23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 5 17 OCAK 2021 PAZAR 2020’nin kasımında yeni yılın müjdesini verdi: Şahlanış dönemine giriyoruz! 2021’e girdikten hemen sonra altını çizdi: Şahlanma dönemine girdik! Devam etti: 18 yıllık hazırlık dönemi bitti! Hazırlık kısmı buysa, devamını siz düşünün! Şahlanış birinci anlamıyla, atın ön ayaklarının yükselmesi, arka ayaklarının üzerinde durması. Bu halde durmak elbet sanat ister, iki de arka ayak ister! İkinci anlamı da şöyle: Taşkın davranışlarda bulunmak, kükremek, coşmak... Her iki anlam da çok anlamlı... İkisi de iktidarı çok iyi tarif ediyor. Ön ayaklar havada, sanılır ki yükseliyoruz... Oysa arka ayaklar batmış. Batınca ne oluyor? Ön ayaklar daha da dikilmiş oluyor! HHH Taşkın davranış, kükreme, coşma iktidar ve çevresinde fazlasıyla var zaten. Bu durumda sormak gerek: Şahlanışın hangi anlamı iktidara daha çok yakışıyor. Seçmek zor. Gel de Şahlanış! çık işin içinden. Türkçemizin kelime içinde kelime saklı hazinesinden yardım istemek gerekirse, “şahlanışın” içindeki “ahlanış” da bu anlam bütünlüğünü tamamlıyor. Ön ayaklar havada, gururla şahlanıyor: Salgın döneminde zor durumdaki ülkelere yardım gönderiyoruz. Türkiye büyüklüğünü burada da gösterdi. İşte aşılama da başladı. Salgını en iyi atlatan ülke biziz... Arka ayaklar iyice battı batacak, ahlanıyor: Dayanacak gücümüz kalmadı. Bütçeyi halkı için kullanan ülkelerde bu dönemde gelir kaybeden herkese karşılıksız destek var. Siz borç verdiğiniz parayı bile destekten sayıyorsunuz. Seçimden önce erteleyip onu da oy malzemesi yapacaksınız! Ön ayaklar coşmuş dünyaya meydan okuyor, şahlanıyor: İşsizliği azaltıyoruz, enflasyonu dizginliyoruz, IMF’ye borç verecek durumdayız... Arka ayaklar battı batacak, ahlanıyor: Dünyada parası en çok değer kaybeden ülkeler arasındayız. Merkez Bankası ilk kez eksiye geçti. 130 milyar dolar kayıp, faili meşhur ama ortada yok. Artık enflasyon tek hane değil, her hanede! Ön ayaklar elde kılıç, şahlanıyor: Terörün belini kırdık. Dünyada terör örgütleriyle en iyi mücadele eden ülke biziz. Sıkıntısı olan varsa bize gelsin, üç hamlede hallederiz. Arka ayaklar ağzını açsa terörist, ahlanıyor: Başkentinde gazeteciler, siyasetçiler evinden çıkarken saldırıya uğruyor. Terör örgütleriyle mücadele ediyorum diyorsun, herkesi terörist ilan ediyorsun. Her çeşit terörün üstüne bir de siyasi terör mü konduruyorsun! Ön ayaklar bereketlenmiş, şahlanıyor: Tarımda dünyaya örnek ülkeyiz. Artık başka ülkelerde de üretim yapıyoruz. Arka ayakları tarlada kalmış, ahlanıyor: Yat mazotuna vergi indir, traktör mazotuna verdi bindir. Sıkışınca ithalat. Siz yabancı çiftçiyi destekleme şirketi misiniz? HHH İktidar, ayakları havada şahlanırken, ayakları yere basan toplum ahlanıyor. Nasıl ahlanmasın? Dünya beşten büyük dediler, Türkiye’yi beşten küçük yaptılar. Yoksulluğu, yolsuzluğu, yasakları yok edeceğiz diye geldiler. Yoksulluğu herkese yayıp görünmez hale getirdiler. Yolsuzluğu yasal hale getirip, yasadışı olmaktan çıkardılar. Sayıştay umurlarında değil, sanki Madagaskar Cumhuriyeti’nin kurumu. Yasakları dile getirmeyi suç sayıp ortadan kaldırdılar. Bir yanımız şahlanıyor... Bir yanımız ahlanıyor... Arka ayaklar batmış, ön ayaklar havada... Atın duruşu muhteşem! Selçuk Özdağ’a yapılan saldırıya MHP’nin ilçe teşkilatından destek veren paylaşım: ‘Yapanların ellerine sağlık’ Kocaeli’nin Derince ilçesinin MHP’li ilçe Başkanı Zeki Omurca, silahlı ve sopalı 5 kişinin saldırısına uğrayan Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ hakkında skandal açıklamalarda bulundu. Omurca, Selçuk Özdağ’ın darp edildikten sonra çekilmiş fotoğrafını Twitter hesabından paylaşarak “Ne oldu geleceği olmayan partinin genel başkan yardımcısı Selçuk Özdağ” ifadelerini kullandı. Selçuk Özdağ’a yapılan saldırıya ilişkin ‘Kocaeli MHP Derince’ ismindeki bir Twitter hesabından da Omurca’nın mesajlarıyla birlikte Özdağ’ın hastanedeki fotoğrafı paylaşılıp “Geleceği olmayan bir partinin genel başkan yardımcısı, yaptığı klavye kahramanlığı sonucu bu hale gelmiştir, yapanların ellerine sağlık” diye yazıldı. OKTAY VE ŞENTOP’TAN KINAMA Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu ve KRT TV programcısı Afşin Hatipoğlu’na yapılan saldırıları kınadı. Oktay, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Sayın Selçuk Özdağ, Orhan Uğuroğlu ve Afşin Hatipoğlu’nu hedef alan menfur saldırıları şiddetle kınıyorum. İlgili bakanlık ve kurumlarımız faillerin adalet önüne çıkarılması için gereken her türlü çalışmayı titizlikle yürütmektedir. Türkiye’nin birlik ve beraberliğini hedef alan kirli planlara milletimiz asla geçit vermeyecektir” dedi. Şentop da sosyal medya hesabı üzerinden, saldırıları kınadığını belirterek, “Kendilerine geçmiş olsun diyorum. Faillerin en kısa sürede yakalanıp adalete teslim edileceğine inanıyorum” görüşünü dile getirdi. l ANKARA / Cumhuriyet KIDIK: SALDIRI UYARISI ALDIM Selçuk Özdağ, Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu ve avukat Afşin Hatipoğlu’na yönelik saldırıların ardından İYİ Parti İBB Meclis Üyesi Ali Kıdık, kendisine yapılacak bir saldırıyla ilgili uyarı aldığını duyurdu. Kıdık, Twitter hesabından açıklamalarda bulunarak “Bana da bir saldırı yapılacağı uyarısı aldım. Ama uyarıyı bile umursamadım. Doğru tektir, söylemekten çekinen namerttir” dedi. l İç Politika 4 KIŞI SERBEST BIRAKILDI Ankara’da, Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu’na saldırı olayında gözaltına alınan 4 kişi, adli kontrolle serbest bırakılırken, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’a ve KRT TV programcısı Afşin Hatipoğlu’na yönelik saldırı ile ilgili de polisin çalışmalarını sürdürdüğü öğrenildi. l ANKARA / Cumhuriyet Özdağ’dan Yalçın’a tepki MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın da Özdağ’a yapılan silahlı ve sopalı saldırıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Yalçın, “Bu hareketin delisi çoktur talimat falan dinlemezler... Bakın biz 80 öncesinin içinden geldik. Saldırı, şiddet bunları bizzat yaşamış ve çok acılar çekmiş insanlarız. Şiddet kesinlikle yanlış ve gayrimeşru bir yöntem. Bırakın böyle bir saldırının arkasında olmayı tamamen bu saldırının karşısındayım... Ben çok sert mücadele ederim ama sosyal medya üzerinden mesajlarla ya da gerekiyorsa mahkemede hakkımı ararım ve hesap sorarım. Biz kalemle ve dil ile mücadele ederiz. Şiddetle bizim işimiz olamaz. Ama 6 milyon oy almış bir lidere haksızca saldırana da en ağır sözlerle cevabını veririm” ifadelerini kullandı. Yalçın’ın açıklamalarına tepki gösteren Selçuk Özdağ da Yalçın’a Twitter hesabından yanıt vererek “Camdan evlerde, sırça köşklerde oturanlar başkasının evine taş atarken ‘delilerine’ çok güvenmesinler. Zira bir akıllı bin delinin hakkından gelir. Siz herkese her şeyi diyeceksiniz ama başkaları size hep temenna mı sunacak? Hayırdır sn. devletlular! Siz ağa mısınız bey misiniz” dedi. l İç Politika CHP’LI ÇELEBI VE AKSOY Partilerine ‘mektup’ sitemi CHP İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi ve CHP Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoy, 10 Aralık tarihinde partisine “Cumhuriyetimizin 100. yılında iktidara: Güçlü CHP için politik ve demokratik hat” başlıklı bir mektup yazdıklarını belirterek, mektubu sosyal medya hesaplarından paylaştı. CHP’ye sunulan mektuptaki taleplerine bir geri dönüş almadıklarını belirten Çelebi, partisinin iktidara gelmesi için “İttifaklar baştan değil seçime yakın düşünülmeli, CHP birinci parti olmak için çabalamalıdır. Kurucu değerlerden en ufak taviz verilmemelidir. Parti içi demokrasi derinleştirilmelidir. Partinin bütün evlatları kucaklanmalıdır” maddelerini sıralarken, “CHP yönetimine yazdığımız 10 Aralık 2020 tarihli, mektubumuza 1 aydan fazla süre geçmesine rağmen resmi (yazılısözlü) cevap gelmemiş, hiçbir adım atılmamıştır” diyerek sitem etti. Mektupta, “CHP’nin iktidar artığı ‘yeni dostlara’ değil, vatanın bütünlüğünü, ülkenin bağımsızlığını, uygar toplumu ve adil bölüşümü her şeyin önünde gören seçmenlere ihtiyacı vardır. CHP, FETÖ işgaline nezaret eden Abdullah Gül ve türevlerine mahkum değildir” denildi. l İç Politika 2 yıl 6 ay hapis cezası ADALET YÜRÜYÜŞÜ’NE TEHDIDE HAZAL OCAK Akşener, ‘CHP ile işbirliğimiz rasyonel’ dedi Haziranda seçim bekliyorum İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, katıldığı bir televizyon programında Cumhur İttifakı’yla Millet İttifakı arasındaki farka dair açıklamalar yaparak, kendi ittifaklarının rasyonel ve seçmen talebi üzerine yapılan bir işbirliği olduğunu belirtti. Akşener, “Mezara kadar beraberiz, etle tırnağız diyorlar. Bizim böyle bir iddiamız yok. Biz CHP ile işbirliği yaptık. Rasyonel, seçmen talebi üzerine yapılan bir işbirliği. Ana muhalefet partisinin lideri Kılıçdaroğlu lince uğradı. Yumruk atan adamın evi türbeye döndürüldü. Erdoğan geçmiş olsun diye aramadı. Böyle bir şey olamaz. Bir kere Kemal Bey, hem zarif hem nazik hem de ana muhalefet partisi lideri olduğu için bu dili kullanıyor. Şimdi muhalefet bloku ve iktidar bloku deniliyor böyle bir durumda görünüyor ki seçime aynı şekilde gideceğiz, o zaman ittifakların sistemi içerisinde seçime gidildiğinde, bir Cumhurbaşkanı adayı çıkaracaksınız. Adayın açıklama yapması gerekiyor. Onu destekleyen tüm siyasi partilerin takvim açıklaması gerekiyor” diye konuştu. “Haziran 2021’de seçim bekliyorum” diyen Akşener, sözlerine şöyle devam etti: “Sayın Erdoğan’ın ben kazanamayacağını düşünüyorum. Kesinlikle alamayacak görünüyor. Öyle olunca da Millet İttifakı genişleyecek mi onları bilmiyoruz.” l Haber Merkezi Eğitim Bir Sen’in İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı Talat Yavuz’un, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı Adalet Yürüyüşü’ne katılanları tehdit etmesine ilişkin dava sonuçlandı. Mahkeme Yavuz’a ‘halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit’ suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Kılıçdaroğlu’nun öncülüğünde, partinin İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasına tepki olarak 2017’de yapılan Adalet Yürüyüşü’ne yüz binlerce kişi katılmıştı. Yürüyüşün 16. gününde Talat Yavuz yürüyüşe katılanları tehdit etmişti. “Düzce’de yürüyüş alanına dökülen gübrenin uyarı niteliği taşıdığını” belirten Yavuz, sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımında özetle “Gerekirse tatile giden bütün üyelerimizi göreve çağırır, Maltepe’yi size dar ederiz, bekliyoruz. Maltepe Cezaevi bu görüntüsüyle daha çok haini bünyesinde barındırabilir” ifadelerini kullanmıştı. Yavuz hakkında Adalet yürüyüşüne katılan CHP Şahinbey Belediye Meclis Üyesi Uğur Kalkan suç duyurusunda bulunmuş, İstanbul Anadolu 47. Asliye Ceza Mahkemesi’nde ‘basit tehdit’, ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme’ suçlarını işlediği iddiasıyla kamu davası açıldı. Mahkeme Yavuz’u ‘halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit’ suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezasını çarptırdı. ‘Barışçıl bir eylemdir’ CHP’li Uğur Kalkan, “Genel Başkanımız öncülüğünde yapılan Adalet Yürüyüşü yüz yıllar geçse de ülkemizde ve dünyada her zaman barışçıl bir eylem, bunun yanında da adalete özlem olarak hatırlanacaktır. Görüşü, düşüncesi ne olursa olsun hiç kimsenin hukuksuzluğa uğramadığı günleri hayal ediyoruz. Hem CHP’nin hem de Millet İttifakımızın öncülüğünde bunu da hep beraber mutlaka başaracağız” dedi. Cumhur İttifakı, muhalefeti kıskaca almak için olası senaryoları konuşuyor Bahçeli seçim sistemi arıyor SELDA GÜNEYSU MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin uygulanmasına yönelik önerileri, bu kapsamda değiştirilmesi planlanan seçim sistemi tartışmalarını da beraberinde getirdi. Cumhur İttifakı kanadı, mevcut seçim sistemi yerine “dar ve daraltılmış bölge” formüllerinin uygulanması sonrasında muhalefetin, parlamentoda daha fazla sandalye kazanması ihtimali nedeniyle mevcut sistemden yana tavır alırken, her ne kadar seçim barajının düşürülmesi tartışılsa da “barajın düşürülmesinin de özellikle muhalefet partilerine yarayabileceği” ifade ediliyor. “Dar bölge” diye adlandırılan seçim sistemi bugün İngiltere ve ABD’de uygulanıyor. Sistemin Türkiye’ye uyarlanması halinde, 600 olan milletvekili sayısının seçim çevrelerine göre ayrılması gerekiyor. Oylar ise coğrafi çevrelere göre değil, nüfusun bölünmesine göre dağıtılıyor. Partiler de her bölgede bir aday gösterebiliyor. “Daraltılmış bölge” sisteminde ise her il 5 milletvekili çıkaracak şekilde seçim çevrelerine ayrılıyor. Ancak bu sistemlere göre bir seçim yapıldığında HDP’nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinden, CHP’nin de kıyı bölgelerden parlamentoya göndereceği milletvekili sayısında mevcut sisteme göre artış yaşanması durumu ortaya çıkabiliyor. Cumhur İttifakı da bu nedenle bölgelerdeki oy oranlarını konsolide etmek amacıyla bu iki sistemin uygulanması yerine mevcut seçim sisteminin uygulanması yönünde tavır alıyor. Baraj da gündemde Öte yandan seçim barajının düşürülmesinin de uzun vadede “muhalefet partilerini ön plana çıkaracağı, muhalefetin parlamentoya yine çok sayıda milletvekili gönderebileceği” gerekçesiyle 2023 yılı seçimlerinde “uygulanmasını doğru bulmuyor.” Bu nedenle 2023 yılı seçimlerinde de “yüzde 10’luk seçim barajının varlığını koruyacağı” düşünülürken, “ittifaklara yönelik baraj sistemleri” üzerinde de duruluyor. l ANKARA ABD’nin en güçlü yönü ne? Ya bizim yargı sistemi? Herkes buna ayrı yanıt verebilir. Kongre’nin basılması, Trump’ın zavallı duruma düşerek pılı pırtıyı toplayarak tarihsel bir siyasi perişanlıkla koltuğunu terk etme noktasına gelmesi, soruya net yanıt veriyor: Hukuk sistemi. Dikta eğilimli, seçimi kaybetmesine rağmen koltuğu terk etmemek için her şeyi deneyen Trump, ABD’nin adalet sistemine çarptı. Oysa, 4 yıl boyunca yargı sistemine yaptığı atamalarla aslında kaybedeceği seçimleri yargı eliyle kazanmanın hesabını yaptı. En son, seçimlere iki ay kala yüksek yargıya yaptığı atama bile eski başkanların atamalarıyla karşılaştırıldığında, alışılmamış bir karardı. Oysa atamayı seçim sonrasına bırakması bir centilmenlik beklentisiydi ama nerede o kalıbın adamı! Daha seçimler yapılmadan haftalar önce Demokratlar’ın oyları sandığı çalacağı, hile yapacakları propagandasına girişmişti. Ortada fol yok yumurta yok. Özellikle mektupla oy kullanılmasının iptali için çok çalıştı, çünkü demokrat seçmenler arasında önemli bir kesim bu yolla oylarını kullanıyordu. Sonra seçim sürecinde durmadan, günde neredeyse beş parti, oyların çalınmakta olduğu, listelerin değiştirildiği yalanlarını çığırdı. Daha seçimlerden önce hem yerel mahkemelere hem yüksek mahkemeye başvurmak için bir avukatlar ordusu kurdu. Önce eyaletler temelinde açıklanan sonuçları, kazanacağını düşündüğü eyaletlerde yerel mahkemelerin ve temyiz mahkemelerinin iptal etmeleri için davalar açtırdı. İki itiraza da ret! Bu davalar büyük bir çoğunlukla reddedildi, hile yapıldığına, listelerin değiştirildiğine ilişkin bir bulgu, kanıt bulunamamıştı. Sonra Yüksek Mahkeme’ye iki kez itirazda bulundu avukatları. Yüksek Mahkeme’nin 3’ü Demokrat başkanlarca, 6’sı Cumhuriyetçi başkanlarca atanmış 9 üyesi bulunuyor. En son üyeyi, bir kadın yargıcı iki ay kadar önce bizzat kendisi atamıştı. Yüksek Mahkeme’ye Pensilvanya sonuçlarının, ikinci seferinde yine birkaç eyaletteki seçimlerin iptali için başvuru yapıldı. Yüksek Mahkeme ilkinde oybirliğiyle, ikincisinde iki çekimserle başvuruları reddetti. İkinci başvuru güçlüydü, Sedat Ergin, “Başvuru Teksas eyaletinin Cumhuriyetçi Başsavcısı tarafından yapılmıştı ve ayrıca 18 eyalet başsavcısı 106 Cumhuriyetçi Kongre üyesi tarafından destekleniyordu” diye yazdı (12 Ocak). Yerel düzeyde, bir kısım muhafazakâr savcıları ancak harekete geçirebilmişti. Fakat kaybettiği seçimleri bu kez yargıyı kullanarak tekrar ettirme, Seçiciler Kurulu’nda şüphe uyandırarak Biden’ın atanmasını engelleme ve seçimleri yargı yoluyla kazanma politikası iflas etti. Capitol’u basın! Bugüne kadar görülmemiş bir şey daha yaptı, intikam hırsıyla ve gözü karalıkla: Seçimleri çalacaklar diye bağırıp çağırarak, muhafazakâr, beyazların üstünlüğüne inanan, Hitler hayranı, aralarında eski askerlerin de bulunduğu, Amerika’nın dinci KuKluxKlancı, ırkçı en karanlık muhafazakâr kitlelerini harekete geçirdi ve isyana hazırladı. Öyle ki Biden’ın başkanlığının onaylanacağı gün “Capitol’e gidiyoruz”, diye çağrı yaptı. Nitekim kışkırttığı kitleler Capitol’u bastı. Trump, muhafazakâr ağırlıklı Yüksek Mahkeme için “Yüksek Mahkeme’den de memnun değilim. Benim aleyhime karar vermek hoşlarına gidiyor... Üçünü ben seçtim.. Özellikle de biri için çok kavga ettim...” diyecekti. İşte, ABD’nin en güçlü sistemi ne sorusuna yanıtın, yargı sistemi olduğu ortaya çıkıyor. Bir Başkan, en kötüsünden bile olsa, pek çok ülkenin kaderini değiştirebilir. Ülkeyi batırabilir, çıkarabilir, rezil edebilir, yargıyı ele geçirerek diktatörlüğünü sürdürebilir. ABD’nin en güçlü yanı birincisi güçler ayrılığının çok sıkı ayrıntılı bir şekilde yapılandırılmış olmasıysa, ikincisi ve daha önemlisi yargıhukuk sistemi. Zaten güçler ayrılığının teminatı da bu sistem diyebiliriz. Muhafazakâr başkanlarca, üçü bizzat Trump’ça atanmış olmalarına rağmen, Yüksek Mahkeme Trump’ın sahtekârlığına hukuksuzluklarına ve istemlerine zerre prim vermiyor ve yasahukuk ne diyorsa onu yapıyor. Bu kaliteyi sağlayan ne? Burada yargıç kalitesi birinci derecede önemli. Hukuk eğitimi öncelikle. ABD’de hukukçu olmak en zor iş. Bizde 4 yıl oku, biraz staj yap, avukat veya yargıç ol. ABD ve Kanada’da ise hukuk okumak için önce herhangi bir alanda başka bir üniversite eğitimidiploma almak zorundasınız. Önemli değil, isterseniz biyokimya okuyun! Sonrasında da zorlu süreçlerden geçiyorsunuz. Yüksek Mahkeme’ye atanma noktasına gelinceye kadar da evet belki sosyal muhafazakâr görüşlere sahipsiniz ama yargıçsınız, yasalara gerçeklere bağlısınız. 9 yargıç arasında ilginç, tek bir Trump lehine fire bile verilmemesi, sistemi ayakta tutanın ne olduğunun kanıtıdır. Belki Sedat Ergin, 6 yıl bulunduğu ABD’de deneyimlerini bu konuda yazar. Çünkü “ABD’nin en güçlü yanının hukukyargı olduğu” görüşünü, yaptığımız uzun bir telefon sohbetinde ondan aldım. Bu arada, ABD’de sadece hukuk fakültesine giriş için değil, tıp fakültesine giriş için de tıp öncesi 4 yıl istenilen dersleri almak zorunda olduğunuzu da burada belirteyim.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle