28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: EMİNE BİLGET 9 12 MAYIS 2020 SALI AİLELER, KAYIPLARIN BULUNMASI İÇİN ETKİN SORUŞTURMA YAPILMASINI İSTİYOR Kayıplar bulunamıyor Silivri Cezaevi’ndeki oğlunu görmek için 24 Ocak’ta Batman’dan İstanbul’a gelen ve MOBESE kamerasından en son Eminönü’nden Kadıköy vapuruna bindiği görülen Mehmet Bal’dan (58) 110, Şırnak’ta 11 Ocak’ta kaybo lan Diril çiftinden Şimon Diril’in cesedi bulunur ken Hurmuz Diril’den (71) 123 ve Tunceli’de 5 MEHMET KIZMAZ Ocak’ta kaybolan üniversite öğrencisi Gülistan Doku’dan da 129 gündür haber alınamı yor. Kayıp yakınlarının ortak talebi; etkin soruşturma yürütülmesi. Mehmet Bal’ın avukatı Ahmet Çe lik, 27 Ocak’ta başlayan soruşturma ya 28 Şubat’ta takipsizlik kararı ve rildiğini belirterek “İtiraz ettim ama henüz bir karar verilmiş değil. Dos yada Bal’ın Eminönü’de vapura bin diği görüntüsü var ama inerken ya da vapurdan herhangi bir görün tüsü yok. Bir çalışma yapılmadığı için dosyada sadece, ‘vapurdan indi ği tespit edilemedi’ deniliyor. Vapu run Kadıköy’deki iniş yerinde birçok MOBESE kamerası var. İyi bir ince leme yapılsaydı bulunurdu. Savcı, ‘Daha yapacak şeyler var’ derken ve istediğimiz kamera kayıtları gelme den bir anda takipsizlik kararı çıktı. İstanbul, Şırnak ve Tunceli’de, oğlunu cezaevinde ziyaret eden bir muz ayına kadar da bekleyebiliriz” baba, köylerinde kaybolduktan sonra birinin cesedine ulaşılan yaşlı diye konuştu. çift ve üniversite öğrencisi, 3 ayı aşkın süredir bulunamıyor. Acılı ‘İntihar algısı yanlış’ aileler her yolu deniyor ancak halen sonuç alabilmiş değiller... Munzur Üniversitesi öğrencisi Gü listan Doku (21) da 129 gündür ka yıp. Gülistan’ın avukatı Ali Çimen, dosyanın, soruşturmanın ilk aşamala rında intihar algısıyla yanlış yönlen dirildiğini savundu. Olayda adı şüp heli olarak geçen Zaynal Abakarov’un gözaltına dahi alınmadığını belirten Ali Çimen’in değerlendirmeleri şöy le: “Dosyanın bir süre intihar algısıy la yürütülmesi yanlıştı. Bu algı şu an Şimon Diril Hurmuz Diril Gülistan Doku Mehmet Bal yıkılmış olsaydı şüphelinin tutuklu olması lazımdı. Şüphelinin HTS kay Aydınlatılmadan, yeterli bir araştır Diril çiftinin oğulları İstanbul Kelda dı alınmamış, telefonununa el konul ma yapılmadan dosyanın kapatılma ni Kilisesi papazı Remzi Diril (38), mamış, yurtdışı yasağı bile konulma sı şaibeli. Şüphelerimiz giderilmeli. savcının araştırmasının devam etti mış. Gülistan’ın atladığı iddia edilen Emniyet’in tavrı çok kötü. Bal’ın ço ğini ve gizlilik kararı verildiğini be köprü görüntülerinin kalitesi sorun cuklarını ifadeye çağıran görevliler, lirtti. Diril, “Kardeşim, bir gün son lu. Jandarma, yüzde 5’ine kadar iyi onları suçluyor, dalga geçiyor, ‘Bel ra babama ait olan bir ayakkabı ve leştirme ve yakınlaştırma yapabildi ki de bir kadınla kaçmıştır, belki de dizliği buldu. Elimizde somut bir şey ğini söylemiş. Görüntüler, talebimizle siz yapmışsınız’ gibi ithamlarda bu yok. Annemin ön otopsi raporunda TÜBİTAK ve İstanbul Adliyesi’ne ka lunuyorlar” dedi. ölüm nedeni yaralanma olarak belir yıtlı özel bir firmaya gönderildi. Yet ‘Hiçbir şey yürümüyor’ tilmiş. Tahminimizce babamı da öl kililerin düşüncesi, Gülistan’ın suda dürüp nehre atmışlardır. Köyümüz, olduğu yönünde. Ama Gülistan’dan Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesi ilkbaharda eriyen kar suyundan do çok sonra iki farklı olayda yaşamını ne bağlı Kovankaya köyünde 11 layı göletlerin, derelerin debisi sü yitiren iki kişi sudan çıkarıldı. Bunlar Ocak’ta kaybolan Asuri çiftten Şi rekli yükselen bir coğrafyada. Dal da Gülistan’ın suda olmadığını yansı mon Diril’in (65) cansız bede gıçlıkta profesyonel kişiler gelme tıyor. Talebimiz, şüphelinin tutuklan ni 20 Mart’ta bulunurken Hurmuz di. Bir an önce böyle bir ekip gelme ması, adil ve etkin bir soruşturmanın Diril’den (71) 123 gündür haber yok. li. Yoksa, debinin inmesi için tem yürütülmesidir.” İbrahim Gökçek’in ölümünün ardından üzüntüsünü dile getiren hâkim Pehlivan’a ‘Ak trol’ saldırısı Hâkime terör soruşturması Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek’in ölümünün ardından üzüntüsünü sosyal medyadan dile getiren İzmir Karşıyaka hâkimi ve Yargıçlar Sendikası Başkanı Ayşe Sarısu Pehlivan hakkında “terör propagandası yapmak” suçlamasıyla soruşturma başlatıldı. HSK de Sarısu hakkında inceleme başlattığını duyurdu. Sosyal medyada kendisine yönelik bir linç kampanyası başlatılmasının ardından soruşturma başlatıldığına dikkat çeken Ayşe Sarısu Pehlivan, “Taraf tutmakla, DHKPC’yi övmekle suçlanmak son derece üzücü” dedi. Hâkim Ayşe Sarısu Pehlivan, İbrahim Gökçek’in vefatının ardından sosyal medyadan “Ölüm adın kalleş olsun” paylaşımı yaptı. Bu paylaşımın ardından Pehlivan sosyal medyada linç edildi. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Pehlivan hakkında soruşturma başlattı. Konuya ilişkin Cumhuriyet’e açıklamalarda bulunan Ayşe Sarısu Pehlivan, hakkındaki soruşturmanın sosyal medyada kendisine yönelik başlatılan linç kampanyasından hemen sonra geldiğini ifade ederek “İbrahim Gökçek’in ölümü üzerine üzüldüğümü belirttiğim bir tweet’im var. DHKPC ile bağlantıyı kuran, Kayseri’deki o cenaze ile ilgili, ‘gömdürmeyiz yakarız’ diyen grubun Twitter’da bir saldırısına uğradım” dedi. ‘Ölüler kendini savunamaz’ Mesleği hakkıyla yaparak yargı bağımsızlığı için yıllardır mücadele verdiğini belirten Pehlivan, “Taraf tutmakla, DHKPC’yi övmekle suçlanmak son derece üzücü” ifadelerini kullandı. Sosyal medyada kendisine yönelik bir linç kampanyası başlatılmasına ilişkin konuşan Pehlivan, “Biliyorsunuz Aktoller var internette. Önce bir linç kampanyası başlatılıyor. Bu troller buna zemin hazırlıyor. Sonra yandaş olarak tabir edebileceğimiz gazeteler üzerine gidiyor ve sonrasında HSK de devamını getiriyor. Sistem böyle işliyor. Bir anne, bir kadın dahası bir insan olarak ölümlerden duyduğum üzüntü nedeniyle beni terör sevici yapmak isteyenleri kendi vicdanlarına, Allah’a havale ediyorum. Ölüler kendini savunamaz. Vatan sevgisi kimsenin tekelinde değildir” diye konuştu. l Haber Merkezi HEMŞİRELERDEN BASIN AÇIKLAMASI: Alkış değil, hakkımızı istiyoruz Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyeleri, Hemşireler Haftası nedeniyle düzenledikleri basın açıklamalarında, koronavirüs salgınıyla mevcut iş yükü, kötü çalışma koşulları ve ekonomik hak gasplarının yakıcı hale geldiğini belirterek “Alkış değil, hakkımızı istiyoruz” dediler. SES Aksaray Şubesi üyeleri, dün İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde yaptıkları basın açıklamasında, “Ebeyiz, hemşireyiz alkış değil, hakkımızı istiyoruz”, “Angarya çalışmak istemiyoruz” ve “Sağlık hizmeti üretirken sağlığımızdan oluyoruz” döviz ve pankartları açtı. Koronavirüs salgını nedeniyle fiziki mesafe ye dikkat edilerek yapılan açıklamaya çok sayıda sağlık emekçisi katıldı. Basın metnini okuyan SES Aksaray Şube yöneticisi Birsen Seyhan, salgınla mücadelede hemşire emeğinin önemli bir yere sahip olduğunu belirterek mevcut iş yükü, kötü çalışma koşulları ve ekonomik hak gasplarının yakıcı hale geldiğini anlattı. Seyhan, talepleri şöyle sıraladı: “Hemşirelik mesleğinin yardımcı sağlık personeli olarak değil, bağımsız meslek grubu olarak tanımlanması, 3600 ek gösterge hakkımızın verilmesi, yıpranma tazminatının 5 yıla 1 yıl olarak düzenlenmesi, performansa dayalı esnekleştirilmiş, güvencesiz çalışma kaldırılmalı, görev tanımına uygun sayı ve nitelikte kad rolu istihdamın sağlanması, ek ödemelerin maaşlara eklenmesi, emekliliğe yansıtılması ve her işyerine 7 gün 24 saat hizmet veren ücretsiz nitelikli kreş açılmasını istiyoruz.” SES İzmir Şubesi de şube binasında bir basın açıklaması düzenledi. SES İzmir Şube Eşbaşkanı Nursel Yücesoy, sağlık emekçilerine, diğer kamu çalışanlarına verilen izinlerin dahi verilmediğini belirterek “Performansa dayalı ücretlendirmeden vazgeçilmeli. Temel ücretin en az yoksulluk sınırının üstüne çıkarılması ve yapılan/yapılacak olan tüm ek ödemelerin emekliliğe yansıtılacak şekilde düzenlenmesini istiyoruz” dedi. l Haber Merkezi GRUP YORUM ÜYESİ GÖKÇEK’IN MEZARINA SALDIRI GIRIŞIMI: TAŞERON ŞİRKETİN ŞOFÖRLERİ İMAMOĞLU İLE GÖRÜŞMEK İSTİYOR Çıkarıp yakacağız 250 şoför işten çıkarıldı Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek’in mezarına önceki gece saatlerinde saldırı girişiminde bulunan bir grup, mezarlık girişinde, “Teröristin mezarını istemiyoruz, polis giderse çıkarıp yakacağız” tehditlerinde bulundu. Grup Yorum üzerindeki baskıların kaldırılması talebiyle başlattığı ölüm orucuna 323. günde sonlandıran ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek’in mezarına yönelik saldırılar devam ediyor. Kayseri Talas’ta bulunan Halef Hoca Mezarlığı girişine gece gelen bir grup, cenazeyi mezardan çıkarmakla tehdit etti. Grup, “Teröristin mezarını istemiyoruz. Polis bir gün bekler, iki gün bekler, sonra gider. Polis gi derse çıkartıp yakacağız” tehditlerinde bulundu. Polisin engellediği grup mezarlıktan ayrıldı. Grup Yorum adına yapılan açıklamada, “İbrahim’i mezarında rahat bırakın demek için herkes Kayseri Valiliği’ni aramaya çağırıyoruz!” ifadelerine yer verildi. Kayseri Ülkü Ocakları Başkanı Serdar Turan, cenazenin Kayseri’ye getirilmesi halinde izin vermeyeceklerini söylemiş, cenaze Kayseri’ye girdiği sırada ise bir grup ülkücü “Cenazeyi yakacaklarını” söylemişti. Turan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin talimatıyla görevden alınırken Kayseri Ülkü Ocakları ve şubeleri kapatılmıştı. l İSTANBUL/Cumhuriyet LEYLA KILIÇ İETT’nin çalıştığı taşeron şirketlerinden Vizyon Ulaşım Şirketi, işten çıkarmayı yasaklayan düzenlemenin Resmi Gazete’de yayımlanmasından bir gün önce 250 şoförün işine son verdi. İşçilerin tazminatları da ödenmezken, işten çıkarılan şoförlerden Mehmet Gürhan, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ile görüşerek durumu anlatmak istediklerini söyledi. İETT’nin ulaşım hizmetlerinde çalıştığı taşeron şirketlerden Vizyon Ulaşım Servis Hizmetleri bünyesindeki 250 şoför, hükümetin 17 Nisan’da işten çıkarmayı yasaklayan kararından bir gün önce işten çıkarıldı. Çalıştıkları süre içinde sürekli giriş ya pıldığı gerekçesiyle tazminat da alamadıklarını söyleyen şoför Mehmet Gürhan, “Hükümetin işten çıkarmama yönünde aldığı karardan bir gün önce işten çıkışımız yapılırken, bize karar 25 Nisan’da bildirildi. İşten çıkarma yasağından bir gün önce 250 kişiyi işsiz ve güvencesiz olarak bıraktıkları yetmiyormuş gibi girçık yaptıkları için de tazminatlarımızı alamadık. Sosyal güvencemiz yok ve mağduruz. Konuyla ilgili yasal süreç başlattık. Ancak biz İBB Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu ile görüşmek istiyoruz. Kendisine yaşadığımız mağduriyeti anlatmak ve bilgi vermek için randevu talep ediyoruz. Bizim anlatacaklarımızı dinlediği zaman mağduriyetimizin giderileceğini düşünüyoruz” dedi. l İSTANBUL Silahlar konuşurken... “U fukta bir hükümet değişikliği görünüyor” sözünden darbe iması çıkaran iktidar, Ülke TV’de “Arafta Sorular” programında Sevda Noyan’ın şu sözlerine kaç gündür sessiz: “15 Temmuz kursağımızda kaldı. Vallahi yapamadık istediklerimizi. Boş bulunduk. Yanlış anlaşılmasın, doğru anlaşılsın, bizim aile şöyle bir 50 kişiyi götürür. Maddi ve manevi olarak çok donanımlıyız. Biz liderimizin yanındayız ve asla yedirmeyiz bu ülkede. Onun için ayaklarını denk alsınlar. Bizim sitede var hâlâ üç beş... Benim listem hazır!” Programı sunan Esra Elönü de arafta kalmıyor, taraf oluyor. Noyan’ı düzeltiyor: “O zaman şöyle diyelim... Dört ayaklarını denk alsınlar...” Bu sözler, eski AKP’li Kocaeli Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’nun oğlu AKP’nin eski Gençlik Kolları Genel Başkanı İsmail Karaosmanoğlu’nun şu sözlerinin yankısı dinmeden edildi: “İktidarı değiştirmeye niyetlenen olursa deneyeceğimiz çok fantezilerimiz var. Elimde bir mangaya yetecek kadar silah var... Benim gibi yüz binler var...” Bir istatistik tutulsa Türkiye’de darbe sözcüğünü en çok kullanan parti AKP çıkar! Muhalefet partileri Türkiye’de demokrasinin eksiklerini dile getirdikçe, iktidar bundan darbe anlıyor. Böyle bir olasılığa karşı da AKP’li kimlikleriyle “görüş” ortaya koyanlar, silahlanmadan söz ediyorlar. HHH Son bir haftada art arda yapılan bu silahlı açıklamalar akla 15 Temmuz 2016 sürecinde kaybolan silahları getiriyor. Meclis’te bulunduğu dönemde de bireysel silahlanmaya karşı mücadeleyi sorumluluk edinen 26. Dönem CHP Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm, bu konuyu Meclis gündemine taşımıştı. Tüm’ün sürdüğü iz şöyle: 2016 sonbaharında Mustafa Maraş, seri ateş edebilen MP5’le bir traktör sürücüsünü öldürdü. Emniyet’te sordular: “Bu silahı nereden buldun?” Şu yanıtı verdi: “15 Temmuz gecesi Ankara Emniyeti önünde dağıtmışlardı!” 2017 yılı İçişleri Bakanlığı raporuna göre 106 bin 740 silah kayıptı. Tüm, bunu bakanlığa sorunca 73 yıllı rakam yanıtını aldı ama 2014 raporunda bu yoktu. 2017’de birden ortaya çıkmıştı. Tüm’ün araştırmalarına göre son beş yılda görülmemiş ölçüde ruhsatsız silah satışı yapıldı. Tüm’ün Meclis’te verdiği önergeler iktidar milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Ruhsatsız silah satışının patlaması, AKP’nin buna göz yumması kayıp silahların bu yolla eritilmesi için mi? HHH 1970’li yıllarda Türkiye’yi kana bulayan olaylarda, çatışan taraflara silahı aynı elin verdiği ortaya çıkmıştı. Uğur Mumcu adım adım iz sürerek bunu kanıtlamıştı. Uğur Mumcu’nun ortaya çıkardığı bir gerçek daha vardı: Silah tacirlerini devlet içinde de koruyan kollayanlar vardı. Bunlar arasında görevden alınanlar olursa daha üstten bir el onların iade edilmesini sağlıyordu! Sevda Noyan’ın televizyonda ilan ettiği listeleme sıradan bir durum değil. Burada konunun özü Noyan da değil. Ona bunu söyletecek perde gerisinde nasıl bir yapı var? O yapı iktidara paralel bir yapı mı, değil mi? TELE1’in, Halk TV’nin siyasi yorumlarından kin ve nefret söylemi çıkaran RTÜK, kurul üyesi İlhan Taşcı dilekçe vermeden adım atmadı. RTÜK ceza vereceği konularda reisen, affedersiniz resen harekete geçiyor. Perşembe günü kurulun olağan toplantısı var. Sonucu göreceğiz. Noyan ailesinin 50 kişilik liste yaparak kendisini geleceğe hazırlaması AKP’nin siyaset çizgisi dahilinde ise vahim... Değilse daha da vahim! Sevda Noyan’ın geçmişte FETÖ’ye övgüler düzmesini, eşi Engin Noyan’ın FETÖ’nün yayın organı Samanyolu televizyonunda programlar yapmasını AKP’nin FETÖ ile giriştiği amansız mücadeleye armağan ediyoruz. Bu kişiler hâlâ el üstündeyken AKPMHP ittifakına muhalefet eden herkesin FETÖ’cü ilan edilmesine şapka çıkarıyoruz. Silahlar konuşurken sorumlular susuyorsa... Ya ortaktır ya korkaktır! YÜKSEK MAHKEME KARARI 30 yıl önceki KHK’ye iptal Anayasa Mahkemesi (AYM), 1990’da çıkarılan ve sözleşmeli olarak işe alınacaklarda aranacak şartlarda 6 aydan fazla hapis cezası alınmaması gerektiği yönündeki kanun hükmündeki kararnamenin (KHK) iptaline karar verdi. Danıştay 12. Dairesi, 22 Ocak 1990’da çıkarılan kanun hükmünde kararname kapsamında kamuda sözleşmeli olarak işe alınacaklarda aranacak şartlarda 6 aydan fazla hapis cezası alınmaması gerektiği hükmünün iptali istemiyle AYM’ye başvuru. Başvuruyu görüşen yüksek mahkeme, düzenlemenin anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verdi. Karada, anayasanın mülga 91. maddesinin birinci fıkrasında sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın ikinci kısım birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile Dördüncü Bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevlerin KHK’lerle düzenlenemeyeceğine işaret edildi. l ANKARA/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle