15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY 9 6 NİSAN 2020 PAZARTESİ Virüsün faturası Salgına karşı sürekli evde kalın çağrıları yapılırken faturalar, kiralar, yurttaşa kalacak vergiler,hayat pahalılığı yerinde durmuyor Vergi Uzmanı Dr. Ozan Bingöl: Korona günlerinde de vergilerden kaçamıyoruz. Kaçmak bir tarafa bugüne kadar vergiden paylarına düşeni alanlar bu dönemde bile gelirden paylarına düşeni yine alamıyor. Başkent Üniversitesi Öğretim Görevlisi Vergi Uzmanı Dr. Ozan Bingöl, koronavirüs salgınından ve vergiler dışında hiçbir şey kesin de sonra hayat normale döndüğünde hiç ğildir...” sözünde söylediği gibi vergi bir şeyin eskisi gibi olmayacağını vur lerden kaçamıyoruz. Elektrikte 4 ayrı gulayarak, “2019’u ihtiyat akçesini de vergi, doğalgazda ÖTV, KDV temizlik dahil ettiğimizde 164.4 milyarlık bir ürünlerinde en yüksek KDV oranından bütçe açığıyla kapatmıştık. Şimdi mev vergileri ödemeye devam ediyoruz. Bu cut durum vergi gelirlerinde ciddi dü gün daha musluğu açtığınızda bir ta şüşler olacak” dedi. raftan bir taraftan vergi akıyor. Şu anda ne denk bütçeyi, ne mali di n Koronavirüse karşı Ekonomik siplini, ne de enflasyonun düşünülme İstikrar Kalkanı Paketi açıklan si gerektiğine dikkat çeken Bingöl, “Bu dı, bazı alanlarda vergiler indirildi, durum bireylerin var olma ve hayatta Türkiye’nin bu zaman kadar aldığı kalma mücadelesidir. Bunun için de ne tedbirler yeterli mi? yapılması gerekiyorsa yapılmalıdır. Ya Paketin büyüklüğünün yaklaşık 100 ni bugüne kadar ödedikleri binbir çeşit milyar lira olduğu belirtildi. Bana sorar vergi ile devleti ayakta tutanlara devletin sahip çıkma zamanıdır. Kaynak ne olursa olsun” ifadesini kullandı. Koronavirüs krizine karşı toplanan bağış sanız paketin içeriği tutar olarak yaklaşık 40 milyar lira civarında çünkü yaklaşık 20 maddenin birçoğu erteleme ve ötelemeden oluşmakta. Şayet 100 milyar Ozan Bingöl, Şehriban Kıraç’a konuştu. ve yardımların dağıtımında objektiflik, dahi olduğunu varsaydığımızda bu pa şeffaflık ve hesap verebilirliğin önemli olduğuna vurgu yapan Dr. Ozan Bingöl ile koronavirüs ile mücadelede yurttaşların yaşadığı sorunları ve bunun ekonomiye etkilerini, vergi artışlarına neden olup olmayacağını konuştuk. Vergi akıyor ketin yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Pakette yer alan iç hat uçak biletlerinde KDV’nin indirilmesi, konut kredilerinde kullanılabilir kredi miktarının artırılması, konaklama vergisinin ötelenmesi gibi hususlar, koronavirüsün ekonomik etkileriyle mücadele anlamında yetersiz. Zaten paketin ardından 1.5 ŞEFFAFLIK ŞART nCumhurbaşkanı’nınaçık zihninde “Yardımlarda ladığı Milli Dayanışma Kam acaba belli bir kesim mi panyasını nasıl değerlendiriyorsunuz? kayırılıyor?” gibi en ufak bir soru kalmayacak Elbette bağışları kimin yaptığı, ne kadar yap şekilde hareket edilmeli. Yardımların dağıtı tığı, nasıl yaptığı, hangi kaynaktan yaptığı mında objektiflik, şeffaflık ve hesap verebilirli önemlidir. Yardımların dağıtımında kimsenin lik en üst düzeyde olmalı. n Korona günlerinde evde olan bir hafta sonra neredeyse tüm iç hat uçuş kişinin ortalama vergi takvimi nedir, ları durduruldu. Bu da bir tür mali poli kaç tür vergi ödüyor? tika öngörüsüzlüğüdür aslında. Önce sağlığa yatırım Böyle bir ortamda tüm vatandaş Yani evden çıkmadan ev almamız lar evde kal çağrılarına uymaya çalışı mümkün değil. Bugünlerde uçak bileti yor ama Benjamin Franklin’in “Ölüm alamayacağımızı öngörememişler. n Koronavirüse çare bulunduğunda ve hayat normale sanımızın, işletmelerimizin ayakta kalması için kullanılmalı. Bütçeyi düşünme DEVLET DEVREYE GIRMELI döndüğünde, karşımıza olağanüstü vergiler çıkar mı? Salgın krizinin atlatılması son Hayat normale döndüğünde hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Çünkü zaten bir önceki dönemi ihtiyat akçesini de dahil ettiğimizde 164.4 milyarlık bir bütçe açığı ile zamanı değil n Koronavirüs nedeniyle yurttaşın geliri ciddi anlam rasında devletin borçlarında artış olduğu kapatmıştık. Şimdi de mevcut durum vergi gelirlerinde ciddi düşüşler olacak. da düşüyor, işçi ücretsiz izne nu göreceğiz. n Bu yıl bütçe ile ilgili öngörüle n Son makalenizde “Koronavirüs ile min üzerinde kalacak? gönderiliyor, yurttaş bunlarla Mükellefle riniz neler, vergi tahakkuk ve tah mücadele paketinin kaynağı enflasyon Enflasyon vergisinin yü nasıl baş edecek? rin önemli bir silatlarında nasıl bir grafik bekli vergisi mi olacak” diye soruyorsunuz. Nedir bu enflasyon vergisi, vatandaşa yansıması ne olacak? Enflasyon vergisi kısaca, devletin bütçe açıklarını para basımı ile finanse etmesinin enflasyona yol açması nedeniyle kişilerin ellerindeki paranın satın alma gücünün tıpkı devlete vergi vermeleri durumundaki gibi azalmasıdır. Enflasyon vergisi, aynı zamanda, kişilerin enflasyon sebebiyle satın alma güçlerinde meydana gelen erimeyi telafi etmek için tüketimlerini kısmalarından doğan kaynağın kamu kesimi tarafından kullanılmasıyla ortaya çıkan bir dolaylı harcama vergisidir. Halkın, enflasyondan dolayı uğradığı reel gelir kaybı da bir bakıma enflasyon vergisidir. Enflasyon, halkın önemli bir kesimini yoksullaştıran gizli bir vergidir. n Peki, enflasyon vergisinin yükü ki kü yine vatandaşın üzerin Evet, gelirini, işini, aşını kaybeden kısmı erte de kalacaktır. Vatandaş veya kaybedecek birçok yurtta lenmiş vergi Blddyookmsbdyrrnaeiiaoalleiaeeundysmruktnzrğdauimıkzvivaruriayöecnla.eeınddoamdaldvrBrkcuiıirlgkgeçreriüuasır..yiidedşaulTnvhSaıBdgirüireLmukasipyieou.snblniyaöomenMpieiTndanpdlruilcabüıçetuaiidışeçntelnruiabremanydikğuoınnş,ineenbiamlkıduenLmac,nbulaüeieınegdrokidillbzrzuakmıenladeıniubrsntçrlbeerai.isreıüedrüri’isnYıinry.yetşumzr,açaalatniedğetenüpfuurlyvciıiarlneimabu,srdumvgaegaislürriıeşlıneygıbnsgmeaee,udeDupükısenzldeakastcvlaçioıiayvlrlrzeereeıyallmetakbntbntikcatasiaıılinialfielvnohmkzaırkascdtlmsdim.iaizeyaiuymDeimaedntakağevçsaelçlraeıdkırıvazlseisakasruşldyteıiaayrtrnraeıgaıeutrçehn,n.kriemınnif.lnpaagrvsAıelbçlrhliaeearıkıkuiiğkrpşirsligibeayidndfegurhoieeyumiedgraramğr.ülaluatdiiBrlnerlm.“eaueisrviyivaçeabiyrntega“a,kivkpnsmelaiıgidablarflyışaelvğfaagenneoıınselşcni”ılrrık/idıaankinuSndScakımiiGmrüGsişyl.tdmeomıızKaaKB.,ydnebtkaAbüuaiınpabisrautnrnbrlkııoereiem”uiicrasarmr,iançalekl ayakta tutanlara devletin sahip çıkma za ları hariç diğer pek çok yatırımın manıdır. Kaynak ne olursa olsun. bir kenara bırakılması gerekir. İn yorsunuz? Bu yıl da hem sağlık harcamala rının artışı, hem vergi gelirlerinin düşüşü, hem ihtiyat akçesiimar affı gibi tek seferlik gelirlerin tükenmiş olması sebebiyle ciddi bir bütçe açığı olacağı kanısındayım. Mutlaka kamuda tasarruf yapılmalı. Örneğin birden fazla kamu iştirakinden huzur hakkı, maaş, ücret vb. gelir elde eden yönetim ve denetim kurulu üyelerinin önüne geçilmesi, ödeneklerin kısıtlanması, acil olmayan bütün yatırım programlarının askıya alınması, KÖİ projeleri kapsamında garanti ödemelerin askıya alınması gibi birçok önlem acilen hayata geçirilmeli. Otomotivci karamsar İHRACATÇIYA VIRÜS DARBESI Türkiye otomotiv sektörünün mart ihracatı, yeni tip koronavirüs (Covid19) salgınının etkisiyle geçen yılın aynı ayına göre yüzde 28.5 azalarak 2.1 milyar dolara indi. Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği’nden (OİB) yapılan açıklamaya göre, otomotiv endüstrisinin ocakmart dönemini kapsayan ilk çeyreğindeki ihracatı ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10 azalışla 7 milyar dolara geriledi. Mart ayında ürün grupları bazında binek otomobil ihracatı yüzde 33 azalarak 789 milyon dolara düştü. Tedarik endüstrisi ihracatı yüzde 19 azalarak 770 milyon dolara, eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar ihracatı yüzde 35 azalarak 301 milyon dolara ve otobüsminibüsmidibüs ihracatı yüzde 44 azalarak 103 milyon dolara geriledi. l AA Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği’nin (TAYSAD), salgının sektör üzerindeki etkilerini gözler önüne sermek için hazırladığı anket çalışması, sektörde üretimini tamamen durdurmayı planlayan şirket sayısının arttığını, sektörün ancak haziran ve sonrası için umutlu olduğunu ortaya koydu. Ankette ortaya çıkan sonuçlar şöyle: 4 Salgının yıkıcı etkilerinin iki aydan daha fazla süreceğini düşünenlerin oranı ilk ankette yüzde 58 iken, ikinci ankette yüzde 65’e yükseldi. 4 Kısa çalışma desteği ihtiyacı en az üç ay daha devam edecek. 4 En büyük sorun, yüzde 92 ile iş ve ciro kaybı yaşanması. İkinci büyük sorun ise yüzde 46 ile ithalatın gerilemesi. 4 Yüzde 87’lik kısım, 2329 Mart haftasında, bir önceki haftaya göre siparişlerin azaldığını ifade etti. Alacak tahsilatında sorun yaşandığını belirtenlerin oranı yüzde 35 oldu. 4 Nisan sonuna kadar tedarikçilerin yüzde 42’si nakit sıkışıklığı yaşayacaklarını söylüyor. 4 Katılımcıların yüzde 17’si maske, solunum cihazı gibi koruyucu ekipman üretimi konusunda girişimleri olduğunu belirtti. l Ekonomi Servisi RESTORANLAR BOŞALDI Google’ın Covid19 Topluluk Hareketliliği Raporu’na göre, Türkiye’de 16 Şubat29 Mart tarihlerinde restoran, kafe, alışveriş merkezleri, müzeler, kütüphaneler ve sinema alanlarında topluluk hareketliliği yüzde 75 azaldı. Market, eczane, milli parklar ve plazalardaki hareketliliğin azalması ise yüzde 58’de kaldı. Poliçelerin yüzde 99’u virüs ‘jest’i kapsamında Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Atilla Benli, birçok sigorta şirketinin, “jest ya da lütuf ödemesi” denilen uygulamayla özel sağlık ve tamamlayıcı sağlık sigortaları poliçelerinde koronavirüs (Covid19) tedavisini teminat kapsamına aldığını duyurdu. Covid19 teşhisi pozitif konduktan sonra oluşan tedavi giderlerinin normalde poliçe teminat kapsamına bağlı ödenebildiğini, Türkiye’deki poliçelerin çoğunda ise bu tedavi giderlerinin kapsam dışında olduğunu hatırla tan Benli, şöyle devam etti: “Bu yeni uygulamayla, 4 milyon sağlık sigortası sahibinin poliçeleri gereğince ancak yüzde 15’inin Covid19 tedavi giderleri ödenebilecek iken gelinen noktada yüzde 99 sağlık sigortalısının tedavi giderleri sektörümüz tarafından jest uygulaması kapsamında karşılanacaktır. Ülke olarak milli dayanışmaya ihtiyacımız olduğu bugünlerde, sigorta sektörünün bu kadirşinas tavrından dolayı sektörüm adına gurur duyuyorum.” l Ekonomi Servisi Rejim ülkeyi felakete sürüklüyor Türkiye toplumu, bir “mükemmel kasırgaya” hazırlıksız, beceriksiz, “kapitalist realiteyi” anlamaktan uzak “dini bir hakikat rejiminin” tutsağı bir kadronun yönetiminde yakalandı. Bu kadro ülkeyi hızla bir felakete sürüklüyor! Dün ve bugün On beş yıl önce bir yazımda, dünya ekonomisinde, uluslararası ilişkilerde bir “kasırganın” enerji toplayarak güçlenmeye başladığına işaret ediyordum: Bu kasırgaya, “Ülkenin, hem zayıflayarak hem de en iyi ifadeyle uluslararası jeopolitikteki gelişmeleri doğru okuyamayan… bir lider kadrosuyla girmekte olduğunu söyleyebiliriz.” O zaman muhalefet konusunda daha iyimserdim. Sonra, küresel finansal kriz, “Arap İsyanları”, “Yeni Osmanlı” fantezisinin peşinde fiyaskosu... Küresel ekonomik finansal krizin ortasında, Türkiye’de ekonomi yüzde 2.2 ile bir fren yapar, “pasta” hızla küçülürken, siyasal İslamın iç savaşı, 17 Aralık rezaleti patlak verdi. “Gezi Olayı” siyasal İslamda tam anlamıyla bir travma yarattı. Bu yönetim ülkeyi krizden krize sürüklerken, totaliter projesini artık gizlemiyordu. Muhalefetin iktidarsızlığı adeta bir “meşrulaştırma makinesine” dönüşüyordu… Geçen yıl dünya ekonomisinde, Türkiye’de koşullar hızla bozuluyordu. Rejimin ekonomi yönetimi tam bir kaostu. Siyasal İslam, ekonominin kaynaklarına, yarın yokmuş gibi el koymaya devam ediyordu. İmamoğlu, İstanbul seçimlerini beklenmedik bir farkla alınca, rejimin baskıcı, keyfi, totaliter eğilimleri güçlendi, giderek daha da sertleşti. Dış politika, Libya ve Doğu Akdeniz’den Suriye’ye tam anlamıyla bir çıkmaz sokaktaydı. AB’ye baskı yapmak için yeniden canlandırılmaya çalışılan göçmenler krizi, hem bir fiyasko oldu hem de bir trajedi. Absürd ve çöküntü AKP Türkiyesi Covid 19 krizine, özel hastaneler zincirine sahip bir Sağlık Bakanı’yla, “Allah neden virüsleri yaratmış?.. Yaratmış çünkü insanların belirli bir sayının üzerinde çoğalamaması gerekir. Yoksa kimse yaşayamaz” diyebilen bir akademik kafayla girdi. Rejimin akıl hocaları da şaşkın. “Bu virüsten bizi bilim kurtaracak” diyenleri, “bilimperestlikle” (putperestlik gibi EY), celladına âşık olmakla suçluyor. Bir başkası, İslamla aynı dini paradigmayı (peygamberler tarihi ve gelenek) paylaşan “Batı” çöküyor diye sevinirken, tamamen başka dini paradigmalara (Budist, Taoist, Şinto, Konfüçyüs) ait ya da resmen ateist Asya ülkelerine ağzının suyu akıyor. Sonra, umreden Covid19’la gelenler... Bunları karantinaya alırken öğrencileri sokağa atmalar, Covid19 kaptığı için maaşları kesilen aile hekimleri, kriz içinde özel hastanelerin özel faturalarına özel devlet desteği, hiç güvencesiz sokağa atılan işçiler, Demirtaş’ı, Kavala’yı, gazetecileri, birçok entelektüeli dışlayan, adeta Covid19 beklemeye bırakırken mafia babalarını dışarı salmasından korkulan garip bir infaz yasası; Covid19 kayıpları hakkında bilgi vermeye kalkan sağlık personelini susturmaya çabalayan bir rejim; ekonominin hızla irtifa kaybetmeye başlamasına aldırmadan Kanal İstanbul ihalesi, inşaatı devam eden saraylar… Sonra kaynakları tüketince, “biz bize yeteriz” fantezisiyle “bağış kampanyası”… Absürd ama dahası var. Siyasal İslamın ekonomikartığa el koyarak kendi içinde dağıtmasının araçları, tarikatlar, vakıflar serbestçe barış toplarken, belediyelerin yardım toplamasını engellemek için Diyanet’in verdiği “fetva”, Cumhurbaşkanı’nın “Devlet içinde devlet” olmaz ifadeleri, öğretmenleri, devlet memurlarını Saray’ın yardım kampanyasına katılmaya zorlama çabaları, Merkez Bankası’nın “bağış kampanyasına” 100 milyonla katıldığına ilişkin açıklama, tam anlamıyla bir sınıf egemenliğini ve rejimin totaliter reflekslerini sergiliyor. İspanya’ya gönderilen tıbbi yardım paketlerinin üzerindeki “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı” damgası da Fransa Kralı IV Luis’nin “Devlet benim” sözlerini anımsatıyor. Türkiye, Covid19 krizine, hızla gündeme gelen küresel ekonomik depresyona, modern tarihin bu en büyük “kasırgasına”, ekonomik, siyasi, ahlaki kriz çöküntü içindeki bir rejimle ve “Ülkede bir muhalefet var mı” sorusuyla girdi. Geleceğe ilişkin iyimser olmak gerçekten Borsalar 18 trilyon eridi Uluslararası Finans Enstitüsü’nün (IIF) haftalık raporunu göre Covid19, 2020’nin ilk çeyreğinde küresel pay piyasalarında yüzde 20’lik değer kaybına yol açarken, işlem gören şirketlerin piyasa değeri 18 trilyondan fazla değer kaybederek 70 trilyon doların altına geldi. Salgınının ne kadar süreceğine ilişkin belirsizlikler halihazırda küresel çapta özel sektör gelirlerinde yüzde 10’luk bir düşüşe yol açacağı tahmin edilirken, bu tahminler Çin’de yüzde 5, Latin Amerika’da yüzde 25 olmak üzere değişiklik gösteriyor. Tahminler, şirket gelirlerinin Japonya’da yüzde 7, ABD’de yüzde 8, Avro Bölgesi’nde yüzde 12’lik düşeceği yönünde. l AA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle