16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 5 3 NİSAN 2020 CUMA İZMIR BÜYÜKŞEHIR BELEDIYE BAŞKANI TUNÇ SOYER CUMHURIYET’E YAZDI ‘Kriz belediyeciliği’ni HAYATA GEÇIRDIK Dünya yeni ve çok zorlu bir sınavdan geçiyor. Koronavirüs salgını bugüne kadar karşılaştığımız kriz ve felaketlerde uyguladığımız önlemlerle baş edebileceğimiz bir tehdit değil. Bu yüzden de İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde tüm dünyayı tehdit eden yeni koronavirüs salgınına karşı etkili bir mücadele yürütmek için yeni bir model uygulamaya başladık. “Kriz Belediyeciliği” adını verdiğimiz bu yeni yönetim modeli, salgının ortaya çıkardığı sorunlara hızlı bir biçimde çözüm üretmeyi, devletin ilgili birimleriyle işbirliği sağlamayı ve krizi en az zararla atlatmayı amaçlıyor. Sokağa çıkma yasağı önerisi Kriz belediyeciliği yönergesini yayımlayarak belediye mevzuatına önemli bir katkı sağladık. Artık İzmir’de belediyecilik hizmetleri Kriz Yönetim Üst Kurulu, Kriz Yönetim İcra Kurulu ve Bilim Kurulu olmak üzere üç ana kurul üzerinden yürütülüyor. Amacımız çok net. Bu virüsün mümkün olduğunca az kişiye bulaşmasını sağlamak. Bunu yaparken krizin ekonomik ve sosyal sonuçlarını da göz ardı etmiyoruz. Bu koşullara göre strateji belirliyor, yardım ve dayanışmayı büyütüyoruz. Salgının yayılmasını önlemek için Tunç Soyer İzmirlilerin evlerinde kalması gerekiyor. Çalışmak zorunda olanlar için de sokağa çıkma yasağının hayata geçirilmesi gerek. Bu konudaki görüşlerimizi Pandemi Kurulu’nda ifade ettik ve iki hafta süreyle sokağa çıkma yasağı ilan edilmesinde fayda olduğunu belirttik. Evde kalan insanların ihtiyaçlarının karşılanması için de üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Halihazırda geliri olmayan 65 yaş üstündeki İzmirlilere gıda ve hijyen malzemesi, yine geliri olmayıp 15 yaş ara sında çocuğu bulunan İzmirlilere ise süt ve gıda paketi ulaştırıyoruz. İhtiyaç sahibi ailelere çorba, gıda paketi, çocuklara kitap dağıtıyoruz. Maddi durumu uygun olan ancak evden çıkamayan 65 yaş üstündeki yurttaşlarımızın da alışverişlerini yapıyoruz. Bu kriz geçecek ama geriye dayanışma kalacak dedik. Bu doğrultuda “Biz Varız” adlı bir kampanya başlattık. Kampanya kapsamında İsteyen yurttaşlar kampanyaya yiyecek ve temizlik malzemelerinin bulunduğu yardım kutularını, Kültür Park’ta kurulan lojistik merkezine teslim ederek katılabiliyor. Türkiye’nin tek belediye hastanesi Kriz belediyeciliği kapsamında aldığımız önlemler bunlarla sınırlı değil. Türkiye’nin tek belediye hastanesi olan Eşrefpaşa’yı kötü günlere hazırladık. Eşrefpaşa ve 9 Eylül Üniversitesi araştırma hastanelerindeki sağlık çalışanlarımıza kalacak yer ayarladık, böylece kendilerinin daha rahat edebilmelerini ve ailelerini riske atmamalarını sağladık. Krizin ilk günlerinden itibaren ekiplerimiz, kamuya açık alanların dezenfekte edilmesi için gece gündüz demeden çalışıyor. İzmir sınırlarında ekiplerimizin ulaşmadığı ilçe kalmadı. Toplu taşıma araçları için yeşil koltuk uygulaması başlattık; yolcularımızdan sosyal mesafeyi korumalarını istedik. Sosyal mesafeyi hatırlatmak için yaratıcı çözümler geliştirdik, zemin çıkartmaları hazırladık. Meslek Fabrikamızı maske ve gıda üretimi için yeniden organize ettik. Zabıtamız da açık gıda satışından toplu taşıma araçlarındaki yolcu sayısına kadar her türlü denetimi aksatmadan yapıyor. Yalnız değilsiniz İnsanların bugünlerde kendilerini yalnız hissettiklerini bildiğimiz için iletişim faaliyetlerini de krize göre yeniden planladık. Çağrı merkezimiz 20 bine yakın 65 yaş üstü İzmirliyi arayarak ihtiyaçlarını sordu. Bizi arayanları da tek tek not alıyoruz. Psikolojik destek amacıyla yeni bir hat açtık. Kimseyi yalnız, çaresiz bırakmamak için tüm gücümüzle çalışıyoruz. İzmirliler yalnız olmadıklarını bilsin. Bu zor günlerin isimsiz kahramanları olan çalışma arkadaşlarım ve ben hep yanınızda olacağız. Dayanışmamız bu kara günler geçtiğinde yüreklerimizi ısıtan bir anı olarak hep hatırlanacak. Koronavirüs salgınıyla zor durumda kalan veliler taksitleri ödemekte güçlük yaşıyor Özel okullar para istiyor KÜBRA KÖKLÜ Koronavirüs tedbirleri kapsamında 23 Mart’ta ilk ve orta dereceli okullar, uzaktan eğitim sistemine başladı. Devlet okulunda ya da özel okulda okuyan öğrenciler, evlerinden internet ve televizyon aracılığıyla eğitim alırken, özel okullara kayıtlı öğrenciler ise gitmedikleri okullarının taksitlerini, servis ve yemek ücretlerini ödemeye devam ediyor. Veliler ise uygulamaya tepkili. Eğitimİş Sendikası Başkanı Orhan Yıldırım ve eski CHP milletvekili ve eğitimci Güldal Okuducu, velilerin tepkisini ve uygulamayı Cumhuriyet’e değerlendirdi. Eğitimİş Sendikası Başkanı Orhan Yıldırım, özel okullara çocuklarını gönderen yurttaşların şu günlerde okul taksitlerini ödemekte zorlandığını belirtti. Ekonomik krizle birlikte devletin özel okullardaki öğrenci başına yaptığı 4 bin TL’lik yardımın kesildiğini anımsatan Yıldırım, “Özel okullar sene başında ailelerden okul taksitlerini, yemek ve servis ücretlerinin tamamını peşin aldı. İkinci dönem neredeyse öğrenciler, hiç okula gitmedi. Ne okula gidiliyor, ne servis çalışıyor ne de yemek verildi. Ancak taksitler ödenmeye devam ediyor. Okullar tarafından aileler aranıp ücretler isteniyor” diye konuştu. Yıldırım, Milli Eğitim Bakanı’nın özel okulları olduğunu ve bu yüzden de yurttaşın değil, özel okul sahiplerinin yanında durduğunu ileri sürerek, “Özel okullar öğrenciye verme diği hizmetin parasını nasıl alabilir! Hadi aldın, nasıl bir kısmını iade etmezsiniz! Bakanın bu konuyla ilgili çalışma yapması gerekiyor. Yurttaşlara yıllık ücret üzerinden paraları iade edilmelidir. Özel okulların ayakta kalmaları için de çalışma yapması gerekiyor. Özel okulların bazılarının bu süreçte iflas edeceğini biliyoruz.” ‘Mağduriyet önlenmeli Hem özel okulların hem de çocuklarını özel okullara gönderen ailelerin mağdur olduklarını belirten Güldal Okuducu, “Özel okullar ailelerden vermedikleri hizmetin ücretini istiyor. Aileler, okul taksitlerini, servis ve yemek ücretini nasıl ödeyeceğim diye düşünmekten psikolojisi bozulmuş durumda. Devlet hiçbir şey yapmıyor. Özel okullar da bir yandan haklı, kapılarını tamamen kapatmamak için velilere baskı uyguluyor. Şu süreçte kimsenin mağdur olmamasını sağlamak devletin elinde” dedi. Çocuğunu özel okula gönderen ve salgın nedeniyle mağduriyet yaşadığını söyleyen bir veli ise yemek ücreti olarak yıllık 3 bin lira ödediğini ancak okula gidilmemesine karşın ikinci dönemin ücretini iade etmediklerini belirtti. Okul taksitlerini borç alarak ödemeye çalıştığını söyleyen veli, “Okulun muhasebesi sürekli arıyor ya da mesaj atarak para istiyor. Yıllık okul ücreti 17 bin TL. Borç alarak taksit ödemeye çalışıyorum. Ödeyemezsem de biliyorum, öğretmen maaşını alamaz ve okul kapanır” diye konuştu. MAVERA ERKEK YURDU, 3 AYIN PARASINI ISTEDI ‘Yurttan çıkarılırsınız’ tehdidi KÜBRA KÖKLÜ İlim Yayma Cemiyeti’nin Rize Şubesi’ne bağlı Mavera Erkek Yurdu, Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun (KYK) yardımını kesmesini gerekçe göstererek öğrencilerden yurtta kalmadıkları 3 ayın parasını istedi. KYK’nin Mavera Erkek Yurdu’na her yıl 24 bin lira yardım ettiği iddia edildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, mart, nisan, mayıs ve Haziran aylarında öğrencilerden yurt ücretinin alınmayacağını duyurmasına karşın Mavera Erkek Yurdu yönetimi, 80 öğrencisine mesaj göndererek nisan, mayıs ve haziran aylarının ödemelerini talep etti. Yurt yönetimi yurtta kalan öğrencilerden, KYK’nin barınma ve beslenme yardımını kesmesini gerekçe göstererek kalmadıkları 3 ay için 900 TL istedi. Destek kesildi Mavera Erkek Yurdu’nda kalan bir öğrenci, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, 900 TL’yi ödemedikleri takdirde yurttan çıkarılacaklarının söylendiğini anlattı. KYK’nin yurda yaptığı yardımlar dolayısıyla kendilerinden 300 TL alındığını, yardımların kesilmesiyle bu miktarın arttığını söyleyen öğrenci, “KYK, 80 öğrencinin yemek masrafları için yurda her yıl 24 bin lira ödüyor. Ben, kalmadığım ayların parasını ödemek istemiyorum. Ödemediğim takdirde beni ve birçok arkadaşımı yurttan çıkaracaklar” diye konuştu. Koronavirüs salgını nedeniyle öğrenci yurtları boşaltılmıştı. Öğrencilere ücret şoku MAHMUT LICALI Üniversitelerde koronavirüs salgını dolayısıyla yüz yüze eğitim yapılmaması kararı alınırken, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) yazısı üzerine özel yurtlar öğrencilerden mart ayıyla birlikte kalmadıkları her ay için yüzde 30 oranında ücret talep etmeye başladı. CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi, “Milli Eğitim Bakanı bir an önce öğrencilere, bir yanda da virüsle boğuşan öğrenci ailelerine ve özel yurt işletmecilerine nefes aldıracak bir çözüm bulmak zorundadır” dedi. Öğrencilere fatura gönderen özel yurtların dayanağının ise konu hakkında olumlu görüş veren Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün olduğu ortaya çıktı. Özel yurtların öğrencilerden ödeme alınıp alınmayacağı konusundaki başvurusu üzerine MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü konuyla ilgili görüş yazısı hazırladı. Bakanlığın yazısında, kayıt yaptıran öğrencilerden 15 Eyül tarihine kadar kurumdan ayrılanlardan hizmet sunum taahhütnamesinde belirlenen yıllık barınma hizmeti ücretinin yüzde 10’unun; 15 Eylül ve sonrasında ayrılanlardan ise barınma hizmeti ücretinin yüzde 30’unun alınacağına ilişkin hüküm anımsatıldı. Bakanlığın yazısında; söz konusu hükümler çerçevesinde sürecin yürütülmesinin gerektiği ifade edildi. CHP’li Hakverdi, konuyla ilgili şunları dile getirdi: “İktidar, Millet İttifakı’nın belediyeleri ile uğraşmak ve vatandaşlarına IBAN numarası vermek dışında bir şey yapmalıdır. Devlet bu günler için vardır!” l ANKARA Kronik hastaların reçetesi uzatıldı Koronavirüsle mücadele kapsamında dün bir dizi yeni tedbir karar açıklandı. Kronik hastalığı olan yurttaşların süresi dolan reçeteleri ikinci bir duyuruya kadar uzatıldı. Sağlık Bakanlığı, hekimler tarafından yazılan kâğıt reçetelerin bulaş riski nedeniyle asgari düzeyde kullanılmasını istedi. Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Kredi Yurtlar Genel Müdürlüğü’ne bağlı yurtlarda barınan öğrencilerin, mart ayında ödedikleri ücretlerin iadesinin başladığını duyurdu. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Kuran kursu öğreticilerinin ek ders ücreti ödemelerini bu süreç boyunca yapmaya devam edeceklerini bildirdi. l ANKARA SOSYAL YARDIM ÖDEMESI EVE YAPILACAK İstanbul PTT Bölge Başmüdürlüğü, Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi Destek Programı çerçevesinde gerçekleştirilen sosyal yardım ödemeleri sürecinde bazı PTT işyerlerinde yaşanan yoğunluğun, çalışanların ve müşterilerin sağlığını tehlikeye düşürmemesi amacıyla bazı şubelerin bugünden itibaren kapatılma kararı alındığını açıkladı. İçişleri Bakanlığı da 2 milyon 111 bin haneye yapılacak olan bin TL’lik ödemenin PTT şubelerinde yapılmayacağını, ödemenin bugün 10.00’dan itibaren PTT görevlileri, bekçiler ve kolluk birimlerince 5 gün içinde yurttaşların evine yapılacağını duyurdu. l DHA Bir krala neden ihtiyacımız var? “Bir krala neden ihtiyacımız var?” Tayland bunu soruyor çünkü kralları, hanedanındaki 20 kadını ve sayısız hizmetçiyi alarak Almanya’da kendisine özel olarak tahsis edilen bir otele saklandı ve orada himayesindekilerle birlikte karantinaya girdiğini açıkladı. Tayland bir krallık. Ülke parlamenter monarşi ile yönetiliyor. Tahtta 1946 yılından beri Çakri Hanedanı var. Şu an Almanya’da bir otelde olan Kral IX. Rama Tayland’ın hem devlet başkanı hem de silahlı kuvvetler başkanı. Ülkede yıllarca askeri cunta vardı. Eski kral zamanında onların ortaklığıyla hazırlanan anayasa, referandumla kabul edildi ve sözde sivilleşmeye geçildi. Ama sonrasında yapılan seçimlerde yaşananlar bize çok tanıdık. Muhalefete yapılan baskılar ve hukuki engellemeler bizim de yabancısı olmadığımız şeyler. Şimdi Tayland’da muhalifler, tüm dünya yıkılırken ülkeden kaçan krallarının ardından siyasi bir kampanyayla “Bir krala neden ihtiyacımız var” diye sormaya başladılar. Sahi Tayland’ın ülkesinden kaçan bir krala neden ihtiyacı var? Ve tüm dünyanın devamlı insanları ateşe atan, soğuk ve sıcak savaşlar çıkaran, felaketlerle baş etmekte hep sınıfta kalan, insani öncelikler yerine ekonomik öncelikleri odağına alan şu ya beceriksiz ya da günahkâr devletlere neden ihtiyacı var? Bu tarihin ya da politikanın değil; Felsefenin, sosyolojinin ve belki de en önce psikolojinin temel sorusu. Kâh tanrılardan babaya, kâh babadan tanrılara uzanan ve arada devlet katında kronikleşerek insanlığın üzerine çöken iktidar kavramını güç kavramıyla eşdeğer gören insanlık; Gücün otorite, baskı, şiddet ve cezalandırma yetkisi içeren bir karabasana dönüşmesini hastalıklı bir ortak bilinçle bizzat onaylıyor. Ve sistem bu bilinci sorgulayan yoldan çıkmaları bünyesinde kolay kolay barındırmıyor. Yıllarca krallık koşullarının aleni adaletsizliğinde yaşamış olan halkların gözü, ancak o kral böylesine sansasyonel bir hareket yaptığında itirazın kıvılcımı parlayabilecek kadar, bir an, kararıyor. Yoksa tüm dünya genel olarak krallara, kraliçelere, faşistlere, despotlara, astığı astık kestiği kestik politikacılara, alenen ya da sinsice başka ülkeleri sömürerek zenginleşen politikalara sorgusuz sualsiz razı. Kendisini ancak onu ezen ve korkutan bir gücün koruyabileceğine ikna olmuş bir insanlık, tanrılarını da iktidarlarını da aynı hamurdan yaratıyor. O yüzden, dünyadaki mevcut iktidarların tahammül edemeyeceği tek şey, lider aramayan, şiddete mesafeli duran, hiçbir şeyden korkmayan ve ne istediğini bilen ısrarlı kalabalıklar. İktidarların güvendikleri tüm dayanakları bir anda geçersiz kılan böylesi bir ortak bilinç, her koşulda sistemi kökünden sarsabilecek homojen bir güce sahip. O yüzden insanın da halkların da “neye ihtiyacı olup neye ihtiyacı olmadığını” sorgulamaya başladı nokta, iktidarlar için tedirgin edici. Tayland’daki muhalifler tarafından ortaya atılan “Bir krala neden ihtiyacımız var” sorusu; Küçücük bir ihtimal de olsa, kralları salgının ortasında, sefasından ödün vermeden halkını ardında bırakıp güvenli diyarlara kaçtığında, geniş kitleler üzerinde hızlı bir idrak yaratabilir. Ve başkalarının aklına da olmadık şeyler sokabilir. Şimdi hep birlikte sormanın tam zamanı: Değil bir krala... Bir kraliçeye... Bir başkana... Bir cumhurbaşkanına ne ihtiyacımız var? Ya da; Bu kadar sömürüye... Bu kadar adaletsizliğe... Bu kadar yoksulluğa... Bu kadar korkuya... Ne ihtiyacımız var mesela? İnsanlığın şu anda topyekun sadece neye ihtiyacı var aslında? Alkoçlar kaybetti Antalya kazandı Hülya Koçyiğit’in damadı Ender Alkoçlar, Konyaaltı sahiline yönelik ihalenin iptal edilmesi üzerine açtığı davayı kaybetti. AKP döneminde, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin ihale kapsamında 254 milyon TL harcamasının dışında 15 milyon 16 bin 116 TL tutarında zarar edildiğini belirlenmişti. Söz konusu firmanın hiç yatırım bedeli ödemeden yalnızca alt kiracılardan kira topladığı belirlenince sözleşme iptal edilmişti. Bunun üzerine Alkoçlar, idare mahkemesine başvurarak yürütmeyi durdurma kararı aldırmıştı. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin itirazı üzerine mahkeme belediyeyi haklı bularak ihaleyi iptal etti. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, “Alkoçlar bize açtığı davayı kaybetmiştir. Mahkeme de ranta dur demiştir” dedi. l İç Politika
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle