nâzım Hikmet, “Eli kolu zincirlere vurulmuş/ Vatan çırılçıplak yere serilmiş/ Sevinç Erbulak Fatma Kaplan Hürriyet Erbulak’tan Kardeş Eller projesine destek çağrısı İzmit Belediyesi’nin sosyal hizmetler çalışmaları kapsamında hayata geçirdiği dayanışma kampanyası Kardeş Eller projesine ünlü tiyatro oyuncusu Sevinç Erbulak’tan destek çağrısı geldi. Erbulak, İzmit’te sosyal dayanışma kültürünü ve iyiliği sembolize edecek olan bu proje ile ilgili duygularını şu şekilde ifade etti: “İzmit’te çok güzel bir iyilik hareketi başladı. İzmit Belediyesi, Kardeş Eller adında bir platform kurdu. Bu platformun amacı: zor günlerde ihtiyacı olan ailelere destek olmak. Projenin Türkiye çapında bilinmesi bence çok önemli. Bu ülkede yaşayan bir kişi olarak bunu ben de çok önemsiyorum. Dünyada iyilikten üstün bir güç yoktur. Biz yardımlaşma kültürü olan bir ülkenin fertleriyiz. Bu projeyi hep birlikte büyütelim.” Gürzumar’dan yeni albüm Oyunculuk kariyerinin yanı sıra müzik de yapan Deniz Gürzumar, uzun süredir üzerinde çalıştığı ilk albümü PEN Türkiye Yazarlar Derneği, Ayın Kitabı olarak Füruzan’ın “Parasız Yatılı” kitabının seçildiğini açıkladı. Derneğin açıklamasında şu ifadeler kullanıldı: “Türkiye’nin onunla gurur duymasını ne çok isterdik! Ama bir kitabının da adı gibi, Türkiye ne yazık ki uzun yıllardır ‘Kuşatma’da! Gurur duyup alkışlananlar, mafya bozuntuları, çıkar çeteleri, ırkçı, Cumhuriyet aydınlığından ürken örümcekli kafalar, yobazlar... O, ‘Gül Mevsimidir’ diye bir umudu duyurmaktan geri kalmadı yine de çok zamandır karanlığın mevsimi yaşansa da! O kitabın sayısız baskılarından birinin kapağından, saçlarında kurdelesi, siyah önlüğünün üstündeki beyaz yakası ve gözlerindeki ışıkla bakan kız, işte o kız, 50 yıldır, ülkesini, dilini sevenlerin, barış isteyenlerin, kimseye kin gütmeyenlerin, düşmanlık beslemeyenlerin, kadını erkekten aşağı değil, ne münasebet, daha üstün görenlerin, Cumhuriyetin, demokrasinin, laikliğin kıymetini bilenlerin iftihar listesinde! PEN’in Ayın Kitabı seçtiği Parasız Yatılı 50 yılın kitabıdır, nice 50 yılların da kitabı olacaktır.” ‘Tutankhamun’dan sonraki en büyük buluş’ Mısır Tarihi Eserler Kurumu, 3 bin yıl öncesine ait antik kent bulunduğunu açıkladı. Kurumdan yapılan yazılı açıklamada, Mısır İmparatorluğu döneminde Luksor’daki en büyük idari ve endüstriyel yerleşim yeri olduğu belirtilen antik kentin, Kral III. Amenhotep tarafından kurulduğu ifade edildi. Görevli ekip tarafından keşfedildiğinde kentin duvarlarının neredeyse yıkılmamış olarak bulunduğuna dikkat çekilen açıklamada, antik kentin odalarında günlük hayatta kullanılan aletler olduğuna işaret edildi. Açıklamada görüşlerine yer verilen Amerikan Johns Hopkins Üniversitesi Mısır Çalışmaları Profesörü Betsy Bryan, antik kenti, Tutankhamun’un mezarının bulunmasından sonra en büyük arkeolojik buluş olarak değerlendirdi. l AA kıcı ve moda tasarımcısı Michele Morrone, oyunculuk ve şarkıcılık kariyerini kısa sürede uluslararası boyuta taşıdı. “365 Days” filmindeki Don Massimo Torricelli rolüyle geniş kitlelerce tanınan Morrone, son olarak “Beautiful” isimli teklisini yayımladı. İlk albümü “Dark Room”u Şubat 2020’de yayımlayan Morrone, “Hard For Me”, “Feel It”, “Watch Me Burn” ve “Dark Room” şarkıları ile büyük beğeni toplayarak dijital platformlarda toplamda 100 milyon dinlenme ve izlenme oranına ulaştı. Aynı zamanda gitar çalan Morrone, şarkı yazarı kimliği ile de dikkat çekiyor. Çocuk Besteciler Buluşması başlıyor İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda geleceğin bestecilerini bir araya getirecek bir atölye düzenleyecek. İlk kez geçen sene düzenlenmeye başlanan buluşmada çocukların bestecilik alanında sahip oldukları potansiyellerini keşfetmeleri amaçlanıyor. Başvuru 12 Nisan’a dek www.cocukbestecilerbulusmasi.istanbul web adresinden yapılabilecek. Oturmuş göğsüne Teksaslı çavuş/ Beyler bu vatana nasıl kıydınız?..” dizeleriyle uyarmış ve haykırmıştı: “Hiçbir korkuya benzemez vatan satanın korkusu.” Tuz koktu Özdemir Asaf’ın “Bütün renkler hızla kirleniyordu,/ birinciliği beyaza verdiler” dizeleri bugünlerin haberini vermiş sanki. Ülkemiz “ar dünyası” olmaktan çıkıp “kâr dünyası”na dönüşen evrenin tüm özelliklerini taşıyor bağrında. Kendilerini “ülkenin sultanı” sanan, “Mühür bende Süleyman benim” diyenler, kendileri dışında herkese deli gömleği giydiriyor. Doğru söyleyenler çoktan dokuz köyden kovulmuş. Fakir Baykurt romanını yazmıştı: Onuncu Köy. 80 yıldır dıştan dayatma ve desteklerle, içten siyasetteki, ekonomideki, sanattaki, kısacası yaşamın her alanındaki işbirlikçilerin çabalarıyla hazırlanan düzenin son iktidarı, korkuya, korkutmaya, adaletsizliğe, sömürüye, yalana dayanan tasarılarını hayata geçirirken hukuku, basını, her şeyi kirletiyor. Tuz kokuyor. Siyasetçilerin de tam susturulduğu döneme doludizgin gidiyoruz. Ülkemizin geleceğini dönüştüren dayatmaları yaşadığımız koşullarda, dinin emperyalizmce nasıl kullanılmış olduğunun yakın tarihteki örnekleri adımlarımızın yolunu aydınlatıyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Osmanlı Devleti, tarihimizde din ve devlet işlerini birbirine karıştırma hatasına düşen son kurbandır” sözü belleğimizde ve yol gösteriyor: “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır.” “Son”u CES Yapım etiketiyle sevenleriyle buluşturdu. Albü Deniz Gürzumar [email protected] mün çıkış parçası Gürzumar’ın Şad ile düet yaptığı “Aşktan Bahsederken Gel” isimli şarkı olMert Alkaya ‘Omnipotence’ (Ceyda Pirali Production) Sakin Seyir ‘Yel Eser’ (Müzikonair) du. Albüm, daha önce tekli olarak yayımlanan “Kara Kediler”, “Başa Sardım”, “Kendimden” ve “Yarın Olsun” adlı parçaları da içeren 10 şarkıdan oluşuyor. 30 yılı aşkın süredir Mert Alkaya’nın kaç albümün davuluna oturduğunu mümkün değil sayamazsınız. Onu çanın davullarını onların karakterlerini tarzlarını düşünerek çalmış. Tek seferde çalınan kayıtları müzisyene götürMetin Tapkı, şairlikle müzisyenlik arasında bir hüviyete sahip eski kuşak şehir ozanı. Hü12 şarkıdan oluşan “Yel Eser” kolektif bir çalışma. Dertleri ve hayat seyirleri birbirine yakın yirmiye yakın insandan olukalabalık içinde hep mutlu ve müş ve onun yanıtını çalarak seyin Ak, yıllardır besşan kalabalık, salgın döneminBu sahnede sohbet var! coşkulu gördük, ancak ilk kez (futbol tarifiyle) bu kadar az vermesini istemiş. Tüm par te yapan emektar bir giçalar böyle bir yöntemle orta tarcı. İkisi de piyasadaki de ev sahiplerinin davetiyle dahil olmuşlar. Şarkıları Aslı VuslaZorlu PSM’nin sahne heyecanını paylaşan özel isimleri bir araya getirdiği YouTube serisi “Sahne Tozu Yutanlar”, yeni bölümünde Türkiye’nin önemli heavy metal gruplarından Pentagram’ın iki üyesi Ogün Sanlısoy ve Tarkan Gözübüyük’ü bir araya getiriyor. Türkiye müzik sahnesinin deneyimli iki isminin, sahnede olmaya duydukları özlemlerinin yanı sıra pandemi sürecinde yaşadıklarını da paylaştıkları sohbeti Zorlu PSM YouTube kanalından izlenebiliyor. adamla yakalanıyor. İlk solo albümü “Omnipotence” Mert ve dinleyicileri için alışık olunmayan bir tecrübe. Mert, meditasyon yapmış, yoga hocalığı sertifikası almış, ses meditasyonu konusunda uzmanlaşmıştı. “Omnipotence” bu sürecin doğrudan yansıması. Salgından üç ay önce başlamış davul kayıtlarına. Her parçayı önce birlikte çalmadığı ama ruhen ve kafaca gözüne kestirdiği müzisyenlerden biriyle kaydetmiş. Parya çıkmış. “Omnipotence” bir duo çalışma; dolayısıyla konsept bir albüm. Ceyda Pirali, Serkan Çeliköz, Tuğba Selin, İlkay Özboyar, Hakan Gürbüz ve Korhan Nart’ın birer parçada bulunduğu, bir de solo davulla kaydedilmiş yedi parçalık bu duo çalışma harika bir grup adamı olan Mert’in kişisel özelliklerinin; kalabalıktan uzaklaşmak, sadeleşmek, kendi içine biraz daha fazla bakabilme eğilimlerinin öne çıktığı bir iş. pek çok müzisyenin ağabeyi. İki arkadaşın geçmişinde seksenli yıllarda birlikte yer aldıkları Okyanus adında bir topluluk vardı. Alternatifrockblues temelli son ortak projeleri Sakin Seyir. Sakin Seyir 2016 eylülünde kurulmuştu. Bir manada 35 yıl sonra eski topluluklarını yeniden canlandırma mesaisi. Barlarında çaldıktan sonra 2018 yılında ilk albümlerini, ardından da birkaç single çıkarmışlardı. teri, Caner Ünal, Çağrı Çetinsel, Meli ve Nilüfer Çakmak evlerinden konuk solist olarak seslendirmiş. Şarkı sözlerini Tapkı yazmış, müzikleri Tapkı, Abdullah Selçuk ve Caner Ünal yapmış. Kentli, kırılgan ve şair ruhlu bir adamın satırlarından oluşan şarkılarda ana duygu hüzün. Çalgısal zenginliği yerli yerinde olan “Yel Eser” dertleri yalnızca müzik yapmak olan kâmil insanların efendiliği tartışılmayan sessiz çığlıklarından oluşuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle