17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ELİF TOKBAY 3 22 NİSAN 2020 ÇARŞAMBA 160/9 0 270/1 2 0 130/1 0 0 120/1 0 0 140/9 0 180/7 0 150/3 0 150/9 0 260/1 4 0 250/1 00 210/1 1 0 220/1 4 0 160/4 0 230/1 1 0 160/9 0 90/1 0 220/1 2 0 140/8 0 190/8 0 210/8 0 170/2 0 130/9 0 TARİHTE BUGÜN 1920: İtilaf Devletleri, Osmanlı hükümetini Paris’te toplanacak sulh konferansına davet etti. TEDAVI AĞIR HASTALARA YAPILIYOR, KONU SUIISTIMALE AÇIK Koronavirüsle mücadelede resmi olarak plazma antikor tedavisine başlanmasının ardından hasta yakınlarının sosyal medyadan bağışçı araması üze Sosyal medyada rine uzmanlar uyarıda bu lundu. Türk Hemotoloji Derneği Araştırma Sekreteri ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hemotoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi SIBEL BAHÇETEPE plazma aramayın Prof. Dr. Meltem Kurt Yüksel, “Hastaya özel bağışçı aranması doğru bir yaklaşım değil. Hasta ve yakınları açısından da suiistimale açık, güvensiz bir yöntem. Bu iş Sağlık Bakanlığı ve Kızılay kontrolünde yapılıyor. Uygun bağışçılar resmi yollardan izleniyor” dedi. Yüzde 100 başarı yok COVID19 TESTİ İKİ KEZ NEGATİF ÇIKMALI l İyileşen hastalardan 1860 yaş arası, 50 kilogramın üzerinde erkek ve gebe kalmamış kadınlar, hayatının hiçbir döne minde kendisine kan trüsfüzyonu yapılmamış kişiler, Covid19 hastalığı tanısı aldığına dair laboratuvar test sonucu bulunan kişiler ve klinik olarak tam iyileşmesinden sonra iki kere negatif test sonucu almış kişilerplazma bağışında bulunabilir. Prof. Meltem Kurt Yüksel, hasta ve hasta yakınlarının plazma antikor tedavisi için devreye girmesinin yanlış olduğuna dikkat çekerek “Sosyal medyadan bağış için çağrı yapmayın. Plaz Doktorun son mesajı yürek yaktı KIZLARIM KÜÇÜK SAHIP ÇIKARSINIZ ma hayat kurtarıcı tek tedavi değil, belirli endikasyonlarda uygulanması ge DEĞIL MI? rekiyor. Yüzde 100 başarı da yok. Öksüren, boğazı ağrıyan insanlara plazma verilmiyor. Oksijene ihtiyacı olan, oksijen değeri düşük, makineye bağlı, entübe denilen hasta grubuna yapılıyor” dedi. Buna yoğun bakım, enfeksiyon ve göğüs hastalıkları doktorlarının karar verdiğini anımsatan Yüksel, tedavinin belli yan etkilerinin olduğunun da unutulmaması gerektiğini söyledi. Kızılay’ın dönor bağışçısı kazanma sistemi olduğunu anımsatan Yüksel, “Sağlık Bakanlığı, Covid19 geçiren hastaların listesini tutuyor. Kızılay da bu kişilere ulaşarak bağışçı olup olmadıklarını soruyor. Kişilerin kendilerinin bağışçı araması doğru değil. Her gelen telefona güvenmemeleri lazım” uyarısında bulundu. l İSTANBUL EŞİ ÇOCUKLARIYLA BİRLİKTE Dr. Yavuz Kalaycı’nın görev yaptığı Eyüpsultan, Nişanca Aile Sağlığı Merkezi’nde (ASM) dün bir anma töreni düzenlendi. Dr. Kalaycı’nın mesai arkadaşı Dr. Cansu Begüm Üceş, “Annesi ve babası birer hafta arayla hayatını kaybetti. Abisi sağlıklı. Eşi de yoğun bakımda değil, sağlıklı. Çocuklarıyla birlikte evinde” dedi. İstanbul’da Eyüpsultan Nişanca Aile Sağlığı Merkezi hekimlerinden Yavuz Kalaycı (56) Covid19 nedeniyle hayatını kaybetti. İki çocuk babası Kalaycı’nın tedavisi sürerken annebabasının ve kardeşinin de virüs nedeniyle yaşamını yitirdiği öğrenildi. Kalaycı’nın meslektaşı Doç. Dr. Erdinç Nayır, Kalaycı’nın son mesajını paylaştı: “Kızlarım küçük, sahip çıkarsınız değil mi?” Dr. Nayır, “Bugün bir doktor arkadaşımız koronavirüsten dolayı hayatını kaybetti. Siz hâlâ evde sıkılıyor musunuz?” diye tepkisini dile getirdi. Öte yandan sanatçı Haluk Levent, Kalaycı’nın iki kızın eğitim hayatları boyunca burs yardımı yapacaklarını haber verdi. l Haber Merkezi 65 yaş Tarancı, Dante’yi tanık göstererek “yaş otuz beş yolun yarısı eder” derken 6570 yaşlarında olmayı çok uzak bir gelecek gibi görüyor olmalıydı... Öte yandan, ünlü şiirinde otuz beş yaş, saçların ağarmaya başladığı, gözler altında mor halkaların belirdiği bir çağ olarak betimleniyordu. Nitekim sevgili şair, ellisine bile varamadan, kırk altı yaşında ayrıldı dünyadan. Tarancı’nın döneminde, 40’lı 50’li yıllarda, ülkemizde yaş ortalaması neydi bilmiyorum, fakat sanırım en çok altmış yaş filandı... Bugün ömür beklentisinin, Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2019 Eylülü’nde açıklanan bir araştırmasına göre 78.3 yıl olduğu görülüyor... Bu rakamın, kol emeğiyle yaşamını sürdüren, emek sömürüsünün ezip yıprattığı büyük kitleleri pek de kapsayamayacağı çok açık. Fakat yine de bu beklentinin yetmişlerin üzerine tırmandığı söylenebilir. Halk insanının diline pelesenk olmuş “yaş yetmiş iş bitmiş” sözü, uyak ve “ş” tekrarının da etken olduğu akılda kalış özelliği dışında çok da anlam ve gerçeklik değeri taşımıyor... HHH 65 yaş, emeklilik yaşı olarak gündeme düşmesinden sonra toplu taşıma ücretleri, sinema, müze vb. kurumlarda sağladığı indirimlerle de yaşamlarımıza girdi... Doğrusunu söylemek gerekirse ben, 65 yaşını gerilerde bırakmış biri olarak, bu yaş sınırlamasını pek de anlayabilmiş değilim. Yaşamını kol emeğiyle kazanan bir işçi için bu sınırlamayı, hatta daha da önceki bir tarihte, ellialtmış yaş arasındaki bir dönemde, emeklilik yaşı olarak kabul eder, desteklerim. Buna karşılık, örneğin bir yazar, bir öğretmen, bir bilim insanı, bir bürokrat için, 65 yaş neden iş bırakma yaşı olsun. Tam tersine, deneyler kazanmış olmanın, kazanmış olduğu bi rikimlerle topluma daha yararlı olabilmenin çağıdır bu. Bu meslekler, bu toplumsal kesimlerden insanlar için, dinlenmeye çekilme yaşını, yine de istisnalar dışında, bugün için 80 yaş diye düşünürüm... 65 yaşındaki insan, doğru yaşamışsa eğer, genç biridir benim için... HHH Koronavirüs belası nedeniyle 65 yaş üstü yurttaşların sokağa çıkmasına sınırlandırma getirilmesi, konulan sınır ölçüsünün tartışılırlığının yanı sıra, başka tuhaflıklara da neden oluyor... Sanki virüsü yayan onlarmış gibi sokağa çıkan altmış beş yaş üstü insanlar, kimi yerde neredeyse tartaklanıyor, alay konusu oluyor; evine dön, bize virüs bulaştıracaksın demeye getirilircesine aşağılanıyor. Oysa sınırlamanın nedeni onlardan virüs kapma tehlikesi değil, onlar virüs kaparsa yaşamlarının daha kolay tehlikeye girecek olmasıdır... Tehlikeyi oluşturansa gruplar halinde yaşamaya daha yatkın, daha genç yaştakilerdir... Yani ülkemizde her alanda çoğu kez olduğu gibi sap ve saman bir kez daha birbirine karıştırılıyor... Sokağa çıkma sınırlaması ölçülü, mantıklı, adalete ve insan haklarına uygun olmalı; Bilim Kurulu’nun kararları uygulanacaksa bunların neler olduğu topluma doğrulukla yansıtılmalı, bu kararların uygulanmasında yönetimin çeşitli hesapları değil, bilimin gereği ve toplum sağlığı egemen olmalı, keyfi karar ve uygulamalara karşı da hukukçular konuya el atmalıdır.. … Bu yazı mart sonlarında yazılmıştı. Gündem her gün değişse de 65 yaş konusu güncelliğini koruyor. Sokağa çıkma yasağında ya da sınırlamasında saçmalıklar, tutarsızlıklar ardı ardına geliyor. Bu yönetim, ülkeyi de krizi de yönetemiyor. En basit ve sıradan bir şey olan maske konusu bile çözümsüz.. Her şeyi ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar. Korona belası sonrasında gümbür gümbür gideceklerini bildikleri için, belediyeler üzerinden neredeyse bütün topluma savaş ilan etmiş durumdalar. Fakat korkunun ecele faydası yoktur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle