19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 5 HAZİRAN 2020 CUMA EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER Doğrusu bu! Önümüzdeki günlerde AKP’nin kendi içinden çıkmış olan iki partiyi, siyasal yaşamın dışında tutmak için yoğun çaba harcayacağına ve bu arada Siyasi Partiler Kanunu’nun da sıkça gündeme geleceğine tanık olacağız. Anayasanın 68. maddesinin demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları olduğunu belirttiği siyasi partilerimiz, ne yazık ki siyasi yaşamımıza demokrasiyi getirmekte bugüne kadar başarılı olamamışlardır. Bu sonuç Türkiye’nin sosyo kültürel yapısının, ülkede henüz bir demokrasi kültürünün yerleşmemiş olmasının ürünüdür. O yüzdendir ki soruna bu açıdan eğilmekte yarar vardır. Ama bu demek değil ki siyasal partiler ile ilgili yasalar ve yasal düzenlemeler ile ilgilenmeye hiç gerek yoktur. Tabii ki öyle olmaması ve bu alandaki düzenlemelerin de demokrasinin gelmesi ve yerleşmesi açısından yeniden ele alınması zorunludur. Siyasal Partiler Yasası da bunlardan biridir. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 3 gün önce yayımlanan Saygı Öztürk ile söyleşisinde bu konuda çok önemli bir noktaya parmak basıyor ve vekil adaylarının da SPY’de yapılacak bir değişiklikle, parti liderlerince değil, halk tarafından seçilmesini öneriyor. HHH Aslında SPY’nin orijinal halinde de ilk düzenleme öyleydi. Olay şöyle gelişti: 12 Eylülcülerin, eseri olan 22 Nisan 1983 tarihli Siyasi Partiler Yasası’nın 37. maddesi, siyasi partilerin milletvekili adaylığına talip olanlar arasında yargıç denetiminde bir önseçim ile saptanması düzenlemesini getirmekteydi. Bu düzenlemeyle, milletvekillerinin, seçilmelerinin siyasi parti başkanının değil seçmenin iradesine bağlı olmasıyla siyasi partiler içindeki lider sultasına son vermek isteniyordu. “Odunu aday göstersem seçtiririm” diyen Menderes’in bir zamanlar egemen olduğu ülkemizde, lider sultası bir türlü demokrasiye geçemeyişimizin nedenlerinden biri olduğuna göre partinin bütün üyelerinin (dikkat yalnız delgeler değil!) katılımıyla yapılacak bir önseçimin zorunlu olması, demokrasi yolunda tabii ki olumlu bir adım olacaktı. 12 Eylülcülerin 2820 sayılı yasası işte bir hususu düzeltmeyi amaçlıyordu. Kendi çıkardıkları Siyasi Partiler Yasası’nda böyle demokratik bir çözümü öneren Kenan Evren taifesi, adayların teker teker Kenan Evren’in onayı ile saptandığı kendi yaptıkları 1982 seçim ve referandumunda 2820 sayılı yasayı uygulamadılar. O yasa bir sonraki seçimde uygulanacaktı. Ne var ki, 2820 sayılı yasanın önseçim öngören 37 maddesi “sivil!” Özal’ın iktidarı sırasında parlamentodaki çoğunluğunun desteğiyle milletvekili adaylarının saptanmasının, tüzüklerinde belirleyecekleri usul ve esaslardan herhangi biri veya birkaçı ile yapılabileceği şeklinde 22 Nisan 1983’te değiştirilerek önseçim zorunluluğu kaldırıldı. Meclis kürsüsünde dile getirilen “yapmayın, parti başkanının çantasını taşıyan milletvekilleri dönemini açacaksınız” uyarılarına kulak asılmayarak kabul edilen bu giri şim, “sivil politikacılarımızın, darbeci askerlerden” daha demokrat olmadıklarının kanıtıdır. Bu açıdan, Siyasi Partiler Yasası’nın 37. maddesini ilk haline dönüştürmek en doğru davranış olacaktır. HHH Yalnız aradan geçen zaman içinde, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile Meclis o hale getirilmiştir ki, onu düzeltip Meclis’e ve de vekillere işlev kazandırmadan bu alanda hiçbir anlamlı adım atmak artık mümkün değildir. İster parlamenter olsun, ister başkanlık sistemi, böylesine yetkisiz ve işlevsiz bir Meclis hiçbir yerde görülmemiştir. Meclis, gerçek bir Meclis niteliğine bürünmeden yapılacak bütün düzenlemeler anlamsız kalmaya mahkumdur. Yapılacak işler sırasıyla önce Meclis’i tek adam sultasından, sonra da üyelerini lider sultasından kurtarmaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yasadaki zamanı aştı, Yargıtay Başsavcılığı için 5 aday var Başsavcı ‘onay’bekliyor Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 5 adayın belirlenmesinin üzerinden 24 gün geçmesine karşın, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı için he nüz bir seçim yapmadı. Yasa, 15 gün içinde adaylardan birisinin başsavcı olarak atanmasını şart koşarken, ALICAN “Erdoğan’ın programlaULUDAĞ rındaki yoğunluk nedeniyle adaylarla görüşememesinin sürecin uzamasına neden olduğu” öğrenildi. Yargıtay Başsavcısı Mehmet Akarca’nın Yargıtay Başkanlığı’na seçilmesinin ardından boşalan başsavcılık koltuğu için 12 Mayıs’ta, Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nda se Yargıtay Kanunu gereği, en çok oyu alan 5 kişinin ismi, seçim için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gönderildi. Erdoğan 15 gün içinde, 5 kişinin arasından bir kişiyi Yargıtay Başsavcısı olarak seçmek zorunda. Ancak aradan 24 gün geçmesine karşın Erdoğan adaylar arasından henüz bir tercih yapmadı. çim yapıldı. Yargıtay üyelerinin oy verdiği seçim sonucunda en çok oyu sırasıyla Veli Dalgalı, Eyüp Yeşil, Alper Yükselen Bikirli, Bekir Şahin ve Ali İhsan Öztekin aldı. Veli Dalgalı, Ankara Savcısı olarak görev yaptığı dönemde, Deniz Feneri yolsuzluğu soruşturmasında, “örgüt ve dolandırıcılık suçlarına takipsizlik kararı” vermesiyle ve Ankara’daki Gezi eylemleri sırasında Ethem Sarısülük’ün ölümüne ilişkin polis Ahmet Şahbaz hakkında “meşru müdafaa sınırının aşılması suretiyle ölüme sebebiyet verme” suçundan açtığı davayla tanınıyor. Eyüp Yeşil ise Yargıtay 16. Ceza Dairesi Başkanı olarak FETÖ ve 15 Temmuz darbe girişimi gibi kritik davaların temyiz incelemesine bakıyordu. Yargıtay Kanunu gereği, en çok oyu alan 5 kişinin ismi, seçim için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gönderildi. Yasaya göre, Erdoğan 15 gün içinde, 5 kişinin arasından bir kişiyi Yargıtay Başsavcısı olarak seçmek zorunda. Ancak aradan 24 gün geçmesine karşın Erdoğan adaylar arasından henüz bir tercih yapmadı. 4 yıl görev yapacak Alınan bilgiye göre, seçimin uzamasında Erdoğan’ın koronavirüs salgını ve programındaki yoğunluk nedeniyle 5 adayla yüz yüze görüşememesinin etkili olduğu öğrenildi. Erdoğan’ın dün itibarıyla halen adaylarla görüşmediği, önümüzdeki günlerde tek tek görüşmelerin yapılacağı bildirildi. Yeni seçilecek başsavcı, yaş haddinden emekliye ayrılmazsa 4 yıl görev yapacak. l ANKARA Abdurrahman Gülseren, 100 kişinin katledildiği saldırı için ‘Daha iyisi olabilirdi’ mesajı atmıştı Katliam övgüsüne dava açıldı SÜRGÜN VE LIYAKATSIZLIK ISYANI Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’nda (TCDD) yaşanan sürgünlere karşı dört farklı ilden başlattıkları yürüyüşle Ankara’ya gelen Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) üyesi emekçiler TCDD Genel Merkezi’ne yürümek istedi ancak polis izin vermedi. Engele tepki gösteren BTS Başkanı Hasan Bektaş, “Ka zaların sorumlusu liyakatsız atamadır. Genel müdüre bu sürgünleri neden yapıyorsunuz diye sormaya benim hakkım yok mu?” diye sordu. Bunun üzerine sendika üyeleri araçlarla Ankara Garı önüne geçti. Ankara Garı önünde milletvekillerinin katılımıyla yapılan görüşmelerin ardından TCDD Genel Müdürlü ğü önünde 20 kişinin katılımıyla basın açıklamasına izin verildi. Bektaş, “20 yıldır kazalarla, liyakâtsiz atamalarla bu kurum gündeme geldi. Bundan utanç duyuyorum” dedi. TCDD İşletmesi Genel Müdürü Ali İhsan Uygun üç BTS yöneticisiyle konuya dair görüşmeyi kabul etti. l ANKARA / Cumhuriyet AVUKAT ÜNSAL: ADALET TALEBİYLE İKİ AVUKAT ÖLÜRSE NE YAPACAKSINIZ Ölüm orucundan ‘adalet’ çağrısı SEYHAN AVŞAR nin üzerinden 24 saat geçme den aynı mahkeme sanık avu Tutuklu avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal adil yar katlar hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı ver gılanma talebiye başlattıkla di. Tahliye edilen 6 avukat öz rı ölüm orucu eylemini sürdü gürlüklerinin ilk gününde ye rüyor. Cezaevinden Cumhuri niden tutuklandı. Kısa bir sü yet gazetesine bir mektup ya re sonra ise tahliye kararı ve zan avukat Aytaç Ünsal, “Biz ren İstanbul 37. Ağır Ceza ler yargılandığımız davada hukuksuzluğun son bulması için Aytaç Ünsal Mahkemesi Başkanı Kadir Alpar, İstanbul 18. Asliye Ce ölüm orucundayız. Adalet isti za Mahkemesi’ne, aynı mah yoruz” dedi. Kamuoyuna seslenen Ün kemenin üye hâkimi Serkan Baş ise İs sal, “Adil yargılanma hakkı için iki tanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne avukat ölürken peki sizler neler yapa sürgün edildi. Yapılan yargılama sonu caksınız?” diye sordu. cu mahkeme heyeti, 18 avukata “örgüt Aralarında Çağdaş Hukukçular Der üyeliği” ve “örgüt yöneticiliği” iddiala neği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk rıyla toplam 159 yıl 1 ay 30 gün hapis Kozağaçlı’nın bulunduğu ÇHD üye cezası verdi. Avukat Ebru Timtik “örgüt si avukatlar bürolarına yapılan po üyeliği” suçlamasıyla 13 yıl 6 ay, avu lis baskını sonucu gözaltına alındı ve kat Aytaç Ünsal ise 10 yıl 6 ay hapis ce tutuklandılar. İstanbul 37. Ağır Ceza zasına çarptırıldı. Timtik ve Ünsal önce Mahkemesi’nde görülen ilk duruşma açlık grevi eylemine başladılar. da ise tahliye edildiler. Ancak avukat Ünsal açlık grevinin 63’üncü, Timtik lar hakkında tahliye kararı verilmesi ise 94’üncü gününde eylemlerini ölüm orucuna çevirdi. Ünsal 123, Timtik ise 154 gündür ölüm orucunda. Hukuksuzluk son bulsun Aytaç Ünsal mektubunda ölüm orucunda yaşamını yitiren Helin Bölek, İbrahim Gökçek ve Mustafa Koçak’ın adil yargılanma hakkı için ölümü göze almak gerektiğini gösterdiklerini belirterek, “Halk olarak direnme hakkımızı canlarıyla korudular. Baskı ve yasaklar kuşatmasını kırdılar. Onların avukatları olarak bizler taleplerinin kabul edilmesini, yargılandığımız davadaki hukuksuzluğun son bulması için ölüm orucuna devam ediyoruz. Halkın Hukuk Bürosu üzerindeki baskıların kaldırılmasını istiyoruz” diye yazdı. Ünsal mektubunu şu sözlerle sonlandırdı: “Avukat Halit Çelenklerin, Niyazi Ağırnaslıların, Fuat Erdoğanların öğrencileri olarak halkımız, vatanımız ve adalet için ölmeye hazırız. Adil yargılanma hakkı için iki avukat ölürken sizler ne yapacaksınız?” l İSTANBUL Ankara Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu Savcılığı, Gülseren hakkında “terör örgütü IŞİD’in propagandasını yapmak” suçundan iddianame düzenledi. ALİCAN ULUDAĞ Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, terör örgütü IŞİD saldırısı sonucu 100 kişinin yaşamını yitirdiği 10 Ekim Gar katliamına ilişkin “Katliamı kınıyorum, daha iyisi olabilirdi :)” şeklinde paylaşım yapan, “ülkücü kökenli” olduğu ifade edilen Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi (DTCF) öğrencisi Abdurrahman Gülseren hakkında dava açtı. Şüphelinin, “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan cezalandırılmasını isteyen savcılık, Gülseren’in “IŞİD terör örgütünün cebir, şiddet ve tehdit içeren eylemlerini meşru gösterdiğini” vurguladı. Ankara Üniversitesi DTCF’de okuyan ve “Ülkü Ocakları’na gittiği” ifade edilen Abdurrahman Gülseren, 10 Ekim 2019 tarihinde, sosyal medya hesabı üzerinden “#10EkimAnkaraKatliamı kınıyorum; daha iyisi olabilirdi. :)” şeklinde paylaşımda bulundu. Tepki çeken paylaşım üzerine, 10 Ekim katliamı mağdurlarının avukatı Doğukan Tonguç Cankurt, paylaşımla ilgili suç duyurusunda bulundu. İddianame kabul edildi Soruşturma başlatan Ankara Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu Savcılığı, Gülseren hakkında “terör örgütü IŞİD’in propagandasını yapmak” suçundan iddianame düzenledi. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kabul ettiği iddianamede, şüphelinin IŞİD Terör Örgütü tarafından gerçekleştirilen ve birçok kişinin ölümüne neden olan saldırıyı destekler, teşvik eder mahiyette paylaşım yaptığı, bu yolla IŞİD’in cebir, şiddet ve tehdit içeren eylemlerini meşru göstermek suretiyle üzerine atılı suçu işlediği anlatıldı. l ANKARA FETÖ’NÜN DARBE GİRİŞİMİ 5 ağırlaştırılmış müebbete onama Yargıtay 16. Ceza Dairesi, FETÖ’nün darbe girişimi sırasında Tuzla Piyade Okulu’ndaki eylemlerine ilişkin İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 5 sanık hakkında verdiği ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını onadı. 17 kişi hakkında verilen beraat kararını ise bozdu. Darbe girişimi sırasında binbaşı rütbesinde olan Zafer Bayraktar, yüzbaşı İbrahim Karakuş, üsteğmenler Servet Kartal ve Ömer Faruk Karaboğa ile teğmen Sami Okutan’a, “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını onayan Yargıtay 1. Ceza Dairesi, eski yüzbaşı Mustafa Akduman’ın FETÖ üyeliğinden aldığı 6 yıl 3 ay hapis cezasının ve sanıklar Ercan Duman ve Okcan Dursun hakkındaki beraat hükümlerinin onanmasını kararlaştırdı. l DHA YAVUZYILMAZ’DAN GECİKEN PROJELER NEDENİYLE TEİAŞ’A TEPKİ Enerji güvenliği alarm veriyor HAZAL OCAK Türkiye Elektrik İletim A.Ş’nin (TEİAŞ) 2018 yılındaki 98 projesinin aylarca geciktiği ortaya çıktı. Projelerin toplam gecikme süresi 49 yılı buluyor. CHP’li Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz duruma tepki göstererek, “TEİAŞ’ta projeler planlandığı sürelerde tamamlanamıyor. Hem maliyet artıyor, kamu zarara uğratılıyor hem de enerji güvenliği tehlikeye atılmış oluyor” dedi. Sayıştay Başkanlığı, TEİAŞ 2018 yılı denetim rapo runda çarpıcı tespit jeler planlandığı lere yer vererek ku sürelerde tamam rumun halini göz lanamıyor. Hem ler önüne sermişti. maliyet artıyor, ka 143 sayfalık rapor mu zarara uğratılı da 2018 yılında ya yor hem de enerji tırım programında güvenliği tehlike olup hiç işlem gör ye atılmış oluyor. memiş proje sayı 31 Mart 2015’te sının 653 olduğuna dikkat çekilmiş, Deniz Yavuzyılmaz Türkiye’nin karanlığa gömülmesine projelerin zamanın neden olan elekt da işletmeye alınamaması rik arızasının başlıca neden halinde, ülke kaynaklarının lerinden biri bu projelerin verimli kullanılamayacağı zamanında bitirilememesi uyarısı yapılmıştı. dir. TEİAŞ’taki 98 adet pro Cumhuriyet’e değerlendir jenin toplam gecikme süresi me yapan CHP milletvekili 18 bin 132 gün olmuştur, ya Yavuzyılmaz, “TEİAŞ’ta pro ni 49 yıl!” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle