02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 9 19 AĞUSTOS 2020 ÇARŞAMBA Türkiye Aile Meclisi Başkanı Çevik bu kez İstanbul Sözleşmesi’ni savunanları hedef aldı Utanmaz şikâyetçi Eyy Baydın... Eski Genelkurmay Başkanları Işık Koşaner, İlker Başbuğ ve Yaşar Büyüka nıt gibi isimler hakkında “dar becilik” iddiasıyla 2011 yılın da suç duyurusunda bulunan Adalet Platformu Başkanı, Türkiye Aile Meclisi Baş kanı Adem Çevik SEYHAN AVŞAR bu kez de İstanbul Sözleşmesi’ni savunanları hedef aldı. Çevik, CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, avukat Kezban Hatemi ve eski AKP’li Aile ve Sosyal Politika lar Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Aşkın Asan hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Dilekçede yok yok Suç duyurusu dilekçesinde Aylin Nazlıaka’nın 12 Ağustos’ta Ankara’daki CHP toplantısında, “İstanbul Sözleşmesi’nden; eşine, sevgilisine ya da hiç tanımadığı bir kadına şiddet uygulayan, katleden, tacizci, tecavüzcü erkekler rahatsız” şeklinde sözler söylediği, Kezban Hatemi’nin, “Dünyayı erkekler mahvedi Koşaner, Başbuğ ve Büyükanıt hakkında ‘darbecilik’ iddiasıyla suç duyurusunda bulunan Çevik, şimdi de İstanbul Sözleşmesi’ni savunan isimlerden şikâyetçi oldu. Çevik, kumpas nedeniyle 26 ay tutuklu kalan Başbuğ’un kendi şikâyetleri sayesinde ceza aldığını da övünerek anlattı. yor, savaşları çıkaranlar erkekler, öldürenler erkekler” şeklinde beyanlarda bulunduğu, Aşkın Asan’ın ise, “İstanbul Sözleşmesi’ne karşı gelenler FETÖ örgütüne bağlı” şeklinde ifadeler kullandığı aktarıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da İstanbul Sözlemesi’ne karşı olduğunun belirtildiği dilekçe de 3 ismin, “İftira”, “Hakaret”, “İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme”, “Cumhurbaşkanına hakaret” gibi suçlardan soruşturma yürütülmesi istendi. ‘Pişman değilim’ Söz konusu açıklamalar nedeniyle maddi mane Adem Çevik vi zarar gördüğünü öne süren Adem Çevik gazetemize yaptığı açıklamada İstanbul Sözleşmesi’nin ailenin birliğini yıktığını savundu. 2011 yılında eski Genelkurmay Başkanları Işık Koşaner, İlker Başbuğ ve Yaşar Büyükanıt gibi isimler hakkında “darbecilik” iddiasıyla suç duyurusunda bulun duğunu ve takipsizlik kararı verildiğini anımsattığımız Çevik, İlker Başbuğ’un kumpas davası sürecinde 26 ay tutuklu kalmasının kendileri sayesinde olduğunu övünerek anlattı. Çevik, “İlker Başbuğ bizim dilekçe sayesinde 26 ay içerde yattı. Kendisi hakkında darbecilikten suç duyurusu yapmıştım. Asla pişman değilim. Pişman olduğum tek konu 27 Nisan darbesi nedeniyle Yaşar Büyükanıt’a gerekli cevabı veremedik. Öldü, gitti” dedi. Hakkındaki FETÖ iddialarını da sorduğumuz Çevik, “Aşkın Asan benim FETÖ’cü olduğumu söylüyor. Türkçe Olimpiyatları’na katılan kendisi. Benim FETÖ ile bir bağlantım yoktur. Benim oğlumun adı Tayip, AKP Çekmeköy teşkilatının kurucusuyum. İstanbul Sözleşmesi, AKP’ye karşı bir hareket değildir. İstanbul Sözleşmesi milli güvencemizi tehdit ediyor. İnsanlığa karşı bir savaştır. Cumhurbaşkanı da ramazanın son iftarında, ‘İstanbul Sözleşmesi nas değildir. Bizim için ölçü değil. Feshedilebilir’ ifadelerini kullandı” diye konuştu. l İSTANBUL Annesini korumak için babasını öldürdü İlk celsede tahliye edildi İstanbul Sultangazi’de 10 Ekim 2019’da annesine şiddet uygulayan ve bıçakla saldıran babasını, annesini korumak için öldüren 16 yaşındaki genç, dün ilk celsede tahliye edildi. İstanbul 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuklu İbrahim D. ile avukatı Burak Temizer hazır bulundu. İbrahim D. duruşmadaki savunmasında, “Babam ve annem tartışmaya başladı. Babam annemin kafasına yumruk attı. Annem bunun üzerine ağlamaya başladı. Annem ağladıkça babam daha çok sinirlendi ve vurmaya devam etti. Sonra babam, annemi boğazından tutup kaldırıp yere fırlattı. Babam cebinden bir bıçak çıkarttı ve ‘ağlarsan dilini keserim’ dedi. “Babam bana ‘seni de öldürürüm kardeşlerini de öldürürüm, sen karışma’ dedi. Ben geri çekildim ama babam bu kez annemi boğmaya çalıştı. Annemin yüzü kıpkırmızı oldu. Nefes alamadığını görünce dayanamadım ve babamın koltuğun üzerine bıraktığı bıçağı alarak 2 kez sapladım. Daha sonra çok korktum ve abimi aradım. Abim bana polisi arayacağını ve korkmamam gerektiğini söyledi” diye konuştu. ‘Meşru müdafaa’ İbrahim D’nin avukatı Burak Temizer ise olayda meşru müdafaanın gerçekleştiğini söyleyerek, “Müvekkilim maktulü 2 kez bıçaklayıp bırakmıştır. Fırsatı olduğu halde eylemine devam etmemiştir. Kendisi maktulden cüsse olarak küçüktür ancak bıçak ile böyle bir saldırıyı durdurabilecek durumdadır. Dolayısıyla meşru savunma biçimi ölçülüdür” dedi. Öte yandan mevcut delil durumunu, tanık beyanlarını ve tutuklulukta geçirilen süreyi değerlendiren mahkeme İbrahim D’nin tahliyesine hükmetti. Duruşma eksikliklerin giderilmesi için ertelendi. l İHA SAĞLIK EMEKÇILERI: TÜKENIYORUZ Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Aksaray Şubesi Üyeleri (SES), İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin acil servisinin önünde ‘Sağlıkçılar Tükeniyor’ sloganıyla basın açıklaması düzenledi. Sağlık emekçileri, eylem öncesi koronavirüs nedeniyle yaşamını yitiren sağlık çalışanları için saygı duruşunda bulundu. Daha sonra sağlıkçılar, “Temel maaşımız yoksulluk sınırı üzerine çıkarılsın” ve “Maaşlara verilen zamlar vergi olarak geri alınıyor” dövizlerini taşıyarak, “Performans değil, güvenceli ücret” sloganı attı. “Sağlıkçılar Tükeniyor’ pankartının önünde basın açıklamasını okuyan SES Aksaray Şube Yönetim Kurulu Üyesi Aydın Erol “Sağlık emekçileri tükeniyor. Çok yorgunlar, moralsizler ve motivasyonsuzlar. Yurttaşlarımız bir maske takmanın hayatlarını zorlaştırdığını ifade edi yorlar. Ama sağlık emekçileri yazın bu sıcağında özel kıyafetlerle hastaları tedavi etmeye çalışıyor. Sağlık emekçileri basında söylendiği gibi öyle çift maaş, 67 bin lira maaş almıyor. Hükümet koşullarımızı iyileştirmek yerine nöbet ücretlerine yaptığı zamların propagandasını yapıyor. Bizim zorunlu haftalık 40 saat mesai uygulamasının dışında üst sınırı belli olmayan fazla mesailerimiz var. Biz sağlık emekçileri ay sonunda tek kalemde maaşlarımızın yoksulluk sınırına çıkarılmasını istiyoruz. Cumhurbaşkanımızın seçimlerde söz verdiği 3600 ek gösterge ve 5 yıla 1 yıl fiili hizmet süresinin eklenmesi için bir an önce yasa çıkarılmasını istiyoruz. Müteahhitlerin vergi borçları affedilirken biz kamu emekçilerinin vergileri daha maaş ödenmeden kesiliyor, vergide adalet istiyoruz” diye konuştu. l İSTANBUL/Cumhuriyet BAŞKANLAR ÖLÜM ORUCUNDAKİ AVUKATLAR TİMTİK VE ÜNSAL’I ZİYARET ETTİ Barolardan Yargıtay’a çağrı Başkan Durakoğlu, “Duruşma salonunda bulunmuş hukukçular olarak tanığız ki bir adil yargılanma gerçekleşmedi” dedi. Ermeni mezarlığı tahrip edildi tartışması KÜBRA KÖKLÜ Ankara’nın Zir Vadisi’nde bulunan Ermeni Mezarlığı, 2015 yılında tahrip edildi. Ancak olayın üzerinden 5 yıl geçmesine karşın mezarlığın iyileştirilmesi için çalışma yapılmadı. Sosyal medyada bir yurttaşın Zir Vadisi’ndeki mezarların açık olduğunu belirtmesi üzerine söz konusu paylaşıma yorum yapan Kültür ve Turizm Bakanlığı Müzeler Genel Müdür Yardımcı Yahya Coşkun, paylaşıma yorum yazarak, “Müze müdürümüzü alana gönderdik. Yerinde inceleme yapıldı. Şu an için alanda kaçak kazı, çukur, açık bir mezar bulunmamaktadır. Jandarma ile de irtibata geçilmiştir” dedi. Coşkun’un açıklamasının ardından Sincan İlçe Eşbaşkanı Fatma Kılıçarslan, bölgeye giderek incelemelerde bulundu. Kılıçarslan, Coşkun’un açıklamasını yalan layarak “İlçe yöneticilerimizle mezarlığı ziyaret ettik. Yıllardır devam eden tahribatlara yönelik hiçbir somut adımın atılmadığını, mezarların onarılacağına dair verilen sözlerin tutulmadığını yerinde gördük. Birçok mezar kazılmış ve mezarların içi boşaltılmış. Mezar taşları sökülmüş ve tahrip edilmiş. Mezarın etrafındaki çitler sökülmüş. Mezarların onarılması konusunda sözler veren yetkililer bir an önce sözlerini tutmalı. Sincan HDP ilçe yönetimi olarak sürecin takipçisi olacağız” diye konuştu. Savunmaya Özgürlük Koordinasyonu’nun çağrısıyla dün ‘Adil yargılanma’ talebiyle ölüm orucu eyleminde olan avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal için basın açıklaması düzenlendi. Açıklama öncesi İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, Kocaeli Barosu Başkanı Bahar Gültekin Candemir ve Adana Barosu Başkanı Veli Küçük Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde bulunan Ebru Timtik’i; İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan, Yalova Barosu Başkanı Fedai Doğruyol da Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde bulunan Aytaç Ünsal’ı ziyaret etti. Ziyaretlerin ardından düzenlenen basın açıklamasında, avukatlar hakkında ceza verilen dosyanın Yargıtay aşamasında olduğu anımsatılarak, Yargıtay’a dosya hakkında bir an önce karar verme çağrısı yapıldı. İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu meslektaşlarının adil bir şekilde yargılanmadan haklarında hapis cezası verildiğini anımsatarak, “En başta meslektaşlarımız için tahliye kararı verilmişti ama 10 saat sonra yeniden tutuklama yönünde yakalama kararı çıkarıldı. Duruşma salonunda bulunmuş hukukçular olarak tanığız ki bir adil yargılanma gerçekleşmedi” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Sana başka türlü de hitap ederdim amma bugün nezaket günüme denk geldi. Sana adabıyla ders vermenin zamanı da geldi. Ulan önce dur, senin seçim tarihine bak; 3 Kasım 2020... Bu tarihin anlamını sana öğreteyim. Benim partim de 3 Kasım 2002’deki seçimlerde iktidar oldu. Şahsımın o sırada resmi görevi falan yoktu ama beni en iyi seninkiler anladı... Adam ol, sen de anla! Ben daha hiç sıfatı yokken Beyaz Saray’da kabul görmüş adamım. 3 Kasım’da iktidara geldik, oturup dinlenmeden soluğu Amerika’da aldık. Elbette pürüzler de oldu ama bizden âlâ ortak mı bulacaksın? Her şeyi bir yana bırak, şahsım 2010 yılında Malatya Kürecik’te radar üssü kurulmasına izin vermedi mi? 2012’de bu üs, Amerika tarafından NATO görüntüsü altında faaliyete geçtiğinde İran’ı karşıma almadım mı? Aynı kaptan su içtiğiniz İsrail’in İran’la ilgili istihbaratını buradan sağladığını elbette biliyoruz. Ama ne yapıyoruz? İt bilmez bağlaması çalıyoruz! HHH Bak sana bir örnek daha vereyim de kafan bassın... Libya’da Kaddafi’nin en zor zamanında onu yüzüstü bıraktım, Libya’nın tümüyle karışmasını sağladım. Sonra ne oldu? NATO operasyonunun komuta üssü neresi oldu? İzmir... Sonra Rusya, Libya’da hâkimiyet sağlarken karşısına kim çıktı? Şahsım... Suriye’ye dön bak... Kuzey Irak’ta özerk bölge oluşsun diye on yıllardır uğraştınız. Suriye’de ne oldu? 35 yılda orada ordu kurduracak hale geldiniz. Şimdi petrol anlaşması bile yapıyorsun. Kimin sayesinde? Şahsım... Bütün bunlar olurken bize diplomasi mavalı okuyanlar oldu. Başlarım diplomasisine... İşleri öyle dolambaçlı yollarla çözmek için uğraşmak yerine baş başa halletmek nerene dokundu? Eski Türkiye nasıldı? Türkiye ile bir iş yapacağın zaman yok Meclis’i ikna et, yok efendim oyla... Bir sürü gereksiz iş. Şimdi nasıl? Tıramp arıyor, konuşuyoruz, çözüyoruz. Bitti gitti... Bu mu batıyor size, pardon sana... Malvarlığımda ilgili bir dizi dosya tutmuşsunuz. Bir şey diyor muyum? Hayır... Demek ki şahsıma çok önem veriyorsunuz diye düşünüp ben de size önem veriyorum. Vin vin... Kazan kazan... Hal böyleyken kazan kaldırmanın ne âlemi var? Rusya’dan S400 füzeleri aldık. Ne yaptık? Sen istemiyorsun diye depoya koyduk. Yakında müzeye koyup seyrine bakacağız. Milletimin 2 milyar doları senin gül hatırına feda olsun dedik. Bu mu battı? FETÖ’yü istedik. Daha bize lazım dedin, bir şey dedik mi? Demedik... Al tepe tepe kullan... HHH Bak Baydın, Umarım ki anlattıklarımla biraz aydın... Gelecek başka bir iktidarla işlerin tıkır tıkır yürüyeceğini mi sanıyorsun? Bir sürü abuk sabuk laf ediyorlar. Yok parlamenter demokrasi daha neler... Bir de tutturmuşlar güçlendirilmiş parlamenter demokrasi diyorlar. Utanmazlığa bak... Demokrasilerde reyisten başka güç mü olur? Velev ki onlar geldi... Bir düşün; yine bir sürü diplomasi miplomasi. Aklını başına topla, ola ki seçilirsen diye şimdiden sana zılgıt çekiyoruz ki başka ittifak mittifak aramayasın. Bizden iyisini mi bulacaksın lan! Türkiye, beni temsilen, şahsım aldına dünya haritasında bulunuyor! Bunu da kafana koy. Kafa demişken, kafanı kırmak lazım ama... Sende kafa yok ki! Ata’nın vagonu taşınıyor Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 1926’dan 1937’ye kadar yurt içi gezilerinde kullandığı ve İzmir Alsancak Garı önündeki açık alanda ziyaret edilen ‘Beyaz vagon’, hava koşullarından etkilenmemesi ve daha sağlıklı ziyaret ortamı yaratılması amacıyla kapalı perona taşınacak. TCDD bünyesinde müzeye dönüştürülen ve Alsancak Garı önünde ziyaret edilebilen vagon, restorasyonlara rağmen orijinalliğini halen koruyor. l AA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle