17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 28 MART 2020 CUMARTESİ HABER/YORUM Kurtuluş Kamuculukta Fransa, Kanada, İngiltere bile çaktı sosyal devleti. Bizim damat, hâlâ bıraktığın yerde... Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir’e göre, çağın vebasının yarattığı yıkımdan kurtuluşun tek reçetesi var: Sosyal devlet! Çünkü, sosyal devlet anlayışı, tüm kamusal hizmetlerin piyasa dışına çıkarılması ve yurttaşlara sosyal hak olarak ulaştırılmasıdır: “Neoliberalizm ve onun takipçisi siyasal iktidarların son yıllardaki yarattığı en derin yıkım sosyal devletinin ortadan kaldırılması ve hayatın her alanının piyasa ilişkilerine açılmasıdır. Eğitimin, sağlığın, sosyal güvenliğin sosyal hak olmaktan çıkarılması, piyasada parayla alınır satılır hal alması ve yurttaşın müşteriye dönüştürülmesidir. Bugün tüm dünyayı ve ülkemizi tehdit eden koronavirüs ile baş etmenin yolu kamucu, toplumcu ve emekten yana politikaların geliştirilmesidir. Anayasal bir yükümlülük olan sosyal devletin yeniden hatırlanmasıdır. Gün, sosyal devleti, planlamayı, kamulaştırmayı, halk sağlığını en yüksek sesle söyleme ve talep etme günüdür. ‘Başka bir dünyayı mümkün kılacak’ birikimin ancak eğitimli, sağlıklı ve toplumsal olarak güvenlik içinde olan işçi sınıfından çıkacağından hareketle, bugünden ‘başka bir dünyayı mümkün kılacak’ zemini besleyen sosyal devletin işçi sınıfı adına savunulması ve ileriki mücadeleye eklemlenmesi şarttır.” Tarafsız Ceza Kurulu! Basın İlan Kurumu, AVM’sini Ziraat Bankası’na devretmiş olan AKP milletvekili Asuman Erdoğan’ın eşi Fatih Erdoğan’ın başvurusu üzerine gazetemize ilan kesme cezası verdi. Neymiş? CHP milletvekili Mahmut Tanal, devletten ihale alan kimi şirketlerin, Fatih Erdoğan’ın yaptığı Next Level gökdeleninden yer edindikleri belirterek “tapular açıklansın” demiş. Cumhuriyet de bu demeci ve gökdelenden (kiralanmış mı, satın mı alınmış bakmadan) yer edinen kimi ihaleci şirketleri yayımlamış. Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu’na göre, işte bu yayın basın ahlak ilkelerine aykırıymış! Başka? Cumhuriyet, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na (CİMER) yapılan bir başvuru yu yayımlamış. Başvuruya göre, TCDD yetkilileri, demiryollarında iş yapan bir şirkete, Fatih Erdoğan’ın “Cumhurbaşkanı’nın akrabası olduğunu” ileri sürerek, onunla ortak olmasını önermişler. Başvuru karşısında, TCDD yetkilileri ve Fatih Erdoğan’ın bu savlarla ilgili soruşturulması gerekirken; Basın İlan Kurumu tutmuş, Cumhuriyet’e ceza kesmiş... Gelelim, 96 yıllık Cumhuriyet gazetesinin “basın ahlak ilkelerine uymadığını saptayan” Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu üyelerine. Kurulda şu isimler dikkat çekiyor: AKP iktidarı tarafından sağlanan fonlarla lobi çalışmaları yürüten SETA Vakfı’nın Siyaset Araştırmaları Direktörü Mehmet Zahid Sobacı. SETA Vakfı Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran’ın kardeşi, eski Adapazarı Belediyesi Başkanı AKP’li Aziz Duran’ın yeğeni ve de Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Rıdvan Duran. Eski AKP Genel Başkan Yardımcısı, FETÖ’cü Zaman gazetesinde yazılar yazmış Edibe Sözen. AKP yanlısı Hakİş’e bağlı Medyaİş’in temsilcisi Ümit Sönmez. AKP yandaşı Kanal 7’de yetiştikten sonra TRT Genel Müdür Yardımcılığı’na oturtulmuş Erkan Durdu. Gazetecilik gazetecilik oldu olalı, meslek adına görüş bildirecek böylesi bir tarafsız kurul daha görmemiştir! 28 MART 2020 SAYI: 34506 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ek Yayınlar) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 05:22 06:49 13:14 16:44 19:30 20:51 Ankara 05:09 06:33 13:01 16:30 19:15 20:34 İzmir 05:34 06:57 13:24 16:53 19:37 20:55 Haberlerde, yorumlarda, sosyal medya paylaşımlarında koronavirüsün zengin fakir ayrımı yapmadığı, tüm insanları eşitlediği belirtiliyor. Doğru. Gelişmiş ülkelerin liderleri de, film yıldızları da, yüksek ücretler karşılığında forma giyen ünlü futbolcular da, İngiltere ve Monako prensleri de hastalığa yakalandılar. Bu yönüyle eşitlik söz konusu. Peki, ya adalet? Her eşitlik, mutlaka, kaçınılmaz olarak, ille de adalet doğuruyor mu? Hayır. Hastalığa yakalananlarda varsıl yoksul ayrımı olmasa da, işin içine tedavi girdiğinde eşitlik söz konusu mu? Hayır. Hastalığa yakalanan herkes, gelişmiş sağlık hizmetlerine erişmede eşit mi? Hayır. Herkesin kendini karantinaya alacak, karantina koşullarında hayatını sürdürecek maddi gücü var mı? Hayır. Değil 15 gün, 20 gün, tek bir gün bile işe gitmese, evine ekmek, çocuklarına süt götüremeyecek milyarlarca insan olduğunu düşünmeden, “herkes kendini karantinaya alsın”, “herkes kendi OHAL’ini uygulasın” demek gerçekçi mi? Hayır. Salgın hastalık nedeniyle, son birkaç hafta içinde işini kaybeden emekçilerin, kısa süre içinde iş bulma ihtimali yüksek mi? Hayır. Emekçilerin, evlere sipariş götüren kuryelerin, marketlerde çalışanların, demirçelik, petrol, si lah devlerinin sahip lerini geçen bilişim ve teknoloji şirketlerinin sahipleri, servetlerini katlayacaklar. Bu açıdan bakıldı Salgın hastalık ğında, küresel ölçekte zengin fakir farkı, servet sefalet uçu ve sınıfsal rumu değişmeyecek. Dünyanın en zengin 8 kişisinin toplam ser gerçeklik veti 400 milyar dolardan fazlayken ve de dünyanın en fakir 3.6 temizlik işçilerinin, güvenlik görevlilerinin, toplu taşıma araçlarının şoförlerinin, inşaat işçilerinin, madencilerin işe gitmeme lüksü var mı? Hayır. milyar insanının toplam servetine eşitken, koronavirüs salgını, bugünden yarına gelir dağılımı adaleti sağlamayacak. Kişisel servetleri 100 milyar doları geçen süper zenginler, paralarını Krizi fırsata çeviren sektörler de olacak yoksullarla, emekçilerle, ezilenlerle, mazlumlarla paylaşmayacaklar. Bir lokma bir hırka felsefesi Salgın hastalığın sarstığı sektör ni benimseyip mütevazı bir hayata ler ve şirketler olduğu gibi, önü başlamayacaklar. nü daha da açtığı sektörler ve şir Sözün özü; geleceğe hazırla ketler de olacak. Örneğin; bili nırken; emekten, eşitlikten, ada şim sektörü, teknoloji şirketle letten, haktan, ezilenden yana bir ri, ilaç endüstrisi, internet üzerin dünya için çalışırken; vicdani, ah den satış yapan firmalar... Mese laki, insani değerlerin altını çizer la halihazırda 798 bin kişinin ça ken; buna ulaşmanın yoğun bir lıştığı Amazon, 100 bin yeni çalı çaba gerektirdiği unutulmamalı. şan alacak. Belli, daha da büyü Salgın geçtikten sonra, hiçbir şe yecek. Son yıllarda dünyanın en yin eskisi gibi olmaması için, yo zenginleri listesinde hep üst sıra ğun bir akıl, bilim ve emek sefer larda olan, birkaç yıldır otomotiv, berliği başlatmalı.    Tartışmalı proje Kanal İstanbul ihalesine tepkiler büyüyor ‘İhaleyi iptal edin’ Türkiye, koronavirüs salgınıyla mücadele ederken tartışmalı proje Kanal İstanbul’a ilişkin ilk ihalenin yapılmasına tepkiler sürüyor. Sivil toplum kuruluşları ihalenin iptal edilmesi için çağrıda bulundu. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, önceki gün “Kanal İstanbul Etki Alanında Kalan Tarihi Odabaşı ve Tarihi Dursunköy Köprülerinin Rekonstrüksiyon Projelerinin Temini İşi” ihalesi yapmıştı. İhale komisyonu üyelerinin maske ve eldiven takması dikkat çekmişti. İhale, “proje etki alanında kalan tarihi Odabaşı ve Dursunköy köprülerinin sağlam bölümlerinin sökülerek taşınması ve eksik bölümlerinin tamamlanması ilkesine dayalı projelerin hazırlanması”nı kap sıyor. İhalenin iptal edilmesini isteyen Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu, yaptığı açıklamada “İhaleyi iptal edin. Bütçeyi sağlığa harcayın. Binlerce kamyon hafriyatla zehir soluyacağız. Canlı yaşam ölüyor, sağır mısınız? Kanala değil, yaşama bütçe istiyoruz” ifadelerini kullandı. Kuzey Ormanları Savunması ise “Biz #COVID19 ile baş etmeye çalışırken Ulaştırma Bakanlığı tarihi Odabaşı ve Dursunbey köprülerini #RantKanalı kapsamında taşıma iha lesine çıktı. Kanala değil sağlığa, yaşama bütçe diyoruz. İhaleyi iptal edin, halk sağlığına bütçe ayırın” sözlerini kaydetti. Barodan tepki İstanbul Barosu’ndan yapılan açıklamada da “Koronavirüs pandemisiyle mücadele ettiğimiz bu zor günlerde, ülkemize ve İstanbul’a hiçbir açıdan yararı olmayan Kanal İstanbul projesi için ilk ihalenin yapılması hukuka da, vicdana da sığmamaktadır” denildi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Kanal İstanbul projesine ilişkin iki ihale önceki gün maskeli bir komisyon tarafından sessiz sedasız yapılmıştı. zamanı değil Kanal İstanbul projesi ihalesine İstanbul Rize Masası’ndan da tepki geldi: “Bugün, ortak düşmanımız olan bu virüse karşı birlikte mücadele etme zamanıdır. Bugün kanalı tartışmanın zamanı değildir. Birçok ülke sağlık alanında yatırım yapıp ekonomilerini rahatlatmak için destek açıklarken ülkemizde gündemin ‘Kanal İstanbul’ ihalesi olması anlaşılabilir değildir. Toplum sağlığı her şeyin üstündedir. Ülkemizin kanala değil, sağlık alanında yapılacak yatırımlara ihtiyacı var.” BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 SOLDAN SAĞA: 1 1/ Üzerine şerbet dökülerek fırında pişirilen bir tür tel kadayıf. 1 234 5 678 9 2/ “Yangın kavmindeniz / Ne 1 F A L S E T T O 2 3 giysek ” (Hulki Aktunç)... Başıboş gezen hayvan sürüsü. 3/ Yağı alınmış sütten ya da 2 3 AMA KORNO NOT İ ON ÖL yoğurttan yapılan peynir... 4 D R A M G A R İ 4 5 Dört yaşına kadar olan dişi 5 A T R E A L G 6 manda. 4/ Köpek... Birçok geleneksel toplumda yer alan temel akraba topluluğu. 5/ İs 6 7 lam dinine göre haram sayılan 8 N İ SAN ATA G AHENK R ORFOZ ARŞ 7 8 faiz... Hz. Muhammed’i öv 9 mek ve ondan şefaat dilemek L İ RET N İ 9 amacıyla yazılan kaside. 6/ Kolun dirsekle bilek arasındaki bölümü... Bir nota. 7/ Kayseri’nin bir ilçesi... Yaşamsal sıvı. 8/ Büyük ve süslü çadır... Koyunun üstündeki tüy. 9/ Rumeli’ye özgü, un ve tereyağı ile yapılan bir tatlı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ El değmemiş, dokunulmamış olan... Jokeylerin giydiği kenarsız başlık. 2/ Mesaj... Soyundan gelinen kimse. 3/ Kokmuş hayvan ölüsü... Üç bentten oluşan bir Batı şiiri türü. 4/ Letonya’nın plaka imi... Ateş karıştırmaya yarayan demir çubuk. 5/ Bir organımız... Sahip. 6/ “İkinci karşılaşma” an 23 4 5 6789 lamında kullanılan spor terimi... “Hayır” anlamında kullanılan söz. 7/ Endonezya’da yaşayan ötücü bir kuş... Ezgiyle okunan şiir. 8/ Mekân... Akdeniz Bölgesi’nde bir akarsu. 9/ Kurnaz, açıkgöz... Sepicilikte ve hekimlikte kullanılan, tadı buruk bitkisel bir madde. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Sağlıkçının sağlığı, halkın sağlığının garantisidir Son günlerde konuştuğum pek çok hekimin görüşü ortak: Salgın halkın yüzde 60’ına ulaşmadan “tamamen” ortadan kalkmaz! Bu kabaca her iki kişiden birinin virüsü kapması demek maalesef. Peki, bu durumda salgınla mücadele stratejisi ne olmalı? Görünen o ki, salgınla mücadelede şimdiye kadar üç temel model oldu: Birincisi Çin modeli, ikincisi Güney Kore ve Singapur modeli, üçüncüsü de Batı modeli... Ki Batı modelinin iyi bir strateji olmadığı görüldükçe içlerinden Çin modeline dönenleri görüyoruz. Salgınla mücadele stratejisi Gelelim bizim ne yapmamız gerektiğine... Konuştuğum hekimlerin söylediklerinden çıkardığım sonuç şu: Biz yüzde 60’ı zamana yayma stratejisi izliyoruz. Yani “evde kal” kampanyası ile mümkün mertebe salgının dolaşımını yavaşlatıyoruz. Vaka sayısı, sağlık sisteminin bakabileceği maksimum vaka sayısında tutulabilirse, süreç başarılı götürülmüş olacak. Vaka sayısı, sağlık sisteminin bakabileceği maksimum vaka sayısını geçtiği anda ise kötü bir sürece girmiş olacağız. Zira bakılabilecek vaka sayısından fazla hastanın varlığı, bakılamayacağı için kaybedilebilecek hasta sayısının artması demek maalesef. İşte hekimlerimize göre bu dengenin sürdürülebilmesi için, salgın ne kadar ağır yayılırsa o kadar iyi. Bu da “evde kal” kampanyasının doğruluğunu gösteriyor. (Bu kampanyaya işten atılma durumu nedeniyle katılamayanlara bir devlet çözümü hâlâ bulunamamış olması ayrı bir sorun tabii.) Fakat meselenin bir de ikinci yanı var... Sağlıkçıları koruma sorunu Vaka sayısı ile sağlık sisteminin bakabileceği maksimum vaka sayısını bir dengede götürme işi, zamana göre aleyhimize çalışıyor. Hayır, sadece vaka sayısının geometrik olarak artacağı nedeniyle değil, sağlıkçı sayısındaki düşüş nedeniyle de... Zaman, sağlıkçıların da vakaya yakalanma sayısını artıracak ve bu da vakayla mücadele eden sağlıkçı sayısını düşürecek. Bir hekimin virüsü kaptıktan sonra iyileşse bile yeniden sahaya dönmesi oldukça zaman alacak zira... İşte koronavirüs salgınıyla mücadele eden sağlık çalışanlarının en büyük sorunu bu. En virütik ortamda bulunan hekimlerin virüslere yakalanmaması ise pek olası değil. Zira günde iki adet verilen maskeyle ve eldivenle virüsten korunmak mümkün değil. Dolayısıyla yukarıda yazdığımız salgınla mücadele stratejisinin başarılı olması için öncelikle hekimlerimizi koronavirüsten korumamız gerekiyor. Çözüm: Hastanelerin tıbbi güvenliği Peki, hekimleri nasıl koruyacağız? Konuştuğum hekimlerin anlattıklarından çıkan önlem önerileri şunlar: 1) Yalnızca koronavirüs hastaları için ayrı “bölge salgın hastaneleri” belirlenmeli ve diğer hastaneler “hizmet hastaneleri” olarak korona dışı hastalara hizmet vermeli. 2) İlçelerde “salgın takip merkezleri” oluşturulmalı. 3) İllerdeki koordinasyonu “Hıfzıssıhha kurulları” yürütmeli. 4) Koronavirüsle mücadelenin dört aşaması olan tanı, nakil, bakım ve tedavi aşamalarında görev alan sağlık görevlilerine düzenli test yapılmalı. Kuşkusuz hekimlerimizin başka önerileri de var ama sanırım bu dördü en temel olanları... Ne yapmalı? Özetle, bu salgınla mücadeleden en az kayıpla çıkmamız, sağlık çalışanlarının en az kayıp vermesine bağlı. Yani onları koruyabildiğimiz oranda halkı koruyabileceğiz. Çünkü sağlık çalışanlarının sağlığı, halk sağlığımızın garantisidir. “Az test az vaka” hedefiyle “zaman kazanma süreci yürütenlerin”, artık işin esası olan “hastanelerin tıbbi güvenliği” sorununa odaklanması gerekmektedir!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle