15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: EMİNE BİLGET 3 6 NİSAN 2020 PAZARTESİ 130/9 0 200/1 2 0 150/1 0 0 110/8 0 100/7 0 150/6 0 100/0 0 150/8 0 190/1 2 0 180/8 0 180/6 0 130/9 0 210/4 0 200/1 6 0 150/1 2 0 70/ 2 0 200/1 0 0 190/1 1 0 190/7 0 210/7 0 170/8 0 190/7 0 TARİHTE BUGÜN 1326: Orhan Bey, kuşatma altında tutulan Bursa’yı Bizanslılardan aldı. Bursa, 13261361 arasında Osmanlılara başkentlik yaptı. 1909: İlk basın şehidi: Serbesti gazetesinde, İttihat ve Terakki Cemiyeti karşıtı yazılar yazan Gazeteci Hasan Fehmi, Galata Köprüsü’nde kurşunlanarak öldürüldü. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca “1 kişi 16 kişiye virüs bulaştırıyor” demişti İstanbul problemi Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Dünya Sağlık Örgütü bir ki l Avrupa Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Derneği Yönetim Ku şinin 2.6 kişiye korona rulu üyesi bulaştırdığı”nı söylemişti. Bu açıklama, Virüsün ya SIBEL BAHÇETEPE Prof. Dr. Önder Ergönül: Burada bir olaydan yo yılma hızı dünya ülkeleri la çıkarak bir genelleme bi nin çok üzerinde mi sorusunu da limsel değil. Ama İstanbul’da gündeme getirdi. Avrupa Enfek problem olduğu açık. Bir durumu siyon Hastalıkları ve Klinik Mik örnek veriyor muhtemelen. Bu robiyoloji Derneği (ESCMID) Yö radan yola çıkarak “her 1 kişi 16 netim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ön kişiye bulaştırıyor” diyemeyiz. der Ergönül, “İstanbul’da prob Ortalaması 3’tür. Sanırım bakan lem olduğu açık” derken Enfek bir örnek üzerinden anlatıyor. siyon Hastalıkları Derneği Baş İstanbul’un nüfus yoğunluğunu kanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan çıkarmış mı, onu sormak gerek. “Türkiye’de dünyadan farklı bir Sıkışıklık haritası belli semtlerde durum yok. Ama yüksek seyret daha yoğun, dağılımı bilmek bize tiği kesin” diye konuştu. fikirler verecektir. Türkiye bir çok konuda, özellikle tanı testlerinde çok geç kaldı. 11.5 ay önce söylemiştik, tanı testleri çalışmıyor diye. Pandemiyle ilgili şaşırmaya da devam ediyoruz. Çünkü pandemi boyuca İtalya, İspanya, ABD’nin hiç böyle olacağını tahmin etmemiştik. l Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan: Türkiye’de farklı bir durum yok. Bulaştırma 2.6 gibi dünyada da. Bazen hiç bulaştırmayan hastalar olur. Bazen süper taşıyıcılar vardır, yüzlerce kişiye bulaştırdğı da olur. Türkiye’de 16 bulaştırma kat sayısı dersek o zaman bir haftada sıfır dan 4 bine çıkar. Böyle bir şey yok. Bakanın söylemek istediği halk tedbire uymadığı için bizde daha hızlı seyrediyor ve daha çok bulaşıyor. Bu doğrudur o rakam birçok faktörün birleşiminden etkilenir. Türkiye’de bulaştırıcı kat sayısı 16 gibi görünmüyor ama yüksek seyrettiği kesin. Bulaştırıcılık kat sayısı epidemiyolojide ayrı konudur. Taşıyıcıları erkenden bulup toplumdan ayırt ederseniz Güney Kore gibi bulaştırıcı kat sayısı düşer, kontrol altına alınır. Yok bulamazsanız kat sayısı yüksek olur. Tedbirleri almadan yalnızca havaların ısınmasıyla salgında değişiklik olmayacak. bin bin VAKA SAYILARI İSTANBUL 1 NİSAN 8 852 4 NİSAN 12 231 İZMİR 1 NİSAN 853 4 NİSAN 1105 NOSTALJIK TRAMVAYA GEÇICI ARA Koronavirüs salgını nedeniyle İstiklal Caddesi ve Moda’da hizmet veren nostaljik tramvayların dün saat 21.00’den itibaren seferleri durduruldu. Bunun yanı sıra Kabataş Taksim Füniküler hattında da geçici olarak seferlere ara vereceği öğrenildi. l DHA Virüs izole edildi Türkiye’de aşı için ilk adım Ankara Üniversitesi Biyoteknoloji Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Aykut Özkul’un yeni tip koronavirüse karşı serum, aşı ve ilaç üretmenin ilk adımı olan “SARSCOV2 virüsünün izolasyonu”nu başardığı açıklandı. Üniversitenin sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, Prof. Dr. Özkul’un çalışmalarına ilişkin bilgi verildi. Açıklamada, “Üniversitemiz Biyoteknoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Aykut Özkul, koronavirüse karşı serum, aşı ve ilaç üretmenin ilk adımı olan SARSCOV2 virüsünü izole etmeyi başardı” denildi. Ankara Üniversitesi’ndeki çalışmanın Biyoteknoloji Enstitüsü ile Veteriner Fakültesi Viroloji Laboratuvarı’nda yürütüldüğü bildirildi. l ANKARA/Cumhuriyet Sağlıkçıya not bıraktılar Komşulardan üzen uyarı Sakarya Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi’nde Hasta Hakları Sorumlusu olarak görev yapan Yıldırım A., önceki akşam ailesiyle birlikte yaşadığı eve gittiğinde apartmanın girişine asılan yazıyı görünce şaşkınlık yaşadı. Yazıda, “Apartmanımızda ikamet eden sayın sağlık çalışanları, apartmana girip çıkarken giriş kapıları ve merdiven korkuluklarına temas etmemenizi önemle rica ederiz” ifadeleri yer alıyordu. Yıldırım A., kağıdın boş kısımlarına şu sözlerle komşularına yanıt verdi: “Bu apartmanda ikamet eden tek sağlık çalışanı benim hepimiz biliyoruz. Bu sürecin sonunda yine çalıştığım hastaneye gelecek, benden kendiniz için yine ayrıcalık isteyeceksiniz... Bilginize.” l İSTANBUL/Cumhuriyet Özel hastaneler Covid19 için ücret almaya devam edecek SUT çare olmadı SİBEL BAHÇETEPE Sağlık bakanlığının salgın nedeniyle yeterli donanıma sahip özel hastaneleri pandemi hastanesi ilan etmesinin ardından başlayan ücret tartışması devam ediyor. SGK’nin, Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) yaptığı son değişiklikle özel sağlık kurumlarına ödeyeceği katkı payını iki katına çıkarması da sorunu çözmedi. Özel hastanelerin ek ücret almaya devam edeceğini belirten Dr. Ergün Demir ve Dr. Güray Kılıç “Pandemi hastanesi ilan edilen özel hastaneler kamu eliyle hizmet vermelidir. Burada görev yapan hekimler ve diğer sağlık çalışanlarının ücretleri kamu tarafından ödenmelidir” görüşünü dile getirdi. Dr. Demir ve Dr. Kılıç, son duruma ilişkin şu tespit ve değerlendirmelerde bulundu: n 04 Nisan 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan SGK, SUT’da Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ile; COVİD19 olası/kesin tanılı hastaların özel hastanelerde yoğun bakım sürecinden önce ve sonra serviste yatış sürecinde yapılacak her türlü işlem/girişim/tetkik/tahlil için ilave ücret alınmamasına ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır. n SUT değişikliğinde Türkiye Halk Sağlığı Kurumu tarafından temin edilen antiserumlar ile ilaçların parenteral formları için SGK’nın hastanelere ödeyeceği ücrette artış yapılmıştır. n Sonuç olarak özel hastane ler, pandemi hastanesine dönüştürülmesine karşın herhangi bir değişiklik yapılmadığı için COVİD19 olası/kesin tanılı hastaların yoğun bakım sürecinden önce ve sonra serviste yatış sürecinde yapılacak her türlü işlem/girişim/tetkik/ tahlil için ilave ücret almaya devam edebileceklerdir. n Özellikle İstanbul’da kamu hastanelerinin yoğun bakım üniteleri doluluk oranı artmasına rağmen özel hastanelerin yoğun bakım servislerini kullanmada sıkıntılar yaşanmaktadır. İstanbul Tabip Odası da yaptığı açıklamada “SGK Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’le hastalar değil, özel hastane patronları korunmuş oldu” dedi. EVDEN ANTRENMAN Yeni tip koronavirüs (Covid19) salgınından dolayı alınan tedbirler kapsamında çalıştıkları spor salonu kapatılan Manisalı eskrim antrenörü İpek İrem Ülkü, sporcularına evinden yaptığı video konferansla antrenman yaptırıyor. Öğrencilerinin eskrimden kopmamaları ve kondisyonlarını korumaları için çabalayan antrenör İpek İrem Ülkü, evinden yaptığı video yayınlarıyla 30 sporcusunu haftanın 5 günü 1 saat 15’er dakika çalıştırıyor. l AA EMNIYET’TE TARİFE Müdürler 500 memurlar 100 lira Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Biz Bize Yeteriz Türkiyem” sloganıyla başlattığı dayanışma kampanyası için Emniyet’in de “yardım tarifesi” belirlediği ortaya çıktı. Personele gönderilen ve sosyal medyada yayımlanan yazıda, tüm teşkilat mensuplarından rütbe sınıflarına göre bağış yapmaları isteniyor. “Tüm teşkilat mensuplarımızdan bu zor günlerdeki dayanışma ve yardımlaşma kampanyasına eksiksiz olarak katılım sağlanacağına inancımız tamdır” denilen yazıda tavsiye edilen bağış miktarları ise şöyle: 1. Sınıf Emniyet Müdürü: 500 TL, 2. 3. ve 4. Sınıf Emniyet Müdürü: 250 TL, başkomiser, komiser ve komiser yardımcısı: 150 TL, başpolis ve polis: 100 TL. Evde kalın ama karantinaya alışmayın “Oyuncu Tolga Mendi, yeni sevgilisiyle Belgrad Ormanı’nda yürüyüş yaparken yakalandı. Covid19 virüsünün ardından devlet yetkililerinden gelen ‘evde kal’ tavsiyesine uymayan ikili, gazetecileri görünce panikledi. Mendi, ‘Rica ediyorum, lütfen o fotoğrafları yayımlamayın’ diyerek habercilerden fotoğrafların silinmesini istedi.” Hükümete yakın gazetenin “özel haberi” böyle. Aslında diğerleri de farklı değil. Tümünün magazin sayfaları “ünlülerin” evde olduklarını kanıtlayan, kendi elleriyle paylaştıkları fotoğraflarla dolu. Dışarıda yakalananlar ise özür diliyor. Eskiden bar kapılarında “ünlü” kovalayan muhabirler, şimdi ıssız korona sokaklarında evden kaçanları yakalıyor. Herkes kendi kafesinde Gazeteleri hapishanede bir gün gecikmeli okuyorum. Avukatlarıma, “Dışarısı nasıl” diyorum. Genelde “Tahmin bile edemezsin” yanıtını alıyorum. Bugüne kadar hiç tanık olmadıkları bir dünyanın tasvirini tecrit altındaki birinin anlamasının zor olduğunu düşünüyorlar. Oysa durum tam da hapistekilerin hayal edebileceği gibi. Üstelik bunun nedeni sadece eve kapanmış dışarıdakiler ile hücreye kapatılmış içeridekiler arasındaki farkın incelmesinden ibaret değil. Michel Foucault’nun “Hapishanenin Doğuşu” adlı kitabı 17. yüzyıla ait bir veba yönetmeliğine yer veriyor: “Kentin ve ‘mücavir alanın’ kapatılması, buradan dışarı çıkmanın yasaklanması aksine davranışlar ölümle cezalandırılır, başıboş hayvanların hepsinin öldürülmesi kentin, her birinin başına yetkili bir eminin getirildiği ayrı mahallelere bölünmesi. Her cadde bir temsilcinin yönetimine verilmektedir; o da burayı gözetim altında tutmaktadır; eğer buradan ayrılırsa öldürülür. Belirtilen günde herkesin evine kapanması emredilmektedir. Evden çıkmak ölümle yasaklanmıştır. (…) Eğer evden mutlaka çıkmak gerekirse, bu sırayla yapılacak ve insanlar her türlü karşılaşmadan kaçınacaktır.(…) Temsilci de her gün sorumluluğu altındaki caddeyi gözden geçirmekte; her evin önünde durmakta; herkesi adıyla çağırmakta; herkesten durumları hakkında teker teker bilgi almaktadır. (…) Herkes kendi kafesine kapatılmış, kendi penceresinde adı okunduğunda cevap vermekte ve istenildiğinde kendini göstermektedir. Bu canlıların ve ölülerin büyük teftişidir.” Uzun yönetmeliğin yarattığı olağanüstü halin kısa özeti böyle. Karantina modeli hapishane Veba yönetmeliğinin yarattığı hapishane atmosferi tesadüf değil. Foucault’nun hapishaneyi kışla, okul, fabrika ya da hastane gibi “disiplin merkezleri” ile birlikte incelediğini, iktidarın yönetme mekanizmalarının yansıması olarak ele aldığını okuyanlar biliyor. Dönelim salgın hastalık karantinasına… Foucault, en işlevli hapishane mimarisi olarak ele aldığı Jeremy Bentham’ın “Panoptikon Projesi”ni salgın hastalık yönetmeliğinin modellenmiş hali olarak anlatıyor: “Çevrede halka halinde bir bina, merkezde bir kule; bu kulenin halkanın iç cephesine bakan geniş pencereleri vardır; çevre bina hücrelere bölünmüştür. (…) Görülmeden gözetim altında tutmaya olanak veren düzenleme, sürekli görmeye ve hemen tanımaya olanak veren mekânsal birimler oluşturmaktadır.” Panoptikon’un büyük etkisi buradan kaynaklanmaktadır: “Tutukluda, iktidarın otomatik işleyişini sağlayan bilinçli ve sürekli bir görülebilirlik halini yaratmak.” Gözünüzde canlandırabildiniz mi? Avrupa şehirlerinin merkezinden tüm evlerin göründüğü “panoramik manzara” veren kuleleri düşünün. Ya da bir futbol sahasının santrasından tüm tribünleri izleyebildiğinizi. Burada da iktidarın temsilcisi “yola gelmesi gereken” tüm mahpusların hücrelerini gözetleyebiliyor. Ezeli ve ebedi sanıyoruz. Ama hapishanenin de bir tarihi var. İnsan bedenine eziyet çektirerek cezalandırmanın yerini “kapatma”nın alması uzun sürdü. Bugün anladığımız haliyle “cezaevi”nin geçmişi neredeyse iki asır kadar. Panoptikon planı ise kendini bu süreçte zamana uyarladı. Gözaltındaki polis merkezinde hücrelerin içindeki ya da hapishanede koğuşların ortak alanlarındaki kameralar “gözetleme”yi yeni teknolojiyle sürdürüyor. Buradan göremiyorum ancak magazin ekleri ipucu veriyor. Muhtemelen herkesin ev halini paylaştığı sosyal medya, karantina kontrolüne gönüllü bir göz yaratıyor. Nihayetinde salgın hastalıkları önlemek için tartışmasız en etkili çözümlerden biri olan karantinalar ya da tutukluyu disipline sokan hapishaneler; iktidarın hastayı ya da şüpheliyi yalıtmasına, kontrol etmesine, gözetlemesine ve bunu genişleyen bir meşruiyete dönüştürmesine yarıyor. Karantinadan nasıl çıkarız? Şimdi elimizi yıkamamız gerektiğini, sosyal mesafeyi, evden çıkmamayı biliyoruz. Bilmediğimiz, korona sonrasında nasıl bir dünyaya uyanacağımız. Zira dünyayı değiştiren salgın hastalıklar, devletlerin düzenini, sermayenin yayılımını, dinsel kurumların otoritesini hatta emperyal sistemi yeniden tanımlıyor. Örneğin Avrupa’da veba salgınları emek arzını azaltarak makineleşmeyi çabuklaştırmıştı. Kilisenin gerici otoritesinin işe yaramazlığını göstererek yıkıcılığının sadece beden üzerinde olmadığını ispatlamıştı. Peki korona? 40 yıldır anlatılan neoliberal küreselleşme masalının boyalarının döküldüğünü artık kundaktaki bebekler söylüyor. Çin’deki pazardan çıkıp Batı metropollerini vuran virüs, dünyanın küre olduğunu kanıtlarken; küresel dünyanın lideri ABD, müttefiklerine de düşmanlarına da sırtını döndü. Bir milletten diğerine geçen virüs sınır tanımazken; AB, İtalya ya da İspanya ile arasına kalın sınırlar çizdi. “Eski dünya”nın yaptırımlarla yalıttığı Küba, Rusya ya da Çin ise hasta dünyaya ilaç ve doktor taşıyarak “başka bir dünya” sinyali verdi. Ya iktidar düzenleri? Şunu biliyoruz: Olağanüstü haller hükümetlerin çoğunlukla sopalarını çıkardığı dönemlerdir. Yatay ilişkiler tasfiye olurken; yönetme, dikine ilişkilerin hapishanedeki gibi müdür ve gardiyanlarla kurulduğu bir hal alır. Ülkeyi bir hapishaneyi yönetir gibi yönetmeye izin veren karantina rejimi geçince, iktidarlar sopalarını tekrar kılıfına sokmak istemezler. Hatırlayın, 15 Temmuz’un ardından OHAL ilan edilirken dönemin Başbakanı, “Halka değil, devlet kendisine karşı OHAL ilan ediyor” demişti. Ancak FETÖ virüsünün ardından ülkenin kararnamelerle yönetildiği, yurttaşlık haklarının sınırlandırıldığı, hukukun sıra dışılaştığı, Meclis’in işlevsizleştiği düzen baki kaldı. Kesin olan bir şey var ki korona sonrasında Türkiye dahil tüm ülkeler bir seçim yapacak. Karantina hapishane düzeni devam mı edecek? Sağlığa, eğitime, güvenceli çalışmaya erişmenin hak olduğu bir sistem mi kurulacak? Sopayı elinde tutan iktidarın temsil ettiği sınıfların bu soruya verdiği yanıt belli. Karantinadakiler için ise 100 yıl önce Cumhuriyete ve yurttaşlığa bir olağanüstü halin sonunda ulaştığımızı hatırlama zamanı. 1820 YAŞ DÜZENLEMESİ Çalıştığını belgeleyene yasak yok İçişleri Bakanlığı’nca 81 ilin valiliklerine gönderdiği ek genelge ile 18 ile 20 yaş arasındaki kamu çalışanları, özel sektörde çalıştığını belgeleyenler ve mevsimlik tarım işçileri sokağa çıkma yasağından muaf tutulacak. Sokağa çıkış yasağından muaf tutulanlar istisna kapsamında olduklarını kanıtlayacak belgeleri yanlarında bulundurmak ve denetim sırasında ibraz etmek zorunda olacak. l ANKARA / Cumhuriyet 2065 YAŞ ARASINA ÜCRETSIZ MASKE İletişim Başkanı Fahrettin Altun, 2065 yaş arası yurttaşlara ücretsiz maske dağıtılacağını duyurdu. Sosyal medyadan açıklama yapan Altun, “maske.epttavm.com” adresindeki formu dolduran her yurttaşın evine haftada 5 maskenin PTT tarafından ücretsiz teslim edileceğini kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle