Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
gorus@cumhuriyet.com.tr
23 ARALIK 2021 PERŞEMBE
2 olaylar ve görüşler
Kubilay’ın kesik başı ve
Enflasyondan dolarizasyona:
günümüz siyasal İslamı
Soygundan vurguna!
nflasyon bir soygundu. Ne var ki Türkiye’de laik bir
OSMAN SELİM KOCAHANOĞLU
Tarihte sahte peygamberler, sahte Mesih ve Mehdiler, başı kesilen
Dolarizasyonun yapı- devlet olduğu ve bunun değiş-
ARAŞTIRMACI - YAZAR
Elış biçimi bu soygunu bir tirilmesinin teklif bile edileme-
şeyhler görülmüş ama böylesi bir olay yaşanmamıştı. Kabakçı
vurguna dönüştürdü. yeceği anayasada açıkça ya-
Mustafa isyanında Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın cesedi
Aralık 1930 Salı günü, insan- HHH
zıyor.”
yerlerde sürünmüş ama başı kesilmemişti. 31 Mart’ta Asar-ı Tevfik
lık tarihinin en hunhar cina- Sonbaharda artık iyice hız- Bu konuşma sonunda, bun-
lanan enflasyon yıl sonunda dan önceki konuşmalarında
23yetlerinden biri Menemen’de zırhlısı süvarisi Binbaşı Ali Kabuli, Abdülhamit’in gözleri önünde
yüzde 50’leri geçtiği zaman olduğu gibi, topluma yine do-
işlendi. Sekiz sene önce Yunan işgalin-
linç edilmiş ama başı kesilmemişti.
herkesin cebindeki paraların ların derhal yükseleceği bek-
den kurtulan Menemen’de öğretmen ve
yarısından çoğu uçtu...
lentisi egemen oldu.
Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay ba-
Uçtu uçtu nereye uçtu? Bu toplantıdan yaklaşık 24
şı kesilerek şehit edildi. Kubilay da başı-
Yönetici oligarşinin* kasa- saat sonra ise ABD Doları
nı kesen Derviş Mehmet de Girit göçme-
sına uçtu. hâlâ 18 lira iken, yine Erdo-
ni, yoksul aile çocuklarıydı. Kubilay 24, Bütün halkın, ama özellikle ğan dolarizasyon kararlarını
Derviş Mehmet 34 yaşındaydı. Birbiri- sabit ve dar gelirlilerin gelirleri açıkladı...
buharlaştı... Ve bu açıklamalardan yakla-
ni tanımazlardı. Derviş Mehmet köylerde
Bu buhar nerede soğutu- şık 13 saat sonra ABD Doları
bağ bahçe işlerinde amelelik yapardı. Ça-
lup kimin kasasına yağmur 12 liraya indi.
tışmada öldürüldüğü için bir fotoğrafı bi-
olarak yağdı? ABD Doları 18 Türk Lira-
le yok. Sadece yakasına iğnelenmiş Şeyh
Evet, bildiniz: sı iken 100 bin Dolar satıp 12
Hafız Ahmet’in üç köşeli “Mehdiye kur-
Yönetici oligarşinin kasasına. Lira’dan geri alanlar 13 saat
şun işlemez” muskası bulunmuştu. Der-
HHH içinde 50 bin dolar yani dolar
viş Mehmet’i bu yola sürükleyen hurma Enflasyon yavaş yavaş, bazında yüzde 50 kâr sağladı.
alıştıra alıştıra yapılan bir
kültürünün Mehdilik hezeyanlarıydı... HHH
ekonomik ve mali soygun- Tuncay Mollaveisoğ-
dur. lu bu hızlı düşüşün arkasın-
İki ayrı sembol
Halkın cebindeki paralar ya- daki vurgunun adını dün-
Kubilay Cumhuriyet ülküsünün, Der-
vaş yavaş uçar, buharlaşır. kü “TL görünümlü dolar!
viş Mehmet Mehdilik hezeyanının sem-
En sonunda, artık kimsenin
Erdoğan’ın seçim planı er-
bolüydü. Baş kesmek, yol kesmek, kol
cebinde para kalmayana ka- ken patladı” yazısında “Do-
dar devam eder. larizasyon” olarak koyuyor-
kesmek, kurban kesmek, ağaç kesmek,
Borsadaki ve döviz kurla- du:
bir kılıç darbesiyle kırk kelle uçurmak
rındaki ani çıkış ve inişler ise “Bunu da başardılar!
mıştı (13 Temmuz 1926). Bu suikasttan mayan, başına bere giymeyeni gavur sa-
Anadolu kültürünün Battalgazi destanın-
vurgundur:
Türk Lirası’nı doların yeşiline
dört sene sonra da bu facia ortaya çık- yar; her yeniliğe düşmandır...”
da okuduklarıydı. Şimdi de bir kesikbaş
Bu şok, enflasyonla birlikte boyadılar...
mıştı. Hakimiyeti Milliye olayın arkasın- Tarikatlar kapatıldığı tarihte (1925)
efsanesi Menemen’de yaşanıyordu.
yaşandığı zaman, moraller iyi- Artık bankalarda yatan TL’yi
da olanları işaret ediyordu: İstanbul’da 16 tarikat ve 438 tekke fa-
Kubilay Girit’ten İzmir’e göçen yok-
ce bozulur, umutsuzluk baş- Amerikan Doları gibi görmemiz
“Tekkeleri kapadık fakat dervişler ya- aldi. Sadece İstanbul’da Nakşiliğin
sul bir aile çocuğu idi (1906), adını Mus-
lar, insanların yaşama sevin- mümkün.
şıyor! Medreseleri kapadık, halifeliği 60’dan fazla tekkesi vardı. Olguları hip-
tafa Fehmi koymuşlardı. Bursa Muallim ci yok olur.
Adı TL ama kazancı dolara
kovduk fakat saltanatın nimetleri hâlâ notize edip hurafeye güncellik veren bu
HHH endeksli...
Mektebi’ni bitirip (1926) öğretmen ol-
zihinlerinde... Şapkayı giydirdik fakat yapılarda Kurtuluş Savaşı şöyle yorum- 19 Aralık Pazar günü AKP Uzmanlar buna ‘dolarizas-
muştu. Türk ocaklıydı, Kubilay adını ken-
Genel Başkanı ve Cumhur- yon’ diyorlar.
hâlâ bizi tekfir ediyorlar...” lanırdı:
di almıştı. Menemen’de yedek subaydı.
başkanı Erdoğan bir konuş- Ekonomiye, mevduatlara,
“...Büyük Zafer, Yunan hezimeti diyor-
Aralık 1930 Salı. Derviş Mehmet ve üç
ma yaptı.
TL’ye doların hâkim olması...”
lar... Bunların hepsi uydurmadır... Onla-
yoldaşı Bozalan köyünde esrarla motive Aynı irtica kurutulmalı
Bu sırada dolar 18 lira. HHH
rın yaptığı nedir bilir misiniz? Avlunuza
olmuşlardı. Mübarek Şaban ayının üçün-
Hilmi Ziya Ülken, Yunus Nadi ve Ham-
Zülâl Kalkandelen bu ko- Sevgili okurlarım, Erdoğan
bir köpek gelmiş, siz de hoşt deyip kova-
cü günüydü. Derviş Mehmet, dört yolda- dullah Suphi olayı milli bir Kerbela gö-
nuşmayı dünkü yazısında konuşmaları ve talimatlarıy-
lamışsınız, hepsi bundan ibaret...”
şıyla Menemen’de bir Mehdilik gösteri- şöyle irdeledi: la, doları sürekli olarak çıka-
rüyor, Necip Fazıl Hakimiyeti Milliye’de
Hurma kültüründen beslenen tarikat- AKP’li Cumhurbaşkanı,
rıp indiriyor...
si planlamıştı. Müftü Camii’nde az sayı- yeşil irticanın kanını kurutmalı diyordu.
lar Kubilay’ın kesik başını hiç üzerleri- “Neymiş efendim, faizleri dü- En sonunda “Faizleri dü-
da cemaat vardı.
Şöyle:
şürüyormuşuz? Benden başka şüreceğim” nutuklarından
ne almazlar. Halbuki sinsi irtica yılanı
Derviş Mehmet, “Aziz cemaat ben “...Dünya kuruldu kurulalı bu kadar
bir şey beklemeyin. Bir Müslü- sonra faizleri de “Dolarizas-
Menemen’de bir öğretmenin başını kese-
Mehdi’yim, dinimizi korumak için bura-
küçük bir hadise, bu kadar büyük bir
man olarak naslar neyi gerek- yon” yöntemiyle yükselti-
rek intikam almıştı. Derviş Mehmet, kav-
ya geldim” diyerek, mihrabın yanındaki baş doğurmadı. Ne 31 Mart ne Şeyh Sa-
tiriyorsa onu yapmaya devam
yor...
radığı taassup bıçağıyla tekbir getire ge-
sancağı alıp dışarı çıktı... Tekbir sesleriy-
it isyanı, mahiyet ve ruh olarak Mene-
edeceğim” dedi. Başta sabit ve dar gelirli-
tire avına saldırırken Cumhuriyetin de
le cemaati ve orada toplanan kalabalığı men hadisesiyle boy ölçüşemez... Mesul
Faiz politikasını, iktisadi te- ler olmak üzere tüm halk da
boğazına sarılyordu...
sancağın altına davet ediyordu... meller yerine dinsel bir dog- umutsuzluk içinde cebindeki
Derviş Mehmet ve avenesi değildir. İr-
maya dayandırdığını ilan etti. paranın uçuşunu, buharlaş-
Menemen’deki alay komutanı, bunları tica buz dağları gibi suyun yüzüne siv-
Aynı zihniyet
Daha önce Taliban ile inanç
masını izliyor.
dağıtmak için Kubilay’ı görevlendirmiş,
ri bir uç çıkardı. Mesul bu uç değil, buz
farkı olmadığını söylediğin-
Menemen olayının ardından bir diva-
o da bir manga askerle meydana gelmiş- dağının heyet-i mecmuasıdır. Bu ucu te-
de, “Türkiye’nin inancı” ifade- * Oligarşi: Küçük bir gru-
nı harp kurulup bir soruşturma başlatıl-
ti. Mangasını bir yana koyarak tekbir ge-
pelemekle, hiçbir nişane bırakmamak-
sini kullanarak, ülkede yaşa- bun baskı altında uyguladığı
dı. Manisa’daki emekli imam Rizeli Laz
tiren Derviş Mehmet’in yakasına yapıştı. la dağı kaldırmış olmayız. O dağı tuzla
yan herkesin istisnasız inanç- ve halkı kendi çıkarları için sö-
İbrahim’in, Erbilli Esat’ın bölge halifesi
- Siz kimsiniz? Haydi dağılın bakalım!..
buz etmek lazım. Mesuller, suyun yüzü-
lı ve aynı inançta olduğunu id- mürdüğü bir rejimin ve bu re-
ve bazı müritlerin Esad Efendi’nin köş-
- Ben Mehdi Mehmet’im be adam, sen ne çıkmayanlar, o birkaç kişiye sinsi sin-
dia etmişti. jimdeki yönetici sınıfın adı.
künde misafir edildiği ortaya çıktı.
kim oluyorsun? Partili Cumhurbaşkanı, Ge- Bu sınıf farklı gelişme dü-
si omuz verenlerdir. ”
Yargılanan 105 sanıktan çoğu beraat
nel Başkanı olduğu siyasal İs- zeylerindeki ülkelerde, farklı it-
Kalabalıktan açılan ateşle yaralanıp Necip Fazıl’ın cümlesi şöyle bitiyordu:
etti, 37 kişiye idam kararı verildi. Esat lamcı partinin sözcüsü olarak tifaklar halinde:
yere düşen Kubilay sürüne sürüne Müf-
“...Gözüme görünen şeyi açıkça, tertip-
Despot yöneticilerden, te-
konuşuyor...
Efendi dahil 6 kişinin cezası yaş haddin-
tü Camisi önündeki merdivenlere gele- siz ve imansız söylüyorum. Eğer inkıla-
kelci sermayedarlardan, mü-
Bu durum bir din devletinde
den hapse çevrildi. TBMM tarafından 31
bildi. Avının yerde çırpındığını gören
bı zayıf tutarsan, eğer inkılabın yüreğini,
yaşansa sorun olmaz; çünkü teahhitlerden, oligarklardan,
idam kararı onaylanarak 4 Şubat 1931
Derviş Mehmet, torbasından çıkardığı hassasiyetini ve sinirlerini temsil etmez-
orada zaten anayasa, yasalar medya patronlarından, top-
günü Menemen’de infaz edildi.
tırtırlı bağ bıçağıyla Kubilay’ın boğazı-
sen, bıçağın ters tarafı ile yirmi dakika-
ve kamu yönetiminin tüm alan- rak ağalarından, tarikat şeyh-
Cumhuriyetin yasakladığı tarikatler,
nı bir koyun gibi keserek başını gövde- da kesilen Kubilay’ın kafasında sana tev- lerinden oluşur.
ları dini inancı temel alır.
günümüz iktidarı tarafından serbest bı-
den ayırdı. Avının kesik başını, caminin
cih edilen akıbeti seyredebilirsin...” (Ha-
rakılmıştır. Medrese ve tarikatların karşı
önündeki şimşir taşa vurarak kanını sil- kimiyeti Milliye, 5 Ocak 1930)
çıkmadığı, tek bir yenilik yoktur. Batı ki-
keledi. Kesik başı yeşil sancağa takarak
Bu satırların sahibi Necip Fazıl yıl-
lisesi kendi alanına çekildiği halde bun-
tekbir getirmeye başladılar... lar sonra Atatürk ve Cumhuriyet hava-
lar ortaçağ çukurundalar.
Menemen olayını anlamak için Derviş
riliğinden vazgeçip, kimlik ve kişiliğini
Tarikat ve medrese kültürünün, sosyal
Mehmet ve beş meczup arasından suçlu inkâr ederek Süper Mürşit olunca irtica-
hayata düzen verme, ileriyi geride ara-
aramak yetmez; onları Mehdilik hezeya-
nın koynuna bizzat kendisi sığınacak, bu
ma, gerekirse kan dökme anlayışı değiş-
nına sürükleyen zihinsel serüven okun- yazılarnı da çöp sepetine atacaktır.
miş sayılmaz. Menemen’den 63 yıl son-
malıdır. Saltanat kaldırılmış, Cumhuri-
Abdülbaki Gölpınarlı ise tarikat taassu-
ra (2 Temmuz 1993) Madımak Oteli’nde,
yet ilan edilmiş, hilafet kalkmış, 1925’te bunun irrasyonel yüzünü Nakşilerde gö-
33 aydının benzin dökülüp yakılması,
tarikatlar kapatılmıştı. Medrese ve tari-
rüyordu: “... Tarikat yobazı, her şeyi Tan-
Kerbela’dan farksızdır. Otel yakılırken
katlar desteksiz ve işlevsiz kalmıştı. Şir- rı tecellisi görür fakat kendine uymayan-
ke bulaşmış bu yapılar Cumhuriyete nef- yükselen “Allahuekber” sesleriyle, Tanrı
ları Yezit diye dışlar. Şeriat yobazına gö-
katından destek arandığı açıktır. 5 Tem-
ret kusuyordu. re Müslüman yalnız kendisidir; kendine
15 Haziran 1926’da İzmir’de Atatürk’e muz FETÖ kalkışması da aynı kültürün
uymayanlar dinsizdir. Başını ustura ile
devamıdır...
bir suikast girişimi olmuş, 19 kişi asıl- kestirmeyen, sakalını çembervari bırak-
Bir devlet kütüphanesinin ‘hali pürmeali’
siz ve yıpranmaya yüz tutmuş kimi tekke, baskısı tükenmiş hiçbir yerde bulamadığı lar için yeni bir salona kavuşmuş olan kü- miyor. Ek bina açılırken tarihi binanın ar-
HATİCE EROĞLU AKdOĞAN
cami, vakıf gibi yerlerdeki belgelerin bakı- bir belgeye ulaşacakları yer Beyazıt Devlet tüphane, meğer salonu ders çalışma ala- ka yanına da küçük bir bahçe düzenlen-
ilen bilir, İstanbul’da Milli Kütüpha- mı yapılarak bir yerde toplanması ihtiyacı, Kütüphanesi’dir. 1928 Harf Devrimi’nden nı yapmış. Araştırmacılara da okur hiz- mişti. İçinde okurlar için hem teneffüs or-
Bne işlevinde iki büyük kütüphane var-
böyle bir kütüphaneyi zorunlu hale getir- önceki eski harfle basılmış yayınlara eriş- metlerinin sürdürüldüğü orta alanda ışık- tamı hem lavabo-tuvalet eklentisi bulunu-
dır. Biri Beyazıt Devlet Kütüphanesi, diğe- mişti. 1934’te Derleme Yasası çıktığında mek açısından da bu geçerlidir. Uzun za- landırması olmayan masalarda çalışma yordu. O alan bugün çay satılan bir kantin
ri İ.Ü. Merkez Kütüphanesi. Her iki kütüp- kütüphanenin sorumluluğu daha bir fazla- mandır işimin düşmediği Beyazıt Devlet uygun görülmüş. büfesine dönüştürülmüş. Hal böyle olunca
hane Derleme Yasası’na göre yayımlanan laşmış olarak aynı mekânda hizmete da-
Kütüphanesi’ne gitmek zorunda kaldığım- okurlar, hem bahçe hem araştırmacı salo-
yazılı, basılı, görsel-işitsel bütün mater- vam eder ama kitap, gazete, dergi kolek- da salt bir okur gözüyle gözlemlediğim kü- Düzene alet ediliyor nuna kapısı bulunan koridor içindeki tuva-
yalleri bünyesine katmakla görevlidir. Öğ- siyonu büyüdükçe yer sorunu ortaya çıkar. tüphanenin getirildiği nokta doğrusu içi- leti kullanıyor. Koridorun her iki taraflı ka-
Öğrencilerin elbette oturacağı, ders ça-
renciliğimde hem bir okur hem de kütüp-
mi sızlattı. Kapıdan girip, X-Ray’den geç- lışacağı yerler olmalı. Ama burası bir halk pısı neredeyse hep açık. Takur tukur eden
haneci adayı olarak en çok gittiğim kü- Dikkat çeken dönüşüm tiğinizde ilk müracaatı -ki “müracaat” kü- kapı sesleri mekanizmanın bozukluğunun
ya da çocuk kütüphanesi değil, milli kü-
tüphane, üniversitemizin yanı başında- tüphanecilik hizmetlerinde önemli bir ser- bir işareti. Kütüphaneciye koridor kapısı-
Kütüphanenin bitişiğindeki eski Dişçilik tüphane ayarındaki bir araştırma kütüpha-
ki Beyazıt Devlet Kütüphanesi idi. Malum
Okulu binası da restore edilerek 1988’de vistir- güvenlik görevlisine yapıyorsunuz. nesi. Hangi mantıkla araştırmacılara tah- nı kapatmasını rica edip zira soğuk ve gü-
içinde bulunduğumuz şu kaotik süreç- Soruyu onlar soruyor, yönlendirmeyi onlar rültü geldiğini söylediğinizde ısrarla “Bak
kütüphaneye katıldı. Fikri Sağlar’ın kültür sis edilmiş bir alanı -ki araştırma kütüpha-
te mevcut olanın içinde bulunduğu vaha- yapıyor. Hatta okur salonuna onlar girip şu güvenliğe söyle” diye sizi başından sa-
bakanlığı döneminde kütüphanenin fizi- nelerinde kendi kitap ve defterinle çalışma
meti, geçmişteki durumuna bakarak daha ki şartları bir nebze rahatlamış olarak bil- çıkıyor; her ne ise “nizam”ı onlar sağlıyor yasaktır- ders çalışmaya açıp kütüphaneyi vuşturuyor. Velhasıl Beyazıt Devlet Kütüp-
kolay açıklayabiliyoruz. Müracaat ve okur kaydından sonra iler- hanesi bugün imaretten bozma loş ve da-
gisayar tabanlı çalışma sistemine de ge- işlevinden uzaklaştırırsınız ki?
Beyazıt Devlet Kütüphanesi, 1884’te çildi. Okur ve araştırmacılar tarihi binanın lediğinizde “Okuyucu Hizmetleri” bölü- Kütüphane demek sessizlik demektir. racık binasında verilen kütüphanecilik hiz-
devlet eliyle oluşturulan ilk resmi kütüpha- loş, dar salonundan oturma ve ışıklandır- münde sizi kütüphane memurları karşı- Ancak Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nin içi metini bile aratır hale gelmiştir. Belli ki yi-
nedir. Hatta Beyazıt Meydanı’nın solunda, lıyor. İstediğim kitabı alıp ek bina olarak yici, yağmacı mevcut iktidar kültür alanın-
ması daha modern bir ortama böyle ka- yolgeçen hanını andırıyor. Kütüphanenin
Sahaflar Çarşısı’yla birleşik olan kütüpha- vuşabildi. yapılan okur salonuna geçiyorum. Numa- karşısındaki Beyazıt Camisi’nin ezanı san- daki birikimleri ve kurulu düzeni de siyasal
nenin, Beyazıt Külliyesi’nin imaret kısmı- İşlev açısından Ankara’da Milli Kütüp- rama göre yerimi ararken ortada gezen ki kütüphanenin içinden okunuyor. Öğlen amaçlarına alet etmekle meşgul. Geçmi-
nın onarılmasıyla faaliyete geçtiğini öğren- güvenlikçi bu salonun ders çalışan öğ- şe ait belleğimizin bir karşılığı olan kütüp-
hane ne ise İstanbul’da Beyazıt Devlet Kü- saatinde kütüphaneye gelen araştırmacı-
miştik. Zira Batı’da olduğu gibi Osmanlı’da tüphanesi de odur. Çünkü akademisyen, rencilere ait olduğunu söylüyor. İlk açı- lar, yerinde olmayan depo memurlarının hanelerin liyakatsiz kişilerin elinde olması
da bir milli kütüphane kurulması, sahip- yazar gazeteci ya da meraklı okurların lışından yüz yıl sonra araştırmacı okur- dönmesini beklerken söylenmeden ede- gerçekten iç sızlatıcı ve kaygı verici.