24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 12 MAYIS 2020 SALI EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: BAHADIR AKTAŞ KÜLTÜR Ulaşamadığımız Sanatçının yaşanana tanıklık etme sorumluluğu onları bu krizde de üretmeye zorluyor sanat evimize geldi Tarihte tüm krizler sanatçılar tarafından çeşitli disiplinlerde insanlık hafızasına kaydedildi. Koronavirüs salgınında bir grup sa natçı, karantina sürecinde ürettik leri eserleri dijital mecralarda ser gilemeye başladı. “İzo le” ismi verilen projede şimdilik çoğunlukla fo toğraf ve resim gibi sa ORHUN ATMIŞ nat dallarından eserler var. Üretimler, “izoleproject” isimli Instagram hesabında ve www.izoleproject.com internet sitesinde düzenli olarak “güncelleme” duyurusuyla paylaşı lıyor. Projeyi M. Cevahir Akbaş, Er dem Varol, Derya Ülker ve Mert Ça ğıl Türkay ile konuştuk. n Kendinizde bu süreçte yaşa nanları hafızaya kaydetme gibi bir sorumluluk mu gördünüz? Erdem Varol: COVID19, bu süre ci atlatabilen insanların ortak hafı zasında bir travma olarak kalacak tır. Hatta ilk kez herkesin kendi ni aynı gemide hissettiği tek ortak travma olabilir. Sürecin müphemli ği, bilgi dağıtım araçlarına ve yayı lan bilgiye duyduğum kuşku, sunu lan gerçekliği yeniden ve yeniden sorgulamamı sağlıyor. Kendi adıma bazı günler üretmek için fazla mo tiveyken bazen her şeyin anlamsız olduğunu düşünüyorum. Fakat ha yatta kalmak için üretmeye çalışı yorum. n Nasıl bir araya geldiniz? M. Cevahir Akbaş: Daha önce, 25 kişilik bir grupla, kolektif olarak ya pılandırdığımız Fermantasyon isim li bir sergi gerçekleştirmiştik. Bu ekip ve birkaç kişi daha 15 Mart’ta bir araya geldik. Yaşadığımız süre cin ağırlaşarak ilerleyeceğini ve ev İsmet Örs lere kapanacağımızı konuşurken bu fikir ortaya çıktı... Derya Ülker: İzole, yalnızlaşmak, bağından kopmak, bir anlamıyla da karadan koparak adalaşmak demek. Hemen karşısındaki virüs ise ajan, ince bir sıvı, likit zehir anlamlarında kullanılmış. Yani insanla virüs arasında bir geriye çekilme ve sızma ilişkisi söz konusu. Sorduğunuz soruya seyirci açısından bakarsak, evlere kapanma imtiyazı olan orta sınıfın yaşam pratikleri değişti. Ulaşamadığımız sanat evimize gelirken, onu karşılama biçimimiz de değişti. Evinden konser veren bir müzisyen, bütün aracıları devreden çıkarıp gülümserken, onun bu jestine karşılık veren seyirci daha aktif hale geldi. Toplumsal ağlar elbette teknoloji sınırlarında geniş ledi ve işlev kazandı. Bu ani esneme, bir aralık yarattı. Türbülansı yakalayıp üretimleri dijital dünyaya taşımak ve bu aralıkta sergilemek, benim fark etmeden gösterdiğim ilk reflekslerden biri oldu. Kendimi geri çekip durduğumda, o sızmaya çalışan yenilikleri (virüsü, yeni yaşam tarzını, Zoom’la eve gelen kalabalıkları) gördüğümde, bu ortam ile yapıp ettiklerim arasında bir diyalog sağlayabildiğimi gördüm. Durup dinlemek, baskı altında sürekli üretmekten daha iyi geldi bana. İsmet Örs’ün fotoğrafladığı insan jestlerinde, Gizem Ünlü’nün farklı okumalara açılan yazıya müdahalesinde, Bekir Dindar’ın paranoyak bir tutumla en yakınındakine uzakmışçasına bakışında, Şule Yılmaz’ın penceresine vaka sa yılarını çizmesinde, Ateş Alpar’ın dönüp kendi gündelik hayatına, Can Görkem Halıcıoğlu’nunsa pencereden içeri ve dışarı bakışında, Neslihan Uluağaç’ın desenlerinde, Ekin Çekiç’in ikilemelerle anlamını çoğalttığı karelerinde, Dinçer Dökümcü’nün iktidar gözü olan termal kamera estetiğini canlı olana ait bir işarete dönüştürmesinde hep durup yeniden bakma arzusu var. Üretmenin yanında seyirci olmak belki de bu dönemin bize en büyük katkısı olacak. n Peki, üretim konusunda, atölyede çalışmak veya malzeme bulmak gibi ne tür sıkıntılar yaşıyorsunuz? Ne gibi sorunlar yaşıyorsunuz? Mert Çağıl Türkay: Üretimlerimizi, erişebileceğimiz kaynaklardan, dijital ortamdan ve medyadan, daha önce de üretimimize devam ettiğimiz disiplinlerden ve izole şekilde bulunduğumuz ortamın el verdiği araçları kullanarak yapıyoruz. Aramızda birçok farklı dilde üretim yapan sanatçı arkadaşımız bulunuyor ve tabii bu da muhtelif üretim biçimlerinin ortaya çıkmasına ortam sağlıyor. Şu anda evlerimizdeyiz ve belki de atölye dışında daha da bizden bir yerde olmak tamamen başka bir yüzümüzle karşılaşmamıza da sebep veriyor olabilir. Ben, fotoğrafla otoportre çalıştığım için malzeme sıkıntısı çekmiyorum. Bedenmekân ikiliği üzerinden oluşturduğum bir fikirden hareket ediyorum. ce dward Hopper, ön E rin ı yalnızlığın res r le pt samı diye tanınıyor. Büılla ün ya tün resimlerine konu olan Y u g ini kişiler, odalarında, araçta, ka b m fede, parkta olsun, hep tek başıres na. Kalabalık ortamlarda bile sosyal mesafe korunmuş. Kimse kimseyle yakın değil, hatta konuşmuyor. Sanki pandemi döneminin insanları biraz mesafeli de olsa özgürleşip sokağa çıkınca birbirlerinden uzak duruyor. Oysa Edward Hopper 1967’de kaybettiğimiz NewYork doğumlu ABD’li bir ressam ve o yıllarda pandemi yok ama resimlerinde yansıt tığı gibi insanlar büyük kentin içinde büyük bir yalnızlık yaşıyor. Geleceği görmüş mü diyelim, yoksa insanlar zaten kalabalığın içinde de yalnızdı ve bunu en çok metropollerde yaşıyordu mu? Hopper’ın resimleri tarihten bir kehanet gibi günümüzde ilgi görüyor. ‘Kafeteryada Gün Işığı’ JASMINE TRINCA, ‘EN İYI KADIN OYUNCU’ ÖDÜLÜNÜ KAZANDI Özpetek’in ‘Şans Tanrıçası’... İtalya'nın en büyük sinema ödülü 65. David di Donatello Ödülleri sahiplerini buldu. Ferzan Özpetek'in son filmi “Şans Tanrıçası La Dea Fortune”nin başrolünde oynayan Jasmine Trinca “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü kazandı. Salgın nedeniyle ödül töreninin yapılmadığı gecede Carlo Conti, RAI kanalındaki boş bir stüdyoda sunuculuk yaparak kazananları açıkladı. Ödül alanlar görüntülü bağlantıyla görüşlerini paylaştı. Jasmine Trinca, Özpetek'e duyduğu hayranlığı dile getirerek ödülü kazanmasında Özpetek'in katkısının çok fazla olduğu söyledi. İtalya'da vizyona giren, bu yıl Türkiye'de de gösterilecek olan (Solda) Jasmine Trinca, (ortada) Özpetek’e duyduğu hayranlığı dile getirerek, ödülü kazanmasında Özpetek’in katkısının çok fazla olduğu söyledi. (Sağda) Edoardo Leo. filmde Trince'ya Stefano Accorsi, Edoardo Leo, Serra Yılmaz, Sara Ciocca, Edoardo Brandi, Barbara Alberti, Filippo Nigro ve Cristina Bu gatty eşlik ediyor. Usta yönetmen Marco Bellocchio'nın "The Traitor" filmi En İyi Film, En İyi Yönetmen dahil altı dalda ödüle layık görüldü. The Kites, yeni şarkılarını Paris’te kaydetti Tan Deliorman ve Ozan Erverdi’den oluşan The Kites, yeni albümlerinden “New Generation Jungle” ve “Breakdown Club” isimli iki yeni şarkısını Red Bull’un Paris’teki stüdyolarında kaydetti. Red Bull Warm Up projesine geçen yıl dahil ol duklarını söyleyen caz, funk ikilisi, “Bu zamana kadar kimsenin etkisinde kalmadan müziğimizi içimizden geldiği gibi yaptık” dedi. The Kites'ın kayıt süreci ve Paris yolculuklarının yer aldığı mini belgeseli RedBull.com adresinde yayımlandı. ÇALIŞMALARI 35 KİŞİ YÜRÜTÜYOR Sümela Manastırı'ndaki restorasyon tekrar başladı Sümela Manastırı’nda virüs tedbirleri ve olumsuz hava şartları nedeniyle ara verilen restorasyon çalışmalarına yeniden başlandı. Mayısın ilk haftası başlayan çalışmalarda sosyal mesafe ve izolasyon kuralına uyularak, 4 uzman restoratör, 18 endüstriyel dağcı ekibiyle birlikte toplam 35 kişi yer alıyor. 22 Eylül 2015'te restorasyon çalışmalarıyla ziyarete kapatılan Trabzon’un Maçka ilçesi Altındere Vadisi’nde bulunan Manastırı’nın bir bölümü 25 Mayıs 2019 günü açılırken, tamamının bu yılın mayıs ayında bitirilmesi planlanıyordu. Çalışmalar kapsamında manastırın giriş kapısı üzerinde bulunan kama blok olarak adlandırılan kayada çelik halat çekme ve sabitlendirme çalışmaları büyük oranda tamamlanırken, manastırın üzerindeki ana kaya yüzeyinde çalışmalar endüstriyel dağcılar tarafından yürütülüyor. Çalışmaların sözleşmeye göre 18 Temmuz'da bitirilmesi ön görülürken yaşanan olumsuzluklardan dolayı bitiş süresinin uzayacağı öğrenildi. TIYATRO KOOPERATIFI'NDEN DAYANIŞMA ÇAĞRISI #BizdeYerinAyrı seyirci destek programı tüm tiyatroseverleri özel tiyatrolar için dayanışmaya çağırıyor. Tiyatro Kooperatifi, salgın nedeniyle bütün gelirleri kesilen ve zor günler geçiren özel tiyatrolar için, #BizdeYerinAyrı başlığı altında bir seyirci destek programı başlattı. Programa katılım sağlayan tiyatroseverler, yeni sezonda tiyatrolarda yerlerini önden alarak tiyatro emekçilerinin yanında olabiliyor. Farklı ücretlerde sunulan #BizdeYerinAyrı programına ait paketler, hem bireyler hem de kurumlar tarafından satın alınabiliyor. Böylece 30 Haziran 2021 tarihine kadar, programa dahil olan tiyatroların sahnelediği oyunlara bugünden rezervasyon yaptırabiliyor. Programa dahil olan kooperatif ortağı tiyatrolar ise: Altkat Sanat Atölyesi, Altsahne, Ankara Birlik Tiyatrosu, Asmalı Sahne, Baba Sahne, Balkonda Sanat, DasDas, GalataPerform, ikincikat, Kadıköy Theatron, Levent Üzümcü Tiyatrosu, NoAct Sahne, ÖyküSahne, TiyatroAçıkça, Tiyatro Yeniden, Tatavla Tiyatro, Tatavla Sahne, Tiyatro BeReZe, Tiyatro D22, Tiyatro Dalga, Tiyatro Öteki Hayatlar, Yolcu Tiyatro, Gaca Tiyatro, K! Kültüral Performing Arts ve PangeaUNIQ İstanbul’dan oluşuyor. Destek programının paketlerine mobilet.com sitesinden erişilebiliyor. GRAMMY ÖDÜLLÜ BETTY WRIGHT HAYATINI KAYBETTI Beyonce, Jennifer Lopez, Michael Jackson, Stevie Wonder ve Gloria Estefan gibi isimlere şarkı yazan Grammy ödüllü soul müziğin efsanevi sesi Betty Wright yaşamını yitirdi. 66 yaşında olan şarkıcının ölüm haberini yeğeni doğrularken ölüm nedeni belirtilmedi. Gerçek adı Bessie Regina Norris olan, Miami'de yaşayan sanatçı, müziğe 14 yaşında "My First Time Around" adlı albümle başlamış, 1971'de çıkardığı "Clean Up Woman" şarkısıyla tanınmıştı. Tonight Is The Night, Shoorah Shoorah gibi popüler şarkılara imza atan Wright, Where Is The Love şarkısıyla en iyi R&B şarkısı dalında Grammy kazandı. Genco Erkal’ı izliyor musunuz? Tiyatrolar neredeyse iki aydır kapalı. Dünyanın pek çok yerinde sahne sanatları açısından inanılmaz bir boşluk oluşmuş durumda. Doğal ki geçici bir süreç yaşanmakta, ama sürecin ne zaman sonlandırılabileceği de bilinmiyor. Oysa, tiyatrocuların ve toplulukların yaşamında bu çeşit, çoğunluğu kapsayan sınırlandırmalara yer yok. Zaman acımasız biçimde tiyatro sanatıyla seyircinin yakınlığını yok ediyor. Hem bu nedenle, hem de koronavirüs salgınının can sıkıcı kısıtlamaları karşısında toplumları ferahlatabilmek adına, Batı ülkelerindeki birçok sahne sanatları kurumu arşivlerini ücretsiz olarak kullanıma açtı. Uzunca bir süredir New York Metropolitan Operası’nın, Londra’nın National Theatre’ının, Globe’un ve başka toplulukların yapımlarını internet ortamında izleyebiliyoruz. Dostlar Tiyatrosu yolu açtı Son yılların rekor sayıda sıklıkla sahneye çıkan oyuncusu Genco Erkal, bizde de bu tür bir girişime öncü oldu. YouTube yoluyla, Dostlar Tiyatrosu’nun video kaydı yapılmış oyunlarını seyirciyle buluşturmaya başladı. Ne ki Genco Erkal, geçmişteki ürünleri bugünün seyircisiyle buluşturmakla kalmadı. Haftalardır, bıkmadan, usanmadan yeni kayıtlar hazırlıyor. Bir başka deyişle, günümüzün Genco Erkal’ı, tiyatrosu adına yeni ürünler de sunuyor seyirciye. Bunlardan ilki, 1990’lı yıllarda “Birtakım Azizlikler” başlığıyla Aziz Nesin’den uyarlayıp sahnelediği ve tek başına sunduğu yapımda yer alan “Hazreti Dangalak” başlıklı öykünün Erkal’ın evinde sahneleyip kaydettiği 206 bin kez izlenmiş yeni bir yorumuydu. Erkal, ayrıca 1990’da yitirdiğimiz Can Yücel’in şiirlerinden derleyip uyarladığı “Can” adlı tek kişilik oyunundan aldığı bölümleri “Can Yücel’den Şiirler” başlığıyla yeniden sahneleyip sundu. Geçmişteki yapımlara tanıtıcı sunumlar Sanatçı, arşivden çıkardığı video kayıtlarını YouTube’da sunarken, yine öncü bir iş yapıyor. Evinde yaptığı taze çekimlerle YouTube’da yer alacak belirli bir yapımın zamanında nasıl tasarlandığını, Türkiye’nin o zamanki toplumsal/siyasal/kültürel gündemiyle nasıl ilişkilendirildiğini bir söyleşi sıcaklığı içinde paylaşıyor seyircisiyle. Oyunların arka planını ayrıntılı olarak açıklayarak Dostlar Tiyatrosu’nun arşivine görselişitsel boyutta yeni zenginlikler katıyor. Geçmişteki yapımlardan sunulan kayıtlar arasında başı, 314 bin izleme ile 20082009 döneminde sahnelenen, Howard Zinn’in tek kişilik “Marx’ın Dönüşü” oyunu çekiyor. İkinci sırada ise 145 bin izleme ile Maxwell Anderson’un “Yalınayak Sokrates” oyununun 199899 yapımı yer alıyor. Erkal’ın sunduğu video kayıtları arasında “Nâzım’a Armağan” adlı yapımdan da bir bölüm var. (Yapıtın tümü ve prova aşamaları, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın (İKSV) yapımı olarak ayrıca yayımlandı. Dikmen Gürün’ün geçen haftaki yazısı bu çalışma üstüneydi). Genco Erkal’ın, tiyatromuzun ünlü sanatçıları Yıldız Kenter, Ayla Algan, Işık Yenersu, Zeliha Berksoy, Zuhal Olcay, Tilbe Saran ve Jülide Kural yanında, ses sanatçısı Sema ve dansçı Zeynep Tanbay’la birlikte sahne aldığı yapım 2002 yılı İstanbul Tiyatro Festivali’nin açılış oyunu olarak Rumeli Hisarı’nda sunulmuştu. ‘Sivas ’93’ de yayında 20072008 döneminde sunulduğunda büyük ses getiren “Sivas 93” yapımı ise utancımız Madımak Oteli yangınını anlatırken, sözün müzikle, canlı performansın video görüntüleriyle, hareketin koreografiyle buluştuğu, belgesel yanı ağır basan, tümüyle Genco Erkal’ın tasarımının ürünü olan, çok beğenilmiş, çok oynanmış, mutlaka izlenmesi gereken, özgün bir çalışma. Dahası, video kaydı çok daha profesyonel bir çekimin ürünü. 20012002 döneminin Laurent Baffie imzalı “Yarışma” adlı komedi magazin sayfalarında da yer almıştı. “Yarışma”nın video sunumunu, geçen hafta sonunda yayına giren, Erkal’ın Max Frisch’in “Biedermann ve Kundakçılar” oyunundan uyarladığı “Aymazoğlu ile Kundakçılar” izliyor. 65 yaş üstündeki vatandaşların evlerinde can sıkıntısından patladığı “korona günleri”nde, 82 yaşındaki Genco Erkal, şimdilik seyircisinden uzak olsa da, işte böyle hiç durmaksızın çalışarak, sanatsal ve toplumsal eylemini sürdürüyor...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle