02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 5 21 MART 2021 PAZAR Saray kararıyla İstanbul Sözleşmesi feshedildi, Türkiye şer’i topluma bir adım daha yaklaştı Bir gecede karanlık AKP’nin son dönemde sık sık hedef aldığı, imzaya İstanbul’da açıldığı ve ilk imzacılarından birinin Türkiye olması nedeniyle de “İstanbul Sözleşmesi” olarak bilinen Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Cumhurbaşkanı kararı ile Türkiye açısından feshedildi. Fesihte, “Milletlerarası Antlaşmaların Onaylanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” dayanak gösterildi. SARP SAĞKAL Türkiye, kadınların yaşam güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanı kararıyla bir gecede feshedilmesi gerçeğiyle karşı karşıya kaldı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Erdoğan’ın imzasını taşıyan kararda, “Türkiye Cumhuriyeti adına 11 Mayıs 2011 tarihinde imzalanan ve 10 Şubat 2012 tarihli ve 2012/2816 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesine, 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 3. maddesi gereğince karar verilmiştir” ifadeleri yer aldı. ‘Tarihi sözleşme!’ İstanbul Sözleşmesi, 24 Kasım 2011’de Meclis’te kabul edildiği zaman tüm siyasi partiler bu sözleşmeye sahip çıkmıştı. O günkü TBMM’de söz alan AKP’liler İstanbul Sözleşmesi’ni tarihi olarak nitelemiş dönemin başbakanı Erdoğan’a teşekkür etmişlerdi. MHP’li Mehmet Şandır da destek verdiklerini belirtmişti. ‘TBMM’nin onayı şart’ SEFA UYAR Hukukçular, Meclis onayı ile taraf olunan İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı kararı ile çıkılmasını “TBMM’ye karşı yetki gaspı” olarak yorumladı. Cumhuriyet’te konuşan hukukçu Celal Ülgen, hukukun temel ilkelerinden olan “usulde paralellik” gereğince sözleşmelerin kabul edildiği yöntemle kaldırılabileceğini aktararak bu nedenle feshetmede TBMM’nin onayının şart olduğunu ve sözleşmelerin Cumhurbaşkanı kararı ile kaldırılamayacağını vurguladı. Hukukçu Ömer Lütfü Avşar da “İdari tasarruf ile kanunu ortadan kaldıracak düzenleme yapılamaz. Konu, yürütmenin, Meclis’in yetkilerini tanımadığını uluslararası arenada ortaya koyan bir tutum haline geldi. Bir gün bir gecede herhangi bir kanunun kaldırıldığını yaşayabiliriz. Bu bir yol ve açılırsa, Türkiye’nin ne ulusal ne de uluslararası anlamda hiçbir hukuki güvencesi olmadığı ortaya çıkar” diye konuştu. Bu kararın yok hükmünde sayılması gerektiğini kaydeden Avşar, karara karşı tüm yurttaşların dava açma hakkı olduğunu belirterek, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa’nın gerekçesini de İstanbul Sözleşmesi’nin oluşturduğuna dikkat çekti. Avşar, “Bir kanunun gerekçesini ortadan kaldırdığınızda, atıf yapacağınız yer yok demektir. Kadına şiddeti önleyecek hukuki düzenlemelerin altındaki tabure çekildi” dedi. ‘Sorun sistemde’ Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ise “Bir tek kişi, gece yarısı aklına geldiği zaman, birtakım çevrelerin isteği doğrultusunda uluslararası sözleşmelerden çekilebiliyor. Bu, anayasamızın öngördüğü hukuk devleti sistemine aykırı bir işlemdir. Türkiye 1876’da Kanuni Esasi’yi ilan ederek, anayasal düzene geçti. Arada kesintiler oldu ama hiçbir zaman böyle keyfi bir yönetim olmadı. Türkiye’nin uluslararası saygınlığını, güvenilirliğini ortadan kaldıracak bir uygulamadır. Türkiye’nin en önemli sorunu, Türkiye’ye kabul ettirilen cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denilen sistemdir” ifadelerini kullandı. l ANKARA KAZAN: DEVLET GÜVENCESİ KALMADI Hukukçu Turgut Kazan: Mevcut siyasal iktidar sözleşmeyi Avrupa Konseyi’nden beklentileri karşılık bulsun diye imzalamıştı. Ama asıl kendi yaşantılarından küçük yaştaki kız çocuklarının evlendirilmesine yönelik beklentileri ağır bastığı için feshetmek istediler. Bu anayasaya aykırı. Bu aykırılığı yaptıklarına göre, her şeyi yapabileceklerini göstermiş oldular. Bugünden itibaren kimsenin özgürlüğü ve mülkü devlet tarafından güvence altında değildir. Bir gece vakti çıkan kararnameyle her şeyimizi kaybedeceğimizi bize gösterdiler. l İSTANBUL/Cumhuriyet İSTANBUL BAROSU: YOK YÜKMÜNDE l İstanbul Barosu: “Anayasamızın açık hükümleri göz ardı edilmemeli, yok hükmünde olan karar acilen geri çekilmelidir. İstanbul Barosu olarak, İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkacağımızı, uluslararası sözleşmelerin eksiksiz bir şekilde uygulanıp hayata geçirilmesi için bu konunun takipçisi olacağımızı ve mücadelemizi sürdüreceğimizi kamuoyuna duyururuz.” ‘MECLİS’İN YETKİSİ GASP EDİLDİ’ l İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Sözüer: Anayasadaki, yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Antlaşmalar kanun hükmündedir. Yetki gaspıyla TBMM devre dışı bırakılamaz. ‘KENAN EVREN DE YAPMIŞTI’ l İnsan hakları hukukçusu Kerem Altıparmak: Feshedilen sadece İstanbul Sözleşmesi değil TBMM’nin iradesi ve yasama yetkisi. Bunu en son 12 Eylül 1980’de Kenan Evren yapmıştı. Burada ‘fonksiyon gaspı’ vardır. Bu işlemin yaptırımı yok hükmünde olmasıdır. Sözleşme de yürürlüktedir. ‘ŞER’I TOPLUMA DOĞRU GIDIŞ’ l Eski CHP milletvekili Şenal Sarıhan: AKP İktidarı, 18 yıldır adım adım kadınların insan haklarını gasp etti. Gerçek ideolojisini hepimizin gözlerinin önüne seriyor. Bu, laik toplumdan şer’i bir topluma gidişin fotoğrafıdır. Hiçbir şey, kadınları susturamaz. l İSTANBUL/Cumhuriyet CHP LIDERI KEMAL KILIÇDAROĞLU, ERKEN SEÇIM ÇAĞRISI YAPTI Erdoğan’ın, 2011’de attığı tweet. İKTİDAR, FESHİ SAVUNDU l Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Çareyi dışarılarda aramaya, başkalarını taklit etmeye gerek yoktur. Çözüm bizatihi gelenek ve göreneklerimizde, özümüzde mevcuttur” dedi. l İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Anayasamızın, kanunlarımızın, medeniyetimizin ve tüm değerlerimizin bize yüklediği görev ve sorumlulukları tamamen bir uluslararası sözleşmeyle ciro etmek ve eşitlemek Türkiye’ye haksızlık olacaktır” savunmasını yaptı. l Adalet Bakanı Abdülhamit Gül: “Uluslararası sözleşmelerin onayı ve yürürlüğe konulması usulü hukukumuzda açıktır. TBMM katılmayı onaylar, yürütme de bunu bir kararla yürürlüğe koyar. Yürürlüğün aynı şekilde durdurulması ve feshi, yürütmenin yetkisindedir.” ANKARA SÖZLEŞMESI HAZIRLIYORUZ l AKP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Fatma Betül Sayan Kaya, “İstanbul Sözleşmesi’nin kutuplaşmaya yol açtığını görüyoruz. Bu kutuplaşma bizi; ‘İstanbul Sözleşmesi olmasa da olur. Aslolan hukuktur’ noktasına getirdi. İstanbul Sözleşmesi’nin yerine farklı bir sözleşmenin gelmesi zorunlu olmuştur. Ankara Sözleşmesi hazırlıyoruz” dedi. GERİCİLER SEVINDI n Daha önce de İskilipli Atıf’ın, ölüm yıldönümünde mezarında anma programına katılması nedeniyle tartışma konusu olan Çorum Valisi Mustafa Çiftçi, “Güzel haber. Çok şükür” dedi. n Laikliği hedef alan açıklamaları ve kadın cinayetleri ile ilgili paylaşımlarıyla eleştirilen Ayasofya Başimamı Mehmet Boynukalın: “İstanbul Sözleşmesi kaldırılmış. Hamdolsun. Allah razı olsun.” n İsmailağa tarikatına bağlı İsmailağa Camii İlim ve Hizmet Vakfı, “İstanbul Sözleşmesi’nin feshi memnuniyet vericidir” diyerek, Erdoğan’a teşekkür etti. n Elazığ depreminin ardından yaptığı açıklama ile tepki çeken ve pedofiliye karşı yasaları hedef alan Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Bedri Gencer de Erdoğan’a teşekkür etti. l ANKARA ‘Erdoğan Lozan’ı da iptal edebilir’ İYI PARTI: SÖZLEŞMENIN FESIH ŞEKLI UTANÇ VERICI İYİ Parti lideri Meral Akşener, sosyal medya hesabından daha önce partisinin grup toplantısında yaptığı bir konuşmayı paylaştı. Akşener, söz konusu konuşmada, “Kırk yılın başı doğru bir iş yaptılar; ondan da vazgeçiyorlar. İstanbul Sözleşmesi’nin nesinden rahatsızsınız muhteremler?” sorusunu yöneltti. Akşener görüntülerin üzerine de “Hedefinde kadın olan bu kirli zihniyeti besleyip, İstanbul Sözleşmesi’ni de bahane gösteren acizler bilsin ki; kadının hakkını, hukukunu çiğnetmeyeceğiz. Bu ucube sistem değişecek, İstanbul Sözleşmesi yeniden yaşatacak” notunu düştü. İYİ Parti Başkanlık Divanı, dün İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin ardından Akşener başkanlığında olağanüstü olarak toplandı. Toplantı sonrası yapılan açıklamada, tek bir kişinin kararı ile İstanbul Sözleşmesi’nin feshedildiğine dikkat çekildi. Açıklamada “Milletin meclisi tarafından kabul edilen ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığındaki bakanlar kurulunca onaylanan İstanbul Sözleşmesi’nin fesih şekli, Türk demokrasisi açısından utanç verici bir adımdır” denildi. l ANKARA TÜSIAD: ÇARPIK ZIHNIYETI CESARETLENDIRECEK Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) İstanbul Sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin açıklama yaptı. Kararın, kadına yönelik şiddeti besleyen çarpık zihniyeti cesaretlendireceği belirtilen açıklamada kadına yönelik şiddeti sonlandırma yolunda atılmış hiçbir adımdan taviz verilmemesi gerektiği belirtildi. TÜSİAD, kamuoyu vicdanına kulak verilerek kararın yeniden değerlendirilmesini talep etti. TÜSİAD’dan yapılan açıklamada, “İstanbul Sözleşmesi, yapılan karalama ve çarpıtmaların aksine, kadına yönelik her türlü şiddetle mücadele için, kim olursa olsun şiddet mağdurunu korumak için vardır. İnsan haklarını koruyan İstanbul Sözleşmesi, siyaset alanının mücadelelerine konu edilmemelidir” denildi. l Haber Merkezi ERDEM SEVGİ CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) ve Parti Meclisi (PM), CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında basına kapalı olarak toplandı. Edinilen bilgilere göre CHP, Cumhurbaşkanlığı kararının iptali için “idari karar” olduğu gerekçesiyle Danıştay’a gidecek. İhtiyaç duyulan “taraf olma” şartı ise partinin kadın kolları ve Türkiye’deki tüm kadın sivil toplum örgütleri ile birlikte sağlanacak. MYK’ye bilgi veren hukukçu kurmaylar da toplantıda, yayımlanan kararın “Milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir” ifadesinin yer aldığı anayasanın 90/5. maddesine aykırı olduğunu anlattı. İdari hukuktaki “usulde paralellik” ilkesine göre, “yasalar Cumhurbaşkanlığı kararı ile değiştirilemiyor.” CHP’nin hukukçu MYK üyeleri de Erdoğan’ın kararında sözleşmeyle ilgili aldığı kararı dayandırdığı, 9 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin üçüncü maddesinde yer alan ifadenin de anayasaya aykırı olduğu yönünde görüş bildirdi. Buna göre, MYK’de, “Cumhurbaşkanı’nın bir kararnameye dayanarak uluslararası bir sözleşmeyi feshetmesi, yasal ve hukuki olmayan bir süreci başlatmıştır” görüşünde birleşildi. Karar, yok hükmünde Kılıçdaroğlu’nun şu yorumlarda bulunduğu öğrenildi: “Bundan sonra Türkiye’de şiddete maruz kalan, istismara uğrayan ve öldürülen tüm kadın ve çocukların birinci derecede sorumlusu Erdoğan’dır. Millet iradesini yok saymıştır, anayasa ve kanunlara aykırı davranmıştır. Bu kararı yok hükmündedir. Cumhurbaşkanlığı bu yetkide ısrar ederse, örneğin Lozan Antlaşması’nı da iptal edebilir. Ülke olarak tek kişiye neyin teslim edildiğini konuşuyor olmalıyız. Cumhurbaşkanı’nın bakanlarıya birlikte ülkeyi yönetemediği çok aşikâr. Türkiye’yi bir an önce erken seçime götürmesi gerekiyor.” l ANKARA ‘KADIN HAKLARI KURAN’DA VAR’ Türk Diyanet VakıfSen Genel Başkanı Nuri Ünal, kadına yönelik şiddetin engellenmesinde dinin esas alınmasını is tedi. Ünal, “Açın Kur’anı Kerim’i okuyun. Hadisleri okuyun, İslami sözleri okuyun anlayın. Hukuk da orada yazılı, kadın hakları da orada yazılı” dedi. Yeniden Refah Partisi Başkanı Fatih Erbakan kararı “hayırlı ve geç kalınmış bir adım” olarak değerlendirdi. Tüm çiçekleri koparsanız da... Bahar gelir! Başlık Pablo Neruda’dan. Tam söylemi şöyle: “Bütün çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelişini engelleyemezsiniz.” Bugün Orta Asya’dan Balkanlar’a engin bir coğrafyada baharın ilk günü. Toprağın, havanın, ağaçların, kuşların hep birlikte güneşli, çiçekli günlere uyanışı. Bütün bunlar uyanır da insan uyanmaz mı? Bugün ben de topraktan bir avuç, ağaçlardan bir dal, kuşlardan bir kanat olmak isterdim. Her şeye inat geliyor işte bahar. İçimize niye gelmesin? İnsan, doğadan alabildiği, öğrenebildiği kadar vardır. Doğadaki bütün canlılar güneşin doğumuyla uyanır. İnsan sabahın ışıklarıyla birlikte kendisini doğanın kucağına attı mı, bütün uyanışlardan payını alır. 21 Mart’a hazırlanırken son günlerde ben de doğanın sabah uyanışlarına ortak olmaya çalıştım. Bir kuşun üç uzun bir kısa ötüşünün hangi ağacın dalından geldiğini bulmaya çalışırken salkımsöğüt dallarına çarptım. Kış ortasındaki çıplak dal gitmiş, küçük öpücükler kondu yüzüme. Baktım; yaprakları patlamış, milim milim gözlerini açıyor. Bir an önümde yüzlerce yaprak ucu... Sarılsam, kucaklasam dedim... HHH Dün sabah Türkiye gündemine uyanış ise bambaşkaydı. Dün sabahı son üç günle birleştirince nasıl da talan bir gündemin ortasında olduğumuzu gördük... Ülkede, dünyada olup bitenler, nasıl bir hayata katlanmak durumunda kaldığımızı gözümüzün içine soka soka gösteriyor. Dünyayı yaşanmaz kılmak için bütün girişimler tamam... Doğayı katletmek, bir nefes temiz havayı haram etmek için her şey hazır... Kadınların vahşice katledildiği ülkede mücadele için bir umut ışığı olan İstanbul Sözleşmesi’nin sabaha karşı “ben yaptım oldu” ile kaldırılması karşısında insan ellerini kaldırıp hangi hareketle devam edeceğini düşünüyor! Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarlık rezervini tüketip bunun hesabını veremeyenlerin Merkez Bankası Başkanı’nı bozuk para gibi harcamasına niye şaşırmalı ki! Parti kapatmaları tarihe karıştırmakla övünen bir iktidar, öyle bir dava açıyor ki geçmişte kendisinin de ortak olduğu her şey iddianamede! Eğitim darmadağın... İşsizlik, enflasyon, rakamları çarpıtarak azaltılıyor... Dünyadaki saygınlığımız bir telefonun ucuna bağlanmış. ABD ile Rusya bütün dünyada yaptıklarını birbirlerinin yüzüne karşı söylerken, iktidar ikisi arasında sıkışmış dönecek yön arıyor... HHH Bütün bunların ortasında çaresizlik sendromuna düşmemeli insan. Asıl olan karşılaştığımız sorunlar değil, onları aşma gücü... Ne diyor Rıfat Ilgaz: “Kaldır başını kan uykulardan/ Böyle yürek böyle atardamar/ Atmaz olsun/ Ses ol ışık ol yumruk ol/ Karayeller başına indirmeden çatını/ Sel suları bastığın toprağı dönüm dönüm/ Alıp götürmeden büyük denizlere/ Çabuk ol Tam çağı işe başlamanın doğan günle/ Bul içine tükürdüğün kitapları yeniden/ Her satırında buram alın teri/ Her sayfası günlük güneşlik/ Utanma suçun tümü senin değil/ Yırt otuzunda aldığın diplomayı/ Alfabelik çocuk ol Yollar kesilmiş alanlar sarılmış/ Tel örgüler çevirmiş yöreni/ Fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende/ Benden geçti mi demek istiyorsun/ Aç iki kolunu iki yanına/ korkuluk ol.” Bu gidişe teslim olmayacağız... Doğa bize yaşamı, onurlu yaşam mücadelesini, yaşam sevincini, yeniden doğmayı, her şeyi öğretiyor. Faruk Nafiz Çamlıbel’in dediği gibi: Bir tarafımız örtülüyken karla, bir tarafımız anlaşır baharla... Karabasanlara inat, çölleşmeyeceğiz... Bu gidişe teslim olmayacağız, değiştireceğiz...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle