30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 17 OCAK 2021 PAZAR KÜLTÜR BESTECI VE EĞITMEN MUAMMER SUN, 88 YAŞINDA HAYATINI KAYBETTI Müziğin çınarını yitirdik Türk müziğinin en önemli besteci ve eğitmenlerinden Muammer Sun, dün Ankara’da yaşamını yitirdi. Usta sanatçı önceki gün rahatsızlanmasının ardından kaldırıldığı hastanede, dün kalp krizi sonucu 88 yaşında hayatını kaybetti. Sun, devlet sanatçısı olduğu için cenazesinin devlet töreniyle defnedileceği öğrenildi. Birçok müzisyen, hayatlarına önemli katkıda bulunduğunu söyledikleri sanatçının ardından mesaj yayımladı. ‘Yapıtları Türkiye kokar’ Gazetemiz yazarı Evin İlyasoğlu, Muammer Sun’u şu sözlerle anlattı: “Onun bütün yapıtları buram buram Türkiye kokar. Saygun, Ruşen Ferit Kam, Kemal İlerici ve Muzaffer Sarısözen’in öğrencileri olarak Anadolu’nun sesini çağdaş Türk müziği öğeleriyle bezemişti. Devlet konservatuvarlarında görevli olduğu 41 yıllık süre içinde, koro, solfej, armoni, kontrpuan, füg, enstrümantasyon, orkestrasyon, modal müzik ve kompozisyon dersleri vermişti. Ayrıca MEB Kültür Müsteşarlığı Müşaviri, TRT Yönetim Kurulu üyesi olarak da radyoda çoksesli müzik eğitimi programları yapmıştı. En önemli işlevi kurduğu çocuk koroları ve korolar için besteleriyle Anadolu sathında kendi özüne bağlı yapıtlarla bir koro müziği ekolü oluşturmasıdır. Müzik eğitim programları, kurumları ve sanatçılarıyla ilgili pek çok rapor ve yönetmeliğe işlerlik kazandırmıştır. Koroların yanı sıra, orkestra, bale, oda müziği, şan, sahne müziği ve çocuk oyunları için müzikler bestelemiştir. 2004’te, Ankara’da SUN Yayınevi’ni kurmuştur. Sun’un ölümüyle çoksesli çağdaş müziğimiz üçüncü kuşağından bir değerini yitirdi.” ‘Herkesin hayatına girdi’ Oğlu, Besteci İlteriş Sun: “Ben babamı kaybettim. Ama ülkemiz büyük bir hocayı kaybetti. Türkiye’nin müziğinde her yere dokunan bir insandı. Çocuk müziğinden, orkestra sıralama tekniklerinden baleye, film müziklerine kadar... Sırf müzisyenlerin değil, Türkiye’deki herkesin hayatına girmişti, çocuk şarkılarıyla, sonra da ‘Cumhuriyet’ ve ‘Kurtuluş’ film müzikleriyle girmişti. Mekânı cennet olsun. Türkiye, büyük bir değerini kaybetti. Eserleriyle yaşayacak.” ‘Yeri dolmaz’ Muammer Sun’un kurucusu olduğu Besteciler, Orkestra Şefleri ve Müzikologlar Birliği (BESOM) Derneği Başkanı, orkestra şefi Prof. Rengim Gökmen ise gazetemize Sun hakkında şunları söyledi: “Türk müzik hayatı büyük bir ‘çınar’ı kaybetti. Besteci, eğitimci, fikir insanı ve toplum önderi olarak ülkesi için büyük bir mücadele vermiştir tüm yaşamı boyunca. Yerini doldurmak mümkün olmayacak ama mücadelesini düşüncelerini sürdürmeye çalışacağız. Çok üzgünüm. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum.” Müzikolog ve müzik yazarı Ersin Antep ise şunları söyledi: “Muammer Sun; Türkiye Cumhuriyeti’nin, çağdaş bir Cumhuriyet’in ürünüdür. Osmanlı döneminde, maddi durumu uygun olan ailelerin çocukları ancak yurtdışında çoksesli müzik eğitimi alırken, hatta ülkede ancak böyle ailelerin çocukları öğrenim görebilirken; Cumhuriyet, bu azimli gencine yolları kapatmamış, Saygun gibi önderler kazandırmıştır. Mücadele içinde, gözaltılarıyla geçen ömrü; doğruyu, samimiyeti ve gerçeği üretmek, kültürümüze yaraşır olmak üzerine kuruludur. Bu bakımdan eserlerinin adlarıyla dahi, topluma çok şey anlatmıştır: ‘Yurt Renkleri’, ‘Bozkırın Sesi’, ‘Kurtuluş’, ‘Cumhuriyet’, ‘Nâzım Hikmet Destanı’, ‘Sevgi her şeydir’... 2020’nin ocak ayında evine çağırarak ilettiği isteği, benim için vasiyetti, zira öyle ifade etti: Onun işaret ettiği şekilde ‘Çağdaş Türk Müzik Tarihi kitabını yazmak’... Umarım bu isteğini yerine getirebilirim. Nur içinde uyusun!” Besteci Onur Özmen: “Eğer ülkemiz bir bina olsaydı, Muammer Sun o binanın temelinde yer alan taşıyıcı kolonlardan birisi olurdu. En ufaklarından kocamanlarına değişik formlarda örnek eserler vermiş, hocalığı ve kişiliğiyle yol gösterici olmuş, kültür sanat kurumlarının kurulması, yaşaması ve gelişmesi için emekler harcamış ve gözlerini yumduğu son ana kadar mücadelesinden asla vazgeçmemiştir. Bugün mesleğimdeki konumuma gelebilmemi hocaya borçluyum. Duygularımı ve üzüntümü anlatmaya sözcükler yeterli olmaz. Değil onu unutmak; anısını, emeğini, çabasını yaşatmak için elimden geleni yapacağım. İyi ki onu tanıdım, öğrencisi oldum. Tüm ulusumuzun başı sağ olsun.” Fazıl Say, sosyal medya hesabından şu mesajı yayımladı: “Bugün günlerden hüzün. Türkiye’nin müzik tarihinin en değerli isimlerinden biri, Muammer Sun hocam bu sabah vefat etti. Üzüntüm gerçekten çok büyük, bu kayıp bizler için büyük. Nurlar içinde yatsın, iyi kalpli, dürüst insan, hakkaniyetli insan, değerli besteci, hocamız.” l Kültür Servisi 55 3 ÇOCUK KİTABI SERRA MENEKAY ADINI ARAYAN ÇOCUK 1 SERRA MENEKAY ADINI ARAYAN ÇOCUK 2 HALİL AÇIKGÖZ UMAY ve PEGASUS 20 TEK KİTAP ÇAĞHAN UYAR ALTAN ABİ İBRAHİM GÜNDÜZ ALTIN ÖLÜM PROF. DR. CİHAN DURA TÜRKİYE’YE BATI SALDIRISI N. ERHAN PATIR MAVİ BEREM www.galeatiyayinevi.com galeatiyayincilik gletiyayincilik galeati2017 Eşsiz bir hazine: Hagop Ayvaz ‘KULIS: BIR TIYATRO BELLEĞI, HAGOP AYVAZ’ SERGISI, YAPI Kulis dergisinin son sayısının kapağında HaKREDI KÜLTÜR SANAT’TA 21 ŞUBAT’A DEK GÖRÜLEBILIR gop Ayvaz (1.12.1996) Kimi hazine vardır, parıltısıyla, şatafatıyla, gösterişiyle gözlerinizi öyle bir kamaştırır ki baktığınızı göremez olursunuz. Kimi hazine vardır, sessiz sakin, bağırıp çağırmadan, öylesine derinlere dokunur ki içindeki cevher birkaç kuşağı besler. Sizlerle paylaşmak istediğim ikinci türden... Hazinenin adı Hagop Ayvaz. Tiyatro sanatıyla ilgisi olanlar zaten bu adı yakından biliyor. Ama tanımayanlar için şimdi muhteşem bir fırsat var elinizde: Hrant Dink Vakfı öncülüğünde Türkiye Tiyatro Vakfı ve Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık işbirliğiyle hazırlanan “Kulis: Bir Tiyatro Belleği, Hagop Ayvaz” sergisi ve kitabı... İstanbul’da olmanıza gerek yok. Dünyanın her yerinden çevrimiçi sergiyi dolaşabilir, bu zenginlikten pay alabilirsiniz. Tiyatroya adanmış bir yaşam Hagop Ayvaz 1911’de İstanbul’da doğdu. 17 yaşında sahneye figüran olarak adımını attı. Ufak tefek roller derken kendine Üsküdar, Kadıköy ve Büyükdere’deki gezici tiyatrolarda yer edindi... İlk tiyatro eleştirilerini “Jamanag” gazetesinde yazmaya başladığında 25 yaşındaydı. “Kulis” adlı tiyatro kültür sanat dergisini çıkarmaya başladığında ise 35... Elli yıl boyunca tek kişilik ordu gibi çalışarak yayımladığı Kulis dergisi, tiyatro tarihimizin en uzun soluklu tiyatro dergisi oldu. 60’tan sonra yeniden tiyatro sahnelemeye döndü. 2006’da sonsuzluğa göçtüğünde 95 yaşındaydı. Hagop Ayvaz Othello’da Cassio rolünde... Şu birkaç satıra sığdırmaya çalıştığım yaşamöyküsünde, hayatta kalmak için girip çıktığı işleri... Üçer yıl arayla üç kez askere alınmasını (Ermeni olduğunu söylememiş miydim!)... Aşkale’ye çalışma kampına sürülmekten nasıl kurtulduğunu... Ermenice tiyatronun yasak yıllarını... 67 Eylül’de matbaasının yerle bir edilmesiyle ilk kez Kulis’in yayımlanmamasını... Ve daha nice yaşamsal “ayrıntıyı” söylemedim... Tiyatroya adanmış bu yaşamdan geriye Hagop Ayvaz’ın kişisel çabalarıyla oluşturduğu devasa bir tiyatro arşivi kaldı. Mucize arşiv Ben buna mucize arşiv diyorum. Bu öyle bir birikim ki 19. yüzyıl Osmanlı son döneminden başlayarak modern tiyatronun önce Ermeni sanatçılar, derken onlara Türk sanatçıların da katılımıyla geçirdiği tüm evreleri gözler önüne seriyor. 2006 yılında, Ayvaz’ın ölümünden sonra bu arşiv önce Agos gazetesine, ardından Hrant Dink Vakfı’na bağışlandı. Osmanlıca, Ermenice ve Türkçe, 600’e yakın el yazması ve matbu tiyatro metni... 500’den fazla Ermenice ve Türkçe süreli yayın, dergi ve broşür... Fotoğraf, afiş, karikatür, kupür, davetiye, çizim ve kartpostaldan oluşan yaklaşık 12 bin görsel materyal... Bunlardan yola çıkarak hazırlanan sergi, toplumsal bellek, kimlik ve mekân bağlamında Türkiye’nin tiyatro tarihine odaklanıyor. Hrant Dink Vakfı öncülüğünde Türkiye Tiyatro Vakfı ve Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık işbirliğiyle hazırlanan “Kulis: Bir Tiyatro Belleği, Hagop Ayvaz” sergisi, Yapı Kredi Kültür Sanat’ta 21 Şubat’a dek görülebilir. Kaçırmayın derim. Bir daha böyle bir fırsat geçmez ele! Serginin üç küratörü Esen Çamurdan, Kevser Güler,ve Banu Atça muhteşem bir iş başarmışlar! Toplumsal bellek Sergide neler mi var? Sadece Osmanlı ve Türkiye tiyatrosu değil, toplumsal belleğimiz de var. Serginin ilk bölümünde Hagop Ayvaz’ın figüranlıktan yönetmenliğe, köşe yazarlığından yayıncılığa uzanan yaşamı paralelinde İstanbul’da Ermenice tiyatro üretimi ve etkinliklerini mercek altına alıyor. İkinci bölümde, Ayvaz’ın 19461996 arasında kesintisiz olarak yayımladığı Kulis dergisinin Türkiye sınırlarını aşan etkileri, dönemin sanat ve siyaset gündemi ekseninde, bir zaman çizelgesi eşliğinde ele alınıyor. Son bölüm ise Osmanlı ve Türkiye tiyatro tarihinde mihenk taşı olmuş sanatçılar, topluluklar, oyunlar ve mekânlara odaklanıyor. Türkiye’nin tiyatro geçmişine bakarak bizi eşsiz bir yolculuğa çıkarıyor. Hem sergiye hem ona eşlik eden kitap kataloğa emeği geçen herkesi kutluyorum. ‘Nâzım’ belgeseli yayında... Sarıyer Belediyesi ve Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı, her yıl 15 Ocak’ta Nâzım Hikmet’in doğum gününü kutlamak için Tarabya Oteli’nin önünde bir buluşma düzenler, denize karanfiller bırakılırdı. Bu yıl pandemi nedeniyle yapılamayan buluşma yerine Nâzım Hikmet, dijital ortamda anıldı. Nebil Özgentürk ile “Bir Yudum İnsan” ekibi tarafından, Sarıyer Belediyesi ve Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı arşivinden yararlanılarak, özel görüntüler eşliğinde hazırlanan “Nâzım” belgeseli YouTube üzerinden izleyiciyle buluştu. İçerisinde; Joan Baez, Genco Erkal, Zeynep Oral, Refik Erduran, Zülfü Livaneli, Timur Selçuk, Cem Karaca, Sunay Akın’ın yer aldığı Tarabya anmalarının 28 yıllık öyküsünün anlatıldığı belgeselde Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Başkanı Rutkay Aziz ve Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç de duygu ve düşüncelerini paylaştı. (Link: https://youtu.be/a6BqKlm0eDc) Gülten Akın şiir dinletisi İş Sanat’ta İş Sanat’ın gelenekselleşmiş dinleti serisinin bu ayki konuğu, Türk şiirinde iz bırakan kadın şairlerin başında gelen Gülten Akın olacak. Akın’ın şiirlerini, “Kestim Kara Saçlarımı” başlıklı dinletide Tilbe Saran, Hümay Güldağ ve Aslı Yılmaz seslendirecek. İlk dönem şiirlerinde doğa, aşk, ayrılık, yalnızlık, özlem temalarına ağırlık veren, daha sonrasında ise toplumsal konulara yönelen Gülten Akın’ın şiirlerinden derlenen program yarın akşam saat 20.30’da yayımlanacak. Atilla Birkiye’nin hazırladığı, Mehmet Birkiye’nin sahneye uyarladığı, Serdar Yalçın’ın müzik yönetmenliğini üstlendiği etkinlik, sezon boyunca İş Sanat’ın sosyal medya hesaplarından ve internet sitesinden ücretsiz izlenebilir. Ada’dan yeni şarkı Sapan grubuyla başladığı müzik çalışmalarına tek başına devam eden Vincent Baykal Ada’nın “Odamda” adlı yeni şarkısı GTR etiketiyle yayımlandı. Ada’nın 2020’nin kasım ayında çıkardığı “Gölgeler” teklisinin devamı niteliğinde olan şarkının müzik ve düzenlemesi tamamen müzisyene ait. Sözlerin yazımında ise eşi Ecem Önol Ada da katkıda bulundu. ‘EN ESKI ATEŞ TAPINAĞI’ AMASYA’DA BULUNDU Amasya’daki Oluz Höyük kazılarında Pers dönemine ait 2 bin 500 yıllık ateş tapınağının buluntuları ortaya çıkarıldı. Kazı Başkanı Prof. Dr. Şevket Dönmez, “Bu tapınağın dünyanın bilinen en eski ateş tapınağı olduğunu değerlendiriyoruz” dedi. Prof. Dr. Dönmez, “Pers dönemine kadar Anadolu’da çoktanrılı dinlere inanılıyordu. İlk defa Pers döneminde burada tektanrılı inancın, bir monoteizm diyebileceğimiz tanrıların birlenmiş olduğu bir inancın burada yaşanmış olduğuna dair bulgular karşımıza çıkıyor” diye konuştu. l İHA Sahne Bursalı müzisyenlerin Nilüfer Belediyesi tarafından hayata geçirilen “Müzik Yaşasın” etkinliği kapsamında düzenlenen konserler başladı. Nilüfer Sanat’ın YouTube ve Facebook hesaplarından yayımlanan konser dizisinin ilkine; Grup Kucaklaşma, Gökhan&Enis ve Cihan&Anıl ikilisi konuk oldu. Müzisyenler Nâzım Hikmet’in 119’uncu doğum günü olması dolayısıyla, ilk konserde büyük ustanın dizelerinden bestelenen şarkıları da seslendirdi. Çok sayıda müzik tutkunu yayını izleyerek bulundukları yerden ritimlere kulak verdi. Müzisyenlerin pandemi sürecinden olumsuz etkilendiklerini belirten Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, “Bu süreçte müzisyenlerimiz gelir kaybına uğrayan meslek grupları arasında yer aldı. Biz de onlara destek olmak istedik. 200’ü aşkın müzisyen başvurdu” dedi. Tiyatro festivaline başvurular başladı Bu yıl kasım ayında düzenlenecek 25. İstanbul Tiyatro Festivali’ne yerli proje başvuru süreci başladı. Türkiye’den profesyonel topluluk ve sanatçıların festivalde prömiyer yapacak projeleri için son başvuru tarihi 15 Mart. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 2004’ten bu yana Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Opet ve Tüpraş’ın sponsorluğunda düzenlenen ve bu yıl kasım ayında 25. kez seyirciyle buluşmaya hazırlanan İstanbul Tiyatro Festivali, Türkiye’den profesyonel topluluk ve sanatçıların festivalde prömiyer yapacak projelerini bekliyor. Sadece internet üzerinden yapılabilecek başvurularla ilgili ayrıntılı bilgi ve başvuru formu festivalin resmi internet sayfası tiyatro.iksv.org’da yer alıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle