02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR 13 19 AĞUSTOS 2020 ÇARŞAMBA Hollywood’a ve Numan Çakır dünyaya GOL! Bağımsız Türkiye sinemasının ABD’deki büyük başarısı hem şaşırttı hem sevindirdi. İki festivalde Numan Çakır en iyi erkek oyuncu seçilirken yönetmen Sevgi Hirsch bütün ödülleri topladı İzmir’e dizi çekimi için havaalanına giderken yakaladığımız Numan Çakır, iki ödül birden almayı beklemediğini, pandemi yüzünden festivaller için ne yönetmenin ne kendisinin ABD’ye gidemediğini, ödüller üzerine ABD’de herkesin kendisini sormasından çok mutlu ve heyecanlı olduğunu döyledi. Oyuncu hala şaşkınlığını üzerinden atamamış ve mutluydu! 29. Woods Hole Film Festivali ve 10. Oceanside Uluslararası Film Festivallerinde, ünlü Türk dizi ve sinema oyuncusu Numan Çakır’ın bir gecede iki kez üst üste “En İyi Erkek Oyuncu” ödülüne layık görülmesinin tepkileri devam ediyor. Filmin adı “TOPRAK”. Ülkemizi temsil eden, yönetmenliğini henüz 27 yaşında, bağımsız film yönetmeni Sevgi Hirschhäuser’in, ödüllü görüntü yönetmeni eşi ile Chris Hirschhäuser birlikte çekmiş oldukları ilk film. Yönetmenin aynı zamanda senaryosunu yazıp, yapımcılığını üstlendiği de ilk film. Antalya’da köyde yaşayan bir ailenin üzerinden kültür, gelenek görenek ve inançları konu alarak işlenen, sosyal drama konulu kurgu filmi olan TOPRAK, (2020) Amerika’da, Uluslararası Prestijli İlk filmiyle ABD’de ödüle boğuldu! Sevgi Hirschhäuser, Almanya Münih’te yaşayan yönetmen, yazar ve editör. Profesyonel yaşamına editör olarak başladı, sonra hikâyeler yazdı. Film setlerinde değişik işler yaptıktan sonra ilk filmi Toprak’ı Antalya’da çekti. 105 dakikalık bir dram olan filmin hikâyesini Sevgi Hirschhauser kaleme aldı, yönetti ve aynı zamanda eşiyle bir likte yapımcısı ol du. Eşi Chris Hirschhau ser ise ödüllü bir görün tü yönetmeni. O da bu fil min görüntü yönetmenliği ni üstlendi. Film 2020’de ABD’de festival serüveni ne başladı, 27 festivale ka tıldı, 12 ödül kazandı. Son Yönetmen Sevgi Hirschhäuser’e ABD’deki festivalde Toprak filmiyle üç ödül birden verildi. ödülleri ise “California Oceanside Uluslararası Film Festivali’nde yönetmen Sevgi Hirschhauser “En Yetenekli Yönetmen, En İyi Drama Film ve En İyi Film ödülü’nü aldı! Film Festivaller’i olarak bilinen, 29. Woods Hole Film Festivali ve 10. Oceanside Uluslararası Film Festivallerinde, dizi ve sinema oyuncusu Numan Çakır’ın bir gecede iki kez üst üste “En İyi Erkek Oyuncu” ödülüne layık bulundu. Sevgi&Chris Hirschhäuser çif ti TOPRAK filmi ile hem kendilerine hem dünyaya bir ilki yaşattılar. Filmleri “En İyi Görüntü” ödüllünü de kazanırken, yönetmen “En Yetenekli Yönetmen, En İyi Drama Film ve En İyi Film” ödüllerinin sahibi oldu. TOPRAK şu ana kadar 27 festival deneyimi, 12 ödüle sahip bağımsız bir ilk film olma özelliğini taşıyor! İlkler bununla da bitmiyor. İki festivalden toplam 6 ödülle dönül dü. Sanatçı Numan Çakır, uluslararası ve Amerikalı meslektaşlarına adeta toz attırarak; iki farklı film festivalinden “En İyi Erkek Oyuncu” ödülü alarak döndü. Numan Çakır’ın sinemaya başlama öyküsü ise ilginç: Ressam ve yazar Bedri Baykam’ın, 2001 yılında çıkan ve 11 Eylül olaylarını, 10 ay öncesinde anlattığı, sonrasında yasaklanan Kemik adlı romanı; sosyoloji, tarih, felsefe, bilimkurgu, siyaset ve insan ilişkileri içerisinde bir serüvendi. Bedri Baykam’ın bu romanda “Panter kaleci Numan” olarak adı geçen Numan o Numan. Gerçek hayatta futbolcu ve kaleci olan Numan Çakır’ın, Bedri Baykam ile dostluğu ve tam yirmi iki yıl önce sinemaya başlayışı, ne güzel bir gol attırmış dünyaya! Yol uzun. Bir kez havalanan toprak durur mu? Ekime hazır! Arizona Uluslararası Film Festivali ve Brezilya’da ki 44. Sao Paulo Uluslararası Film Festivali, Mostra Internacional de Cinema ve devam eden prestijli festivaller ile yarışmaya devam edecek. l Kültür Servisi DT eylülde açılacak Devlet Tiyatroları (DT), 1 Eylül Salı gününden itibaren koronavirüs tedbirleri alınarak izleyicileri salonlarında ağırlamaya başlayacak. Sezonun ilk biletleri internetten, “sanat cepte” uygulamasından dün satışa sunuldu. DT, koronavirüs salgını nedeniyle verilen aranın ardından 1 Eylül Salı günü yeniden “perde” diyecek. Yeni sanat sezonuna 17 prömiyerle başlayacak olan DT, açık hava mekânlarını kullanmaya devam edecek. Aynı zamanda az sayıda salon da kullanıma açılacak. Salonlarda koltuklar sosyal mesafe kurallarına uygun şekilde düzenlenecek. Maskesi olmayan izleyiciler tiyatro salonuna alınmayacak. Girişlere el dezenfektanları koyulacak. Birer gün arayla yapılacak olan gösterimlerin ardından salonlar dezenfekte edilecek. ‘Kapalı gişe’ oyunlar dönüyor Yeni oyunların yanı sıra geçen sezonda kapalı gişe oynayan “Reis Bey, Leyla ile Mecnun, Anna Karenina, Hamlet, Bir Nefes Dede Korkut, Shirley Valentine, Umut Kavşağı” gibi oyunlar da yeni sezonda perde açacak. Ankara Küçük Tiyatro’da “Âşık Veysel” oyunu 1 Eylül Salı günü prömiyer yapacak, 8 Eylül Salı günü Stüdyo Sahne’de “Sonsuzluk Kitabevi”, 15 Eylül Salı günü Akün Sahnesi’nde ise “Gökkuşağının Sonu” ilk gösterimini yapacak. Geçen sezonun oyunu olan “Leyla ile Mecnun” da 1 Eylül Salı günü Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde perde açacak. l ANKARA/Cumhuriyet Fotoğrafçılık gözlem sanatıdır Gölgeler yalan söylemez Osman İkiz Işık Konuk, Galatasaray Lisesi’nde okurken fotoğrafa merak sardı. Liseden sonra İsveç’e gidince, merakı edindiği ilk kamera ile tutkuya dönüştü. Yaklaşık yarım asırdır kamera elinden düşmüyor. İnsanı her haliyle yakalamaya çalıştı. Koşan insan, düşünen insan, mutlu insan, mutsuz insan, dahası hırslı insan, riyakâr insan... Çekildiği köşeden hepsini avladı. Kuşları çekti. Uçan kuşlar, duran kuşlar, gözlerini insana dikmiş bakan kuşlar. Ülkeleri gezdi, şehirleri, o şehirlerin kültürünü, yaşamını objektifinden süzdü. Çok sayıda sergi açtı, karma sergilere katıldı. Son sergisini Stockholm’ün bohem mahallesi Södermalm’de sokakta açtı. Skånegatan, gazetecilerin, Işık Konuk sanatçıların, entellerin yoğunlaştığı bir sokak. Işık Konuk da bu sokakta yaşayanlardan. Sergisi de oturduğu apartmanın karşısında. Bu sergideki fotoğrafların çoğunluğunu sokaktaki insanlar oluşturuyor. Daha çok da apartmanın beşinci katındaki dairesinin penceresinden çekilmiş fotoğraflar. Fotoğrafçılık gözlem sanatıdır Bu kez insanların gölgeleriyle ilgilenmiş. “Gölgeler samimidir, yalan söylemezler’’ diyor. Daha fazlasını söylemiyor. Belli ki insanların gözlerine yansıyan riyakârlıktan, kibirden, samimiyetsizlikten bıkmış. Zaten o tür fotoğrafların arşivinde fazlasıyla bulunduğundan hiç kuşku yok. Üzerinde “Photography is the art of observation’’ (Fotoğrafçılık gözlem sanatıdır) yazılı tişörtü de anlatıyor zaten fotoğrafları. Kediler, köpekler, kuşlar ve çocukların temiz ve saflığından söz ettiğine göre, sosyal medyada herkesin, başyazar, siyasetçi, futbol antrenörü, dış politika uzmanı dahası savunma stratejisti olduğu bunaltı çağı, Işık Konuk’u da yormuş olmalı. Salvator Mundi müzikal oluyor Ressam ve mucit Leonardo da Vinci’nin Salvator Mundi adlı tablosu müzikal oluyor. Broadway’de 2022 yılında sahneye uyarlanacak oyun Tony Ödüllü prodüksiyon ekibi Ciola Productions tarafından sahneye uyarlanacak. Oyunda, İtalyan sanatçı Da Vinci’nin Rönesans dönemindeki üretim süreci ve Salvator Mundi’nin yapılış serüveni ne dair bir hikâye anlatılacak. Salvator Mundi’nin aslında İtalyan sanatçıya ait olmadığı, asistanı tarafından yapıldığı tartışmaları ise devam ediyor. BABA ZULA’DAN YILLAR SONRA ‘TAVUS HAVASI’ Baba Zula’nın bestelediği ilk şarkı olan ve ilk kez 1996 yılında Tabutta Rövaşata filmin soundtrack albümünde kullanılan “Tavus Havası”, yıllar sonra yeniden canlı olarak kaydedildi. Bugün dijital müzik platformlarında yayında olacak parça, Gülbaba Records’un “Night Dreamer’ ile ortak yayımlayacağı ilk albüm olarak, 2 Ekim tarihinde hem dijital hem de double LP olarak piyasaya çıkacak olan “Hayvan Gibi” albümünün de yayımlanan ilk şarkısı olacak. Altın Portakal film gösterimleri açık havada 57’nci Altın Portakal Film Festivali, bu yıl Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde 310 Ekim arasında Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Festival Başkanı Ahmet Boyacıoğlu, bu yıl koronavirüs önlemleri kapsamında film gösterimlerinin açık havada yapılacağını açıkladı. Film ekipleri ve jürilerin Antalya’ya davet edileceğini aktaran Boyacıoğlu, jürilerin filmleri seyircisiz izleyeceğini, film ekiplerinin ise açık hava gösterimleri öncesinde halkı selamlayacağını, ertesi gün de basın toplantılarının yapılacağını duyurdu. Bülent Tarcan 106 yaşında Radyoevindeki söyleşimiz bitmişti. Notlarımı toplayıp kayıt bantlarını çantama koyarken birden bileğimden tutup beni durdurdu, “Bir şey daha eklemenizi istiyorum” dedi. “Hekimliğin, beyin cerrahisi gibi uzun ve meşakkatli bir dalına kırk beş yılımı verdiğimden, müzikte ancak bu kadarını yapabilmişim. Ama beni, ‘bir senfoni bestecisiydi’ diye anarsanız çok memnun olurum.” 1981 yılıydı. “Çağdaş Bestecilerimiz” adlı radyo programı için besteci Prof.Dr. Bülent Tarcan’la söyleşi yapıyorduk. Karşımda hem bir besteci hem de bir tıp profesörü vardı. Türkiye’nin ilk Nöroşirürji (Beyin ve Sinir Cerrahisi) ihtisas kürsüsünü kuran kişi. 23 Ağustos 1914’te İstanbul’da doğmuştu. Çocukluğu, askeri hekim olan babasıyla Şam, Çorlu, Urfa, Ankara, İzmir gibi yerlerde geçmişti. İstiklal Savaşı’nı adım adım solumuş, Atatürk’e hayrandı ve ulusal duyguları son derece güçlüydü. 1920’li yıllarda Urfa’da, rastlantıyla dinlediği taş plaklarla klasik müziğe merak sarmış, kendi başına nota yazısını çözüp keman çalmayı öğrenmişti. Ancak ailesi müzik eğilimine karşı çıkmıştı: “Koskoca askeri hekim Ali Rıza Bey’in oğlu, müziği meslek edinemez. Sen elle tutulur bir meslek seçmelisin. Örneğin baba mesleğin hekimlik gibi!” Böylece Bülent Tarcan, 1932’de İstanbul’da Tıbbiye’yi bitirir. Ardından asistanlık ve tam üç kez yaptığı askerlik dönemi gelir. İkinci Dünya Savaşı bunalımları, gençlik cesareti bir evlilik, mutsuzluklar, geçimsizlikler, arada kalan bir kız çocuğu, hiç yakasını bırakmayan maddi sorunlar sıralanır! Cerrahlığın en ağır ve yaşamsal riski yüksek olan beyin cerrahisi dalını seçmiştir. Bu arada insan ilişkileri de sıradan değildir: Hep güzele, kültüre, özenli insanlara meraklıdır. Bir yanda hekimlik, öte yanda orkestrada kemancılık ve bestecilik yürürken, bunların uzantısı olan müzik yazarlığı, radyo programcılığı ve iki meslek dalını birleştirdiği konferanslarıyla, dolu dolu bir yaşam geçirir. 1983’te emekli olduğunda üç orkestra süiti, Deli Dumrul, Hançerli Hanım gibi bale yapıtları; kızı piyanist Hülya Tarcan için yazdığı piyano konçertosu, Ayla Erduran için yazdığı keman konçertosu, piyano parçaları ve şarkıları vardı. Asıl anılmak istediği, adıyla özdeşleşmesini beklediği büyük çaplı yapıtları, geniş korolu, solistli ve büyük orkestrayı kapsayan senfonik şiirleri, bundan sonra gelecekti: Sakarya, Ölümsüz Mimar ve Mevlana’dan Esinler Senfonisi. Bu yapıtlar ya hiç, ya bir kez ya da çok ender çalındı. Şimdi onların raslantıyla yapılmış kayıtlarını dinledikçe, büyük bir kültür birikimini izliyoruz. 16 Şubat 1991 günü öldüğünde, onu ünlü bir beyin cerrahı olarak daha çok tanıyanı vardı. Ama Bülent Tarcan, o kürsüyü kurduğu gibi Türk Beşleri’yle sonraki kuşaklar arasındaki köprüyü de kuranlardan biri oldu. Ancak ona ne sanat profesörlüğü verildi ne de devlet sanatçısı unvanı! Radyoya geldiği gün, iki beyin operasyonu yapmış ve saatlerce ameliyathanede kalmış, ama ne yazık ki her iki operasyon da kötü sonuçlanmıştı. Benden hemen iki sigara bulmamı istedi. Oysa sigara içmesi yasaktı. “Bugün iki sigara içmeden ağzımdan tek kelime alamazsın” dedi. Onun Üçüncü Süit’inden, “Bolu Dağı’nın Atlıları” bölümünün girişi, bir zamanlar uzun süre TRT Haberler kuşağının sinyal müziği olmuş, kulaklarımıza yerleşmişti. Son zamanlarda en çok yakındığı şey yapıtlarının hemen hiç çalınmamasıydı. Orkestra şeflerimiz biliyordur herhalde: Tüm partisyonları Borusan Kültür Sanat Merkezi’nde duruyor. Ben 2006 yılında “Bir Hekimin Senfonik Öyküsü” adlı iki CD ekli kitabımı yazdığımda el yazması anılarından yararlanmıştım. Ekli CD’lerde onunla yaptığım bir söyleşi, keman ve piyano konçertosundan, Üçüncü Orkestra Süiti’nden ve Sakarya adlı senfonik kantatından örnekler yer aldı. Tarcan’ın ölümünden sonra Gayrettepe’deki evinin bulunduğu sokağa Prof.Dr. Bülent Tarcan adı verildi. Önemli bir besteci olduğunu sadece müzikçiler bilse bile, bu sokağa adı verilmiş bir profesör olarak, bilim adamı yönüyle belleklerde yaşıyor. Harbiye’de konserli günler Kenan Doğulu, 2021 Ağustos’ta Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesi’nde konser verecek. Kenan Doğulu, 21 Ağustos Cuma günü tüm dijital platformlarda çıkacak olan “Yosun” şarkısının remix versiyonunu, Harbiye konserinde seslendirecek. Sevenlerinin ilk defa canlı olarak dinleyeceği Kenan Doğulu ve Türkiye’nin başarı lı DJ ve prodüktörlerinden Aytaç Kart tarafından hazırlanan “Yosun (Aytaç Kart Remix)” tüm müzik listelerinde yerini almaya hazırlanıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle