28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMI DOLAR AVRO STERLIN FAİZ ekonomi@cumhuriyet.com.tr BORSA 11 10 NİSAN 2021 CUMARTESİ ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 8.1780 2.1 kuruş 9.7200 0.4 kuruş 11.2260 0.2 kuruş 18.56 Sabit 1393 23.31 puan 3083.43 17.42 lira 456.76 2.88 lira Mart ayında 7.94 lira olan yıl sonu dolar beklentisi, nisanda 8.57 liraya sıçradı TL’ye güven hızla eriyor Merkez Bankası’nın anketine göre dolar kuru beklentisi şubatta 7.79 liraydı. Yıl sonu TÜFE beklentisi de marttan nisana yüzde 11.5’ten yüzde 13.1’e yükseldi. Türkiye’nin son 2 yıldır içinde olduğu ekonomik kriz, AKP’nin son dönemde örnekleri hızla artan yanlış ve gerilim dolu politikalarıyla daha belirgin hale geldi. Covid19 ise bu durumu vahim hale getirdi. Ekonomiyle; özellikle döviz ve enflasyonla ilgili açıklanan her yeni veri, bu durumu teyit ediyor. Bunun son örneği, Merkez Bankası’nın periyodik olarak yaptığı beklenti anketinin nisan ayı sonuçlarında ortaya çıktı. Bu ankete göre 2021 sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi mart ayı anketinde yüzde 11.54 iken, nisanda yüzde 13.12’ye yükseldi. Bu oran ocak ayı anketinde yüzde 11.15’ti. Nisan ayıyla ilgili aylık beklenti ise yüzde 1.51 oldu. Yıl sonu dolar kuru beklentisinde de yükseliş yaşandı. Mart anketinde 7.9455 lira olan bu değer, nisan anketinde 8.5749 liraya yükseldi. Şubat anketinde ise 7.7865 liraya kadar gerilemişti. Ayrıca 12 ay sonrası dolar kuru beklentisi ise martta 8.20 TL iken, nisan ayında 8.78 TL olarak gerçekleşti. Büyüme azaldı Yine Merkez Bankası’nın anketine göre 2021 yılı büyüme beklentisi martta yüzde 4.4 iken nisan ayı anketinde yüzde 4.3’e geriledi. 2022 yılı büyüme beklentisi ise yüzde 4.2 olarak değişmedi. Mart ayı anket döneminde 25.1 milyar dolar olan yıl sonu cari işlemler açığı beklentisi de nisan anketinde 25.8 milyar dolara yükseldi. Öte yandan Merkez Bankası’nın 15 Nisan’daki yeni faiz kararına odaklanan mali piyasalar dün dalgalı bir seyir izledi. Dolar kuru 8.138.19 lira arasında işlem görürken, özellikle gün kapanışına doğru yukarı yönlü hareketler yaşadı. Borsa İstanbul’da da özellikle yabancı satışıyla sert hareketler görüldü. BİST100 Endeksi günü yüzde 1.65 düşüşle tamamladı. l Ekonomi Servisi ‘Normale dönüş’ uzakta Vergi ve denetim hizmeti sunan çoğunluğun sağlığını korumak için KPMG, ocakmart arasında yaptığı aşı olan çalışanlarından aşılandıklarıankette, iş süreçlerinin ne zaman ve na dair bildirimde bulunmalarının istenasıl normale döneceğini araştırneceğini belirtiyor. Yine liderlerin dı. Buna göre üst yöneticiler yüzde 21’i müşterilerine ve zi(CEO) kısa vadede normalyaretçilerine, tesislerine ya leşme beklemiyor. Bu yöda ofislerine girişte aşı neticilerin en önemli paolup olmadıklarını sorrametresinin ise “aşıya mayı planlıyor. erişim potansiyeli” ol4 Uzaktan çalışduğu ortaya çıktı. İşte ma nedeniyle veri (sidetaylar: ber) güvenliği riskle4 Üst yöneticiri yeniden yükselişte lerin yüzde 31’i, ve yeniden ilk sıraya 2021’de normale dönçıktı. Bu yıl yöneticilemeyi bekliyor, yüzde rin yüzde 52’si, veri gü45’i ise normalleşmenin venliği önlemlerine ön2022’de başlayacağını Murat Alsan celik verecek. düşünüyor, yüzde 24’ü ise KPMG Türkiye Başkaişlerin sonsuza kadar değiştinı Murat Alsan da şu noktaya ğini söylüyor. dikkat çekti: “Aşılamanın başlama4 Ofise dönmek için nüfusun yüzde sı, işletmelerini yeni gerçekliğe hazır50’den fazlasının aşılandığını görmek layan liderlere iyimserlik sağlıyor. Anistiyorlar. Yüzde 26’sı pandemi sona cak üst yöneticiler yine de operasyonerene kadar uluslararası seyahatlere larını, tedarik zincirlerini ve çalışanlaçıkmayacağını söylüyor. rını etkileyebilecek ve aşı kıtlığı yaşa4 Her 10 iş liderinden 9’u; araştır yabilecek kilit pazarlar için senaryolar maya katılanların yüzde 90’ı, büyük çalışıyor.” l Ekonomi Servisi SPEKÜLATİF HAREKET VAR Ramazan ayı için ‘fırsatçı’ uyarısı Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, daha ramazana girmeden fiyatlarda yaşanan artışların spekülatif faaliyetlerin başladığını gösterdiğini belirterek ramazan fırsatçılığı yapılmamasını istedi. Ramazan boyunca üretici ve market fiyatlarını takip ederek kamuoyunu bilgilendireceklerini belirten Bayraktar, “Ramazan öncesinde üretici ve market fiyat farkı 8 kata kadar ulaşmıştır. Bütün kesimler sağduyulu davranmalı, halkımızın ekmeği ile oynamak isteyen spekülatörlere fırsat verilmemelidir” dedi. İSO ENDEKS AÇIKLADI Yüzde 60 Esnaetrışjilasredkatköirpüanyüın 8 bin 991 kişi istiThTdKa’mdeskaiyısı Türkiye Taşkömürü Kurumu, eksik personel nedeniyle 1.2 milyar TL zarar etti Kömürde zarar ‘ezikliği’ ‘İhracat iklimi’nde iyileşme sürüyor İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) “Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi, Mart 2021” raporuna göre, şubatta artarak 51.5 olan endeks, martta 54.7’ye çıktı. IHS Markit Ekonomi Direktörü Andrew Harker, “İhracat ikliminde son 33 ayın en güçlü artışının gerçekleşmesi, yakın gelecekte Türk imalatçılarının satış hacmi açısından önemli fırsatlara işaret ediyor. Ancak ana ihracat pazarlarda vakaların artması durumunda Covid19 salgınının halen büyümeyi engelleyebilecek güçte olduğu da göz önünde bulundurulmalı” dedi. Öte yandan TÜİK’in “Dış Ticaret Endeksleri, Şubat 2021” raporuna göre, şubatta geçen yılı aynı ayına kıyasla ihracat birim değer endeksi yüzde 6.9, miktar endeksi yüzde 2.6 arttı. İthalat birim değer endeksi yüzde 10.3 artarken, miktar endeksi yüzde 0.7 azaldı. l Ekonomi Servisi SAVUNMA SANAYİINDE İstanbul’un merkez olmasını istiyorlar İstanbul Sanayi Odası (İSO) üyeleri, dün “Bir Yerlileşme Başarısı: TUSAŞ” konulu toplantıda TUSAŞ yöneticileriyle buluştu. Burada konuşan İSO Yönetim Başkanı Erdal Bahçıvan, “Nitelikli sanayi firmalarımızla İstanbul’un önemli bir savunma sanayii üretim merkezi olmasına yönelik daha etkin çalışıyoruz. Savunma sanayii ile firmalarımızın işbirliği, sanayinin gelişmesinde çok değerli bir kaldıraç” dedi. TUSAŞ Genel Müdürü Prof. Dr. Temel Kotil de, sanayicilerle mevcut işbirliğini katlamak gerektiğini belirtti. MUSTAFA ÇAKIR Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) 2020 yılını 1.2 milyar TL rekor zararla kapattı. Genel müdür Kazım Eroğlu’nun ezikliğini yaşadığını söylediği zararın gerekçesi, “Yeterli sayıda yeni alım yapılmadığı için eksik işçi ile çalışmak ve yeterince üretim yapamamak” oldu. TTK’nin, 2 bin 298 TL’ye mal ettiği kömürü, 436 TL’ye sattığı da açıklandı. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) KİT Komisyonu’nda 2017 ve 2018 yılları bilanço ve netice hesapları ele alındı. TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu, kurumdaki personel dağılımına ilişkin “Günlük itibarıyla şu anda yeraltı 6 bin 332, yer üstü 1387, toplam memur 1272; kurum olarak 8 bin 991. Norm kadro olarak eski kabulde 5 bin 68 kişilik bir pano ayak üretim işçisi sayısı ise şu anda fiili olarak 3 bin 170” bilgisini verdi. Soma ve Ermenek’teki faciaların ardından 303 olan çalışma işgününün yasal düzenlemelerle 250 güne indirildiğini belirten Eroğlu, sonrasında “keskin bir kırılma baş gösterdiğini” ekledi. Salgın nedeniyle 2020 Nisan ve mayıs aylarında çalışamadıklarını da belirten Eroğlu, şu anda sadece enerji ve demirçelik sektörüne satış yapabildiklerini dile getirdi. Eroğlu, “Enerji sektöründeki mevcut satışımız genelde yüzde 60 oranında devam ediyor; demir çelik sektöründeki satışımız da yüzde 3840. Fakir fukaraya, sosyal hizmetlere verdiğimiz kömür son dönemlerde 3032 bin ton bandında devam etmektedir” dedi. Maliyet aşırı arttı 20102020 yılları arasında toplam 615 milyon 856 bin TL’lik yatırım yaptıklarını belirten Eroğlu, kurumun mali durumu hakkında da bilgi verdi. Eroğlu’nun komisyon tutanaklarında yer alan açıklaması şöyle: “2015’ten itibaren 250 işgününe düşmemizden dolayı maliyetlerimizde anormal bir artış var. Ticari maliyetimiz 2020 yılında 2.298 TL, satış fiyatımız 436 TL. Maliyette girdilere baktığımızda yüzde 60 toplam personel gideri. Gelirler 2020 yılında 461 bin 590, giderlerimiz 1 milyar 759 milyon 982 bin TL. Zararımız 2020 yılında 1 milyar 298 milyon 320 bin TL. Dolar bazına eskale ettiğimiz zaman 216 milyon 387 bin.” Şu anda yeterli düzeyde üretim olmadığını kabul eden Eroğlu, şunları söyledi: “Kurumsal olarak 1980’li yıllara kadar yurtdışından ithal kömür almadan Kardemir ve Erdemir ihtiyacını karşılayan bir üretimimiz vardı. Bütün samimiyetimle, arkadaşlarım sadece bunu bile karşılayamamanın ezikliğini iliklerimize kadar hissediyoruz. Bir an önce en azından o yıllardaki vardığımız seviyeye ulaşmak ana hedefimiz. Kişi başına maksimum 800900 kilogramları biz yeraltında bir veya iki sene bulabildik, genelde 600700 kilogram seviyelerinde devam etti. Yarı mekanizeyi oturtabilirsek şu anda bizim önümüzde hiçbir engel yok.” l ANKARA ‘Tavan’a zam yapıldı EPDK, tavan fiyat uygulanan benzin ve motorin fiyatlarını, bazı illerde 3 kuruşa kadar artırırken bazı illerde sabit bıraktı. Örneğin İstanbul Anadolu yakasında benzinin litresi için belirlenen 7.08 TL’lik fiyat 7.09 TL’ye çıkarıldı. Avrupa yakasında ise değişmedi. Sakıp Sabancı 17’nci yılında anıldı Sabancı Holding’in 17 yıl önce vefat eden yönetim kurulu başkanı Sakıp Sabancı, Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki kabri başında düzenlenen törenle anıldı. Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, Sabancı ailesi mensupları, CEO Cenk Alper, üst düzey yöneticileri ve aile dostlarının katıldığı törende konuşan Sabancı Holding CEO’su Cenk Alper, “Sakıp Sabancı ‘Zengin olmak için değil, başarı için koşacağım. Hudutsuz koşacağım’ demişti. ‘Yeni Neslin Sabancı’sı olarak, izinde koşmaya devam ediyoruz. 71 yıllık hayatı boyunca ‘güvenilir bir insan’ olmayı ilk sırada tuttu her zaman. Çalışanları onu omuzlarında taşıdı, sadece iş dünyasının değil, halkın kahramanı oldu” dedi. 35 şirket başvurdu Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), çekiliş gibi yöntemlerle konut ve taşıt alma imkânı sunan tasarruf finansman şirketlerinden 23’ünün tek başına, 12’sinin ise 5 şirket çatısı altında birleşerek yeni yasaya intibak başvurusunda bulunduğunu bildirdi. Göçerlik, yağma kültürügökdelen, betonlaşma yıkımı.. Hafta ortası acil yıkılması zorunlu kooperatifimizin ilk bitişiğindeki apartmanda son kiracılar sabah taşındılar. Akşam döndüğümde bina kordon altına alınmış, perşembe sabahı içindeki değerlendirilebilecek malzemelerin sökümü çalışmaları başlatılmıştı. Beyin uyumuyor ya.. Uykudan içimi donduran gerçeklerle uyanıverdim.. DİSK’e bağlı Oleyis Sendikası’nın 5 bloktan oluşan binalarının inşaatlarının başından sonuna kadar duran yöneticileri, Mukbil Zırtıloğlu, Ali Kocaman, Nihat Turan..ışıklar içinde yatsınlar, az bulunur simge sendikacıların en namusluları, 12 Eylül’ün de en ağır mağdurları arasındaydılar. AKP’li kalan Fatih Belediye Başkanı’nın önerisi ile depremden ağır hasarlı yıkyap işinin müteahhidi ile yapılan toplantıda, başkan en küçük bir kaçak, ek yanlış yapılaşmanın söz konusu olmadığını kabul ettiği binada, galiba ortalama 350’şer bin lira daha ek ödemeler yapılacakmış, karşılığında ortalama 15 metrekare daha küçük dairelerin aynıları teslim edilecekmiş. Belediye, İstanbul’da örnekleri olan sosyal belediyelerin aksine, önerdiği müteahhit, zorunlu ek ödeme için borç alınacak banka üzerinden hiçbir denetim, sorumluluğu resmen üstlenmemişti. Yaşandıkça öğrenildiği üzere, ancak İstanbul’da depremsiz kendiliğinden çöken binalar, Konya örneği en çarpıcı başka şehirlerimizdeki kendiliğinden çöken örneklerimiz var. Elazığ ile köylerinde ölümlü deprem yıkımları sonrası iktidarları siyaseten sorumluluk üstlenme zorunluluğunu yaşamışlar. Son örnekler İzmir çevresi ağırlıklı Ege Bölgesi’nden; lütfedilip üstlenilen can da yakmış kaçak ya da yasal enkaz yığınları sonrası, muhalefet belediyelerini devre dışı bırakma hedefli, merkezden el konulmuş cansiperane projelere sarılmış üzerinden etkili siyaset yapmaktalar. Besbelli kaynakların tüketilmesinin ürünü yeni kaynaklar yaratma peşinde EgeAkdeniz sahillerinden çok çarpıcı örneklerle, kıyılara, koylara kamulaştırma ile el koyma, yapılaşma, betonlaşma, imara açma yarışının köylülerin isyanlarına yol açan örnekleri ile yüz yüzeyiz.. Yağma, betonlaşma vurgunlarının sona gelecek gibi değil. İnatlaşma aracı yapılmış Kanal İstanbul’un inşaat yağması üzerinden rantı da önden gitmekte.. HHH Uykuda çalışan beynimden gelen uyanmanın şoku ile hesap yapınca yataktan sıçrayacak kadar uyanıverdim.. Yasalara göre eksiksiz yapılmış binalarımızın ömrü; (1980’den günümüze 40 yıl olmuş) yani, Türkçesi ülkemizde çok yüksek olmayan ortalama insan ömrünün bile altında kalmış.. Abdülhamit dönemindeki İstanbul depreminin raporlarını, çarpıcı yıkımlarını Cumhuriyet okurları ile paylaşmıştık. İstanbul gibi fay hatarı üzerindeki bir kentte, vurgunrant uğruna iktidarlarının önce belediyeler, sonrası ülke yönetiminde yaratılmış yeni tehditlerin boyutları devleşmiş konumlarda. İnanın son seçimlerdeki imar afları ile gelen sorunlar en hafifleri gibi görünüyor. İstanbul’da rant inşaatçılığında gözlerin dolar üzerinden gördüğü vurgunlar yüzünden, yatay ve dikey suyun toprağa kavuşabileceği boşluklar hızla betonlaştırılarak, dere yatakları üzerine bile yüksek binalar dikilmiş olarak, eski gecekonduların yerine yangın, itfaiye araçlarının giremeyeceği dar sokaklar üzerine dikilen binaların kâbusunda geldiğimiz duruma bir bakar mısınız? Şişli’ye Karadeniz’den gelen rüzgârı bile kapatarak hava kirliliğinden beton yerine görünmez duvarlar örmüşüz. Eyüp tepelerinin çok yakın tarihlerin betonlaşmasında yeşili kalmamış çirkinliğini unutun, orta şiddetteki yağmurlarda çöken isnat duvarlarının ardından binalar da göçmekte.. 17 Mart 1994’te İBB’nin başına geçen Tayyip Erdoğan, 2001’de AKP kurucusu, 2002’de tek başına iktidar oldular. İstanbul yatay ve dikey kaç kat büyüdü? 1980’de yasal yapılmış binanın ömrü 40 yıl kalabilmişse, göçerlik kültürümüzle sınıfta kalmakta olduğumuz, kent ve köy yapılaşmalarında işlenmekte olan suçlarla ne hallerdeyiz dersiniz? İçim sızlayarak geçmişten günümüze doğru yolculuk yapıyorum.. İşten atılmam, daha doğrusu 12 Mart’ta Nadir Nadi yönetimine yapılan darbenin sonunda, bana kucak açan İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde Teknik Güç’ün ilk sayılarında çalışırken, Ersin Arıoğlu genel sekreter olarak, binaların betonlarından, bir yandan da sabah inşaatları dolaşarak yaş betonlardan örnekler alıyordu.. Sonuçlar ürkütücüydü, raporları tartışılmazdı. Ancak yönetmeliklere yansımasına kadar yıllar geçti. Acı ders büyük Körfez depremi olmuştu. İster kentler, ister köylerde yeni yapılaşmalar için ders almada sınıfta kalmıştık. Osmanlı döneminden ayakta duran binalarda Ermeni, azınlık ustalara şapka çıkarmak gerek. Bizim yüz akımız Cumhuriyet döneminin yapılaşmasından sınırlı ayakta kalmış, yıktırılmamışlar da var. Köylerde ahşap ya da kerpiç evleri bırakınca yine çuvallamışız. 40 yılda çökebilen inşaat gerçeğimizle, depreme yakalanırsak vay halimize.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle