20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 6 MART 2020 CUMA EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER Sürekli sıkıyönetim Bu ülkenin en sancılı, en hadiseli, en ciddi rejim bunalımlarından birinden geçtiği yıllarda doğmuşum. Daha 3 yaşıma basmadan memlekette ihtilal oldu. Darbeciler sıkıyönetim ilan ettiler. Özgürlükler (benim yaşımdakilerin sadece oyun oynama özgürlüğü vardı. Bize bir sıkıntı yoktu ama) askıya alınmıştı. Sonra ortaokulda iken, yine olağanüstü bir dönem yaşadık. 12 Mart 1971 Muhtırası’nın akabinde ilan edilen sıkıyönetim günlerinde, zaman zaman da sokağa çıkma yasakları sırasında evlerimizde hapis, bolca “sert tonlu” bildiriler dinlerdik radyoda. “Birinci Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı’ndan bildirilmiştir….” diye başlayan, zamanın “Eli Balyozlu Paşası Orgeneral Faik Türün” imzalı bildirilerdi. Satır aralarında bolca “Marksist, Leninist ve hatta Maoist.. anarşist” sözcükleri geçen metinlerde, zamanın “yıkıcı ve hain” diye damgalanan ama vatanını sıkıyönetimcilerden bin kat daha fazla seven devrimci liderlerin ve eylemcilerin isimlerini adeta ezberletirlerdi memleket ahalisine. Yapılan operasyonlarda, bugünün jargon ile “etkisiz hale getirme” çalışmalarını anlatırlardı ballandıra ballandıra, marifetmiş gibi. Nurhak, Şarkışla, İstanbul, Ankara baskınlarını ve çatışmalarını bir polisiye dizi gibi aktardılar saatler boyu radyo başına mıhlanmış insanlara. Derken, bizim kuşak sokaktaydı. Sıkıyönetimli yıllar yeniden zuhur etti. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Çorum, Maraş, Malatya ve bilcümle memleket toprağında sıkıyönetim operasyonları, çatışmalar, ölümler, katliamlar, faili meçhuller, kan, barut ve gözyaşının tavan yaptığı o meşum yıllar. Nasıl ki bugün adliye bahçelerinde gruplar halinde “arkadaşlarımızın mahkemeye sevk kararını tırnaklarımızı yiyerek” bekliyorsak. O günlerde de “vahşice katledilen yoldaşlarımızın cenazelerini polisten alabilmek için Sultanahmet’teki Adli Tıp (Morg) önlünde gergin bekleyişlerle” geçti gencecik ömürlerimiz. 1980 darbesi ve ardından gelen uzun süreli Devlet Güvenlik Mahkemeli sıkıyönetim yılları. Askerlik yaptığım Erzurum’da, gün oldu sıkıyönetim komutanlığı emirlerini icra eden “piyade er Mehmetçikler”den biri olarak siyasi parti binalarının mühürlendiği operasyonlarda yer almanın dayanılmaz ağırlığını bile taşıdı şu çileli omuzlarım. 70’lerin sonlarından itibaren gazetecilik mesleğini seçen o omuzlar, zaten “sıkıyönetimi” hep yaşadı, daktilonun tuşlarına hükmetmeye çalışan “Big Brother” ile mücadele halinde. Demokrasi taklidi yaptığımız bir yeni döneme geçildikten sonra da hiç değişmedi kapkara renkli “sıkıyönetim modu” bu ülkede. Adı değişti sadece ve “olağanüstü hal” oldu. Ondan da bir türlü sıyıramadık yakamızı. Bölücü terör bahanesi ile özgürlükler, bir türlü o “asılı durup bize hazin hazin yukarıdan baktıkları” o raflardan inemedi. 1990’ların siyasal çalkantılı dönemlerinde “ilan edilmemiş” sıkıyönetimler, bugün seni, yarın beni, öteki gün başkasını hedef alarak hep bir “devlet düşmanı” yaratıp sonra da “halletmek” için uğraştılar. 2000’li yılları da, “yönetemediği için sıkışan ve o yüzden de toplumun kolundaki kelepçeleri, ayağındaki prangaları sürekli sıkan” bir ceberut anlayışın zulmü ile geçirdik. Yine, hep bir “bahane” vardı. Hep buluyorlardı bir şeyler. Bugün bölücü terör, yarın sol örgüt damgası, öbür gün başka bir bahane. Devletin ve ülkenin tüm anahtarlarını teslim ettikleri ve birlikte “Cumhuriyeti Yıkım Projesi”ni hayata geçirdikleri Fethullahçılarla birlikte ilan ettikleri “Olağanüstü Kumpas Günleri Yönetimi”nde olup bitenler malum. Cumhuriyete sahip çıkmak isteyen, vatanı seven ve “emperyalist güdümlü, Pennsylvania CIA kontrollü geri vitese hayır” diyen hemen herkese kan kusturmaya yeminli, Özel Yetkili Mahkemeler eliyle sıkıyönetim günleri. Sonra da siyasi iktidarın FETÖ ile “sahte küsme tiyatroları” dönemi. Ve şimdi de, “FETÖ’süz FETÖ çağı sıkıyönetimi”. Yine şafak baskınları. Yine adliye önlerinde gece bekleşmeleri. Yine gözaltı ve ardından neredeyse otomatik tutuklama kararları. Ve yine Silivri yolları. Hiç eksik olmayacak hayatımızdan bu “sıkı” yönetim. Hiç nefes almayacağız. Öyle anlaşılıyor. Ama ülkelerin ve toplumların hayatları, bizim şahsi hayatlarımız kadar kısa değil. Bizimle sınırlı değil yani. Aşacak bu ülke, bunları. Ve belki torunlarımız yaşayacak sıkıyönetimsiz bir Türkiye’yi. Başka toplumlar gibi. Özgür toplumlar gibi. Sabahın alacakaranlığında, kapı çalındığında “onların” değil, “sütçünün” geldiğinden emin olacağımız günler. Dün sabaha karşı sevgili kardeşim, onurlu gazeteci, yiğit aydın Barış Terkoğlu’na yapıldığı üzere, gazetecinin ve aydının, yaptığı haberden, verdiği bilgiden, kamuoyunu aydınlatmaktan ve bilgilendirmekten, fikrini, yorumunu analizini yazmaktan dolayı zindana atılmadığı günler. Ben göremesem, benim neslim göremese bile. Bu topraklarda da bahar çiçekleri “Acaba başıma bir şey gelir mi?..” kaygısı olmadan açabilecek bir gün. Yazın bir kenara. Hatırlarsınız belki. Dijital arşivden “CumhuriyetVaveylaZafer Arapkirli” diye yazınca çıkar belki. İçişleri Bakanı Soylu’nun yasak açıklamasına kadınlar tepki gösterdi: ‘İstiklal’ bizim 8 Mart Feminist Yürüyüşü sosyal medya hesabından “8 Mart’ta sokakları da, alanları da terk etmiyoruz!” denildi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde İstiklal Caddesi’nde yürüyüş yapılmayacağını açıkladı. Soylu, katıldığı bir TV kanalında, gazeteci Özlem Gürses’in “İstanbul’da 8 Mart’ta kadın yürüyüşüne katılmak, gönlümce bağırmak, şarkı söylemek istiyorum, özgür müyüm” sorusuna, “İstiklal Caddesi’nde böyle bir şey yapmıyoruz, ülkelerin buna hakları var. Yenikapı’dan Kadıköy’e her yerde yapabilirsiniz. Bir tek İstiklal Caddesi bundan muaf tutuluyor” yanıtını verdi. Soylu’nun sözleri sosyal medyada kadınlardan tepki gördü. 8 Mart Feminist Yürüyüşü sosyal medyadan, yürüyüşün Fransız Kültür Merkezi önünden başlayacağını duyurarak “Kadın dayanışması ve feminist mücadelemiz ile özgürleşeceğimizi bilerek; bütün coşkumuzla, renklerimizle; umudumuz, direnişimiz ve isyanımızla 8 Mart’ta sokakları da, alanları da terk etmiyoruz!” açıklamasını yaptı. l İç Politika SORUŞTURMADA TAKIPSIZLIK KARARI Nadira Kadirova dosyası kapatıldı AKP İstanbul Milletvekili Şirin kipsizlik kararı verildi. Ünal’ın Ankara’da Ankara Cumhu ki evinde “şüphe riyet Başsavcılığı, li” şekilde yaşamını kararında, “Genç yitiren Özbekistan kızın intihar etti Cumhuriyeti vatan ği, onu intihara az daşı 23 yaşındaki mettiren, teşvik Nadira Kadirova’nın eden, intihar ka ölümüne ilişkin soruşturmada takip Kadirova rarını kuvvetlendiren ve intiharına sizlik kararı verildi. herhangi bir şekil Nadira Kadirova, bir yıl de yardım eden kişi ya da ki dır bakıcı olarak çalıştığı şilerin bulunmadığı anlaşıl AKP’li Ünal’ın evinde, 23 Ey mıştır” denildi. Kadirova’nın lül 2019 tarihinde, akşamüs otopsi raporunda cinsel sal tü silahla vuruşmuş halde dırı izine ulaşılamadığı, not bulunmuştu. Ünal’ın taban defteri ve 2 intihar notu de casıyla intihar ettiği öne sü ğerlendirildiğinde olay önce rülen Kadirova’nın ölümüyle sinde intihara karar verdiği ilgili açılan soruşturmada ta belirtildi. l Haber Merkezi Canan ve Gümüş’e 7 yıl 6 ay ceza Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Fethi Gümüş ile eski HDP Hakkâri Milletvekili Esat Canan hakkında “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla yargılandıkları davada 7 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Demokratik Toplum Kongresi binasına girip çıktıkları ve toplantılarına katıldıkları gerekçesiyle Gümüş ve Canan hakkında açılan davaların karar duruşmaları Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Gümüş, “Usul yönünden eksik bir yargılama yapılıyor. 20082012 arası ben Demokratik Toplum Partisi üyesiydim. Şüpheli olmadığım halde telefonlarım dinlenmiş. Cemaat polislerinin hazırladığı delillerle yargılanıyoruz. Adil bir karar ortaya konulsun” dedi. l İç Politika GAZETEMIZ YAZARI ÖZGENTÜRK’E BERAAT Gazetemiz yazarı Işıl Özgentürk hakkında sosyal medya paylaşımları nedeniyle “terör örgütü örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla açılan davanın 2. duruşması görüldü. Özgentük beraat etti. İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Işıl Özgentürk, avukatı, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu ve Özgentürk’ün arkadaşları katıldı. Özgentürk savunmasında, “Çok üzülüyorum. Özellikle savcının benim hakkımda söylediklerinden sonra ‘keşke gazeteci olmasaydım, ülkemin sorunlarına duyarsız kalsaydım’ dedim. Ben bir yurtseverim. Benim bir terör örgütü ile bağlantılanmam çok zoruma gitti. 73 yaşındayım. 50 yıldır gazetecilik yapıyorum, oyun yönetiyorum. 12 Eylül’de istesem yurtdışına giderdim. Ama gitme Özgentürk dim, başka ülkede yaşayamam. Ben nasıl PKK terör örgütünü savunabilirim? Ben barışsever, yurtseverim, çocuk evliliklerine karşıyım. Bunlar için ceza verebilirsiniz ama PKK propagandasından ceza veremezsiniz” dedi. Verilen aranın ardından mahkeme Özgentürk’ün beraatına karar verdi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Kaftancıoğlu’na takipsizlik kararı CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkında, Bilal Erdoğan’ın sınıf arkadaşının TRT Genel Müdürü olması ile ilgili yaptığı bir paylaşım dolayısıyla, Bilal Erdoğan tarafından açılan “hakaret” davasında karar çıktı. Daha önce savcılığın takipsizlik kararı üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatları Kaftancıoğlu’nun ifadesinin alınmamasını gerekçe göstererek itiraz etmişti. Yeniden başlatılan soruşturmada Kaftancıoğlu, paylaşımının hakaret içermediğini belirtmişti. Savcılık, dün Kaftancıoğlu hakkında takipsizlik kararı verdi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) atıfta bulunulan kararda “suçun yasal unsurlarının oluşmadığı” belirtildi. l Haber Merkezi 27 KADINA BERAAT ‘Devlet barışçıl eyleme hoşgörü göstermeli’ ALİCAN ULUDAĞ Mersin’in Tarsus ilçesinde, okuldan çıkıp evine gitmek için bindiği minibüste tecavüz edildikten sonra vahşice katledilen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın ölümünü protesto ettikleri gerekçesiyle yargılanan 27 kadın, beraat etti. Ankara 5. Asliye Ceza Mahkemesi, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na muhalefet” suçundan yargılanan 27 kadının, “barışçıl sebeplerle bir araya geldikleri” gerekçesiyle verdiği beraat kararında, “polisin olaya müdahalesi sırasında çıkan arbedenin kaynağının belirlenemediğine” de dikkat çekti. Ankara Üniversitesi Cebeci yerleşkesi önünde toplanan “Üniversiteli Kadınlar” öncülüğündeki bir grup, Özgecan Aslan’ın katledilmesini protesto etmek amacıyla, 24 Şubat 2015 günü, Kızılay’a doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş esnasında polis, eylemcilere yolu kapatmamaları için uyarıda bulundu. Kaldırım üzerinden yürüyerek Kızılay’a gelen gruba, basın açıklaması yapacakları sırada polis tarafından müdahale edildi. Müdahale sırasında polisle kadınlar arasında arbede yaşandı. Olaya ilişkin savcılık tarafından soruşturma başlatıldı. Soruşturma sonucunda savcılık, 27 kadın hakkında, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na muhalefet ve görevi yaptırmamak için direnme” suçundan dava açtı. Ankara 5. Asliye Ceza Mahkemesi, yargılama sonucunda 27 kadın hakkında “beraat” kararı verdi. “Beraat” kararının gerekçesinde, AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarına değinilerek “barışçıl amaçla düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşleri ile ifade özgürlüğü hakkının demokrasilerin vazgeçilmez unsurları arasında olduğu, bu hakların anayasa ile güvence altına alındığı” vurgulandı. Hoşgörü vurgusu Kararda, barışçıl amaçlarla bir araya gelmiş kalabalıkların toplantı hakkını kullanırken kamu düzeni açısından tehlike oluşturmayan ve şiddet içermeyen davranışlarına “devletin sabır ve hoşgörü göstermesinin çoğulcu demokrasinin gereği olduğuna” da dikkat çekildi. Sanıkların, Özgecan Arslan’ın tecavüz edilerek öldürülmesine ilişkin protesto eylemini barışçıl sebeplerle yapmak istediklerinin anlaşıldığı kaydedilen kararda, “eylem nedeniyle toplumsal hayatın etkilenmiş, trafiğin aksamış olduğuna dair bir delil bulunmadığı” ifade edildi. Kararda, sanıkların polise direnmekle de suçlandığı, buna karşın mağdur polis memurlarına ilişkin bir tespit olmadığı da ifade edilerek “Sanık göstericiler ile polisler arasında yaşanan arbedenin kaynağının tespit edilemediği, anayasal haklarını kullandıklarını iddia eden sanıkların kendilerine yapılan şiddetten korunmaya çalıştıklarına ilişkin savunmalarının aksinin ispatlanamadığı” vurgulandı. l ANKARA T.C. KAYSERİ 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN DAVA DİLEKÇESİ VE DURUŞMA GÜNÜ İLANI: 2016/315 Esas Kayseri 4.AHM’nin 2016/315 esas sayılı dosyasında 34141865372 TC kimlik numaralı Yusuf Öztürk’ün tüm aramalara rağmen adresinin tespit edilemediğinden Tebligat Kanununun 28.maddesi gereğince adı geçene ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olup; Kayseri 2. AHM’nin 2019/132 Esas sayılı dosyasında davacı Mahmut Koltuk tarafından davalı Gönül Bektaş,Yusuf Öztürk,Hasan İbrahim Berber, Mehmet Kendir, Cevriye Nurşen Güven, SS.Kasrı Cennet evleri konut yapı koop. aleyhine açılanTasarrufun iptali davasında; Kayseri ili, Kocasinan İlçesi, Pervane Mah. 4175 ada, 5 parselde kain B Blok,3.Kat,6 nolu bağımsız bölümün 62389272492 TC’li Gönül Bektaş, 7.kat 13 No’lu b.b’nin 34141865372 TC’liYusuf Öztürk,8.kat 15 nolu b.b’nin 25103170986 TC’liHasan İbrahim Berber,12.kat,24 nolu b.b’nin 45457486496 TC’li Mehmet Kendir ve 14.kat,27 nolu b.b’nin ise 52987234640 TC’li Cevriye Nurşen Güven’in ferdileşmek yolu ile devraldığını bu tasarrufların iptalini dava konusu taşınmazlar üzerinde müvekkiline cebri icra ve satış yapabilmeyetkisi verilmesini, yargılama ve vekalet ücretinin takdir edilerek bu dosyanın Kayseri 4.AHM nin 2016/315 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir. Kayseri 2. AHM’nin 2019/132 esas 2019/137 Karar sayılı dosyası birleştirme kararı verilerek,Kayseri 4.AHM’nin 2016/315 esas sayılı numarasını almıştır. Kayseri 4.AHM nin 2016/315 esas sayılı dosyasında;davacı Ramazan Özer tarafından davalı Gönül Bektaş,Yusuf Öztürk,Hasan İbrahim Berber,Mehmet Kendir,Cevriye Nurşen Güven,SS.Kasrı Cennet evleri konut yapı koop. aleyhine açılanTasarrufun iptali davasında; Kayseri ili, Kocasinan İlçesi,Pervane Mah.4175 ada,5 parselde kain B Blok,3.Kat,6 nolu bağımsız bölüm,7.kat 13 No’lu b.b’nin,8.kat 15 nolu b.b’nin,12.kat, 24 nolu b.b’ninve 14. kat, 27 No’lu b.b’de kayıtlı taşınmazların 03/12/2015 tarih 30715 yevmiye numarası ile ferdileşmek yoluyla devre ilişkin Tasarrufların ve İİK md 277 ve devamı maddeleri gereğince müvekkili bakımından tasarrufun iptalini, bu taşınmazlar üzerine ihtiyati haciz konulmasını ve cebri icra ve satış yetkisi verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesi, KAYSERİ 4.AHM 2016/315 ESAS DURUŞMA GÜNÜ:14/04/2020SAAT: 09:40 hususu ilanen tebliğ olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1145479) T.C. AKÇAKALE 1. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NDEN DOSYA NO: 2018/81 Esas KARAR NO: 2019/547 DAVACI: K.H. KATILAN: ŞANLIURFA KÜLTÜR TURİZM İL MÜDÜRLÜĞÜ VEKİLİ: Av. GÜZİDE HAYIRLI MALEN SORUMLU: MÜSLÜM ŞİMŞEK, Servan ve Naile oğlu, 12/01/1986 Suruç doğumlu, Ertuğrul Gazi Mah. 316 Sk. No:9 İç Kapı No:3 Haliliye/ ŞANLIURFA adresinde oturur. TC Kimlik No:12846000236 VEKİLİ: Av. MUSTAFA TOY SANIK: ABDURREZZAK EL AHMED, Cabir ve Sara oğlu, 1980 Suriye doğumlu, Ahmet Yesevi Mah. 2. Sok. No:1 Eyyübiye/ ŞANLIURFA adresinde oturur. VEKİLİ: Av. İBRAHİM HALİL ÇİFTÇİOĞLU TUTUKLAMA TAHLİYE: 08/08/2017 07/09/2017 SANIK: ESED EL ESED, Salih ve Huriye oğlu, 01/04/1996 Suriye doğumlu, Bahçelievler Mah. 8. Cad. No:6 Haliliye/ ŞANLIURFA adresinde oturur. TUTUKLAMA TAHLİYE: 08/08/201707/09/2017 SANIK: MUNE EL ABDALLAH, Mehmet ve Abir kızı, 1996 Suriye doğumlu, Bağlarbaşı Mah. 101. Cad. No:4 Haliliye/ ŞANLIURFA adresinde oturur. TUTUKLAMA TAHLİYE: 08/08/2017 07/09/2017 SUÇ VE SUÇ TARİHİ: 2863 sayılı Yasa’ya Muhalefet 06/08/2017 UYG. KAN. MD.: 2863 Sayılı Yasanın 70. md KARAR TARİHİ: 23/10/2019 HÜKÜM ÖZETİ: Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda sanıkların “2863 sayılı Yasa’ya Muhalefet” suçunu işlediklerinden bahisle 2863 sayılı Yasa’nın 70. maddesi uyarınca cezalandırılmaları talebiyle kamu davası açılmış ise de; sanıkların üzerine atılı eylemin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 197/1,198/1 maddelerinde düzenlenen parada sahtecilik suçu kapsamında kaldığı, bu fiile ilişkin delilerin takdiri ve değerlendirme görevinin ise üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu anlaşıldığından, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 3 vd. uyarınca MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE, karar kesinleştiğinde dosyanın görevli ve yetkili Şanlıurfa Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, Dair; sanıkların, sanık Abdurrezzak El Ahmed müdafi Av. İbrahim Halil Çifçioğlu’nun ve katılan kurum vekilinin yokluğunda, malen sorumlu vekilinin yüzüne karşı, kararın yokluğunda karar verilenlere tebliğinden itibaren (7) yedi gün içerisinde, mahkememize ya da bulunulan yerMahkemesi’ne verilecek dilekçeyle veya mahkememiz zabıt katibine tutanakla tevsi olunacak ve hakim tarafından onaylanacak beyanla tutuklu/hükümlü olunması durumunda tutuklu/hükümlü bulunduğu cezaevi zabıt katibi veya ceza infaz kurumu müdürüne beyanda bulunmak ya da bu hususta bir dilekçe vererek Şanlıurfa Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesinezdinde İTİRAZ yolu açık olmak üzere verilen karar İLANEN tebliğ olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1145194)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle