16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 6 NİSAN 2020 PAZARTESİ EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: BAHADIR AKTAŞ YORUM Postvirüs “Covid19” virüsü, bir salgın hastalığın toplumsal yaşamı nasıl etkileyebileceğini bir kere daha gösterdi, dünyanın ekonomik, sosyal ve siyasal yapısı yeniden sorgulanır hale geldi. Yaşanan tüm ölümlere, acılara, endişelere ve korkulara rağmen, olumsuz bir durumun olumlu gelişmelere evrilmesinin yolları açıldı. Öncelikle, kapitalizmin sürdürülebilir olmadığı, halkçı, devletçi, kamucu ve toplumcu çözümler olmadan, ekonomik ve sosyal yaşamın adil biçimde devam edemeyeceği bir kere daha görüldü. Ayrıca, ulaştırma ve sanayi sektörünün hız kesmesiyle doğa biraz nefes aldı, çevre ve hava kirliliği belli bir ölçüde azaldı. HHH Bu süreçte, fırsatçı, hurafeci ve safsatacı din şarlatanlarının söyleyecekleri konusunda çok dikkatli olunması gerekiyor. Epistemolojik açıdan bakıldığında, bilinemez olan şeyleri bildiklerini iddia ederek, her şeyi Allah’a ve dine bağlayan ve hiçbir şeyi bilmedikleri halde her şeyi bildiklerini sanan, egosu patlamış ve sanılarının esiri olmuş zavallılar, bozuk plak gibi aynı şeyleri tekrar edeceklerdir. Kimi, Allah’ın “Covid19” virüsünü dünyadaki dengenin yeniden kurulması için yolladığını, kimi, Allah’ın din yolundan çıkanları “Covid19” ile uyardığını, kimi de, bu küresel krizin Allah’ın yolunda ilerleyerek çözüleceğini söyleyeceklerdir. Bu dogmatik insanların aklına şu sorular hiçbir zaman gelmeyecektir: Allah’ın var olup olmadığını nereden biliyorsun? İnsan zihninin sınırları Allah’ın varlığını bilmene olanak tanır mı? Deneyim edilmeyen bir varlığın evrenin yaratıcısı olduğunu nereden biliyorsun? Nedensellik ilişkisinin kurulması için, hem nedenin hem de sonucun deneyimlenmesi gerekirken, hiç deneyim edilmeyen bir Allah ile çok sınırlı bir kısmı deneyim edilebilen evren arasında nasıl bir nedensellik ilişkisi kuruyorsun? Allah’ta var olduğu söylenen tasarımcı, yaratıcı, bilgili, akıllı, güçlü, merhametli, adil, ödüllendirici, cezalandırıcı olmak gibi sıfatlar insana ait özellikler değil midir? Allah bu dünyada insanları sınava sokacak ve öğretmenlik yapacak kadar insanlık seviyesine inmiş bir varlık olabilir mi? Allah antropomorfik bir yolla ortaya atılan bir kurgu değil midir? Evrenin kendi içinde düzenli mi, düzensiz mi olduğunu nereden biliyorsun? Nasıl bakıldığına bağlı olarak hem düzen hem de düzensizlik insan zihninin evrene yüklediği sıfatlar değil midir? Allah varsa neden dünyada bu kadar çok kötülük, acı ve adaletsizlik vardır? Allah neden sadece kötüleri yok eden virüsler yollamamıştır da kötü ve iyi ayrımı yapmaksızın insanların ölümüne yol açan virüsler yollamıştır? Doğanın dengesini bozan insan olduğuna göre, Allah insanı neden yaratmıştır? Allah dünyada ve doğada dengeyi korumak istese, virüsler yollayacağına, insanı hiç yaratmamayı veya onu başka bir biçimde yaratmayı tercih etmez miydi? İman etmek bilmek anlamına mı gelmektedir? Sözde vahiy bilgi kaynağı olabilir mi? İnsan bir şeye inandığı için mi o şey doğru olur, yoksa insan bir şey doğru olduğu için mi ona inanmalıdır? HHH Sonuçta, öte dünyacı zihniyet bir kenara bırakılarak, bilimin, felsefenin ve doğru siyasetin yolundan çıkmadan, yeni küresel önlemler alınmalıdır: 1) Olası yeni salgınlara ve ekonomik, sosyal krizlere karşı, sağlık alanında devletin kontrolünde çok büyük yatırımlar yapılmalı, sağlık sistemi tamamen kamulaştırılmalıdır. Aynı şey toplumsal gelişmenin en önemli aracı olan eğitim için de uygulanmalıdır. Eğitim ve sağlık bir ticaret nesnesi olmaktan çıkarılmalıdır. 2) Gelir dağılımındaki dengeyi koruyacak ve işsizliği önleyecek kamucu üretim ve hizmet biçimleri güçlendirilmelidir, özel sektörün ekonomideki rolü aşamalı olarak ortadan kaldırılmalıdır. 3) Fosil yakıt kaynaklı enerji bağımlılığı aşamalı olarak terk edilmelidir; güneş, rüzgâr, su kaynaklı enerji teknolojileri yaygınlaştırılmalıdır. Doğaya zararlı sanayi tarzı üretime son verilmelidir; tarımsal üretim desteklenmelidir. Devletin oligarşiye değil, halka hizmet etme zamanı gelmiştir! 6 NİSAN 2020 SAYI: 34515 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ek Yayınlar) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 05:03 06:32 13:12 16:49 19:41 21:04 Ankara 04:51 06:18 12:56 16:33 19:25 20:46 İzmir 05:17 06:42 13:19 16:55 19:46 21:05 Geçen gün değerli bir hekimle yaptığım söyleşide: “Bu tür salgınlara alışmak gerek. Değişen çevre koşulları, küresel ısınma, yeni virüslerle tanışmamıza neden olacak” dedi. Gerçi dünya uzun süredir farklı ataklar yapan salgınlarla yaşıyor, bu kez bizi doğrudan etkilediği için şaşırdık sanırım. Küçülen küre, halkları birbirine tanıtıyor, yaklaştırıyor; artık hiçbirimiz “öteki”nin sorununa kayıtsız kalamayız. “Virüs Çin’de ilk kez görüldü, bize gelmez” diyenler, kısa zamanda kendini yalanladı. HHH Dünyanın küçülmesi, sermaye ve mallar için dolaşım özgürlüğünün sınırsız olması, ilk bakışta “daha çok kazanç” diye sunuldu. Oysa hakikat “daha çok sömürü” anlamına geliyordu. İşçinin, emekçinin yalnızlaşacağı, koşullarının ağırlaşacağı gerçeği, ne kadar parıltılı paketlerle sunulmaya çalışıldıysa, kısa zamanda ortaya çıktı. Dünya para babaları için küçülüyor, dev bir alışveriş merkezine dönüyordu. Buradan eşit, adil, demokratik bir düzen çıkmayacağı açıktı. Virüsle birlikte bu durum iyice belirgin oldu. İnsanlar eşit biçimde sağlığa, eğitime ulaşamıyor. Beslenme sorunu alabildiğine artmış durumda. Sınırlı kaynaklar dar bir çevrenin elinde toplanıyor. HHH Virüsle mücadele için iki yol olduğu konuşuldu. İlkinin sert karantina koşulları olduğunu kavradık hemen. “Temas kesildikçe virüsün yayılma hızı azalacak, mücadele kolaylaşacak” denildi. “Başarılabildi mi?” Hayır. Neden? Piyasa koşulları bu türden bir önleme izin vermiyordu da ondan. Birilerinin sağlıklı olması için diğerlerinin ölmesi gerekiyor. Virüs bu sınıfsal durumu netlikle gösterdi. Bizde karantina koşulları varmış gibi sunuluyor, oysa hakikat ikinci şıkkı fiili olarak yaşadığımızı gösteri de kapı önüne konacak. Virüsle mücadele sınıf saldır. Süre uzadıkça so runlar derinleşecek, iş sizlik artacak, beslenme Ayrıntılar sorunları ortaya çıkacak. Neoliberalizmin ka Virüsle mücadele lesi Birleşik Krallık bundan dolayı sarsıldı. “Pi sınıfsaldır! yasa rahatsız olmasın” dendi önce, baktılar ölümler siyasi maliyet doğuracak, vazgeçtiler. yor. Yani: Sürü Bağışıklığı! Görünen o ki çok geç Tabirin kendisi hayli şakacı! kalınmıştı. Benzer durum ABD Büyük kitleler “sürü” olarak ta için de geçerli. Trump: “Tec nımlanıyor, deniyor ki: Günlük rit koşulları daha fazla süremez” yaşam olduğu gibi devam ede diyor. Yani: “Ölen ölsün, kalan cek virüs yayılacak, zamanla sağlarla devam ederiz” anlayışı toplumun büyük kısmı bunu ta dır bu. Kaldı ki dünyanın en acı şıyacak ve bağışıklık kazanacak. masız sağlık düzeninin ABD’de Böylece zayıflar ölecek, güçlü olduğu da görüldü. Paran varsa ler hayatta kalacak ve yaşamaya hastane, hekim, ilaç var. Yoksa, devam edecek. Buna ilk bakışta ölüm seni bekler! “doğa kanunu” demek mümkün. HHH Vahşi yaşamda güçlü ile güç Bizde durum farklı mı? “65 yaş süz arasında denge kurulur. Oy üstü, 20 yaş altı evde otursun” sa insan kültür yaratan varlık ve dendi. Çalışan kesim için “durmak çoktan doğal koşulların dışında yok, yola devam” yani! Dahası, 20 yaşıyor. Başka türlü söylersek yaş altı emekçiler de sokağa çık doğada para yok, sermaye bi ma yasağından muaf. İşçi her ko riktirmek gibi kaygıları olan hay şulda yükü sırtlanacak. Ucuz, sa vanlar yok. Bir an geliyor, hay yıca çok emekçi başının çaresine van doyuyor. Oysa insan açgöz bakacak. İşçi durumun farkında: lü, saldırgan! “Evde oturursam açlıktan, soka HHH ğa çıkarsam virüsten öleceğim” Neoliberalizmin yöntemidir diyor. İkinci şıkkı yeğliyor insan “sürü bağışıklığı”. Emek ucuzdur, lar. İşsizlik koronadan daha bü işçi çoktur. Fabrikalarda, tarlalar yük tehdit çünkü. Diyeceğim; vi da üretim sürmelidir. Alın teriy rüs herkese eşit bulaşmıyor, bal le çalışan insan ürettiklerine sahip gibi de sınıfsaldır durum. Serma olamaz, sınırlı ücretle çalışır; tüke ye sahibi için risk yoktur. Kriz yok nirse, ölürse yerine başkası gelir. tur. Salgın yoktur. Piyasa koşulla Böylece düzen devam eder. Vi rı hep güçlüden yanadır. rüsle birlikte bu durum daha gö HHH rünür oldu da, acaba daha ön Önümüzde hayli güç bir sü ce böyle değil miydi? 301 ma reç var. “Bir an önce bitsin, eski dencinin iş cinayetine kurban git günlere dönelim” diye sabırsız tiği günler daha dün! Ucu doğru lananlar şunu bilmeli: Eski gün dan kendilerine dokunmadığı için, ler güzel değildi, özgürlük sade evde dizi izler gibi, acıyarak baktı ce sokakta aylak aylak yürüye lar görüntülere insanlar. Şimdi bir bilmek anlamına gelmez! Birimiz ölçüde herkes benzer durumda. aç, işsiz ölürken, ötekimiz, hiçbir Bakmayın siz evden çalışma yala sorun yokmuş gibi yaşamını sür nına, yakında beyaz yakalı işçiler düremez artık! BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ “Çatalkuyruk” da denen, Ege ve Akdeniz’de yaşayan bir balık. 2/ Hatay yöresinde içli 1 köfteye verilen ad... Ulaşılmak 2 istenen hedef. 3/ Gümüş... Binek hayvanlarının sırtın 3 daki oturmalık. 4/ Bulgur, 4 1 2 3 4 5 6 78 9 MARK İ Z A S A T E MENA T REYHAN İ A K HAMA S E T 1 1 2 3 soğan, domates, biber gibi şeylerle yapılan ve çiğ olarak yenen bir yiyecek. 5/ El ve yüz hareketleriyle gösterme... 5 6 7 İ MAM NA Ş İ ZENANA EK N İ SA EL 4 5 6 Bir nota. 6/ Japonya’da 1192 1868 yılları arasında babadan 8 AA EŞELEK oğula geçen askeri diktatörlük 9 S T A T İ K K İ 7 kurumu... “Ne şair döker, ne âşık ağlar / Tarihe karıştı eski sevdalar” (F.N. Çamlıbel) . 7/ Kredi kartı işleme aygıtları için kullanılan kısaltma... Genelev işleten kadın. 8/ Bir haber ajansının kısa yazılışı... Ermenistan’ın başkenti. 9/ Soluk borusu... Baş çoban. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kadınların genellikle başlarının arkasına taktıkları ek saç... Satrançta 8 bir taş. 2/ Nazilerin politika9 sında Germen ırkından kim selere yakıştırılan ad... Arsız sokak çocuğu. 3/ Soğuğun etkisiyle ya da bükülme sonucu bel bölgesinde beliren ağrı. 4/ Bir renk... Bezekçilikte kullanılan yeşil ve pembe dalgalı bir çeşit sedef... 5/ Yemişlerin yenen bölümü... Bir nota. 6/ Pencere çerçevesi... Bir soru eki. 23 4 5 6789 7/ Türlü bitkilerin yaprak ve kabuklarıyla kokulandırılmış acımtırak bir içki... Saçma sapan söz. 8/ Bir şeyde herhangi bir ayıp ya da kusur bulunmadığını bildirmek. 9/ İntikam... Büyük ve süslü köşk. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Ayrıntılar Karadeniz’de NATO’ya alan açma yanlışı NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, NATO dışişleri bakanları video konferans toplantısından sonra yaptığı açıklamada, “Ukrayna ve Gürcistan ile ortaklığı daha güçlü bir şekilde derinleştirme kararı aldıklarını” ilan etti (2.4.2020). Stoltenberg, bu iki ülkeye yapılacak destek paketlerinin içeriğini de açıkladı: Tatbikatlar düzenleme, NATO eğitim ve öğretim programına daha fazla erişim sağlama ve bölgenin hava sahasında nelerin olup bittiğini daha iyi anlamak için radar verilerinin değişimi… Stoltenberg’in açıkladığı bu paketler, ABD’nin Rusya’yı (ve aslında Türkiye’yi de) Karadeniz’den sıkıştırma ve çevreleme siyasetini zorlayacağını gösteriyor. Erdoğan’ın NATO’yu daveti 2008’deki Gürcistan yenilgisinden sonra ABD, Doğu Karadeniz hedefini belli ölçülerde rafa kaldırmış ancak bölgesel ilişkilerdeki çatlaklardan yararlanmak üzere pusuya yatmıştı. O çatlaklardan en önemlisi, Rus uçağının düşürülmesiyle AnkaraMoskova ilişkilerinin krize girmesi oldu. Erdoğan, Rusya’yı sıkıştırmak adına ABD’ye oyun alanı açtı ve NATO’yu Karadeniz’e çağırdı: “Ziyareti sırasında kendisine (Stoltenberg’e) söyledim: Bakın dedim, Karadeniz’de görünmüyorsunuz. Karadeniz’de görünmeyişiniz Karadeniz’i adeta Rusya’nın bir gölü haline dönüştürüyor” (11.5.2016). Erdoğan’ın çağrısını fırsata çeviren ABD, 89 Temmuz 2016’da Varşova’da yapılan zirvede, NATO’nun Karadeniz’deki varlığının artırılması kararı aldırdı! Ardından yayımlanan “NATO: Gelecek İçin Hazır” adlı belgeyle NATO’nun Karadeniz’deki varlığını artıracağı ilan edildi. Ve NATO Nisan 2019’da Karadeniz’i “mücadele alanı” olarak belirledi. AKP’nin Kanal İstanbul ısrarı İlginçtir, Erdoğan’ın “Kanal İstanbul” projesi bu süreçte yeniden gündem oldu. Kanal İstanbul’un Montrö’yü delme riski taşıdığını, sözleşmeyi tartışmaya açacağını ve bu nedenle Kanal İstanbul’un aslında Karadeniz’e NATO yolu olacağını çokça yazdık. ABD’nin, Karadeniz’e “sınırsız” girebilmek için Montrö’yü yıllardır delmeye çalıştığını belirttik. ABD’nin Karadeniz’i; batısında Bulgaristan ve Romanya’yı AB ile NATO’ya üye yaparak, doğusunda Gürcistan’ı NATO’ya üye yapmaya çalışarak, kuzeyinde Ukrayna’yı AB ve NATO’ya üye yapmaya çalışarak çevrelemeye çalıştığına dikkat çektik. Ancak iktidar ABD’ye Karadeniz yolu açacak Kanal İstanbul projesinden vazgeçmemekte ısrarlı. Öyle ki, şu salgın günlerinde, 26 Mart 2020’de Kanal İstanbul için ilk ihale bile yapıldı. Gerçi 28 Mart’ta Ulaştırma Bakanı’nın görevden alınmasını bu ihaleyi yapmasına bağlayanlar var, ancak Erdoğan’ın ihaleden çok değil, iki hafta önce ihaleyi bizzat duyurduğunu da unutmamak gerekiyor: “Kanal İstanbul projesi en yakın zamanda ihaleye çıkıyor” (8.3.2020). AKP’nin Gürcistan hamlesi Karadeniz’in kıyıdaş ülkelerin denizi olarak kalması ve ABD’nin bu denizden uzak tutulması, Rusya kadar Türkiye’nin de ulusal çıkarıdır. Böyle olduğu için de Soğuk Savaş yılları boyunca Montrö Sözleşmesi korunmuştur. Ankara, o yıllarda bile Moskova’yla Karadeniz konusunda ölçülü bir ilişki yürütmüştür. Bu tarihsel gerçekliğe rağmen AKP hükümeti, Karadeniz’i Rusya’yla ilişkilerinde bir kart olarak kullanmaya çalışmaktan geri durmuyor. Sadece uçak düşürme krizinde değil, İdlib krizinde de benzeri yaşandı. 2016’da Erdoğan, NATO’yu Karadeniz’e davet etmişti; 2020’de de Çavuşoğlu, Gürcistan’a NATO üyeliği çağrısı yaptı! Çavuşoğlu, Davos’taki “NATO’nun Geleceği” oturumunda aynen şöyle dedi: “Gürcistan’ı neden (NATO’ya) davet etmediğimizi anlayamıyorum. Batılı dostlarımız Rusya’yı provoke etmeme bahanesiyle Gürcistan’ı davet etmek üzere anlaşmıyor. Gürcistan’ın bize, bizim de Gürcistan gibi bir NATO müttefikine ihtiyacımız var.” (23.1.2020) Ne yapmamalı? Karadeniz konusu, Türkiye’nin Rusya’ya, Rusya’nın Türkiye’ye karşı kullanabileceği bir koz kartı değildir. Karadeniz’in güvenliği her iki ülkenin de ortak çıkarıdır. Karadeniz’i koz kartı olarak kullanmaya kalkmak, ABD’ye yarar. O nedenle Ankara’nın, ABD’nin Karadeniz stratejisine fırsatlar yaratan taktik hamleleri bir kenara bırakarak bütünlüklü bir strateji geliştirmesi gerekir: 1. Ankara, Gürcistan’ın NATO üyeliğini desteklememelidir. 2. Ankara, Ukrayna’nın AB ve NATO üyeliğini desteklememelidir. 3. Ankara, Montrö Sözleşmesi’ni tartışmaya açacak Kanal İstanbul projesini iptal etmelidir. Kaldı ki ABD hegemonyasının inişe geçtiği, neoliberal küreselleşme sisteminin işe yaramadığının korona salgını günlerinde daha net anlaşıldığı koşullarda, NATO üyeliği Gürcistan ve Ukrayna’ya güvenlik değil, bölgeyle düşmanlık kazandıracaktır! İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GELİRLER MÜDÜRLÜĞÜ İLANEN TEBLİĞ (2020 YILI) SIRA İSİM / UNVAN ADRES DOSYA NO NO 1 YUNUSPET AKARYAKIT ÖVEÇLER MAH. 20042113 ÜRÜNLERİ İNŞ. TAŞ. MAD. SEMT KABİL CAD. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. NO:7 DAİRE 2 (BAŞKENT V.D 9840308260) ÇANKAYAANKARA 2 FAHRETTİN ÖZYİĞİT ARDIÇLI MH. 738.SK. 534544 (T.C 54775143332) NO:3 ESENYURTİST. TEBLİĞ KONUSU Encümen İdari Para Cezası Encümen İdari Para Cezası EVRAĞIN NEV’İ Ödeme Emri Ödeme Emri YASAL DAYANAK 1608 SAYILI KANUN BORCUN TEBLİĞ MİKTARI / TL NEDENİ 320,00 TL Adreste Bulunamadı 1608 SAYILI 320,00 TL KANUN Adreste Bulunamadı Başkanlığımıza, 2019 Yılı Vergi ve İdari Para Cezalarından borçlu yukarıdaki listede bulunan mükelleflerimiz adına tanzim edilen Ödeme Emirleri, mükelleflerin adreslerinin bulunamaması ve bilinen adreslerinde bulunamamaları nedeniyle tebliğ edilemediğinden 213 Sayılı V.U.K.’nun 103106 maddelerine istinaden ilgililerin ilan tarihinden başlayarak bir ay içersinde Başkanlığımıza bizzat veya bilvekale müracatta bulunmaları veya taahhütlü mektup veya telgrafla adreslerini bildirmeleri halinde kendilerine süre ile kayıtlı tebliğ yapılacağı bir ayın hitamında müracatta bulunmayan veya açık adreslerini bildirmeyenler hakkında iş bu ilanın neşri tarihinden itibaren bir ay sonunda da tebliğ yapılmış sayılacağı ilan olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1158228)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle