28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 8 MAYIS 2020 CUMA EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER Cumhuriyet, uçuş okulu üzerinden belediyenin uğratıldığı zararı haberleştirmişti Diyanet çıkmazı Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın koronavirüsün nedenleri konusundaki açıklaması üzerine Ankara Barosu ile patlak veren tartışmada kabağın baroların başına patlamasında şaşılacak bir yön yok. Savunmayı devletin memuru, yürütmenin astı olarak gören Tayyip Bey, barolar için bir iyilik düşünüyordu zaten. Baroları, şu anda kamuoyu önünde dokunulamaz konumda olan Tabip Odaları ise daha sonra izleyecek. Onları başka bir yazıda ele alacağız. Bugün Tayyip Bey’in Diyanet’e sahip çıkan konuşmasının diğer hedeflerine, tarikat ve cemaatlere değinmek istiyorum. 2020 22 üç yıllık döneminde toplam 37 milyar bütçesi ile İçişleri, Tarım ve Orman, Ticaret, Çevre ve Şehircilik, Dışişleri, AB, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Kültür ve Turizm bakanlıklarını geride bırakan Diyanet İşleri Başkanlığı zaman zaman laik çevrelerin tepkisini çekiyor. Fiilen bir fetva makamı işlevini benimsemiş olan ve toplumsal yaşamın her alanında söz sahibi olma rolünü üstlenen Diyanet’in, haklı olarak laiklik konusunda duyarlı çevrelerin tepkisini çekmesini yadırgamamak gerek. HHH Son zamanlarda Diyanet’in laik yaşam alanlarına müdahalesi ve laiklik karşıtı saldırılarının artmış olması, hele hele Ali Erbaş döneminde bu eğilimin doruğa ulaşması bu tepkileri kaçınılmaz kılmaktadır. Tayyip Bey, son tartışmada, Diyanet’i, İslam adına konuşmaya yetkili ilan ederek ve onu devletle özdeşleştirerek, laik çevreler karşısında korumuştur. Dizginlenemez gazeteci, yıldırılıp, susturulamaz yazar Barış Terkoğlu dünkü Cumhuriyet’te çıkan, her zamanki gibi son derece dikkate değer yazısında sorunun başka bir yönüne dokunuyordu. O da tarikat ve cemaatler ile Diyanet ilişkileridir. Gerçekten de Diyanet sorununa yaklaşırken, Cumhuriyetin bu en eski ve köklü kurumlarından olan kuruluşun, laikliğin tehlikeye düşmesini önleyecek denetim mekanizmalarını oluşturmak amacıyla kurulduğunu unutmamak gerekir. Başka bir deyişle Diyanet, din adına yapılacak gerici saldırılara karşı önlem olarak kurulmuştur. Ne var ki devletin dini kontrol etmek amacıyla ortaya çıkardığı bu kuruluş, zaman içinde dinin devleti kontrol aygıtlarından birine dönüştüğünden, tepkileri çekmiş, hatta zaman zaman “Laik devlette Diyanet kurumu olmaz” denerek kaldırılması bile önerilmiştir. HHH Gariptir, cemaat ve tarikatlar da kendi alanlarına karıştığı gerekçesiyle Diyanet’i istememektedir. Bu durumda ne laikler ne de rakipleri Diyanet’e iyi gözle bakmaktadırlar. Velhasılı kelam, laik rejim açısından Diyanet, artık ne onla ne de onsuz olur bir duruma düşmüştür. Diyanet çıkmazı derken belirtilmek istenen husus budur. Belki günümüzün sorunu değil denebilir ama eğer bir gün laik sistemin yeniden kurulması gündeme gelecekse ki mutlaka gelecektir Diyanet’i ne yapmalı sorununa da yanıt bulmak gerekecektir. Kuruluş gayesi göz önünde bulundurulduğunda, Diyanet’ten vazgeçmek düşünülemez. Bunu yaparken, Diyanet’in bugün içine düştüğü durumun nedenlerini doğru irdelemek gerekir. Diyanet bugün, Sünni İslamın bir bölümünün temsilcisi ve özellikle de bu yüzden erkek egemen düşüncenin savunucusu konumundadır. Kurumun bu yapıdan kurtarılması, tüm inançları kapsayıp, daha çoğulcu yani demokratik bir yapıya kavuşturulması halinde demokrasi içindeki işlevini yerine getirmesi söz konusu olabilecektir. Bir zamanlar kimi çevreler de “dinde reform” tartışmaları çok revaçtaydı, sonra gelen tepkiler üzerine konu hakkında görüşler kesildi. Sanırım dinde reform değil ama Diyanet’te yukarıda belirttiğimiz doğrultuda reform konusunu tartışmak yararlı olacaktır. 8 yaşındaki Ahmet hayatını kaybetti Kemik kanseriyle bir süredir mücadele eden 8 yaşındaki Ahmet Burhan Ataç, dün gece durumunun ağırlaşmasıyla kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Ataç, Adana Kabasakal Mezarlığı’nda toprağa verildi. Ahmet’in annesi Zekiye Ataç ve babası Harun Reha Ataç 2018 yılında FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alındı. Ataç’ın annesi serbest bırakılırken, babası tutuklandı. Babası cezaevinde olan Ahmet’i, Türkiye sosyal medyada yayımlanan “19 aydır babamı görmüyorum. Bir yıldır hastayım. Babama sarılmak ve iyileşmek istiyorum” videosu ile tanımıştı. Ataç’ın annesi Zekiye Ataç, Almanya’daki bir onkoloji kliniğinde tedavi umudu olduğunu sosyal medyadan duyurmuş ancak yurtdışına çıkış yasağı bulunması nedeniyle Ataç babaannesi ile Almanya’ya gitmişti. Daha sonra yürütülen kampanya ile annesi pasaportunu alabilmişti. Ataç, tedaviye cevap veremediği için Türkiye’ye getirilmişti. Tarsus Cezaevinde tutuklu bulunan baba Harun Reha Ataç ise tüm girişimlere rağmen oğlunun son günlerini göremedi. Yaşananlara dün sosyal medyadan “#AhBeAhmet” etiketiyle tepki gösterildi. l Haber Merkezi ‘Gökçek’in uçakları’na ABB’den suç duyurusu ‘YARGI GÖREVİNİ YAPANI ETKİLEME’ SUÇLAMASI YÖNELTILDI Kuzu’ya bir soruşturma daha ZEHRA ÖZDİLEK Yargı üzerinde baskı kurarak “uyuşturucu baronu” Naci Şerifi Zindaşti’yi tahliye ettirdiği gerekçesiyle “nüfuz ticareti” suçundan 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Üyesi Burhan Kuzu hakkında, Zindaşti’nin hasmı Orhan Ünğan’ın tahliyesini engellediği iddiasıyla “Yargı görevini yapanı etkileme” suçlamasıyla ayrı bir soruşturma yürütüldüğü ortaya çıktı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Soruşturma Bürosu tarafından Kuzu hakkında “Nüfuz ticareti” suçunu işlediği iddiasıyla iddianame düzenlenerek 5 yı la kadar hapis istemiyle dava açılmıştı. Soruşturma aşamasında ifadesi alınan Zindaşti’nin kızı ve şoförünün öldürülmesi olayının azmettiricisi olduğu iddiasıyla yargılanarak beraat eden Orhan Ünğan, “Ben Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanırken (Zindaşti’nin kızının öldürülmesi dosyası) Burhan Kuzu’nun yargılama dosyasına müdahale ettiğini ve tahliye edilmemem hususunda baskı yaptığını belirttim” demişti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Soruşturma Bürosu Ünğan’ın “tahliye edilmemesi için Kuzu’nun mahkemeye baskı yaptığını” iddia etmesini gerekçe göstererek Kuzu hakkında “Yargı Görevini Ya panı Etkileme” yönünden dosyayı ayırarak Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Soruşturma Bürosu’nun ayırma kararında Ünğan şikâyetçi olarak yer aldı. Kararda, “Müşteki beyanında; Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuklu sanık olarak yargılandığını ve 3 defa adli kontrol ile tahliyesine karar verilmesine rağmen itiraz üzerine Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin itirazı kabul ederek tutuklu yargılanmasına karar verdiğini, yargılama sonucunda beraat ettiğini, Burhan Kuzu’nun yargılama dosyasına müdahale ederek tahliye edilmemesi hususunda baskı yaptığı yönündeki iddialarla...” denildi. İbrahim Gökçek KONSER YASAKLARININ KALDIRILMASINI İSTİYORDU Gökçek yaşamını yitirdi Konser yasaklarının kaldırılması, grup üyelerinin kırmızı bültenle arananlar listesinden çıkartılması ve İdil Kültür Merkezi’ne yönelik baskınların son bulması gibi taleplerle 323 gündür tuttuğu ölüm orucuna geçen günlerde ara veren Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek tedavi gördüğü hastanede dün yaşamını yitirdi. Cenazesi, İstanbul Gazi Mahallesi’ndeki Gazi Cemevi’ne getirilen Gökçek için dualar, sloganlar ve türkülerle tören düzenlendi. Törene Gökçek’le birlikte açlık grevini ölüm orucuna dönüştüren ve yaşamlarını yitiren Helin Bölek ile Mustafa Koçak’ın aileleriyle HDP milletvekillerinin yanı sıra yüzlerce yurttaş katıldı. Gökçek’in cenazesi, bugün saat 10.00’da Gazi Mahallesi’nde yapılacak yürüyüşün ardından defnedilmek üzere Kayseri’ye gönderilecek. Gökçek, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nde açlık grevi eylemini 199’uncu gününde ölüm orucuna çevirmişti. Adli Tıp Kurumu’nun cezaevinde kalamaz raporu vermesi sonucu Gökçek, tahliye edilmişti. Öte yandan Grup Yorum avukatları, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Gökçek’in eşi Grup Yorum üyesi Sultan Gökçek’in, eşinin cenazesine katılmak için Bakırköy İnfaz Savcılığı’na yapılan başvurusunun işleme alındığını açıkladı. l İSTANBUL/Cumhuriyet Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB), eski başkan Melih Gökçek’in belediye şirketi olan BELKA A.Ş. üzerinden “uçuş okulu kur mak” amacıyla piyasa değerinden fazla fiyata aldığı 15 uçak ve 1 helikopter ne deniyle, BELKA A.Ş. Yöne tim Kurulu üyelerine “gö revi kötüye kullanmaktan” suç duyurusunda bulun du. BELKA A.Ş’nin 14 mil SENA YAŞAR yon TL’lik zarara uğratılmasını, gazetemiz Cumhuriyet “Gökçek Uçurmuş” manşe tiyle kamuoyuna duyurmuştu. BELKA’da yapılan incelemelerde, yö netim kurulunca alınan kararlarla, şir ketin yanlış yatırım ve özensiz yöne tim sonucu zararın uğratıldığı belirlen di. ABB, dönemin yönetim kurulunda yer alan Levent Karaca, Bekir Yağcı, İb rahim Gülerce, Mustafa Ceylan, Rama zan Kabasakal, Hüseyin Küçükaltun, Fa tih Atalay, Murat Aksoy, Osman Özbay rak, Memduh Tıraş, Ömer Bircan, Se lim Cerrah, Ömer Öksüz, Fazlı Sarı ve Yusuf Yalçınkaya hakkında “görevi kö tüye kullanmak” ve “kamu kaynakları nı israf etmekten” Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulun du. Kişiler hakkında sorumluluk dava sının yanı sıra, kamu davası da açılma sı talep edildi. 23 milyonluk filo Cumhuriyet, başkanlıktan istifa ettirilen Gökçek’in, 23 milyon 645 bin TL’ye belediyeye 15 uçak ve 1 helikopterden oluşan bir filo kurduğunu gündeme getirmişti. Güneydoğu Havacılık, Vizyon Havacılık ve Çam Grup Dış Ticaret A.Ş.’den, piyasa araştırması yapılmadan alınan uçaklara değerinden fazla para ödendiği de belgelenmişti. İşletilmeyen uçakların bakımları BELKA’ya 8 milyon 83 bin TL’ye mal olmuş, Gökçek’in “Seğmen Uçuş Okulu” projesi gerçekleşmeyince uçaklar 17 bin 500 TL’ye Vizyon Havacılık’a geri satılmıştı. Satışın, 15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından yapıldığı da tespit edilmişti. l ANKARA Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek Cumhuriyet’te yazdı: Birlikte güçlüyüz Bütün insanlık koronavirüs nedeniyle oldukça zor bir süreçten geçiyor. Salgın sona erdiğinde yeni bir dünya düzenine uyanacağımızı biliyoruz. Bütün dünyada ekonomik, sosyal ve demografik yapı değişecek. Biz yerel yönetimlere de bu süreçte tarihi bir sorumluluk düşüyor. Aldığımız tedbirler ve dayanışma ruhumuzla salgının üstesinden hep birlikte gelmeye çalışıyoruz. Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylediği gibi, ayrımsız hizmet, dezavantajlı mahallelere pozitif ayrımcılık, şeffaflık, liyakat ve adaletle yönetim ilkelerini tavizsiz uyguluyoruz. Bu salgın bize kenetlenmenin, birliğin, beraberliğin, dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı. Salgın ülkemizde görüldüğü an siyasi kimliğimizi bir kenara bıraktık. 26 yıllık siyasi hayatımda yaptığım gibi “Ben, sen yok, biz varız” diyerek kolları sıvadık. Önce bir kriz masası oluşturduk ve uzmanlarla yapabileceklerimizi masaya yatırdık. En önemli konu temizlikti. Kentimizi, laboratuvarlarımızda ürettiğimiz ürünler ile dezenfekte ettik, etmeye de devam ediyoruz. Sokağa çıkma kısıtlamalarıyla, vatandaşlarımızın en temel ihtiyaç olan gıdaya ulaşımı zorlaşmıştı. İhtiyaç sahibi vatandaşlarımıza gıda yardımı başlattık. Glutensiz ürünlerle beslenmesi gereken çölyak hastalarına gıda desteğinde bulunuyoruz. Sağlık çalışanlarımız bu süreçte canlarını ortaya koydu. Hepsini alınlarından öpü yorum. Evlerine sıcak yemek desteği yapıyoruz. Alanya’daki sosyal tesisimizi sağlık çalışanlarımız için tahsis ettik. 65 yaş üzeri vatandaşlarımıza özel ihtimam gösterdik. Telefon hattını hizmete soktuk, evlerine sağlık hizmeti götürdük. En çok ihtiyacımız olan maskeler için atölyelerimizde üretime başladık ve maske dağıtımı gerçekleştiriyoruz. Salgının ekonomik anlamda vatandaşa getirdiği yükün farkındayız. Hijyenin son derece önemli olduğu bu süreçte, vatandaşlarımızın suyunu kesmedik. Kiracılarımızın borçlarını erteledik. Sayaç okumayı nisan ayı boyunca durdurduk. Evsiz vatandaşlarımızı unutmadık. Onlara barınma hizmeti, 3 öğün yemek, sıcak su ve sağlık hizmeti veriyoruz. Sokaktaki canlarımız için sokaklara beslenme odakları, su pınarları yerleştirdik. Düzenli olarak mama ve su sağlıyoruz. Yaz mevsiminin yaklaşmasıyla turizmin başkenti Antalyamızda sezon hazırlıklarımız da tüm hızıyla sürüyor. Salgın kontrol altına alındıktan sonra, rehavete kapılmamamız gerektiğinin farkında olarak, gerekli tüm tedbirleri alıyoruz. Belediyemizden belge alan yeme içme tesisleri ve diğer işletmelerimizi denetliyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığımızın üzerinde çalıştığı sertifikasyon programının bu tesisler üzerinde uygulanması konusunda çalışmalarımız sürüyor. Tarım kenti Antalya’da, bu zor günlerde çiftçilerimizi de yalnız bırakmadık. Fide üreticileri ile işbirliği yaptık ve çiftçilerimize fide dağıttık. Dar gelirli vatandaşlarımızla üreticimizi buluşturduk, mevsimlik işçilerimizin gıdasını ihmal etmedik. Bu zorlu günlerde kurallara uyarak bize destek olan tüm Antalyalı hemşehrilerime de teşekkür ediyorum. Biliyoruz ki bu süreci milletimizdeki bu dayanışma ruhu ile hep birlikte, el ele atlatacağız. Çünkü; “Biz Birlikte Güçlüyüz, Biz Birlikte Yaparız ve Birlikte Başaracağız.” GAZETECİLER HAKKINDAKİ İDDİANAME KABUL EDİLDİ Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan OdaTV Sorumlu Haber Müdürü, gazetemiz yazarı Barış Terkoğlu, Odatv Genel Yayın yönetmeni Barış Pehlivan, Yeniçağ yazarı Murat Ağırel, Yeni Yaşam gazetesi yöneticileri Ferhat Çelik ve Aydın Keser’in de aralarında yer aldığı 8 gazeteci hakkındaki iddianame gönderildiği İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede gazetecilere “Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama”, “İstihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etme” suçlamaları yönelmişti. l İSTANBUL/Cumhuriyet RTÜK’TEN HALK TV VE HABERTÜRK’E YİNE CEZA RTÜK, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun “İktidar değişikliğine gidişatı görüyorum” sözü nedeniyle Halk Tv’ye “Toplumu kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla idari para cezası ve 5 kez program durdurma cezası verdi. RTÜK üyesi İlhan Taşcı, “Karar, 3’e karşı 6 üyenin oyuyla kabul edildi” dedi. RTÜK ayrıca Habertürk’e Fatih Altaylı’nın sözleri nedeniyle üst sınırdan idari para cezası uygulanmasına karar verdi. Halk Tv cezasına tepki gösteren Kaftancıoğlu, “Sözlerimden darbe anlamı çıkarmak, ancak demokrasiyi rafa alan darbeci bir zihniyetin aklına gelir. Erken, baskın ya da geç fark etmez; ilk yapılacak seçimde gidecekler, çünkü yönetemiyorlar” dedi. l ANKARA/ Cumhuriyet ‘Her şey protokolde yazıyor’ Ağbaba, Bayraktar’ın yöneticisi olduğu vakfa İBB’den 41 milyon aktarıldığı iddiasını yineledi. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) T3 Vakfı’na Deneyap Teknoloji Atölyeleri için 41,1 milyon lira destek vermesi ile ilgili, “Bizim söylediğimiz çok net; 2018 yılı için İBB’den 41 milyon lira değerinde destek aldınız mı almadınız mı? İBB ile T3 Vakfı ile imzalanan protokol burada. Her şey açık açık yazılı” dedi. Ağbaba, sosyal medya hesabından İBB ile T3 Vakfı arasındaki Deneyap Teknoloji Atölyelerine 41,1 milyon lira destek verildiğini açıklamıştı. Baykar Teknik Müdürü ve T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar ise iddialar için “asılsız” demişti. Konuya ilişkin dün açıklama yapan Ağbaba, “Yeni yönetim tarafından belediye verilerinin yedeklenmesi üzerine geçen yıl nisan ayında AKP tarafından mahkemeye başvuru yapılarak verilerin yedeklenmesi engellenmek istenmişti. Biz de o dönemde bunun sebebinin İBB’nin bazı vakıflara, derneklere yaptığı desteğin ortaya çıkmasının engellenmesi için yapıldığını belirten bir twit attık. Twitte yer alan rakamların tamamı İBB’nin hazırladığı rapora dayandırılmıştı. Adı: STK (Sivil Toplum Kuruluşu)OkulYurt Faaliyeti Raporu 2018. Ensar, TÜRGEV, TÜGVA, T3, Aziz Mahmud Hüdayi gibi; yönetim profillerinde AKP’ye yakın isimler bulunan vakıflara, İBB olanaklarıyla verilen hizmetler ayrıntılarıyla yer alıyordu” dedi. Bu vakıflara İBB’den aktarılan paraları açıkladıkları için kendilerine dava açıldığını anlatan Ağbaba, “İyi ki de açtılar. Gerçekler, belgeriyle birlikte mahkeme kayıtlarına geçiyor. Bakın T3’ün, İBB’ye 2018 maliyeti ne kadar? Bu bedeller İBB’nin açıkladığı resmi belgeler. İBB ile T3 Vakfı ile imzalanan protokol burada. Her şey açık açık yazılı! Burada kimin imzası var? Mevlüt Uysal İBB Belediye Başkanı ile T3 Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı’nın imzası var” dedi. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle