17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 21 MART 2020 CUMARTESİ EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN HABER Cezaevlerinde BARIŞLAR’IN AVUKATLARI: KORONAVIRÜS CEZAEVINDE BÜYÜK TEHDIT Tahliye başvurusu ‘acil önlem alınsın’ çağrısı İHD, TİHV, ÖHD, ÇHD, SES ve CİSST, İtalya ve İran’daki ölümleri hatırlatıp cezaevlerinde yaşayan mahkumların sağlığı için öneriler sundu. İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) ve Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) ortak açıklama yaparak cezaevlerinde koronavirüs önlemi alınmasını istedi. Açıklamada, “Bugün Türkiye cezaevlerinde 2019 yılında tespit edilebilen 457’si ağır hastalığı bulunan toplamda 1333 hasta mahpus bulunmaktadır. Yaşamını tek başına idame ettiremeyen, sağlıklı koşullarda tedavisi yapılmayan ağır hasta mahpuslar, ağır yaşam hakkı ihlaline maruz kalmaktadırlar. Hapishanelerin mevcut kapasitelerinin çok üstünde insan nüfusu barındırması, fiziksel koşulların daha da ağırlaşmasına neden olmakta ve sağlık açısından ciddi riskler taşıyan önemli bir tehdit olarak durmaktadır. Bu gibi kapalı kurumlarda virüsün yayılmasının ne kadar ciddi problemler yaratabileceği halihazırda İtalya ve İran hapishanelerinde görülmektedir” denildi. Öneriler sıralandı Açıklamada şu önerilerde bulunuldu: l Ağır hasta mahkumların ciddi risk grubunda bulunması nedeniyle serbest bırakılarak infazları ertelenmeli, tutuklu olanlar serbest bırakılmalı. l Virüsün özellikle 60 yaş üstü kişilerde ölümcül etkisi göz önünde bulundurularak bu mahkumlar tedbiren serbest bırakılmalı. l Çocuk tutuklular, hamile ve çocuklu kadınlar (780 çocuk anneleri ile birlikte kalıyor), çocuğun üstün yararı ilkesi gözetilerek serbest bırakılmalı. l Siyasi tutuklular (milletvekileri, belediye eşbaşkanları, meclis ve il genel meclis üyeleri, avukatlar, gazeteciler, insan hakları savunucuları, aydın ve yazarlar, aktivistler, sendikacılar, öğrenciler) serbest bırakılmalı. l Son dönemde kamuoyu gündeminde olan infaz düzenlenmesine ilişkin yasa teklifi çalışmaları infazda eşitlik ilkesi, infaz sürelerinin kısaltılması ve dezavantajlı mahkum grupların mağduriyetleri göz önünde bulundurularak derhal yasalaştırılmalı. l Tutuklamanın istisna olduğu gerçeğinden hareketle tüm tutukluların durumları dosya üzerinde incelenerek bir an önce tahliyeleri sağlanmalı. l Mahkumların hak mahrumiyetine sebep olacak (şartla infaz süresinin uygulanması, görüş hakkı, sevk hakkı gibi) disiplin cezalarının uygulanmasından vazgeçilmeli. l Mahpusların sağlıklarının korunabilmesi, bulundukları alan ve kendi kişisel temizliklerini sağlayabilmeleri için, acilen temizlik malzemelerinin kendilerine ücretsiz verilmesi ve parası olmayan mahpusların da temizlik ürünlerine erişimi sağlanmalıdır. Hapishanelerde de çevresel ve kişisel hijyenin sağlanması için gerekli önlemleri almak hastalığın yaygınlaşmasını önlemek için azami özen göstermek hapishane idarelerinin ve devletin temel sorumluğudur. l Hapishanelerdeki banyo, tuvalet gibi ortak alanlar her gün dezenfekte edilmeli. l Yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenmesi sağlanmalı, vitamin takviyesi yapılmalı. l Risk grubunda ve kişisel hijyenlerini sağlamakta yetersiz olan kronik hasta, engelli, yaşlı, çocuklu, hamile mahkumlar adli kontrol yoluyla cezalarının ertelenmesi sağlanana kadar, kalabalık koğuş yerine kapasite ve hijyen koşulları uygun ortamda tutulmalı. l Konu hakkında mahpusların aile ve avukatları olmak üzere kamuoyunun düzenli olarak bilgilendirilmesi zorunludur. l ANKARA / Cumhuriyet Türkiye’de de görülen koronavirüs salgınının cezaevlerinde de tehdit olması nedeniyle OdaTV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ve gazetemiz yazarı OdaTV Sorumlu Haber Müdürü Barış Terkoğlu’nun avukatları, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na tahliye talebinde bulundu. Dünya genelinde baş gösteren salgın hastalığın cezaevi koşullarında doğuracağı yaşamsal risklerin anlatıldığı dilekçede Terkoğlu ve Pehlivan’ın tarafsız gazetecilik dışında bir amacının olmadığı belirtilerek tahliyelerine karar verilmesi istendi. ‘Süreç hukuksuz’ Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın hukuka aykırı şekilde tutuklandıklarının belirtildiği dilekçede, gazetecilerin tutuklanmalarına gerekçe gösterilen haberin sayısız medya kuruluşu ve internet haber sitesi tarafından günler öncesinden detaylı olarak yer aldığı kaydedildi. Ancak Terkoğlu ve Pehlivan için hukuksuz bir sürecin yürütüldüğünün anlatıldığı dilekçede müvekkillere isnat edilen suçun Basın Kanunu kapsamında kaldığı, katalog suçlardan olmadığı, alt sınırının 3 yıl, muhtemel infaz süresinin ise 8 ay olduğu, ancak buna rağmen tahliye taleplerinin soyut gerekçelerle reddedildiği kaydedildi. ‘Endişe ve korku’ Dilekçede, koronavirüs salgınına ilişkin ise şu ifadeler yer aldı: “Tüm bu hukuka ve hakkaniyete aykırı karar ve durumların yanında, son dönemde ülkemizi ve tüm dünyayı tehlikeli şekilde saran ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından ‘Pandemi’ ilan edilmesine sebebiyet veren COVID19 nedeniyle müvekkiller hayati tehlike barındıran bambaşka bir mağduriyetin de tarafı haline gelmiş Salgının, cezaevi koşullarında doğuracağı yaşamsal risklerin vurgulandığı dilekçede Terkoğlu ve Pehlivan’ın tarafsız gazetecilik dışında bir amacının olmadığı belirtilerek tahliyeleri istendi. Barış Pehlivan Barış Terkoğlu SOSYAL MEDYADA HEDEF GÖSTEREN VE TEHDIT EDENLERE SUÇ DUYURUSU Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın avukatları, müvekkillerini tutuklanmadan önce sosyal medyadan hedef gösteren, tehdit eden hesaplara ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Avukatlar tarafından belirlenen bazı hesapların tehdit içeren paylaşımlarının yer aldığı görsellerin yer bulunduğu dilekçede, “Şüpheliler TCK 106. (Tehdit) maddesini açıkça ihlal etmişlerdir. Müvekkillere yönelik olarak aleni sistemli ve şiddetli ölüm tehditleri barındıran paylaşımlarda bulunduklarından bu kişilerin kimlik bilgileri tespit edilerek haklarında soruşturma başlatılarak kamu davası açılması talep ederiz” denildi. tir. Adalet Bakanı Sayın Abdulhamit Gül’ün de açıklamış olduğu üzere, kapalı ceza infaz kurumlarını da etkisi altına aldığı tespit edilen ve son derece bulaşıcı olan koronavirüs nedeniyle müvekkillerimiz aileleriyle görüşememekte ve aileleri ile ilgili olarak sürekli endişe ve korku içe risinde yaşamaktadırlar. Salgın nedeniyle avukat görüş hakları da kısıtlanan müvekkiller, haksız şekilde hapiste bulunmanın travmasının yanında, kaldıkları tek kişilik hücrelerde bir fiili ve ruhi tecrit ile de karşı karşıya kalmışlardır.” l İSTANBUL/Cumhuriyet Yazarımız Aysever, yaptığı sosyal medya paylaşımı nedeniyle ifade verdi AYSEVER’E SORUŞTURMA Kavala’ya ‘darbe’ iddiasından tahliye Gezi davasından beraat eden ancak tahliyesi beklenirken, önce 15 Temmuz darbe girişimi soruşturmasından ardından da “askeri ve siyasal casusluk” suçlamasıyla tutuklanan iş insaOsman Kavala nı Osman Kavala “darbe girişimi” suçlamasından tahliye edildi. İstanbul 3. Sulh Ceza Hâkimliği, Kavala’nın tutukluluk süresini dikkate alarak tahliye kararı verdi. Ancak Kavala, 9 Mart’ta “casusluk” iddiasıyla tutuklandığı için cezaevinden çıkamadı. Osman Kavala, Gezi Parkı Direnişi’ne ilişkin yargılandığı davada 19 Şubat’ta beraat etti. Tahliyesine karar verilen Kavala hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başka bir soruşturma başlatıldı ve Kavala yeniden tutuklandı. l İSTANBUL/Cumhuriyet Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, yazarı ğını tehdit ettiğini belirterek, inanç sahibi insanla mız Enver Aysever hak rın haklarını savunduğu kında sosyal medya hesa nu vurguladı. bından “Sadece bu sorun!” yazısıyla paylaştığı karikatür üzerine “halkın bir ‘Savunmadım, itham ettim’ kesiminin dini değerlerini Aysever, “Yazarlık ve alenen aşağılama” iddia gazetecilik hayatım bo sıyla soruşturma başlattı. Enver Aysever yunca temel insan hak Anadolu Cumhuriyet larını, ifade ve inanç özgürlüğü Başsavcılığı’ndan yapılan açıkla nü savundum. Bugün bana ‘En mada, Aysever’in Twitter hesabın ver Aysever teröristtir’ diye sos dan dün “Sadece bu sorun!” şek yal medyada alçakça saldırıda bu lindeki yazı eşliğinde halkın di lunanlara karşı vereceğim yanıt ni değerlerini aşağılayıcı mahiyet Nâzım Hikmet’ten olacaktır. Eğer te bir karikatür paylaşmasının ar suçumuz hakikati söylemek, hal dından harekete geçildiği belirtil kın çıkarlarını savunmaksa Enver di. Açıklamada, Aysever hakkın Aysever de Nâzım ustası gibi va da “halkın bir kesiminin benim tan hainliğine devam ediyor hâlâ” sediği dini değerleri alenen aşağı dedi. İfadesinin ardından açıkla lama” iddiasıyla soruşturma baş ma yapan Aysever, “İşlemediğim latıldığı bildirildi. İstanbul Emni bir suçun savunmasını vermek yet Müdürlüğü’nün Vatan Cadde zorunda bırakıldım. Tabii ki ken si’ndeki yerleşkesine giderek ifa dimi savunmadım, itham ettim. de veren Aysever, yapılan uyarıla Suç işleyenler hakkında suç du ra karşın bazı kesimlerin kural ta yurusunda bulundum” ifadelerini nımaz davranışlarının halk sağlı kullandı. l Haber Merkezi T.C. OF ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2017/595 Esas DAVALI: 1 HASAN ALİ ÇATAL Kadıköy Mahallesı, 1797. Sokak, No:151, C23, İç Kapı No:25 İlkadım/ SAMSUN Davacı Mehmet Saylan tarafından aleyhinize açılan Trabzon İli, Of İlçesi, Dağönü Mahallesi, 223 ada 1 parsel sayılı taşınmazla ilişkin Tapu İptali Ve Tescil (Zilyetliğe Dayalı) davasının yapılan yargılamasında; Mahkemenizce dava dilekçesinde belirtilen adresinize dava dilekçesi, tensip tutanağı ekli tebligat çıkarılmış olup tarafınıza tebligat yapılamamıştır. Adres araştırmasından da bir netice alınamadığından dava dilekçesinin ve duruşma gün ve saatinin ilanen tebliğine ilişkin karar verilmiştir. Durusma Günü: 15/04/2020 günü saat: 09:20’da duruşmada bizzat hazır bulunmanız, veya kendinizi bir vekille temsil ettirmeniz, Aksi taktirde H.U.M.K.’nun 3156 sayılı yasa ile değişik 213/2 maddesi uyarınca yargılamaya yokluğunuzda devam olunacağı hususu ayrıca dava dilekçesini tebliğden itibaren iki hafta içerisinde cevap vermeniz, varsa ilk itirazlarınızı sunmanız, cevap vermediğiniz takdirde ilk itirazları ileri süremeyeceğiniz ve dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaları inkar etmiş sayılacağınız dava dilekçesi ve tensip tutanağının tebliği yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1154695) T.C. ÇATALCA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2017/815 Esas DAVALILAR: 1 ÇATALCA MAL MÜDÜRLÜĞÜ Hükümet Konağı Çatalca/ İSTANBUL 2 ÇATALCA BELEDİYE BAŞKANLIĞI Kaleiçi Mahallesi Vezir Ferhatpaşa Caddesi No:50 Çatalca/ İSTANBUL Davacı vekilinin,mahkememizde görülenTapu İptali Ve Tescil (Zilyetliğe Dayalı) davası nedeniyle dava konusuna İstanbul ili, Çatalca ilçesi,KalfaMahallesi, 171 ada 3 parsel (eski 352 parsel) e bitişik bulunan yaklaşık 4 dönüm büyüklügündeki tarlanın yaklaşık 90 yılı aşkın bir zamandır davacıların ve öncesinde murisleri Cemil Altıntaş ( Hasan oğlu) ‘ nun zilliyetliği ve tasarrufu altında bulunduğunu bildirerek adına tapuya kayıt ve tescilini talep etmiş olup, Medeni Yasanın 713. Maddesi gereğince iş bu ilan tarihinden itibaren üç aylık süre içerisinde bir itiraz davası açılmaz veya açılıp da reddedilir ve iddiasabit olursa davaya konu taşınmazın tesciline karar verileceği hususu ilan olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1154703) T.C. İZMİR 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NDEN /BAŞKANLIĞI’NDAN DOSYA NO: 2016/197 Esas KARAR NO: 2019/852 Mühür Bozma suçundan Mahkememizin yukarıda Esas ve karar numarası yazılı 25/11/2019 tarihli ilamı ile 203/1 maddesi gereğince cezası ile cezalandırılan Hasan ve İlmiye oğlu, 07/07/1973 doğumlu, Manisa, Akhisar, Reşatbey mah/köy nüfusuna kayıtlı MURAT YAYGIN tüm aramalara rağmen bulunamamış, GEREKÇELİ KARAR VE İSTİNAF İLAMItebliğ edilememiştir. 1 7201 sayılı Tebligat Kanununun 29. maddesi gereğince hüküm özetinin TÜRKİYE GENELİNDE TIRAJI 50.000 ALTINDAKİ GAZETELERİN BİRİNDE İLANEN TEBLİĞİNE, 2 Hüküm fıkrasının ilan tarihinden itibaren 7 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağına karar verilmiş olup, İLAN OLUNUR. 06/03/2020 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1154700) İşkenceden sonra soruşturmaya da takipsizlik kararı Karakolda işkenceye uğrayan Çelik ve Tunç’un otomobilinde çıkan maddenin uyuşturucu olmadığı ortaya çıktı. SEYHAN AVŞAR Arabalarında uyuşturucu bulunduğu iddiasıyla gözaltına alınan ve Sultangazi Şehit Bülent Özkan Karakolu’nda sabaha kadar işkenceye uğrayan Naci Çelik ve Mehmet Emin Tunç’un gözaltına alındıkları soruşturmada takipsizlik kararı verildi. Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın verdiği kararda, araçta bulunan maddenin uyuşturucu içermediği belirtildi. Şüphelilerin Emniyet’te uğradıkları işkenceye ilişkin de polisler hakkında takipsizlik kararı verilmişti. Naci Çelik isimli yurttaş, 26 Ağustos 2019 günü otomobiliyle eve giderken yolda gördüğü akrabası Mehmet Emin Tunç’u arabasına aldı. Kısa bir süre sonra araç, sivil bir polis aracı tarafından durduruldu. Çelik ve Tunç gözaltına alındı. Tunç’a ait olduğu belirtilen poşette uyuşturucu madde ele geçirildiği öne sürüldü. İddiaya göre Çelik ve Tunç, götürüldükleri Sultangazi Şehit Bülent Özkan Karakolu’nda ayrı odalarda saatlerce coplarla öldüresiye işkenceye maruz kaldı. Çıkarıldığı mahkemede serbest bırakılan Çelik, Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı’na giderek kendisine işkence yapan polislerden şikâyetçi oldu. Başsavcılık takipsizlik kararı verdi. ‘Yeterli delil bulunamadı’ İki ismin gözaltına alınmasına ilişkin yürütülen soruşturmada ise Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı’nca takipsizlik kararı verildi. Adli Tıp Kurumu’nca incelenen araçta bulunan maddelerin, uyuşturucu değil parasetemol ve kafein içerdiği belirtilen kararda, şüphelilerin üzerlerine atılı suçu işlediklerine dair yeterli delilin bulunmadığı vurgulandı. l İSTANBUL 15 Temmuz darbe girişimi 30 erin müebbet cezasına iptal talebi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) önündeki olaylara katılan 30 ere verilen müebbet hapis cezasının bozulmasını istedi. Tebliğnamede, “erlere verilen cezanın eksik inceleme ve yetersiz değerlendirmeyle verildiği” kaydedildi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 15 Temmuz darbe girişiminde, İBB önündeki olaylara katılan askerlerle ilgili tebliğnamesini Yargıtay 16. Ceza Dairesi’ne sundu. Tebliğnamede, 14 kişinin yaşamını yitirdiği olaylara katılan 52 kişi hakkında açılan davada beraat eden 11 erin beraatının onanması, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan 30 er, bir asteğmen, iki uzman çavuş ve bir uzman onbaşı hakkındaki cezanın bozulması istendi. Başsavcılık “erlerin darbe girişimine ne şekilde katıldığı ve adam öldürme suçuna iştiraklerinin belirlenemediği; emir komuta zinciri içinde erlerin iradelerinin sakatlanıp sakatlanmadığının değerlendirilemediğini” belirtti. Tebliğnamede, “hata ve cebir ve tehdit altında işlenen bir suç olup olmadığı konusunda değerlendirme ve yeterli araştırma yapılmadığı; olay yerindeki kameraların kaydettiği görüntülerin hiçbirinin incelenmediği ve toplanmadığı; ilk derece mahkemesinin verdiği kararda eksik inceleme ve yetersiz değerlendirme yapıldığı” kaydedildi. l ANKARA Yılanlı Dağı için umut kararı Mahkeme: Mermer ocağı yaşamı bitirir HAZAL OCAK Sivas’ın Kangal ilçesinde Aleviler için kutsal kabul edilen Yılanlı Dağı mermer ocağı tehdidi altında. Çevre sakinleri bölgeye yapılmak istenen blok mermer ocağına karşı dava açtı. Bilirkişi projenin neredeyse dağın yarısını kaplayacağını vurguladı. Mahkeme projeye verilen “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu” kararını iptal etti. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 3 Temmuz 2019 tarihinde Yılanlı Dağı’nın bulunduğu bölgeye “blok mermer ocağı projesi” için “ÇED Olumlu” kararı verdi. Bölge sakinleri kararın iptali istemiyle dava açarak proje alanının 221 hektarının orman arazisinde, 171 hektarının ise mera arazisinde kaldığını ifade etti. Proje sahasına çok yakın bir konumda yaşadıklarını belirten bölge sakinleri, projenin hayata geçmesi halinde sağlıklı bir çevrede yaşam haklarının etkileneceğinin altını çizdi. Yaşamlarını hayvancılık, tarım, arıcılık ile sağladıkların anlatan bölge sakinleri, proje nedeniyle bölgedeki su kaynaklarının yok olacağını ve mesleklerini icra edemeyeceklerini ifade etti. ‘Dağın yarısı kadar’ Dava dosyasına giren bilirkişi raporunda, projenin “bölgenin doğal yapısı, fauna elemanları, bütüncül yaklaşımla ekosistem ve besin zincirinin en üst halkasında yer alan bölge insanı üzerinde telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabileceği”ni belirtti. Raporda, özetle “Madencilik faaliyetinin yapılacağı alanın çok büyük olduğu ve neredeyse dağın yarısını kapladığı, yapılan çalışmanın gerçek durumu gösterecek şekilde tekrarlanması gerektiği” ifade edildi. Mahkeme, “projenin önemli çevresel etkilerinin olduğu, bu haliyle projede birçok yönden eksiklik bulunduğu, çevresel etkilerin daha detaylı incelenmesi gerektiği ve bilirkişi raporunda belirtilen hususlar da dikkate alınarak ÇED sürecinin yeniden işletilmesi gerektiği” sonuç ve kanaatine vararak bakanlığın kararını iptal etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle