23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ORHUN ATMIŞ TASARIM: EMİNE BİLGET 13 5 TEMMUZ 2020 PAZAR Arkeoloji Müzesi, Ayasofya ve Topkapı Sarayı yazısında Hollanda’da müze ve sergi gezisi için turistlerin yokluğunda sizi bekliyor. Karşılaştırmanız sanatseverlerin bir hafta önceden bilet alıp randevu için sayfada paylaştığımız bir diğer izlenim saati için nasıl rezervasyon yaptırıldığı anlatılıyor. Şimdi gezmenin tam zamanı ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Pandemi döneminde en çok özlediğim yerlerden biri Sultanahmet, tarihi yarımada. Genelde çok kalabalık olur ve turist gruplarının kuyruklarından kendi müzelerimize giremiyoruz diye şikâyet etmişimdir. Şimdi öyle değil. Meydan şimdiye kadar hiç görmediğim kadar boş. Şu ara cami yapılsın mı tartışmalarıyla gündemde olan Ayasofya, Topkapı Sarayı ve Arkeloji Müzesi'nin önünde sadece bir iki yerli turist var. Benim amacım ise Arkeloji Müzesi’nde restorasyon için kapalı olup şimdi açılan bölümleri ve yeni eserleri bu fırsatta görmek. Her zamanki Gülhane Parkı girişi yerine Topkapı Sarayı'nın ön bahçesinden, müzeye inen kapıdan girip Topkapı Sarayı'nın güzelim bahçesine de göz atıyorum. Güzel havalarda çimlerin üzerinde oturacak yer bulunamayan bahçede bugün bir kişi bile yok. Arkeoloji Müzesi'nin kapısından ateş kontrolü yapılarak giriyoruz. Basın kartıyla bilet almaya gerek yok. İlk durak İskender Lahdi, İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndeki önemli eserlerin başında geliyor. soldaki Eski Şark Eserleri Müzesi. Bina, Osman Hamdi Bey’in isteği üzerine 1883 yılında Sanayii Nefise Mektebi Alisi (Güzel Sanatlar Akademisi) adı altında yapılmış ve uzunca bir süre okul olarak kulla nılmış. Akademi, Cağaloğlu’na taşınınca 19171919 yılları arasında müzeye dönüştürülmüş. Burada sergilenen eserler Mısır ve Arap Yarımadası’nın İslamiyet önce si dönemlerine; Mezopotamya ve Anadolu eserleri ise Yunan öncesi dönemlere ait. Müzenin bu binasında Hattuşili ile II. Ramses arasında imzalanan Kadeş Antlaşması'nı görebilirsiniz. İskender Lahdi... Müzeye geliş amacımız ana bölüm. Görkemli binanın kapısındaki dezenfektan bitmiş, görevlileri uyarıyoruz. Burası çeşitli kültürlere ait bir milyonu aşkın eserle, dünyanın en büyük müzeleri arasında. Türkiye'nin müze olarak inşa edilen en eski binası.19. yüzyılın sonlarında ressam ve müzeci Osman Hamdi Bey tarafından İmparatorluk Müzesi olarak kurulmuş ve 13 Haziran 1891'de ziyarete açılmış. Müzenin benim için en ilgi çekici eserleri ise İskender Lahdi, Sidamara Lahdi, Büyük İskender büstü. Hepsini süre kısıtlaması olmadan seyredebilmek, rahat rahat gezebilmek büyük keyif. Siz de hazır kimseler yokken keyfini çıkarın. Müzeler sizi bekliyor! Yeniden açılan Hollanda Rijksmuseum’da ilk sergi Barok Ustalar: CARAVAGGIO VE BERNINI IÇIN BIR HAFTA ÖNCEDEN BILET ALMAK GEREKIYOR Pandemide MÜZE deneyimi KONUK YAZAR EKİN AŞAR Hollanda’da pandemi süreciyle kapanan müzeler, 1 Haziran itibarıyla kapılarını ziyaretçilerine yeniden açtı. Bu süreçte, ülkenin en köklü müzelerinden Rijksmuseum’a yalnızca önceden rezerve edilmiş bir zaman aralığında giriş yapılabiliyor. Müze tekrar açıldığından beri yoğun ilgi gördüğünden, süreli sergiyi görebilmek için en az bir hafta önceden bilet almak gerekiyor. Sergi alanlarında sosyal mesafeyi sağlamak adına, müzenin bazı odalarına giriş en fazla birkaç kişi ile sınırlandırılmış. Bu durum, müze gezme pratiğini farklılaştırıyor. Rembrandt’a operasyon! Rijksmuseum’un kalıcı koleksiyonundaki eserlerden, Rembrandt’ın dünyaca ünlü resmi Gece Devriyesi, bir süredir büyük bir araştırma ve konservasyon süreci içinde. “Operasyon Gece Devriyesi” olarak adlandırılan bu projeyi ilginç kılan, resme yapılan tüm işlemlerin, resmi içine alan cam panel sayesinde ziyaretçilerin seyrine açık olması. Restorasyon, müzenin internet sitesinden yapılan canlı yayın sayesinde dünyanın her yanından izlenebilse de Rembrandt’ın şaheserinin restorasyonuna müzede doğ Rembrandt’ın dünyaca ünlü resmi Gece Devriyesi’nin restorasyonunu ziyaretçiler izleyebiliyor. rudan tanıklık etmek etkileyici bir deneyim. Medusa heykeli... 17. yüzyıl başlarında ortaya çıkan ve merkezi Roma olan Barok üslupta eser veren sanatçıların temel amacı, eserlerinin duygu uyandırmasını sağlamaktı. Bunun için tutku, dehşet, şaşkınlık, coşku ve korku gibi duyguları olabildiğince gerçekçi bir biçimde resmetmeye çalıştılar. Dönemin önde gelen sanatçıları salt ilahi güzelliğin değil, grotesk, tuhaf ve çirkinin de peşinden giderek, onlardaki kırılgan gü zelliği ortaya çıkarmayı amaçladılar. Sergideki resim ve heykellerin çarpıcılığı da bu arzu ve arayışın bir dışavurumu. Barok sanatın en çok ilham aldığı kaynaklardan biri Antik Yunan kültürüydü. Yunan mitleri, kusurlu tanrı ve tanrıçaları, insana dair duygu ve durumların apaçık betimlendiği anlatılarıyla, bu stili uygulamak için elverişli bir alandı. Serginin en dikkat çeken eserlerinden biri, Athena’nın güzelliğiyle bilinen Medusa’nın saçlarını yılanlara, yüzünü ise ona bakanı taşa çevirecek kadar korkunç bir Bernini, Medusa hale dönüştürdüğü o anı ölümsüzleştiren Bernini’nin Medusa heykeli. Eser ününü, Medusa’nın dönüşümü sırasındaki korku ve şaşkınlığının gerçekçi tasvirinden alıyor. Caravaggio’nun Narcissus’u ise ünlü bir Yunan mitini konu alan bir başka barok şaheser. Bu resmin sıra dışı cazibesi, ressamın, Narcissus’un kendi yansımasına bakarken duyduğu arzu, merak ve büyülenmeyi, genç adamın yüz ifadesinde kusursuzca yaratmasından ileri geliyor. “Caravaggio Bernini, Roma’da Barok” sergisi kapsamında 13 Eylül’e dek Amsterdam Rijksmuseum’da görülebilir. ÖSYM’DEN SKANDAL Mabel Matiz soruşturması Mabel Matiz ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Halis Aygün, YKS’de sorulan Mabel Matiz’in şarkısının sözleri üzerinden sorulan soruya ilişkin inceleme başlatıldığını açıkladı. ÖSYM Başkanı Aygün, “Kurumumuz yönetiminin milli, manevi değerlerimiz ve toplumsal değer yargılarımız konusundaki hassasiyeti açıktır. Sorumlu kişiler soru hazırlama süreçlerinden çıkarılacaktır” dedi. Soruşturma haberini alan Mabel Matiz de bir açıklama yaptı ve “Adımın yanına coğrafi işaret lo gosu konmasına ramak kalmışken, sınandığım şeye bak” dedi. Sanatçılardan destek ÖSYM Başkanı’nın açıklamasının ardından ÖSYM’ye tep ki, Mabel Matiz’e ise destek gel di. Haluk Levent, “Bu ülke Zeki Müren’i sevdi. Ona ‘sanat güneşi’ dedi. Ben Mabel Matiz ile hiç tanışmadım. Ama burda bir haksızlık var. Sorulan sorunun manevi değerlerimizle alakası yok ki. Çok üzüldüm gerçekten” açıklaması yaptı. Mor ve Ötesi grubu resmi Twitter hesabından ÖSYM’nin bu kararına destek verenlere yönelik şu ifadeler kullanıldı: “Çocuklar, unutmayın. Mabel de biziz, Ezhel de biziz, Sezen Aksu da biziz, Cem Karaca da biziz, Selda Bağcan da biziz, Zeki Müren de biziz, Âşık Mahsuni de biziz, Mor ve Ötesi de biziz, hepsi de sizsiniz. Ya bunlar kim? Tam bilmiyoruz ama bunlar siz değilsiniz.” Sıla Gençoğlu, “#mabelmatiz bu toprakların değeridir” derken, Redd grubundan da ÖSYM’ye yönelik “Hassasiyetinizi sınav sorularını cemaatlere kaptırmamak konusunda gösterin” açıklaması geldi. KUŞADASI’NDA AÇIK HAVADA KONSER Kuşadası Belediyesi tarafından açık havada Mehtap Meral konseri düzenlendi. Yenilenen Balıkçılar Meydanı’nda “İçinden Mey Geçen Şarkılar” adıyla düzenlenen konsere vatandaşlar ile Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel katıldı. Kuşadası’nda 11 Temmuz’da fotoğraf sanatçısı Mehmet Turgut, 18 Temmuz’da tiyatrocu Levent Üzümcü, 25 Temmuz’da şairyazar Ataol Behramoğlu, 1 Ağustos’ta oyuncu Gonca Vuslateri, 8 Ağustos’ta gazeteciyazar Kürşat Başar, 15 Ağustos’ta ise yazar Buket Uzuner söyleşilere katılacak. Kemal Sunal mezarı başında anıldı Türk sinemasının usta ismi Kemal Sunal, ölümünün 20. yılında Zincirlikuyu Mezarlığı’nda, ailesi, sanatçı dostları ve sevenlerinin katılımıyla anıldı. Kemal Sunal için sosyal medyada da politikacılardan, sanatçılara, sevenleri özlendiğine ve unutulmadığına dair duygularını paylaştı. Kemal Sunal, oyunculuğa Vefa lisesinde okuduğu yıllarda tiyatroyla başlar ve 1972, Tatlı Dillim filmiyle Yeşilçam’da devam eder. 80’in üzerinde filmde rol alarak, Türk sinemasının oyunculuğuyla ve kişiliğiyle en se Kemal Sunal vilen ve saygı duyulan aktörlerinden biri olur. Canlandırdığı rollerde “içimizden biri” olarak yer edinir. Henüz 55 yaşındayken kalp krizi yüzünden aramızdan ayrılışıyla, hemen herkes için yakın bir arkadaşın, birçoğumuz için aileden birinin kaybı olarak derin bir üzüntü yaratmıştır. Aziz Nesin’i anarken Aziz Nesin’i 25 yıl önce sonsuzluğa uğurladık. Bana sanki dün gibi geliyor. Eğer bir değil; birkaç Aziz Nesinimiz olsaydı bugün ülke bunca gericiliğin, yobazlığın, pespayeliğin ağına düşmezdi. Size Aziz Nesin’i şu minicik köşede anlatacak değilim. Ama ileri görüşlü yaman eleştirmen Aziz Nesin’in “Hazreti Palamut”unu pazar yazısı olarak paylaşıyorum. Aziz Nesin’in 80’lerde Kenan Evren için yazdığı, her daim güncel bu uzun şiirini “Taşlamalar: Aziznâme, Hazreti Dangalak” kitabında bulabilirsiniz. Ama daha da iyisi, internette Genco Erkal’ın kurgusuyla bir de ondan dinlemenizi öneririm. Sultan Palamut “Raviyanı ahbar şöyle rivayet eder ki, memleketin birinde mi, yoksa dünyanın herhangi bir yerinde mi, her ne zaman ve her nerde ise gayetle utanmaz ve arlanmaz, ve tabiatı fevkalade madrabaz ve zekâsı son derece kıt ve akıldan sakat ve fakat kurnaz mı kurnaz ve lafları dillidüdük ve kendisi hödük oğlu hödük bir namü şan ve makamı Zişan, pek çok madalya ve nişan sahibi ve zihnen perişan ve gayetle abuk sabuk konuşan ve akım der iken okum diyen öyle bir dangalak ve daltaban ve dalkılıç ve dal yaprak idi ki tarifi ve vasfı mümkün değil idi. Daima pür hiddet ve daima pür şiddet, ve daima pür azamet öyle bir cenabet olup, her zaman zart zurt ile ve şart şurt ile iş görür idi. Hikmetinden sual olunmaz, Cenabı Mevlam her daim böylelerine yürü ya kulum dediğinden, buna dahi yürrrüüü deyu buyurmuş, haşa huzurdan bu sayın Dangalak da öyle bir yürümüş, öyle bir yürümüş idi ki tutana aşk olsun ve en öne ve en ileriye geçmiş ve başköşeye kurulmuş idi.” Öykü böyle başlıyor. Gelin görün ki: “Sultan Palamut’un saltanatında, inim inim inlerken halk zorbalığın altında, Sultan Palamut sarayında, astığı astık, kestiği kestik, o zamanlar bir de Ozan vardı, başı her zaman dik, ne ezilir büzülürdü, ne eğilir bükülürdü... Zorbanın karşısında dimdik!” Sultan kararlı, ozana da baş eğdirecek. Ama nasıl? Gelin Aziz Nesin’den okuyalım: Proflara sesleniş “Topladı bir araya bütün pürefüsürlerini ülkenin ve şöyle seslendi onlara: Nerde yeşerse bir umut, tankla, panzerle bastırmadım mı? Vatan sathını dikensiz gül bahçesi ve dikenli tel tarlası yapmak için korku fırtınaları estirmedim mi? Öyleyse düğmelerinizi ilikleyin! Ve beni iyi dinleyin. Bulmalısınız ki öyle bir teknik, o dik başlı Ozan, sonunda düşmeli yenik. Huzuruma girerken başını eğmeli. İşte böyle sizler gibi başı yere değmeli.” Profesörler sonunda bir yöntem bulur. Tahtı yükseltir, salon kapısını iyice alçaltırlar. Böylece Ozan içeri girmek için başını eğecek, ikibüklüm olacaktır... Dik başlı Ozan “İki silahlı muhafız saldılar araya, Ozan’ı tutuklayıp getirdiler saraya... Ozan görünce kapısını salonun, anlayıp maksadını onun, Arkasını kapıya dönerek eğildi, kapıdan öyle girdi. Sultan Palamut’un beti benzi uçmuştu. Kıçıyla girince salona Ozan, kaldırıp dik başını konuştu: ‘Kıçımla verdimse reverans, bağışlayınız beni ekselans!.. Çünkü bir Hazreti Dangalak, zorla ve hileyle geçmişse başa, kıçıyla selam vermek düşer, her onurlu yurttaşa.’ Ey benim koyun gibi mazlum, kuzu gibi masum yurttaşlarım! Ey bükemediği eli öpen, ey etek öpmekle etekleri aşınmayan yurttaşlarım! Bir üsttekine kuzu, bir alttakine canavar kesilen yurttaşlarım! Her masaldan alınmalı bir ders, ne yapalım ki kimileri dersi, anlıyorlar ters. İstemiyorsan zart zurttan buyrultu, alkışlama öyle her zart zurtu. Aldanıp alkışladığın, sanarak yiğit, bir de bakarsın ki bir uyuz it. Zannetme ki daim bişekçesine. Siz her anırdıkça huuu çeker millet. Alkış beklerken siz eşşekçesine. Verir hakkınızı yuuu çeker millet...”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle