04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR 13 13 ŞUBAT 2021 CUMARTESİ Sinemacılardan Boğaziçililere destek! Sinemacılar, bir açıklama yayımlayarak Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine destek oldu. Nur Sürer, Ercan Kesal, Menderes Samancılar, Emin Alper, Halil Ergün, Sumru Yavrucuk, Tilbe Saran gibi onlarca ismin imza attığı açıklamada, “Biz sinemacılar; hep ışığa bakmayı, ufka bakmayı, hayallerimize ve geleceğe bakmayı biliriz. Hikâyelerimiz bu bakışlarda gizlidir. Aşağı bakmamızın yegâne nedeni ise ancak yerdeki karıncayı incitmemek olabilir” denildi. ‘Sonuna kadar haklılar’ Açıklamanın devamında şu ifadeler kullanıldı: “Biz sinemacılar; inanıyoruz ki gençler bu ülkenin aydınlık hayalleridir. Işık da gelecek de onlardadır. Boğaziçi öğrencileri demokratik, özerk üniversite istemlerinde sonuna kadar haklıdırlar. Bu nedenle anayasaya uygun, yasal, hukuki, meşru ve barışçı eylemlerini sürdürmek haklarıdır. Bu haklarını kullandıkları için suçlanamazlar. Biz sinemacılar; direnen gençlerimizin yanında olduğumuzun bilinmesini istiyoruz. Seçim hakkının kayyım düzeni ile değiştirilmesine, öğrencilerin isteklerinin itham, tehdit ve kaba kuvvetle baskı altına alınmasına, hapsedilmelerine itiraz ediyoruz. Saygın, değerli, intihale asla tenezzül etmemiş ve etmeyecek hocalarımızın hedef gösterilmesine de itiraz ettiğimizin bilinmesini isteriz. ‘Durduğumuz nokta’ Biz sinemacılar; cinsel yönelimler, inançlar, etnik kimlik ya da düşünceler üzerinden ayrımcılık yapmanın ‘halkın bir kesimini, diğer bir kesim aleyhinde kin ve düşmanlığa tahrik etmek suçu’ olduğunu düşünüyoruz. Adil bir yargının bunu tespit ederek harekete geçmesi gerekirdi. Durduğumuz ve asla kıpırdamayacağımız yer tam da burasıdır. Durduğumuz noktadan görünen ise üniversitelerin kendi seçimleri olmayan ve dışarıdan atanmış kişilerce yönetilmeye çalışılmasının ne kısa ne de uzun vadede Türkiye’ye hiçbir yararı olmayacağıdır.” Pandemide doğan ‘pandalı’ grup Pandami Music grubu, koronavirüs salgını sürecinde içerik üretmeye başlayan birbirinden Doruk Petekkaya yetenekli müzisyenlerden oluşuyor... Eren Halıcı Koronavirüs salgını, son bir yılda insan hayatını daha önce benzerine pek rastlanmamış bir şekilde etkiledi. Daha çok olumsuz yönleriyle hatırlanacak bu dönemde hiç mi güzel bir şey olmadı denirse, oldu; Pandami Music isimli bir müzik grubu kuruldu. Pandemi sürecinde bir araya gelen yetenekli müzisyenler tarafından kuORHUN rulan grup, ünlü şarATMIŞ kıları yeniden yorumladığı eğlenceli videoları ve “mashup” denilen, birden fazla şarkıyı birleştirerek yaptıkları kaliteli müzikleriyle büyük ilgi görüyor. Şu an Instagram hesaplarındaki (@pandamimusic) takipçi sayıları 50 bine yaklaşmak üzere, videoları ise daha fazla kişiye ulaşıyor. Pandami Music üyeleriyle konuştuk. Kemik kadrosu Alâra Canay, Doruk Petekkaya, Ege Çakır ve Eren Halıcı’dan oluşan Pandami Music üyeleri, uzun süredir birlikte müzik yapan kalabalık bir arkadaş grubunun küçük bir parçası olduklarını söylüyor. Bu ekip ise pandemi döneminde arkadaşları Alaa Wardi’nin onları kendi videolarına dahil etmesiyle şekillenmiş. Evde bir köşede duran oyuncak pelüş panda da grubun ismine uygun olarak videolarda kendine yer buluyor. Destek ihtiyacı... Aslında hepsi geçimini müzikten zorlukla sağlayan sahne müzisyenleri. Bu süreç de kendilerini ekonomik anlamda herkes gibi çok kötü etkilemiş. Hatta desteklerinden dolayı ailelerine minnettar olduklarını söylüyorlar. Instagram hesaplarında bulunan bağlantı aracılığıyla bu yetenekli müzisyenlere “Patreon” sitesi üzerinden destek olunabiliyor. Yaptıkları müzik ve videoların benzerlerinin dünyada birçok başarılı örneği var. Ancak Türkiye’de pek rastlamıyoruz. Bu kadar uyumlu olmalarının nedenini şöyle açıklıyorlar: “Uzun zamandır farklı projelerde birlikte yer almamızın da avantajıyla hem kafa yapısı olarak hem de müzikal anlamda uyuştuğumuz için ortaya böyle bir şey çıkAlâra Canay tı. İçerik üretirken eğlenmeye ve elimizden geldiğince kaliteli bir iş çıkarmaya çalışıyoruz.” Videoları genellikle bir buçuk2 dakika uzunluğunda. Açıkçası dinledikten sonra tadı damakta kalıyor. Bunu dile getirdiğimizde şu yanıtı veriyorlar: “İzleyicilerin hızlı tüketim yaptığı ve çabuk sıkıldığı bir dönemdeyiz. Bu dengeEge Çakır yi göze alarak tadımlık içerikler yaratmak istedik.” İlerleyen süreçte parçaların uzun versiyonlarını canlı performanslar için yeniden aranje edip sahneleyeceklerinin müjdesini verirken “Belli bir plan dahilinde ilerliyor olmadığımız için zamanla yaptığımız şeylerin evrilmesine açığız” diyorlar. KONSERLER SALGIN SONRASI Şimdiye kadar yükledikleri videoların her biri birbirinden eğlenceli. Kendilerinin de keyif aldığı çok açık bir şekilde görülüyor. Video ve şarkıların her kısmını kendilerinin yaptıklarını ifade ediyorlar. Fikirlerin birçoğunun da kayıt ya da çekim sırasında spontane geliştiğini dile getiriyorlar. Her birine şimdiden konser istekleri geliyor. Pandemiden sonra hayatlarına nasıl devam edeceklerini sorduğumuzda, “Kendi yollarımızda ilerlemek de istiyoruz tabii ki, ama bu projeyi devam ettirmemize engel değil. Pandemi bitse de Pandami Music devam edecek” diyorlar gülerek. Henüz bir albüm çalışmaları yok, grubun Instagram hesabında 1 saatten uzun süren çevrimiçi konserleri izlenebiliyor. Mekânlar açıldıktan sonra da konserler vermeyi dört gözle bekliyorlar. Hayalleri ise şöyle: “Mesleğimizi eğlenerek icra edebilmek, hayatımızı sevdiğimiz şeyi yaparak kazanıp mutlu olmak istiyoruz.” GÜLRİZ SURURİ ENGİN CEZZAR TİYATRO TEŞVİK ÖDÜLÜ Büyük ödülü tiyatro sahneleri paylaşacak İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından tiyatro sanatçısı Gülriz Sururi’nin bağışıyla hayata geçirilen ve 2018 yılından bu yana her yıl, yaptıkları üretimlerle ve yenilikçi yaklaşımlarıyla tiyatromuzun gelişimine katkıda bulunan tiyatro topluluklarına veya kişilere verilen Gülriz SururiEngin Cezzar Tiyatro Teşvik Ödülü’nün 2020 ve 2021 sahipleri belirlendi. 2018 yılında Gülriz Sururi’nin de seçici kurul başkanı olarak yer aldığı Gülriz SururiEngin Cezzar Tiyatro Teşvik Ödülü’nün bu yıl, İstanbul’un kültürsanat hayatına katkı sağlayan 14 tiyatro sahnesine, COVID19 salgınının neden olduğu zor koşulları atlatmalarına bir katkı olarak, karşılıksız şekilde verilmesine karar verildi. 2020 ve 2021 yılına ait toplam 210 bin TL’lik ödül tutarını eşit olarak paylaşacak tiyatro sahneleri, İKSV Genel Müdürü Görgün Taner’in başkanlığında bir araya gelen oyuncu, senarist ve girişimci Mert Fırat, oyuncu ve eğitmen Tilbe Saran, çevirmen ve tiyatro eleştirmeni Seçkin Selvi, İstanbul Tiyatro Festivali Direktörü Leman Yılmaz ve oyuncu Selçuk Yöntem’den oluşan seçici kurul tarafından çeşitli kriterler gözetilerek belirlendi. Ödül, 2017 ve öncesinde kurularak bugüne kadar çalışmalarını aralıksız sürdüren, 12 ay kira ödediği yerleşik bir mekânı olan ve koltuk sayısı 100’ü geçmeyen tiyatro sahnelerinden Asmalı Sahne, Altkat Sanat Tiyatrosu, BiSahne, Cihangir Atölye Sahnesi, Craft Tiyatro Kadıköy, Çıplak Ayaklar Stüdyosu, Entropi Sahne, Eylül Sahnesi, GRİ Sahne, istanbulimpro Sahne, Kadıköy Emek Tiyatrosu, Kadıköy Theatron, Kumbaracı50 ve Tatavla Sahne arasında paylaştırılacak. Bu dünyadan bir Chick Corea geçti Caz piyanisti ve besteci Chick Corea, 79 yaşında hayata gözlerini yumdu. Corea’nın ekibi tarafından sanatçının kendisine ait internet sitesinde yapılan açıklamada, ünlü sanatçının nadir görülen bir kanser türüne yenik düşerek hayatını kaybettiği belirtildi. Corea’nın danışmanı Dan Muse da bu bilgiyi doğrulayarak Corea’nın, 9 Şubat’ta uzun süredir mücadele ettiği kansere yenik düştüğünü ifade etti. Corea, Facebook sayfasında hayranlarına bıraktığı son mesajda şu ifadeleri kullanmıştı: Son mesajı... “Sanat yolculuğum boyunca içimdeki müzik ateşinin parlak kalmasına yardımcı olan herkese teşekkür etmek istiyorum. Umuyorum ki çalmaya, yazmaya, icra etmeye veya başka türlü sezgileri olanlar bunu Chick Corea yapmaya devam edersiniz. Kendiniz için değilse geri kalanlar için. Sadece dünyanın daha fazla sanatçıya ihtiyacı olduğu için değil, aynı zamanda çok da eğlenceli olduğu için.” Düzinelerce albümü olan, klasik müzik yorumcusu Corea, kariyeri boyunca birçok Downbeat Ödülü ve 23 Grammy Ödülü’ne değer görülmüştü. 2012, 2014, 2016 ve 2018 yıllarında dört kez Türkiye’de konser veren Corea, 2018 yılındaki Avrupa turnesine de İzmir’den başlamıştı. l AA ‘Okul Tıraşı’ filmi Berlin’de yarışacak Ödüllü yönetmen Ferit Karahan’ın yeni filmi “Okul Tıraşı” (Brother’s Keeper), 71. Berlin Uluslararası Film Festivali’ne (Berlinale) Türkiye’den seçilen tek yapım oldu. Dünya sinemasından sıra dışı örneklerin yer aldığı Panorama bölümüne seçilen “Okul Tıraşı”, Panorama Seyirci Ödülü de dahil olmak üzere farklı ödüller için yarışacak. Pandemi nedeniyle bu yıl iki aşamalı düzenlenen Berlinale, ilk olarak 15 Mart tarihleri arasında sinema sektörüne yönelik etkinliklerini yapacak ve programın sonunda ödülü kazananlar açıklanacak. Festivalin, sinemaseverlerin de kabul edileceği ikinci aşaması olan “Yaz Özel” (Summer Special) programı ise 920 Haziran tarihleri arasında yapılacak. Susel’in ikinci şarkısı Susel’in ikinci teklisi “Bak Yine”, Universal Music Türkiye tarafından yayımlandı. Sözlerini Susel’in yazdığı parçanın yapımcılığını ise yapımcı Selim Öztürk üstlendi. Orijinal kompozisyonu Tiziano Ferro ve Roberto Casalino’ya ait olan “Bak Yine”, olumlu hisler yaratan sakin bir parça olarak dinleyicileriyle buluşuyor. masına başkaldırıydı bu söylem. Aziz Nesin’in ütopyasına Nesin Vakfı Çocuk Cenneti adını vermesi de bundandı. Cennetcehennem Bin yıllardan gelen Demirtaş Ceyhun, Soğuk CennetcehenSavaş Yazıları (2001) adlı nem, ilk insan topluluklarınkitabında şunları yazmıştı: dan beri tasarlanan kavramlar“1950 yılında ‘atom dır. İnsanlıkla ilgili en eski bilgibombası’nı yaparak ‘dehleri edindiğimiz Sümer mitoloşet tekeli’ni elinden alan jisinde, daha sonraki yüzyıllarSovyetler’e karşı yeni bir sıda ortaya çıkacak olan tektancak savaşı göze alamayacarılı dinlerin anlayışına kaynaklık ğı için, Amerika’nın ‘McCarthy’ eden motifler vardır. hareketi ile başlattığı bu ‘SoSümer çiviyazılarındaki Dilğuk Savaş’... özellikle Sovyet mun, “mutlu insanlar, ölümsüzler Birliği’ni kuşatan Müslüman ler ülkesi”dir. Cennetcehennem ülkelerde yaşanmıştır asıl. Do Eski Roma’da Elysium Bahçesilayısıyla da Batılı aydınlar za Tartaros, Gök Tanrı inancında ten yaşamlarını doğrudan et UçmakTamu olarak adlandırılır. kilememiş bu olguyla fazla il Kızılderililerin cenneti Vakui, Azgilenmemişlerdir. Bu nedenle, teklerinki Tanrı Katı’dır. Eski Mı‘Soğuk Savaş’ da bizim soru sır’daki Anu, “mutluluk ülkesi”dir. numuzdur ve ‘Soğuk Savaş’ ile Dante’nin hümanizmi esas alayeterince hesaplaşılmadan ger rak müthiş düş gücüyle 14. yüzçeğimizi kavrayabilmemiz bizce kesinlikle olanaksızdır.” Bizim de payımızı alarak son yetmiş yıldır yaşadıklarımız, Soğuk Savaş’ın artığıdır. O dönemden kalan cahillik (bilgisizlik), duyarsızlık, bağnazlık, din bezirgânlığı, kişisel çıkar, daha önceki yüzyıllarda toprağımızın insanlarına yaşatılmış olan bin yıllık uykuyla birleşince, cennet yılın ilk yarısında “İnsanlara doğru yolu göstermek amacıyla” yazdığı İlahi Komedya, ortaçağdan Rönesans’a geçişin öncü başyapıtıdır. Roma İmparatorluğu’nun destanı olan Aeneis’ten (Vergilius) yola çıkarak düşsel bir yolculuğu anlattığı bu yapıtında yazarın kaybolduğu karanlık, bilinçsizlik, günahkârlık ormanı cehennemdir. Ulaştığı cennet ise Rönesans’tır. ülkemizin cehenneme dönüştürüldüğü günlere geldik. Çanlar kimin için Biz yarattık Memleketimden İnsan Manzaraları’ndaki, şarkılaştırılan, türküleştirilen, milyonlarca insanın dilinden düşmeyen “Davet” şiirinçalıyor? Hemingway’a Çanlar Kimin İçin Çalıyor’u yazdıran şiirinde John Donne şöyle diyor: “İnsan ada değildir,/ Bütün de değildir tek başına,/ Kıtanın bir de, “...Bilekler kan içinde, dişler parçası,/ Okyanusun bir damlakenetli, ayaklar çıplak/ ve ipek sıdır./ Bir kum tanesini bile alıp bir halıya benzeyen toprak,/ bu götürse deniz,/ Avrupa küçülür,/ cehennem, bu cennet bizim” di Sanki kaybolan bir burunmuş,/ yordu Nâzım Hikmet. dostlarının ya da senin bir yurdunVedat Günyol, 1940’larda muş gibi./ Bir insanın ölümüyle başlayan ışığı saçma savaşı eksilirim ben,/ çünkü... bir parçamının yörüngesindeki Bu Cen sıyım insanlığın./ İşte bu yüzden net Bu Cehennem adlı kitabına hiç sorma çanların kimin için çalad olan ve yurtseverliği işlediği dığını,/ çanlar senin için çalıyor.” yazısında şöyle demişti: Çanlar bizim için çalıyor de“Yurt sevgisinin doruğuna meliyiz. erişmiş olan Nâzım Hikmet, ‘Bu İnsan, sevdasını, bilinci, birikicennet bu cehennem bizim’ mi, yeteneği doğrultusunda gelederken, cenneti de cehennemi ceğe aktarırsa insan olur. Herkede kendimizin yarattığını anlat sin katacağı bir şey vardır yaşamak istiyordu.” ma. Benim katacaklarım bunlar İnsanlığın binlerce yıldır cen diye düşünmek ve düşündüklenet düşüyle oyalanarak, cerini gerçekleştirmeye çabalayahennemle korkutularak yaşatıl rak yaşamaktır aslolan.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle