23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ORHUN ATMIŞ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 11 26 NİSAN 2020 PAZAR Bir hayat nasıl yaşanır? Belgesel fotoğrafçı ORHUN ATMIŞ Sebastião Salgado’nun yaşamını anlatan ‘Toprağın Tuzu’ filmi Salt’ın internet sitesinde (saltonline.org) erişime açıldı. Salgado, milyonlarca mültecinin göç yollarını takip etti, açlıktan ölenlerin fotoğraflarını çekti. Babası tarafından, “Çok yaramaz, hiç yerinde duramayan” bir çocuk olarak tanımlanıyor Sebastião Salgado. Politikayla da ilgilendiğini söylüyor aynı ismi taşıyan babası. Dünyaca ünlü belgesel fotoğrafçısı Salgado’yu en basitinden böyle özetliyor. Bir 68’li Salgado, o yıl Brezilya’da yönetimi ele geçiren askeri diktatörlükten kaçarak Paris’te ekonomi okumaya gidiyor eşi Leila ile birlikte. Okulunu bitiriyor, güzel bir iş buluyor. Kısacası önünde iyi paralar kazanabileceği önemli bir kariyer onu bekliyor... Ancak babasının dediği gibi, oradan oraya mekik dokuyan birisi Salgado, yine öyle oluyor. Karısının fotoğraf makinesiyle iş için gittiği Afrika ülkelerinden bir sürü fotoğrafla geri dönüyor. Fotoğraf çekmekten duyduğu zevk, tüm bu kariyerine sırt çevirmesine yol açıyor ve Güney Amerika’daki ilginç insan hikâyeleriyle görkemli fotoğraf kariyeri başlıyor. Sonrasında ise insanın yarattığı cehennemi tüm çıplaklığıyla insanlığa göstermeyi başarıyor, ta ki kendi Zırh giymiş savaşçıyı andıran büyük bir kertenkelenin fotoğrafı. deyişiyle ruhu hastalanana, kalbi bu yükü daha fazla kaldıramayana kadar. Afrika’daki devasa açlık, büyük soykırımlar, iç savaş, katliam, ortadan kaybolan yüzbinlerce insanın kaybolmadan önceki belki de son görüntüleri, milyonlarca kişinin göçü. Sadece Afrika değil, Avrupa’nın göbeğinde, Yugoslavya’da yaşa Kuraklaşan köyünü eşiyle birlikte dev bir ormana dönüştürdü. nan soykırım da dahil, bütün insanlık dramları Salgado’nun objektifiyle dünyanın gözleri önüne seriliyor. Bakması bile güç fotoğraflar bunlar. Doğaya dönüş... Belgeseli iki bölüme ayırmak mümkün. İlk kısımda büyük insanlık dramlarını çeken Salgado’nun izini sürerken, ikinci bölümde ise bir parçası olduğumuz doğanın, gezegenin, vahşi yaşamın fotoğraflarına imza atan bir Salgado’yla karşılaşıyoruz. Ayrıca, askeri diktatörlüğün sona ermesinden sonra ülkesine geri dönen Salgado’nun kuraklığa mahkum olmuş köyünü nasıl dönüştürdüğünü görüyoruz. Leila ve Salgado, adeta bir çöl haline gelen çorak arazileri karşısında oturup seyretmiyorlar. Yine bir şeyleri değiştirmeye uğraşıyorlar. Kurdukları Instituto Terra ile 2 milyonun üzerinde ağaç dikiyorlar, tüm doğal yaşam, hatta jaguarlar bile geri dönüyor. Arazi de artık özel mülk değil, ulusal bir park ve herkese açık. “Toprağın Tuzu” belgeselinin yönetmenliğini Salgado’nun oğlu Juliano Ribeiro Salgado ile usta yönetmen Wim Wenders yapıyor. Filmi izledikten sonra belki de bir hayat nasıl hakkını vererek yaşanır sorusunun cevabını görüyoruz. Kendi elleriyle diktiği fidanın metrelerce yükseğe ulaşmış kalın gövdesine dokunan, bu gövdenin daha da kalınlaşacağını ve belki de daha yüzyıllarca burada duracağını söylüyor Salgado. O yeşil ormanın içinde yine o ağaca sırtını dayamış otururken tarifi zor duyguları açığa çıkarıyor. “The Salt of the Earth [Toprağın Tuzu]”, 50. Dünya Günü kapsamında 10 Mayıs tarihine kadar Türkçe altyazılı olarak “saltonline.org” internet sitesi üzerinden izlenebilir. muratbeser@muratbeser.com Sersem ‘Kırmızı Adam’ ‘SCP’ Şayet “zor zamanlarda zor işler yapmak” diye izah edilen bir eylem varsa, bunların başında mutlaka albüm çıkarmak yazılmalı. Sayısız kısıt içinde (sadece dijital platformda olsa da) çıkmayı başaran çalışmalardan biri de Sersem topluluğunun ilk albümü “Kırmızı Adam”. Sersem topluluğu müzik piyasasında cirit atmamış, amatör ruhlarını kaybetmemiş tutkulu dört adamdan oluşuyor: Vokalde Serdar Erdoğan, basta Batur Yurtsever, gitarlarda da Lütfü Güran ile Ilgaz Kuruyazıcı. İstisnasız tamamı “Kırık Kalpler Rock’n Roll Derneği” yönetim kurulu azası. Topluluğun davulcusu yok, o nedenle albümde davul programlama Sabih Cangil tarafından yazılmış. Yapımcılar ise Sabih ile Tanju Eren. Sekiz orijinal Türkçe besteden oluşan “Kırmızı Adam” albümü, topluluk üye lerinin ortak ruhu ve müzik zevklerinin toplamından oluşuyor. Bulutsuzluk Özlemi ve Mavi Sakal ekolünü anımsatan, seksenli doksanlı yılların Türkçe rock geleneğini tutku ve sevgiyle yürütmek isteyen bu kafadarlar topluluğunun eski ama eskimemiş bir sound’u ve müzikal anlayışı var. Şarkılar ve melodiler kısa, riff’ler kuvvetli ve akılda kalıcı. Duygusal açıdan melankolik, ortam ise alkollü. Kuşaklarının gençlik ruhunu yaşayan, yaşatan bir topluluk Sersem. Tolga Şanlı ‘Vouves’ (Stüdyo Arı) Gitarcı, besteci Tolga Şanlı’nın 2018 yılında çıkardığı dört parçalık ilk kısaçalar (EP) “Manzinga”, bir ressamın yağlıboya tabloya başlamadan evvel yaptığı eskiz çalışmalarını andırıyordu. Bu çalışma henüz 23 yaşındaki genç müzisyenin ilk kıpırdanışları olmasına rağmen, geleceğine dair hayli umut vermişti. Şimdi tamamladığı ilk albümü “Vouves” ise Tolga’nın kısa zamanda ne kadar iri adımlar attığını gözler önüne seriyor. Yedi özgün besteden oluşan albümde parçalardan altısı Tolga’ya, biri de aynı zamanda tuşlu çalgıları çalan Nevzat Yılmaz’a ait. Davulda Cengiz Tural, basta Deniz Beydili’nin yer aldı ğı albümün birer ikişer parçada eşlik eden hayli kalabalık da misafir listesi bulunuyor: Cenk Erdoğan, Zafer Şanlı, Ege Cengiz, Orçun Saçaroğlu, Ahmet Demirkol, Ertuğ rul Kırçın, Abbas Karacan, Recep Özçakır, (tek vokalli parça “Sirius”u seslendiren solist) Burak Sarıkahya; hepsi alanlarında yetkin müzisyenler... Albümden öte, çıkılmış uzun bir müzikal maceranın adımlarından biri “Vouves”; birikmiş deneylerin toplamı. Yetmişli yılların senfonik cazrock fusion’ından günümüzün modern sound’larına kadar uzanan bir ruh var bu albümde. Yerel motifler de ihmal edilmemiş. Genç yetenekli bir müzisyenin ayak sesleri... 27. Caz Festivali ertelendi İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Garanti BBVA sponsorluğunda, 27 Haziran14 Temmuz tarihleri arasında yapılması planlanan 27. İstanbul Caz Festivali’nin, küresel koronavirüs salgını nedeniyle sene içinde ileri bir tarihe ertelenmesine karar verildi. 1994 yılından bu yana her yıl temmuz ayında düzen lenen İstanbul Caz Festivali’nin yeni tarihleri ve programa dair ayrıntılar temmuz ayında festivalin web sitesi ve sosyal medya hesapları üzerinden duyurulacak. İstanbul Caz Festivali kapsamında bu yıl 18. kez düzenlenecek Genç Caz konserleri için başvuru tarihi de 30 Haziran Salı gününe kadar uzatıldı. ‘Sanatçılar kaderine terk edilmesin’ Ressam Burhan Kum, Antalya Sanatçı İnisiyatifi adına, Türkiye’de yaşanan son otuz yıldaki birçok ekonomik ve toplumsal krizle mücadele ettiklerini ancak dünyayı saran salgının yarattığı boyutta bir krizle daha önce karşılaşılmadığını, halkın tamamını etkileyen bu vahim tab loda en sert darbeyi sanat sektörünün aldığını dile getirerek, sanat hamisi kurum ve koleksiyonculardan taleplerde bulundukları bir metin yayımladı. Metinde, özellikle görsel sanatçıların mevcut iktidar karşısında devletten destek alma şanslarının olmadığı, “serbest zamanlı, gü vencesiz işgücü” olan sanatçıların kaderlerine terk edildiği, can derdine düşmüş bir sanatçıdan “yüksek düzeyde” işler beklemenin gerçekçiliği üzerine düşünülmesini, kamuoyunun dikkatini krizin sanatçıların yaşam koşullarına etkilerine dikkat çekmek amaçlandığı vurgulandı. ‘Yalınayak Sokrates’ sürprizi Dostlar Tiyatrosu’nun beğenilen oyunlarından biri olan “Yalınayak Sokrates” dün öğlen saat 12.00’de Genco Erkal’ın YouTube kanalında yayına girdi. İlk kez 1985 yılında sergilenen oyun, 2 bin 440 yıl öncesinden günümüze bir özgürlük ve demokrasi çağrısı yapıyor. İlk oynandığı gün lerde 12 Eylül Darbesi’nin yok ettiği demokrasinin yaraları sarılıyordu. Bu nedenle oyun epey ses getirmiş, uzun süre kapalı gişe oynamıştı. Genel istek üzerine 1998 yılında “Yalınayak Sokrates” değişik bir kadroyla bir kez daha sahnelendi. Yayımlanacak olan oyun, bu döneme ait. Yayıncılar Birliği’nden salgın çağrısı Türkiye Yayıncılar Birliği’nin üyesi olduğu Uluslararası Yayıncılar Birliği (IPA) 23 Nisan Dünya Kitap Günü’nde; Avrupalı ve Uluslararası Kitapçılar Federasyonu (EIBF), Uluslararası Eser Sahipleri Forumu (IAF), Uluslararası Çoğaltım Hakları Kuruluşları Federasyonu (IFRRO) ve Uluslararası Bilimsel, Teknik ve Medikal Yayıncılar Birliği (STM) ile ortaklaşa bir bildiri yayımladı. Bildiride, korona virüs sebebiyle dünyada yaşanan krizi, salgının yayıncılık sektörü üzerindeki etkisi ve kitapların toplumların gelişimindeki önemi vurgulanırken hükümetlere de destek çağrısında bulunuluyor. Bildiride “Yeni kitapların olmadığı bir dünya hüzünlü ve yoksullaşmış bir yer olurdu. Bu krizi atlatmak için çok çalışıyoruz fakat hayatta kalmak için yardıma ihtiyacımız var. Bunu birlikte atlatmamız için hükümetlerin bize yardım etmesi gerekiyor” denildi. l AA Eviner’in bienal filmi YouTube’da Sanatçı ve akademisyen İnci Eviner’in 2013’te İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Koç Holding sponsorluğunda düzenlenen 13. İstanbul Bienali için ürettiği “Ortak Eylem Aygıtı: Bir Etüt” çalışmasının filmi ilk kez ücretsiz olarak dijital erişime açılıyor. Eviner’in bu çalışmasının belgeseli, İKSV YouTube hesabından izlenebilir. Erdoğan milletle alay mı ediyor? Başlıktaki soruda sakın bir art niyet aramayın. Tüm samimiyetimle, içtenlikle soruyorum. Önceki günkü atama, bugüne dek çok sorduğum bu soruyu yeniden sormama neden oldu. Atama malum: Türk Tarih Kurumu Başkanlığı’na atanan Prof. Dr. Ahmet Yaramış, Ensar Vakfı Afyon Yönetim Kurulu Üyesi. Bu ülkede milletin büyük bir çoğunluğu Ensar Vakfı’nın adını 2008’de Çorum’da iki kız öğrenciye, 2016’da Karaman’da 45 erkek çocuğa tecavüz olayıyla duymuştu... Ardından da bol bol İslamda tecavüz mubah mıdır, günah mıdır tartışmaları yaşanmıştı... Elbet Ahmet Yaramış’ı sadece Ensar Vakfı üyeliğiyle değil, yaptıklarıyla çalışmalarıyla, ortaya koyduğu eserlerle değerlendirmek gerek... Ancak iktidar tarafından öyle bir ayrıştırma, kutuplaştırma, milleti birbirine düşman etme ve de korona salgınını fırsata dönüştürme sürecinden geçiyoruz ki... 23 Nisan’da Atatürk sevgisi, saygısı, özlemi ve hasretiyle tutuşan millete tam bir darbe, bir tokat, bir hakaret olmuştur bu atama! Çünkü... Çünkü CHP milletvekili Mustafa Adıgüzel’in deyişiyle bu profesör “milli mücadele düşmanı İskilipli Atıf’ı da öven birisi.” Onlara göre Atatürk Onlara göre “Kuvayi Milliye, kudurmuş haydutlardır.” Onlara göre “Atatürk eşkıyadır. İsyancıdır...” Onlara göre “Mustafa Kemal ve Kuvayi Milliye maskaraları Yunan askerinin önünden namerdane bir suretle kaçarken” zavallı ahaliyi kırdırmıştır... Ve onlara göre “Mustafa Kemal vesaire gibi beş on şakinin vücudunu ortadan kaldırmak için icap eden küçük fedakârlığı” göze almak gerekir... Hayır, kimi yerlerde yazıldığı gibi bunları söyleyen Ahmet Yaramış değil. Bunları söyleyen Ahmet Yaramış’ın hayran olduğu, övdüğü İskilipli Atıf Hoca... (Yukarıdaki tüm alıntıları Ümit Doğan’ın yayımladığı “İskilipli Atıf Hoca’nın mahkeme karar tutanağı”ndan aldım. Twitter’a girip tümünü okumanızda yarar var...) Bamteline basmak Bu ülkede Atatürk sevgisini, Atatürk saygısını yok etmek için çok uğraşanlar, çok çalışanlar oldu... Ama ne yapsalar nafile! Öyle derinlere kök salmış ki kimse atıp yok edemiyor büyük öndere, dünya liderine bu minnet duygusunu! Recep Tayip Erdoğan’ın bu gerçeği çok iyi bildiğinden hiç ama hiç kuşkum yok... Peki, öyleyse milletin bamteline basmak yerine, daha uzlaştırıcı bir atama yapamaz mıydı? Türkçemizde harika bir deyiş var “bamteline basmak”... Yani en hassas olduğumuz, üzerine titrediğimiz, en can alıcı noktamız... Mustafa Kemal Atatürk sevgisi ve saygısı da bunların en önde geleni.    Günlerdir insanlar çok öfkeli. Bu atamayla Erdoğan, milletle alay mı ediyor diye sorup duruyor... Ben de aldım bu soruyu başlığa koydum... Sümbültepe’den karantina şarkısı Selin Sümbültepe’nin karantina günlerinde yazdığı ve bestelediği yeni teklisi “Sebep Ne?” tüm dijital platformlarda yayında. Sümbültepe 2017 senesinde yayımladığı ilk albümü ‘Cızgan’dan sonra 2019 yazında çıkardığı tekliler ile adını duyurmaya devam etti. Yeni teklisi “Sebep Ne?” ile içinde bulunduğumuz dünyanın, insanın kendisiyle kaldığı maksimum zaman dilimlerinin, kafamızda dönen soruların hepsini müzikle dillendiriyor. Şarkı, biraz pesimist, daha çok oryantalist havasıyla dikkat çekiyor. 25. İzmir Kitap Fuarı kasım ayında İzmir Kitap Fuarı, salgın önlemleri ve seyahat engelleri sebebiyle ertelenmişti. Fuarın yeni tarihi 28 Kasım 6 Aralık olarak belirlendi. 25. İzmir Kitap Fuarı, her zamanki yerinde Uluslararası İzmir Fuar Alanı’nda (Kültürpark) yapılacak. İzmir’de yaşayan şair ve yazar Veysel Çolak, bu yıl fuarın onur konuğu olacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle