22 Ocak 2025 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 19 AĞUSTOS 2020 ÇARŞAMBA Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın armatör oğlu Ahmet Burak Erdoğan şirketinin sermayesini artırdı ‘Gemicikler’ tam yol Burak Erdoğan, Mecit Mert Çetinkaya ile ortak olduğu MB Denizcilik’te 5.3 milyon liraya çıkarılan sermayenin 4 milyon 420 bin lirasına sahip. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın armatör oğlu Ahmet Burak Erdoğan, ortağı olduğu MB Denizcilik’te sermaye artırdı. 2007’de 5 bin TL ile kurulan şirketin sermayesi 2 milyon 650 bin liradan 5 milyon 300 bin liraya çıkarıldı. Ticaret Sicili Gazetesi’nde faaliyet alanı “Kıyı sularında yolcuların feribotlarla, kruvaziyer gemilerle ve teknelerle taşınması” olarak özetlenen MB Denizcilik’te Yönetim Kurulu Başkanı Burak Erdoğan, 18 Şubat’ta artırılan sermayenin 4 milyon 420 bin lirasına sahipken, ortağının payı 1 milyon 60 bin lira oldu. Burak Erdoğan’ın armatörlük geçmişi 6 Şubat 2007’de 2 milyon 350 bin dolara aldığı Safran 1 gemisiyle ilk kez gündeme gelmişti. Oğlunun gemi almasıyla ilgili ge len eleştirilere Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan olduğu dönemde “Gemi var gemicik var” yanıtını vermişti. İmam hatip dostluğu Erdoğan’ın bu sözünden sonra oğlu Burak Erdoğan armatörlük faaliyetlerine devam etti. 1991’de Gemyat Tersanesi’nde inşa edilen M/V SAFRAN1 isimli genel kargo gemisi, 1 milyon 100 bin dolara Fahri Göncü’nün sahibi olduğu FG Denizcilik Şirketi’ne satılmıştı. Burak Erdoğan’ın ortağı Mecit Mert Çetinkaya ile yakınlığı aileden geliyor. Babası Mecit Çetinkaya, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fatih Çarşamba İmam Hatip okulundan sınıf arkadaşı. 16 Ekim 2014’te Kastamonu Açıksöz gazetesinden Kadir Yıldırım, Mecit Çetinkaya ile görüşmesine gö Mecit M. Çetinkaya re gemilerin alınış ve ortaklık öyküsü şöyle aktarılıyor: 4 Mecit Mert Çetinkaya ile Ahmet Burak Erdoğan 19 Ocak’ta yüzde 50’şer hisse ile MB Denizcilik şirketini kurdular. 5 Şubat 2007’de Türkiye Futbol Federasyonu eski Başkanı merhum Hasan Doğan’ın Safran 1 gemisini satın alarak armatörlüğe adım attılar. 4 Eşit hisseli ortaklık 5 yıl sürdü. Burak Erdoğan, Mart 2012’de hisselerin yüzde 49’unu alarak, payını yüzde 99’a çıkardı. Çekinkaya’da ise yüzde 1 hisse kaldı. Buna rağmen Safran 1 gemisi Manta Denizcilik tarafından işletilmeye başlandı. Kasım 2012’de ise 2002 yapısı Sakarya gemisi 10 milyon 500 bin dolara satın alındı. Bu gemi için de Erdoğan özel bir bankadan kredi kullandı. Gemiler o tarihten beri Burak Erdoğan Manta Denizcilik tarafından işletiliyor. MB Denizcilik ile Üsküdar Salacak’ta adreste bulunan Manta Denizcilik’in sitesinde yer alan bilgiye göre 3 Mart 2020’de gemi sayısı 10 olarak belirtiliyor. l Ekonomi Servisi / ANKA Böyle harcamalara ödenek dayanmaz Melisa Tokgöz Mutlu Sultan Tepe İhracatta kadın hareketi başlıyor Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) kadın ihracatçı sayısının artması için harekete geçti. 54 üyesi bulunan TİM Kadın Konseyi’nin ilk hedefi Latin ülkelerine yönelik Sanal Ticaret Heyeti oluşturmak olacak. TİM Başkanı İsmail Gülle, meclis bünyesinde 2018’de kurulan Kadın Konseyi’nin hedefinin kadınların ihracatta teşvik edilmesi ve ihracatçı kadın sayısının artırılması olduğunu söyledi. “İş hayatında girişimci ve ihracatçı olan kadın sayımız çok az” diyen Gülle, şu bilgileri verdi: “Kadınlarımızın gerek Eximbank gerek KOSGEB gerekse özel ve kamu bankaları destek ve teş viklerinden yararlanma, kredi kullanım oranları çok düşük. Özellikle KOBİ düzeyinde faaliyet gösteren kadın girişimcilerin kredi ve yatırım konusunda daha fazla eğitim alması gerekiyor” dedi. Kadın Konseyi üyeleri de kadınların ihracat konusunda çekingen davrandığını belirterek kadın sayısının artması için çalışacaklarını belirtti. TİM Kadın Konseyi Başkan Yardımcısı Sultan Tepe, “Kadınlara mentorluk yapmaya hazırız” derken, Melisa Tokgöz Mutlu da “Kadın üretici ve ihracatçılarımızı sistemin içine daha da fazla alıp destek vermeye çalışacağız” diye konuştu. ‘Ticaret’te toparlanma ve korku var Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, küresel ticaretin toparlanma belirtileri gösterdiğini, ancak Covid19 vakalarındaki artışın yeni riskler oluşturduğunu bildirdi. Açıklamada ticaretin nisan ve mayısta yaşadığı zayıflamanın ardından çoğu ülkede senkronize gelişme gösterdiğine işaret edilerek “Ticari faaliyet, yılın kalanında tüketici talebindeki yavaş toparlanmanın etkisiyle kademeli olarak artacaktır. Covid19 vakalarının yeniden artma riski, karantina önlemlerinin yeniden uygulanmasına ve tedarik zincirinde bozulmalara neden olabilir” denildi. l Ekonomi Servisi Kooperatifçi kadınlara yeni destek Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, bakanlığın proje ve destekleriyle kadın esnaf sayısının son 1 yılda 33 bin arttığını açıkladı. Aksaray’da düzenlenen “Kooperatifleşme Yolunda Kadın Zirvesi” çalıştayına katılan Pekcan, salgına rağmen daha fazla kadının ekonomik hayata ve uluslararası pazarlara entegre olmasını sağlamayı hedeflediklerini belirtti. Pekcan, kadınların kooperatifleşmede başarılı olduğunu belirterek faaliyetleri teşvik için hibe ve destek verdiklerini açıklayarak, “Kooperatiflerın ihracat yapmasını istiyoruz” dedi. l Ekonomi Servisi Dericiler 700 alıcıyla buluştu Türk deri sektörü, pandemi ortamında ilk ticaret heyetini Antalya’da gerçekleştirdi. Türkiye’den 46 fir manın stand açtı ğı ‘Leather&Fur Fas hion Show’a başta Rusya olmak üzere Ukray na, Polon ya, Alman ya, Make donya, Lübnan, Mustafa Şenocak Kazakis tan ve Belarus’tan iş insanları geldi. İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) Başkanı Mustafa Şenocak, “Pandemi etkisiyle mayıs ayında ertelediğimiz fuarımızı gerekli tüm önlemleri alarak başlattık ve 700 iş insanını Antalya’da ağırlıyoruz. Bu süreçte ilk fuarı deri sektörü olarak gerçekleştiriyoruz. Etkinliğimizin sektöre can suyu olacağına inanıyorum” dedi. l Ekonomi Servisi MUSTAFA ÇAKIR Krizin altında ezilen yurttaş ayın sonunu getirebilmek için çırpınırken, hükümet bol keseden harcamaya devam ediyor. Harcamalar bu hızla devam ederse yıl sonunda bütçe başlangıç ödeneğini tutturmak imkânsız. Örneğin daha şimdiden Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı 29 milyar 26 milyon lira olan bütçe başlangıç ödeneğini aştı ve ilk 7 ayda 32.8 milyar lira harcama yaptı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da 2.8 milyar lira olan başlangıç ödeneğinin 2.3 milyar lirasını ilk 7 ayda harcadı. Yine başlangıç ödeneği 3.1 milyar lira olan Cumhurbaşkanlığı 1.5 milyar lira, 11.5 milyar lira olan Diyanet İşleri Başkanlığı 6.5 milyar lirasını harcadı. Adalet Bakanlığı 19.7 milyar liralık ödeneğinin 12.7 milyar lira, Milli Savunma Bakanlığı 53.8 milyar liranın 30.1 milyar lira, İçişleri Bakanlığı 9.6 milyar liranın 5.5 milyar lira ve Dışişleri Bakanlığı 4.6 milyar liranın 2.4 mil Ulaştırma Bakanlığı, yıllık 29 milyar lira olan ödeneğini ilk 7 ayda 32.8 milyar lira harcamayla aştı. Çevre Bakanlığı sınırda. yar lirasını kullandı. Bütçede en fazla ödeneğe sahip olan Hazine ve Maliye Bakanlığı da 468.2 milyar liralık başlangıç ödeneğinin 267.1 milyar lirasını harcadı. Milli Eğitim Bakanlığı 125.3 milyarlık ödeneğin 70.6 milyar lirası, Sağlık Bakanlığı 58.8 milyar liranın 34.1 milyar lira, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 3.3 milyar liranın 1.8 milyar lira ve Kültür ve Turizm Bakanlığı 5.1 milyar lira ödeneğin 2.4 milyar lirasını kullandı. ‘AB’ciler de aştı İlk 7 ayda ödeneğini en fazla kullanan ikinci bakanlık ise Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı. Salgına karşı alınan önlemler kap samında da harcamalar yapan bakanlık 125.8 milyar liralık ödeneğinden 101.3 milyar lirasını kullandı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 7.9 milyarlık ödenekten 4.1 milyar lira, Gençlik ve Spor Bakanlığı 17.8 milyarlık ödeneğinin 14.1 milyar lira, Tarım ve Orman Bakanlığı 40.3 milyar liralık ödeneğinin 26.1 milyar lira ve Ticaret Ba kanlığı 5.7 milyar liranın 2.7 milyar lirasını harcadı. Kamu kurumları içerisinde bakanlıklar dışında ilk 7 aylık sürede başlangıç ödeneğini aşan tek kurum ise Avrupa Birliği Başkanlığı oldu. Bu kuruma 656.6 milyon lira başlangıç ödeneği verildi. 7 aylık harcaması ise 1.1 milyar lira oldu. l ANKARA Merkez Bankası ‘pencere’yi gösterdi Merkez Bankası’nın (TCMB) sıkılaştırma adımları, dün geleneksel yöntemli repo ihalesi ve gecelik borçlanma limitlerini yüzde 50 kısarak devam etti. Bankacılık uzmanları, özellikle limit azaltma adımıyla yüzde 11.25 seviyesindeki geç likidite penceresi (GLP) fonlamasına bankaları yöneltme konusunda bir mesaj verildiğini söylediler. Örneğin Reuters’e konuşan Tera Yatırım Ekonomisti Enver Erkan, şu noktlara dikkat çekti: “TCMB fonlamasında politika faizinin hiçbir önemi kalmamış oldu. Fonlama şu anki sıkılaştırmanın rotası çerçevesinde gecelik borç verme ve GLP aralığına kaydırılma aşamasında. Ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti, 17 Ağustos itibariyle yüzde 9.17’de oluştu, muhtemelen çift hanelere de getirilecek.” TCMB, dün ayrıca repo ihalesinde ortalama yüzde 11.3 basit faizden 10 milyar TL fonlama sağladı. Avro güçleniyor Yaşanan bu gelişmeler ve dış politikayla ilgili haber akışı dolar/ TL’yi 7.3710 7.4030 lira gibi geniş bir bantta ve aşağı yönde dalgalandırdı. Avro ise yurtdışı piyasaların da etkisiyle 8.74 8.81 lira aralığında yuka rı yönlü dalgalandı. Borsa İstanbul da gün boyu inişli çıkışlı bir seyir izledi. BİST 100 Endeksi günü yüzde 0.58 artışla kapattı. Altın da yeniden yükseliş trendine girdi. Ons altının fiyatı dün 2 bin doların üstünde seyretti. l Ekonomi Servisi Aras Kargo’nun devrine RK izni Rekabet Kurumu’nun (RK) sitesindeki açıklamaya göre, Aras Kargo Yurtiçi Yurtdışı Taşımacılık A.Ş’nin tek kontrolünün Österreichische Post AG’nin iştiraki olan Post 206 Beteiligungs GmbH tarafından devralınması işlemine izin verildi. Böylece Aras Kargo’da 2013’ten bu yana süren ve yılan hikâyesine dönen satış süreci tamamlanacak. Evrim ve Meral Aras’ın şirketten çekilmesi, Baran Aras’ın ise yüzde 20 ile ortaklığa devam etmesi bekleniyor. l Ekonomi Servisi ‘Bebek bakım’a ek vergi kondu Plastik bebek bakım ürünleri ithalatının Çin menşeli olanlarına yüzde 12, Tayland menşeli olanlarına ise yüzde 24 dampinge karşı vergi uygulanacak. Resmi Gazete’de yayımlanan ithalatta haksız rekabetin önlemesine ilişkin tebliğe göre, Ticaret Bakanlığı bir süredir bu konuda soruşturma yürütüyordu. l Ekonomi Servisi M&S 7 bin kişiyi işten çıkaracak Perakende zinciri Marks & Spencer’in 7 bin kişiyi işten çıkaracağı bildirildi. Covid19 salgınının yarattığı koşullar nedeniyle bu işten çıkarmanın gelecek üç ayda tamamlanacağı kaydedildi. Şirket toplam 40 bin kişi istihdam ediyor. Açıklamada son 13 haftada toplam gelirin yüzde 38.5 azaldığı vurgulanırken, internet üzerinden satışların arttığı, yılın başından bu yana 1.9 milyon yeni internet müşterisinin kazanıldığı da kaydedildi. l Ekonomi Servisi Döviz kurunda rekabetçi olmak T ürk Lirası’nın uluslararası paralar karşısında hızla değer yitirdiği günlerin ardından konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, dövizdeki pahalılığın vatandaşlar açısından önemli olmadığının altını çizerek “Önemli olan kurun seviyesi değil rekabetçi olup olmamasıdır” dedi ve “Turizmin gelmesi için ihracatçı için benim para birimim daha cazip, daha rekabetçi olsun” görüşünü savundu. Sayın Bakan’a göre “Türkiye tarihinde ilk defa rekabetçi bir kur düzeyiyle, ekonomisini dönüştürecek bir yapıya da kavuş(muş)” durumda idi. Sayın Hazine ve Maliye Bakanı’nın ileriye sürdüğü savlar yanlış ve yanıltıcıdır; küresel ekonominin gerçekleriyle uyuşmamakta, iktisat biliminin temel öğretileriyle de bağdaşmamaktadır. Şöyle ki öncelikle serbest dalgalı (esnek) kur rejimlerinde rekabetçilik, devalüasyonist kur ayarlamaları ile sağlanamaz. Kurun düzeyi, yani ulusal paranın (TL’nin) yabancı paralar karşısındaki değeri, döviz piyasalarında arz ve talep koşulları (ve ileriye yönelik beklentiler) üzerinden belirlenir. Burada değersizleştirilmiş olan paranın (yani Türk Lirası’nın) konumu, öncelikle ulusal ve uluslararası para ve finansal varlık piyasalarında, Türkiye ekonomisinin döviz kazanımı ve harcamalarındaki dengesizlik durumunu ifade etmektedir. İkinci olarak, maliyet bileşenleri açısından Türkiye ekonomisi uluslararası yatırımcılar için zaten uzun süreden beri son derece ucuz ve cazip bir konumdadır. Taşeronlaştırılmış ve güvencesizleştirilmiş enformel istihdam biçimleri ve işsizlik tehditleriyle baskılandırılmış olan işgücünün reel ücretleri geriletilmiş, emeğin sendikaları ve siyasi örgütleri etkisiz hale getirilerek en temel sosyal hakları kısıtlanmıştır. Bu koşullar altında gerek çalışılan iş süreleri gerekse ücret düzeyleri açısından Türkiye, Avrupa’nın en ucuz işgücüne sahip ülkelerinden birisi olarak tanınmaktadır. Örneğin değerli araştırmacı arkadaşımız Necmettin Kaymaz tarafından Atlantic Council sitesinde yer alan “Küresel Değer Zincirlerinin Bozulması: Tehditler Ve Fırsatlar” başlıklı çalışmasında yer alan verilere göre, Türkiye’de sanayi sektöründe saatlik ücretler 5.8 dolar ile küresel ekonominin en düşük işçilik maliyetlerini yansıtmaktadır. Söz konusu işçilik maliyeti Çin sanayisi ile aynı düzeyde olup sadece Meksika (4.2 dolar) tarafından geride bırakılmaktadır. Çalışmada sunulan veriler sanayide saatlik ücretlerin Polonya’da 10.9, Macaristan’da 11.9, komşumuz Yunanistan’da ise 18 dolara ulaştığını göstermektedir. Gelişmiş Avrupa’nın ihracat devlerinde ise durum çok daha farklıdır: İtalya 31.7, Fransa 43.2, Almanya ise 45.8 dolara ulaşan sanayi ücretleri ile üretkenliğe dayalı gerçek rekabetçiliğin meyvelerini toplamaktadır. Yoksullaştırıcı büyüme Dolayısıyla, döviz kurundaki dalgalanmalar ya da siyasi/ekonomik baskılandırmalar sonucu elde edilen ücret maliyetlerine dayalı rekabetçilik gerçek anlamda ve sürdürülebilir bir rekabet avantajı sağlamamaktadır. Küresel ekonomide sürdürülebilir rekabetçiliğin olmazsa olmaz ana unsuru, teknolojik ilerleme ile beslenen üretkenlik kazanımlarına dayalı sanayileşmeden geçmektedir. Bu da büyük ölçüde sabit sermaye yatırımlarının sürekliliğine ve işgücünün eğitim kalitesine bağlıdır. Oysa Türkiye, temel sanayi sektörleri yerine konut inşaatlarına ve imar rantlarına yönlendirdiği sabit sermaye yatırım deseni ve ezbere dayalı, dinselleştirilmiş eğitim sistemiyle, üretkenlik kazanımlarında tökezleyen taşeron bir ekonomi görünümündedir. Uluslararası işbölümü içerisinde ucuz işgücü deposu olarak yer almak çalışanlara refah değil, yoksulluk getirmektedir. Dibe doğru yarışa dayalı bu türden işçilik maliyeti sayesinde elde edilen “sahte” rekabetçilik, iktisat yazınında yoksullaştırıcı büyüme (immiserizing growth) kavramıyla ifade edilmekte ve kalkınma kuramlarının odak noktasını oluşturmaktadır. Ücretin sadece bir maliyet değil, aynı zamanda gelirin de bir unsuru olduğunu öngöremeyen ekonomiler sadece yoksulluk ve eşitsizlik üretmeye mahkumdur. ‘Tesisleri işletecek gücümüz kalmadı’ Collection Hotel Ortağı Muhammed Cüntay, pandeminin turizm sektörü yatırımcıları ve çalışanlarını çok kötü etkilediğini belirterek, şu vurguyu yaptı: “Turizmde tüm beklentileri miz boşa çıktı. Yatırımcıların te sisleri işletecek gücü kalma dı. Alınan önlemler çok yeter Muhammed siz kaldı. Birçok tesis kapandı. Cüntay Yatırımcı ayakta kalsın ki hem çalışanlar hem sektör ayakta kalsın. Yaşanan bu olumsuzluk lardan sektörde en az iki milyon kişi etkilendi. Zaten krizin içindeydik.” Cüntay ayrıca, bölge deki potansiyele dikkat çekerek “master pla nı” hazırlanmasını önerdi. l ALİ AYAROĞLU/ ZONGULDAK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle