28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ORHUN ATMIŞ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 13 31 MAYIS 2020 PAZAR Küçük kız Kısıtlı günlere festival dopingi Sinema yazarı Erdoğan Mitrani, 15 gün boyunca 38. İKSV (Çevrimiçi) Film Festivali’nin seçkisini izledi ve biter bitmez de filmlerin tümünü değerlendirdi Biz sinemaseverler için İKSV İstanbul Film Festivali, birbirinden ilginç filmlerin, bahar gibi içimizi ısıttığı heyecan dolu bir deneyimdir. 38. İstanbul Film Festivali’nin bu yıl karantina nedeniyle yapılamayışına KONUK YAZAR ERDOĞAN satışa çıktığı gün tükenen gösterilere, haziran ayında da yeni filmlerle devam edileceğini öğrenmek bizi bir daha mutlu etti. Festivalin kısa bir değerlendirmesine geçmeden önce, bu söyleşileri, hele “Kız Kardeşim” sonrasında Almanların iki hayıflanırken, ilk kez 15 filmlik bir mini çevrimiçi MITRANI büyük oyuncusu Nina Hoss ve Lars Eidinger’i evlerimize misafir gösteriyle gerçekleştirileceği haberi, bu zorlu dönemin edişimizin unutulmaz bir anı olduğunu belirtmek isterim. Hepsi en güzel müjdelerinden biri oldu. Festival direktörü Kerem Ayan de izlenmeyi hak eden düzeyli filmlerden oluşan festival filmlerini moderatörlüğünde yapılan film sonrası söyleşilerinin yanı sıra, biletleri tanıtımını yaparken kişisel yıldızlarımı da ekledim. l Stéphanie Chuat ile Véronique Reymond’un “Schwesterlein / Kız Kardeşim” filmi, ünlü tiyatro oyuncusu ikiz erkek kardeşi Sven’de agresif bir löseminin başlamasıyla, hastalık haberini aldığından beri yazamayan ünlü oyun yazarı kız kardeşi Lisa’nın, Sven’in düzelmesi için kanıyla, iliğiyle imkânsızı mümkün kılmaya çalışmasının öyküsüdür. Her an sulu bir melodrama kaçabilecek bir hikâyeyi, müthiş doğal ve gerçekçi bir tonlamayla, yalın ve sade bir sinema dili ve benzersiz bir samimiyetle aktaran bir başyapıt. HHHHH l Pietro Marcello’nun Jack London’un “Martin Eden” romanının sinemasal karşılığını, gerçek ile gerçeküstünün iç içe geçtiği yarı düşsel bir XX. yüzyıl Napoli’sinde aradığı son filmi son dönemde sinemada yapılmış en başarılı edebiyat uyarlamalarından biri. Anlatımı, oyunculukları ve sinema diliyle kusursuzu yakalamış bir çalışma. HHHHH l Andreas Horvath’ın ilk kurmaca filmi “Lillian” (2019) gerçek olaylardan esinlenerek, hayal ile gerçeği zekice harmanlayan, kurmacayla belgeselin kusursuzca iç içe geçtiği benzerine hiç rastlanmayacak bir film. Bir Orta Avrupalı göçmen kadının, New York’tan Rusya’ya doğru yürüyerek yaptığı inanılmaz yolculuğa odaklanan bu olağanüstü güzellikte mistik ve meditatif görsel şiirin, yaşlı bir ninenin torununa anlattığı balina masalıyla başlayan final sekansı, ömür boyu unutulmaz bir bölüm. HHHHH l “Petite Fille / Küçük Kız”, Sébastien Lifshitz’in kendini hep bir kız olarak görmüş ve hissetmiş olan 8 yaşındaki Sasha’nın dilediği gibi olma ve özgürce yaşama mücadelesini, toplumun tepkilerini, ailesinin tüm fobik saldırılara karşı dirayetli duruşunu müthiş etkileyici bir sinema diliyle aktardığı insanın içine işleyen bir belgesel. Duyarlı bir izleyicinin hem beyni hem gönlüyle seveceği müthiş etkileyici bir çalışma. HHHHH l Afgan kökenli Alman yönetmen Burhan Qurbani’nin, Alfred Martin Eden Dublin’in 1929’da yayımlanan başyapıtından esinlenerek çektiği “Berlin Alexanderplatz”, aşırı sağın yükselerek yönetime girebildiği, ırkçılığın, kaçak işçi sisteminin, cinsel sömürünün, uyuşturucunun, kadına karşı bedensel ve ruhsal şiddetin normalleştiği 2020’leri, Nazizmin iğrenç yükselişini haberleyen 1929’ların çarpık bir aynada yansıması olarak ele almasıyla çok başarılı. HHHH1/2 l Sudanlı yönetmen Amjad Abu Alala, aktivist muhalif romancı Hammour Ziada’nın “Tu mourras à 20 an s/ 20 Yaşında Öleceksin” romanını, olağanüstü bir görsellik, müthiş ustalıklı bir sinema dili, yalın, duru ve etkileyici bir anlatımla, nefis bir şiirsel ve felsefi mesel olarak aktarırken, bağnaz ve saçma bir kehanetin bir çocuğun gençliğini tüketmesi üzerinden, cehaleti ve bağnaz inançları zekice eleştirir. HHHH1/2 l 1984 Berlin doğumlu İlker Çatak’ın “Söz Senettir” adıyla gösterilen ikinci uzun metrajı “Es gilt das gesprochene Wort” kırk yaşlarındaki başarılı ve özgür Alman kaptan pilot Marion’un Marmaris’te Alman turistlere jigololuk yapan aslında birbiriyle pek bağdaşmayan 23 yaşındaki Baran’la hatır evliliği iki türü, çizgi romanla sinemayı çok nin öyküsü. Her şeyin ayırdığı iki in başarılı bir sentezle birbirine mal sanın beklenmedik bir anlaşma ze eden, absürd tadının daha da keyif mini bulmasını her türlü klişeden le verdiği bir çalışma. HHHH uzak, yalın, inandırıcı ve olgun bir l Fabienne Berthaud, “Daha Bü sinema diliyle anlatan film, her iki yük Bir Dünya”da Moğolistan’da, karakteri için de umutlu bir açık ka Bir Şaman ritüeli sırasında kendisi pı bırakarak sona erer. HHHH1/2 de transa girdikten sonra töreni yö l AlmanAmerikan müzisyen, ses neten şaman kadından şaman ol efektçisi, senarist, kameraman ve duğunu ve bu yeteneği geliştirmek film yönetmeni Janna Ji Wonders’in ten başka bir çaresi olmadığını öğ ailesinin her biri kendi yolunu çiz renen Corine Sombrun’ün gerçek miş kadınlarının hikâyesini anlatan öyküsünü anlatır. Berthaud, bu ina belgeseli “Walchensee Forever”, bir nılması zor hikâyeyi, olayların ger kadın tarafından çekilmiş, kadınla çeğin içinde mi ya da hayal dünya ra ait bir dünyada geçen, kadınlar sında mı olduğunu tamamen izleyi hakkında, kadınların kendilerini bü ciye bırakarak, kurmaca ile gerçe yük bir dürüstlükle anlattıkları müt ğin başarıyla harmanlandığı bir yarı hiş etkileyici bir film. HHHH belgesel tadında aktarır. HHHH l “Yağmurdan Önce” (1994) ile l Oualid Mouaness’in yazıp yö Venedik’te Altın Aslan alan Milc nettiği, Beyrut’ta prestijli bir okul ho Manchevski’nin yazıp yönettiği da okuyan 11 yaşındaki Wissam’ın son filmi “Vrba / Söğüt”, gelenek sevdiği kıza açılabilme çabalarına lere ve koşullara karşın çocuk sa odaklanan “1982” Lübnan’da İsra hibi olma mücadelesi veren üç ka il işgalinin başladığı günde geçen, dının yaşadıklarını sadece fondaki ele alır. Hiç abart sesler ve az sayı madan, kontrollü da görüntüyle bü bir hassasiyet ve yük bir iç savaşı müthiş bir doğal ustaca aktarmayı lıkla geçmişten gü başaran etkileyici nümüze üç ayrı öy ve çarpıcı bir film. küde anlatılan film, HHH1/2 bu üç kadına fark l Kolombi lı zaman ve durumlarda bile olsalar, 20 yaşında öleceksin yalı Franco Lolli, “Davacı / çektikleri çilelerle Litigante”de, ço birbirinin kaderini tamamlayan tek cuğunu yetiştirirken, akciğer kan bir kişiymiş gibi bakar. HHHH serinin terminal aşamasında anne l İgort olarak bilinen ünlü İtalyan siyle ilgilenmeye çabalayan, çalıştı çizgi roman yazarı Igor Tuveri’nin ğı kamu kuruluşunda, yöneticisinin başyapıtı olarak bilinen aynı adlı yasal olmayan inşaat izinleriyle ilgi eserinden uyarlayarak yönettiği “5 li bir dava ile de uğraşmak zorunda Kusursuz Sayıdır”, Manga”ya selam kalan, orta yaşın eşiğinde bekâr bir çakan “fumetti” öykülerini, çok ze annenin öyküsünü sakince ve sa ki ve hınzır bir kara mizahla ördü bırla anlatır. HHH1/2 ğü kapkaranlık bir film. Olağanüs Haziran ayında yeni bir festival tü mizanseni, müthiş oyunculukla de buluşmak umuduyla sağlıklı se rı, benzersiz görsel stilizasyonuyla, yirler dilerim. Katiller! Bu cesaret nereden? Ey katil adayları! Ey kin, nefret, şiddet sarmalından medet umanların maşaları, kuklaları, kulları! Ey provokasyonla beslenip, kendine yol açan kendini bilmezler! Ey ırkçı, ayırımcı, nefret diliyle kötülük azmettiricileri! Ey toplumu kaosa sürüklemek isteyenler! Ve bu kaostan kendine “beka” umanlar! Ey insandan, hayvandan, amipten bile değersiz yaratıklar! Siz bu cesareti nereden alıyorsunuz?! Kimi okurların, gülümsediğini görür gibiyim… Bu sorunun yanıtı belli değil mi, der gibiler… Ama yine de ısrarla soruyorum: Katil adayları bu cesareti nereden alıyorsunuz? Ölüm tehditleri Önceki gün Hrant Dink Vakfı’na yollanan ölüm tehditlerinden söz ediyorum. Sevgili arkadaşım, meslektaşım, yeryüzünün en barışçı, en gerçekçi, en fedakâr, en nitelikli, en çalışkan, en merhametli, en dürüst insanı Hrant Dink’in göz göre göre katledilmesinden sonra 2007’de kurulmuş bir vakıftır Hrant Dink Vakfı. Kültürel amaçlı, farklılıklarla zenginleşecek, düşünce ve ifade özgürlüğüyle çoğalacak bir Türkiye umuduyla, her tür şiddet ve ayırımcılığa karşı duran bir vakıftır. “Bir gece ansızın gelebiliriz” ulumalarıyla, “Karabağ işgali” bahaneleriyle “Rakel Dink ve vakıf avukatını öldüreceğiz” diye biten bu tehditler, iki insana değil Türkiye’ye, bu ülkeye, bu vatana, bu millete yöneliktir! Bunu bile idrak etmekten yoksun aptallar, geri zekâlılar, cahiller, zavallılar, ucubeler, maşalar! Nasıl kullanıldığınızın farkında mısınız!!! Rakel Dink O Rakel Dink ki… Sadece Hrant Dink’in eşi, karısı, sevgilisi, çocuklarının annesi değildir. O aynı zamanda, yetimhaneden Agos gazetesine, Hrant Dink’in yoldaşıdır, omuzdaşıdır, çalışma arkadaşıdır, barış eylemcisidir. Hrant’ın ruh ikizidir. Acısını içinde yaşayan, kin ve öfkeye teslim olmayan, cömertliğini ve yeteneğini herkesle paylaşandır. Yüce gönüllüdür. Dimdik ayakta kalandır. Bu ülkenin kıymetlisidir! Hrant’ın “Allah bir milli piyango verdi, eşimi aldım” dediği kişidir. Hrant’ı sonsuzluğa uğurladığımız, İstanbul sokaklarının insan seliyle dolup taştığı o gün yaptığı konuşmada, “Sevgilim” sözcüğüyle belleklerimize aşkı ve dayanışmayı yerleştiren; “Katilin de bir zamanlar çocuk olduğunu” hatırlatan; “Katil 17 ya da 27 yaşında olsun, bir zamanlar onun da bir bebek olduğunu biliyorum. Bir bebeği bir katile dönüştüren karanlık süreç sorgulanmalıdır” diyerek hepimize ders veren, herkese örnek olan kişidir! Sorumlular hemen şimdi! Önceki günden beri bu ülkenin aklı başında, sorumlu ve duyarlı vatandaşları her zamankinden daha tedirgin! Çünkü ne zamandır süregelmekte olan bu nefret dilinin, kışkırtmaların sonuçlarını çok iyi biliyoruz. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarının belirttiği gibi: “Türkiye Cumhuriyeti’nin yurttaşları olan bizler bu oyunu defalarca gördük, yaşadık. Sonu kötü bitiyor. Tedirginlik, kargaşa, güvensizlik ortamı yaratmayı amaçlayan provokatif eylemler peş peşe geliyor.” Van Başkale’de Vefa görevlilerinin uzun menzilli silahlarla saldırıya uğraması; muhaliflere gözdağı verilmesi… Adana Yüreğir ilçesi CHP gençlik örgütünün başkanının tutuklanması… İzmir’de cami hoparlöründen Çav Bella çalınması… Bakırköy’de kilisenin kapısının yakılmak istenmesi… Kuzguncuk Ermeni Kilisesi’nin haçının çalınması, mezarların tahrip edilmesi… Şimdi de ölümle tehdit… Bu örnekleri verdikten sonra STK’lerin açıklaması şöyle: “Bu kışkırtma ve saldırılar birbirinden bağımsız ve rastlantısal değildir. Toplumu ayrıştırma, bölme, korku salma amaçlı nefret dilinin tetiklediği güdümlü eylemlerdir. Takipsiz ve cezasız kalmaları şer planları kuran odakları güçlendirmekte, teşvik etmektedir. Sorumluları provokasyonlara son vermeye, kin ve nefreti körüklemekten vazgeçmeye; yetkilileri görevlerini ve sorumluluklarını layıkıyla yerine getirmeye davet ediyoruz.” Hrant Dink Vakfı’na ve Rakel’e geçmiş olsun diyorum. Borusan Spotify’da Borusan Klasik’te yayımlanan “Borusan Müzik Evi” programlarının içerikleri artık Spotify’da müzikseverleri bekliyor. Programa bugüne dek Aydın Dorsay, Sumru Ağıryürüyen & Orçun Baştürk, Murat Sezgi & Çağıl Özdemir ve Şevket Akıncı hazırladıkları programlarla her cuma konuk olmuştu. İBB Şehir Tiyatroları’nın bir oyunu daha internette Surname 2010 ‘Şans Tanrıçası’ 8 dalda aday Ferzan Özpetek’in son filmi “Şans Tanrıçası” İtalya’nın önemli film ödüllerinden Nastro d’Argento’ya En iyi Film ve En İyi Yönetmen dahil 8 dalda aday gösterildi. Özpetek’in 13. uzun metraj filmi olan “La dea Fortuna/Şans Tanrıçası”, adını Roma’ya yakın bir kasabada bulu nan Palestrina Tapınağı’ndan alıyor. Bir arkadaşlarının çocuklarına birkaç gün bakmalarının istemesinin ardından kendilerini krizin içinde bulan bir çiftin hikâyesinin anlatıldığı filmin başrollerinde; Stefano Accorsi, Jasmine Trinca, Edoardo Leo, Serra Yılmaz, Sara Ciocca, Edoardo Brandi, Barbara Alberti, Filippo Nigro ve Cristina Bugatty oynuyor. Film 19 Aralık’ta İtalya’da gösterime girmiş, İtalyan basınından ve sinemaseverlerden büyük ilgi görmüştü. Filmin tüm dünyada ne zaman vizyona gireceği henüz belli değil. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatroları oyunlarını internette yayımlamaya devam ediyor. “Surname 2010” isimli oyun, bugün saat 15.00’te çevrimiçi olarak yayımlanacak. Yiğit Sertdemir’in yazıp yönettiği oyun, İBB Şehir Tiyatroları ve İBB Kültür Sanat YouTube adreslerinden seyirci ile buluşacak. Kocasının ölümünün ardından açtığı sahafında, özel bir nedenle geceyi bekleyen Sühendan Hanım, kocasına ait hiç görmediği notlarla karşılaşır. Bu notlar, kocasının kendisi için düşündüğü “sözde şenliğe” dair fikirleri içermektedir. Yazılanları şaşkınlıkla okumaya başlayan Sühendan Hanım, kendisini bir düşün içinde, geçmiş ile bugünün İstanbul’u arasında gerçekleşen bir şenliğin tam ortasında bulur. İstanbul Modern 16 Haziran’da açılıyor Salgın nedeniyle mart ayında geçici olarak ziyarete kapatılan İstanbul Modern, güvenli bir müze deneyimi için hazırlıklarını tamamladı. Arter’in ardından İstanbul Modern’de 16 Haziran Salı gü nü ziyarete açılacağını duyurdu. Kontrollü normalleşme süreci sebebiyle rehberli grup turları ve İstanbul Modern Sinema’daki film gösterimleri dahil müzedeki tüm eğitim ve etkinlikler çevrimiçi olarak devam ediyor. .ò7$3.$5*2'$+ò/<(5ò1( ZZZJDOHDW?\D\?QHY?FRP JDOHDW?\D\?QF?O?N JOHW?\D\?QF?O?N JDOHDW?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle