17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 5 27 TEMMUZ 2020 PAZARTESİ OLAYLARIN ARDINDAKİ GERÇEK n Baş tarafı birinci sayfada Bu olay en üst düzeyde kutsal din duygularının “suiistimal edilmesi”, kötüye kullanılmasıdır. İkinci olay, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın kılıçlı hutbesidir. Ve bu hutbede Atatürk’e dil uzatmasıdır. Fatih, İstanbul’u aldı ama Atatürk de İstanbul’u iki kez kurtardı. Birinci kurtarışı, 19151916 yıllarında Çanakkale Savaşları’nda, Anafartalar’da gösterdiği olağanüstü kahramanlıkla gerçekleşti. Osmanlı Devleti, Çanakkale Savaşı’nı kaybetseydi, İstanbul işgal edilecekti. Ancak Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çı kınca imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ile İstanbul’un işgal edilmesini resmen kabul etti. İstanbul, İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan savaş gemileri tarafından 13 Kasım 1918’de resmen işgal edildi. İstanbul işgal edilirken Osmanlı Padişahı, bu aşağılayıcı durumu kabul ediyor, ağzını açamıyor, İngilizlerin himayesinde saltanatını sürdürmek istiyordu. Atatürk, Anadolu’da bin bir zorlukla boğuşurken o günün Şeyhülislamı Mustafa Sabri, Sait Molla ve Dürrizade Abdullah, Atatürk’ü lanetliyor, onu idama mahkum eden fetvalar yayımlıyorlardı. İdam hükümleri veren mahkeme kararları da hainliği artık kesin olarak belgelenmiş olan Osmanlı Padişahı Vahdettin tarafından onaylanıyordu. Ali Erbaş, ortaokul ve lise öğrencilerinin bildiği bu gerçekleri biliyor mu? Eğer Milli Mücadele kazanıl masıydı, İstanbul’un işgali devam edecekti. Acaba Ali Erbaş, o zaman ne yapacaktı? Belki de bir Rum okulunda okuyacaktı. Düşman askerlerinin baskısı altında acaba cuma namazını kılabilecek miydi? Atatürk’e ve Milli Mücadele’ye katılanlara kin kusan bu zihniyet artık durmalıdır. İstanbul’u işgalden kurtaran Atatürk’e elinde kılıçla adeta saldıran Ali Erbaş, artık kendine gelmelidir. Diyanet İşleri Başkanlığı, Atatürk’e saldırmanın bir makamı değildir. Şunu da unutmayalım ki Atatürk’e saldıran ve yukarıda isimlerini verdiğimiz Mustafa Sabri’ler, Dürrizade Abdullah’lar, Sait Molla’lar tarihin sayfalarında kara leke olarak anılıyorlar. Üçüncü olay, bu namazda askeri üniforması ile Hulusi Akar’ın arkasında Genelkur may Başkanı Yaşar Güler’in ve onunla birlikte Kara Kuvvetleri Komutanı Ümit Dündar ile Deniz Kuvvetleri Komutanı Adnan Özbil’in saf tutmalarıdır. Genelkurmay Başkanı kuşkusuz istediği yerde namaz kılabilir ama üniforması ile böyle bir namaza katılması doğru değildir. TSK’nin en yüksek kademesinde oturan Genelkurmay Başkanı, bu makamı siyasete alet etmemelidir. Birçok Genelkurmay Başkanı geldi, geçti. Orgeneral Yaşar Güler de bir gün emekli olacak ve köşesine çekilecektir. Ancak bu girişimi ile ne yazık ki TSK’yi siyasete ve kutsal din duygularına alet etmesi ile anılacaktır. Bu üç olay belki 25, belki 50 yıl sonra tarihçiler tarafından ele alınacaktır. Ve kutsal din duygularının siyasete alet edilmesinin kötü örnekleri olarak tarih kitaplarına geçecektir. ADD’den, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş için ‘laiklik’ vurgulu suç duyurusu: Anayasal suç işledi SARP SAĞKAL Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Ayasofya’nın ibadete açılışı sırasında Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü lanetleyen Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş hakkında “Atatürk’e hakaret” ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” gerekçeleriyle bugün bütün şubeleriyle suç duyurusunda bulunacak. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş Ayasofya’nın toplu ibadete açılışı sırasında, Atatürk’ün imzası bulunan caminin müzeye dönüştürülmesine ilişkin 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararına göndermede bulunarak “Fatih Sultan Mehmet Han burayı kıyamete kadar cami olarak kalması için vakfetmiştir. Vakfedileni çiğneyen lanete uğrar” demiş ve sözleri tepki toplamıştı. ADD’nin konuya ilişkin savcılıklara ileteceği dilekçe, “Şüpheli Ali Erbaş İstanbul’u düşman işgalinden kurtaran kurucu liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle anmak yerine lanet okumak suretiyle alenen hakaret etmiş ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmiştir. Şüpheli şunu unutmasın ki bugün Ayasofya’da cuma namazı kıldırmasını Atatürk’e borçludur” denildi. Lozan’ın yıldönümünde yapılan bu konuşmanın “Atatürk’e, çağdaş kazanımlara, laik ve demokratik cumhuriyete açıkça meydan okuduğu” belirtilen dilekçede, şunlar kaydedildi: “Türkiye Cumhuriyeti’nin memuru olan şüpheli açıkça Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na aykırı hareket etmektedir. Erbaş’ın düşman kuvvetlerini lanetlemesi gerekirken oturduğu minberden Atatürk’e lanet okuması şüphelinin içindeki şeriat devleti özleminin dışavurumundan başka bir şey değildir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın başlangıç bölümüne ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek ilk dört maddesine aykırı davranmaktadır. 5816 Sayılı Yasanın 1. Maddesi ‘Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır’ demektedir. Yasanın amacı Türk milletinin milli değeri olan kurucu liderimiz Atatürk’ün hatırasına, topluma mal olmuş manevi şahsiyetine alenen yapılan hakaret, söylenen küfür, tahkir ve tezyif içeren söz, yazı ve eylemlere karşı özel koruma altına almaktır. Açıklanan ve resen görülecek nedenlerle, şüpheli hakkında gerekli kovuşturmanın yapılarak hakkında kamu davası açılmasını saygılarımızla vekâleten arz ve talep ederiz.” l ANKARA ATATÜRK’Ü HEDEF ALMAMIŞ! Erbaş: Geçmişi değil bundan sonrasını kastettim Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Ayasofya hutbesinde Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e lanet okuması nedeniyle gelen tepkilere yanıt verdi. Hürriyet’e konuşan Erbaş, Atatürk’ü hedef almadığını savunarak “Geçmişi değil, bundan sonrasını kastettim. Atatürk 82 sene önce vefat etti. Vefat eden insanlara dua edilir, beddua değil” dedi. “Genel olarak vak fiyelerin sonu, vâkıfın bedduasıyla biter. Ben de hutbede buna atıfta bulundum. Sadece Ayasofya’yı değil tüm vakıf mallarını kastettim” ifadelerini kullanan Erbaş, vakıf mallarının korunması konusunda titiz olunması gerektiğini söyleyerek, “Diyanet İşleri Başkanı olarak bunu Müslümanlara hatırlatmak benim görevim. Ben görevimi yapıyorum” diye konuştu. l ANKARA/ Cumhuriyet TBB’DEN ERBAŞ’A ÇAĞRI Özür dile istifa et Türkiye Barolar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu, Ayasofya’nın ibadete açıldığı gün Atatürk’e lanet okuyan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ı istifaya çağırdı. TBB’den yapılan açıklamada, “Diyanet İşleri Başkanı’nın, oturduğu makamı borçlu olduğu Mustafa Kemal Atatürk’e karşı, gizli ajandasına dayalı sözler sarf etmesi asla kabul edilemez. Layık olmadıkları halde bu tür makamları işgal edenlerin kutsal din duygularını gizli ajandaları doğrultusunda kullanmalarının hiç kuşkusuz başka örnekleri de olmuştur. Cumhuriyet sayesinde oturdukları koltuklardan Atatürk’e ve Cumhuriyet’e saldırı yapanları tarih affetmeyecektir. TBB yönetimi olarak Diyanet İşleri Başkanı’nı, Atatürk’ü kastederek söylediği kabul edilemez sözleri sebebiyle kınıyor, Türk milletinden acilen özür dilemesini ve istifa etmesini bekliyoruz” denildi. Yandaş dergiden ‘hilafet’ çağrısı Albayrak Yayın Holding Anonim Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Albayrak’ın imtiyaz sahibi olduğu ve genel yayın yönetmenliğini Kemal Özer’in üstlendiği Gerçek Hayat adlı dergi 27 Temmuz tarihli sayısında hilafet çağrısı yaptı. Derginin kapağını Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak Twitter hesabından paylaştı. Kapak sayfasında “Şimdi değilse ne zaman, sen değilsen kim? Hilafet için toparlanın” ifadelerine yer verildi. Kapağın üst kısmında ise “Artık Ayasofya ve Türkiye hür” mesajı yer aldı. Derginin imtiyaz sahibi olan Albayrak, Yeni Şafak gazetesinin İcra Kurulu Başkanlığı gö revini de yürütüyor. 2000 yılında yayın hayatına başlayan Gerçek Hayat, 2016 yılında Albayrak Medya Grubu bünyesine katıldı. Metiner: Hüsran olur Derginin kapağını sosyal medya hesabından paylaşan AKP’li Mehmet Metiner, “Ayasofya’nın açılışından sonra bizim mahalleden birilerinin hilafeti bu şekilde gündemleştirmesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasetine yönelik bir siyasi sabotaj demek” dedi. Metiner, “Demokratik Cumhuriyet tercihinden şaşmamak lazım. Sonuç hüsran olur” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi SAĞLIK UZMANLARINDAN AYASOFYA TEPKİSİ Bunca çaba boşa gidecek SİBEL BAHÇETEPE Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması sırasında pandemi tedbirlerinin ihlal edildiğine ilişkin görüntüler uzmanların tepkilerine neden oldu. Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği’nden yapılan açıklamada (TÜSAD), “24 Temmuz 2020 tarihinde ibadete açılan Ayasofya Camii’nde kılınan ilk cuma namazı sırasında sosyal mesafe önlemlerine uyulmadan bir arada bulunan vatandaşlarımıza ait görüntüler, Covid19 enfeksiyonu ile aylardır mücadele eden sağlık mensuplarını telaşlandırmıştır. Pandemi yönetiminde elimizdeki tek silah olan korunmanın göz ardı edildiği bu görüntülerin bunca çaba ve emeği boşa çıkaracağı, salgın üzerindeki kontrolümüzün tamamen kaybedileceği kaygısını taşıyoruz” denildi. İzdiham görüntülerinin kamuoyuna yansımasının da önümüzdeki Kurban Bayramı dahil her toplu etkinliğin kuralsız gerçekleşebileceği algısına yol açabileceği kaydedilen açıklamada “Mesafe, hijyen ve maske kurallarının rehavete kapılmadan uygulanması hepimizin sorumluluğundadır” değerlendirmesi yapıldı. İstanbul Tabip Odası da sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Pandemi koşullarında halkın ve sağlık çalışanlarının sağlığı hiçe sayılarak Ayasofya Camii açılışında on binlerce kişinin bir araya getirilişini ve hutbe konuşmasında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusuna lanet okunmasını kınıyoruz. Artacak vaka ve ölümlerden sorumlusunuz.” İYİ PARTI İSTANBUL 2. OLAĞAN KONGRESI GERÇEKLEŞTIRILDI Kavuncu yeniden seçildi LEYLA KILIÇ İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı 2. Olağan Kongresi’nde Buğra Kavuncu ve Ersin Beyaz yarıştı. Beyaz 254 oy alırken, Kavuncu 417 oyla yeniden İstanbul İl Başkanı seçildi. Haliç Kongre Merkezi’ndeki kongrede mesajı okunan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, parti içi demokrasi vurgusu yaptı. İl Başkanlığı kongresi için salona ilk olarak Beyaz, ardından Kavuncu geldi. Kavuncu ve Beyaz salonda el ele tutuşarak dostluk mesajı verdi. Beyaz yaptığı konuşmada partisinin Millet İttifakı’nda temsilinin ve kazanılan İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinde partililerin görevlendirilmelerinin yetersiz olduğunu belirtti. Beyaz’ın eleştirisine yanıt veren Kavuncu da “Maddi çı kar üzerinden kurulmaya çalışılan ilişkiler ve yaklaşımlara, AKP üzerinden zaten 18 yıl boyunca yoğun bir şekilde maruz bırakıldık. Biz AKP’nin ilçelerinden ‘üyemizdir’ yazısıyla işe alımlara son vereceğiz vaadiyle gelmedik mi? Artık, Türkiye’nin eski alışkanlıklarını değiştirmenin, cesur ve yeni olmanın vakti. Eskinin bütün bu olumsuz tablosunu değiştirebilecek tek bir çözüm yolu var: Partimizi iktidar, Genel Başkanımızı da Cumhurbaşkanı yapabilmek” diye konuştu. Kavuncu, tekrar il başkanı seçilmesi halinde il başkanlığında yapılacak ilk toplantıya rakibi Beyaz’ı ve Beyaz’ın yönetim kurulunda yer alacakları davet etti. Konuşmaların ardından geçilen oylamanın sonucunda Kavuncu seçimi kazanan isim oldu. l İSTANBUL MUSTAFA NECATI KÜLTÜR EVİ TBMM topu bakanlığa attı MUSTAFA ÇAKIR TBMM, Mustafa Necati Kültür Evi’ne Nuri Pakdil’in adının verilmesi konusunda, topu Kültür ve Turizm Bakanlığı’na attı. TBMM Başkanlığı, evin TBMM’ye tahsis sözleşmesinin 2017’den beri yenilenmediğini bildirdi. Evin yeniden TBMM’ye tahsis edilmesi için ise bakanlıkla yeni bir sözleşme imzalanmasının şu an gündemde olmadığı bildirildi. Gazetemiz yazarı Işık Kansu’nun gündeme getirdiği Mustafa Necati Kültür Evi’nin isminin Nuri Pakdil Edebiyat Müzesi olarak değiştirilmesi konusunda CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ile CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya’nın TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a yönelttiği soruları TBMM Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç ayrı ayrı yanıtladı. Özel, önergesinde Cumhuriyetimizin kurucu kadrolarından olan Mustafa Necati’nin isminin verildiği kültür evinin adının Nuri Pakdil Edebiyat Müzesi olarak değiştirildiğine dikkat çekerek, “Mustafa Necati Kültür Evi’nin TBMM’ye tahsisinden sonra, isminin yeniden eski haline dönüştürülmesi planlanmakta mıdır” sorusunu yöneltti. Yıldırım Kaya da “TBMM’nin kültürel ve sanatsal faaliyetlerinin yürütülmesi için önemli bir ihtiyacı karşılayan Mustafa Necati Kültür Evi protokolü neden sonlandırılmıştır? Mustafa Necati Evi’nin yeniden TBMM’nin hizmetine alınması için Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yeni bir protokol yapılması gündeminizde midir” sorularına yanıt istedi. Bilgiç, Özel’in önergesine verdiği yanıtta, Hazine’ye ait olan Mustafa Necati Kültür Evi’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı’na tahsisli iken 21 Ağustos 2008 tarihinde TBMM Başkanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında imzalanan sözleşmeyle kültür ve sanat faaliyetlerinde kulanılmak üzere TBMM’ye tahsis edildiğini anımsattı. ‘Yeni bir gelişme yok’ Ancak 9 Ekim 2017 tarihli yazıyla bakanlık tarafından “Sanatsal ve kültürel faliyetlerin sergileneceği mekân sıkıntısı çekildiği” belirtilerek Mustafa Necati Kültür Evi’nin bakanlığa devrinin talep edildiği belirtildi. TBMM Başkanlığı tarafından bu talebin uygun görülerek Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 21 Ocak 2008’de TBMM Başkanlığı’na tahsis edilen evin sözleşmesinin yenilenmemesi konusunda mutabık kalındığı bildirildi. Bilgiç, bunun dışında yeni bir gelişme olmadığını belirtti. Kaya’nın önergesine de benzer yanıtları veren Bilgiç ek olarak, “Mustafa Necati Kültür Evi’nin yeniden TBMM’nin hizmetine alınması için Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yeni bir protokol imzalanması gibi bir gündem şu an için bulunmamaktadır” dedi. l ANKARA YUNANİSTAN’LA GERİLİM MSB’den sert bayrak tepkisi AnkaraAtina hattında Akdeniz’de süregiden enerji ve etkinlik mücadelesi üzerinden tansiyon, Türkiye’nin Ayasofya ve NAVTEX (seyrülsefer bildirimi) hamleleriyle zirveye tırmanırken Yunanistan’dan uluslararası topluma “pasif kaldığı” yönünde eleştiri geldi. Önceki gün yapılan protesto eylemlerinde ise Selanik’te Türk bayrağı yakıldı. Milli Savunma Bakanlığı’ndan Türk bayrağı yakılması üzerine yapılan açıklamada, “Bu ve benzeri tahrik ve tacizlere derhal son verilmesini ihtar ediyoruz. Şanlı bayrağımıza uzanan kirli eller kırılır” ifadelerine yer verildi. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: 1453’ten bu yana kabullenemediler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) İstanbul Bölge Başkanlığı Yeni Hizmet Binası’nın Maslak’taki açılış törenine katıldı. Törende konuşan Erdoğan, Ayasofya’nın 86 yıl sonra ibadete açılmasının ardından başta Yunanistan olmak üzere birçok ülkenin tepki göstermesini eleştirerek, “Fethin üzerinden asırlar geçmesine rağmen hâlâ İstanbul’un Türk milletinin ve Müslümanların elinde olmasının kabullenilemediğini görüyoruz. Attığımız her adım, yaptığımız her faaliyet dünyanın tamamının ilgisini çekiyor. Ayasofya’yı ibadete açma sürecinde İstanbul’un 1453’ten beri süren Türk toprağı kimliğini sindirmekte zorlananlar olduğuna şahitlik ettik” diye konuştu. l İç Politika BİLAL ERDOĞAN Harf Devrimi’ni hedefe koydu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan, harf devrimini hedef alarak, “Yunanistan niye alfabesini değiştirmemiş? Japonya niye alfabesini değiştirmemiş? Çin niye alfabesini değiştirmedi? O zaman insan diyor ki demek ki gelişmenin alfabeyle bir alakası yokmuş” dedi. Bilal Erdoğan katıldığı bir televizyon programında şöyle konuştu: “İlkokulda olduğum yılları hatırlıyorum. Çok net bir şekilde alfabemizden dolayı geri kaldığımız bize anlatıldı. O zaman sorgulamamıştım ama sonradan düşününce... O zaman komşumuz Yunanistan niye alfabesini değiştirmemiş? Komşumuz Gürcistan... Hadi Gürcistan’ı çok ileri bir ülke olarak değerlendirmeyelim. Japonya niye alfabesini değiştirmemiş? Çin niye alfabesini değiştirmedi? O zaman insan diyor ki demek ki gelişmenin alfabeyle bir alakası yokmuş.” l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle