25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR 13 24 AĞUSTOS 2020 PAZARTESİ BİR KADIN, ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK BİR DİRENİŞ... Usta sahnede Genco Erkal’ın yönettiği ve oynadığı “Bir Delinin Hatıra Defteri” bugün saat 21.00’de Bostanlı Suat Taşer Tiyatrosu’nda sahnelenecek. Nikolay Gogol’un en sevilen öykülerinden olan Bir Delinin Hatıra Defteri 1965 yılında sahneye uyarlanmış ve ülkemizde ilk tek kişilik oyun olarak Genco Erkal tarafından Ankara Sanat Tiyatrosu’nda oynanmıştı. Yıllar boyunca sanatçı aynı eseri üç kez, üç değişik yorumla sahneledi. Şimdiki yapım oyunun 50. yıl kutlaması olarak gündeme geliyor. Gogol’un toplumsal kara mizah başyapıtı bir kez daha güldürürken içimizi acıtacak. Kerem Görsev Trio Muğla’da... Kerem Görsev Trio 28 Ağustos’ta saat 22.00’de Muğla, Zai Yaşam Sahne’de konser verecek. Ülkemizin önde gelen caz piyanistlerinden Kerem Görsev, kontrbasta Volkan Hürsever, davulda Ferit Odman’dan oluşan trio projesi ile müzikseverle buluşacak. Orhan Tekeoğlu’nun son çektiği belgesel, yaklaşık 2 bin metre yükseklikteki bir dağda yıllarca tek başına yaşayan bir Karadeniz kadınını konu alıyor. İnsan hikâyelerini anlatmayı seven yönetmen Orhan Tekeoğlu, “Fatma Kayacı’nın Bilinmeyen Hikâyesi” adlı yeni bir belgesele imza attı. Fatma Kayacı, yaklaşık 2 bin metre yükseklikteki bir dağda yıllarca tek başına yaşayan bir Karadeniz kadını. Bu öykü, 1980’li yılların ortalarında, yaylada yanında kalan sara hastası 15 yaşlarında yeğeni Ali Haydar’ın ateşe düşerek ölümünden kendisini sorumlu tutan akrabalarına küsen Fatma Kayacı’nın, yalnızlığa ve yoksulluğa itilmesinin öyküsü. Tonya’nın Karakısrak Yaylası’nda kendine bir dünya kuran Fatma Kayacı, yaşadığı alanı adeta bir ormana çevirmiş. Her diktiği fidana, yeğeni Ali Haydar’ın adını veren Kayacı tam bir çevreci. Tek bir ağaç bile kestirmeyen Kayacı, aynı zamanda bir aktivist. Yaz, kış bu yaylada tek başına yaşayan bir kimsesiz aslında. Onu herkes tanıyor. Tonya’da yılın kadını seçiliyor, yollar karla kaplı olduğundan ödülü verilemiyor. Fatma Kayacı’nın bilinmeyen hikâyesini merak ettiğini söyleyen Tekeoğlu, “İki yıl önce onu yaylasında ziyaret ettim. Yıllar önce çok sayıda inek beslermiş, şimdilerde bir köpeği ve bir kedisi var. Yaşadığı evi görünce ve hikâyesini dinleyince, belgesel yapma hastalığım yeniden nüksetti. Fatma Kayacı ile çok samimi ve çok içten görüşmelerimiz oldu. Yüreğinde gizli tuttuğu sırlarını pay Dağda bir başına bir kadın direndi ve yaşadı. laştı bizimle. Çok zor bir coğrafyada, çok zor koşullarda yaşadığı yalnız hayatını, çok samimi bir şekilde anlattı bize” diyor. Aslında Fatma Kayacı’nın hikâyesini dinleyen her bir belgeselcinin onunla bir belgesel çekme hayali kurmak isteyeceğini belirten yönetmen, “Çok sarsıcı bir hikâye, çok güçlü bir kahraman, müthiş bir doğa. Yıllar önce yaşanan bir olaydan sonra yaşadığı toplumsal baskıya direnen, ailesinin onu yalnızlaştırmasına kızan ve kendini dağ başında izole eden bir kadının hâlâ ruh sağ lığının yerinde olması çok şaşırtıcı. Yaşı 90’a dayanmasına rağmen, olayları daha dünmüş gibi hatırlaması çok ilginç. Çekimler sırasında çekim ekibine hizmet etmeye kalkması, yiyeceklerini bizimle paylaşmak istemesi ve gerçekten çok samimi davranması bizi çok duygulandırdı” diyor. Ekip, çekimlere, Tonya’dan yaklaşık 20 kilometrelik bir yayla yolunu kat ederek gitmiş. Arabadan indikten sonra, tüm çekim malzemelerini sırtlarına alıp dik bir patika yoldan yaklaşık yarım saat yürüyerek yaşadığı eve ulaşabilmişler. Çekimler boyunca da hep böyle devam etmiş. Tekeoğlu, “Çekimleri bitirdikten sonra, tüm Karadeniz böl gesinde yaşanan yağmur ve sel felaketlerini duyunca, zamanlama konusunda ilk kez kendimizi şanslı hissettik” diyor. Tekeoğlu’nun ilk yaptığı belgesel İFAKAT, bir kadın hikâyesi... Geçen yıl Türkiye’nin 7 bölgesinde 7 yoksul kadının başarı hikâyelerini anlatan 7 KİBELE belgeselini de çekti. Belgeselin görüntü yönetmenliğini Serdar Güven yapıyor Tekeoğlu, “Güven, tam bir doğa tutkunu. Serdar Güven ve yardımcısı Soner Günaydın’ın da titiz ve sabırlı çalışmaları için teşekkür ediyorum. En büyük teşekkür, bu belgesellerin ortaya çıkmasında birinci derecede etkili olan eşim ve aynı zamanda yapımcım olan Dr. Nurdan Tümbek Tekeoğlu’na gitsin. Projeyi Kültür ve Turizm Bakanlığı,Tonya Belediyesi, Araklı Belediyesi, EKBA HoldingCihan Ekşioğlu, Fongogo VE DESTEKÇİLERİ, Çebi Vakfı, TÜMBİFED FederasyonuCemil Bilge, Benjamin Button kadınları destek verdi” diyor. Anadolu türküleriyle flamenconun kardeşliği ‘Hayat Çizgisi’... Cihan Demirci’nin “Hayat Çizgisi” adlı 19. kişisel karikatür sergisi, 26 Ağustos 5 Eylül tarihleri arasında Kuşadası’nda kısa adı SEYAKMER olan SevilYaşar Altaş Eğitim ve Kültür Merkezi’nde açılacak. Cihan Demirci’nin sergisiyle birlikte Muzaffer İzgü’ye ait özel eşyalar da Seyakmer’in bahçesinde sergilenirken, 272829 Ağustos akşamlarında da Seyakmer’de ölümünün 3. yıldönümü anısına Muzaffer İzgü anısına söyleşiler ve film gösterileri de gerçekleşecek... Senaristyazarçizer Atay Sözer ve Sinema Yazarı Mesut Kara, Cihan Demirci ve Muzaffer İzgü’nün oğlu Ahmet Şahin İzgü de bu etkinliklere konuşmacı olarak katılacaklar... Ayrıca Ferit Avcı ve Cihan Demirci, 27 Ağustos Perşembe günü çocuklar için sosyal mesafeli bir “Karikatür ve Mizah Atölyesi” gerçekleştirecek. Bir Türkle bir İspanyol müzisyen, birlikte gitar çalarsa ne olur? Cenk Erdoğan ve Rycardo Moreno, aralarındaki farklılıklara atıfta bulunarak “Bağlantılı Kopukluk” adını verdikleri ortak bir albüm yaptı, kasımda yayında olacak albümden farklı aşkları anlatan Venusa’yı şimdiden dinleyebilirsiniz. Cenk Erdoğan ve Ricardo Moreno Bağlsntılı Kopukluk’ta birlikte çaldı Cenk Erdoğan, perdesiz gitarın yeni nesil üstadı kabul ediliyor. Rycardo Moreno ise İspanya’nın “ellerinde kanatları var” diye tanımlanan ünlü çağdaş flamenco gitaristi. Bu ikili ilk kez 2018’de İstanbul’da karşılaşıyor. Yel değirmeni (Windmills) Caz Festivali’nin kurucusu da olan İspanya – Türkiye kültür elçilerinden Selin Çelik’in öncülüğünde 2019’da ortak bir albüm üretim sürecine girerler. Cenk Erdoğan Amerika turnesinde, Moreno ise İspanya’da besteleri tamamlar. Son olarak ikili Erdoğan’ın Üsküdar’daki stüdyosunda buluşur ve albüm kaydı gerçekleşir. Connected Disconnection” (Bağlantılı Kopukluk) altısı yeni, toplam sekiz eser bulunuyor. Albümün ilk parçası “Venusa”, Bandcamp isimli dijital platformda müzikseverlerin beğenisine sunuldu. Müzisyenler dillerinin farklılığına, aralarındaki mesafenin uzaklığına karşın kültürün ve müziğin koparılamayan bağına atfen albümlerine “Connected Disconnection” Bağlantılı Kopukluk adını veriyor. Bağlantıyla İspanya (Endülüs) ve Anadolu arasındaki tarihsel ve kültürel geçmişe vurgu yapılıyor. Hayata bağlanmalıyız Cenk Erdoğan “Bağlantılı Kopukluk” albümüyle ilgili duygu ve dileklerini şöyle dile getiriyor: “Pandemi süreciyle hepimiz hayattan bir nebze uzaklaştık ve koptuk. Biz müzisyenler ve dinleyicilerimiz arasında notalar sayesinde oluşmuş güçlü, kuvvetli bir bağ ise hiç kopmadı. Connected Disconnection iki benzer ama uzak iki kültürü birleştirdik. Albüm bizleri pandemiyle biraz da olsa kopup uzaklaşmak zorunda olduğumuz hayata tekrar bağlar; geniş kitlelere konserler vererek, kopmadan ve daha sıkı bağlanabiliriz.” Rycardo Morena ise albümün ilk parçası Venusa ile aşkın farklı hallerine dikkati çekmek istediklerini anlatıyor: “Bir sevgiliye, ebeveyne, hayvana, insana, doğaya, yemeğe, ezgiye veya bir ilahi güce duyulan aşk. Hayatta her türlü aşkı elimizden geldiğince keşfetmemiz lazım.” Türküyle Flamenco kardeşliği Sekiz eserden oluşan Connected Disconnection’da sanatçılara ait altı yeni beste yer alıyor. Albümde, Atatürk’ün de çok sevdiği “Bülbülüm Altın Kafeste” türküsü ve Endülüs folklorik müziğinin anonim bir halk türküsü olan El Mantillo’nun sıra dışı yorumu da bulunuyor. Albüm 1 Kasım’da Bandcam isimli dijital platformda yayına giriyor. İlk parça Venüs ise şimdiden yayında. l Kültür servisi Yıldızların altında Yıldız Tilbe Organizasyonunu Bayhan Prodüksiyon’un düzenlediği “Harbiye Açıkhava Yıldızlar Geçidi” konserler serisi devam ediyor. Yıldız Tilbe 28 Ağustos’ta saat 21.30’da Harbiye Açıkhava Sahnesi’nde konser verecek. Tilbe, sevilen tüm şarkılarından seçmelerle müzikseverlerle buluşacak. Cezaevi kütüphane oldu Gaziantep’in İslahiye ilçesinde, 1958 yılında 40 kişi kapasiteli 4 koğuşta faaliyet göstermeye başlayan cezaevi, geçen yıl Adalet Bakanlığı’nın aldığı kararla kapatıldı. 61 yıl mahkumları ağırlayan cezaevi, bundan sonra kitaplara ev sahipliği yapacak. İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali annesinin ismini taşıyacak olan kütüphanenin restorasyon ve Kütüphaneye dönüştürülmesini Bali ailesi üstlendi. Sebiha Aziz Bali Halk Kütüphanesi olarak hizmet verecek olan eski cezaevi de bir koğuş eski halini korurken, diğer koğuşlar ise kitaplarla dolacak. Bu ödül vazgeçmeyen kadınlara... Zeynep Dilan Süren’in yazıp yönettiği, yapımcılığını oyuncu Nazlı Bulum’un üstlendiği Büyük İstanbul Depresyonu adlı kısa film, 26. Saraybosna Film Festivali’nden “En İyi Öğrenci Filmi” ödülünü kazandı. Jüri, kararını açıklarken, “Bu filmi, enerjisi ve bugünlerde karşılaştığımız birçok farklı konuyu ve sorunu anlatma şeklinden dolayı seçtik’’ ifadelerini kullandı. İki genç kadının mezuniyet sonrası işsizliklerine odaklanan ve İstanbul’da kalabilmek için verdikleri mücadeleyi anlatan filmde Nazlı Bulum, Kübra Balcan ve Şebnem Hassanisoughi oynuyor. Yönetmen Zeynep Dilan Süren online gerçekleşen ödül töreninde “Bu ödülü bütün dünyada daha yolun başında olan genç kadınlar için almak istiyorum. Farklı şehirlerde farklı hayatlar yaşasak da mücadelemizin benzer bir yanı var. Şehirde düşe kalka yolunu bulan ve zorlu yaşam mücadelesinde başlarına ne gelirse gelsin dayanışmaktan vazgeçmeyen bütün kadınlar için” dedi. Antik kentte fare kafatasına rastlandı Balıkesir’in Bandırma ilçesinde, Manyas Gölü’nün kıyısındaki Daskyleion Antik Kenti kazılarında Lidya dönemine ait yapıda fare kafatasına rastlandı. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kaan İren’in başkanlığını yaptığı kazı ekibi, çalışmalarını 2 yıl önce bulunan 2 bin 600 yıllık mutfak ve çevresinde yoğunlaştırdı. İren, ulaştıkları Lidya mutfağının bu medeniyete ait dünyadaki ender yapılardan olduğunu söyledi. Kazıda bu yapıyla ilgili önemli buluntulara ulaştıklarını dile getiren İren, “Çok önemli buluntular veren ve Lidyalıların yemek alışkanlıklarını bize sergileyen bir mutfaktır. Bu yüzden burada belgelemeye çok önem veriyoruz ve çok titiz, yavaş bir çalışmayı sürdürüyoruz.” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle