25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 17 AĞUSTOS 2020 PAZARTESİ Ayrıntılar Acı hakikat! İşsiz sayısı çalışandan fazla artık, Cumhuriyet tarihinde böylesi yaşanmadı. Bu hakikat karşısında bir süre düşündüm. Büyük basın kuruluşları görmedi haberi, kıyıda köşede rastlayanlar da üzerinde durmadı pek. Oysa “tencere iktidarı belirler” tezinin en sarsıcı verisi bu. Soru şu: “Bugün patronlardan herhangi biri, görevde bulunan Ekonomi Bakanı’na şirketlerini emanet eder mi?”. Yanıtı biliyoruz, peki, nasıl oluyor da koca ülke teslim ediliyor? Mesele de bu işte. Ekonomi Bakanı herhangi bir örnek, esasen tüm ülke sarayın malı halinde ve önümüzde riskli, zorlu süreç, tam da bu anlayışla yönetilecek. HHH Salgın sert yüzünü yeniden gösterecek. Belki havalardan dolayı, garip rehavete kapıldı toplum, belli ki bedeli ağır olacak. 17 Eylül’e dek işten çıkarma yasağı var şu ya da bu şekilde tencere kaynadı, ya sonra? Şirketler eleman çıkarmak için hazırlıklarını yaptı, upuzun listeler hazır. İnsanlar işsiz kalacak, ruhsal sorunlar artacak, muhtemel yenileri eklenecek, cehenneme dönecek ortalık. Eksi dolar seviyesinde Hazine. Borçlanmak gerekecek, muhtemelen yüksek faiz, siyasal taviz ile olacak bu. Hangi ata oynayacağını bilemeyen iktidar bu süreçte yalpalayacak. AKP tipi diplomasi; ABD’den uçak, Rusya’dan savunma sistemi almak ama kullanamamak demek. Savunma sistemi kurulamadı, uçaklar da gelmedi. Lafa bakılsa dünya devi ülke! Hakikat boşa giden milli servet! HHH Bakan dolardan söz ederken gülüyor, eğleniyor. Kış var önümüzde; nasıl ısınacak ülke, nasıl beslenecek, bu gırgır ortamında düşünen var mı acaba? Bunca dışa bağımlı olan bir ülkenin siyasal kararları özgürce alması mümkün mü? İran veya Rusya şalteri indirse donarız. Tarım ürünleri göndermekten vazgeçse alışveriş yaptıklarımız, açız. Mesele bu kadar yalın! İnsanımız yazık ki sorunlar kendi başına gelmedikçe ne ile karşı karşıya olduğunu kavrayamıyor. Geçici bolluk, sınırsız pompalanan para, gözleri kör etti. Şimdi salgınla birlikte ortaya çıkan koşullar tüm dengeleri altüst etti. Bizim gibi geri kalmış ülkeler açısından sorun iki kez daha derin. HHH Popülist baskıcı yönetimler bu süreçlerde ilkin hamasetin dozunu artırıyor. Ayasofya üzerinden süren yapay tartışmalar yetmedi, hemen Akdeniz’deki gerilime sığındı iktidar, şimdi de Joe Biden’ın yedi ay önce verdiği söyleşiye sığınıyor. Kuşkusuz bu tür manevraların geçici müşterisi var. Ancak temel ihtiyaçlar karşılanmayınca huzursuzluk büyüyecek. İşsizlik, aşsızlık. Baskılar artacak, artık sıradan insanın yaşamında da hissedilecek. Basın, ifade özgürlüğü zaten yok. Hukuk bağımsızlığı da öyle! Demokratik eylemlere izin verileceğini sanmıyorum. Giderek toplum sıkışacak. Kapanan işyerleri, işten çıkarılan insanlar, yoksulluğun yaşamın her alanında görünür olması derken, muhtemel bir erken seçim ufukta beliriyor. HHH Bazıları bu koşullarda iktidarın seçim tercih etmeyeceğini söyleyebilir. Haksız değiller. Dış gerilimle seçimler ötelenebilir ya da olağanüstü koşullarda baskı altında yapılabilir. Tüm bu olumsuzluklar karşısında umut örgütlü toplumun varlığıdır. Bir başına bunca yükü taşıyamaz kişiler, örgütlü olmanın anlamı kavranacaktır. Bedel ödemeden öğrenemiyor yazık ki halklar. Sözü edilen süreç sert, yük ağır; yazık ki bu ülke çok zaman önce yaptığı tercihin sonucuna katlanmak zorunda kalacak. Yara almadan kurtulmak doğaya uygun değil. Belki iktisadi sıkıntı sürece yayılacak, aşılacak. Ancak etik yıkım çok büyük, derin. Sorarsa biri; “kurtulacak mı hasta?” diye, peşinen “evet” diyemem doğrusu. Aygün’e aynı davadan 2. gözaltı Muğla’nın Bodrum ilçesinde üç ay önce gözaltına alınan gazeteci Hakan Aygün bu kez de Datça’da gözaltına alındı. Olayı sosyal medya hesabından duyuran Aygün, şu ifadeleri kulAygün landı: “Tutuklanıp tahliye olduğum davadan tekrar yakalama kararıyla teknede Sahil Güvenlik tarafından gözaltına alınarak Datça Savcılığı’na götürüldüm ve serbest bırakıldım. Cezaevindeyken ifadeye gidememişim. Böylece aynı suçlamadan iki kere yakalanmış oldum!” Gazeteci Hakan Aygün, geçen nisan ayında sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım nedeniyle gözaltına alınmış ve bir süre tutuklu kalmıştı. l Haber Merkezi NEDEN KEMAL KILIÇDAROĞLU? CHP 37. Olağan Kurultayı’nın ardından hiç konuşmadı. Parti meclisine listeleri delip girenler, hiç beklenmediği halde üstü çizilenler oldu. Bunun üzerine bir de CHP’nin önceki seçimde aday gösterdiği Muharrem İnce, kendisine yönelik zehir zemberek açıklamalar yapıp, partide hareket başlatacağını açıklayınca gözler bir kez daha CHP’ye çevrildi. Ayrıntılar Ayrıntılar CHP’yi rakı masasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: 4 İnce’yi bu aşamada disipline vermeyi düşünmüyorum. 4 Partiye zarar veren kimseyi partide tutmak istemeyiz. 4 Hiç kimse vazgeçilmez değildir. Tuncay Özkan medya konusunda en iyi görev yapacak arkadaşımızdı. 4 Post tahsis edilmedi diye veryansın edenden yarar gelmez. 4 Her alanda ve herkes için mücadele edeceksiniz, sonra da yok CHP sağa kaymış. Bu eleştirileri yapanların pek çoğunun solculuğu, gardırop Atatürkçülüğü gibi kantin solculuğudur. 4 CHP’de Atatürk düşmanı yok, olamaz! n Sizinle yine çok tartışmalı bir dönemin ardından buluşuyoruz.. Önce kurultay, Millet İttifakı polemikleri ve tabii ki Muharrem İnce faktörü... Bir açıklama yaptınız ve iddiaları parti yönetimi olarak yanıtladınız. Muharrem İnce’yi disipline vermeyi düşünüyor musunuz? Bu aşamada hayır. n Peki, hangi aşamada? Partiye zarar veren hiç kimseyi partide tutmak istemeyiz. n Muharrem İnce CHP’ye zarar veriyor mu, kime yarıyor bu kargaşa? Bunun takdirini kamuoyuna bırakıyorum. n İnce, sizi muhalefetin tek adamı olmakla itham etti. Kurultay döneminde de bu yönde eleştiriler aldınız. Doğru mu, tek adam mısınız? Öncelikle şunu söylemek isterim, kurultay, gerçekten de çok güzel bir atmosferde gerçekleşti. Pandemi döneminin tüm koşullarına uyuldu. Hiçbir yerden, medya mensupları dahil şikayet gelmedi. Kurallara uyarak gereği yapıldı. Söylem olarak da son derece başarılı bir kurultaydı. “Kurultayı neden şimdi yapıyorsunuz?” diye eleştiriler geldi. “Partiler kongrelerini yapabilir” diye açıklama gelince, yaptık. Çünkü sonbaharda tablonun ağırlaşabileceğini görüyorduk, ki zaman bizi haklı gösterdi. Önümüzdeki dönemde, Covid19’la ilgili olarak çok daha kötü bir tabloyla karşı karşıya kalabilir Türkiye. Hiç öfkelenmiyorum n Fotoğrafın geneline baktığımızda hiçbir siyasi partide genel başkana karşı bu kadar direnç gösterilmiyor. Niye CHP’de hep bir parti içi muhalefet, bir hareket var? Demokrasinin gereğidir bu durum, olması gerekendir. Kişisel çıkar, kişisel ikbal amacı taşımadıkça her türlü eleştiriyi, her türlü muhalefeti anlayışla karşılamak tarihsel sorumluluğumuzdur. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin ana direklerinden, temel taşlarından biridir. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetimizin siyasi kadrolarının evi CHP’dir. Ülkemizi çok partili siyasi hayata taşıyan parti CHP’dir. Şimdi yeni bir devrime doğru yürüyoruz. Cumhuriyetimizi, kuruluşunun yüzüncü yılında demokrasiyle taçlandıracağız. Dolayısıyla demokrasiyi savunuyorsak önce parti içinde demokrat olacağız. Eğer bir yanlışlık varsa yanıtını veririz, yoksa gelen eleştirilerden ders çıkarırız. Bunu yapmazsak kuruluş felsefemize aykırı davranmış oluruz. Ana felsefemiz, ülkenin bağımsızlığı, ekonomik büyümeyi sağlamak, çok partili hayata geçmek, Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak. Dolayısıyla bu eksenden sapamayız. Bu eksen, milyonların benimsediği, içselleştirdiği eksendir. Bu ekseni belirleyen Mustafa Kemal Atatürk, çağdaş uygarlığı yakalamaktan aşmaktan söz ediyor. Çağdaş uygarlığı, bilgiyle, bilimle aşarsınız. Üniversiteleriniz, insan kaynağınızla, güçlü bir ekonomiyle aşarsınız. Türk Lirası’nın değer kazanmasını isterseniz bunun yolu da üretimden geçiyor. Üretimin bir ülkenin bağımsızlığı açısından ne kadar değerli olduğunu bilen de yine Mustafa Kemal ve arkadaşlarıydı. Özetle ben parti içi eleştirilere, muhalefete demokra Tuncay Özkan NECATİ SAVAŞ Tuncay Özkan sadece işini yapıyor n Kurultayda PM dışında kalıp MYK’ye giremeyen Tuncay Özkan’a başdanışmanlık verdiniz. Sizin için neden vazgeçilmez bir partili Tuncay Özkan? Hayır, az önce de söyledim, demokrasiyi içselleştirmişseniz, liyakate önem veriyorsanız, hiç kimse vazgeçilmez değildir. Tüm görevler ve görevlendirmeler için geçerlidir bu. Önce onun altını özenle çizeyim. Bugünkü koşullarda medya ve iletişim konularında en iyi görev yapacak arkadaşımız oydu. O çerçevede kendisine bir görev verdik. Yoksa kendisini partinin dışına itmek veya “seçilmedi” diye başka bir arayış içine gir mek doğru değildi. Gördüm, çalışıyor. Ona yönelik ciddi eleştiriler yapılıyor ama o hiçbir TV kanalına çıkmıyor. Sadece işini yapıyor. Dolayısıyla arkadaşımız bu görevini sürdürecek. n Bu noktada, kurultay öncesi İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun yaptığı “Tuncay Özkan’ın girmesini istemedim” açıklamasını hatırlatmam gerekiyor. Sorun mu var? Doğru bulmadığımı söyledim. n İşinize müdahale olarak mı gördünüz? Hayır, doğru bulmadığımı söyledim, o kadar. si penceresinden bakıyorum. Pek çok sine siyaset, gelen eleştirilerden ders partide böyle bir yaklaşım olmadığı, li almasını bilen bir yönetim anlayışı dere bağlılık korkuyla ilişkili olduğu, dır. Böyle yaparsanız başarılı olursu liderin bizzat kendisi eleştiriden hoş nuz. Geçmişte bana muhalefet eden, lanmadığı için CHP’de kökleştirmeye kurultayda benim değil, başka bir ada çalıştığım eleştirel bakış açısı yadırga yın kazanması yönünde imza veren, nıyor haliyle. Ama Türkiye tüm bunla oy veren arkadaşlarım arasında ha rı aşacaktır. la milletvekili olan, belediye başkanı n Partinizdeki muhaliflerden ko olan, partimizin yönetim organlarında nu açılmışken... Selin Sayek Böke si görev alan isimler var. Biz birlikteyiz. zi eleştiren, size kar Demokrasiyi içselleştir şı hareket başlatan ekipte yer alıyordu. Genel sekreter seçil Oturup CHP’yi mişseniz bunları olağan bulmalısınız. samimi olarak n Olağan buluyor ve mesi de hayli şaşırttı. Burada hangi motivasyonla hareket ettiniz? eleştirenleri dikkatle okurum. Çünkü onlardan hiç öfkelenmiyorsunuz, öyle mi? Evet, öyle. Hiç öfkelenmiyorum, kimseye kin Özel bir motivas öğreneceğim şeyler tutmuyorum. Hatta hiç yana gerek yok. Selin hanım, partili bir arkadaşımız. Avrupa Konseyi’nde ülkemi vardır. Ama oturup öfkelenmediğim, en ağır kendisine post eleştirileri yapmış arkadaşlarımla da çalışabildi tahsis edilmedi diye ğim, çalışmaktan mem zi ve partimizi başarıyla temsil ediyor. Sadece Selin Hanım’la ilgili değil, diğer pek çok arkadaşımızla geçmişte ve hatta bugün bile bazı konularda farklı düşünüyor olmamız, bir veryansın edeni samimi bulmam. Bunlardan dost da olmaz, partiye ülkeye yarar da gelmez. nuniyet duyduğum için en yakın arkadaşlarımdan zaman zaman eleştiri de alıyorum. (Gülerek) Demokrasinin sağı solu yok n “Dostlarınız”la il likte çalışamayacağı gili de konuşalım: Sı mız anlamına gelmez. Eğer siz az önce raladığınız 13 maddede ortaklaşan sıraladığım hedefleri gerçekleştirmek herkesin dostunuz olduğunu söyle istiyorsanız ortaklaşmak zorundası diniz. Nerede ortaksınız anladık, pe nız. Birlikte çalışmak zorundasınız. Si ki, nerede ayrışacaksınız? Sonuçta zi eleştirdi diye eleştirenleri partinin bu bir tek parti değil, bir ittifak... dışına atarsanız, “Artık senin burada Sürece en başından bakmak gere yerin yoktur” diye bir kin, öfke, önyar kiyor. Eğer illa bir milat olacaksa, 16 gıyla yaklaşırsanız bunun adı zaten Nisan referandumu kampanyasından “siyaset” olmaz. Siyaset, kin ve öfkey günümüze, çeşitli nedenlerle CHP’ye le yönetilecek bir alan değil. Tam ter uzak olan siyasal, toplumsal ve kültü rel kesimlerle bir araya geldik. Öncelikli hedefimiz, önyargılarımızdan karşılıklı olarak kurtulmaktı. Hiçbir siyasi beklenti içinde olmaksızın, birbirimizi tanıma ve hatta bir helalleşme süreciydi bu. Bu, yıkılan önyargıların sonucudur, Millet İttifakı’nın son iki seçimdeki başarısı. İstanbul, Ankara, Adana, Mersin ve Antalya’nın kazanılması. Sonrasında ise Covid19 sürecinde, “Alçakgönüllü Bir Uygarlığın İnşasına Çağrı” başlığı ile bir yazı kaleme almıştım. O yazıda, hem Türkiye hem dünya için yepyeni bir ekonomik ve siyasal bir yaklaşımı ortaya koydum. Sonrasında “Buhrandan Çıkış Çağrısı” yaptık. Son olarak da kurultayımızda İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamemizi açıkladık. Bu, sıradan bir 13 madde değildir. Türkiye’nin geleceğini tarif eden ve dostlarımızla birlikte oluşturacağımız iktidarımızda da yol haritamızı anlatan maddelerdir. Kurultayda da söyledim: Bu 13 maddenin altına imza koyan herkes, bizim dostumuzdur. İktidar çevresinden birçok tepki geldi, anlıyorum, telaşlanıyorlar. Çünkü iktidardan gideceklerini onlar da görüyor. Bakın İpek Hanım, en geç 2023’te seçim yapılacak. Dolayısıyla en geç 2023’te, biz, dostlarımız ile birlikte iktidara geleceğiz. Geçmişin kavgalarını, tartışmalarını, ayrışmalarını bir kenara bırakmak, asgari müştereklerde, belirli ilkeler çerçevesinde bir araya gelmek gerekiyor. Nedir o; güçlü bir demokratik parlamenter sistem, kadınerkek eşitliği, kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılmasının devlet politikası olması, hukuk sistemimizin darbe hukukundan arındırılması, çağ AKP DEĞIL, ERDOĞAN KULÜBÜ n CHP’de Atatürk düşmanları var mı? Hayır efendim, yok. Olamaz! n PM’yi DEVA Partisi lideri Ali Babacan ile uyumlu çalışmaya göre belirlediğiniz de iddialar arasında. Ciddiye alınacak iddialar değil bunlar. Hatta iddia bile değil. İddianın da bir ciddiyeti, bir ağırlığı olur o da yok. n Babacan ve Davutoğlu’yla Millet İttifakı’nın genişlemesi söz konusu mu? Onu zaman gösterir, bugünden bir şey söyleyemem. İki parti de şu anda kuruluş aşamasında. Siz nasıl gazeteci olarak dikkatle izliyorsanız, biz de siyasetçi olarak dikkatle izliyoruz. Bu konuda bir söz söylemek, her şeyden önce o iki siyasi partiye nezaketsizlik olur. Nihayetinde, uzun yıllar ülke yönetiminde bulunmuş kadrolar tarafından kurulmuş iki ayrı siyasi parti. Süreç içinde siyasi kimliklerinin inşa sürecini tamamlayacaklar. n Önyargınız olmadığını anlıyorum... Bizim kimseye karşı bir önyargımız yok, olmamalı da zaten... İlkeler üzerinden bakmalıyız, geleceğe. Geçmişteki kavgalar, tartışmalar, ayrılıklar üzerinden değil. Geçmişte olduğumuzdan farklı bir noktaya gelmişsek ve o nokta parlamenter demokrasi, şeffaflık, denetim, liyakat, yargı bağımsızlığı, herkes için ve her alanda adalet, hakkaniyetse, kayırmacılığın ve israfın sona ermesiyse, herkese iş ve aşsa, tek bir ço cuğun dahi aç girmeyeceği bir sosyal devlet anlayışıysa, kayıt dışı istihdamın sona ermesiyse kimseye önyargıyla bakamayız. Geçmişin hataları, yanlışları ile insanlar yargılanmamalı. Bizim AK Parti’ye karşı da bir önyargımız yok. Kendi kuruluş ilkelerine, parti programlarına baksalar, aslında bugün yaptıklarının tam tersinin kuruluş programlarında olduğunu görecekler. Tamamen saptılar. Bugün aslında AK Parti diye bir parti yok. Sadece bir kişi var, Erdoğan var. Erdoğan, bugün TBMM toplantısı eksi beş derecede yapılacak dese, kimse itiraz etmez. Orası bir parti değil, Erdoğan Kulübü. Hatta Erdoğan Ailesi Kulübü. Erdoğan gider, parti biter. Bir yandan Ankara’da erken seçim konuşulurken, CHP’nin lideri, Ayasofya tartışmalarında yeterince tepki göstermemek, partiyi sağa çekmek, muhalefetin “tek adamı” olmakla eleştirildi. 2023’te partinin cumhurbaşkanı adayının Abdullah Gül olacağı söylentisi de bir yandan giderek yüksek sesle konuşulmaya başlandı. Tüm bu tartışmalara cevap vermesi gereken kişi CHP’nin genel başkanıydı, o suskunluğunu bozdu, bize de sormak kaldı. eleştirmeyi kabul etmem 4 Ayasofya’yı ikbali için açan Erdoğan’ın oyununu bozduk. 4 Abdullah Gül ile her hafta görüştüğümü söyleyenler ruhen de rahatsız şahsiyetler. 4 Bugün Ekmeleddin İhsanoğlu cumhurbaşkanı olsaydı Ortadoğu’da bu felaket olmazdı. 4 AK Parti diye bir parti yok. Erdoğan Ailesi Kulübü var. 4 Erken seçime gidemezler. Erdoğan ailesi iktidardan gitmenin maliyetini çok iyi biliyor. 4 Erdoğan ailesi memleketi seviyorsa yurtdışındaki servetini Türkiye’ye getirsin. Milyarlarca paraları var. ABDULLAH GÜL’DEN NEDEN KORKUYORLAR? n Kemal Bey, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile her hafta bir araya geliyor, uzun telefon konuşmaları yapıyormuşsunuz, gönlünüzdeki cumhurbaşkanı adayı da Abdullah Gül’müş, doğru mu? Sayın Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı’yken belli aralıklarla Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ne davet eder, bizim gözümüzden Türkiye’yi ve Türkiye’nin sorunlarını dinlemek isterdi. Ben de aktarırdım, gizli kapaklı değildi zaten. Bir devlette olması gereken geleneği sürdürmek istiyordu. Neden? Çünkü Cumhurbaşkanı devletin sigortasıdır, tarafsızlık için de yemin etmiştir. Cumhurbaşkanlığı’ndan ayrıldığı gün genel merkezimize geldi, vedalaştık, kendisini uğurladık. Herhangi bir kavgamız yok, yeri geldiğinde kendisini de eleştirdik, onu da söyleyeyim. En son kız kardeşimin vefatı dolayısıyla sayın Gül aradı, başsağlığı dileklerini iletti. Kendisine teşekkür ettim. En son görüşme o zaman. “Her hafta görüşme” ve benzer iddiaları ortaya atanlar birilerinin kontrolü altında olan, ruhen de rahatsız şahsiyetler. n Peki, aklınızdan cumhurbaşkanı adayı olarak hiç Abdullah Gül geçti mi? Şöyle ifade edeyim: Bize gelen böyle bir şey yok. Nereden çıktı ben de Abdullah Gül bilmiyorum. Abdullah Gül, isterse Cumhurbaşkanı adayı olabilir tabii. Kalkıp, “Olamazsın” diyemeyiz ki... Ekmeleddin Bey seçilseydi Ortadoğu böyle olmazdı n Tabii olabilir de, sizin partinizden olur mu? Bu konuda bize gelen hiçbir şey yok. Olmayan bir konuda bir düşünce beyan etmemizin mantığı yok. Soru şu: Abdullah Gül’den neden bu kadar korkuyorlar? n Gül korkusundan çok mesele şu mu: Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığında doğru karar vermediğinizi düşünenler var ve tartışma bunun tekrarlanması üzerinden yürütülüyor... Bugün Ekmeleddin Bey cumhurbaşkanı olsaydı Ortadoğu’da bu felaket olmazdı İpek Hanım. Ekmeleddin Bey, Türkiye’nin yetiştirdiği ender bilim insanlarından biridir. Başka ülkelerin, adına uluslararası yarışma düzenlediği, ödül verdiği bilim insanımızdır ama yeteri kadar anlatamadık. Önyargılarımız vardı, vesaire. Dünya görüşüne katılırsınız, katılmazsınız ama Ekmeleddin Bey’in saygınlığı konusunda bugün de bir endişem yoktur. n Abdullah Gül’den korktuklarını mı düşünüyorsunuz? Ee, bu kadar gündeme getiriyorlarsa korkuyorlar demektir. n Sizin gönlünüzde cumhurbaşkanı olmak yok mu? Bizim bir ittifakımız var, adına “Millet İttifakı” diyoruz. Bir ittifak yaptıysanız kararları ittifakın liderleriyle beraber alırsınız. “Ben yaptım, oldu” derseniz onun adı ittifak olmaz. Bu akılcı, önyargısız bir yanıttır. Bu yanıtın temelinde kişisel hiçbir beklenti ve çıkar ilişkisi yatmaz. Bu yanıtın temelin de Türkiye’nin aydınlığa kavuşması ideali yatar. Altını çizerek şunu söylemek istiyorum: Yeri geldiğinde herkes özveride bulunmak zorundadır! Çünkü Türkiye’den daha değerli hiçbir şey yoktur. Gidici olduklarını gördüler n Siz de dostlarınız da yeri geldiğinde özveride bulunmak zorundasınız, öyle mi? Elbette. Siz Türkiye’yi bugün içinde bulunduğu tablodan çıkarmak ve Türkiye’yi kısa sürede bölgenin en güçlü, dünyanın saygın ülkelerinden biri haline getirmek istiyorsunuz. Bunu kiminle, dostlarınızla yapacaksınız. Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu tablo bir partiyi aşan tablodur. Bu tablo içinde tüm değerlendirmelerimizi yapmamız gerekiyor. Bu kadar hapiste gazeteci varsa, mahkeme kararları açıkça uygulanmıyorsa, bu da Saray’dan kaynaklanıyorsa Türkiye’de hepimizin oturup düşünmesi lazım. n Bahçeli’nin, Erdoğan’ın ittifak ortağınız Meral Akşener’e yönelik “eve dön” çağrısını nasıl değerlendiriyorsunuz? Gidici olduklarını gördükleri için bunu yapıyorlar. Meral Hanım da arkadaşları da bunu görüyor zaten. daş ülkelerdeki demokratik kuralların bizim ülkemiz için de geçerli olması, yargının bağımsızlığı, Meclis’in vesayetten kurtulması ve TBMM’ye ilk kurulduğu günkü onur ve şerefinin iade edilmesi... Bunlar bizim ortaklaştığımız alanlar... Bunun sağı solu yok. Demokrasi sağcısı için de solcusu için de geçerli. Demokrasinin dışına çıkanları diktatör diye adlandırıyoruz zaten. Bu kantin solculuğudur n Bu ittifaklarla CHP’yi sağa kaydırdığınızı düşünenler var... Hayatımda duyduğum en saçma şeylerden birisidir bu. Az önce ifade ettiğim parti içi demokrasiyi işletecek.. taşeron işçileri gündeminin en baş konusu yapacak, apartman görevlileri için kadınlar için gençler için işçiler için gecenizi gündüzünüze katacaksınız.. Adalet için Ankara’dan İstanbul’a yürüyeceksiniz.. Herkes için ve her alanda adalet için mücadele edeceksiniz, sonra da yok CHP sağa kaymış. Bu eleştirileri yapanların pek çoğunun solculuğu “sözde” solculuktur, gardırop Atatürkçülüğü gibi, gardırop solculuğu, kantin solculuğudur. Biz “Taşeron işçilerine kadro” diyene kadar, kimsenin aklına gelmiyordu o kardeşlerimiz. Kimse “Bu ülkede 100 binlerce taşeron işçi var, onların hakları ne olacak” diye, sormuyordu bile. Acaba emekliye iki maaş ikramiye, bu sözü söyleyenlerin aklına geliyor muydu? Toplumun en yoksul kesimi olan orman köylülerini gündeme getirmek, bu sözü söyleyenlerin akıllarına geliyor muydu? Bu sözü söyleyenler acaba kendi oturdukları binalar da apartman görevlilerinin sorunları sın. Ayasofya konusu ise bir oyundu, nı biliyorlar mıydı? Toplumun en du Ayasofya gibi kutsal bir mekânın si yarlı, bugüne kadar sahip çıkılmamış yasete alet edilmesiydi. Aslında Erdo her kesimine sahip çıktık. Bana söy ğan Ayasofya’yı ikbali için yani siya ler misiniz, bunun neresi sağcılık? setteki düşüşünü durdurmak için açı Rakı masalarında Cumhuriyet yordu. Biz bu oyuna gelmedik. Halk Partisi’ni eleştirmeyi asla ka bul etmem ve doğru bulmam. Oturup, Oyunu bozduk CHP’yi samimi olarak eleştirenleri n Geçmişte böyle bir refleks mi dikkatle okurum. Çünkü onlardan öğ vardı? reneceğim şeyler var Evet, vardı. Onlar bir dır. Ama oturup kendisine post tahsis edilmedi diye veryan İktidara gelir şey söylediğinde ne tepki vereceğimizi gayet iyi gelmez siyasi biliyorlardı. Politikala sın edeni samimi bul ahlak yasasını rını bunun üzerine inşa mam. Bunlardan dost da olmaz, partiye, ülkeye yarar da gelmez. n Örneğin Ayasofya açılışında çok tep çıkaracağız. Siyaseti kirlilikten arındırmamız lazım. 83 milyon kişinin ediyorlardı, biz bu oyunu bozduk. Yapıyorlar, bakıyorlar ki bekledikleri tepki gelmiyor. O zaman kendi kitlelerine ki göstermemekle eleştirildiniz. Orada hedef alınan Atatürk’e sahip çıkmadığınız dahi söy rüşvet aldığını bildiği bir kişinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni temsil anlatamıyorlar. Bu CHP, eski CHP değil. “Bu CHP var ya bu CHP her şeye itiraz eder” diyemiyorlar. Tam tersine, şöyle lendi. Sahiden de etmek üzere bir sürece evrildik. Ül yüksek sesli bir tep büyükelçi olarak ki vermediniz.. İpek Hanım, neden tepki göstermediğimi atanması tarihimiz için yüz karasıdır. kenin sorunları var, bu sorunların nasıl çözüleceğini madde madde açıkladık. Ekono anlatayım, ama önce mik krizin ilk başlangı şunu da ben sorayım: cında, Ağustos 2018’de, Ayasofya için tepki vermediğimiz için 13 maddeyle krizden nasıl çıkarız di bizi eleştirenler kim, kim Allah aşkı ye basın toplantısı yaptık. Şu anda bir na? Ciddiye alınamayacak kadar ül buhran dönemi yaşıyoruz, bu buhra ke gerçekliğinden kopmuş, küçük nı nasıl aşacağımızın yol haritasını bir grup. Atatürk’e sahip çıkmamak da çıkardık, Buhrandan Çıkış Çağrı la ilgili bir durum değildir bu. Her bir sı yaptık. Dolayısıyla biz sürekli eleş CHP’li Atatürk’e azim ve kararlılıkla tiren değil, Türkiye’nin sorunlarını sahip çıkar. Her bir CHP’linin yolunu nasıl çözebileceğimizi geniş kitlelere aydınlatan da Atatürk’ün düşüncele anlatan bir partiyiz şu anda. Ve ben ridir. Bundan kimsenin şüphesi olma bundan gurur duyuyorum. ERKEN SEÇIME GIDEMEZLER n Erken seçim bekliyor musunuz? Türkiye 2023’e kadar bu buhranı zor taşır, ama erken seçime gidemezler. Çünkü erken seçime gittikleri taktirde ortaya çıkacak tablonun farkındalar. Erdoğan ailesi iktidardan gitmenin maliyetini çok iyi biliyor. n CHP Genel Başkanı olarak sizin bugün bir erken seçim talebiniz var mı? Yerel seçimlerden sonra genel seçimler yarın yapılacakmış gibi tüm hazırlıklarımızı yapıyoruz. Yarın karar alsınlar, biz hazırız. n Diyelim bugün seçim oldu ve kazandınız, ilk icraat parlamenter sisteme dönüş, peki, sonra? Siyasi ahlak yasasını çıkaracağız. Siyaseti kirlilikten arındırmamız lazım. 83 milyon kişinin rüşvet aldığını bildiği bir kişinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni temsil etmek üzere büyükelçi olarak atanması tarihimiz için yüz karasıdır. Seçimler olduğunda göreceksiniz, Türkiye’yi ayağı kaldıracak projeler açıklayacağız. Bu projelerin nasıl finanse edileceği, ne kadar sürede yapılacağı, ne kadar istihdam yaratacağı uluslararası saygın kuruluşların onayını alarak açıklayacağız. JOE BIDEN HADDINI AŞTI SERVETINI TÜRKIYE’YE GETIRSIN n Son konuşmalarınızda hep “Damadı görevden al” diyorsunuz. Türkiye için istiyorum bunu. Bakın bunu dünyada hiçbir muhalefet partisi yapmaz, yapmamıştır da zaten... Biz, iktidara krizden çıkışın yolunu da gösterdik. Çünkü biz ülkemizi seviyoruz. Sosyete damadın görevden alınması gerektiğini de yine aynı gerekçeyle söyledim. Düne kadar “Türk Lirası karşısında dolar değer kazandıkça bunu dış güçler yapıyor” diyorlardı. Bugün tam tersini söylüyorlar. Dolar değer kazansın, Türk Lirası değer kaybetsin, bu bizim işimize gelir diye düşünüyorlar. Halka yalan söylüyorlar. Devleti yöneten bir aile millete yalan söylüyorsa o koltukta oturamaz. Erdoğan ailesi memleketi seviyorsa yurtdışındaki servetini Türkiye’ye getirsin. Milyarlarca paraları var. n Bundan nasıl bu kadar eminsiniz? Şunun için eminim: Trump “Senin servetini, mal varlığını inceleyeceğiz, aklını başına al” dediğinde Erdoğan hiç sesini çıkarmadı. Erdoğan ailesinin Türkiye’ye vergi açısından da ihanet ettiğini çok iyi biliyoruz. Man Adası’ndaki olay buydu. Vergi cennetlerinden gelecek paranın vergilendirilmesini sağlayacak kararname 2006 yılından bu yana çıkarılmıyor (Kurumlar Vergisi Kanunu madde 30/7). Çünkü Erdoğan ailesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne vergi ödemek istemiyor. n “Türkiye’de yaşayıp gelecek gü vencesi olmayan bir kişi bırakmayacağız” diyorsunuz. Nasıl olacak bu? Aile destekleri sigortasıyla yapacağız. Türkiye, bu sigorta dalını öngören 102 sayılı İLO sözleşmesini 1971 yılında parlamentodan geçirmiş. 19712020 neden aile destekleri sigortası yasası çıkarılmıyor? 18 yıldır tek başına iktidarlar, neden bunu çıkarmıyorlar? Yoksullara yardım yapıyorlar. Aslında yoksullara yardım yapmıyorlar, yoksulluğu yönetiyorlar. Yoksullara verdikleri küçük yardımlarla yoksulları kendilerine bağımlı hale getirip, iktidarlarını sağlamlaştırıyorlar. Joe Biden n ABD başkan adayı Biden’ın aylar önce verdiği “Erdoğan’ı yenmeleri için muhalifleri desteklemeliyiz” demeci birden gündeme geliverdi. Nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir defa şunu açıkça söyleyeyim: Joe Biden haddini aşmıştır. Türkiye’de muhalefete destek verecek yegâne kaynak, millettir. Bizi başka siyasilerle, Türkiye’yi de başka ülkelerle karıştırmamasını öneririm. Çünkü biz “Bağımsızlık benim karakterimdir” diyen Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu bir ülkeyiz. Siyaseti de okyanus ötesinin çıkarları için değil, milletimizin çıkarları için yaparız. Joe Biden, Erdoğan’ın değirmenine su taşımaktan vazgeçsin. 9 SÖYLEŞİ ESKI CHP IZMIR IL BAŞKANI Sedat Akman hayatını kaybetti CHP İzmir’in efsane isimlerinden, 19771980 yıllarında İzmir İl Başkanlığı yapan Dr. Sedat Akman yaşamını yitirdi. 196162 yıllarında CHP İstanbul Gençlik Kolları Başkanlığı, 197274 yıllarında İzmir Tabip Oda Sedat Akman sı Başkanlığı ve 197780 yıllarında CHP İzmir İl Başkanlığı görevinde bulunan psikiyatri uzmanı Akman, 12 Eylül darbesinin ardından CHP’nin yeniden açılması için mücadele verdi. Dr. Akman, yaşamı boyunca partisi adına çalışmalarda bulundu. Akman için yarın 11.0011.30 saatleri arasında CHP İl Merkezi’nde tören düzenlenecek. Akman’ın cenazesi, Alsancak’ta Hocazade Camii’nde öğle vakti kılınacak cenaze namazının ardından doğduğu yer olan Bergama’da toprağa verilecek. l İZMİR / Cumhuriyet KAMU SPOTLARI YÖNERGESI DEĞIŞTI Devlet adına ‘şahsım’ reklamı SARP SAĞKAL Kamu Spotları Yönergesi’nde yer alan “Kamu spotlarında siyasi parti logolarına ve siyasi figürlere yer verilemez” ifadeleri değiştirildi. Buradaki “siyasi figürler” ifadesi kaldırılarak, kamu yararına çekilen reklamlarda siyasilerin yer almasının önü açıldı. Değişikliği yorumlayan Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) CHP’li üyesi İlhan Taşcı, “Spotlara siyasi figürlerin yerleşleştirilmesinin önünün açılması, kamu spotlarının iktidar partisinin veya başkaca partilerin PR, reklam propaganda aracına dönüşmesi demektir” dedi. ‘Bedavaya reklam yapacaklar’ RTÜK üyesi İlhan Taşcı, değişikliği, “Kamu yararı yerine partinin çıkarı öncelenecek” sözleriyle yorumladı. Taşcı, “Spotlara siyasi figürlerin yerleşleştirilmesinin önünün açılması, kamu spotlarının iktidar partisinin veya başkaca partilerin reklam, propaganda aracına dönüşmesi demektir” ifadelerini kullandı. Değişikliğe ilişkin bilgi veren Taşcı, kamu spotlarının yayımlanması konusunda yetkinin RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’de olacağını vurgulayarak şunları kaydetti: “Hem kamu yararına hem de spotun ivediliğine RTÜK Başkanı tek başına karar verecek ve kamu spotu yayınlanacak. Üst kurula ise daha sonra getirilecek. O zaman kurul reddetse bile bir hafta içinde spot yayınlanmış olacak. Kurulun ret kararı sonuç yaratmayacak. Bu doğrudan doğruya Üst kurulu devre dışı bırakmaktır. Başkan her şeyi 9 kişilik üst kuruldan daha iyi bilecek, tek söz sahibi olacak. Bu yaklaşım üst kurulun çalışma usulüne aykırıdır. Zaten üst kurul acil durumlarda duyarlılık gösteriyor ve olağanüstü kararlara imza atıyor. Amaç ‘ivedi’ diyerek siyasi figür ve propaganda içerikli kamu spotlarını kurula bile getirmeden, başkan kararıyla yayınlatmak. Tüm bunlar parti propagandasını bedavaya getirme adımlarıdır.” l ANKARA Murat Ağırel Hücrede 112 TL elektrik faturası Libya’da şehit olan Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) personellerinin kimliğini ifşa ettikleri iddiasıyla Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Yeniçağ gazetesi yazarı Murat Ağırel kaldığı tek kişilik, iki katlı hücrede kendisine 112 TL’lik elektrik faturası geldiğini yakınları aracılığıyla sosyal medya hesabından duyurdu. Ağırel, paylaşımında Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a da göndermede bulunarak “Sayın Berat Albayrak’ı ben de destekliyorum. Normalde hayat çok ucuz. Mesela ben tek kişilik bir tecrit koğuşunda; bir kettle ve bir TV sahibi olmama rağmen 112 TL elektrik faturası geldi. Dış güçlerin işi! Yoksa bu kadar yüksek elektrik faturası nasıl gelsin?” ifadeleri yer verdi. l İSTANBUL/Cumhuriyet 2. BARO IÇIN ILK BAŞVURU BUGÜN ‘TBB’den yer isteyeceğiz’ Baroların yapısında değişiklik yapan 7249 sayılı “Avukatlık Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un yürürlüğe girmesinin ardından avukat sayısının 5 bini aştığı illerde 2 bin imza birden fazla baro kurulmasının önü açıldı. İlk ikinci baro girişimi İstanbul’da oldu. Hukukçular Derneği Başkanı Cavit Tatlı, bugün saat 11.00’de Uranüs İstanbul Topkapı Otel Pera Salonu’nda düzenlenecek basın toplantısıyla yeni baro için resmi süreci başlatacaklarını belirtti. Şu ana kadar 2 bini geçkin meslektaşlarının kendilerine destek verdiğini söyleyen Tatlı, başvurularının kabul edilmesinden sonra genel kurula gideceklerini belirtti, “81 ildeki gayrimenkullerin hepsi Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB). Bizim mevcut baronun yerlerini almak gibi bir niyetimiz yok, etik de değil. Onlara orası tahsis edilmiş, bize de yeni bir yer tahsis edilsin” dedi. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle