21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 18 TEMMUZ 2020 CUMARTESİ EDİTÖR: ORHUN ATMIŞ TASARIM: EMİNE BİLGET KÜLTÜR Sinema, tiyatro ve dizilerde yeni bir karakter: ALİ SEÇKİNER ALICI ‘Aşkımız tiyatro Ali Seçkiner Alıcı Yeni projeler... n Yeni dizi ve filmler var gündemde galiba. Salgına rağmen. Bir direnç gibi... Evet, hem sinema hem de dizi oyunculuğunda yeni projeler var. Şimdi bir dizi için provalar sürmekte, eylül ayında da yayında olacak. Salgın öncesinde planlanmış, hazırlıkları bitmiş ve çekilecek olan, içinde yer almaktan hem heyecan hem de mutluluk duyduğum sinema filmleri maalesef 2021 yılına ertelendi. Koşullar ne olursa olsun, üretmenin, çalışmanın, yaratmaya, yorumlamaya devam etmenin en güçlü direnç olduğunu düşünüyorum. Sinema, tiyatro ve dizilerde yeni bir karakter olarak karşımıza çıkan lığında da Ankara Sanat Tiyatrosu’nda oyuncu, müzik yönetmenliği Ali Seçkiner Alıcı, yalnız ve Akademiast sorumlu ca iki sözcükle sanatının odak noktasını özetliyor: Aşkımız tiyatro. IŞIK KANSU luğum hep birlikte sürdü. 2016 da ilk sinema deneyimi “Zer” (Kazım Ali Seçkiner Alıcı ile Öz), sonrasında ise peş müzik öğretmenliğinden baş peşe; “Ayaz” (D. Yavuz Altun), layarak bugüne uzanan oyun “Anons” (M.Fazıl Coşkun), “Bi culuğunu konuştuk: zim İçin Şampiyon/Bold Pilot” n Devlet Çoksesli Korosu, ar (Ahmet Katıksız) filmlerinde dından Üç Anadolu grubu ile yer aldım. Küresel salgın ön konserler ve CD’ler. Sonrasın cesinde çektiğimiz ve gösteri da tiyatro. Ve şimdi de diziler. me girecek, festivallerde yer Ali Seçkiner Alıcı’nın yaşam alacak dört filmimiz ise maa çizgisi bir sanat üçgeni gibi... lesef beklemede, salgının biti Bu üçlüye bir de öğretmen miyle beraber umarım yolcu liği eklersek sanat dörtge lukları devam edecek. Dizi ko ni de diyebiliriz aslında, çün nusunda ilk deneyimim “Fer kü 1985’ten başlayarak ilk ve hunde Hanım ve Kızları” adlı hiç kopmadığım mesleğim mü yapımda “Eşber” karakteri ile zik öğretmenliği. Beraberce ti oldu. Sonra “Saksıdaki Ağaç”, yatro hep vardı zaten, Ankara “Komşu Köyün Delisi” ve baş Deneme Sahnesi, Öteki Tiyat kaca işlerden sonra, İstanbul’a ro ve Ankara Sanat Tiyatrosu. gelişimle beraber, kısa da sür 19851989 aralığında etkin ve se önce “Yüz Yüze” ve son ola sadece öğretmenlik yaparken rak da “Bir Aile Hikâyesi” adlı Devlet Çoksesli Korosu’nun yapımlarda yer aldım. Burada üyesi oldum (1988) ve 2017 özellikle belirtmek istediğim Eylül ayında emekli olana ka son hane, “CASCihangir Atöl dar baskorist olarak koroda ye Sahnesi” olmalı. Yani, yi yer aldım. Korodaki görevimle ne aşkımız tiyatro! Çok değer birlikte, 2000 yılında değerli li dostlarım, Arzu Gamze Kı dostlarım Nedim Yıldız ve Er lınç ve Muhammet Uzuner’in koç Torun’la kurduğumuz “Üç girişimiyle üç yıl önce açı Anadolu” topluluğu, farklı sa lan tiyatroda, ben de yer ala nat okullarında öğretmenlik rak ilk oyunumuz olan “Raif ve son olarak 19992017 ara İle Letafet”in müziklerini bes teleyip uyguladım. Maalesef ki salgın yüzünden şimdi kapalı olan tiyatromuz hem oyunları hem de eğitimöğretim uygulamalarıyla örnek teşkil eden bir sanat üretimi ve yaşam alanı önermesi olarak da benim için çok değerli. ‘Değerli ustalar...’ n Günümüzün Ahmet Tarık Tekçe’si, Hüseyin Baradan’ı olarak tanımlayabilir miyiz sizi? Her iki değerli ustaya benzetilmiş olmak çok değerli, teşekkür ederim. “Kitapsız ilim Tekçe’siz film olmaz” diye bir deyim var biliyorsun. Ya da “Hüseyin Baradan, çekil aradan” diye başka bir deyim. A.Tarık Tekçe ve Hüseyin Baradan kadar oyuncu olabilirsem ne mutlu bana. Tekçe, önce polis, sonra Denizyolları’nda işçi ve nüfus memurluğu yaparken oyunculuğa geçiyor. Baradan ise gazeteci, fotomuhabiri, tiyatro oyuncusu ve şovmen. Belki de bu kadar çok şey yapmış olmaktan ötürü onlara benzetmiş olduğunu düşünüyorum. Benzetilmiş olmaktan dolayı büyük mutluluk duyduğum, sinema tarihimizin önemli çentiklerinden olan bu değerli ustalar kadar oyuncu olabilirsem ne mutlu bana. İstanbul Modern Sinema’da Covid19 salgını sebebiyle programlarına ara veren İstanbul Modern Sinema’nın gösterimlere yeniden başlayacağı açıklandı. Salgın sebebiyle ara verilen “Ildikó Enyedi Hakkında Her Şey” adlı program, 1819 Temmuz’da sinemaseverlerle buluşacak. Macar sinemasının usta yönetmenlerinden Ildikó Enyedi’nin Türkiye’de ilk kez hazırlanan retrospektifinin, Türk Tuborg AŞ’nin katkıları ve Macar Kültür Merkezi işbirliğiyle yapıl ‘Beden ve Ruh’ da gösterilecek filmler arasında. dığı belirtiliyor. Sinemasında evren ile insan ruhunun esrarlarını çözmeye çalışan yönetmen, bilimkurgudan büyüye, Yunan mitolojisinden halk masallarına farklı kaynaklardan bes lenerek geleneksel Macar sinemasının sosyal gerçekçi üslubuna karşı ülke sinemasının tarihine yeni bir anlatı ve anlatım getirdi. ‘Genç Caz’cılar belli oldu İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Garanti BBVA sponsorluğunda ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle sonbahar aylarında düzenlenecek 27. İstanbul Caz Festivali kapsamındaki Genç Caz konserlerinde sahne alacak müzisyenler belirlendi. Bu yıl 18. kez düzenlenen Genç Caz konserleri için başvuruda bulunan grup ve solo projeler arasından 1112 Temmuz tarihlerinde Salon İKSV’de yapılan değerlendirme sonrasında seçilen isimler Afroloji, An Quartet, Büşra Kayıkçı, Deli Bakkal, Saynur Eren Duo Project ve Udgang Trio oldu. Seçilen grup ve solo projeler, 27. İstanbul Caz Festivali’nin Parklarda Caz konserlerinde yer alacak. Öte yandan Salon İKSV’de yapılan konserler ilk kez İKSV’nin YouTube kanalından canlı olarak yayımlandı. Kadın yönetmenler ikinci kez buluşuyor 2. Uluslararası Kadın Kısa Film Yönetmenleri Festivali, 1013 Eylül tarihlerinde Kadıköy Yeldeğirmeni Sanat Merkezi’nde pandemi koşullarına uygun gösterimlerle yapılacak. Festivalde “Ulusal”, “Uluslararası”, “Animasyon” ve “Genç Bakış” katego rilerinde yaklaşık 40 film gösterilecek. Her kategoride seçilecek bir filme en iyi film ödülü verilecek. Festival, dünyada altıncısı düzenlenen ABD ve İspanya başta olmak üzere birçok ülkede eylül ayında “Directed By Women” adıyla yapılan fes tivalin Türkiye organizasyonu olarak yapılıyor. Festival, sinema alanında kadınların yaratım süreçlerini desteklemeyi, üretimlerini teşvik etmeyi ve farklı ülkelerden kadın yönetmenlerin arasındaki kültürel ve sanatsal etkileşimi artırmayı hedefliyor. bu hafta 24 SAATTE PRÖMİYER Önder Baloğlu Gedik Sanat’ın ilk dijital projesi “Sözsüz Günlükler” bu gece 00.00’da başlıyor. Projede her saat başı bir Türk besteci eserini ilk kez seslendirecek. 24 bestecinin korona günlerinde yaşadıkları izolasyonda hissettiklerini betimleyen “Solo Keman” eserleri, yaklaşık birer dakika uzunluğunda. Gedik Sanat resmi Instagram, Facebook ve YouTube hesaplarından eşzamanlı sanatseverlerle buluşacak eserleri, projenin de yaratıcısı olan keman sanatçısı Önder Baloğlu yorumladı. Baloğlu, projenin en çarpıcı noktasını “Projedeki yaklaşık 50 eser veya bölümlerinin yaklaşık 1 dakika sürüyor olmaları ve bu kısa zaman içerisinde duygusal veya entelektüel içerik olarak büyük bir senfoniden geri kalmayacak dopdolu eserler yaratmış olmaları” şeklinde nitelendirdi. Seçkide 24 eser olmasının efsane isim Nicolo Paganini’nin 24 kaprisine ithaf olmanın yanı sı ra “Sessiz bir karantina gününün 24 saatinde 24 farklı sanatçının zihinlerindeki yansımaları da temsil ettiğini” söyleyen Baloğlu, “Böylece 19 Temmuz’da, ilk olarak sadece sosyal medya platformlarında dünya prömiyerlerine şahit olacağımız bu eserlere flüt ve videografik sanatçısı Cem Önertürk’ün işitsel ve görsel yaratıcılıkları da eklenerek eşi benzeri olmayan bir seçki ortaya çıkmış oldu” diye konuştu. Çekimler Arter’de yapıldı Sözsüz Günlükler’in video çekimleri Arter’in Dolapdere’deki binasında yapıldı. Nitelikli ses ve görüntü kayıtları oluşturarak geleceğe sağlıklı bir arşiv bırakmayı amaçladıklarını söyleyen Gedik Sanat’ın genel sanat yönetmeni Caner Akgün, toplum olarak bilinçli sanat algımızın oluşmasında sanat kurumlarının oluşturacağı nitelikli arşivlerin öneminin altını çizdi. l Kültür Servisi 2000’lerde Bağımsız Müzik (Vaykorus Tapes) Bir müzik dinleme formatı olarak kaset, birkaç kuşak için hayatlarının en güzel objelerinden biriydi. Geçen zamanın acımasızlığı, gelişen teknolojinin hızı ve endüstrinin ticarete endeksli zihniyeti, bu formatı ortadan kaldırırken onu ideolojik bir direnç nesnesi olarak görenler yok değildi. Yeraltı müzik camiasının 6:45 Gram’dan ve Ychorus’dan tanıdığı Tolga Havran, kasete dönüşün ya da onda ısrar etmenin öncülüğünü yapan nadide mücahitlerden; ticaretten uzak, amacı sevdiği şeyleri daha fazla insana duyurmak isteyen biri. Vaykorus Tapes adı altında hazırlamakta bulunduğu kasetler, bu işin kültürü adına kritik öneme sa hip. “2000’lerde Bağımsız Müzik” adını taşıyan 23 parça içeren ilk kaset, sadece 99 adet üretildi. İçerik ve format el ile eldiven gibi; buradaki müziklerin ruhuna son derece münasip, zira bunların bir kısmı ilk neşriyatlarını kaset formatındaki demolarla gerçekleştirmişlerdi. Tolga da özüne sadık kalarak daha ziyade bu kayıtları tercih etmiş. Burada yer alan isimler, ülkemizdeki yeraltı müziğinin büyük bir çeşitlilik ve yaratıcılık gösterdiği bir dö nemde yetişmiş, bazıları biraz bilinen bazıları da yakası açılmadık şeyler. Yeraltı kültürü meraklıları Vaykorus Tapes’e internet âleminden ulaşabilir. [email protected] Reptilians From Andromeda / Bang Bang Babies (Mandinga Records) Yeraltı camiasının üretken topluluğu Reptilians From Andromeda, (demo, EP, albüm, kompilasyon derken) son iki yılda hızlı bir biçimde geliştirdiği diskografisine, bir de split 7 inç (45’lik) plak ekledi. Brezilya’nın garage/ punk tarzında hatırı sayılır plak şirketlerinden Mandinga Records tarafından çıkarılan plak 300 adet basılmış, üç hafta içinde tükenmiş ve şimdi ikinci baskıya yelken açmış vaziyette. Ev yapımı ve el işi CD’ler dışında daha ziyade yurtdışında neşriyatta bulunan topluluğun, bu 45’liğin kendilerine ayrılan A yüzünde daha önce yayımlanmamış iki kısa şarkısı bulunuyor: “Mid night Scenes” ve “Occult Chemistry”. Bilinen karakterlerinin tüm özelliklerini sergileyen parçalar retro bir atmosfere sahip, sanki altmışlı yıllarda yapılmışçasına. Plağın B yüzünde yer alan (2005 yılından bu yana aktif) Brezilyalı çılgın garajpunk topluluğu Bang Bang Babies’in ise tek şarkısı var: 2016 yılında çıkardıkları “Let’s Talk About Loss” albümünün açılışında yer alan “End of the Line”. RFA’nın 45’liğin ardından kısmeti açıldı. Canadian Music Week’de çalmak için davet aldı. Bang Bang Babies ile 2021 için Avrupa turnesi planladı. Yakında çıkacak “Subsonic Tribute” adlı toplamada bir şarkıları yer alacak. ‘ Bir arayış: Toplumcu gerçekçilik Bilim, felsefe, sanat, kültür, teknoloji gibi siyaset ve edebiyat da insanın bir arayışıdır. Bunların her birinin yaşanılan toplumla, durumla, birbiriyle sımsıkı ilişkileri vardır. Bir tarihsel süreçte, o dönemin toplumsal yapısının, düşünüşünün ürünü olarak edebiyatı biçim ve içerikçe etkileyen biçem, duygu, düşünce dizisine edebiyat akımı denir. Hümanizm, klasisizm, romantizm, modernizm, doğalcılık, simgecilik, gerçekçilik, toplumcu gerçekçilik, gerçeküstücülük, postmodernizm bir edebiyat ve edebiyat eleştirisi yöntemi olarak edebiyatın arayışının akımlarındandır. ‘Nasıl Yapmalı’dan başlayan Toplumcu gerçekçilik, 19. yy’ın ikinci yarısında Çernişevski’nin Nasıl Yapmalı’da örneğini verdiği, Plekhanov’un diyalektik ve tarihsel materyalizme dayanarak geliştirdiği, Gorki’nin Ana romanıyla 20. yüzyıl başlarında başlayıp Lunaçarski ile geliştirilen toplumsal gerçekçilik 20. yüzyıla damga vurdu. Sanatın her dalında dünyada (Meksika’da Orozko, Rivera, Siquerios’nun duvar resimleri) yankısını buldu. Marksizmin sanat alanındaki yansıması olan akım, 1934’teki Sovyet Yazarlar Kongresi’nde (Jdanov aracılığıyla) sosyal realizm adıyla resmi anlayış olarak kuramlaştırıldı. Jdanov’dan sonra Sovyetler’de ve Doğu Avrupa cumhuriyetlerinde politikanın buyruğunda dogmalaştırılarak gerçekleştirilmesine karşın Şolohov, Mayakovski, Yevtuçenko, Yesenin, Aytmatov özgünlüğüyle öne çıktı. Çeşitli ülkelerde özgün yorumlarla değişik biçimlerde var oldu. Fransa’da Nazizme direniş (Eluard, Aragon), Neruda, Steinbeck, Ritsos yıldızlaştı. Daha önceki gerçekçilik (Tolstoy, Çehov, Balzac, Flaubert), eleştirel gerçekçilik (Dickens), doğalcılık (Zola) ve modern gerçekçiliğin (London) devamı olarak toplumcu gerçekçilik de insan ve emekle ilgili bir edebiyatın/sanatın yaratılmasına katkıda bulundu. Toplumcu gerçekçiliği Çağdaş Gerçekçiliğin Anlamı’nda Lukàcs, gerçekçiliğin en yetkin aşaması olarak görürken Sanatın Gerekliliği’nde E. Fischer, “Sanat yapıtları, çoğu kez nesnelleştirilmiş ideolojilerdir ama çoğu kez de tam tersi, gerçekliğin ideolojiye karşı zaferidir” diyerek ideolojisanat yapıtı ilişkisinde sanatın görece özerkliğini vurguladı. Türkiye’de 1920’lerin sonunda Nâzım Hikmet’le güçlenen akım, sonraki yıllarda Türkiye’nin özgün koşullarıyla somutlaşan bir gerçeklik olarak etkinleşti. (Bkz.: Gerçekçilik SavaşıAttilâ İlhan, Toplumcu Gerçekçiliğin KaynaklarıAhmet Oktay, Edebiyatımızda 1940 KuşağıHikmet Altınkaynak, Öner Yağcı40 Kuşağı Şairleri.) Yazarlarımız ülkemizin gerçekleri bilinciyle var oldular: S. Ali, S. Ertem, S. Derviş, H. Balıkçısı, Bilbaşar, Kocagöz, O. Kemal, K. Tahir, Y. Kemal, A. Nesin, 1940 Kuşağı gerçekçileri, Köy Enstitülü yazarlar, F. Naci, A. Bezirci, V. Türkali, İ. Tarus, N. Cumalı, A. Sayar, H. Hüseyin, M. İzgü, S. Soysal, A. Behramoğlu... Demirtaş Ceyhun Server Tanilli’nin Yüzyılların Gerçeği ve Mirası’nda aktardığı insanlığın, Anadolumuzun görkemli birikiminden geliyor umudumuz. Bu birikimin bir halkası olan ve 29 Temmuz 2009’da aramızdan ayrılan Demirtaş Ceyhun’un Anadolu, küreselleşme, postmodernizm, kimliğimiz, aydın ve çürümesi, laiklik, edebiyatın bugünü gibi konulardaki özgün düşünce ve önermeleri, birikimi, yurtsever, devrimci tavrı umutla, iyimserlikle doludur. Evet, “propagandanın iyisi” olabilir. 14 Temmuz günü dünyadan ayrılan, Ölmeye Yatmak’ın, Bir Düğün Gecesi’nin, Hayır’ın yaratıcısı Adalet Ağaoğlu’nu, Yazgülü Aldoğan’ın ertesi gün Cumhuriyet’te yazdığı gibi, “Çok sevdik”, ona “çok kırıldık ama” ondan “hiç vazgeçmedik.” Diyarbakır 8. Kitap Fuarı ertelendi TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım AŞ tarafından Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliğinde 1927 Eylül tarihleri arasında düzenlenmesi planlanan Diyarbakır 8. Kitap Fuarı’nın ileri bir tarihe ertelendiği açıklandı. Fuarın onur konuğu şair Hicri İzgören olacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle