02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 12 ŞUBAT 2021 CUMA HABER Ayasofya Başimamı Boynukalın’ın laiklik karşıtı açıklaması tepki çekti Anayasa ile aldatmakII Anayasanın hükümlerini hiçe sayan, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını, anayasanın hükümlerini çiğneyerek tanımazlıktan gelen AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “yeni bir anayasayı tartışma zamanının geldiği”ni belirten açıklamaları, anayasa kurum ve kavramını yeniden gündeme getirdi. Her ne kadar Türkiye gibi gündemin sürekli değiştiği, kamuoyunun bellek sığlıgı ve algı çarpıklığıyla malul olduğu bir ülkede, herhangi bir tartışma konusunun ömrünün iki günden daha uzun olması beklenemez ise de anayasa dendiğinde akan sular durduğundan ve son zamanlarda Yaşar Nuri Öztürk’ün belirttiği üzere sık sık Allah ile aldatılan Türk kamuoyu hem de üst üste iki kez de anayasa ile aldatılmış olduğundan, anayasa kavramı üzerinde bir süre daha durmak kaçınılmaz oluyor. Ülkemizde Anayasa Mahkemesi emekli yargıçlarından Prof.Dr. Fazıl Sağlam’ın deyimiyle “Anayasa fetişizmi”ne varan bir anayasa saplantısı vardır. Bu sütunda biz de aynı deyimi anayasa kavramına, gerçekte sahip olduğundan fazla işlev yükleyerek, her şeyin nedeninin anayasa olduğunu sanmak anlamında kullandık şimdiye dek. HHH Gerçekten de Türkiye gibi bir ülkede, demokrasinin tüm aksaklıkları salt anayasanın bozukluğu olgusuna bağlanmış, rejimdeki bozuklukların aksaklıkların nedeni anayasadır sanılmış, işler her sarpa sardığında da sorunların, yeni anayasal düzenlemeler yaparak üstesinden gelinmeye çalışılmıştır. Oysa olaya biraz daha yakından bakınca, anayasaların neden olmaktan çok sonuç oldukları görülür. Yani toplumlar anayasaları “iyi” oldukları için toplumlar daha demokrat olmuyorlar ama toplumlar daha demokrat olduklarından daha gelişmiş anayasalar üzerinde uzlaşabiliyorlar. Yani toplumsal uzlaşma ürünü olan anayasalar toplumun uzlaşma kültürünün nedeni olmaktan çok sonucudurlar. Olaya bu açıdan yaklaşınca arabayı atların önüne koyma yanlışından kurtuluruz. Tersini yaptığımız zaman gelişmemiş bir toplumun, gelişmiş bir anayasayı kabul etmesiyle birden gelişebileceği yanlışına düşebiliriz. Unutmayalım ki birçok ülkede kâğıt üstünde mükemmel olan anayasaları, oralarda diktaların sultasını engelleyememiştir. Çünkü demokrasi kültürünün ve pratiğinin olabilmesi, gelişebilmesi anayasalar dışında başka denge ve denetleme kurumlarının olmasına bağlıdır. Anayasanın işlevi o denge ve denetleme kurumlarını tescildir. Tabii burada karşılıklı etki tepki ilişkisini de gözden uzak tutmamak gerek. HHH Demek ki toplumsal birikimlerin belirli bir düzeye ulaşmasını sağlayacak gelişmelerin sonunda, demokratik uzlaşmanın ürünü olan anayasalar oluşuyor ve onlar da kendilerini oluşturan koşulları etkileyerek geliştiriyorlar. Anayasaların neden olmaktan çok, sonuç olmaları, onların uygulandıkları toplumların koşullarına bağlı olarak aynı içerikli metnin ayrı yerlerdeki uygulamalarında değişik sonuçlar vermelerine de yol açıyor. Gerçekten de aynı anayasa metnini ayrı ülkelerde uygulayın, değişik sonuçlar alırsınız. Kaldı ki bir uygulamanın şu ya da bu şekilde gerçekleşmesi, illa anayasada, onunla ilgili bir hükmün içeriğinden de kaynaklanmamaktadır. Örneğin Türkiye’de Anayasa Mahkemesi kararlarının hükümran tarafından dinlenmemesinin nedeni “Yüksek Yargının kararları hükümranın keyfine uymuyorlarsa uygulanmayabilirler” diyen bir anayasa hükmü olması değildir. Tam tersine anayasanın “Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar” diyen 153. maddesi var. Demek ki demokrasiye uygun olmayan bu durumun nedeni anayasa değildir. Neden anayasa olmayınca da sonucun ortadan kaldırılması için değişmesi gereken anayasa değil, esas neden neyse o oluyor. Bu durumda ülkemizde demokrasinin işlemesi için ilk değişmesi gereken anayasa değil, AKP zihniyeti ve iktidarıdır. ABD’ye Kavala tepkisi ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, tutuklu iş insanı Osman Kavala’nın serbest bırakılması çağrısına, Ankara’dan “hukuki sürece müdahale gayreti” tepkisi geldi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, yazılı bir açıklama yaparak Kavala davasının adil, şeffaf ve hızlı bir şekilde sonuçlandırılması ve AİHM’nin verdiği karara uyulması yönünde çağrı yaptı. Price’ın açıklamasıyla ilgili bir soruya yanıt veren Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, “Türk demokrasisine darbe girişiminde bulunan FETÖ elebaşının ülkemize iadesi konusunda hukuki süreçleri bahane gösteren bir ülkenin, Türkiye’de devam eden bir hukuki sürece müdahale etme gayreti ilkesiz ve tutarsız bir yaklaşımdır. Türkiye, bir hukuk devletidir. Hiçbir devlet veya hiç kimse Türk mahkemelerine yargı süreçleri hakkında emir veremez” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet Boynukalın yargılanmalı Ayasofya Başimamı Prof. Dr. Mehmet Boynukalın’ın Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkesi ve anayasanın değiştirilemez maddesi “laikliğin” çıkarılmasını talep etmesi tepki çekti.Demokratik bir anayasa için laikliğin temel unsur olduğu anımsatılarak Boynukalın’ın yaptığı açıklamalarla suç işlediği hakkında adli ve idari süreç başlatılması gerektiği SEYHAN vurgulandı. AVŞAR Boynukalın, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, yeni anayasa çalışmaları kapsamında laikliğin anayasada yer almamasını isteyerek “1921 ve 24 anayasalarında devletin dini İslamdı ve laiklik yoktu. Cumhuriyet fabrika ayarlarına dönsün” dedi. Açıklamanın ardından Boynukalın’a sosyal medyadan tepki yağdı. Prof. Necla Arat, Şenal Sarıhan ve Nazan Moroğlu, Başimam Boynukalın’ın açıklamasını Cumhuriyet’e değerlendirdi. Savcılar göreve n Prof. Necla Arat: (Kadın Araştırmaları Derneği Başkanı): Devrim karşıtları, gemiyi artık iyice azıya aldılar. Son 20 yılda kazandıkları mevzileri artırma yolunda dört nala gidiyorlar. Laik Cumhuriyetin ideolojisini ortadan kaldırmak için yıkıcılık işlevini üstlenen kimi militanlar, şimdi de son günlerde gündeme sokulan yeni anayasa yapma tartışmalarından heveslenerek laikliğin anayasadan çıkarılmasını talep ediyorlar. Ayasofya’nın başimamının bu güruh içinde yer almış olması, hâlâ geçerli olan anayasamızın laiklik ilkesine aykırıdır ve devlet memuru olan biri için vahim bir suçtur. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu şahıs için soruşturma açmasını bekliyor, ayrıca laik Cumhuriyetin savcılarını göreve davet ediyorum. n Şenal Sarıhan (Cumhuriyet Kadınları Derneği Kurucu Genel Başkanı): AKP, iktidara geldiği ilk yıllarda gizlediği gerçek amaçlarını adım adım yaşama geçirmeye çalışıyor. Yaşamın her alanına yönelik olarak fiilen sürdürdüğü İslami esaslara dayalı bir devlet düzeni özlemini, yasal yollarla kuşatma altına alıyor. Laiklik ilkesinin 1937’de anayasada yer alması halkın talebinin ürünüdür. Demokratik bir anayasa ve yaşam için laiklik en temel unsurdur. Halkın dini inançlarına göre devlet önünde çifte standarda maruz kalmasını engeller. Eşitliği besler. İnsanın insana saygısını güçlendirir. Din ve düşünce özgürlüğü için bir güvencedir. AKP, yeni anayasa söylemini, esas olarak yeni bir mecelle yaratma amacı ile gündeme getirmektedir. Mevcut yasal düzenlemelerimiz bugün iktidarın sayısal gücü açısından buna izin vermeyecektir. Ancak daha önemli bir engelin, halkın bu konudaki kararlı tutumu olacağı inancındayım. ‘Laiklik güvencedir’ n Nazan Moroğlu (İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü ve İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı): Laiklik ilkesi demokrasinin, insan haklarının ve kadın haklarının güvencesidir. Nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan İslam devletleri arasında hukuk ve devlet sistemini laikleştirmeyi başarabilmiş tek ülke Türkiye Cumhuriyeti’dir. Laiklik ilkesi ülkemizde demokrasinin ve insan haklarının, özellikle kadın haklarının güvencesidir. Laiklik din ve vicdan hürriyetinin de güvencesidir. Günümüzde ‘anayasa’ ve ‘laiklik’ üzerinden gündem değiştirmeye çalışılması zaman kaybına ve ayrıca koIĞNELI FIRÇA ZAFER TEMOÇIN ronavirüs pandemisinin neden olduğu büyük sorunların görmezden gelinmesine yol açmaktadır. Koronavirüs pandemisi de bir kez daha göstermiştir ki ülkeler küresel krizlerden ve salgınlardan ancak akla, bilime dayanarak çıkış yolu bulabilmektedir. Bu nedenle, özgür düşüncenin, demokrasinin ve kadın haklarının güvencesi olan laikliğin korunmasına, yaşamın her alanında aklın, bilimin önderliğinin kabul edilmesine bugün her zamandan çok ihtiyaç vardır. l İSTANBUL BAHÇELI’YE LAIKLIK ANIMSATMASI CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, laikliği hedef alan Boynukalın’a tepki gösterdi. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “laiklik” konusundaki görüşlerini merak ettiğini kaydeden Altay, “Boynukalın, ‘laiklik çıkarılsın’ buyurmuş. Sen laiklikle ne derdin var onu bilmem. Toplumun sinir uçlarına provokatif söylemleri düşünce özgürlüğü olarak pazarlayamazsın. Sayın Devlet Bahçeli acaba bu imam efendi hakkında yorum yapacak mı?” dedi. l ANKARA Mahkeme kararı TBMM Genel Kurulu’nda okundu. Berberoğlu yasama faaliyetlerine katılabilecek Berberoğlu yeniden milletvekili FEZLEKEYE CHP’li Enis Berberoğlu’nun avukatları, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin hazırladığı fezlekeye itiraz etti. Berberoğlu’nun avukatları, fezlekenin, “husumet güdülen ve objektiflikten uzak” olduğunu İTİRAZ belirtti. Fezlekede Berberoğlu’nun, “Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklamak” suçundan yargılamaya devam edilmesi istendiği anımsatıldı. Ancak Berberoğlu’nun “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgilerini açıklama” suçundan 5 yıl 10 ay hapis cezasıyla cezalandırıldığı, Yargıtay’ın da bunu onadığı belirtildi. Dilekçede, lehe verilen kararın aleyhe döndürülemeyeceği vurgulandı. l İSTANBUL/Cumhuriyet KILIÇDAROĞLU, BOLU’DA TEMASLARDA BULUNDU ‘Tefeciye 21 milyar faiz ödendi’ Bolu’da kanaat önderleri ile bir araya gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Dolarfaiz endeksi ile ülke yönetilmez. Ekonomik bağımsızlığımızı kaybediyoruz. Buradan çıkış yolu istihdam, üretmek ve çalışmaktır” dedi. Kılıçdaroğlu dün Bolu’da bir dizi temasta bulundu. Belediye Başkanı Tanju Özcan’ı ziyaret eden Kılıçdaroğlu daha sonra Bolu Şehit Aileleri ve Gaziler Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne gitti. Eskici Baba Türbesi’ni de ziyaret eden Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin “Dilek tuttunuz mu” sorusuna, “Dileğim; 100’üncü yılında Türkiye Cumhuriyeti’ni demokrasiyle taçlandıralım” şeklinde yanıt verdi. Dahaa sonra kanaat önderleriyle bir araya gelen Kılıçdaroğlu, “2021’in ocak ayında 21 milyar lira faiz ödedik. Bu faiz nereye gitti? Muhtar, esnaf, çiftçi ve sanayici almadı. Kim aldı bu 21 milyar faizi, Londra’daki bir avuç tefeci. Esnafa ödenen yardım ise sadece 7 milyar lira. Şimdi size soruyorum; Kim daha değerli, esnaf mı, tefeci mi? Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok faiz ödeyen iktidarı ile karşı karşıyayız” dedi. Türkiye’de namuslu, düzgün siyasetçi eksiği olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bir ülkenin en tepe noktasında oturan kişinin mal varlığı, başka bir devletin başkanı tarafından koz olarak kullanılıyorsa orada sorunumuz var demektir” ifadelerini kulandı. l İç Politika İSKILIPLI ATIF’I ANMAKLA KALMADI IADEI ITIBAR ISTEDI Milli Mücadele döneminde Kuvayi benzetmesi yaparak “Ülkemiz AK Parti saMilliye’ye karşı olan Teayesinde normalleşmeli İslam Cemiyeti’nin yöneye başlayınca; İskilip’te ticisi İskilipli Atıf için düadına kurulan Atıf Der zenlenen anma törenine tarafından, 2012’den katılan AKP Çorum Milletitibaren her yıl kabvekili Erol Kavuncu, Atıf için “iadei itibar” çağrıri başında dualarAKP’li Kavuncu la vefat yıldönümünsı yaptı. Meclis’te dün bade anılmaya başlanısın toplantısı düzenleyen Ka yor” dedi. Atıf’ın Kuvayi Milliyevuncu, Atıf’ın hain olmadığını ci kahraman olduğunu öne süsavunarak, “İskilipli Atıf Efendi ren Kavuncu “Atıf Hoca vatanye, ‘hain’ yaftasını yapıştırmak severdir, dava adamıdır. Atıf isteyenlere soruyorum: Nâzım Hoca’nın itibarının iade edileHikmet de vatan haini midir?” ceğini düşünüyorum” dedi. Gazetemizi hedef aldı AKP’li Çorum Belediyesi Başkanı Halil İbrahim Aşgın, anmayı haberleştiren gazetemizi hedef alarak “Kendini bu topraklara ait hissetmeyen köksüz yapılar, yıllar boyu Müslüman mahallesinde salyangoz satmaktadırlar” dedi. Aşgın, Atıf’ın mezarını ziyaretlerine ilişkin, “Siz de İskilipli Atıf Hoca gibi aynı gerekçe ile idam edilen Deniz Gezmiş’in mezarını ziyaret ediyorsunuz” savunmasını yaptı lANKARA MİT TIR’ları davasında “kesin hüküm giydiği” gerekçesiyle, 4 Haziran 2020’de milletvekilliği düşürülen CHP’li Enis Berberoğlu, hakkındaki mahkeme kararının TBMM Genel Kurulu’nda okunmasının ardından yeniden milletvekilliği vasfını kazandı. Ancak Berberoğlu ile ilgili süreç son bulmadı. Berberoğlu hakkında hazırlanan fezleke Karma Komisyon’a gönderilecek. Eğer komisyonda, “Berberoğlu’nun dokunulmazlığının kaldırılması” yönünde karar alınırsa, karar TBMM Genel Kurulu’nda yeniden okutup, oylatılacak. Anayasa Mahkemesi (AYM), MİT TIR’ları davasında aldığı 5 yıl 10 aylık hapis cezası onandıktan sonra 4 Haziran 2020’de milletvekilliği düşürülen Berberoğlu’nun yaptığı bireysel başvuruyu görüşerek “hak ihlali” kararı verEnis Berberoğlu di. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi karara uymayınca Berberoğlu, AYM’ye ikinci kez bireysel başvuruda bulundu. AYM, Berberoğlu’nun yaptığı ikinci bireysel başvuru için de “hak ihlali” kararı verdi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi bu kez AYM kararına uyulması yönünde oybirliğiyle karar verdi. Berberoğlu, mahkemenin “yeniden yargılanması ve infazın durdurulması” kararına ilişkin Başkanlık Tezkeresi’nin TBMM Genel Kurulu’nda okunmasıyla birlikte yeniden milletvekili oldu. Kararın genel kurulda okunmasını CHP grubu alkışlarla karşıladı. Berberoğlu, salı günü yapılacak CHP grup toplantısına katılacak.Mahkeme kararı TBMM Genel Kurulu’nda okunmadan önce Meclis Başkanı Mustafa Şentop, partilerin grup başkanvekilleriyle bir araya geldi. Görüşmede, grup başkanvekilleri, “Berberoğlu hakkındaki kararın Meclis’te okunması gerektiği aksi halde anayasaya aykırı hareket edileceğini” vurguladı. Şentop da “anayasanın açık hükümleri gereği, Başkanlık Tezkeresi’nin genel kurulun bilgisine sunulması kararını” aldı. Kararın ardından da ‘HAK GASPI ORTADAN KALKTI’ Kararın TBMM Genel Kurulu’nda okunmasının ardından AKP Bülent Turan, “Okunan karar beraat değil” ifadelerini kullandı. Bu ifadeler AKP ve CHP milletvekilleri arasında gerilime neden oldu. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay da Turan’a, “Ortada var olan anayasaya neden uymuyorsunuz? Sonra da ‘Gelin yeni anayasa yapalım’ diyorsunuz, sizle kanun yaptığımıza şükredin” yanıtını verdi. MHP’li Levent Bülbül ise “Berberoğlu’nun şu an hâlâ faal bir milletvekiliymiş gibi değerlendirilmesi, bence, TBMM’ye ve yasama organına yapılan büyük bir saygısızlıktır. Şu an yapılmış olan işlemin herhangi bir hukuki dayanağı bulunmamaktadır” dedi. CHP’li Engin Altay ise” Berberoğlu’na yönelik hukuk marifetiyle yapılan bir hak gaspı ortadan kaldırılmıştır” diye konuştu. AKP’li Turan da “Okunan kararı alkışlarla karşılayıp sanki bir beraat kararı varmış gibi değerlendirmenin de dosya içeriğini bilmemekten kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Karar, esasa ilişkin değildi, usulü bir işlemdi. Hâlâ MİT TIR’ları bir ihanetin belgesi olarak mahkemenin önünde duruyor” dedi. Turan’a yanıt veren Altay, “Madem MİT TIR’ları bir ihanetse AK Parti hükumetinin Başbakan Yardımcısının şöyle bir ifadesi var: ‘Vallahi de billahi de o TIR’ların içindeki silahlar Türkmenlere gitmedi’ diye. Eğer MİT TIR’ları bir ihanetse önce Sayın Tuğrul Türkeş’i yargılayın Sayın Bülent Turan” dedi. Tartışmalar büyüyünce oturuma ara verildi. mahkeme kararı genel kurulunda okundu. Kararın okunmasının ardından Berberoğlu, 8 ay sonra yeniden “milletvekilliğinin tüm haklarını geri kazanmış oldu.” MHP lideri Devlet Bahçeli, Berberoğlu için, “Dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili oylama yapılmalıdır. MHP, bu oylamada yeniden yargılama yolunun açılabilmesi için dokunulmazlığın kaldırılması yönünde oyunu kullanacaktır” demişti. l ANKARA/ Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle