19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 9 4 MART 2020 ÇARŞAMBA LAİK TÜRKİYE’NİN TEMELİ DEVRİM YASALARININ 96. YILDÖNÜMÜ ‘ATATÜRK’ÜN ILKELERI VE DEVRIMLERI YOL HARITAMIZ’ “Devrim Yasalarımız ve Tarikat Kıskacında Laik Eğitim” panelinde “Son suza kadar Atatürk ilke ve devrimlerini savun maya kararlıyız” denildi. Laik Türkiye’nin temeli olan 3 Devrim Yasası’nın ilanının 96’ncı yıldönümünde Kadın Araştırmaları Derneği (KAD) tarafından “Devrim Yasalarımız ve Tarikat Kıskacında Laik Eğitim” başlıklı bir panel düzenlendi. Panelde, “Atatürk’ün ilke ve devrimleri yol haritamızdır. Sonsuza kadar bu ilkeleri savunmaya kararlıyız” vurgusu yapıldı. Levent’te bulunan Zübeyde Ana Kültür Merkezi’nde düzenlenen panel KAD Başkanı Prof. Dr. Necla Arat ve İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü Nazan Moroğlu’nun açılış konuşmalarıyla başladı. Moroğlu, “Yol haritamız Atatürk’ün ilke ve devrimleridir. O yol haritası olmasaydı bugün burada olamazdık. Cumhuriyet bir devrimdir. Mücadelemiz hep bu yolda devam edecek” diye konuştu. KAD Başkanı Prof. Dr. Arat ise 3 Mart’ın çok önemli bir gün olduğuna değinerek “İktidar ve İslamcı örgütler bu günü sevmez. Çünkü bu tarihte din kaynaklı eğitimin yerine çağdaş bilimsel eğitim getirildi. Son 18 yıldır laik eğitimin ortadan kaldırıl Panel, Levent’teki Zübeyde Ana Kültür Merkezi’nde yapıldı. maya çalışıldığı tehlikeli bir süreçten geçiliyor. Bizler bilinçli yurttaşlar olarak ufkun gerisini görmeliyiz. Bu yüzden işbirliği ve güç birliği yapmalıyız. Sonsuza kadar savunma kararlığındayız” dedi. ‘İmam hatipleştirildi’ Ardından moderatörlüğünü Prof. Dr. Aysel Çelikel’in yaptığı panelde Eğitim Sen Başkanı Feray Aydoğan, ÇYDD Genel Başkan Yardımcısı Gülsün Kaya ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, devrim yasalarının önemini anlattı. AKP iktidarını eleştirerek halkın egemenliğini esas alan bir Meclis olmadığını söyleyen Feray Aydoğan, “Tek adam iktidarı var. Öğretim programı, iktidarın istediği doğrultuda şekillendi. 2012’ye kadar adım adım yol taşları döşendi. Okulöncesinden yükseköğretime kadar bütün eğitim imam hatipleştirildi. Eğitim alanı durmayan bir saldırı altında. Mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derne ği (ÇYDD) Genel Başkan Yardımcısı Gülsün Kaya, umudun bu topraklarda hep olduğunun altını çizerek “Ne ile karşılaşırsak karşılaşalım mücadeleye devam edeceğiz. Dindar ve kindar bir nesil yetiştirmek isteyen bir yapı var. Eğitilmemiş insanları yönetmek daha kolay. Her şeyin içi boşaltılıyor. Her gün elimizden bir şeyler kayıyor. Türkiye Cumhuriyeti’ni şeriat devleti yapmaya çalışıyorlar” diye konuştu. ‘Toplumda direnç oluştu’ Gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, 80 kadar ülkeyi gezdiğini hatırlatarak şöyle konuştu: “Her ülkenin tarihini araştırarak gidiyordum. Ne yaptığını bilen ve adım adım gerçekleştiren sadece Atatürk’tür. Eğitimde geldiğimiz noktanın ne kadar ciddi olduğunu vurgulamak istiyorum. İmam hatip arttı ama doluluk oranı yüzde 54. AKP iktidarının ülkeyi getirdiği nokta ortada. Toplumda direncin oluştuğu ortada.” ‘Devrimleri anlamak gerek’ İstanbul Barosu Cumhuriyet Araştırmaları Merkezi de dün Şişli’de “3 Mart Devrim Yasaları” başlıklı panel düzenledi. Panelin açılış konuşmasını yapan Baro Başkanı Av. Mehmet Durakoğlu, “Bu devrimin nimetlerini daha iyi anlamamız gereken bir dönemdeyiz” dedi. Gazetemiz yazarı Özdemir İnce, “Aydın, karanlığı ve karanlıkta gören kişidir. Son zamanlarda ortak akıl diyorlar. Ortak akıl budalılıktır. Devrim yasaları çıkmasaydı Türkiye, İslam Devleti olurdu” ifadelerini kullandı. Gazetemiz yazarı Doç. Dr. Barış Doster ise “Ne mutlu bize ki Cumhuriyetçiler olarak tarihin doğru yerinde duruyoruz. Yaşasın Cumhuriyet” diye konuştu. l İSTANBUL/Cumhuriyet ÇGD’den Cumhuriyet’e 2 ödül Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) 2019 yılı başarılı gazeteciler ödülleri açıklandı. Gaze temiz yazarı Miyase İlk nur ve muhabirimiz Sey han Avşar yaptıkları ha berlerle ödüle layık gö rüldü. İlknur Gazetemiz yaza rı Miyase İlknur “Mall of oyunları” ve “TOKİ’den peşkeşTorunlar’a çalışmış” haberleriyle haber ödülüne, gazete miz muhabiri Seyhan Avşar da “FETÖ borsası mı?”, “FETÖ borsasındaki rüş vet çarkı” ve “Ki lit İsim AKP’li çık tı” başlıklı haber leriyle Uğur Mum cu Araştırmacı Ga zetecilik Ödülü’ne Avşar değer görüldü. Ayrıca Mustafa Ek mekçi Haber Ödülü’nü Ali Ekber Er türk, Rafet Genç Haber Ödülü’nü Mus tafa Mert Bildircin, Behzat Miser Kent Haber Ödülü’nü İsmail Şahin, İnternet ‘METASTAZ’A INCELEME VE ARAŞTIRMA ÖDÜLÜ Terkoğlu Gazetemiz yazarı Barış Terkoğlu ve yazar Barış Pehlivan da ortak yazdıkları “Metastaz” kitabıyla İnceleme ve Araştırma Ödülü’ne değer görüldü. Haber Ödülü’nü Serkan Alan, Röportaj Ödülü’nü Filiz Zeyrek aldı. ÇGD Dayanışma Ödülü’nün de “Çorlu Aileleri”ne verilmesi kararlaştırıl dı. ÇGD’den yapılan açıklamada, “Kazanın ardından Türkiye’de görülmemiş bir şey oldu. Yakınlarını kaybedenler bir direniş başlattı. Mücadeleleri sadece kendi yakınları için değil artık. Gelecek kuşaklarımızın daha medeni, daha insancıl, daha adaletli olmasına katkı sağlıyorlar. Sorumlular yargılansın, kaçamasın, bir daha suç işleyemesin, ihmalde bulunamasın diye ve mücadeleleriyle bize öğrettikleri için, Çorlu tren katliamı aileleriyle dayanışmak için herkesi onların sesini duyurmaya çağırıyoruz” denildi. l Haber Merkezi Torun’un, davalık olduğu yurttaşı ‘ismini Cumhurbaşkanı’na vereceğim’ diye tehdit ettiği öne sürüldü Cumhurbaşkanı ile tehdit MIYASE ILKNUR Sahibi olduğu Başkentgaz’ın Kızılay üzerinden Ensar Vakfı’na yaptığı 7 milyon 925 bin dolarlık bağışla gündeme gelen Torunlar GYO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun’un Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk’e telefonda ettiği küfürden sonra bu kez de davalık olduğu Erdoğan Durmuş’a telefondan küfür, beddua ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adını kullanarak tehdit ettiği iddiasıyla hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Torunlar GYO’nun 2008 yılında yapımına başladığı Mall of İstanbul projesinin kurulduğu alandaki şahıs arazilerini ucuza kapatmak için direkt kendisi pazarlık yapmak yerine dönemin Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay, arazileri belediye adına almak için pazarlığa oturmuş, şahısların satışı kabul etmemesi üzerine Yeniay, imar değişiklikleri ile şahıs arazilerini eğitim alanına dönüştürmüştü. Arazi sahipleri imar izinleri iptal edilmesine ve değeri düşmesine rağmen arazilerini yine de satmaya yanaşmayınca bu kez devreye bir kamu kurumu olan TOKİ girmiş ve kamulaştırma tehdidiyle arazileri satın almıştı. “Buraya kesinlikle okul yapılacak” sözüne rağmen TOKİ ucuza aldığı arazilere okul yapmayıp Mall of İstanbul’u yapan Torunlar’a devretmişti. Arazi sahipleri ile ilk pazarlığa oturan Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay, başkanlıktan ayrılınca Torunlar’ın yönetim kuruluna girmişti. Bu hülleli satış üzerine kandırıldıklarını anlayan arazi sahipleri satış iptal davası açmışlardı. Konu ile ilgili haberler geçen yıl basında çıkıcınca Torunlar şirketi adına Metin Karakoç, Mayıs 2019 tarihinden sonra dava açan arazi sahipleriyle uzlaşma görüşmelerine başlamış ama görüşmeler uzayınca konuyu yüz yüze görüşmek üzere Torunlar GYO’nun Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun’la görüşmek için randevu talebinde bulunan davacı Edoğan Durmuş, bir süre sonra kendisini cep telefonundan arayan Mehmet Torunlar GYO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun hakkında, satış iptal davası açan arazi sahiplerine telefonda küfredip “Senin ismini Cumhurbaşkanı’na özel olarak vereceğim. O, sana gerekeni yapacak” diye tehdit ettiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulunuldu. ‘EMLAKÇI CEMAL’ DE TEHDİT ETTİ Suç duyurusunda tehdit ve hakarete uğradığını öne süren Erdoğan Durmuş’un, 13.09.2019 tarihinde CİMER’e şikâyet konusu olarak başvuru yaptığı anımsatılan suç duyurusu dilekçesinde “Emlakçı Cemal” adında birisi tarafından tehdidi konusu ise şöyle yer aldı: “Yine 15.02.2020 Cumartesi akşamı saat 19.30 sularında ve akşam karanlığında, müvekkilin evi önünde kendisini emlakçı Cemal olarak tanıtan, gözlerine kadar inen kapişonlu koyu renk parkası sebebiyle yüzü seçilemeyen 170180 cm. arası boylarında esmer bir kişi, müvekkile hitaben ‘Torunlara karşı açtığın dava ve şikayetleri geri çek, senin için ve ailen için iyi olmayacak’ şeklinde müvekkili tehdit ederek uzaklaşmıştır.” Torun’un kendisine hakaret, beddua ve Cumhurbaşkanı ile tehdit ettiğini öne sürürek hem CİMER’e hem de savcılığa suç duyurusunda bulundu. ‘Yüz yüze görüşmek istedi’ Erdoğan Durmuş’un avukatı Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı suç duyurusunda müvekkili ile Mehmet Torun’la arasında geçen diyaloğa ilişkin şu bilgileri veriyor: “Müvekkilim ve ailesi ile Torunlar GYO ve bu şirketin sahiplerinden Mehmet Torun arasındaki ihtilaflar sebebiyle, şüpheli Mehmet Torun, şirket yöneticilerinden Metin Karakoç’u görevlendirerek Mayıs 2019 tarihi itibarıyla uzlaşma görüşmeleri yapmışlardır. Bu görüşmeler, çok fazla uzayıp, iyi niyetli, dürüstçe ve samimi olmaktan uzaklaşınca, müvekkilim, bizzat patronlardan Mehmet Torun’u arayarak, ‘Bu konu niye bu kadar uzatılıyor, uzatılacak nesi var, bunu niye yüzyüze görüşmüyoruz’ demek ihtiyacı duymuştur. Bu sebeple suç tarihinde, müvekkilim Torunlar GYO şirketini arayarak, Mehmet Torun ile dava ve şikâyetlerini yüz yüze görüşmek, hakkını bir an evvel elde etmek amacıyla randevu talep etmiştir. Sekreterlik tarafından “Biz sizi arayalım’ denmiştir. Sonrasında sekreterlik bir cep telefonu numarasından müvekkilin 0532 543.... No’lu telefonunu arayarak Mehmet Torun’u bağlamıştır. Müvekkilim bu sırada yanında bulunan ve kendilerini de ilgilendiren hak sahiplerinden Yüksel Durmuş, Mustafa Durmuş ve 3. şahıs... da konu hakkında Mehmet Torun’un ne diyeceklerini duymaları için cep telefonunun hoparlörünü açarak konuşmaya başlamıştır. Ancak, Mehmet Torun, müvekkilime karşı çok kaba, yüksek perdeden aşağılamaya, hor ve düşük göstererek azarlar ve paylarcasına, devamında hakaret, tehdit ve beddualarla telefonu müvekkilin suratına kapatmıştır. ‘Aldımsa parasıyla aldım’ Şöyle ki; şüpheli Mehmet Torun, yüz yüze görüşmek için konuyu kısaca açıklayan ve randevu talep eden müvekkile hitaben, ‘Ne hakkı talep ediyorsunuz, ben sizden yer mi aldım, aldımsa paramla aldım. Siz neyin peşindesiniz, siz kimsiniz, kendinizi ne sanıyorsunuz, şerefsizler. Siz dolandırıcısınız, Allah sizin belanızı versin, senin ismini Cumhurbaşkanı’na özel olarak vereceğim. O sana gerekeni yapacak, görürsün sen’ gibisinden hakaret, aşağılama ve Cumhurbaşkanı’nın hışmına uğratma, zarar verdirme ve başına bir şey getirtme tehdidinde bulunmuştur.” İdlib bataklığı! Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaş, ülkenin her yerinden döndü dolaştı, İdlib’de düğümlendi! İç savaşın ilk yıllarında Şam’a hapsolan Esad yönetimi, Rusya ve İran’ın tam, açık ve örtülü desteği ile ayakta kalmayı başardı. Gelinen noktanın taraflarını sütuna yatıralım. Suriye, insan gücünün üçte birini yitirmiş, iç barış tüketmiş, ekonomisi büyük ölçüde tahrip olmuş bir ülke haline geldi. Ülkeyi terk edenlerin en çok yöneldiği taraf Türkiye. Bunun yanında büyük bir iç göç de var. Ülke içinde inancı ya da etnik kimliği nedeniyle “daha güvenli” bölgelere göç edenlerin sayısı da dış göçe yakın. Esad yönetimi, kendisine karşı olan militan güçlerin büyük çoğunluğunu İdlib’e doğru “süpürdü”. Şimdi İdlib’de bir milyona yakın öteden beri burada yaşayan insan, iki milyondan fazla zorunlu olarak göçen, on binlerce de terörist var. Teröristler sadece Suriyeli de değil. Çin’den Rusya’ya, Asya içlerinden Afrika’ya kadar her yerden “cihatçı”... İşte asıl düğüm burada. Elini kana bulamaktan çekinmeyen bu gruplar arasında AKP’nin “Şam rejimini devirecek kahramanlar” diye baktıkları var! HHH Rusya, Soğuk Savaş döneminde iyi ilişkiler kurduğu Suriye’ye “daha güçlü” döndü. İç savaşta Şam yönetiminin tamamen kendisine muhtaç hale gelmesini bekledi. O an gelince, “Şam’ın özel davetlisi” olarak geri döndü. Lazkiye ve Tartus’taki üslerini güçlendirdi. Bugün Suriye’de Şam rejiminin gidemediği yer var ama Rusya’nın giremediği yer yok. İran, Esad’ın dindaşı ve yoldaşı... İran Esad’a, “Ben seni Rusya’dan daha iyi korurum” dedi ve işbirliğini güçlendirdi. İdlib gerçeklerinden biri şu: İran, Esad’a hem personel hem malzeme yardımı yapıyor! Neden? Şuna inanıyor: İdlib’de Türkiye’nin etkinliği ABD’ye yarar. ABD’ye yarayan bir şey İsrail’e de yarar! ABD, AnkaraMoskova gerilimini ellerini ovuşturarak izliyor. Suriye’nin kuzeydoğusunda YPG’ye yardım ettiğini saklamıyor. Onları müttefik olarak görüyor. PKK uzantısı olarak faaliyet gösteren YPG’nin gücü konusunda söylenti çeşitli. Sayı 60 bine kadar çıkıyor. İdlib’de Türkiye’nin yanında görünen ABD, az ötede tam karşısında. Bunu görmemek için gaflet, dalalet ve hatta AKP iktidarının içinde olmak gerekir! Arap dünyası siyaseten harap dünyası... Güçlü İsrail güçlü Türkiye’den daha makbul! Bunda şaşılacak bir şey bulanın aklına şaşmak gerekir! HHH Türkiye’ye gelince... AKP iktidarının ülkeyi getirdiği nokta şu: Çözümün değil, sorunun parçası haline geldi... Terörle mücadeleyi anlatırken terör sarmalının içine girdi... Mültecilere kapıları sonuna kadar açan ülke konumundan, öfkelenince mültecileri Batı kapısının önüne koyan ülke durumuna geldi... Komşularla sıfır sorundan komşularla sırf sorun noktasına geldi... İdlib “bataklık” dedikçe, “ataklık” anladı, bataklıkta çırpınmanın sonuçları yaşanıyor... Yakın geçmişe kadar, Suriye sorunundan çıkış için önerilerin yapılabileceği bir ortam vardı. Artık sadece “Suriye’de yapılacaklar” diye önerilerde bulunmanın yararı yok. Sorun daha derinleşti, yayıldı. Dış politikanın toptan değişmesi gerekiyor. AKP dış politikayı A’dan Z’ye bozdu. Bu nedenle ortasındaki üç beş harfin bozukluğuyla uğraşmak anlamsız. HABERİMİZ YARGILANIYOR 1 milyonluk davada 3. DURUŞMA Cengiz Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Cengiz’in gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun ile muhabirimiz Hazal Ocak’a “Basın yoluyla kişilik haklarına saldırı” iddiasıyla açtığı 1 milyon liralık tazminat davasının 3. duruşması görülecek. Anadolu 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nde bugün saat 14.30’da başlayacak duruşmada tanıklar dinlenecek. Semt sakinleri kazandı Arazide Halide Edip Adıvar’ın bir dönem yaşadığı köşk ve yanında bulunan müştemilat yeniden yapılıyordu. Kayıtlarda SİNPAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Avni Çelik ve damadı Fatih Kıvanç’ın üzerine görünen inşaatlar bölge sakinlerinin tepkisine yol açmıştı. Bölge sakinleri geçmişte var olmayan bir yapının imarına izin verildiğini ileri sürerek inşaata verilen ruhsatın iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle dava açmıştı. Mahkeme, geçen günlerde yürütmeyi durdurma kararı vermişti. l İSTANBUL/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle