15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DIŞ HABERLER EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: BAHADIR AKTAŞ [email protected] 7 9 NİSAN 2020 PERŞEMBE Salgınla mücadele sürecini eleştiren Avrupa Araştırma Konseyi Başkanı görevini bıraktı AB’de virüs depremi Avrupa Birliği’nin (AB) en yetkili bilim insanı olan Avrupa Araştırma Konseyi’nin (ERC) Başkanı Prof. Mauro Ferrari, birliğin yeni tip koronavirüs (Covid19) salgınıyla mücadelesinde uğradığı “hayal kırıklığı” nedeniyle görevinden istifa ettiğini açıkladı. Karar, salgında ağır etkilenen birlik üyesi İtalya’dan AB’ye yeterli dayanışma göstermediniz tepkilerinin merkezindeki tartışmalar sürerken geldi. Ayrıca dün de AB maliye bakanları toplantısından salgının yarattığı etkilere karşı ortak ekonomik program belirlenemediği haberi gündeme düştü. ‘İlaç ve aşıya kaynak sağlanamadı’ Geçen ocak ayında dört yıl sürecek şekilde ECR Başkanlığı’nı devralan İtalyan Ferrari’den, AB’ye sert eleştiler yükseldi. Financial Times gazetesine demeç veren Ferrari, dünyayı kasıp kavuran koronavirüs salgınına ilişkin tedavi, ilaç, aşı araştırmalarına yönelik finansman önerisine AB’den yanıt alamadığını dile getirdi. Bu çerçevede, AB’nin karmaşık yapısı içerisindeki bürokratik çekişmelere, üye ülkelerin sağlık sistemleri konusunda koordine olmayı başaramamalarına işaret etti. Prof. Ferrari, “Göreve geldiği dönemde AB’nin sıkı bir destekçisi olduğunu ancak salgının görüşlerini değiştirdiğini” dile getirdi. AB Komisyonu ile sıkıntılarının Covid19’un eşi benzeri görülmemiş bir pandemiye dönüşeceğinin belli olmasıyla mart ayında başladığını kayde Prof. Ferrari, Avrupa Birliği içinde bürokratik çekişmelerin, üye ülkeler arasında sağlık sistemleri konusundaki yetersiz işbirliğinin salgınla mücadeleyi baltaladığını söyledi. AB’nin bu tutumunu “hayal kırıklığı” olarak nitelendirdi. “Ferrari’nin sözleşmesinin kendisine ‘özel danışman’ olarak yetki verdiği, yasal olarak ise Avrupa Araştırma Konseyi’nin Bilim Kurulu’nun fonlama stratejilerine, metodlarına karar verdiği” belirtildi. Avrupa Komisyonu’ndan bir sözcü de Ferrari’nin istfasının üzücü olduğunu, yeni atama için en kısa zamanda komite kurulacağını duyurdu. Salgına karşı Araştırma Konseyi’nin 50’den fazla devam eden ya da bitmiş projesi olduğunu aktardı. Mauro Ferrari Salgınla birlikte AB içinde krize karşı ortak mücadele konusunda gerilim artıyor. Fransa Ekonomi ve Maliye bakanları, dün Alman mevkidaşlarıyla telefonla yaptıkları görüşmede sıkıntılı görünüyordu. den nano tıp profesörü Ferrari, salgınla mücadele için ERC programı başlatılmasını teklif ettiğini aktardı. Ancak reddedildiğini savundu. ‘Siyasilere tepki’ “Böyle bir zamanda dünyadaki en iyi bilim insanlarına pandemiyle mücadele için en iyi kaynakların verilmesi gerektiğini düşünürdüm. Ancak bu şekilde siyasetçilerin, çoğu zaman uydurma olan söylemlerinin önüne geçebilirdik” dedi. Süreçle birlikte AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile çalışma imkanı bulduğunu kaydetti. Ancak Von der Leyen’le doğrudan çalışmasının “AB Komisyonu içinde fırtınaya” yol açtığını söyledi. Avrupa Araştırma Konseyi’nden dün, “O istifa etmeden önce biz kendisine oybirliğiyle güvensizlik oyu verdik” çıkışı geldi. Açıklamada, “Atandığından beri Prof. Ferrari araştırma konseyine ilgisizlik sergiledi, pek çok önemli toplantıya katılmadı, ABD’de çok uzun zaman geçirdi ve temsil ettiği konseyin programı ve görevini savunmakta başarısız oldu” ifadeleri kullanıldı. Öte yandan Avrupa Komisyonu’ndan yapılan açıklamada, ‘Plan, göz boyamak için’ Avrupa Parlamentosu’nun Alman milletvekili Christian Ehler’den ise Ferrari’nin salgına karşı planına “göz boyama” tepkisi geldi. Financial Times’ın haberinde Ferrari’nin yarı zamanlı görev yaptığı Washington Üniversitesi’nde koronavirüs salgınına karşı bir girişim başlatma planları yaptığı duyuruldu. Ferrari ise ihtiyaç duyan tüm kesimlere ücretsiz danışmanlık sağlamaya hazır olduğu söyledi. 2007’de kurulan Brüksel merkezli ERC, bilim insanlarına araştırmalar için fon sağlıyor. Merkezin yıllık yaklaşık 2 milyar Avro bütçesi bulunuyor. Ayrıca AB’nin, başta Afrika olmak üzere korona virüsü salgını ile mücadelede yetersiz kalan ülkelere 20 milyar Avro’luk mali yardım yapacağı duyuruldu. Johnson’ın tedavisi sürüyor İngiltere’de gözler koronavirüs tedavisi için yoğun bakıma kaldırılan Başbakan Boris Johnson’ın durumunda. Başbakanlık koltuğuna vekalet eden Dışişleri Bakanı Dominic Raab, geçen pazartesi günü yoğun bakıma alınan Johnson’la ilgili dün açıklama yaptı. Johnson’un toparlanacağını düşündüğünü, çünkü onun bir ‘’savaşçı’’ olduğunu söyledi. Dünkü kabine toplantısına başkanlık eden Raab, “Johnson’ın durumu gece boyunca stabildi. Standart oksijen tedavisi alıyor, destek olmaksızın solunum yapabiliyor’’ ifadelerini kullandı. Sanders çekildi, Biden tek aday ABD’deki başkanlık yarışında Demokratların aday adayı Bağımsız Vermont Senatörü Bernie Sanders, ön seçimlerde üst üste aldığı yenilgiler sonrası başkanlık yarışınBernie Sanders dan çekildiğini açıkladı. Böylece Demokrat Parti’de, eski Başkan Yardımcısı Joe Biden, 2020 seçimlerinin tek aday adayı olarak kaldı. Cumhuriyetçiler cephesinde ise Başkan Donald Trump’ın adaylığına kesin gözüyle bakılıyor. Sanders, sosyal medyadan yaptığı açıklamada “Kampanya sona eriyor ancak adalet mücadelesi devam ediyor” dedi. 2016’da da başkan aday adayı olan Sanders, adaylık yarışını yakın sonuçlar aldığı Hillary Clinton’a karşı kaybetmişti. Kendini “demokratik sosyalist” olarak tanımlayan Sanders, gelir eşitsizliğini azaltmayı, asgari ücreti artırmayı, göçmenlerin ABD’ye daha rahat girmesini ve ülkelere askeri müdahalede bulunmayacağı vaadinde bulunuyordu. Donanmada hem özür hem istifa ABD Deniz Kuvvetleri Sekreteri Thomas Modly, koronavirüsten etkilenen mürettabatı için yardım isteyen USS Theodore Roosvelt uçak gemisinin kaptanı Brett Crozier’den özür diledikten sonra önceki gün görevinden istifa etti. Modly, önlemlerin eksikliğini dile getirdiği mektubu medyaya sızan Crozier’den “ya aptal ya da saf” diyerek söz etmişti. Tepkiler üzerine Modly, önceki gün yaptığı açıklamada Kaptan Crozier’in aptal ya da saf olduğunu düşünmediğini aksine tam tersi düşüncelere sahip olduğunu söyledi. Modly, “Sözcük seçimimin neden olduğu karışıklıklar nedeniyle Kaptan Crozier, ailesi ile tüm gemi mütettebatından özür diliyorum” dedi. Bu açıklama, ABD Başkanı Donald Trump’ın duruma müdahale edeceğini söylemesinden hemen sonra geldi. Trump ‘ın kendisinden savunma istediği haberlerinin ardından Modly istifasını duyurdu. Suriye’de çatışmalar yüzünden evlerini terk eden on binlerce kişi salgın gölgesinde çadırlarda yaşam mücadelesi veriyor. Yardım örgütleri kamplarda çocuklara salgına karşı, ellerin yıkanması gibi önlemleri anlatıyor. İdlib’de üçüncü ortak devriye Dikkatler yeni tip koronavirüsle küresel çapta mücadeleye çevriliyken Suriye’de sahada gelişmeler yaşanıyor. AA’nın haberine göre, Rusya terör örgütü PKK/YPG’nin etkinliğindeki Kamışlı ilçesindeki askeri noktasına önceki gün yaklaşık 50 araçlık askeri takviye gönderdi. Di ğer yandan Astana/Soçi ortakları Rusya ve Türkiye, Suriye’nin büyük oranda cihatçıların kontrolünde bulunan İdlib vilayetindeki M45 karayolunda planlanmış ortak devriye faaliyetlerine devam ediyor. Milli Savunma Bakanlığı, “TürkiyeRusya Mutabakatı çerçevesinde, İdlib’deki M4 ka rayolunda, kara ve hava unsurlarının katılımıyla 3’üncü TürkRus Birleşik Kara Devriyesi icra edildi” açıklamasını yaptı. Moskova ise söz konusu devriyeye ilişkin dün yaptığı açıklamada, son 24 saatte herhangi bir ateşkes ihlalinin yaşanmadığına dikkat çekti. Bu arada, salgının Suriye’ye yayılma endişesi büyürken Şam’dan Avrupa Birliği’ne yaptırımları kaldır çağrısı geldi. DSÖ, Trump’ın hedefinde Dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Covid19) pandemisinin merkez üssü haline gelen ABD’de salgına bağlı ölüm oranları çarpıcı biçimde yükselirken Başkan Donald Trump’ın, kötü gidişatın faturasını Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) kesmesi tartışma yarattı. Trump, önceki gün “Çin eksenli” olmakla ve kendilerine yanlış yönlendirme yapmakla suçladığı DSÖ’nün büyük oranda ABD tarafından finanse edildiğini söylemişti. Örgüte yapılan yardımlarda kesintiye gitmeyi değerlendirdiklerini belirtmişti. Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı, Cenevre merkezli örgüt ise bu suçlamaları reddetti. ‘Fonda kesinti zamanı değil’ DSÖ’nün kıdemli danışmanı Dr. Bruce Aylward, örgütün Çin’de ortaya çıkan virüsle mücadele için Pekin’le koordine olmasının bir zorunluluk olduğunu ifade etti. “Salgının erken aşamalarında olabildiğin ABD’de salgının en ağır tablo gösterdiği bölge New York. ce fazla veriye ulaşmak ve olayı anlamak için sahaya erişerek Çin’e birlikte çalışmak çok önemliydi” diye konuştu. DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Dr. Hans Kluge da “Halen pandeminin akut aşamasındayız, şimdi fonlarda kesinti yapmanın sırası değil” uyarısı yaptı. Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Musa Faki Muhammed, ABD hükümetinin DSÖ’nün küresel liderliğini hedef alan tavrına şaşırdığını belirtti. DSÖ’ye desteklerini duyurdu. Trump, DSÖ’ye yüklendiği konuşmasında, salgının erken aşamalarında örgütün kendilerine verdiği “Çin’le sınırları kapamayın” tavsiyesine uyduklarını savunmuş, “Pek çok şey hakkında yanıldılar. Çin eksenli gibi görünüyorlar. Geçmiş yıllara bakarsanız, her konuda Çin’in tarafındalar” ifadelerini kullanmıştı. Göreve geldiği 2017’den bu yana göçmen karşıtı düzenlemeleri, sivil toplum kuruluşlarına yönelik minimum kamu fonlaması politikası uluslararası işbirlikleri ve anlaşmalarını ülke çıkarları için yeniden gözden geçirme kararı nedeniyle tartışma yaratan Trump, daha önce de benzer hamlelerde bulunmuştu. ABD Başkanı, Ortadoğu’ya barış getirme iddiasıyla yönetiminin üzerinde çalıştığı İsrail yanlısı planı baltaladığı gerekçesiyle BM’nin Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu’na finansal desteği kesmişti. UÇAK GEMISINDE ALARM ABD’nin USS Theodore Roosvelt uçak gemisinde koronavirüs vakasına rastlanmasının ardından bu kez de benzer haber Fransa’nın Charles de Gaulle uçak gemisin den geldi. Yaklaşık 40 denizcinin gözlem altına alındığı, virüs semptomları gösterenlerin izole edildiği bildirildi. Geminin Toulon’a 23 Nisan olarak açıklanan dönüşü de erkene çekildi. Fransa Savunma Bakanlığı dün uçak gemisine test araçları olan bir tarama ekibinin göderileceğini duyurdu. Yaklaşık 2 bin mürettabın bulunduğu gemi IŞİD’i hedefleyen Chammal Operasyonu’na katıldıktan sonra düzenlenen NATO tatbikatının bir parçası olarak Atlantik’te konuşlandırılmıştı. Virüsle yaşamak Evimin karşısında 12. yüzyıldan kalma bir kilise var. Çan kulesi bin yıl öncesinde olduğu gibi duruyor. Kilisenin gövdesi ise çağlar içinde yeniden inşa edilmiş. Yan cepheye 1750 yılında posta kutusu gibi taşa bir delik oymuşlar. Üzerine de tarihiyle bunu yazmışlar. “Bu neyin nesi?” diye baktığımda taştaki yazıları okudum. “Evlerde ve hanlardaki hastalara dair bilgileri buraya bırakın!” diyen yazı aksi durumda uygulanacak yaptırımları hatırlatıyor. Oyuğun oraya açıldığı yıllarda bu kilise, Katolik bir tarikatın elindeymiş. Sağlık polisi gibi görev yapan tarikat mensupları, halkı salgından korumak maksadıyla bu taş kovuğunu kullanmışlar. İki buçuk asır öncesinin tarikatlarının gördüğü işlevi bugün şimdi akıllı telefonlar yerine getiriyor. Cemaatlerin zamanında takibe aldığı hastalıklar, şimdi cep telefonlarıyla izleniyor. İlk örnekleri Çin ve Güney Kore’de gördük. Cep telefonlarına indirilen bir uygulamayla hastalık/virüs taşıyıcılarının nerede oldukları, kimlerle temas tesis ettikleri, güzergâhları saptanıyor. Yörede bulunan telefonlara da civardaki virüs tehlikesine ilişkin uyarılar gönderiliyor. Filmlerdeki gibi tam. Kimlik gizli kalacak Bu sistem işte bundan böyle İtalya’ya da gelecek. Hastanın kimlik bilgileri gizli tutularak çevredeki herkes tehlikeden haberdar edilecek. Aynı uygulama sayesinde, hastanın uzaktan kumandalı şekilde doktoruyla temas kurması ve doktor denetimi altında tutulması da mümkün olacak. İnsan hiçbir yerde, İtalya da olduğu gibi böyle yüzyıllar arasında gidip gelmiyor. Diğer Batı ülkeleri gibi İtalya da bu salgına çok hazırlıksız yakalandı. Kritik olan ocak, şubat başı dönemde korona tsunamisine “Uzakdoğu’daki uzak bir bela” gözüyle baktı. Belayı sonra kapıda bulduğunda olan oldu. İlacın, aşının, doktorlar için dahi maske korumasının olmadığı bir ortamda tek çareyi, ülkede, bugün bir ayı dolduran karantina tedbirlerini almakta buldu. Öteki Avrupa ülkeleri de arkadan İtalya’yı izlediler. “Birinci Dünya ülkeleri”nin sağlık koşullarının böylelikle bir de korona krizinde ne denli kırılgan olduğunu görmüş olduk. Pandeminin şokuna bir de gelişmiş dünyanın bu umulmadık kırılganlığının şoku eklendi. İtalya, bu büyük şoka karşın karantina sayesinde kâbusun her şeye rağmen ağır dönemini arkada bırakmayı başardı. Herkes halen hayli ihtiyatlı ama teşhis edilen yeni hastalar ilk kez günde 1000’in altına düştü. Yoğun bakımdaki hastalar azaldı. En önemlisi 34 olan bulaşıcılık katsayısı 1’in altına indi. Bu nispeten olumlu haberlere karşın İtalya, Covid 19’a verdiği 17 binin üstündeki kurban ile hâlâ başı çekiyor ve ölü sayısı hâlâ günde 600’ü buluyor... Kademeli ‘normalleşme’ Bir türlü aşağı çekilemeyen ölümlere rağmen, tüm diğer değerlerdeki görece iyileşme giderek ihtiyatlı bir iyimserliğin önünü açıyor ve Çizme ilk kez “ikinci aşama” diye adlandırılan “kademeli normalleşmeyi” konuşuyor. Doktorlar hâlâ çok ama çok kaygılı. Ama “pazarlarımızı rakiplere kaptıracağız” telaşındaki iş çevreleri ekonominin ivedelikle açılması için bastırıyor ve Conte hükümetine ağır baskı yapıyor. İşsizlik nedeniyle sosyal patlamadan korkan ve bu baskılardan çekinen hükümet on güne kadar yavaş yavaş ekonomiyi açmak niyetinde. “Virüsle yaşamak” olarak adlandırılan bu yeni dönemde ekonomi ve ticaretin çarkları kısmen döndürülürken, Covid 19 hayatımızdan çekip gitmeyecek. Yazının başında söz ettiğim süper teknolojik hasta takip uygulamaları devreye sokulacak ve ortak yaşama açılan alanlarda 1 metrelik sosyal mesafe korunacak, bunun mümkün olmadığı okul, stadyum gibi yerler kapalı kalacak. Öğrenciler her şeye rağmen akademik yılı kaybetmeyecekler. Sınavlar yapılacak. Ama gerçekte normalleşme, bir normalleşme olmayacak. Karantinadan çıktığımızda, kendimizi hiç tanımadığımız, bilmediğimiz bir dünyada bulacağız. Kimseyle kucaklaşıp öpüşemeyeceğiz. Yaz sıcağında bile maske, naylon eldiven kullanacağız. Ayrışmak, uzaklaşmak, kendi küçük kavanozumuza çekilmek yeni normlarımız olacak. Esad’a kimyasal suçlaması Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW), Suriye’nin Hama kentinin kuzeyindeki Latamne beldesine 2427 Mart 2017’de düzenlenen 3 hava saldırısında Esad rejimine bağlı güçlerin sarin ve klor gazı kullandığını açıkladı. Saldırılarda en az 108 kişinin yaralandığı, 3 kişinin öldüğü belirtildi. OPCW tarafından 2018’de kurulan Soruşturma ve Tanımlama Ekibi’nin, Suriye’de ilk defa bir saldırıda suçluyu işaret ettiği kaydedildi. Raporda, bu tespitin Esad rejimine yönelik yeni hesap verme çağrılarına yol açabileceğine işaret edildi. l AA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle